Enstruman Kablosu Onerisi

Arkadaşlar selam. Konuyu baya okudum, gitar serüveninin başında olan biri olarak benim de kafam allak bullak oldu :D Lehim tarzı işlerden anlamıyorum, öğrensem de ekipmanım yok :( Vox Vintage Coiled kablosunu buldum, 140 TL gibi bir fiyata geliyor. Alınabilir mi, yerine tavsiye edebileceğiniz bir kablo var mı? Şimdiden teşekkürler.
 
aliexpress e bakınırken şöyle bir kabloya denk geldim, yorumları baya iyi, kabloda iyi gözüküyo. sipariş ettim denicem bakalım.

3 metre olanı birde 1 metre olanı sipariş ettim (pedaldan amfiye bağlama için), yeni kullanıcı kuponu diye birşey var 4$ indirim veriyor, ikisi 8,5 dolara geldi.

kablo
 
Merhaba,
Başlık konusuna ilişkin kendimce bir şeyler yazıp, sizlerle paylaşmak istedim. Yazacaklarım belki hepimizin bildiği, okuduğu veya deneyimlediği, az veya çok hepimizin bir görüşe sahip olduğu hususlara ilişkindir. Bu yazı, forumumuzda güzel bir başka paylaşım konusu açmak temel amacı ve temennisini taşımakta olup, kesinlikle eski bir konuyu hortlatmak ya da bir tartışma başlatmak gibi amaçlar taşımamaktadır.

Yazdıklarımın sadece kişisel deneyimim, çeşitli ürün ve malzemelere dair, yine çeşitli kaynaklardan okuyarak, edindiğim görüş ve bilgilere dayalı olduğunu, bu nedenlerle tamamen subjektif olduğunu, herhangi bir iddiada bulunma amacını taşımadığını, taşıyamayacağımı zira konuya ilişkin akademik bir uzmanlığımın olmadığını belirtmek isterim. Şimdiden tüm saygıdeğer forum üyelerimize saygılar sunarım.

Konu başlığının kablo önerisinde bulunulması ve dolayısıyla herhangi bir marka taşıyan ürün önerisinde bulunulması istemini içermesi bakımından değerlendirme yapılacak olursa;
"Marka" kavramının esasen bir ürünün belli standart ve kalitede olduğunu ve buna bağlı olarak ürünün sağlamlık, işlevsellik ve kalitesini belli bir süreliğine de olsa koruyacağını "son kullanıcıya" garanti
ettiğini, az veya çok, hepimizin malumu olduğunu düşünüyorum.

Buradan hareketle, konu başlığı enstrüman kablolarına dair olduğundan, "kablo" ögesini yazdıklarıma dair bir örnek olarak da kullanmaya çalışacağım, şöyle ki;

"Bilinen, tanınan ve popüler olan Lava, Monster, Mogami vb. markaların kaliteli olmasına yol açan şey nedir?" sorusunun hepimiz için iyi bir başlangıç noktası olacağını düşünüyorum.
Bu soruya çok çeşitli cevaplar verilebileceği gibi, akla ilk gelen cevaplar genelde bilinen sanatçıların ve müzik sektöründeki tanınan tüketicilerin (örneğin kayıt stüdyoları), belirli bir bilinirliği olan bu markaların ürünlerini kullanmakta oldukları şeklinde karşımıza çıkabilmektedir.
Bu cevap doğru ve mantıklıdır da. Zira bilinen sanatçılar ve tüketiciler bu markaları en başta kaliteli oldukları için tercih etmektedirler.

Ne var ki bazen gözden kaçırılabilen husus, söz konusu bu tüketicilerin aynı zamanda söz konusu bilinen markaların sadece müşterisi olmayıp aynı zamanda onların marka yüzleri olarak da işlev ifa ettiği ve bu sebeple de "sponsorize" edildikleridir.
Bu durum elbette ki söz konusu bilinen/tanınan ve popüler olan markaların gerçekte olduklarından daha kalitesiz oldukları anlamına gelmez.

Şu halde başta yazılan soru "Bir enstrüman kablosunun kalitesini hangi ögeler belirler?" şeklinde değiştirilirse sanırım konunun biraz daha derinine inmek hepimiz için mümkün olacaktır.

Kablo kullanılmasındaki temel amaç, sinyali bir noktadan bir diğer noktaya ulaştırmaktır. “Bunu neden kablo ile sağlarız?” sorusuna verilebilecek basit bir cevap ise esnek, temelde bükülebilen bir ürüne ihtiyaç duymamızdır. Sanırım hiçbirimiz sabit bir çubuk şeklinde, esnemeyen/bükülmeyen bir sinyal aktarıcı elemanı tercih etmezdik.

