Gelecek kaygısı

Gelecekten umutlumusunuz


  • Toplam oy veren
    233
psikoloji öğrencisiyim. severek girdim. hatta terapist olmak için değil('çocukluğunuza inelim'giller) psikolog olmak için girdim. yani araştırmak ve bulduklarımı öğretmek için. ama baktım ki içinde bulunduğum sistemde bunu başarabilmem çok zor. şu an için tek umudum bir devlet dairesi memuruna ya da terapiste dönüşmek zorunda kalmadan karnımı doyuracak bir iş bulabilmek.
 
Friedneredebizoradayiz demiş ki:
gerçekten anlamakta zorlanıyorum.sistemin bir parçası olarak yaşadınız büyüdünüz ve onun bir çarkı olacaksınız,neden bu kaygı?bugüne kadar bir halt olmamış size, bundan sonra da dayarsınız sırtınızı bu düzene yaşarsınız gidersiniz,şımarmayın daha fazlasını isteyerek,zamanında mutlu olup şimdi sisteme rest çekmek nankörlüktür,üzerinize yüklenen görevi yerine getirin,kölelikse kölelik yapın ama itiraz etmeye bunalım takılmaya hakkınız olmadığını bilin.

burası bir forum. tartışma ortamı. istediğimizi tartışmaya da hakkımız var. rahatsız oluyorsan okuma.

ben geleceğimden korkuyorum ve bunu paylaşıyorum. bu bir rahatlama yöntemidir. rahatlamak (başkalarına zarar vermediğimiz sürece) hakkımızdır.

ayrıca senin de mizacından anlaşıldığı üzere yaşadığın hayattan ve sistemden çok memnun değilsin. eleştiriyorsun aynı zamanda. içinden gelmediği halde kabullenmek ve kabullenmeyenlere çemkirmek seni rahatlatıyor mu?
 
an itibarıyla genç olarak değerlendirilebilecek bi insanın günümüz şartlarında en büyük sıkıntısının 'gelecek belirsizliği' olması hayli doğaldır.. Bu ülkede çok kısa zaman aralıklarında bir çok gerçeklik alt üst edilebilmektedir.. Lakin benim görüşüm değişen zamana karşı aynı elastikiyette tepki verilirse -ki bu tepki dediğim olayın kahvede akşama kadar pinekleyip okey-pişti vs ..- olaylarla alakası yoktur.:) kişi kendini geliştirdiği sürece gelecekten korkmasına da fazla gerek yoktur.. zira modern insan ne zaman ne yapacagını bilen dir az da olsa gelecegi görüp şimdiden plan program yapandır.. kendinize güvenin__
 
Kendi geleceğimden hep umutluydum öyle de oldu herşeyi verdi ailem ben şanslı kesimdenim eksiğim hiç olmadı en iyi okul en iyi dershane iş hayatında kariyerimle ilgili herşey güzel gitti ve gidiyor ama ben bu ülkede ki çoğu gencin geleceğinden hiç umutlu değilim okula gidemeyen , şiddet baskı gören, yoksul sefil sosyal hayatı olmayan,okuyupta iş bulamayan bulsa da işinden istediği verimi alamayan bir sürü genç var geleceğinde umutsuz olanlar çoğunlukta :?
 
işletme 3.sınıftayım ama türkiyenin en dandik 2. işletmesinde okuyorum.ümidim var mı;var tabi.ama bu okuduğum üniversiteden kaynaklanan birşey değil.kafayı kullanamadıktan sonra türkiye derecesi de yapsan boş,sadece zeki ve kararlı olmak lazım.türkiyede köşe olmak için artık diploma çok da şart değil,zaten üniversite mezunlarındın yüzde kaçı okuduğu mesleği icra ediyor ki...
 
