Gitar-amfi-pedal Alırken Yaşadığımız Aksilikler Ve Yediğimiz Kazıklar

Evet arkadaşlar bu başlık altında gitar,amfi ve pedal alırken başımıza gelen aksilikleri anlatıp içimizi döküp rahatlıyoruz.

Ben 2008 yılında ilk elektro gitarımı alırken hayatımın da en büyük kazığını yemiştim.
Samsun Atakum da ali atmaca (atmaca müzik) diye müziğin "m" sinden anlamayan sahtekar adamın tekinden almıştım. Tabi o zamanlar anlamıyorum gitar piyasasından, hangi gitar iyidir hangisi kötüdür, çevremizde yardımcı olacak kimsede yok neyse evde de Almanyadan getirdiğimiz harika bir Yamaha org vardı onu verdim bir de üzerine 100 tl bayılıp manuel raymond diye limon kasasından yapılmış bi gitar almıştım.
Çaldıkça çevre edindikçe anladım kazığın büyüğünü yediğimi ama iş işten geçmişti.
Bende sonra o kavastan takım tel alıp parasını vermemiştim. Gerçi benimkisi onun kazığı yanında devede kulak kalır.
Evdekilerede "orgu prize taktım içinden duman geldi,tamirciye götürdüm, bu daha adam olmaz dedi" dediydim.
Neyse ucuz yırttıydım.
 
Son düzenleme:
Sene 2004, gitara ilk başladığım zaman ilk gitarım İzmir Ödemiş'teki tek dükkan olan "Deniz Müzik" (yanılıyor olabilirim) den almıştım. Stagg Gitar ve 10w amfiye 650TL ödedim. Çoğumuzun başlangıçta böyle acemilikleri olmuştur. Asıl bana koyan o değil.

Yaklaşık 2-3 sene önce bu forumdan çok güvendiğim ve önceden alışveriş yaptığım bir arkadaşımdan takas yoluyla toplama bir strat aldım. Gerçekten üzerindeki parçalar falan filan oldukça kaliteli idi. Fakat gitar geldiği zaman sap-gövde birleşiminin yapıldığı yerde uzun vida kullanılmasından dolayı bir kırık oluştuğunu farkettim. Bildiğin tuşe 14. perdeden kırılmış ve sonra Japon yapıştırıcısı (!) ile yapıştırılmış idi. Neyse, ben bu gitarı iade etmedim, sırf arkadaşımdır, aramızdaki bağ bozulmasın diye, ve gitarın üzerindeki parçaları satarak zararımın bir kısmını telafi ettim. Ama o olayda sorumlu olanın gitarı satın aldığım arkadaşım mı yoksa ona satan ve yine arkadaşım olan başka bir forumdaş mı olduğunu hala çözemedim. Sap hala durur, lisanslı bir Fender sapı, arada elime alır sinirle sallarım. Resmen içimde bir uktedir bu mevzu.
 
Efendim boyle hep Kemalettin Tugcu yapmayalim kazik yemenin de guzel yanlari varir. Ben basimdan gecenleri teker teker yazayim aklima geldikce de gulunuz, o kadar cok kazik yedim ki toplasam o kaziklari buradan koye yol olur (Cem Karaca'yi rahmetle aniyorum).

Benim insanlarin anlattigindan anladigim/cikardigim su ki genelde ilk kazigini yiyen bir daha akillanip yememis ya da boyle bir on kabul var belki. Bana oyle olmadi...
Ilk kazik sudur, kikayesi de ilginc: ben liseden bir arkadasim ile grup kurmaya karar verdim sene 1997 falan saniyorum. Ama ekipman yok, tek ekipmanimiz
ondaki bir Turk yapimi Ibanez JS cakmasi bir gitar o kadar, overdrive bile yok elimizde. Dedik ki beraber para biriktirelim teker teker toplariz. Ben yemin ettim, zinhar bir kurus harcamak yok okulda ac duracagim. Ve 2 ay kadar falan durdum da, haftada 20-30 dolar falan biriktirebiliyorum cunku, sonra bendeki bu 200 dolar civari parayi ona verdim babasi kalanini halletti ve biz bu aleti tam 440 dolara aldik. Para birikirken bir kere acliktan okulda fizik dersinde bayildim, yakin vakitte kiz arkadasim beni biraktiydi, herkes ondan sandi vs vs. karizmayi cok fena cizdik en cirtlak renkli fosforlu RG bile alsam imaj duzelmezdi. Neyse, size derken ben Kemalettin Tugcu yaptim galiba. Eee sonra ne oldu ? Grup dagildi, prosesor o arkadasta kaldi ben de sormadim. Ama babam da (ki bizim maddi durumumuz aslinda iyiydi), bana Kivilcim muzikten bir Ibanez S470 ve Zoom 4040 aldi. Bu ikisi bize toplam 1300 dolar gibi bir paraya geldi. 800 dolar Ibanez, 450 dolar falan da Zoom olsa gerek. Fakat tabi, ayni fiyatta olmasina ve aslinda boktan olmasina ragmen Zoom isik yili ilerideydi bu Tec8 denen ucubeye gore. Ama hala amfim yoktu, ben de uzun sure Vestel Muzik setine girip caldim ki burada bir kotu kaydi var post ettim.

