Bağımlılık, Düşün Reddedilmesi Midir?

Seymas kardeşime katılıyorum güzel bi açıklama dogrusu...

Bagımlılık madde ile başlar ama psikolojik olarak çözülmeye çalışılır yine madde ile tabii örnek: Eroin, esrar, extasy tipi şeyler bunların hepsi bedensel bir bagımlılıktır ancak pasikolojik desteklede çözülmeye çalışılır tabbi yöntemlerle.
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Bağımlılık

Bence bağımlılık sadece maddesel değil. İnsan çoğu zaman madde bağımlılığından önce birinci öncelikte başka bir insan arar. Kararlarını, düşlerini paylaşacağı, kendisi gibi düşündüğüne inanabileceği. İnsan arayışı yani arkadaş arayışı bu anlamda risklidir. Çünkü bu bir bağımlılıktır. Bazı insanlar vardır. Yalnız kovboy gibi her işinin çaresine kendisi bakar. Bir insan ise hep destek bekler. Yalnızlıktan çekinir. Bağımlılık eğer insan bulunmazsa amaç maddeye dönüşür. Sonrası da malum...

Sigara ve birada ise durum biraz farklı. Hatırlıyorum bir kız için bunalıma girmiştim. Onda içimde bir sigara yakıp volta atmak geliyordu kampüste içimden. Sanki kendimi sigarayla ne kadar sıkıldığımı çevreme ispatlamaya çalışır gibiydi. Ama biliyordum ki bağımlılığa elverişli olduğum için (zaten kafein bağımlısıyım) sigaraya başlamanın çok kötü sonuçlanacağını düşündüm. Bir insanın birkaç aylık sigara parasının bir bass gitarla aynı fiyata geleceğini, hatta bilgisayar alınabileceğini düşününce kendime geldim ve hiç başlamamayı yeğledim. Bazen böyle düşününce insan kendini kötü alışkanlıklardan alıkoyabiliyor.
 
Re: Bağımlılık

Eusine demiş ki:
Bence bağımlılık sadece maddesel değil. İnsan çoğu zaman madde bağımlılığından önce birinci öncelikte başka bir insan arar. Kararlarını, düşlerini paylaşacağı, kendisi gibi düşündüğüne inanabileceği. İnsan arayışı yani arkadaş arayışı bu anlamda risklidir. Çünkü bu bir bağımlılıktır. Bazı insanlar vardır. Yalnız kovboy gibi her işinin çaresine kendisi bakar. Bir insan ise hep destek bekler. Yalnızlıktan çekinir. Bağımlılık eğer insan bulunmazsa amaç maddeye dönüşür. Sonrası da malum...

Sigara ve birada ise durum biraz farklı. Hatırlıyorum bir kız için bunalıma girmiştim. Onda içimde bir sigara yakıp volta atmak geliyordu kampüste içimden. Sanki kendimi sigarayla ne kadar sıkıldığımı çevreme ispatlamaya çalışır gibiydi. Ama biliyordum ki bağımlılığa elverişli olduğum için (zaten kafein bağımlısıyım) sigaraya başlamanın çok kötü sonuçlanacağını düşündüm. Bir insanın birkaç aylık sigara parasının bir bass gitarla aynı fiyata geleceğini, hatta bilgisayar alınabileceğini düşününce kendime geldim ve hiç başlamamayı yeğledim. Bazen böyle düşününce insan kendini kötü alışkanlıklardan alıkoyabiliyor.

bu dusuncene kesinlikle katiliyorum benim dile getiremedigim seyleri dile getirmissin tesekkurler :seytan peki ya ruhun bagimliligi senin icin neyi ifade eder ?ruhsal bir bagimlilik gercekten varmidir?
 
Ruhsal bağımlılık var gerçekten de ben yaşadım ordan biliyorum, genelde sevdiğin kişiye karşı gelişiyor, çok acı verici ve küçük düşürücü deneyim. Sağlıksız hareket ediyorsun, o insan için saçma sapan tavizler veriyorsun, en azından ben ruhsal bağımlılığı bu şekilde yaşadım...
 
Ruhsal bağımlılık bence tutkudan ileri gelir.
Hayatta sevgi vardır. Bu kardeşliktir. Eğer tutku girerse işe, bu ruhsal bağımlılık ve aşktır.

