Istikrarsızlık

Bu başlığı her seferinde iktidarsızlık diye okuyorum, daha iyi bitane bulamadın mı ya:D

biyoritm ile alakalı. algı potansiyelin gün içerisinde dalgalanır. önüne geçmenin en iyi yolu ısınmalarla başlayarak vücüdunu yapacağın işe hazırlamak. bu sadece gitar ile ilgili değil herşey için geçerli. tüm olay zihin-vücut bağlantısıyla alakalı. ne kadar etkili olduğunu bilsen şaşarsın.
 
Bu başlığı her seferinde iktidarsızlık diye okuyorum, daha iyi bitane bulamadın mı ya:D

biyoritm ile alakalı. algı potansiyelin gün içerisinde dalgalanır. önüne geçmenin en iyi yolu ısınmalarla başlayarak vücüdunu yapacağın işe hazırlamak. bu sadece gitar ile ilgili değil herşey için geçerli. tüm olay zihin-vücut bağlantısıyla alakalı. ne kadar etkili olduğunu bilsen şaşarsın.
biraz açıklasana dostum. ilgimi çekti benim de.
 
biraz açıklasana dostum. ilgimi çekti benim de.

bir mesajda anlatılamayacak kadar uzun bi konu ama özet geçecek olursak, beden eğitim derslerinde yaptırılan ısınmaları bir düşün, dinlenme halinde olan bir kasa hafif hareket uyarılarıyla harekete geçmesi için talimat verirsin, aslında her yaptığın hareket enerji tüketicektir ama ısınma sonrası kasa hareketleri hatırlattığın ısınmamış halden daha yüksek kapasitede iş yükü kaldırabilecek duruma geçer.

bioritm ise günlük nörolojik ve hormonal dalgalanma sonucu bedenen yaşanan değişimler, belirli zamanlarda vücut dinlenme aşamasındayken belirli zamanlarda sempatik sistem aktifdir ve hareketli durumda olur insan. Parasempatik bir zaman dilimi içerisinde bir anda sempatik aktivitede bulunursan vücudunu kitlersin, örneğin sağsalim yolda yürürken bir anda ayağının kayıp düşmesi. Canın yanmamıştır pek ama ani gelişen hadise vücudunda anlık hormonal dengesizlik yaratır ve kan basıncın, nabzın, görüşün vs olabilecek birçok yetin sekteye uğrar.

zihin beden kombinasyonuda ilk yazdığımla bağlantılı bir olay. tüm fiziki aktivitelerimiz kaslar tarafından gerçekleşir ve kas hareketleri omurilikde reflex olarak kayıtlı haldedir. fakat o bölgenin aktif olabilmesi için önce oraya uyarı göndermek gerekir, bu uyarı sonucu kaslar hareketi hatırlar ve olması gerekenden daha fazla kasılmalara engel olarak rahat ve akıcı bir şekilde hareketini sürdürür.


---


sabah uyandığında hemen mp3ünü tak ve dinle, metronomun normalden hızlı hissettirdiğini farkediceksin. Bunun sebebi beynindeki iletiler henüz normal seviyesine ulaşmadığı için 10 saliselik bir olay 5 yada ne bileyim 10dan az olan herhangi bi saliselik bir olay gibi görülür buda zamanın ve herşeyin hızlı aktığını hissettirir. sabahları "yaw ne çabuk saat xxx oldu işe geç kaldım" dememizin sebebi budur.



---

Peace I'm out!
 
her postta kendimle alakalı bir şeyler buluyorum. Demek ki aslında işin en başından beri (üniversite yıllarına denk gelir ) bazı adımları yanlış atmışım ya da hiç atmamışım. En azından bu işten sıkıntı çeken değilmişim onu da anladım. Benim kadar olmasa da dönem dönem bu sıkıntıyı çekenler varmış.. olayın patolojik olmadığını , yazılanlara göre bazı şeyleri tekrardan gözden geçirmem gerektiği düşünüyorum. İçimdeki gitar çalma isteği hiç bir zaman bitmez, heves olmasaydı zaten beceremiyorum der bırakırdım. Fikirlerini yazan herkese tekrar teşekkür ederim..
 
O yanlış adımları çoğumuz attık, çünkü yanlış yönlendirildik. Bir çok gitar eğitmeni öğrenciyi gitardan soğutacak şekilde konuya yaklaşıyor.

