Astral Seyahat

arkadaşın dediği astral seyahat değil.tamamen rem uykusudur.rüyaları uyandıktan sonra görmesi de rem uykusunda görüldüğüne dair kanıttır.astral seyahat bilinçli bir şekilde yapılırsa zevklidir.çünkü kişi istediği yere gidebildiği gibi diğer her haltı görecektir.ama işin bokunu çıkarmamakta fayda vardır çünkü bedene dönüşün uzun olması(aç ve susuzluk) , ölmeniz anlamına gelecektir.
 
hayatı boyunca dünya turu yapmak isteyen ama bi türlü yapamayan ve hayalkırıklığına uğrayan insanların uydurduğu yolculuktur; bir tür avuntudur, tesellidir...
 
aslında şu işi gerçekten iyi bilen biri gelip de yorum yapsa benim kafamdaki soru işaretleri de yok olsa..
iki ihtimal var;
ya gerçekten çıkıp dolaşıyor(artık ruh mu beyin mi hede mi hödö mü her neyse),ya da bilinçaltına attığımız milyarlarca obje bir araya gelip küçük bir şov sunuyor...
 
Bu işi yapan bir kişiden alıntıdır..

yorum yok




12 yaşımda Lobsang Rampa'nın meşhur Üçüncü Göz kitabını alıp okuduklarımdan oldukça etkilenmiştim. Parapsikolojiyle ilgilendiğim o dönem Ruh ve Madde yayınlarından çıkan 30 derste Ruhsal Güçleri geliştirme kitabını aldım. Bu kitapta Astral Yolculuğun nasıl yapılacağı anlatılıyordu. Burda anlatılan bilgilere göre Astral yolculuk yapabilmek için Vücudunuzu önce iyice gevşetmeniz gerekiyordu, o kadar çok gevşeticeksiniz ki vücudunuzu hissetmiyeceksiniz. Bunu yaparken oda sıcaklığı ne soğuk, nede aşırı sıcak olmaması gerekiyor ki...vücudunuzdan rahatlıkla ayrılabilesiniz. Bu çalışmayı yaparken üzerinizde çok hafif bir elbise olmalı ve elbise size asla rahatsızlık vermemesi gerekiyor.

Rahat bir yere sırt üstü uzanıyorsunuz, vücudunuzu iyice gevşetiyorsunuz. Bilinciniz daima uyanık konumda oluyor, vücudunuzu hissetmediğiniz zaman geldiğinde ( vücudunuz iyice gevşediğinde ) yatan bedeninizi 2-3 metre yukarda canlandırıyorsunuz, bunu yaparken 2 metre yukardan bedeninize baktığınızı hayal ediyorsunuz.

Teknik kısaca böyleydi, ilk denemem sırasında bendenimdeki her hücrenin ürperdiğini hissettim ve başımdan itibaren bedenimin yarısı bendenimden biranda ayrıldı. O sırada çok korktuğumu çok iyi hatırlıyorum ve aniden bedenime döndüm. 2-3 gün baş ağrısı ve hafif mide bulantısı yaşadım. Bu ilk deneyimimden sonra, yaklaşık 6 ay tekrar bedenimden ayrılmayı başaramadım, sanırım korkmamdan kaynaklanıyordu ( ya tekrar bedenime dönemezsem gibilerinden ). Daha sonra o korkuyu attım ve bir akşam yatağıma uzandım, dışardan gelicek sesleri duymamak için eczaneden kulak tıkacı aldım. Vücudumu iyice gevşettim, ve bedenimi tavandan aşağı bakarken gördüğümü canladırmaya başladım. Daha sonra bende astral bedenime karşı bir farkındalık hali oluştu. Bu farkındalık içindeyken astral bedenimi bilinçli bir şekilde tekrar bedenimden çıkmaya hazırladım, tam bu sırada yine vücudumun herbir hücresinin ürpermesi sırasında soğuk kanlılığımı korumaya çalıştım ve bütün bedenimin herhücresinin ürpermesiyle birlikte astral bedenimi vücudumun dışına çıkarmayı başardım.



Astral bedenimin hiçbir ağırlığı yoktu, fakat sanki bir kütlesi vardı, yada anlatamıyacağım derecede latif bir kütle diyebilirim. Astral bedenim havada bir çarşaf gibi dalgalandığını hissettim. Sonra zihnimle onu haraket ettirmeye çalıştım. Havada ağırlıksız, beden hücresi içinde sıkışıp kalmanın yanında bu muhteşem bir deneyim oldu benim için. Havada bir müddet asılı kaldım, sonra yatağımın yanına doğru alçaldım, sonra yere değecek kadar yakınlaştım, sonra tekrar yükseldim ve yavaşça bedenimi düşünerek tekrar bedenimin içine girdim. Bunların hepsi bilincim tamamiyle uyanıkken gerçekleşti.

Daha sonra yaptığım uzun denemelerde bu derece biliçli astral çıkış yapamadım, uykuyla uyanıklık arasında olan ve adına yakaza denen bir şekilde oluştu. Transandantal Meditasyon öğrendikten sonra hocamın Astral yolculuk yapmamın benim Ruhsal ilerlememi engelliyebileceğini söylemesi üzerine uzun bir dönem tekrar bunu denemedim. 31 yaşımda birgün tekrar acaba yapabilirmiyim diye düşünüp tekrar gündüz vakti bilincim uyanıkken denedim. Ben zor olucağını düşünürken biranda fırt diye bedenimin dışında buldum kendimi, daha sonra tavana yükseldim, tavanın içinden geçmek istedim ve o sırada Patrick Swayze'nin oynadığı Hayalet Filmi filminde hayaletin duvardan geçme sahnesinin aynısını yaşadım. Bunu yaşayınca bu sefer duvarın içinde sıkışıp kalırmıyım korkusu yaşatıldı, bunun olmıyacağını bilmememe rağmen yine korkuya kapılıp bedenime döndüm.



Bu deneyimlerin hepsi esasında bedenden ibaret olmadığımızı, Ruh diye birşeyin olduğunu gösteriyordu. Ancak bu son deneyimimden sonra tekrar Astral deneyim yaşamaya çalışmadım.

Fakat şunu size söyliyebilirim, ben su grubuyum su elementide Eterik bedenle alakalı, Astral olarak hissettiğim şey belki eterik bedenimdi. Ateş grubundan birisinin yaşayacağı Vücut dışı yolculuk çok daha farklı olabilir. Bunu bu forum sayfasında deneyimlerini paylaşan insanlarla hep birlikte öğreniceğimizi umuyorum.
 
ForzaRock demiş ki:
hayatı boyunca dünya turu yapmak isteyen ama bi türlü yapamayan ve hayalkırıklığına uğrayan insanların uydurduğu yolculuktur; bir tür avuntudur, tesellidir...


:LOL: :LOL: hehe yi bi yorum.

benimde bir arkadaşım yaşamış bu olayı, ilklerde kendini tavanda gözleri kapalı olarak gördüğünü söylüyor. sonra yavaş yavaş uçtuğunu filan hissediyomuş. tiremelerle birlikte yokoluyormuş bu duygu, bu birazda karabasan olayında anlatılagelen bişey. daha sonralarda milletin evine gitmeye fln başladığını söylemişti akıbetini bilmiyorum şu anda..
 
Açılan bu konudaki tüm yazıları okuduğumda, forumdaki arkadaşların bu konuda pekde bilgileri olmadığını gördüm. Astral seyhat'ın kesinlikle beyin yanılgısıyla alakası yakından uzaktan yoktur. Astral seyhat beynin tamamen konsantre olup daha fazlasını kullanmamızı sağladıktan sonra, vicuttaki ruh denilen enerji kütlesinin , beyin ile kontrol edilmesinden ibarettir. Ruh vs gibi konularla iyi ilgilenen herkez bilirki, ruh bedene sprial ((bldiğim kadarı ile böyle yazılıyordu) denilen bir kordon bağı ile bağlıdır. Bu kordon bağının kopması ölüm demektir. Fakat astral seyhat'te bu bağın kopması mümkün değildir. Astral seyhat ruhun beyin ile kontrol edilip bu kordonun gevşetilmesini sağlamak ve ruhu bedenden ayırmaya çalışmakla ilgilidir. Ayrıca bilmeniz gereken şey de, her insan uyurken ruhu kendisinden bir metre yüksekte durmaktadır. Yani insan uyuduğunda ruh ile beden birbirinden ayrılır, ve ruh bedenden bir metre yüksekter durmaktadır. Rüyalarda bu sayede gerçekleşir. Fakat astral seyhat dediğimiz şey tam olarak uyanıklık ile uyumak arasında kalındığı zaman gerçekleşir ve tamamen ruh kontrolünden ibarettir. Ama astral yolculuğa çıktığımızda odaya kimsenin girmemesine çok fazla dikkat etmemiz gerekiyor, odaya biri girdiğinde ruhun aniden bedene dönmesi, insanda delirme boyutları yaratabilir. Osmanlı devletinde aynı anda arabistanda ve bursa da bulunan bir padişahımızın astral seyhat yaptığı söylenilirdi. Tarih kitaplarında araştırırsanız görürsünüz. Ama tekrar ediyorum astral seyhat kesinlikle beyin yanılgısı falan değildir. Bunu ispatlamanın en güzel yoluda, astral seyhat yapan birini odaya kapatıp, hiçbir haberleşme cihazı vermeden, başka bir arkadaşıda başka bir eve yerleştirip, astral seyhat yapan kişinin o arkadaşın neler yaptığını bilmesi belki en güzel deneme yanılma yoludur. İnanmayanlara tavsiye ederim
 
MaviSokak demiş ki:
Astral seyhat beynin tamamen konsantre olup daha fazlasını kullanmamızı sağladıktan sonra, vicuttaki ruh denilen enerji kütlesinin , beyin ile kontrol edilmesinden ibarettir. Astral seyhat ruhun beyin ile kontrol edilip bu kordonun gevşetilmesini sağlamak ve ruhu bedenden ayırmaya çalışmakla ilgilidir.

