Gruplarımıza Nasıl Destek Odağı Yaratırız ? (yerel Sanal Rock Istasyonu Örneği)


Çanakkale Rock İstasyonu https://www.facebook.com/canakkalerock

Bunun gibi yerel sanal radyolar çoğalmalı ve gruplarımıza destek odağı yaratmalı diye düşünüyorum. Piyasada organizasyon işleriyle ilgilenen veya ilgilendiğini sanan bir çok kişi var fakat bu kişilerin çoğu bana göre çok yetersiz kalıyor. Gruplar için sadece İstanbul'da sahne almak yeterince manevi kazanç veya tanıtım sağlamıyor. Bence her şehirde bir yerel sanal rock istasyonu tarzı yerler kurulmalı ve bunlar sadece röportaj, konser ayarlama, radyo v.b. işlerle uğraşmalı. Misyonları ünlü ve ünsüz fakat profesyonelliğe yaklaşmış grupları iyi analiz ederek aralarında köprü oluşturmak, bunları ünlü grupların kitleleri ve kendi şehirlerindeki insanlarla tanıştırmak olmalı. Kısaca birilerinin de bu alanda çalışması gerekiyor. Gruplar kolay kolay aralarında toplanıp bu tür organizasyonlar yapmakla uğraşamıyorlar. Çünkü bu bambaşka bir iş, emek ve yetenek. Türkiyemizin her şehrinde bu işleri organize etmeye en azından vakit ayırabilecek birileri olsa ve Çanakkale Rock İstasyonu gibi tanınmış ve tanınmamış gruplar arasında bir köprü oluşturmaya çalışsa çok iyi olur. Türkiye'de kurulan ve aslında başarılı olmaya çok yakınken sırf Türkiye'nin ve hatta dünyanın acımasız şartları yüzünden dağılan bir çok grup var. Albüm aşamasına gelmiş veya profesyonelliğe adım atmak isteyen gruplar sürekli sahne almak istiyorlar. Barlar maddi sebeplerden dolayı bu grupları tek başına sahneye çıkarmıyorlar, keza çıkarsalar da gerçekten tanınmamış gruplar olduğu için bu gruplara talebin çok fazla olacağını bende düşünmüyorum. Ama bu sistemi İstanbul geceleri, senfonik metal gecesi, heavy gecesi vs. gibi gün içinde 2-3 grubun sahne alacağı şekilde kurgularsak özellikle üç büyük şehrin bu yönde giderek azalan ışığını diğer şehirlerimize yayarak yeniden canlandırabileceğimizi düşünüyorum. Bu aydınlıktan saçılan ışığın, tükenen, yok olmaya yüz tutmuş başarılı tüm müzisyenlerimizin üzerine sıçrayacağına inanıyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi, gerekli olan birilerinin bu işlerle uğraşması ve vakit ayırmasıdır.

Bizler yani özellikle 1980 - 1999 arası Y Kuşağı başta olmak üzere X kuşağının bir bölümü, kimimiz özel sektörde, kimimiz kamuda veya başka bir yerde baby boomer(1946-1964) kuşağının yerlerini almaya başlıyoruz. Giderek küreselleşen dünya karşısında her kim ve hangi düşüncede olursa olsun durabileceğine hiç inanmıyorum. Yapmamız gereken tek şey bir takım olmak. Bu öyle bir takım olmalı ki hep beraber sürdürülebilir kararlar alan ve kazan - kazan sistemini hakkıyla yerine getiren... Belki bazıları farkında değil fakat her birimiz bu ülkenin gelecekteki asıl temsilcileriyiz.
 
bu başlığa 2. yazıyı yazmaktan onur duydum. Zamanında Karadeniz gibi bu işlerde hayli geri kalmış bir bölgede çok uğraşlar verildi ama malesef böyle 2. yazıyı yazan olmaktan öteye gidemedik.
 
Geri
Üst