Ne var ki, konu aktarılan sinyal değil de, “aktarılan sinyalin ne kadar aktarıldığı” sorunsalına geldiğinde ihtyaç duyulan nitelikler sinyalin sadece bir noktadan diğerine aktarılmasından farklılaşmaktadır.
Bu noktada, sinyal kalitesi anlamında, karşımıza çıkan temel ihtiyaçları şu şekilde sıralayabileceğimizi düşünüyorum;

a) Mümkün olan en kısa sinyal yolu,
b) Sinyal içerisindeki bass, mid ve tiz olarak nitelenebilecek ögelerin mümkün olduğunca birbirine karışmadan aktarılabilmesi,
c) Aktarılmakta olan sinyalin dış etkilerden mümkün olduğunca korunması,

Yukarıda, üç grup halinde, sayılan ihtiyaçları bir enstrüman kablosunda, değişik yöntemler kullanılarak, birbirinden farklı seviyelerde sağlamak mümkün olmuştur.

Bu noktada bir enstrüman kablosunun esnek ve bükülebilen yapıda olması ihtiyacı karşımıza bir takım sorunsallar çıkarmaktadır. Bildiğimiz üzere enstrüman kablolarında çeşitli parçalar/elemanlar kullanılmaktadır. Bunlar klasik anlamda, ana taşıyıcı hattı oluşturan teller/tel demetleri, taşıyıcı hat üzerindeki koruyucu/izole edici kaplama, elektro manyetik dış etkilerden koruyucu kalkan görevi gören bir katman ve fiziksel zararlardan koruyucu katman olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlk sorunsal, kablonun temel yapısının sarmal olarak tasarlanarak imal edilmesi nedeni ile karşımıza çıkmaktadır. Bu husus, taşıyıcı hattın (en içerideki telden oluşan kısım) yapısı ile başlayarak, taşıyıcı hattı oluşturan demetler ve bunların dışındaki kaplamaları da kapsar şekilde ilerlemektedir.

Ne var ki bu durum az veya çok bir zorunluluk olarak da kendini göstermektedir, zira sarmal halindeki bu yapı ihtiyaç duyduğumuz esneklik ve bükülebilirliği de sağlamaktadır.

Peki neden bu yapı sinyalin aktarım kalitesi açısından sorun teşkil etmektedir?

Bu soruya yanıt şu şekilde verilebilir;
a) Ana taşıyıcı hattı oluşturan sarmal şeklinin sinyal yolunun uzamasına neden olması,
b) Ana taşıyıcı hat farklı kablo demetlerinden oluşmuyorsa, farklı frekans gruplarına ait seslerin (bas, mid, tiz) birbirine karışarak taşınması ve bu nedenle sonuç seste daha büyük kayıp yaşanmasıdır.

Sinyal yolunun uzamasının olumsuz etkisi kısaca şu şekilde açıklanabilir; Bizler ne yaparsak yapalım, sinyalimizi sıfır kayıpla aktaramayız. Yapabileceğimiz şey kaybı minimize etmek olacaktır. Öyleyse amacımız minimal kayıpla aktarım yapmak olacaktır. Buna karşılık her materyalin belli bir direnci vardır ve bu direnç aktarılan sinyalde kayba neden olmaktadır (Farklı materyallerin ve üretim metotlarının direnç üzerindeki etkisi ayrı bir sorunsal olarak aşağıda ele alınmaya çalışılacaktır). Sinyal yolunun uzaması; Sinyalin, belli direnci olan materyal üzerinde daha fazla vakit geçirip, daha uzun yol alarak söz konusu dirence daha fazla maruz kalması ve bu nedenle bizlerin sonuç sinyalde daha fazla kayba uğraması sonucunu doğurmaktadır.

İkinci hususa ilişkin ise açıklama biraz daha ayrıntılı olacaktır, şöyle ki; Bildiğimiz üzere, ses frekansları düştükçe (hertz anlamında küçüldükçe) daha rahat yayılmakta ve ilerlemekte, frekans yükseldikçe (hertz anlamında yükseldikçe) görece olarak daha zor yayılmakta ve ilerlemektedir. “Davulun sesinin uzaktan güzel geldiği” deyişi bu duruma güzel bir örnek olabilir, zira bas sesi görece uzaktan rahatça duyabilirken, zurnanın sesini o kadar rahat duyamayabiliriz. Bunun nedenlerinden birisi, frekans anlamında, daha bas-daha tiz seslerin rahat yayılma/ilerleme anlamındaki farklılıklarıdır. Bu durum elektrik sinyali haline getirilmiş sinyallerde de benzerdir. Düşük frekanstaki sinyaller daha rahat, yüksek frekanstaki sinyaller görece daha zor yayılırlar.