Allah allah. ne çok şey biliosun sen öyle. Bu söylediklerin kesin şeyler değildir. benim gibi ruha inanmayan bir adam bu tanımı kesinlikle kabul etmez. varolan bir enerjiden bahsedebiliriz, sezgisel olarak bir durugörü yeteneğinden de bahsedebilirz astral seyahat ile ilgili, yani ruhun bedenden ayrılması ona yön vermek falan insanların kafasını karıştırma ruhla falan.



MaviSokak demiş ki:
Ayrıca bilmeniz gereken şey de, her insan uyurken ruhu kendisinden bir metre yüksekte durmaktadır. Yani insan uyuduğunda ruh ile beden birbirinden ayrılır, ve ruh bedenden bir metre yüksekter durmaktadır.

Dediğim gibi ruh gibi soyut bir kavram ile ilgili kesin yargılarla konuşmak yanlış.

astral seyhat dediğimiz şey tam olarak uyanıklık ile uyumak arasında kalındığı zaman gerçekleşir ve tamamen ruh kontrolünden ibarettir.[/quote]
Evet bu anlar yani hipnagogik periyod denilen bu evrelerde kanımca insanlarda 6. his denilen duyu devreye girmekte ve algılama ileri düzeylerde olmakta. Bu anlarda gördüğümüz rüyaları yeri gelir kontrolumuz altına alabiliriz çünkü henüz uykuya dalmamışızdır ve bilincimiz yerindedir. farklı farklı düşünceler beynimizde ordan oraya atlar durur işte bu anda teknik bir hamle ile astral gerçekleştirmek mümkündür. dikkat edilecek husus bilinci koruyabilmek ve beyine oyun oynayabilmekten geçer. örneğin yatakta düz olarak yattığınızı değilde ters yattığınızı beyninize kabul ettirebilme de bir astral yöntemidir.

MaviSokak demiş ki:
Ama tekrar ediyorum astral seyhat kesinlikle beyin yanılgısı falan değildir. Bunu ispatlamanın en güzel yoluda, astral seyhat yapan birini odaya kapatıp, hiçbir haberleşme cihazı vermeden, başka bir arkadaşıda başka bir eve yerleştirip, astral seyhat yapan kişinin o arkadaşın neler yaptığını bilmesi belki en güzel deneme yanılma yoludur. İnanmayanlara tavsiye ederim

Beyin yani bilinç yanılsaması astral için bir yöntemdir. Diğer değindiğin olayda durugörü yeteneğiyle ilgilidir. Yani kendimden bir örnek veriyim, uykuya dalma anında gördüğüm kısa rüyada adamın teki bana ateş edeceği anda, o anda mutfakta bulaşık yıkayan annemi görmüş ve annemin tencereyi elinden düşürüşü ile çıkan ses rüyamda gördüğüm silah ve silahtan çıkan ses ile bütünleşmisti. Bu bir çeşit durugörüdür, 6.histir. gibi gibi...
 
Astral seyahata meraklı olanlar ancak çeşitli korkuları olan arkadaşlara önerim lusid rüyalar yani kontrolünü kendimizin gerçekleştirdiği rüyalar a yönelmeleridir. bu konuda bilgi için astralseyahat.com da lusid bölümüne tıklayıp önemli bilgiler edinebilirsiniz. ayrıca kafanıza takılanlar varsa yardımcı olmaya çalışırım.
 
ARkadaşlar uzun süredir astral seyahatin bilimsel mantıklı bi açıklamasının peşindeyim ,sağlam bilimadamlarına da danışarak işin bilimsel açıklamasını size yaparak daha aydın bir hale getirmiş olucaz inş...
--Herkes ruh vardır,yoktur tartışması içinde.Asıl sorun Ruh'a yaptığımız tanımlamada bitiyor.ASlında herkes aynı şeyi savunuyor ama farklı açıdan bakıyor.Ruh kimisine göre enerji kimisine göre bir madde.Ama sonuçta göreceli olarak kişiden kişiye değişse bile "ruh" vardır.

---EVrende tam olarak sayısı bilinmeyen sayıda boyutlar var ve biz 3.boyuttayız.Ve her boyut arasında frekans dereceleri var.Yani atıyorum 3.boyut 300Hz olsun 4.boyut 400Hz.Bizim beynimiz 300Hz lik frekansı algılayabilcek yapıda ve üst frekansları algılayamz ama alttakileri algılar..Astral sırasında da bizim frekansımız 300-400 arasında bi yere geliyor ve böylece alt boyuttaki kendi bedenimizi ve içine cıktıgımız boyuttaki diğer yaratıkları(cinler vs..) görebilme ihtimalimiz var.

---Dİğer bi tartısma konusu ise rüyanın gerçeğimi , saçmalıgımı yansıttıgı.Görüyorum ki forumda herkes bi tarafı savunuyor bu konuda.Ama herkes hem haklı hem haksız.Çünkü;Rüyayı 2'side etkiler:
1.Beynin imajları karıştırmasıyla oluşan saçma etki.(Saçmalık)
2.AStral seyahatte olan gerçeklik..(Gerçeklik)
Bu 2 etkinin birbirine % olarak oranıyla rüyaların karakteri belirleniyor..Bu da kendinizi eğitmenize kalmış.Yani astral yeteneği fazla olanlar ya da kendini eğitenler için rüyadaki 2 etkiden biri olan astral'in etkisi daha fazla oluyor hatta %100 e ulasıyor.Normal bi vatandaşın gördüğü ise genelde beynin imajları öğütmesiyle oluşuyor.Ama bazen normal vatandaşta rüyalar % olarak astrale yani gerçeğe kayabilir rüyada ve gelecekten haber aldığını iddaa eder.Bu doğrudur.

---Şimdi gelelim yukarda da değindiğim rüyada gelecekten haber almaya yani "rüya tabirleri" mantığına..Çoğu insan gelecekten şeyler gördüğünü iddaa eder.Onlara inanabilirsiniz.Bunun sebebini açıklamadan önce işin fiziksel boyutunu anlamak için http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/
sitesindeki konuları eğer ilginiz varsa okuyun.
Fizikte einsteinin teorisine göre bir üst boyuta geçilebilirse.Evrende istediğin yere ışınlanabilme veya şu an bizim arabeskci ya da başbakan olduğumuz paralel evrenlere ya da geçmişe-geleceğe gitme olanağımız kesinlikle var ve kanıtlanmış vaziyette.Yukarda da beynin frekansını değiştirerek ruh haline geçip 3.boyuttan daha yukarı bir boyuta geçerek astralde yolculuk yapıldığını söylemiştik..Burdan yola çıkarak astral sırasında üst boyuta geçmiş olan ruh ile gelecekteki bilgileri görme ya da kendini farklı bi şekilde görme(paralel evren) ya da istediğin yere ışınlanma bilimsel olarak mümkün oluyor.

Araştırmalarım sonucunda bu kanılara vardım hatam varsa eleştirilere açığım.Umarım acıklayıcı olmuştur.Saygılar...
 
Ben lüsid rüya ile ilgileniyorum. Şu ana kadar üç kere yapabildim ama çok kısa sürüyor. Bilinçli halde 10-15 saniye kalabiliyorum sonra rüyaya tekrar... :cry: İlk yaptığımda daha kısaydı, sonuncusu daha uzun; demek ki her tecrübede zaman artıyor.

Nasıl birşey diye sorarsanız; aslında bilinç olarak normal halden hiç bir farkı yok. Yani şu anda olayları nasıl düşünebiliyorsam, rüya içinde de aynı bilinçde düşünebiliyorum. Farkı, sanal bir alemin içinde olmak.