Ruhsal bağımlılık çok tehlikelidir. Normal sosyal arayıştan farklıdır. Bu tür bağımlılık iki farklı cins arasında genelde tek yönlü oluşur. Kişi karşıya ne kadar derin aşık olur ve hayal kurarsa, o kadar ruhsal bağımlılık vardır. Bir örnekle, mesela karşıyı seviyorsunuz, ona elinizde olan herşeyi vermeye, hatta olmayanı bile sağlamaya hazırsınızdır. Yeterki el ele tutuşup ruhlar beraber olsun. Onu görünce yanında olmak yeterlidir. Ona kendinizi açıklamak, sevdiğinizi söylemek yersiz ve o zaman için gereksizdir. Zamanla onun da bir aşka ihtiyacı olduğunu hissedersiniz ve elinizi çabuk tutup beraberliğin bitmemesi için bir an önce ona açılırsınız. Ruhsal bağlılık zamanla artar. Siz beraber geçirdiğiniz her güzel anda bağlılığınıza puan eklemiş olursunuz. Bunu farketmezsiniz başlangıçta. Ancak sonraları bir ihtiyaç görünür. Onsuz olamıyorsunuzdur. Şiirler yazarak, bazen saçmalayarak vakit geçirirsiniz. Onsuz olduğunuz her anda aynı rüyayı bile görüp ortak bir kader yaşayabileceğinizi iki tarafın da görmesini istersiniz. Karşının rüyalarına girmek, dans ettiğinizi görmek istersiniz.

Karşı tarafla aranız aniden açılınca ise sizdeki yoğun ruhsal bağ kopar. Aniden kulaklığı kopmuş bir mp3 çalar gibi yeni kulaklık aramaya başlarsınız. Çünkü o yoğun bağlılık havada kalır. O anda saçmalamaya başlarsınız. Aynı duyguları devam ettireceğiniz yeni insanlar ararsınız. Buna boşluğa düşmek denir. Ruhsal bağlılık psikolojik komplekse dönüşür. Bundan sonra zarar verir.

Ruhsal bağlılık zor oluşur insanlar arasında. Tutkunun temelidir. Ve iki taraflı olursa ölümsüz bir aşka imza atılabilir. Çünkü bu bağlılık sanki birbiri için yaratılmış insanlarda oluşabilecek bir durum. Ancak ne yazıkki çoğunluğu böyle havada kaldığı için bu tür aşklar trajik sonlara yol açabiliyor. Bu yüzden dikkat etmekte yarar var.
 
Askta bagimlilik durum olarak guc mudur yoksa aksine gucsuzluk alameti midir??insan tum ruhuyla baglandigi anda ruhunu yitirme noktasini yakalar bence.
Ask boyle mi olmalidir yucelik sinirlarinda :?:
 
seymas demiş ki:
Askta bagimlilik durum olarak guc mudur yoksa aksine gucsuzluk alameti midir??insan tum ruhuyla baglandigi anda ruhunu yitirme noktasini yakalar bence.
Ask boyle mi olmalidir yucelik sinirlarinda :?:

ask zaten yucedir aski bulmak cok ama cok zordur bulanlar icinde kiymetli olmalidir asiksam bagimli olabilirim ben sahsi fikrim gururumuda bi kenara biraka bilirim... :!:

bana kalirsa cift taraflidir gurur isin icine girerse bu gucsuzluktur askta gurur yoktur gurur diyordum ya biraz gurura bakar gunlerdir bunu anlatmaya calisiyorum sana ama nafile sen biraz burda yazdiklarini oku bence seymascim :seytan
 
Taviz için pişmanlık

Ben şimdiye kadar verdiğim tavizler için hiç pişmanlık duymadım. Evet çok çılgınlık yaptım, ancak şu anda geriye bakınca sevdiğim kız için değmediğini görüyorum. Yine de tekrar düşününce üzerime düşeni yaptığımı, eğer beni reddediyorsa onun kaybı olacağını düşünüyorum.

Bazı tavizler aşkı yüceltir. Bazıları ise köle yapar. Bunu sevdiğiniz insanın bakışlarından anlarsınız.

