Zaytung Alıntısı

Benim gibi henüz okumamış arkadaşlar varsa tavsiye derim. Şebek Heavy Metal Fanzin günlerini anımsattı :)

atil.jpg

1990’lı yıllardan bu yana gün geçtikçe eriyen ve etkisini yitiren Türk metal camiasına son darbe Ankara’dan geldi. Camianın içerisinde yıllardır uzun saçları, kirli giyimi ve postallarıyla “Speed” olarak tanınan, “Hayvan Evladı” isimli fanzinin kurucusu Atıl Öztuncay (32) KPSS sonuçlarına göre Tarım Bakanlığı’na yerleşerek saçlarını kestirip takım elbise giydi. Metal camiası yasta…

Bir efsaneydi...

Ankaralı metalseverlerin çok yakından tanıdığı bir isim olan Atıl Öztuncay, artık bir devlet memuru... Çamaşır suyunda kısmen beyazlatılmış askeri çantası, astsubay tanıdığından aldığı postalları ile bir dönemin simge isimlerinden olan Öztuncay, aynı zamanda 13 Haziran 1999 tarihinde yapılan Metallica konserine "grubun artık çok bozduğu" gerekçesi ile gitmeyi reddederek ilk aykırı çıkışını yapmış ve dikkatleri de üzerine çekmişti. Gençlik yıllarında Karanfil Sokak ve Yüksel Caddesi gibi uğrak yerlerde gün boyu hiçbir şey yapmadan oturan ve bu tavrıyla metal camiasında ölümsüzleşerek "Abi Yüksel'e gidelim Speed, Mağara, İzmarit falan oturuyor orda" efsanesini de başlatan Atıl Öztuncay, bara girmeden önce birkaç bir şey içme fikrini de bir fanzinde okuyup Türkiye'ye uyarlayarak bu anlamda da bir dönemin bütçesine çok ciddi katkılarda bulunmuştu.

"Hayvanlık da bir yere kadar"

Yaşanan bu üzücü gelişme üzerine kamuoyuna bir açıklama yapmak zorunda kalan Atıl Öztuncay, sözlerine öncelikle hayal kırıklığına uğrattığı herkesten özür dileyerek başladı. Zamanında Ankara'da ilk kez "Bak şu soloyu bi dinle, bak kopuyo burada Steve abimiz" diyerek yanındakine tek kulaklık uzatan bir metalci olarak gelinen bu noktadan dolayı kendisinin de hicap duyduğunu belirten Öztuncay konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"İnanın ben de ne demem gerektiğini, nasıl bu hale geldiğimi çok bilmiyorum. Çok uzak değil, daha dün gibi Ankara sokaklarında 'İçki alcam da, bi liran var mı moruk?' diye gezdiğimiz günler. Ya da asitçi dostlarımızı kovaladığımız, hırpaladığımız zamanlar... Hepsi benim için çok özel anlardı fakat her güzel şeyin bir sonu var maalesef. Metal benim için bir yaşam felsefesi, bir hayat tarzıydı. Evet, ancak afedersiniz öyle hayvan evladı gibi ortalarda dolaşmak da bir yere kadar. Yaş oldu 32, artık anamın babamın eline bakmak olmaz. Bundan sonra efendi gibi takımları çekip, her sabah çayımla poğaçamla birlikte işimin gücüme bakıcam hayırlısıyla..."

"Metal bir yaşam biçimidir"

Her şeye rağmen, bundan sonraki yaşamında da metalci duruşundan taviz vermeyeceğini de sözlerine ekleyen Atıl Öztuncay, "Bu iş gönül işi abicim. Sırf kıyafetle, saçla olmaz." derken, Iphone'una yüklediği playlist'i göstererek yine her yerde Sepultura, Slayer, Megadeth, Manowar gibi efsane isimleri dinlemeye devam edeceğini vurguladı. Hepsi orijinal toplam 65 adet metal albümünü tam 4 defa annesi tam çöpe atmadan evvel kurtardığını da büyük bir gururla ifade eden Öztuncay, "Bu albümler çocuklarıma bırakacağım en büyük miras olacak" dedi ve bir zamanlar beraber headbang yaptığı arkadaşlarından bir kez daha özür dileyerek açıklamalarını tamamladı.

Tepkiler sürüyor

Atıl Öztuncay'ın da bundan böyle hayatına diğer normal insanlar gibi devam etme kararı almasıyla büyük bir şok yaşayan Türk metal camiasında ise, bu acı haberin yankıları halen devam ediyor. Metalcilerin buluşma noktası olan turkishmetal.org sitesinde bir süredir Atıl'ı bu yola sürükleyen nedenler tartışılırken, forumlardaki bazı yorumlar ise şu şekilde oldu:

Mikail Şimsek, (İşsiz-29): Atıl gerçek bir metal aşığıydı... Çok da güzel air drum çalardı, ben air drum'ı ondan öğrendim. Fanzinde yazdığı "Harçlığı kesiyorlarsa da kessinler" başlıklı yazısı da hala aklımda, hala uyguluyorum...

Serhat Peker, (Rock Market programının sunucusu-41): Atıl'ın büyük thrash'ci olduğunu ben bizzat biliyordum. Her hafta yayına yetiştirdiği mektuplar ve mektuplarda istediği şarkılar gerçek bir metalcinin isteyeceği türdendi. Bildiğim kadarıyla Max Cavalera'nın da Sepultura'yı bırakıp Soulfly'ı kurmasını da ilk olarak o kınadı... Artık mektup eline geçtiyse, Max'ın da o mektuptan çıkaracağı dersler mevcuttu...

Özgü Arıkök,(Garson-28): Onu ilk olarak Gölge'de çıktığı dönemlerde "ökküz" grubunun vokalisti olarak tanıdım. Buz mavisi loft kotu, kotun üzerindeki Sepultura logosu, çamaşır suyuyla "Allah belanızı versin" yazdığı simsiyah tişörtü ile de görür görmez aşık olmuştum. Olmasaydı sonu keşke böyle...

Coşkun Çokbilir, (Öğrenci-34): Hayat işte, hepimizi çok ayrı yerlere sürükledi. Gerçi ben ala öğrenciyim ama, yine de bize Nihayet ve Keyif'te geçirdiğimiz o güzel günler ve günde bir ton bira içmekten kalan bu garip göbek kaldı yadigar. Hepimize büyük geçmiş olsun...
 
Geri
Üst