Esasen ekranlı gözlüklerden takmışım da, o sanal dünyanın içinde gibiydim o an. Yani diyelim ki öyle bir gözlük taktınız, ekrandan size güzel görüntüler geliyor... Ama bir odada olduğunuzu, bir kanepeye yada yatağa uzandığınızın bilincinde olurdunuz değil mi ? İşte aynen öyle birşey. :)

Bir de örnek olarak son rüyamı ve lüsid deneyimimi yazayım:

İlk önce rüya görüyordum, bir gökdelenin üstünde, teras katındaydım. Sonra birden (nasıl olduğunu bilmiyorum) rüya gördüğümü hatırladım ve içimi inanılmaz bir sevinç kapladı. Kendi kendime " tamam işte yine oldu" dedim. Teras katında olduğumu hemen fark ettim, rüzgar esiyordu ama hava sıcaktı güneş tam tepedeydi. (beynimin yarattığı güneş ve sıcaklığı, beynimin yarattığı rüzgar ve esintisi :) ) Neyse ilk önce uçarak aşağı inmeyi falan düşündüm ama sonra korktum nedense . :D Aklıma ışınlanma gibi birşey geldi, bir anda kendimi yerde buldum. Tabi saniyeler geçtiği için bir yandanda kendimi telkin ediyordum "rüyadayım rüyadayım" diye. Neyse sonra ortam değişti liman gibi bir yerdeydim. Denizin üstünde yürümek geldi aklıma, madem rüyadayım dedim o halde yapabilirim. Denedim ve oldu, suyun üstünde yürüyordum. :D Şahane birşeydi. Bundan sonrasını hatırlamıyorum, tekrar bilinçsiz rüya ortamına girdim sanırım.

İşte böyle... Geyik yaptığımı falan düşünenler olabilir ama ben deneyimlerimi yazmak istedim. " Ya bende uğraşıyorum ama olmuyor ki " diyenlerede biraz sabır derim. Ben bir senedir falan uğraşıyorum. Aslında çok da ciddi düşmedim üstüne ama oluyormuş.

based on a true story... 8)

Not: Deneyimi olanlar varsa neler yaptıklarınıda yazabilirler mi ? Astral veya lüsid. Ürkütmeden ama... :LOL:
 
Lusid rüyada neredeyse en önemli farkındalık sağlayabilme yöntemi, rüyanızda gelişen olayların saçmalık derecesinde seyretmesi halinde bu saçmalığı farkedip rüyada olduğunuzu anlayabilmedir. Bunu anladıktan sonra rüyanızı dilediğiniz gibi kontrol edebilirsiniz ve çok keyifli olur.

Bu yöntemle başarıya ulaşabilmek için normal hayatta yaşadığınız olayları sıkılmadan üşenmeden mantık süzgeçinizden geçirip normal olaylar olup olmadıklarını tahlil edin. Bu alışkanlık zamanla rüyalarınıza yansıyacaktır.
 
Bir arkadaşımla fena halde kafayı takmıştık astrale. Üstelik bu seyahatte gideceğimiz yerleri bile planlamıştık. O korkudan olduğu yerde kaldı ben de ortamın sessizliğinden uyuyup kaldım..
Bu arada bir sürü rahatlama tekniği veriliyor ama herkesin kendine göre bir teknik bulması şart. Her seferimde uyuduğuma göre şimdilik teknikte iyi gidiyorum;) Önümüzdeki senelerde her yere bedava gidebilicem:)
 
Buna nekadar inanıyorsunuz bilmem ama bence olabilmesi mümkün birşey.Bu konuda parapsikoloji konusu içinizde bu konuyla ilgilenen veya bilgisi olan varsa buyursun bizimle paylaşsın...

benim bildiğime göre ruhla bedenin ayrılması ve çok uzak mesafeler arası yolculuk edbilmesi.Tabi zaman kavramı değişiyor heralde burada.astral seyahatte duvarların,mesafelerin,kıtaların hiçbir önemi yok.

BU BİRA UZUN BİR YAZI alıntıdır AMA İŞİNİZE YARAR YERLERİ OKURSUNUZ ARTIK

ASTRAL SEYAHAT NEDİR?

Bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmemiz mümkündür. Parapsikoloji Enstitüleri'nde incelenen Duyular Dışı Algılamalarımız arasında en ilginçlerinden biridir...

Şuurumuzun fiziki bedenimizin dışına yansıması ya da diğer bir tanımla, şuurluluk alanımızın genişleyerek beden dışına taşma olayına Astral Seyahat veya Şuur Projeksiyonu adı verilir.

Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer Duyular Dışı Algılamalarımızda olduğu gibi aslında hepimizde bu yetenek vardır. Fakat hepimiz bu yeteneğimizi kullanamayız.

Parapsikoloji Kürsüleri'nde, özel metodlarla gerçekleştirilen Astral Seyahat çalışmalarında oldukça önemli adımlar atılmış durumdadır: İnsan yapısına, yaşama, varoluşa, fizik evren yapısına yepyeni boyutlar getiren bu çalışmalar aynı zamanda, ölüm ve ölüm ötesi yaşamla ilgili konular hakkında da son derece önemli bilgilerin biraraya getirilmesinde çok büyük bir fonksiyon görmüştür.

ASTRAL SEYAHAT HERKES TARAFINDAN YAPILABİLİR Mİ?

Evet... Özel metotlarla bu yeteneğimizden yararlanabilmemiz mümkündür. Ancak bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla üstünde çalışılması gerekebilir. İlk denemelerinde bu tecrübeyi yaşayabilenler olmuşsa da, genellikle uzun süre üstünde çalışılması gerekebilir. Bu çalışmada başarı elde edip edememeniz tamamen size bağlıdır. Özellikle deney öncesi sağlamanız gereken şartları tam anlamıyla yerine getirebilirseniz, başarısızlığa uğrama şansınız oldukça azalacaktır.
Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan Astral Seyahat, hiç bir çalışma yapmadan bazen kendiliğinden de yaşanabilir. Dünya üzerinde birçok insanın başından böyle bir tecrübe geçmiştir.
Kendiliğinden meydana gelen olaylarda genellikle bu ayrışma uyku sırasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada kendini bedeninin dışında hatta bedenini yukardan seyrederken bulan insanların sayısı bir hayli fazladır. Bu tür bir olayla karşılaşan bazı kişiler, bu konuda yeterli bilgiye sahip değilse, kendinde psikolojik dengesizliklerin başladığı endişesine kapılarak, bu olaydan hiç kimseye söz etmeme yolunu seçmektedir. Oysaki bu, herhangi bir rahatsızlık belirtisi değil, parapsişik bir yeteneğimizin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla meydana gelen bir tecrübedir.

FİZİKİ BEDEN TERKEDİLEBİLİR

Kendimizi o kadar çok fiziki bedenimizle bir görmeye alışmışızdır ki, onu geçici bir süre de olsa terk etmek fikri bile bazılarımıza garip duygular verebilir... İnsanı sadece fizik bedenden ibaret görenler ya da ısrarla böyle görmek isteyenler için bu yeteneğin olması büyük bir talihsizliktir!... Çünkü bu yeteneğimiz bizim sadece fiziksel bir yapıya sahip olmadığımızın en büyük kanıtlarından biridir.
Çok eski çağlardan günümüze kadar hemen tüm toplumlarda Astral Seyahat yapabilen kişiler çıkmıştır.

Günümüzde yapılan laboratuvar deneyleri ise, bizlere son derece ilginç ve adeta elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir. Ölüm gerçekleştiğinde ise, bir anda beden 21 gram hafiflemiştir. Ayrıca birçok ölüm anı fotoğraflarında, bedenlerin üzerinde bulutumsu görüntüler belirmiş hatta bunların bir kısmı fotoğraflarla da belgelenmiştir... Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fizik bedeni terketmektedir.

Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması; bazen uykuda, bir baygınlık ya da ağır bir hastalık anında da ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir olayla karşılaşan birçok kişi bedenini yukarıdan seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak tarif etmişlerdir. Bu da bedenden dışarı çıkan birşeylerin olduğunun en büyük kanıtlardından biridir. Bir kısmı da bedenlerine göbekbağına benzer ışıltılı bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar, kapı gibi bütün katı engellerden rahatça geçebilir. Bazı olaylarda astral seyahat yapanların, ölmüş yakınlarıyla karşılaştıkları da görülmüştür. Fiziki hiçbir eşyaya veya yakında bulunan bir başka kişiye temas edilememektedir.

Olayın başında ve sonunda hissedilen temel duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma hissidir. Bu iki duyguyu herkes yaşamıştır. Özellikle uykuya geçiş anlarında bir boşluğa düşüş duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır. Hatta bazen hareket etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki elimiz ayağımız bağlanmıştır.... Bir güç bizi engellemektedir... Yani bedenimiz benliğimizi dinlememektedir. Bunun sebebi astral bedenimizin fizik bedenimizle olan irtibatının o anda zayıflamış olmasıdır. Halk arasında genellikle bu tür hareketsiz kalma durumlarına kara basan geldi insanı etkisiz bıraktı gibi yorumlar yapılmaktaysa da, bu olayların kara basanlarla falan hiç bir ilgisi ve alakası yoktur.