Öte yandan konuya ilişkin karşılaşılan bir başka husus, elektrik sinyalinin bir noktadan diğerine ulaşmak adına en kısa yolu kullanmasıdır. Örneğin yıldırım; Çarpık çurpuk bir ışık şeridi gibi görünmesinin nedenlerinden birisi de en kısa yoldan gitmekte olmasıdır.

(Verdiğim örnekler tam anlamıyla anlatmaya çalıştığım şeyi karşılamayabilir, o nedenle affınıza sığınırım. Sadece basitçe anlatmaya çalışma gayretime ve iyi niyetime veriniz lütfen. Daha bilgili forum üyelerimiz, yanlış bir şey yazmış isem beni düzeltirlerse çok memnun olurum)

Bu bağlamda, enstrüman kablolarında da, eğer birbirinden izole tel demetleri yok, sadece tek bir sarmal demet var ise bu sorunsal oldukça ciddi bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Sonuç, düşük frekans seslerin kendilerinden daha yüksek frekanstaki sesleri yutması, aynı zamanda frekans yükseldikçe ses sinyallerinin dirence de takılmaları ve sonuçta elde edilen seste ciddi bir kayıp yaşanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

İkinci sorunsal, izolasyondur. Bu noktada izolasyonu sadece taşıyıcı hat etrafındaki kauçuk ceket/gömlek veya üzerindeki elektro manyetizmaya karşı koruyucu örgü ceket/gömlek olarak düşünmeyiniz. Frekansların yayılmalarındaki farklılıklar nedeni ile karşımıza çıkan bir gereklilik olarak da düşünülmesi açıklama anlamında daha faydalı olabilir.
Bu noktadan hareketle, düzgün izole edilmemiş bir kablo tasarımında sonuç seste ciddi kayıplar olmaktadır. (Bu sorunsala ilişkin daha açıklayıcı hususlar, sırası geldikçe, üretilen çözümler ele alınırken yazılacaktır.)

Üçüncü bir sorunsal ise kablo taşıyıcı hatlarında kullanılan materyallerdir. Yukarıda da kısaca yer verildiği üzere, kullanılan malzemenin direnci esas nedenlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır ve bunu aşmak için farklı materyal ve üretim teknikleri kullanılmaktadır. Ne var ki, bu materyaller ve üretimleri ile kullanılan üretim teknikleri maliyetlere de doğrudan etki etmektedir.

“Yukarıdaki sorunları üreticiler nasıl aşmaktadır?”
A) Taşıyıcı hatta tek bir sarmal tel kullanmak yerine birden çok ve hatta değişen kalınlıklarda sarmal tel demeti kullanımı
B) Sarmal tel yapısı kullanılmayıp, tek bir kalın tel kullanımı ve kablonun tamamen veya kısmen bu şekilde imal edilen tel demetlerinden meydana getirilmesi, bu tellerin farklı kalınlıklarda kullanılması
C) Esnekliği sağlamak açısından farklı demetlerin (tek telden veya sarmal haldeki birçok telden meydana gelen) birbiri üzerine sarmal hale getirilerek kablo oluşturulması
D) Farklı kalınlıklardaki tek telden ibaret hatların yan yana gruplanarak (yani birbirinin üzerinden geçmeyerek) bu grupların birbirine sarılması.
E) Taşıyıcı hat materyalinin daha nitelikli malzemeler kullanılarak oluşturulması
F) Daha gelişkin izolasyon yöntemleri ve materyalleri kullanılması

Taşıyıcı hattın imalinde kullanılan materyallerden başlayacak olursak;
Öncelikle belirtmek gerekir ki, altın, gümüş, bakır sıralamasının bir yaygın bir yanılgı olarak karşımıza çıkabildiğidir. Ancak bu üçlü arasındaki sıralama, iletkenlik anlamında, gümüş, bakır ve altın şeklindedir.
Bildiğimiz üzere kablo yapımında genel olarak bakır kullanılmaktadır. Ne var ki bakır, bu sıralamaya göre en iyi iletken değildir zira sıradan bakır çok saf bir malzeme olmadığı gibi bu çok saf olmayan malzemenin direnci de görece olarak yüksektir.
Bu nedenle birçok üretici OFC (Oxygen Free Copper) denilen çok daha saf bir bakır türünü kullanmaktadır.
Bu tür malzeme içerisinde hiç veya minimum oksijen barındıran malzemeyi bizlere anlatır.

Bundan sonra bir üretim tekniği olarak da karşımıza çıkan OCC (Ohno Continous Cast) denilen bir yöntem karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem metallere ilişkin bir yöntem olup, sadece bakırla sınırlı değildir ve daha ziyade hem gümüş hem de bakırda karşımıza çıkmaktadır. Bunun nedeni ise ana taşıyıcı hatlarda altın değil bakır ve gümüş kullanılmasıdır.

