Alkol üretimi ve tüketimi hakkındaki gelişmeler

Alkollü içecekleri...


  • Toplam oy veren
    1,083
O burun kıvırdığın adamlar olmasaydı sen buralarda biraz zor yaşardın dostum. İyi düşün bence. Bu topraklar sadece 1922'de kurtulmadı. Daha öncesi de var. Hatırlatırım.
 
"Yarın çocuklarımızın geleceğine emperyalist pezevenkler tecavüz etmesin ve onlara güzel bir gelecek verelim" diye savaşarak hayatını veren kişi, hangi milletten olursa olsun saygı duyulacak onurlu bir kişidir.İster ata,ister tata farketmez..
Bir insanı,insanlık adına yaptıklarıyla değerlendirmeliyiz..
Örneğin bir Spartacüs le bizim Vahdettin i kıyaslayamam bile..Bir Che nin mücadelesiyle,Atatürk ün mücadelesi emperyalizme karşı savaşmak adına onurlu ,şerefli bir davranıştı ve örnek alınmalıdır.Birbirlerinden ayırt edilmeden..
Bir Mandela ile Gandhi ,en az kendi atalarım kadar irdelemem ve saygı duymama gereken şerefli ve onurlu insanlardır.

Bence konuyu dağıtmayalım :D Alkol nerde ata nerde yw nereye geldik :D
 
DarkLegacy demiş ki:
O burun kıvırdığın adamlar olmasaydı sen buralarda biraz zor yaşardın dostum. İyi düşün bence. Bu topraklar sadece 1922'de kurtulmadı. Daha öncesi de var. Hatırlatırım.

Bu topraklar 1923 yılında kuruldu koçum, ondan önce kim Orta Asya'dan gelip kimi kovmuş, Anadolu'nun kapıları Türklere ne zaman açılmış beni zerre ilgilendirmiyor. Hiçbir Osmanlı padişahına şükran borcum yok, Hele hareminde kadın kovalarken düşüp ölenlerine hiç yok.

Maalesef sen Türk eğitim sisteminin tipik bir sonucusun ve daha hüzün verici olan senden milyonlarca olması.

Esas o gördüğün an eteklerini öpeceğin padişahların ülkesinde yaşıyor olsaydık görürdüm ben seni, nasıl "zor" yaşamıyorsun.
 
Sen duymamaya devam et. Sen de geçmişi reddetmeyi devrim sanan zihniyetin sonucusun. Sonuç ortada.

"Atalarımız" konusunda daha fazla bir şey yazmayacağım. Konu sapıyor.
 
Hele İstanbul'un fethinden sonra anadoluyu , öz milletini unutup , "peygamber kavmi" diye araplara , "kapitülasyon" diye avrupalılara peşkeş çeken , sarayında sefa sürerken ; öşür vergisiyle halkının belini büken padişahlarla hiç işim olmaz.

öncelikle Türkiye Cumhuriyeti küçük osmanlı değildir.osmanlının devamı hiç değildir.biraz tarih,sosyoloji ve siyaset bilgisi olan biri bunu görebilir.

acı gerçek : o savaşta almanlar yenildi diye yenik sayılmadık :D


alkol konusuna gelince ; hiç bir kanun isnanların yapacaklarını engelleyemez.insanlar aynı şeyleri gizli saklı yine yapacaklardır.dinsel baskılar da yetmez : konya alkolün en çok tüketildiği şehrimizdir.
 
Geçmişi reddetmiyorum, olmuş bir şeyin nesini reddedeyim hem yahu. Ama evet, geçmişte sözüm ona elde edilmiş başarılarla övüneceğimi, İstanbul'un fethinin bilmemkaçıncı yıl dönümünde Mehter Marşı ile kendimden geçeceğime ilerisine bakmayı tercih ederim, devrim dediğin şey de ancak bu şekilde olur. O yüzden geçmişe bağlı kalmamayı devrim sanan diye bir zihniyet yoktur, bu devrimin gerçekleşmesinin önkoşuludur zaten. Kafanda oluşturduğun şablonlara göre salla sen.
 
JackRackham'ın ve kosovian'ın görüşlerine katılıyorum. Güzel yazmışlar.

Rıza Zelyut'un bugünkü yazısından ibretlik küçük bir alıntı:
Osmanlı Devleti'ni yöneten sultanlar; egemenliklerini pekiştirdikten sonra kurucu millet olan Türk'ü dışlamışlar, hatta hor görmüşlerdir.