İSLAM DÜŞÜNÜRLERİNİN KONUYA YAKLAŞIMLARI

Mevlana Celalettin Rumi, ruhun uykuda bedenden ayrıldığını söyler ve Mesnevi'sinde bu düşüncesini şöyle belirtir: "Can; atlarınızı eğersiz koyar, bu sır ölümün kardeşidir, sırrıdır. Ama gündüzün geri gelmesi için ayaklarını uzun bir bağla bağlar. Can; boşlukta astar gibi gizlidir, bedense yorgan altında döner durur. Sen bedensiz bir bedene sahipsin."

İbni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Ve şöyle der: "Beden nefsin çalışmasına uygun bir hale gelince, ruh bedene gönderilir, istenirse bedenden ayrılır. Tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz."

Tasavvufi çalışmalarda ruh ve beden ilişkisinin üzerinde özellikle durulur. Mesnevi'nin birçok yerinde, Ahmed Efla-ki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" adlı eserinde ve sayısız evliya, ermiş ve veli öykülerinde; ruhun gerek istenildiği zaman, gerekse istemeden bedenden ayrılabildiği anlatılmıştır. Genellikle bu olay keramet ve mucize olarak nitelendirilir. Şeyh Bedrettin, "Varidat" adlı eserinde bunu açıkça anlatır:

"Bazen kendimi latifleşmiş hissederim, fizik bedenim o varlığın bir kopyasıdır. Bu latif varlık, beden şeklinde görülür. Tıpkı buharın yoğunlaşmadan evvel görülememesi gibi, buhar yosunlanınca bulut olur, görülür."

Örnekleri çoğaltmak mümkün... Ancak konuyu çok uzatmamak için birkaç örnekle yetiniyoruz...

DİÐER DİNLERİN ASTRAL ÇIKIŞ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Hint Öğretileri'nde insanın üç bedenden oluştuğundan sözedilir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu ifade edilir. Bu ruhsal enerji, eğitim ve öğrenim sonucu fizik beden dışına çıkarılabilir. Doğu inançlarının ve öğretilerinin dışında, batıda da aynı yaklaşımlar görülür. Hz. İsa'nın havarisi St. Paul, insanda ruhsal ve doğasal iki beden olduğunu söylemiştir.

İsa Peygamber, İncil'de şöyle demektedir:
"Öyle bir adam bilirim ki, bedenin dışında mı? Bilinmez..." (İncil, 2/12:3)
1195'te İtalya'da yaşayan ünlü Aziz St.Antuan'ın mucizeleri arasında, bedenini bir kilisede bırakıp, başka bir kiliseye gittiği ve orada göründüğü olayı yer almaktadır.

FİZİKİ BEDEN VE ASTRAL BEDEN

Normal şartlar içinde yaşarken şuurumuz (bilincimiz) fiziki bedenin içinde toplanmış durumdadır.
Geçmişden günümüze kadar gelen tüm toplumların geleneksel bilgilerinde; fiziki bedenimizin dışına taştığı özel durumlarda, şuurumuzun toplandığı başka bir bedenden daha bahsedilmiştir... Ölüm anında bedenden ayrılarak spatyoma intikal eden ruhsal enerjinin kullanmaya devam ettiği ve çeşitli yaşamlar boyunca kullanılan bir bedendir bu...

Konuyu biraz açalım...
Ruhsal Enerjinin en önemli özelliklerinden biri şuurlu bir varlık oluşudur.
Hep sorulur... Ruh nedir diye...
Ruh Varlığı: irtibat sağlayabildiği alemlerin icaplarına uyarak, o alemlere konsantre olabilen ve konsantre olduğu alemlerde planlar tertip ederek bedenlenebilen şuurlu bir varlıktır.
Bu tanım şu ana kadar elde edilebilmiş olan Ruh Varlığı'nın özellikleriyle ilgili en kapsamlı ve eğer yeteri kadar anlaşılabilirse içinde bir çok bilgiyi barındırabilen bir tanımdır... Bu tanımda da görmüş olduğumuz gibi en belirgin vasıflarından biri; onun şuurlu bir varlık oluşudur...

İrtibat sağlayacağı fizik alemlerin özelliklerine göre, varlık kendi şuurunu belli bir oranda daraltmak zorundadır... Başka türlü o alemlerin icaplarına, yani şartlarına uyum gösteremez.
İrtibata geçeceği o fizik alemin özelliklerine göre varlık; bazen % 10, bazen % 30 , bazen % 70 , bazen de % 90'lara varan, şuurunda daraltmalar yapmak zorunda kalır... Şu anda bizim dünyamızda olduğu gibi...

Eski Sufiler'in Dünyayı hapishane hayatına benzetmiş olmalarının sebebi budur... Dünya üzerinde mevcut potansiyel enerjisinin ancak çok küçük bir kısmını kullanabildiğini ve bu nedenle çok kısıtlı şartlarda yaşamakta olduğunu farkeden insanlar çok eski devirlerden beri, inisiyatik merkezlerde daha hür ve daha özgür bir yaşamın yollarını aramaya çalışmışlardır... Ve bu özel çalışmalara katılanlar yaptıkları özel çalışmalarla bazı ruhsal tecrübeler de yaşamışlardır. Bunların arasında Astral Seyahat da bulunmaktaydı. Bizzat kendilerinin de deneyerek gözlemledikleri bu çalışmalar; gerçekten de ruhsal enerjinin fiziki bedenin haricinde bazı bedenler kullandığını göstermiştir...

ASTRAL BEDEN VE AURA

Potansiyel enerjisinin ancak % 10'luk bir kısmıyla varlık bu dünyada yaşarken, şuurunun da tamamım değil sadece % 10'luk daraltılmış kısmım kullanabilir. Dolayısıyla sahip olduğu pekçok ruhsal yeteneklerini bu dünya yaşamında kullanamama durumuyla karşı karşıya kalır. Bütün bunların sonucu olarak, kendisini sadece bedenden ibaret bir varlık olarak görme yanılgısı içine dahi düşebilir. Oysa ki ben dediği bilinci asıl ruhunun sonsuz imkanlarından sadece ama sadece çok küçük bir kısmıdır...

Şuurun toplandığı birden fazla merkez vardır ki bunlardan bir tanesi, çok eski devirlerden beri astral beden ya da esiri beden olarak isimlendirilmiştir.

Belirli sinir merkezlerine bağlı bulunan, bir nevi seyyal enerjetik maddeler toplamıdır da diyebiliriz bu astral bedene...
Kirlian Kamerası'nın Yapısı

Herhangi bir organı kesilen hastalar çoğunlukla o organı yerinde hissettiklerini belirtirler.
Rus bilim adamları yaptıkları aura ile ilgili denemelerde, esası Kirlian Fotoğrafçılık Metodu'na dayanan bir metod ile önce sağlam bir yaprağın sonra da 1/3'ü kesilmiş olan bir yaprağın fotoğraflarım çekmişlerdir
İlk fotoğrafta yaprak üzerinde yanıp sönen parlak canlı ışık huzmeleri ve yaprağın kenarlarında bir hat şeklindeki aydınlık alanın mevcudiyeti yine kendini göstermiştir. İkinci fotoğraftaki görüntü ise oldukça farklı olmuştur. Bu sefer yaprağın yüzeyi yine tam olarak görünmüş ancak kesilen parçanın olduğu yer diğer kısımlardan bir çizgi ile ayırd edilebilecek şekilde şeffaf kalmıştır.

Astral bedenin maddesi devamlı bir hareket halinde olup akıcıdır. Kendisine has bir titreşim hızı vardır. Frekansı duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddelerin frekanslarından çok yüksektir. Bu sebeplerden dolayı, fiziki maddeler onun için bir engel teşkil edemezler. Örneğin bir duvarın içinden kolaylıkla geçebilir. Astral bedenin akıcı olması ona bölünerek kendi eşitlerini meydana getirebilme özelliğini kazandırır. Böylelikle astral bedenin bölünmesi sağlanarak frekansı değiştirilebilir. Astral bedenimizin mevcut frekansını yükseltebilmemizle düşüncelerimizin pozitif kalabilmesi arasında büyük bir paralellik vardır.

ASTRAL BEDENİN FİZİK BEDEN İLE OLAN İRTİBATI

Fiziki ve astral bedenler oluşumlanndaki maddeler açısından birbirlerinden çok farklı olup, fiziki beden fiziki plana, astral beden de astral aleme aittirler. Şuur kütlesi, fiziki bedende toplandığı zaman, sadece fiziki alemi fark edebilmekte, astral alemi algılayamamaktadır. Şuur kütlesi astral bedende toplandığı zaman ise sadece astral alemi farkedebilmekte, fiziki alemi algılayamamaktadır. Öyle görünmetedir ki, belirli şartların oluştuğu özel durumlarda, bu iki halin arasında, iki planın da kısmen algılanabildikleri diğer haller de mevcuttur.