120604_1_dod_guitar_processor_tec8.jpg
 
Son düzenleme:
Yılını tam hatırlamıyorum fakat sanırım 96-97 civarı olması lazım... O zamanlar ortasondaydım ve yaşar ilk albümünü çıkarmıştı... Tabi o zaman bütün türk gençleri gibi beni de aldı bir gitar sevdası... Neyse, yalvar yakar babanemi ikna ettim ve eski TED Ankara Koleji lisesinin hemen yanındaki müzk dükkanına gittik.. Sokağın adıda sağlık sokak sanırım fakat dükkanın adını hatırlamıyorum... Neyse bir arkadaşım da Palomadan daha pahalı olan Admira Juanita almıştı o sıralar... Adamlar bize Admira Palomayı öyle bir fiyattan satmış ki, arkadaşımın aldığı Juanita'dan çok daha pahalıya :)... Tabi biz de anlamıyoruz gitardan, o zamanlar internet diye birşey zaten yok, çok uzunca süre bendeki Admira Paloma'yı daha pahalı, daha iyi bir gitar sanmıştık arkadaşlarla :)
 
Sene geçen sende. Tarık akan tarık akan dedim tanımadı tabi :) 1996 da lisede konserimiz vardı. Bende ozamanlar kollu dediğimiz floydrose takılı bir ibanez için güzelim gitarımı bir arkadaşıma yok paraya sattım. Çünki 1 haftaya ankara kıvılcım müziğe ibanez rg550 ler gelecekti ve yanlış hatırlamıyorsam 72000 japon yeni idi. Hemen siparişi verdim. Konsere yeni gitarımla çıkacaktım. Sonra önce sipariş gecikti sonra mallar gümrükde takıldı gibi şeylerle 1 aydan fazla oyaladılar beni. Bu arada her gittiğimde posterler yok bilmemkim penaları ile beni oyaladılar. Sonra gitarlar bir geldi. Yok distirübütör değişti yok japon yeni paritesinden dolar olarak bilmem ne oldu gibi sebeplerle istediğim gitar uzay tavan yapmıştı. Param rg380e ancak yetiyordu. Sonra gidip durumu tanıdık bir müzik mağazasının sahibine söyledim. Oda toptan alıyor gibi gidip bir rg470 getirdi. Sinirim geçene kadar kıvılcımdan bir pena bile almadım. Sanırım 10 yıl. Gitarım hiç içime sinmedi ve kısa süre sonra sattım. Bir önceki gitarımıda sattığım arkadaş parayı paça parça ve eksik verdi. Gökten üç elma düştü üçüde bana kaçtı ama :)
 
Sene geçen sende. Tarık akan tarık akan dedim tanımadı tabi :) 1996 da lisede konserimiz vardı. Bende ozamanlar kollu dediğimiz floydrose takılı bir ibanez için güzelim gitarımı bir arkadaşıma yok paraya sattım. Çünki 1 haftaya ankara kıvılcım müziğe ibanez rg550 ler gelecekti ve yanlış hatırlamıyorsam 72000 japon yeni idi. Hemen siparişi verdim. Konsere yeni gitarımla çıkacaktım. Sonra önce sipariş gecikti sonra mallar gümrükde takıldı gibi şeylerle 1 aydan fazla oyaladılar beni. Bu arada her gittiğimde posterler yok bilmemkim penaları ile beni oyaladılar. Sonra gitarlar bir geldi. Yok distirübütör değişti yok japon yeni paritesinden dolar olarak bilmem ne oldu gibi sebeplerle istediğim gitar uzay tavan yapmıştı. Param rg380e ancak yetiyordu. Sonra gidip durumu tanıdık bir müzik mağazasının sahibine söyledim. Oda toptan alıyor gibi gidip bir rg470 getirdi. Sinirim geçene kadar kıvılcımdan bir pena bile almadım. Sanırım 10 yıl. Gitarım hiç içime sinmedi ve kısa süre sonra sattım. Bir önceki gitarımıda sattığım arkadaş parayı paça parça ve eksik verdi. Gökten üç elma düştü üçüde bana kaçtı ama :)
RG 470'in iyi bir unu yok, Kurk Hamit'in konserlerde yerden yere vurup kicini basini bantladigi gitar olarak bilinir, o vakit aslinda hayirli olmus. RG 550 ye laf yok ama...
 