Divan-ı Hümayun'da (Bugünkü Bakanlar Kurulu) görevli Hafız Hamdi Çelebi, 1492 yılında bir siyasi şiirinde, 'Baban bile olsa Türk'ü öldür!' diyebiliyordu.

Padişah Hocası Sadettin Efendi, yazdığı tarihinde, devleti kuran milleti, 'Etrak-i biidrak' olarak yani Aptal Türkler olarak kötülüyordu.

-

Böylece; kurucusu dışlanan, bilimsel gelişmelerin dışında kalan Osmanlı Devleti gerilemiş, sonunda da çökmüştür. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar; Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yükseliş dönemindeki Osmanlılığa değil, onu çökerten Osmanlılığa karşı idiler.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, koskoca bir imparatorluğu yiyip bitiren ve kurucu milleti eşek yerine koyan bir Osmanlıcılığı elbette eleştirecekti, reddedecekti...

Bugün ben de Fatih Sultan Mehmet'i büyük dedem olarak selamlıyorum ama son Osmanlı padişahı Vahidettin'in ihanetini de görüyorum, onu atalarım listesinden çıkarıyorum.

http://www.gunes.com/2009/03/07/yazarlar/y4.html
 
Yok kafaniz güzelkende geçmişi düşünüyormusunuz acaba bu kadar :D Ben kadehimi ne geçmişe ne geleceğe kaldırırm. Kadehi kaldırdığım o ana kaldırırım :) Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir. Geçmişe göre yada geleceğe göre yaşarsak değişimin kurbanı oluruz. Ama anı yaşayan biri değişimin bir parçasıdır. Kafası 400 promile vurmuş ama anı yaşayan bir insan, sabah kahvaltısını yapmış kahvesini içip sporunu yapmış fakat geçmiş ve gelecekten birinde yaşayan bir insandan çok daha fazla farkında bir hayat sürüyordur emin olun :) Konu alkol bende böyle bir benzetme yapayım dedim iki farklı konudan dışarı çıkmadan :)
 
Bahsettiğin konular güzel de, felsefenin en büyük dahileri bile bu konularda çok değişik görüşler ileri sürmüşlerdir.

metalcafe demiş ki:
Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir.
"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" dersen, değişim de değişmeyene dönüşür. Değişim değişmeyen olursa, değişim değişim olmaktan çıkar, değişmeyen olur.

Örneğin ,su sudur. Su, ısı yükselince buhar olur. Hava soğursa buhar yağmur olup tekrar su olur.

Standart sıcaklık ve basınçta, suyun buhar fazı ve sıvı fazı arasında dinamik (değişken) bir denge vardır.

Su değişim geçiriyor gibi gözüksede, su hep aynı kalmıştır =H²O
Gökyüzündeki bulutların yapısı oluştuğu günden beri hiç değişmedi ki?
Su değişen bir değişmeyendir demek sanırım yanlış olmaz.

Aynı kanunlar ister fiziksel ister beyinsel senin için de geçerlidir.
Değişimi yaşadığını zannederken ya kendini tekrar ediyorsan?
Ya su gibi sürekli kısır bir döngünün içindeysen?

Ya kurguladığın paradigman yanlışsa?
Veya yarattığın "değişmeyen tek şey değişimdir" modelin, senin kendine has psikolojik bir savunma mekanizmasıysa?
Ya da Ankara'yı İstanbul Haritasında aradığının farkında değilsen?

Bak şimdi bu mesaj beni susattı...:)
En iyisi şimdi bir Smirnoff içmek...:)
Don't stir shake it... Yoksa değişime uğrar, tadı kaçar...:) James amca bilir bu işleri...
 
:D Değişmeyen bir değişim? Bu değişimin sürekli olduğu anlamına gelir. Senin paradigmaların pek sarmadı beni doğrusu :) Değişim değişmeyen olursa değişim olmaktan çıkmaz. Değişmeyen değişimin devam etmesidir. Burdan değişimin değişmemesi değişimin gerçekleşmediği anlamını çıkarmaz. Bunlar dilin eksikleridir ki bunuda akıl ve düşünce düzeltir :) Bu tür laf felsefesi Antik Çağda yoğun bir biçimde yapılmış. Ama artık bu pek yapılmıyor.

Gelelim senin paradigmalarına :D Arı su değişmez. Ama gökyüzünde Antartika boyunda büyük bür ozon delinmesi var artık. Neymiş oda değişti.