Bu hallerin yaşanmasına en önemli etken hepimizde bulunan fakat hepimizde su üstüne çıkmayan Durugörü, Telepati, Astral Seyahat, Psikometri ve benzeri Duyular Dışı Algılamaları'mızdır.
İşte Astral Seyahat da özellikle ruhsal dünyanın gizemli kapılarını aralamada önemli işlevlerde bulunmuştur. Örneğin ruh ve beden ilişkisinin nasıl gerçekleştiğine dair önemli ipuçlarının yakalanmasına sebebiyet vermiştir.

Kendiliğinden ya da belirli metodlarla astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar, astral bedenin fiziki bedene bir kordon ile bağlı olduğunu farketmişlerdir.. Bu olağanüstü tecrübeyle karşılaşanlar kordonu genellikle şu şekilde tarif etmişlerdir:
"Elastiki bir ip, elastiki bir kablo, bir ışık sütunu, gümüş
renginde bir ışık, duman gibi kordon, esrarengiz bir tesir akımı
vs.."
Genellikle bu kordona Parapsikoloji'de "gümüş kordon" denir. Astral Seyehat sırasında ne kadar uzaklara gidilirse gidilsin bu kordonun kopması mümkün değildir. Bu kordon geniş bir frekans aralığında korkunç bir hızla dönen ve titreşen moleküller kütlesidir.

Fiziki bedenden dublenin ayrışması esnasında; bu ayrışmanın niteliğine bağlı olmak üzere, şuurumuz ya bu duble vasıtasıyla sadece fiziki sahalara nakledilir ya da şuurumuz yavaş yavaş astral sahalara doğru kaymaya başlar.

ASTRAL SEYAHAT TEKNİKLERİNE GİRİŞ

Pratik Astral Seyehat tekniklerine geçmeden önce deney öncesi sağlanması gereken çok önemli şartlar vardır. Ve hemen belirtelim ki, bu şartlar yerine getirilmeden, Astral Seyahat yapılabilmesi mümkün değildir. Deney öncesi sağlamanız gereken şartları yerine getirebilirseniz; çalışmanızda elde edeceğiniz başarıya %60 yaklaştınız demektir.

İlk olarak uygun bir yer seçimiyle çalışmaya kendinizi hazırlayın. Herkes yattıktan sonra odanızda bu çalışmayı yapabilirsiniz. Üzerinizde sizi rahatsız etmeyecek, sizi sıkmayacak bir elbise olmasına dikkat edin. Odanız ne çok soğuk, ne de çok sıcak olmamalıdır.

Evdeki diğer insanları, özel bir çalışma yapacağınızı ve sizi kesinlikle rahatsız etmemeleri konusunda uyarın. Bedeninizden ayrıldığınızda, herhangi bir kimsenin yanınıza gelmesi sizin bedeninize ani dönmenize sebebiyet verebilir. Bu konuda dikkatli olun.

Eğer herhangi bir sebepten dolayı, ani geri dönüş yaparsanız, yatıp uyumak yapılacak en iyi şey olacaktır. Böylelikle astral bedeniniz uyku esnasında kendiliğinden ayrışıp tekrar fizik bedene geri döneceği için, az Önceki ani girişin olumsuz etkisi kendiliğinden kaybolacaktır.

NİYETİNİZ
Bu çalışmalara başlamadan önce, konunun ciddiyetini fark etmek çok önemlidir. Niyetinizi önceden belirleyin...

Bu tür bir deneyi gerçekleştirmek istemenizin sebebi olarak; diğer insanlara hava atmak, diğer insanlara karşın üstünlük sağlamak gibi düşüncelerinizin şuuraltınızda olup olmadığını çok iyi tespit edin... Eğer böyle bir düşünceye sahipseniz bu çalışmaya hiç başlamamanız sizin açınızdan daha yararlı olacaktır. Çünkü bu tür negatif düşünceler negatif tesirleri üzerinize çeker ve başarınızı olumsuz yönde etkiler.

Ayrıca bu tür negatif enerjiler arzu edilmeyen sonuçlarla karşılaşılmasına sebebiyet verebilir. Bu çalışmaya sizi yönlendiren etken bu tür bir isteğin sonucuysa, Astral Seyahat deneyinde başarı elde etseniz bile, bedeninizden ayrıldıktan sonra serbest hale gelen şuuraltınıza negatif enerjilerin birikmesi sonucuyla karşılaşabilirsiniz. Bu da sizin psikolojik ve fizyolojik dengenizi olumsuz yönde etkileyecektir.

DENEY HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ ,
Her şeyden önce arzu edilen başarıya ulaşabileceğinizden emin olmalısınız. Başarıya olan inancınız ve konsantrasyonunuz sizi başarıya hızla yaklaştıracaktır. Buna karşı her türlü tereddütleriniz sizi başarıdan uzaklaştıracaktır. Bu çalışmada başarı elde edemeyeceğinizi düşündüğünüz müddetçe, Astral Seyahat yapabilmeniz mümkün değildir. Çünkü Astral Seyahat tamamıyla düşüncelerinizin konsantrasyonuyla yapılabilecek bir çalışmadır... Ve kesinlikle unutmayınız ki, bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren bütün hareketlerinizi düşüncelerinizle yönlendireceksiniz. Düşünceleriniz, bu çalışmanızın başlangıcından sonuna kadar çok önemli bir fonksiyon görecektir

Her alanda olduğu gibi, bu alanda da; itimatsızlık, şüphe, korku endişe gibi duygular her türlü isteklerinizin gerçekleşmesine engel olurlar. Buna karşılık olumlu, yapıcı düşünceleriniz sizin en büyük yardımcınız olacaktır.

Unutmayın! İstediğinizi yapabileceğinize kuvvetle inandığınız andan itibaren başarıya çok yaklaşmış olacaksınız. Aslında bu durum, Duyular Dışı Algılamalarımız'la ilgili bundan sonraki yapacağımız her alandaki çalışmalarımızda önemli bir yer işgal eder... Ancak Astral Seyahafda bu bir kat daha fazladır....

İÇ HUZURUNUZ
Bu deneyi gerçekleştireceğiniz gününüzün, sakin ve huzur içinde geçirilmiş bir gün olmasına dikkat etmelisiniz. O gün birisiyle aranızda sizi sinirlendirecek şekilde bir münakaşa olduysa, aynı günün akşamında deneye girişmekte fayda yoktur. Bu sinirlilik hali konsantrasyonunuzun bozulmasına sebebiyet verebileceği için başarınızı engelleyecektir... Bu yüzden deneyci, deney günü huzur içinde olmalıdır. Hareketlerine çok dikkat etmeli ve huzurunu bozabilecek olaylardan uzak durmalıdır.
Konsantrasyonunuzu bozacak, düşüncelerinizin belli bir noktaya odaklamanıza engel olacak, zihninizin dağılmasına sebebiyet verecek her türlü iç sıkıntılarınızdan uzak bir zihin haliyle bu çalışmaya başlamalısınız. Bu da gerçek anlamda bir iç huzuruyla yakalayabileceğiniz bir haldir... Hiç değilse çalışmaya başlamadan birkaç saat önce tüm sorunlardan arının... Streslerden kurtularak istenen hale kendinizi sokabilmek için "Gevşeme Egzersizlerinden yararlanabilirsiniz...

KORKULARINIZ
Deneyci korku hissini mutlaka yenmek zorundadır. Bu çalışmalarda sizlere en büyük engel: Korkularmızdır...
Korkularınızı yenemediğiniz müddetçe bu çalışmada başarı elde etmenize imkan yoktur. Çünkü korku hissi derhal bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Heyecanlanmanıza ve korkmanıza bu çalışmalarda hiç bir gerek yoktur. Ancak korkmanıza gerek yoktur demekle, korkunun ya da heyecanın ortadan kaldırılmasının mümkün olamadığını da biliyoruz. Korkunuzun ya da heyecanınızın yenilebilmesi bu konulardaki teorik ve pratik bilgilerinizin artmasıyla mümkün olabilecektir.

Korkunun temelinde; bilgisizlik vardır... Bu nedenle korkumuzu yenebilmeniz için yapılacak tek şey; bu konuyla ilgili bilginizi artırmaktır... Böylelikle korkulacak yegane şeyin korkunun kendisinden başka bir şey olmadığını gerçek anlamda farkedebileceksiniz. Bunu gerçek anlamda farketmeden korkularınızı, endişelerinizi ve heyecanlarınızı yenebilmeniz mümkün değildir.

BEDENİ ŞARTLAR
Bedeninizin Pozisyonu
Bedeninizin çok rahat bir şekilde olması gerekmektedir. Burada bedenin en rahat pozisyonu uzanma halidir. Bedenin rahat olması, dikkatin dağılmaması, sakinlik devresine kolayca erişebilmeniz bakımından önemlidir. Bu yüzden, fiziki bedeniniz en rahat olacak şekilde uzanınız. Bacaklarınızı çapraz yaparak kanın damarlardaki dolanımına engel olmayınız. Aksi takdirde tecrübenizin bitiminde rahatsızlık hissi duyabilirsiniz. Ellerinizi vücudunuzun yanına koyunuz. Başınızın altında da bir yastık olmalıdır.