OCC yöntemi metalin kristal yapısını kesintiye uğratmadan çok uzun bir fiziksel yapıda tek bir kristalize yapı meydana getirilmesine olanak sağlamaktadır (120 metreye kadar), bu da doğal olarak daha düşük bir direnç ve daha kaliteli sinyal aktarımını sağlamaktadır. Dikkat edilecek husus ise, OCC için öncelikle Oxygen Free materyale ihtiyaç olmasıdır. Bu da maliyetin artmakta olduğu anlamına gelmektedir.

Buradan devamla, bakır materyali üzerine kalın bir gümüş katmanı iletkenliğe olumlu anlamda katkı sağlamaktadır ancak bu şekilde üretilen kabloların fiyatları çok yüksektir. Diğer yandan sadece gümüşten (OCC Silver) üretilen kablolar mevcuttur, buna mukabil fiyatları da uçuktur. (Şahsen 4 sene önce metresi 16.500 USD olan kablo gördüm ki şu an fiyatını bilmiyorum)

Yukarıda demetler halinde tel imali vs. şıklar halinde yazılan konuya tel kalınlığı üzerinden de yaklaşılacak olursa;
Sinyal frekansları (bas, mid, tiz) arasındaki fark, bunların yayılmalarındaki rahatlık/zorluk farkları ve elektrik sinyalinin mümkün olan en kısa yolu izlemesi karakteri üreticiler tarafından kablo tasarımlarında faydalanılmakta olan başkaca hususlardır, şöyle ki; Sayılan bu özellikler nedeni ile bazı kabloların tasarımları, ortada tek kalın bir tel ve etrafındaki daha ince tellerden meydana gelen (bunlar sarmal da olabilir, tek bir telden de meydana gelebilir) bir demet halinde yapılmakta olup, böylelikle bas sesler ile mid ve tiz sesler ayrılmaya çalışılmaktadır. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir zira üreticiler farklı sarmal demet biçimlerini denemekte ve üretmektedirler.

Bu noktada, söz konusu her bir ayrı demetin etrafının izole edici bir gömlekle kaplanmakta olduğu elbette ki unutulmamalıdır. Aksi halde demetler doğrudan birbirlerine değecek ve yine en temel tek bir sarmal telden oluşan taşıyıcı hatta karşımıza çıkan “eddy current” sorunu karşımıza (farklı frekanslara dair sinyallerin tel bir hat üzerinden giderek birbirlerinin yoluna sıçramaları/karışmaları şeklinde yukarıda adından bahsedilmeden açıklanan husus) çıkacaktır.

(Not: Bazı forum üyelerimiz buraya kadar “eddy current” teriminden neden bahsedilmediğini sorgulayabilirler. Bu terimi bilmeyen forum üyelerimiz de olabilir diye düşünerek işbu notu yazdığım noktaya kadar kullanmadım.)

Farklı tel tasarımları arasında son zamanda en çok dikkatimi çeken ise, tellerin aralıklı ve yan yana gruplar halinde yerleştirilerek küçük bir grup oluşturulması ve sonrasında bu grupların birbiri etrafına sarmal halinde sarılması şeklindeki tasarımdır. Bunu yaptığını gördüğüm tek firma ise bu yöntemin patentine sahip olan Wire World firması.

İzolasyon materyalleri anlamında bakıldığında ise, genelde kauçuk kullanılmakla beraber yine daha farklı patenti alınmış olup belli bir firma tarafından kullanılan veya genel kullanımdaki materyallerden yapılma (örneğin bakır örme izolasyon gömleği yerine aynı ögenin gümüşten imal edilmiş olanı) izolasyon materyalleri mevcuttur.

Jak/Konektör konusu da yine ayrıntılı bir konu olup kısaca bahsetmek gerekirse;

Farklı iç tasarımları olan konektörler mevcut olmakla beraber, imalatlarında kullanılan materyaller nikel, pirinç, bakır, altın ve gümüş olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu materyallerden nikel, pirinç ve bakır ana gövde malzemesi olarak karşımıza çıkmakta iken yumuşak ve bükülmeye görece daha yatkın olmaları sebebi ile altın ve gümüş birer kaplama malzemesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tüm bunlardan sonra, farklı kablo ve jak modelleri arasındaki, ihtiva ettikleri ögeler bağlamında, farklara bakıldığında, birçok farklı üreticinin birçok farklı modelinin bulunduğunu görmekteyiz. Şahsen bu durumun, kullanılabilecek materyallerin çeşitliliği olduğu kadar biraz da üreticilerin markaları bünyesinde bulundurdukları ürün yelpazesini geniş tutarak markalarını daha zengin göstermeye çabalarından ileri geldiği düşüncesindeyim. Bu düşüncem aynı üreticinin aynı ürününe dair farklı modelleri arasında hiçbir fark yoktur anlamında değildir. Bizler yani son kullanıcı açısından ne kadar bir fark yarattığı/yaratacağı önemli bir sorudur düşüncesindeyim.

