Aşkı En iyi tanımlayan filmler

hayatımın en özel filmi...

serendipitiy (john cusack-kate beckinsale)

bu kadar da tesadüf olmaz deriz ya bazen..nedenleri sorgularız neden o, neden böyle,neden vs işte......aslında kaçamayız ne kadar istesekte...önümüze hiç ummadığımız anda onu hatırltan bişeyler çıkar.adını ,okuduğumuz bi gazetede görür,delinin tekinin bağıra bağıra söyledği şarkıda duyar.hiç ummadığımz anda her yerde onu duyar onu anımsatan bişeyler görürüz işte.bu film izlenmeli bence..;)
 
mutsuz sonlu aşk filmlerini sevmem..o yüzden romantik komedi tarzında filmleri izlemeyi tercih ederim..gerçi düşünürsek içinde aşk olmayan film kurgusu yok neredeyse...benim en çok hoşuma giden kelebek etkisinde çocuğun sevdiği kıza zarar vermemek için onunla hiç tanışmamış olmayı göze almasıydı..ütopik bile olsa aşkın yaptırabileceklerinin farklı bir şekilde işlendiği bir filmdi..
 
songlessbird demiş ki:
What Dreams May Come ( Cehennemde bile bulurum seni )
"bir erkeğe sadece onunla beraber olmak için cehennemi cennete tercih ettirecek kadar mükemmel biri olduğun için..."


Jet Li'nin oynadığı Hero'yu da eklemek isterim...

Melekler Şehri, film çok güzel fakat bir yerden sonra e yeter be diyorum, brezilya dizilerine dönüyor...bunu da katalım.

Love Actually, aşkın her türlüsü var...özellikle arkadaşının eşine aşık olan adamın olayı baya etkileyici, kızın öğrendiği sahne...Liam Neeson her filmdeki gibi harika bir rolde...
 
yuh demiş ki:
mutsuz sonlu aşk filmlerini sevmem..o yüzden romantik komedi tarzında filmleri izlemeyi tercih ederim...
Ama aşk filmi dediğin de mutlu sonla bitmemeli bence. "İçinde aşk kurgusu olmayan film yok." demişsin ki, içinde mutsuzluğun olmadığı aşk da yoktur. Bu yüzden mutsuz bir son ile biten aşk filmleri bana göre her zaman daha çekici ve vurucu olmuştur. :) Bkz: Melekler Şehri, Kasım'da Aşk Başkadır...

Sevgiler...
 
bence gerçek aşk Lolita'da Humbert'ın Annabel'e duyduğu aşktır.o nasıl bir aşksa öyle kızın ölümünden 20 yıl sonra bile tamamlayamadığı aşkını dolares nam-ı diğer lolita ile yaşamak adına her türlü yalana dolana razı olmuştur ki bunun içinde lolitanın annesiyle evlenmek bile var.zaten filmin sonunda lolitayı kendinden uzaklaştırdığına inandığı adamı bulup öldürüyo ve hapse düşüyo.bu arada humbert ve lolitanın ölüm tarihlerinin birbirine cok yakın olması da beni derinden etkilemiştir filmde.
tabi bi de eternal sunshine of a spotless mind var.demek ki gerçek aştan öle beyin yıkamayla yok beynin bi kısmını aldırmakla kurtulunmuyomus:) biz denemeyelim diye Joel ve Clementine başımıza gelmesi olası ihtimali bizim için birebir yaşayıp gösterdiler.aman ha beyin bu o kadar kurcalanmaya gelmez!!!!
 
jeux d'enfants fakat çok alakasız bir isimle türkçeleştirilmiş film türkçeyecesaretin var mı aşka? olarak çevrilmiş (çocuk oyunu) filmde süper bir müzik kullanılmış unutulmaz fransız eseri la vie en rose filmi izlerken sadece o güzel şarkını yüzlercee coverını dinliyorsunuz film benim için muhteşemdi çok sevdiğim ve filme hayat veren la vie en rose'un türkçeye çevirilmiş hali böyle:
bakışlarımı düşüren gözler,
dudaklarında kaybolan o gülüş,
işte su katılmamış portresi
ait olduğum adamın.
kollarına aldığında beni,
sessizce bir şeyler fısıldadığında,
ah ne denli pembe görüyorum hayatı.
aşk sözcükleri söylüyor bana,
her zamankinden,
ve bir şeyler oluyor sonra bana.
giriverdi işte kalbime
mutluluğumun ortağı
sebebini bildiğim.
benimsin sen dedi.
bense onun,
yaşam boyu,
söyledi bunu bana, hatta yeminler etti hayatı üstüne.
ve onu gördüğüm ilk andan bu yana
hissediyorum
deli gibi çarpan bu yüreği
hiç bitmeyen aşk gecelerini
yerini bulan yüce bir mutluluk
sorunlar, yaslar, evreler.
mutlu yine de, ölümüne mutlu.
kollarına aldığında beni,
sessizce bir şeyler fısıldadığında,
ah ne denli pembe görüyorum hayatı.
aşk sözcükleri söylüyor bana,
her zamankinden,
ve bir şeyler oluyor sonra bana.
giriverdi işte kalbime
mutluluğumun ortağı
sebebini bildiğim.
benimsin sen dedi.
bense onun,
yaşam boyu,
söyledi bunu bana, hayatı üstüne yeminler etti.
ve onu gördüğüm ilk andan bu yana
hissediyorum
deli gibi çarpan bu yüreği.
fransız filmlerini sevenler izlemeliler...
 
ben daha önce closer demiştim hala da öyle düşünüyorum..ama yeni filmlerde var tabi aday olabilecek..almost famous ta penny lane in gitarist e duyduğu aşkta bence aşk ı çok güzel tanımlıyor..
 
Geri
Üst