BESLENME VE SAÐLIK DURUMUNUZ
Çalışma saatinden hemen önce hiç bir şey yemeyiniz. Normalin üzerinde yemek yemek tecrübelerinizdeki başarınıza engel teşkil eder. Aç kalma çoğunlukla dublenin serbest kalmasına yardım eden bir unsurdur. Sebze ve meyve türü yiyeceklerle o gün beslenmiş olmanız, çalışmanızda size yardımcı olacak unsurlardandır. Aşırı olmamak kaydıyla sıvı alınan gıdalar faydalıdır. Mütevazı bir yemekten 3-4 saat sonra denemeye başlanabilir.

Bu çalışmaya başlamadan önce kesinlikle anestezik ilaçlar, alkol ve her türlü uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler alınmamalıdır. Bedeninizin sağlıklı olması çok önemlidir. Eğer vücudunuzun herhangi bir yerinde ağrı, sızı varsa, düşüncelerinizi konsantre edemezsiniz. Kalbinizle ilgili herhangi bir rahatsızlığınız varsa, kesinlikle bu çalışmayı yapmayınız.

AYRIŞMAYI KOLAYLAŞTIRICI TEKNİKLER

Buraya kadar sizlere bazı teorik bilgiler aktarıldı. Herkes bu teorik bilgilerin ve deney öncesi sağlanması gereken şartların ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübeleriyle görecektir.
Deney öncesi şartlar yerine getirildiği takdirde, bu çalışma herkes için rahatlıkla başarılacak bir deneye dönüşebilir. Daha önce de söylediğimiz gibi her şey size bağlı...

Şimdi adım adım ilerleyelim...
İlk önce bedenin nasıl gevşetileceği, nasıl nefes alınacağı öğrenilip, konsantrasyon kabiliyeti geliştirilmelidir. Bunlar sağlandıktan sonra sizlere vereceğimiz metotlardan birini seçip onun üzerinde düzenli olarak çalışmalara başlayabilirsiniz. Bu metotların içinde bazıları daha kolay uygulanabilir özelliktedir.

Ancak size hangisi uygun geliyorsa onunla başlayabilirsiniz. Hatta bazı metotları birleştirerek de kullanabilir ve size en uygun gelen metodu kendi kendinize de geliştirebilirsiniz.

Bu alıştırmalara başlamadan 1 hafta önce zihin yoluyla ziyaret edeceğiniz mekanı seçin. İlk alıştırmalarda çok yakın bir yer seçmek daha doğrudur. İşe 1-2 metre uzaklaşarak başlayın. Bedeninizden çıktıktan sonra bulunduğunuz odada kalmak istediğinizi önceden kendi kendinize telkin edin. Sonraları tecrübeniz arttıkça çok uzak noktaları da seçebilirsiniz.

Tam 1 hafta süreyle kendinizi o güne psikolojik olarak hazırlayın. Amacınız duyu ötesi algılamanızı harekete geçirip orada geçen olaylar hakkında doğru bilgiler almak daha doğrusu orada gelişen olayları yukarıdan izlemektir.

Aradan geçen 1 haftalık süre içinde her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce kendi kendinize şu telkinde bulununuz:
"......... tarihinde beden dışı bir deneyim çalışması yapacağım. Kendi isteğime bağlı olarak bedenimi terk edip, odamın içinde kısa bir süre kalacağım. Kendimi ve çevremi bedenimin dışında seyredeceğim. Düşüncelerime kolaylıkla hakim olacağım. Ve tekrar bedenime geri döneceğim. Bu deneyi gerçekleştirebilecek yeteneğe sahibim. Onu kullanacağım. Bedenimi terk edebilir ve onu yukarıdan izleyebilirim."

Şimdi AstralSeyahat Tekniklerini sırasıyla ele alalım:
l- Telkin ve Konsantrasyon Metodu
Bu metodun temeli gevşeme egzersizleri, telkin ve konsantrasyona dayanır... Bu konular üzerinde daha önce durmuştuk. Eğer bunlar üzerinde yeterince çalışırsanız, şimdi aktaracağımız metodu kolaylıkla uygulayarak bedeninizi terk edebilmeniz mümkün olacaktır. Bu egzersiz Astral Seyahat metotları içinden en kolaylıkla uygulanabilecek tekniklerin başında yer alır.

Sırtüstü yatağa uzanıp gözlerinizi kapayın. Gitmek istediğiniz yerden ve bedeninizi terk edeceğinizden başka hiç bir düşünceye zihninizde yer vermeyin.

Bu deney boyunca günlük yaşamın meşgalelerini unutacaksınız. Düşünceleriniz gittikçe sakinleşecek... Sizi çevreleyen her şeyi unutun ve kendinizi serbest bırakın...
Nefes Alma ve Gevşeme Egzersizleri'ni kusursuz ve tam olarak uygulayarak zihinsel ve fiziksel olarak gevşeme haline yani a Ritmi'ne geçiniz.

Bu andan itibaren, yatağınızın hafifçe öne arkaya sallanmaya başladığını düşünün... Bu sallanmayı çok kolaylıkla hissedeceksiniz. Çünkü gevşeme hali içinde bulunuyorsunuz... Bedeninizin içindeki astral bedeniniz bedeninizin içinden adeta kayıp gitmek üzere olduğunu farkediyorsunuz... Sallanmayı sürdürün... Her an astral bedeniniz bedeninizden çıkıp gitmek üzere olduğunu düşünün. Arkadan öne, önden arkaya sallanırken sallanmanın verdiği gevşemeyi iyice hissedin... Kendi kendinize vereceğiniz telkinlerle içinde bulunduğunuz durumu rahatlıkla yönlendirebilirsiniz. Ne isterseniz ve neyi düşünürseniz o gerçekleşecek... Bunu kendi kendinize içinizden telkin edin:
"Sallanmalar artıyor... Gevşiyorum... Bedenimi terk etmek üzereyim... Akışkan bir sıvı gibi astral bedenim vücudumu terk etmek üzere..." diye kendi kendinize telkin de bulunun...

Daha sonra kendinizi bedeninizin 1 - 2 metre yukarısında olduğunuzu düşünün... Bedeninizden 1 - 2 metre kadar yüksekte bir nokta üzerine konsantre olun. Sadece bunu düşünün... Kendinizi orada hissedin... Bu düşünceyi kuvvetle arzu edin... Arzunun kuvveti çok önemlidir. Arzu ani ve kısa süreli olmalıdır. İyice gevşemiş bir haldesiniz... Kendinizi bedeninizin dışında düşünün... Buna yoğun bir şekilde ama kendinizi asla zorlamadan konsantre olun... Sallanmalar arttıkça bir anda kendinizi orada bulacağınızı düşünün... Tekrar yoğun olarak arzunuzu kısa süreli bir darbe gibi tekrarlayın... Sallanmaları izleyin ve bu sallanmaları, kendinizi ileriye doğru son bir hareketle bedeninizden fırlatana kadar devam edin. Her an bir bulut gibi bedeninizden yukarıya doğru yükselebileceğinizin bilincinde olun...

Bir anda vücudunuzun hafifleşerek sanki deniz üzerinde yatarmışcasına dalgalanmaya başladığını ve yavaş yavaş yükselmeye başladığını hissedeceksiniz. Sadece ama sadece bu düşünceye konsantre olun... Eğer yeteri kadar gevşeme haline geçtiyseniz ve yeterince konsantrasyonunuzu verdiğimiz telkinlere yönelebilirseniz, böyle bir tecrübeyle çok kolaylıkla karşılaşacaksınız.

Önce bedeninizin adeta bir balon gibi şiştiğini hissedeceksiniz. Yoğun konsantrasyonunuz ve telkinleriniz bir anda sizi bedeninizin dışına doğru çekmeye başlayacaktır. Bu anda vücudunuzda seyirmeler, kulağınızda çınlamalar başlayacaktır. Bundan korkmayın. Bir balonun patlamasına benzer bir duyguya kapılabilirsiniz. Bunlar vücudun terkedilme anında ortaya çıkan doğal gelişmelerdir. Bir müddet sonra bu seyirmeler ve çınlamalar kesilecektir.

Astral Bedeniniz'in fiziki bedeninizin her bölümünü tamamen doldurduğunu ve gevşedikçe astral bedeninizin bir balon gibi şişmeye başladığını imajine edebilirsiniz. Bulutumsu görünüşteki Astral Bedeniniz'in fiziki bedeninizin gözeneklerinden yavaş yavaş çıkarak yükselmeye başladığı düşüncesine konsantre olmak, işinizi biraz daha kolaylaştırabilir.

Bir kuş gibi kendinizi havalanırken hissedebilirsiniz. Heyecanlanmayın ve gelişmeleri oluruna bırakın... Düşüncelerinizi sadece bedeninizi terk etmeye odaklayın. Bu konsantrasyonunuz sizi bedeninizden çekip alacaktır.