Haklısınız. Resoncoast diye geçen mdf dediğimiz kasadan üretildi 1996 sonrası. En yaygın rahatsızlığı floydrose pivot vidalarının olduğu yerin bollaşması yada çatlaması. O zamanlar bilmiyordum tabi.
 
Birde sahibinden com sitesinde bir ilanım vardı 3-4 yıl önce. Rodchenko idi sanırım nickle bir kardeşimiz benim gitarıma hasta olmuş. Eski kore squire. Jackson ile takas yapalım dedi. Nakit ihtiyacımdan dolayı kabul etmedim. Tatlı dille uzunca süre mesaj gönderdi. Hergün gitarınıza bakıyorum öyle böyle. Gençdir gönlü olsun. Onu satacağımı bunu satarım dedim uzun bir süre sonra kabul ettim. Ama köprüde billlawrence L500 var onu alırım dedim tamam dedi. Neyse gitarı eskişehirde üniversitede okuyan arkadaşımın kardeşime gönderdim takasladılar. Aynı anda aradım dedim gitar sağlammı bir sıkıntısı varmı kınuştuk helalleştik. Arkadaşımın kardeşi beni aradı ve dediki abi buna kargoda bişey olmasın. Yok dedim gardcase var. Dedi yok. Dedim var. Dedi yok :) genç arkadaşımızı tekrar aradım. Dedim hardcase nerde. Bş hardcase ile ankaşmadık cevabını aldım. Ozaman derhal buluştuğunuz yerdeki arkadaşa gitarımı iade et dedim. Sende manyetiği sökmüşsün dedi. Gitarı geri vermesini ve gitarını almasını söyledim. Tamam ozaman hardcase i veriyorum dedi. Sonra telefon kapalı. Benim eleman kargoda ağaç. Mecburen jackson bana kargolandı. Fotoğraflarda gizlenmiş kocaman bir oyuk, üzerinde yapışık olan çıkartmaların altında vuruklar. Birbirine benzemeyen 6 ayrı saddle. Gidik perdeler. Böyle işde sevgili günlük.
 
Bu forumdan volkan21 nickli kullanıcıdan yaklaşık 4-5 yıl önce Ibanez TS9DX almıştım. Kadıköy'de vapur iskelesinde parayı verdim elden teslim aldım. Akşam geri döndüm baktım pedal arızalı. Sonra para iadesi için anlaştık derken, kendisinden ses seda çıkmadı. Pedalı ADD+'ye gönderip tamir ettirip, pedala ısınamadığımdan sattım. Sonrasına elime 2 defa daha TS9DX geçti. Hala bu eski mevzu yüzünden bu pedala ısınamıyorum.

Nicki muzişın olarak okunan (muse_....) tarzı, noktalı yerleri hatırlamıyorum, neyse böyle bir arkadaştan; çok uçlu, regüleli ADD+ adaptör almıştım. Bir süre kullandım ve sonra @ErikPonti (Övünç) aracılığıyla arkadaşına YTÜ'de elden teslim etmiştim. Övünç'ün dediğine göre adaptör regüleli değildi. Cebimde o an param olmadığından iade alamamıştım. Özür dileme fırsatım da olmadı. İçimde hala sıkıntıdır.
 
Son düzenleme:
Sene 2004, gitara ilk başladığım zaman ilk gitarım İzmir Ödemiş'teki tek dükkan olan "Deniz Müzik" (yanılıyor olabilirim) den almıştım. Stagg Gitar ve 10w amfiye 650TL ödedim. Çoğumuzun başlangıçta böyle acemilikleri olmuştur. Asıl bana koyan o değil.

Yaklaşık 2-3 sene önce bu forumdan çok güvendiğim ve önceden alışveriş yaptığım bir arkadaşımdan takas yoluyla toplama bir strat aldım. Gerçekten üzerindeki parçalar falan filan oldukça kaliteli idi. Fakat gitar geldiği zaman sap-gövde birleşiminin yapıldığı yerde uzun vida kullanılmasından dolayı bir kırık oluştuğunu farkettim. Bildiğin tuşe 14. perdeden kırılmış ve sonra Japon yapıştırıcısı (!) ile yapıştırılmış idi. Neyse, ben bu gitarı iade etmedim, sırf arkadaşımdır, aramızdaki bağ bozulmasın diye, ve gitarın üzerindeki parçaları satarak zararımın bir kısmını telafi ettim. Ama o olayda sorumlu olanın gitarı satın aldığım arkadaşım mı yoksa ona satan ve yine arkadaşım olan başka bir forumdaş mı olduğunu hala çözemedim. Sap hala durur, lisanslı bir Fender sapı, arada elime alır sinirle sallarım. Resmen içimde bir uktedir bu mevzu.
Çok geçmiş olsun.
 