Bir arkadaşınız geliyor ve soruyor
-Sizi seviyorsa; oldukça samimi bir biçimde ve özel olarak konuşup sizden nazikçe birşey ister ve mahçuptur.
-Sizi sevmiyorsa; yarı veya tam emrivaki istekler, hadi yaparsın dimi, yap işte, hemen lazım gibisinden...
(Tabii bunlar yeterli olmuyor. Bazı profesyonel aşk katilleri var. Onlar rahatça nasıl istediklerini yaptıracaklarını biliyorlar)

Gözlerden de anlaşılıyor karşının sizi kullanıp kullanmadığı. Bu konuda uzun zamandır zaten NLP uyguluyorum. Ondan insan psikolojisini gözlerden ve mimiklerden anlayabilirsiniz.

Bir de kullanılmak rezillik değildir. Sadece o bir tecrübedir. Ayrıca sevdiğinize neler verebileceğinizi sadece o değil, diğerleri de görür. Siz sadece bu fedakarlıkların sevdiğinize yönelik olduğunu sanırsınız ama etrafta sizin gibi insan arayan nice insan vardır. Mesela ben o kız tarafından reddedildikten 1 hafta sonra yakın çevremde 2 teklif aldım.

Bu yüzden hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağına inanırım. Tabii şu anda bile gözgöze gelince hala bir tutkusal bağ oluşuyor. Kendimi ümitlendirmemek için unutmaya çalışıyorum ama beni seviyor mu bunu zaman belirler.

Bağımlılık farkedilmeyecek kadar yavaş oluşur ancak insanı birden vurur. Pişmanlık olabilir. Ancak bırakamadığınız bağımlılığın pişmanlığı olur. Bıraktığınız bağımlılık sizi diğerlerinden daha üstün kılar. Sigara mesela, etrafımda ayda 90 milyon sigara gideri olan arkadaşlar var. Ama bırakamıyorlar. Buna pişmanlar. Bırakayım derken bazıları aniden puroya geçiyorlar sanki özlemiş gibi. Ondan başlayıp bırakmak büyük başarıdır takdir ederim.

Gurur aşka müdahale ederse bu tehlikelidir. Zira gurur varsa şüphesiz ki tutku yoktur. Tutkunun temelinde karşı için herşeyi yapmak vardır.

Ek olarak: Visibilia çok ilginç düşüncelerin var oldukça hoşuma gitti. Bir de aklından geçenleri ifade edebildiysem ne mutlu bana. Ama aşk işte kolay olmuyor. Yaşaya yaşaya öğreniyoruz.
 
baglandiginiz seyden pismanlik duyuyorsaniz zaten basindan kabullenilememis bir problem vardir bence, insan pisman olucaksa yasadigi seye fazla kaptirmamalidir kendini...
pismanlik insanin icini yer bitirir bagimliligin icine pismanlik girerse olaylar bagimliliktan farkli bir yone giricektir zaten...
pisman olucagim bir bagimliligi zaten kabul edemem ben bazi seylerin goze alinmasi gerekmektedir tabiki hatalar yapilir bende yaptim! ama suan hayatimdan cok mutluyum...malum deliye hergun bayram :seytan
 
Re: Taviz için pişmanlık

Eusine demiş ki:
Gurur aşka müdahale ederse bu tehlikelidir. Zira gurur varsa şüphesiz ki tutku yoktur. Tutkunun temelinde karşı için herşeyi yapmak vardır.

Ek olarak: Visibilia çok ilginç düşüncelerin var oldukça hoşuma gitti. Bir de aklından geçenleri ifade edebildiysem ne mutlu bana. Ama aşk işte kolay olmuyor. Yaşaya yaşaya öğreniyoruz.

zaten baya dertlisin eusine :seytan iyi oluyor, ben istesem bu kadar uzun ve akici anlatamazdim sen tam hiz devam suana kadar olan fikirlerini siddetle destekliyorum... :seytan
 
Eheheheh!
Daha ne yazayım bilemiyorum...
Ama hayatta bırakamayacağım bağımlılık var o da gitar. Ölürüm ben o ritm için. Gitarımı elimden alanı keserim biçerim! Katliam yaparım. Gitar özgürlüktür. Çığlık çığlığa elektrogitarla solo yapıp içimdeki kötü duyguları kusmak bir yana, gidip sevdiğim kıza gözlerine baka baka klasik gitarla hafiften melodiler fısıldasam..
İşte bu derim ben başka birşey demem. Bir şiir her insanda aynı duyguları hissettirmez ama o melodiler yok mudur o melodiler! Kendimi ifade edebildiğim en iyi an!
 