Tüm çalışmalarınızı yönlendirecek olan tek şey düşüncelerinizin konsantrasyonudur. Bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren de düşüncelerinizle hareketlerinize yön vereceksiniz... Nereyi düşünürseniz siz astral bedeninizle birlikte kendinizi orada bulacaksınız.. Odanızın içindeki hareketlerinizi yönlendirecek olan tek şey yine bu düşünce gücünüz olacaktır. İlk denemelerinizde yatağınızda yatmakta olan bedeninizi ve odanızdaki eşyaları kısa bir süre seyrettikten sonra yavaşça bedeninize geri dönün.

Bedeninize geri dönmek son derece kolaydır. Sadece bedeninize geri dönmeyi dilemeniz, bunun için yeterlidir... Evet yapacağınız tek şey bedeninize geri dönmeyi dilemektir. Göreceksiniz ki bir anda kendinizi bedeninizin içinde bulacaksınız. Bu nedenele acaba bedenime geri dönemeyebilir miyim diye önceden her hangi bir tereddüt yaşamanıza gerek yoktur. Bedeninize dönmek için hiç bir çaba göstermeniz gerekmeyecektir.

İMAJİNATİF ŞARTLANDIRMA METODU
Deneye başlamadan önce evnizin içinde takip edeceğiniz bir yol tesbit ediniz. Örneğin bu yol; yatak odanızdan mutfağa kadar uzanan bir hat olabilir. Bu yol üzerindeki detaylardan 5 noktayı belirleyiniz. Bu noktalar, evinizin içindeki divan kanepe, sehpa duvardaki resim gibi eşyalar arasından belirlenebilir. 5 Adet noktayı belirledikten sonra bazılarına vanilya, karanfil, lavanta gibi kokular da ilave edebilirsiniz.

İzleyeceğiniz yolu ve ayrıntıları birçok kez gidip gelerek en ince detaylarına kadar hafızanıza almaya çalışınız. 5 gün gün süresiyle bu yol üzerinde tekrar ve tekrar gidip gelerek bu hattın tüm ayrıntılarım ezberleyin. Tespit ettiğiniz her nokta karşısında 5'er dakika oturarak, onun tüm ayrıntılarını gözleyin.
5 günlük hazırlık devresinden sonra hedeflediğiniz denemeye artık hazırsınız demektir. 6. gün çalışmaya hazır olup olmadığınızı sınamak için hiç heyecanlanmadan odanıza geçin...

Gevşeme egzersizleri ile a ritmine girin... Gevşeme haline geçtikten sonra tespit ettiğiniz noktaları teker teker gözünüzün önünde canlandırmaya başlayın. Her bir noktanın iyice gözünüzün önünde belirmesine izin verin. Sırasıyla tüm noktalan imajinatif olarak sanki televizyon ekranından seyreder -mişcesine gözünüzün önünde canlandırın... Belirlediğiniz noktalara bazı kokular yerleştirdiyseniz, o kokuları aklınıza getirin. Böylelikle imajinasyonunuz daha kolay harekete geçecektir. Bunda başarıya ulaşırsanız, ertesi gün deneyinizin ikinci aşamasına başlayabilirsiniz.

Bir sonraki gün yine gevşeme haline geçin... Bunun için kendi kendinize yapıcı telkinlerde bulunun. Gevşeme hali içinde kendinizi hazır hissettiğinizde, yattığınız yerden kalkarak tespit ettiğiniz yol üzerinde zihinsel olarak ilerlemeye başladığınızı hayal edin. Yavaş yavaş bedeninizden bir bulut gibi süzülerek yükselmeye başladığınızı ve teker teker daha önce defaatlerce baktığınız noktaların önünden geçtiğinizi düşünün ve bunu arzu edin. Gözünüzün önünde imajinatif olarak yol belirmeye başlayacaktır.

Burada yapmanız gereken şey, televizyon ekranından görüntüleri seyredermişcesine izlerken, şuurunuzu oraya gerçekten taşıyabilmektir. İmajinatif olarak görüntüleri gözünüzün önünde canlandırırken kendinizi imajinatif görüntünün ötesinde, gerçek şuurunuzla orada bulunduğunuzu kuvvetle isteyin. Bunu kısa aralıklarla kuvvetlice arzu edin... Bir anda gerçekten de kendinizi orada bulabilirsiniz...

Astral Seyahat teknikleri arasında aktardığımız bu ikinci metot özellikle belirtmemiz gerekir ki, imajinasyon yani durugörü yeteneği kısmen de olsa işler durumda olanlar için geçerlidir. Eğer gözlerinizi kapadığınızda isteğinize bağlı imajları gözünüzün önünde canlandırabilecek bir imajinasyon yeteneğine sahipseniz bu metodu kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

Durugörü yeteneği kısmen de olsa su üstüne çıkmamış kişiler bu metodu uygulayamazlar. Onlar için en uygun olan metot ilk verdiğimiz ve bundan sonra vereceğimiz metotlardır...
Bu tür bir yeteneğe sahip olmayanlar bu metot üzerinde fazla zaman kaybetmesinler. Peki durugörü yeteneğimizin bizde az da olsa çalışır durumda olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bunun cevabı son derece basittir... Zaten konun içinde de verilmiş durumdadır: Yani eğer gözlerimizi kapattığımızda, istediğimiz görüntüleri zihnimizde sanki televizyon seyredermişcesine canlandırabiliyorsak, durugörü yeteneğimizin kısmen de olsa bizde çalışırdurumda olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada asıl söylemek istediğim bu konuyla ilgili bir başka mesele var:
Çevrenizdeki kişilere gözlerini kapattıklarında istedikleri imajları görüp görmediklerini sorun bakalım ne cevap alacaksınız. Çok şaşırtıcıdır ki, gözleri kapalıyken istedikleri imajları görenler herkesin böyle bir yeteneğe sahip olduklarını zannetmektedirler... Halbuki durum böyle değildir. Herkes gözlerini kapattığında istediği imajı göremez... Bırakın istedikleri imajları, siyah bir fondan başka hiç bir şey göremeyenler çoğunluktadır. Görebilenler ise azınlık durumundadır...

Siz de gözlerinizi kapatarak kendi kendinizi test edebilirsiniz.

3-RÜYA KONTROL METODU
Bu metodun temeli, rüya içinde rüyada olunduğunun şuuruna varabilmektir. Böylelikle şuurun rüya içinde uyandırılması mümkün olabilmektedir. Rüya gördüğümüzü farkettiğimiz anda, eğer kendimizi belirli metotlarla eğitebilirsek rüyamıza uyanık şuurumuzla devam edebiliriz. Bu son derece ilginç bir denemedir.
Bu gerçekleştirildiğinde, yatakta yatan bedeninizin dışında bir anda onu seyrederken kendinizi bulabilirsiniz. Nitekim hiç bir özel çalışma yapmadan, hem rüya görürken rüyada olduğunu farkeden, hem de uyandığında kendisini bedeninin dışında bulanların sayısı bir hayli fazladır.
Rüyadayken rüyada olunduğunun farkına varılması ilginç bir deneme olduğu kadar, astral çıkışa imkan da sağlayan bir olgudur. Çünkü uyku esnasında derin bir gevşeme ile birlikte astral beden ile fiziki beden ayrışma içine girer. Astral Seyahat tekniklerinden biri olan Rüya Kontrol Metodu'nün çıkış noktası işte bu özelliğe dayanır. Yani metodun çıkış noktası, fizik ile astralin ayrıştığı bir anda şuuru uyandırarak, şuuru astral bedende tutabilmektir. İşte o anda kişinin şuuru uyanık bir haldeyken bedeninin dışında kalabilir...

Peki rüyadayken nasıl rüyada olduğumuzu farkedebiliriz? Bunun son derece kolay uygulanabilir metotları vardır.

Rüyalarımızda zaman zaman son derece garip, günlük yaşantımızda asla meydana gelmesi mümkün olmayan olaylar, manzaralar ve mizansenlerle karşılaşırız. Bu olaylar bize rüyada olduğumuzun en büyük ip uçlarını verebilir. Ancak bu ipuçlarını yakalayabilmemiz için, şuuraltımıza bu yönde telkinlerin verilmiş olması gerekir. Aksi takdirde bu tür olaylar rüya içindeyken bize normalmiş gibi gelir.

Bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu günlük yaşıntımız sırasında karşılaştığımız olaylar karşısında kendi kendimize sorular sormaktır. Günlük yaşantınız içinde karşılaştığınız çeşitli olaylar karşısında şu üç soruyu kendi kendinize sorarak mantıklı açıklamalarını yapınız:
Bu olay neden oldu?... Nasıl oldu?... Niçin oldu?...
Bunu kendinize alışkanlık haline getirin. Her karşılaştığınız gelişme ve olay hakkında olmasa bile çoğu için bu soru sorma ve mantıklı cevaplar verme çalışmasını yapınız.