marzaleka aynen dediğin gibi okuduğun okulun, bölümün işe yaramadığını iş hayatında öğreniyorsun. Okul bitsin diplomayı al arkan da sağlam bir dayın varsa oh demeyin keyfine. Torpil denen çikolata ülkemizde çok tüketilir ister özel ister devlet sektörü hiç farketmiyor torpil varsa işin de var. Sözde kurumsal bir şirkette çalışıyorum Türkiye'nin sayılı iş adamlarından holdinge bağlı hizmet sektöründe bir şirket herkes birbirinin arkadaşı ,amcası ,yeğeni, karısı tam bir aile şirketi arada çıkıyor tabii akraba olmayanlar :) yeni biri işe alındı aynı departmandan birinin akrabası biyoloji bölüm mezunu hiç mi hiç alakası yok yani okumadığına yanmasın kimse dayısı yoksa ona yansın :)
 
bu memlekette torpil büyük meziyet...
ben şunu anlamıyorum; torpil denen şeyin büyük kurumsal firmalarda bile geçmesi, "kurumsal" kelimesiyle siyahla beyaz kadar çelişen birşey değil mi? kurumsal yapı her zaman kurumun çıkarlarına hizmet eden, odak noktasına bireyi değil de kurumu alan yapı değil midir?büyük firmaların işveren mercileri nasıl olur da işi çok iyi bilene değil de eşe dosta akrabaya verir? işi bilen adam sana daha fazla kar kazandırmayacak mı? sana daha iyi performans sergilemeyecek mi?
kendileriyle çelişiyorlar...
 
Kurumsal yapı sadece sahibinin marka oluşundan sebeple marka olmuş kurumdur birkaç kurum hariç . Hizmet sektöründe isim yapmış kurumlarda çalışan bir sürü arkadaşım var hepsi yaka silkeliyor kurumsal şirkette herşey müdür'ün elinde patron müdür, şirketin değil müdürün çıkarı önemli . Denetleme sorunu var büyük çaplı şirketlerde çünkü çalışanı insan kaynakları denetleyemiyor müdür'e yetki veriyor müdürle aran iyi ise ohhh yan gel yat zaten müdürleride genel müdür yardımcıları denetliyor sözüm ona onları kim denetleyecek, çoğu bölümün müdürü işi bilmiyor bile oturtmuşlar onu oraya çalışan ohoo parmağında oynatıyor . Performans ayrı bir hikaye çalışan da çalışmayan da gözükmüyor 1000 kişi herkesi yönetmenine müdür'e soruyor müdür memnun olmasa bile memnun değilim demiyor iş yürümese de yürümüyor demiyor kendi içinde halldiyor kimseye demeden hissettirmeden. Dallas dizisi gibi kurumsal şirketler :) Çevre mühendisi arkadaşım okul bitmeden işi hazırdı bitti torpili de vardı başladı işe , endüstri müh. oda aynı torpili vardı işe hemen başladı torpilsiz neredeyse bu ülke de işe giren yok, ülkenin neyi doğru ki iş hayatı da olsun. Boğaziçinden mezun arkadaşım şu an iş bulamıyor o kadar donanımlı olmasına rağmen,bu işler torpille yürüyor altta kalanın canı çıksın.
 
İnsanların gelecek kaygılarından zamanla periodik bir biçimde nasıl kapitalist düzeni geliştirdiğimizi görebiliyoruz. Soru şu olmalı. Biz o düzenin editörlerinden biri olsaydık acaba farklı olacakmıydı? Malesef olmayacaktı. Onları biz beslediğimize göre biz orda olsak yine biz kendimizi besleyecektik. Sömür babam sömür egona tanrının eli değse bile rahatlamaz. O nasıl bir ateştirki asla sönmeyen. Eğer gelecekle ilgili kaygılarımız varsa bu çorbada bizimde tuzumuz vardır.
 
Gelecek hakkında hiç bir kaygım yok çünkü neyin ne olacağını bir türlü kestiremiyorum yarın bi bakmışız çok farklı bi düzen ertesi gün apayrı bir düzen o yüzden gelecekte ben şöyle şöyle yapıcam demek bu zamanda biraz kendini kandırmaktır...
 
MyCn demiş ki:
Gelecek hakkında hiç bir kaygım yok çünkü neyin ne olacağını bir türlü kestiremiyorum yarın bi bakmışız çok farklı bi düzen ertesi gün apayrı bir düzen o yüzden gelecekte ben şöyle şöyle yapıcam demek bu zamanda biraz kendini kandırmaktır...