Bana 90'lı yıllarda Kadıköy'de bilindik bir "stüdyoda" 2-2,5 sene boyunca sadece Troy Stetina'yı dayadılar. O zamanlar internet yok, piyasada doğru dürüst yabancı dergi ve kitap yok.. Gitarı çoğumuz speed mechanics'ten ibaret sandık. Arkasından çeşitli dönemlerde 5-6 hocadan ders aldım. İlginçtir ki bu hocalardan birisi bile bu işin temeli olması gereken "intervalleri" öğretme ihtiyacı bile hissetmedi. Diğer temelleri de geçtim hadi. Bilinçli olarak bu şekilde hareket ettiklerini düşünmüyorum. Ama sonuçta bu yaklaşım bence bir nesle zarar verdi.

Gitarın gerçek anlamda zevk vermesi, gitaristin başının çaresine bakabilmesi için bence önce temelleri öğrenmek gerekiyor. Benim gözümde bazı temeller: Intervaller, pentatonik ve majör gamlar(intervalleri bilmek şartıyla), majör gama göre temel modların pozisyonları, CAGED sistemi ve triadlar, akor kuruluşları ve temel akor formları, klavyede notaların yerlerinin öğrenilmesi, .. . Ama örneğin benim gibi amatörler için nota okuyabilmenin bir gereklilik olduğuna inanmıyorum.

Aşkı canlı tutmak için kutunun dışına çıkmak ve yeni teknikler de öğrenmek iyi olur bence de. İnsanın kendisini belirli müzik türü ve çalım teknikleriyle sınırlamasına gerek yok. Hepsi ayrıca bir şey katıyor ve bu işi renklendiriyor. Örneğin: Hybrid veya tamamen parmaklarla çalma, walking bass / chord melody işleri (Martin Taylor olabilir) , slide gitar (Warren Haynes örneğin.. Standard tuning kullanıyor), funk gitar teknikleri (Ross Bolton’u tavsiye ederim. Hatta kitabı mydukkan'da olabilir),...
 
Çok meşhur yerli bir gitaristimiz bir konserinde smoke on the waterda sıçmıştı. Hem de ne sıçmak :) Neyse bütün gün güzelce daşşağımızı geçmiştik arkadaş ortamında. Aradan belli bir zaman geçtiğinde sahnede daha beterini yine aynı şarkıda ben yapmıştım ki o gün maddiyatla ilgili bir konuda moralim çok bozuktu. Sadece o şarkıda sıçsam iyi , afedersiniz şarkıların trafiğinin anasını bellemiştim.
 
Bu başlık sanırım benim gitar çalma rutinimi ve gitara bakma şeklimi en iyi şekilde özetliyor.
Yaklaşık olarak 11-12 yıldır gitar çalıyorum ama hiç bir zaman günde 6 7 saat zaman ayırıp gitarla ilgilenemedim.
Üniversite döneminde pek çok konser/bar programı dönemlerinde sadece playliste yönelik çalışırdım/çalışırdık. Ama o dönemin ertesinde aylarca gitarı elime almadığım oluyordu.

Şimdi ise iş durumundan dolayı ayda 1 2 gün belki gitar çalabiliyorum. Bu durumda iken ilerlemek tabiki imkansız hatta mevcut performansımı dahi koruduğumu düşünmüyorum.

Dylan'ın bahsettiği konuda çok doğru ''ne kadar ekmek o kadar köfte'' ne kadar çok çalışırsan karşılığını o kadar fazla alırsın. Ama ornapsen'in bahsettiği konu bence artık birazda yaşın ilerlemesi (yanlış anlaşılmasın :) üniversite yıllarının geride kalıp - iş - aile vs oluşumlarından dolayı) ve iş durumlarıyla ilgili olarak zaman ayıramama durumu bunun en büyük etkenlerinden birisi.

Ben kendimce bunun çözümü olarak zaman buldukça ekipman yenileme ya da ekipman alma ile yapmaya çalışıyorum. Yeni ekipman (gitar - amfi - pedal) her zaman içimdeki çalma şevkini arttırıyor. Ayrıca bu forumun en kötü özelliklerinden birisi olan ekipman toplama-analizlerini yapma-deneme hastalığını sanırım şu sıralar gitar çalmaktan daha çok seviyorum.

Bu forumdaki herkesin ortak özelliği tarzı ne olursa olsun, hangi ekipmanı çalıyorsak çalalım müzii seviyor hatta hayatımızdaki en büyük eğlence kaynaklarından birisi olduğunu düşünüyor oluşumuzdur. Muhtemelen hayatım boyunca hep gitar çalacağım ve belki aylar ve yıllarca elimi sürmediğim dönemler olsa da içimdeki bu istek hiç bir zaman bitmeyecektir.