Sorularınıza mantıklı açıklamalar getirince her seferinde kendi kendinize içinizden şu telkinde bulunun:

"Demekk ki rüyada değilim..."

Bu davranışınız sizin şuuraltınıza işleyecek ve sonunda rüyadayken de bu sorulan kendi kendinize sormaya başlayacaksınız. Çoğunlukla rüyalardaki olaylar normal fizik kurallar çerçevesinde gelişmediği için mantıklı cevaplar bulamayacaksınız. İşte o an, "demek ki rüyadayım" sonucunu şuuraltınız size otomatik olarak çıkaracak ve siz rüya görmekte olduğunuzu anlayacaksınız. Ve böylelikle rüya içinde uyanma imkanına ulaşacaksınız. Uyandığınız an çevrenize bakın kendinizi bedeninizin dışında uyandırmış olma ihtimaliniz çok yüksektir...

4- Uçma Testi Metodu
Rüyalarınızda sık sık kendinizi uçarken görüyorsanız yukarıdaki metodu sadece uçma olayına endeksleyerek de uygulayabilirsiniz.

Günlük yaşamınızda zaman zaman kendinize "şu anda rüya mı görüyorum?" diye sorunuz... Soruyu cevaplandırabilmek için hemen arkasından şu testi yapınız:
"Uçabiliyor muyum, yoksa uçamıyor muyum?"
Bu soruyu hem sorunuz hem de fiziki olarak yapmaya çalışınız. Test sonucu uçamadığınızı gördüğünüzde:
"Uçamıyorum... O halde gerçek hayattayım... Gördüğüm de rüya değildir" diye bir hüküm çıkartınız.
Şuuraltınız bu şekilde şartlandırıldığında, aynı soruları rüyanızda da sormanıza sebebiyet verecek ve rüyada yapacağınız test sonucu uçabileceğinizden:
"Uçabiliyorum... O halde rüyadayım..." diye bir hüküm çıkaracak ve rüyadayken şuurunuzu uyandırabileceksiniz.

5- Arzu Faktörünün Şartlandırılması
Bastırılmış, önlenmiş, set çekilmiş, yerine getirilmemiş arzular; astral çıkışlara sebebiyet veren Önemli faktörlerdir.. Bundan yararlanarak da astral çıkış gerçekleştirilebilir. Yatmadan önce sizi susattıracak tuzlu yiyecekler yiyiniz. Odanızın belli bir köşesine de bir bardak su koyunuz. Ve kendinize şu telkinde bulunarak yatınız:
"Rüyamda susadığımda o köşeye gidip bardaktaki suyu içeceğim... Ancak bardağa elimi uzattığım anda şuurumu kazanacağım..."
Uyku esnasında fiziki beden hareket edemeyeceği için, su içmek için duyulan şiddetli arzu, astralin bedenden çıkışına sebebiyet verir. Kendi kendinize verdiğiniz telkinle de bardağa elinizi uzattığınız an, bedeninizin dışında uyanmanız mümkün olabilir. Bir anda kendinizi bardağın yanında, bedeninizi ise yatamkta yatar vaziyette bulabilirsiniz. Uygulanması çok kolay olduğu için bu metotla astral çıkış yapan çok sayıda insan vardır.

Yukarıdaki deneyinizin başarıya ulaşması için, deneye başlamadan önce, böyle bir çalışmayı tüm ayrıntılarıyla nasıl gerçekleşeceğini en az 10 gün boyunca zihninizde iyice canlandırın. Ve her gece yatmadan önce tuzlu yiyecekler yemeden de telkinlerinizi 10 gün boyunca kendi kendinize tekrarlayınız. 10 günlük sürenizin sonunda, bu metodu uygulamaya başlayın. Böylelikle başarıyı büyük ölçüde garanti altına almış olacaksınız.

İleri Kontrol Teknikleri

Buraya kadar bedenin nasıl terkedilebileceğinden söz ettik. Peki ama beden terkedildikten sonraki gelişmelere nasıl hakim olunacak? Konunun bu yönü oldukça önemlidir.

Birçok kişi astral çıkış yaptıktan sonra, ani olarak bedenlerine geri dönmekten şikayetçi olur. Bazıları ise, tam çıkış anında yaşanan kulaklardaki çınlamalar, vücudun çeşitli yerlerinde görülen şiddetli seyirmeler ve bedenden yukarı doğru çekilme duygusundan rahatsız oldukları için çıkışı tamamlayamamaktan bahsederler. Örneğin ilk çıkış anında, ben de aynı şikayetlerden dolayı bedenimi terkedememiştim.

Şunu kesin olarak söylemeliyim ki, küçücük bir tereddüt bile çıkışa engel olmaktadır. Tam çıkış anında eğer olayın akışına insan kendisini teslim edemezse, bir anda tüm gelişmeler sona ermektedir.

İnanın astral seyahat hiç de zannedildiği kadar zor değildir... Yeter ki korkunuzu ve tereddütlerinizi yenebilin. Bundan sonrası metotları ne kadar ciddiyetle uygulayıp uygulamadığınıza bağlıdır.
Bedenizi terk etmeyi başardığınızda dikkate almanız gereken bazı kurallar vardır. Şimdi kısaca bunları gözden geçirelim:

İlk Ayrılma Anı
Bedeninizi terk ederken meydana gelen kulak çınlamaları ve vücudunuzdaki seyirmelerin size hiç bir zararı yoktur. Yukarı doğru çekildiğinizi hissettiğiniz an gelişmeleri oluruna bırakın ve kendinizi kasmayın. En küçük bir endişe bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Bırakın ne olacaksa olsun... Ancak kötü hiç bir şey olmayacağından emin olabilirsiniz. Ve unutmayın istediğiniz an bedeninize geri dönme şansına sahipsiniz.

Bedeninizi yukarıdan seyrederken havada yüzmenin hafifliğini hissedecek ve bundan olağanüstü bir mutluluk duyacaksınız. Bedeninizi terkedince mümkün olduğunca bedeninizden uzakta bir noktada kalmaya özen gösterin bedeninize yaklaştıkça o sizi içine çeker. Ancak ilk denemelerinizde odanızı terk etmeyin. Odanızın içinde etrafı seyredin. Yandaki odalara da gidebilirsiniz. Kendinizi seyyal bir denizin içinde yüzermiş gibi hissedeceksiniz.

Boşlukta Durabilme ve Hareketin Sağlanması
Beden dışına çıkmadan önce verilen telkinler, beden dışı tecrübede önem taşır. Bedeninizden çıktıktan sonra evinizden uzaktaki bir yere gitmeyi istemişseniz, bu derhal gerçekleşir. Eğer bedeninizi terk ettikten sonra fikrinizi değiştirirseniz ya da daha önce belirlediğiniz yere gittikten sonra bir başka yere daha gitmek isterseniz; bunun için yapmanız gereken tek şey, düşüncelerinizle hareketlerinize yön vermektir. Bunun için düşünceleriniz üzerinde kuvetli bir hakimiyet sağlamış olmanız gerekir.

Şunu asla unutmayın: Astral Seyahat sırasındaki tüm hareketlerinize düşünceleriniz yön vermektedir. Durmak istediğinizde duracak, hareket etmek istediğinizde hareket edeceksiniz. Bu yüzden ani düşünce değişimlerinden kendinizi uzak tutmanız şarttır. Bunu sağlayabilmek için konsantrasyon yeteneğinizin geliştirilmesine ihtiyaç vardır.

Bedeninizin dışındayken eğer bedeninizle aynı odada bulunuyorsanız, bedeninize çok fazla yaklaşmayın. Bir girdap gibi sizi kendisine çeker ve bedeninize geri dönmek zorunda kalırsınız.

Astral Mekanlar
Astral Seyahat çalışmalarında tecrübeniz arttıkça, sadece fizik mekanlara değil, fizik ötesi diye adlandırılan astral mekanlara da gidebilmeniz mümkündür. Bunun için kendinize bu yönde telkin vermeniz gerekir. Ancak ilk çalışmalarınızda fizik planda kalacak şekilde kendinizi yönlendirmeniz daha iyidir.

Astral bedeninizle çıkış yaptığınızda dublenizde hem fiziksel, hem de astral enerjiler bulunmaktadır. Bu enerjilerden hangisi daha ağır basarsa o mekanda kalırsınız. Dublenizin üzerindeki fiziksel enerjilerin azalması bedeninizden oldukça uzaklaşmanızla gerçekleşir.

İlerki çalışmalarınızda astral mekana yani spatyoma geçme çalışmaları yaparsanız, o mekandaki bedensiz varlıklarla yani daha önce dünyada yaşayıp da öldükten sonra spatyoma intikal etmiş olan varlıklarla da karşılaşabilirsiniz. Onlarla konuşabilirsiniz de... Zaten medyomik çalışmalarda kullanılan bir tekniktir bu... Ancak bu tür çalışmalar tek başına yapılmaması gerekir. Mutlaka başınızda bu konuda bilgili ve deneyimli bir operatörün bulunması şarttır.
 
Geri
Üst