Bu bağlamda, markaların ürünleri kadar ihtiyaç duydukları materyalleri nereden temin ettiklerinin de önemli olduğunu, özellikle piyasada satılan görece pahalı ürünlerin esasen o değerde olmadıkları düşüncesindeyim. Buna ilişkin verebileceğim bir örnek ise şudur;

WBC isimli firma; (Amazon’da satış yapmaktadır)
Ürünlerinden birisi patch kablosudur. Patch kablosunun altı tanesini 30 dolara satmaktadır. Kablo bölümünde Mogami kablo kullanmaktadır, konektörlerde ise Eminence marka altın kaplamalı.
Mogaminin kendi tek patch kablosu ise bunlardan pahalı.

Hal böyle iken şahsi fikrim şu şekilde oluşuyor;

“En azından” OFC materyalden imal edilme, mümkünse tek bir sarmal taşıyıcı hattan oluşmayan, bunun aksine en azından merkezinde tek bir kalın tel ve etrafında yine tek tellerden oluşma birbirinden izole demetler ve bunların birbirine sarmalanması ile imal edilmiş halinde, bunların dışında kalkanlama için örgü biçimli bir gömleği ve en dışında düzgün kauçuk bir gömleği olan kablolar ile, “en azından” kalınca bir altın kaplaması olan düzgün konektörler/jaklardan ibaret enstrüman kablosu tercihim olmaktadır.

Bu yazdıklarım Lava, Monster, Mogami vb. high-end tabir edilebilecek kabloları almayınız, onlar kötüdür demek değildir. Ev ortamında kullanmak için aşırı pahalı ve çok gerekli olmadıklarını düşünüyorum. Kayıt için kullanmak içinse mümkün olan en iyi ekipman elbette kayıt için çok önemli.

Elbette ki konuya ilişkin son tercih her zaman tüketicinin kendisidir.

Ancak bana, high-end kablo alacağım ne alayım d,ye sorulacak olursa önerim Lava, Monster, Mogami vb. olmaz doğrudan Wire World enstrüman kablosu olur zira kendi evimde speaker kablosu olarak kullanıyorum. Temelde aynı işlevi yerine götürdüklerini düşünerek, ve bu markanın speaker ve enstrüman kablolarının yapıları, kullanılan malzemelerinin aynı oluşu hususları ile beraber değerlendirme yapacak olursam, Wire World’ün DNA Helix kablo tasarımı, kablolarında kullandığı Composilex 1, 2 ve 3 izolasyon materyali konektörlerinin kalitesi (OFC üzerine kalın bir gümüş kaplama ki iletkenliği kaplama ile artırmak için kaplamanın kendisinin kalın olması gerekiyor. Bu bakımdan altın kaplama esasen oksitlenmeyi engellemek için kullanılıyor, kimi üreticiler bakır veya pirinç üzerine önce gümüş sonra altın da kaplayabiliyor) kendi adıma beni high-end bir kabloda Wire World markasını tercih etmeme sebep oluyor.

Son olarak, lehim vs hususlara ilişkin olarak düşüncelerim; Mümkünse vidalı değil lehimli ürün kullanılması, lehimin kalitelisi isteniyorsa gümüş lehimi kullanılması yönünde.

Not: Değinmediğim bir başka husus “Directionality” diye tabir edilen bir husus ki, bu metalden tel yapımı esnasında telin çekildiği yönle telin sonunun geldiği yön arasında sinyal aktarımının, doğru yönde olursa daha verimli olduğu yönündeki bir görüş ki, bu konuda sağlam, veriye dayalı söyleyebileceğim tek şey, böyle bir durumun olduğu fakat çok çok az bir fark yarattığı şeklindedir. Kayıt için buna dikkat edilebilir, basitçe kablonun uçlarını takıp sesi deneyip, sonra çıkartıp tam tersini bağlayarak bu gerçekleştirilebilir. Eğer kulağınız algılarsa ki, high-end olmayan kablolarda çok algılanabileceğini sanmıyorum, hangi yönde ses daha iyi geliyorsa kulağa o şekilde kullanabilirsiniz.

Esenlikler dilerim.
 