Yılını tam hatırlamıyorum fakat sanırım 96-97 civarı olması lazım... O zamanlar ortasondaydım ve yaşar ilk albümünü çıkarmıştı... Tabi o zaman bütün türk gençleri gibi beni de aldı bir gitar sevdası... Neyse, yalvar yakar babanemi ikna ettim ve eski TED Ankara Koleji lisesinin hemen yanındaki müzk dükkanına gittik.. Sokağın adıda sağlık sokak sanırım fakat dükkanın adını hatırlamıyorum... Neyse bir arkadaşım da Palomadan daha pahalı olan Admira Juanita almıştı o sıralar... Adamlar bize Admira Palomayı öyle bir fiyattan satmış ki, arkadaşımın aldığı Juanita'dan çok daha pahalıya :)... Tabi biz de anlamıyoruz gitardan, o zamanlar internet diye birşey zaten yok, çok uzunca süre bendeki Admira Paloma'yı daha pahalı, daha iyi bir gitar sanmıştık arkadaşlarla :)
Dediğiniz yer başkent müzik evidir :) Halâ durmaktadır, bana güven vermediğinden hiç alışverişim olmadı orayla.
 
Bana Ankara zuhal müziğin sağlam kazığı olmuştu, adamlar sattığı gitara garantisi vs var demişlerdi,gitar washburn idi.İlk 5 ay içerisinde ya volüm ya da ton potu net hatırlamıyorum arıza vermişti, hatta arızanın oradan kaynaklandığını bile uzun bir sürece anlayamadım, çünkü çevremde müzikle ilgilenen yoktu, velhasıl götürdüm gitarı zuhale fakat garanti mevzusunun hikaye olduğunu adamlar söylemese de ödediğim parayla öğrenmiş oldum :) Aradan geçen 2-3 yıl sonrasında daha ilginç birşey öğrendim zuhaldekiler garanti diye gitarı yan tarafta Pan Müzik'e vermişler :) O zaman ödediğim parayla ise geçtiğimiz yazdı sanırım elimde bulunan gitara 4 tane alpha potans taktırdım ve daha az para ödedim.Allah müzisyen dostlarımızı kavaslardan uzak tutsun...
 
bir keresinde boss ce-5 için dokuz eylül üniversitesinde okuyan bir arkadaşla anlaşmıştık. izmirde merkezi bir yerde buluşup alışverişi gerçekleştirdik. alırken sadece kutunun içine baktım eleman da güven verdiği için denemeyi düşünmedim. neyse pedal 5-10 gün durdu vaktim olmadığı için hiç ellemedim. bir hafta sonu takayım şunu bakayım ch-1 den ne farkı var diye düşünürken pedalı adaptöre takmama rağmen hiç bir hayat göstergesi vermediği gördüm. tabi rutin kontrolleri yaptıktan sonra pedalın içine bakmaya karar verdim.içini açtığımda ne göreyim bildiğin ağırlık olsun diye demir parçaları sıkıştırılmış boş bir boss kasası :) adam içini boşaltmış kasayı bana kakalamış. tabi aradım hemen numara kullanım dışı ya da ulaşılamıyor hatırlamıyorum. ayak üstü konuşurken bana okuduğu okulu bölümü kaçıncı sınıfta olduğunu falan söylemişti. üşenmedim okula gittim . okuduğu bölümü bildiğim için sınıfın kapısında beklemeye başladım. içimden lan adam belki okula gelmiyor ya da bu dersi almıyor diye geçirirken sınıf dağılmaya başladı ve tatatatam . eleman karşısında beni görünce tabi ufak çaplı bir şok geçirdi. oldukça donuk bir ifadeyle pedalın içinin boş olduğunu paramı , gelirken bindiğim otobüsün gidiş dönüş ücretini ve kantinde içtiğim çayın parasını verirse sorun olmayacağını söyledim. tabi eleman " alla alla nasıl olur " v.s. diye geveliyor. birilerini aradı benim yanımda sonra bankamatiğe gittik parayı çektik ve bu macera da sonlanmış oldu. zamanımı çaldı o.ç.
 