benim bagimliligimda resim cizmek yuksek seste muzik dinlerken resime kendimi kaptirmak o cizimlerimin arasinda yok olmak...
bagimlilik budur bence kendini vere bilmek yaptigin seyin icinde yok olup gitmek ben genelde herkezin anlayabilecegi duygulari yansitmayi sevmiyorum gizli olmasi daha onemli ben baktigimda gene ayni duygulari kesvede bilimeliyim ve yok olabilmeliyim o karmasanin icinde :seytan sen anlarsin ;)
 
Olay chate döndü :)
Anlıyorum. Özel hissetmek farklı bir duygu. Bende de aynı şey var. Mesela benim sevdiğim birşeyi öyle herkes sevmemeli. Mesela Japon Rock dinlerim kimse sevmez. Belki de bu yüzden tutkunluğum Japon Rock'a. Herkes Metallica, System of a down dinler ama ben nedense hep gölgedekilere kayıyorum.

Bu arada çok sevdiğim bir şarkı olur ya. Şarkılar pil gibi. Bir müddetten sonra bıkarsın. Ama ben yine sonuna kadar sabahtan akşama aynı şarkıyı dinlerim. İki gün sonra sıkılırım. Dinlerken sıkılmak istemem. Hep kalsın dinlemek isterim sıkılacağımı bilsem de. Bir de onun bir bağımlılığı var. Şarkıya aşık olursun. Diğer tüm şarkılar basit ve anlamsızdır. Şarkıdan bıkmak seni üzer. Ama sonunda yeni şarkı arayışına geçersin. Beğeneceğin benzer şarkı bulamamaktan korkarsın. Hep dinleyeceğin bir şarkı, favori istersin ama iki günde tükenir. Aslında bu açıdan bağımlılık düşün reddedilmesi. Yani şarkıdan bıkmak istemezsin, yine de bunu gözardı edip şarkıyı kafanda meyvasuyu gibi bitirirsin. Sonra keşke yavaş içseydim de keyfi çıksaydı falan...
 
her türlü bağımlılığın çıkış noktası - gerek fiziksel gerekse ruhsal olsun- kaçma isteğidir...
bağımlılık,, kaçma, uzaklaşma,yadsıma, sığınma,kendi kendini kandırma gibi pek çok hissiyatın harmanlanıp biçim değiştirmiş bir halidir sadece ve her insan ya en güçlü ya da en zayıf anında bir şeylere bağımlı olur.
 
Mükemmelötesi bir başlık. Gözümden kaçmış ne yazık ki...
Şunu hemen söyleyelim, "bağımsız" olmanın -dolayısıyla düşe ulaşmanın- çok ağır bir psikolojik bedeli var. Güç manyağı Nietzsche bile ağladı sonunda, her ne kadar yeniden düşünü kovalamaya karar verdiyse de ;)
Düşü kovalamak demek kalbinize taş bağlamak demek. Hayattaki tek motivasyonunuz düşünüzse, bağımlılığa karşı bir mücadele olarak yaşayacaksınız onu... Kimse size ayakbağı olamayacak. Bir kediye bile tahammül edemeyeceksiniz.
Başlı başına bağımlılığın reddi ise (gelin şuna güç istemi diyelim) sizi bir hayal dünyasına itiyor. E.Fromm'un tespitini yineleyerek örneklendirirsem (ayy ne çok seviyomuşum bu adamı), en koyu aşıkların en izole insanlar olması bir tesadüf müdür? Kitle konformizminden ne kadar kaçarsanız, hayal dünyanız o kadar genişliyor. Çünkü reelde uzak durduğunuz varlıklar sizin hayal dünyanıza giriyor ve o içinizdeki "düş" le bir mücadeleye girişiyor. Hayatı bu iki gücün arasındaki diyalektik olarak yaşıyorsunuz.
Aaaahhh ah!! Bakalım kim galip gelecek :)
 
Bir de başlığı açan arkadaşın kavramlara kendi yüklediği anlamları algılayamadan ortaya birşey koymak zor. Çünkü çok içebakışsal bir başlık olmuş. İçerik biraz muğlak kalıyor.
TV'de bu karikatür protestocularını izlerken bunu da ekleyeyim dedim. Kimileri tanrıya inanıyorlar hatta günde beş kez onun huzuruna çıkabiliyorlar. Böyle bir örnekte düş, bağımlılığın öncüsü de olabiliyor mesela...
 
Geri
Üst