Merhaba,
Başlık konusuna ilişkin kendimce bir şeyler yazıp, sizlerle paylaşmak istedim. Yazacaklarım belki hepimizin bildiği, okuduğu veya deneyimlediği, az veya çok hepimizin bir görüşe sahip olduğu hususlara ilişkindir. Bu yazı, forumumuzda güzel bir başka paylaşım konusu açmak temel amacı ve temennisini taşımakta olup, kesinlikle eski bir konuyu hortlatmak ya da bir tartışma başlatmak gibi amaçlar taşımamaktadır.

Yazdıklarımın sadece kişisel deneyimim, çeşitli ürün ve malzemelere dair, yine çeşitli kaynaklardan okuyarak, edindiğim görüş ve bilgilere dayalı olduğunu, bu nedenlerle tamamen subjektif olduğunu, herhangi bir iddiada bulunma amacını taşımadığını, taşıyamayacağımı zira konuya ilişkin akademik bir uzmanlığımın olmadığını belirtmek isterim. Şimdiden tüm saygıdeğer forum üyelerimize saygılar sunarım.

Konu başlığının kablo önerisinde bulunulması ve dolayısıyla herhangi bir marka taşıyan ürün önerisinde bulunulması istemini içermesi bakımından değerlendirme yapılacak olursa;
"Marka" kavramının esasen bir ürünün belli standart ve kalitede olduğunu ve buna bağlı olarak ürünün sağlamlık, işlevsellik ve kalitesini belli bir süreliğine de olsa koruyacağını "son kullanıcıya" garanti
ettiğini, az veya çok, hepimizin malumu olduğunu düşünüyorum.

Buradan hareketle, konu başlığı enstrüman kablolarına dair olduğundan, "kablo" ögesini yazdıklarıma dair bir örnek olarak da kullanmaya çalışacağım, şöyle ki;

"Bilinen, tanınan ve popüler olan Lava, Monster, Mogami vb. markaların kaliteli olmasına yol açan şey nedir?" sorusunun hepimiz için iyi bir başlangıç noktası olacağını düşünüyorum.
Bu soruya çok çeşitli cevaplar verilebileceği gibi, akla ilk gelen cevaplar genelde bilinen sanatçıların ve müzik sektöründeki tanınan tüketicilerin (örneğin kayıt stüdyoları), belirli bir bilinirliği olan bu markaların ürünlerini kullanmakta oldukları şeklinde karşımıza çıkabilmektedir.
Bu cevap doğru ve mantıklıdır da. Zira bilinen sanatçılar ve tüketiciler bu markaları en başta kaliteli oldukları için tercih etmektedirler.

Ne var ki bazen gözden kaçırılabilen husus, söz konusu bu tüketicilerin aynı zamanda söz konusu bilinen markaların sadece müşterisi olmayıp aynı zamanda onların marka yüzleri olarak da işlev ifa ettiği ve bu sebeple de "sponsorize" edildikleridir.
Bu durum elbette ki söz konusu bilinen/tanınan ve popüler olan markaların gerçekte olduklarından daha kalitesiz oldukları anlamına gelmez.

Şu halde başta yazılan soru "Bir enstrüman kablosunun kalitesini hangi ögeler belirler?" şeklinde değiştirilirse sanırım konunun biraz daha derinine inmek hepimiz için mümkün olacaktır.

Kablo kullanılmasındaki temel amaç, sinyali bir noktadan bir diğer noktaya ulaştırmaktır. “Bunu neden kablo ile sağlarız?” sorusuna verilebilecek basit bir cevap ise esnek, temelde bükülebilen bir ürüne ihtiyaç duymamızdır. Sanırım hiçbirimiz sabit bir çubuk şeklinde, esnemeyen/bükülmeyen bir sinyal aktarıcı elemanı tercih etmezdik.

Ne var ki, konu aktarılan sinyal değil de, “aktarılan sinyalin ne kadar aktarıldığı” sorunsalına geldiğinde ihtyaç duyulan nitelikler sinyalin sadece bir noktadan diğerine aktarılmasından farklılaşmaktadır.
Bu noktada, sinyal kalitesi anlamında, karşımıza çıkan temel ihtiyaçları şu şekilde sıralayabileceğimizi düşünüyorum;

a) Mümkün olan en kısa sinyal yolu,
b) Sinyal içerisindeki bass, mid ve tiz olarak nitelenebilecek ögelerin mümkün olduğunca birbirine karışmadan aktarılabilmesi,
c) Aktarılmakta olan sinyalin dış etkilerden mümkün olduğunca korunması,

Yukarıda, üç grup halinde, sayılan ihtiyaçları bir enstrüman kablosunda, değişik yöntemler kullanılarak, birbirinden farklı seviyelerde sağlamak mümkün olmuştur.