Hepsi bir yana değişim kaçınılmazdır. Tamam herakleitos'un "Değişimeyen tek şey değişim kendisidir" sözü çeşitli yollarla çürütülerbilir. Örneğin çok basit bir su paradigmasıyla :) Ama bu Buddha'nın "Herşey değişime tabidir" sözüyle amacına ulaşabilir :) Suda değişebilir ama arı suyu bozmassan değişmez tabi. Ama değişime yinede tabidir. Değişimi genellikle geçmiş ve geleceğe takılı insanlar kabullenemezler. Bunun en güzel Sonucuda günümüz Türkiye'sidir :) İnsanların kafası hiç değişmedi :D
 
Ayrıca bu söz benim değil belirtiğim gibi Herakleitos'un sözüdür. Ve bu söze psikolojik savunma mekanizması yakıştırması biraz alakasız olmuş sanki :D Ankarayıda İstanbul haritasında arıyorsan zannetmeside antik çağ felsefesinin daha o zamanlar çürütülen paradigmaları yada paradoxsları kadar basit bir örnek olmuş malesef. Mesela Zenon'un Ok paradoxu gibi :) Kendini tekrar etme olayına gelince bunlar dediğim gibi antik çağda tartışılan olaylardı :) Sana katıldığım tek noktsa ise bunların benim hayal gücümün bir eseri olduğu :) Keşke herkes kendi hayal gücüne biraz önem verse :) Ve burdanda şunu söyleyebilirim ki genel doğru yoktur yine bana göre. Bireysel doğrular vardır.
 
Uyarı: Cevap yazdığın kullanıcının siteden atıldığını fark etmişsindir umarım, senin yazdıklarına karşın onun bir cevap hakkı olmayacak bu yüzden başlıkla alakasız bir konuyu daha fazla uzatma lütfen..
 
Şimdi başlık bilim felsefe katagorisinde ya bende böyle bir yaklaşımda bulundum :D Aaa yeni fark ettim gündem karagorisindeymiş, sunnet başlığıyla karıştırdım :D olsun bilim felsefe her zaman her yerde karşımıza çıkar :D O çıkmadan biz çıkaralım :D
 
Hatta konuya dönüşü de ben yapayım :)
Dozunda ve yerinde içtiğinizde alkolün tüketilmesinde hiçbir sakınca görmüyorum..

Hatta içenler bilir, arkadaşlarınızla en koyu en tatlı sohbetlerinizi yaptığınız yerlerden biridir içki masası..

Dini sebeblerden dolayı içmeyen arkadaşlarıda kesinlikle yadırgamıyorum, herkesin kendine göre doğruları vardır ve onlara göre yaşar..

Bu konuda görüşümüde başlığı açan BilimTekYoldur zaten özetlemiş..
BilimTekYoldur demiş ki:
tüketilen alkollü içicekler sebebini aşmadığı zaman pek zararlı olduğu iddiasını kimse öne süremez lakin kim ne yapıyorsa kendine yapıyordur tüketim konusunda.Bir başkasının canına,malına veyahut herhangi bir hakkına taciz ve tecavüz etmediği sürece...
 
tartışılacak bir mevzu değil ki bu :D var mı yani ben içerim sonrada ona buna sarkarım kusarım sağa sola buda kimseyi bağlamaz öyle özgür biriyim diyen.olsada bi itin şeyine sokup çıkartsak :D
 
yani burda alkol çeşitlerini vs tartışacağımıza caizmidir değilmidir tartışması gütmek harbiden angutça geliyor bana.. hani iranlaşmıyoruzda angutlaşıyoruz harbiden..
bakın karşınızda fermantasyoncu var.. işallah stajımıda efeste yaparsam derin bilgilere sahip olacağım.. gerçi mevzu basittir zaten.. yinede içen içer-araştırır-konuşur-merak eder içmeyen .... gider..
hani biri kalkıpta ben dini inançlarım yüzünden futbol izlemiyorum dese mesela.. ben forum yöneticilerinden bizzat izin istiyorum.. o kişiye direk angut diyebilelim.. hatta nickinin altında yazsın..
bu rencidemi şimdi.. bence hiç değil.. kişi ne yaparsa kendine.. anguta angut olduğunu sistematik bir şekilde anlatmadığımız sürece ne anlamı kalır öküzlükle insanlık arasındaki farkın.. dimi ama dimi dimi dimi..
 
içki sofrasının muhabbeti başkadır ya,hele ki erkek erkeğe içiyorsan.iğrenç anılar,belden aşağı muhabbetler,kötü dedikodular,arkadan atıp tutmalar fln... :LOL:
 
Geri
Üst