Benim de yediğim tek kazık bu forumdan takasla aldığım "sıfır gibi" bir ibanez wah olmuştu. Zira arkadaşın sıfır anlayışı bizimkilerden bayağı bir değişikmiş. Dış kasasındaki küfleri zımparaladıktan sonra rutubet ve küf kokusunun geçmesi için kolonyalı mendille temizleyip bir iki gün balkonda tutmuştum (Nasıl bir ortamda kullandıysa, duşta çalmış olmalı)
Ama hayret verici bir şekilde işlevsel bir sorunu çıkmadı hakkını verelim... Gül gibi crush zone gitti ona yanarım. Belki bu mesajı okur, seni affettim dostum :D
 
Ben yaşamadım fakat gitar almasına yardımcı olduğum bir arkadaş, sahibindende bir gitar beğenmişti illa onu alacağım falan dedi. Karışmam dedim, neyse anlaşmış parayıda hiç adamla telefonda konuşmadan göndermiş keko, kargoyu almaya gittik adam gigbagin içine bir kilo patates koymuş, bende tutamadığım bir gülme başladı, hem üzülüyorum hem gülüyorum falan, en son ohhh mis gibi kavurma olur akşama derken arkadaş bana dalıyordu :D uğraştılar ettiler aldı sanırım parasını, görüşemedik ne zamandır.

Bende içi boşaltılmış bir ml-2 ve ramleri sökülüp geri yollana (get sağolsun) laptop hadisesi yaşamıştım ama halledildi.
 
Zamanında ilginç bir squier affinity strat gitarım vardı, burada da ilan açmıştım, sanırım bu hesap yoktu o zamanlar, bayağı dalga geçilmişti "Nasıl ender bulunan renk squier mış o?" diye, belki hatırlayan olur. :D Ama gerçekten hala görmedim o renkte bir squier strat, sarı-krem hafif transparan bir finishi vardı. ( Hayır burst değil :) )Paraya çok sıkıştım, kira ödemem lazım bir hafta içinde. Son günlerde bir alıcı çıktı, aldım gitarı gittim, gitar öğretmeniymiş kendisi, ders verdiği yere gittik. Aldı denemeye başladı, rakamı atıyorum, 300 liraya anlaşmıştık, benim de kirayı ödeyebilme için 150 liraya ihtiyacım var. Gittikçe "hmm burası eskimiş, hmm burasında vuruk var, hmm fretler biraz erimiş, ben zaten bunu öğrencilerim çalsın diye alacağım v.s." diyere fiyatı düşürmeye başladı. Gitarın köprü manyetiğinde de SD hot rail veya Jb jr. vardı yanlış hatırlamıyorsam. Bari manyetiği alayım, ayrı ayrı satsam daha fazla para alırım diye ne kadar direttiysem de olmadı, malum akşama kira ödenecek. Aldım 150 lirayı döndüm eve. Manyetik alana gitar bedava tarzı bir satış oldu ama sağlık olsun. :)
 
Sene geçen sende. Tarık akan tarık akan dedim tanımadı tabi :) 1996 da lisede konserimiz vardı. Bende ozamanlar kollu dediğimiz floydrose takılı bir ibanez için güzelim gitarımı bir arkadaşıma yok paraya sattım. Çünki 1 haftaya ankara kıvılcım müziğe ibanez rg550 ler gelecekti ve yanlış hatırlamıyorsam 72000 japon yeni idi. Hemen siparişi verdim. Konsere yeni gitarımla çıkacaktım. Sonra önce sipariş gecikti sonra mallar gümrükde takıldı gibi şeylerle 1 aydan fazla oyaladılar beni. Bu arada her gittiğimde posterler yok bilmemkim penaları ile beni oyaladılar. Sonra gitarlar bir geldi. Yok distirübütör değişti yok japon yeni paritesinden dolar olarak bilmem ne oldu gibi sebeplerle istediğim gitar uzay tavan yapmıştı. Param rg380e ancak yetiyordu. Sonra gidip durumu tanıdık bir müzik mağazasının sahibine söyledim. Oda toptan alıyor gibi gidip bir rg470 getirdi. Sinirim geçene kadar kıvılcımdan bir pena bile almadım. Sanırım 10 yıl. Gitarım hiç içime sinmedi ve kısa süre sonra sattım. Bir önceki gitarımıda sattığım arkadaş parayı paça parça ve eksik verdi. Gökten üç elma düştü üçüde bana kaçtı ama :)

Yanlışlıkla ö.m. atmışım buraya da yazayim. Orası Başkent Müzik Evi. Orası haala aynı kafa devam.
 
Geri
Üst