Bu noktada bir enstrüman kablosunun esnek ve bükülebilen yapıda olması ihtiyacı karşımıza bir takım sorunsallar çıkarmaktadır. Bildiğimiz üzere enstrüman kablolarında çeşitli parçalar/elemanlar kullanılmaktadır. Bunlar klasik anlamda, ana taşıyıcı hattı oluşturan teller/tel demetleri, taşıyıcı hat üzerindeki koruyucu/izole edici kaplama, elektro manyetik dış etkilerden koruyucu kalkan görevi gören bir katman ve fiziksel zararlardan koruyucu katman olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlk sorunsal, kablonun temel yapısının sarmal olarak tasarlanarak imal edilmesi nedeni ile karşımıza çıkmaktadır. Bu husus, taşıyıcı hattın (en içerideki telden oluşan kısım) yapısı ile başlayarak, taşıyıcı hattı oluşturan demetler ve bunların dışındaki kaplamaları da kapsar şekilde ilerlemektedir.

Ne var ki bu durum az veya çok bir zorunluluk olarak da kendini göstermektedir, zira sarmal halindeki bu yapı ihtiyaç duyduğumuz esneklik ve bükülebilirliği de sağlamaktadır.

Peki neden bu yapı sinyalin aktarım kalitesi açısından sorun teşkil etmektedir?

Bu soruya yanıt şu şekilde verilebilir;
a) Ana taşıyıcı hattı oluşturan sarmal şeklinin sinyal yolunun uzamasına neden olması,
b) Ana taşıyıcı hat farklı kablo demetlerinden oluşmuyorsa, farklı frekans gruplarına ait seslerin (bas, mid, tiz) birbirine karışarak taşınması ve bu nedenle sonuç seste daha büyük kayıp yaşanmasıdır.

Sinyal yolunun uzamasının olumsuz etkisi kısaca şu şekilde açıklanabilir; Bizler ne yaparsak yapalım, sinyalimizi sıfır kayıpla aktaramayız. Yapabileceğimiz şey kaybı minimize etmek olacaktır. Öyleyse amacımız minimal kayıpla aktarım yapmak olacaktır. Buna karşılık her materyalin belli bir direnci vardır ve bu direnç aktarılan sinyalde kayba neden olmaktadır (Farklı materyallerin ve üretim metotlarının direnç üzerindeki etkisi ayrı bir sorunsal olarak aşağıda ele alınmaya çalışılacaktır). Sinyal yolunun uzaması; Sinyalin, belli direnci olan materyal üzerinde daha fazla vakit geçirip, daha uzun yol alarak söz konusu dirence daha fazla maruz kalması ve bu nedenle bizlerin sonuç sinyalde daha fazla kayba uğraması sonucunu doğurmaktadır.

İkinci hususa ilişkin ise açıklama biraz daha ayrıntılı olacaktır, şöyle ki; Bildiğimiz üzere, ses frekansları düştükçe (hertz anlamında küçüldükçe) daha rahat yayılmakta ve ilerlemekte, frekans yükseldikçe (hertz anlamında yükseldikçe) görece olarak daha zor yayılmakta ve ilerlemektedir. “Davulun sesinin uzaktan güzel geldiği” deyişi bu duruma güzel bir örnek olabilir, zira bas sesi görece uzaktan rahatça duyabilirken, zurnanın sesini o kadar rahat duyamayabiliriz. Bunun nedenlerinden birisi, frekans anlamında, daha bas-daha tiz seslerin rahat yayılma/ilerleme anlamındaki farklılıklarıdır. Bu durum elektrik sinyali haline getirilmiş sinyallerde de benzerdir. Düşük frekanstaki sinyaller daha rahat, yüksek frekanstaki sinyaller görece daha zor yayılırlar.

Öte yandan konuya ilişkin karşılaşılan bir başka husus, elektrik sinyalinin bir noktadan diğerine ulaşmak adına en kısa yolu kullanmasıdır. Örneğin yıldırım; Çarpık çurpuk bir ışık şeridi gibi görünmesinin nedenlerinden birisi de en kısa yoldan gitmekte olmasıdır.

(Verdiğim örnekler tam anlamıyla anlatmaya çalıştığım şeyi karşılamayabilir, o nedenle affınıza sığınırım. Sadece basitçe anlatmaya çalışma gayretime ve iyi niyetime veriniz lütfen. Daha bilgili forum üyelerimiz, yanlış bir şey yazmış isem beni düzeltirlerse çok memnun olurum)

Bu bağlamda, enstrüman kablolarında da, eğer birbirinden izole tel demetleri yok, sadece tek bir sarmal demet var ise bu sorunsal oldukça ciddi bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Sonuç, düşük frekans seslerin kendilerinden daha yüksek frekanstaki sesleri yutması, aynı zamanda frekans yükseldikçe ses sinyallerinin dirence de takılmaları ve sonuçta elde edilen seste ciddi bir kayıp yaşanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