Olduğun ana konsantre olmak aynısı bende yapıyorum. Geleceğe dair beklentiler yada geçmişe dair hüzün ve mutluluklarla yaşadıkça aslında yaşamıyoruz. Bizim olduğun an o andır. Şu an yazı yazdığım andır. Ama birazdan bu yazıda geçmişte kalacak. Anı yaşamak bencede en mantıklısı. Tabi anı yaşamak derken bu reklamlarda çıkan anı yaşa gibi bişey değil demek istediğim.
 
turizmciyim..2 sene gece klüplerinde barmenlik barboyluk yaptım bu sene 3 olcak inş...
deli para kazandım çevre yaptım...gelecekten umutluyum...
ama lanet üni. bir türlü mezun etmedi beni...sistem yüzünden bazı derslerden kalıyom...hayırlısı diyelim artıkın...
bi de diploma oldu mu elimde...gerisini siz getirin...
 
Gelecek düşünülmeli hatta büyük düşünülmeli, elbette yarına çıkacağımızın seneti yok elimizde. Bir okçu hedefini şaşırdığında dönüp kendisine bakar hedefin vurulamaması hedefin suçu değildir.
 
bende herşeyin olmasada büyük oranda geleceğimizin kendi elimizde olduğuna inananlardanım.ha dengesizlikler istihdam gibi 10larca türer bu iş ama ben kendini yetiştirene iş olduğuna inananlardanım.kendimle ilgili bi sıkıntım yok hatta herkezin umududa kendine.herkez için umutlanıp umutlanmama mı gerektircek derecede büyük bi olay yaşamadım henüz :D
 
Şu an 30 yaşındayım ve hala mesleğimde ekonomik anlamda tatmin edici bir yere gelemedim..İstanbul ünv matematik bölümü mezunuyum ve öğretmenlik yapıyorum..Bir dershanede..yani milli eğitimin yetersizliğinden doğan bir yan sektörde..
Her yıl bir sonraki yıl işsiz kalacakmıyız acaba korkuları peşimizi bırakmıyor..Branşımın güzelliği sayesinde kendimi kurtarabiliyorum ama diğer bölüm mezunu arkadaşlar benim kadar şanslı bile değil..
 
Kısmetse bu dönem ODTÜ Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler mezunu olacağım. Çift diploma olduğu iddiasına ve dershanelerce ''iş imkanı çok fazla'' martavalına kanıp girdiğim şu bölüm kadar rezalet ve insanın geleceğini tek celsede bitiren bir uygulama daha görmedim. Ki bölümümün ''gelişimi'' esnasında gördüğüm pek çok şey de aslında ODTÜ'nün ne kadar rezil bir üniversite olduğunu anlattı bir güzel: sadece etiketine güvenen ama zerre kaliteye sahip olmayan, ismi var cismi boş bir üniversite ODTÜ şu anda. Belirli başlı ''ODTÜ'lü olma'' şablonları ile egolarını doyuran bir grup akademisyen, uzun saçlı diye öğrenci çaktıran ''kıdemli prof''lar (bizzat başıma geldi de), idari ya da öğrenimle alakalı her şey ''Öğrencinin sorumluluğu'' diyerek işini yapmak yerine yan gelip yatan bir idare, yapması gereken şeyleri yapmak için açıktan açığa rüşvet isteyen bir Öğrenci İşleri, daha öğrencilerinin e-mail adreslerini bile bilmeyen bir koordinasyon ofisi, vesaire vesaire vesaire.

Zaten çift diploma da yalan çıktı, benden önceki mezunların çoğu hala işsiz, ve geçen sene mezun olanlar diplomalarını ancak elde edebilmişler diye küçük bir-iki noktayla değindikten sonra, tek manimi ve geleceğimden endişe duyuyor olmamın tek sebebini aynı cümlede veriyorum: ODTÜ. ODTÜ'ye lanet olsun.
 
Geri
Üst