Konuyu böyle düşününce gitar tekniğide - hızda pek bir önem arzetmiyor. Gitarı kucağınıza aldığınızda mutlu oluyorsanız eğer 2 3 akor dahi çalsanız ya da bazı riffleri tıngırdattığınızda ne çaldığınızın pekte bir önemi kalmıyor. Mutlu oluyorsunuz.

Bu satırları yazarken lütfen kimse yanlış anlamasın ve müzik olayını profesyonelce yapan arkadaşlar yanlış anlamasınlar. Ayrıca belki yıllarca okuyup - çalışıp doktor, profesör olabiliriz ama müzisyen olamayabiliriz. Müzik pek çoğu zaman pek çok şeyden daha fazla özveri isteyebiliyor.
 
Ayrıca belki yıllarca okuyup - çalışıp doktor, profesör olabiliriz ama müzisyen olamayabiliriz. Müzik pek çoğu zaman pek çok şeyden daha fazla özveri isteyebiliyor.
Malmsteen bir roportajinda liseyi bitirdikten sonra tamamen muzige kanalize oldugunu ve hayatini buna adadigini soyluyordu. Ve bir iste iyi olmak istiyorsaniz bazi seyleri feda etmek gerektigini de dile getiriyordu.
Ozeti, gavurun dedigi gibi "no pain, no gain". Bizim dilimizdeki karsiligi "ne kadar ekmek, o kadar kofte".

Ve kisisel ozet: O bilgisayar kapanacak!
 
Bence bu konuyu açman içini dökmen dürüst ve cesurca paylaşman çok önemli çünkü insanların çoğu yapamadığı şeyleri açıklamaktan fikir istemekten kaçınırlar, bu yüzden özgüvenin için seni kutluyorum.Gitar çalma, gitar çalmada başarılı olmak başka bir şeyle örneklendirilemez denmiş ama bence hayattaki hemen hemen her ulaşmak istenilen amaca verdiğimiz savaş aynıdır.Kendimize yapımıza ters gelen ve yazılımımızda olmayan bir şeyi kazanmaya çalışırken kendimizi eğitmeye ehlileştirmeye çalışırız, bu da kolay bir şey değildir çünkü bilinç altı sıkıntıyı sevmez :).Örneğin doğuştan kolu olmayan birine kol nakli yapıldı ve başarılı oldu diyelim, o kişi doğuştan kolları olan biri gibi hemen her şeyi yapamaz, uzun bir süre o kolu eli kullanmayı öğretecek beynine.Gitarda bir bakıma böyle bir şey, neden ilk çalmaya başladığımızda bakmadan çalınamıyorda sonrasında bakmadan çalabiliyoruz, işte bu yüzden.
İnsan yaradılış icabı başarısız olduğunda karamsarlığa kapılmaya meyillidir, neden "Her iş başarana kadar zordur" denir?Bu güne dek başarmakta zorlandığın ama başardığın şeyleri ve öncesini düşün.Hepimizin düştüğü hatta halada içinde olduğumuz şeyler bunlar, atıp tutanlara bakma, ben çok üst seviye gitar çalan fakat çok iyi çalamadığını düşünüpte bir dönem gitar çalmayı bırakan birini biliyorum ( muhtemelen turkrocktaki herkes onun sololarını dinlemiş ve hayran kalmıştır, önemli bir grubun gitaristidir kendisi, tabiki ismini söyleyemeyeceğim, çünkü gerçekten çok iyi bir gitarist ve bu sorununu söylediğinde puhahaha diye gülmüştüm).Dönem dönem bende kendime gıcık olmuyorum değil, ama gel gör ki profesyonel olarak yapıyorum bu işi ( buradaki profesyonelliği en baba gitarist müzisyenim manasında değil-hayatımı bundan kazanıyorum manasında kullandım).

Kısacası kendini bu düzene alışma konusunda ehlileştirebilirsen, düzenli çalışmalar yaparsan- doğru bir yol izlersen ve azmedersen çok iyi bir gitarist müzisyen olursun garanti veriyorum.Ama rutin çalışmak şart, bunu şöyle düşün 2 atlet olimpiyatlara hazırlanıyor, biri her gün 1 saat koşuyor, diğeri ise haftada bir gün 12 saat koşuyor, yeküne bakıldığında bir ayda ikinci atlet daha fazla koşmuş ama sence hangisi başarılı olur?Haydi başarılar.

Asla vazgeçmek yok, acı yok, durmak yok....... :)
 
Geri
Üst