İkinci sorunsal, izolasyondur. Bu noktada izolasyonu sadece taşıyıcı hat etrafındaki kauçuk ceket/gömlek veya üzerindeki elektro manyetizmaya karşı koruyucu örgü ceket/gömlek olarak düşünmeyiniz. Frekansların yayılmalarındaki farklılıklar nedeni ile karşımıza çıkan bir gereklilik olarak da düşünülmesi açıklama anlamında daha faydalı olabilir.
Bu noktadan hareketle, düzgün izole edilmemiş bir kablo tasarımında sonuç seste ciddi kayıplar olmaktadır. (Bu sorunsala ilişkin daha açıklayıcı hususlar, sırası geldikçe, üretilen çözümler ele alınırken yazılacaktır.)

Üçüncü bir sorunsal ise kablo taşıyıcı hatlarında kullanılan materyallerdir. Yukarıda da kısaca yer verildiği üzere, kullanılan malzemenin direnci esas nedenlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır ve bunu aşmak için farklı materyal ve üretim teknikleri kullanılmaktadır. Ne var ki, bu materyaller ve üretimleri ile kullanılan üretim teknikleri maliyetlere de doğrudan etki etmektedir.

“Yukarıdaki sorunları üreticiler nasıl aşmaktadır?”
A) Taşıyıcı hatta tek bir sarmal tel kullanmak yerine birden çok ve hatta değişen kalınlıklarda sarmal tel demeti kullanımı
B) Sarmal tel yapısı kullanılmayıp, tek bir kalın tel kullanımı ve kablonun tamamen veya kısmen bu şekilde imal edilen tel demetlerinden meydana getirilmesi, bu tellerin farklı kalınlıklarda kullanılması
C) Esnekliği sağlamak açısından farklı demetlerin (tek telden veya sarmal haldeki birçok telden meydana gelen) birbiri üzerine sarmal hale getirilerek kablo oluşturulması
D) Farklı kalınlıklardaki tek telden ibaret hatların yan yana gruplanarak (yani birbirinin üzerinden geçmeyerek) bu grupların birbirine sarılması.
E) Taşıyıcı hat materyalinin daha nitelikli malzemeler kullanılarak oluşturulması
F) Daha gelişkin izolasyon yöntemleri ve materyalleri kullanılması

Taşıyıcı hattın imalinde kullanılan materyallerden başlayacak olursak;
Öncelikle belirtmek gerekir ki, altın, gümüş, bakır sıralamasının bir yaygın bir yanılgı olarak karşımıza çıkabildiğidir. Ancak bu üçlü arasındaki sıralama, iletkenlik anlamında, gümüş, bakır ve altın şeklindedir.
Bildiğimiz üzere kablo yapımında genel olarak bakır kullanılmaktadır. Ne var ki bakır, bu sıralamaya göre en iyi iletken değildir zira sıradan bakır çok saf bir malzeme olmadığı gibi bu çok saf olmayan malzemenin direnci de görece olarak yüksektir.
Bu nedenle birçok üretici OFC (Oxygen Free Copper) denilen çok daha saf bir bakır türünü kullanmaktadır.
Bu tür malzeme içerisinde hiç veya minimum oksijen barındıran malzemeyi bizlere anlatır.

Bundan sonra bir üretim tekniği olarak da karşımıza çıkan OCC (Ohno Continous Cast) denilen bir yöntem karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntem metallere ilişkin bir yöntem olup, sadece bakırla sınırlı değildir ve daha ziyade hem gümüş hem de bakırda karşımıza çıkmaktadır. Bunun nedeni ise ana taşıyıcı hatlarda altın değil bakır ve gümüş kullanılmasıdır.

OCC yöntemi metalin kristal yapısını kesintiye uğratmadan çok uzun bir fiziksel yapıda tek bir kristalize yapı meydana getirilmesine olanak sağlamaktadır (120 metreye kadar), bu da doğal olarak daha düşük bir direnç ve daha kaliteli sinyal aktarımını sağlamaktadır. Dikkat edilecek husus ise, OCC için öncelikle Oxygen Free materyale ihtiyaç olmasıdır. Bu da maliyetin artmakta olduğu anlamına gelmektedir.

Buradan devamla, bakır materyali üzerine kalın bir gümüş katmanı iletkenliğe olumlu anlamda katkı sağlamaktadır ancak bu şekilde üretilen kabloların fiyatları çok yüksektir. Diğer yandan sadece gümüşten (OCC Silver) üretilen kablolar mevcuttur, buna mukabil fiyatları da uçuktur. (Şahsen 4 sene önce metresi 16.500 USD olan kablo gördüm ki şu an fiyatını bilmiyorum)

Yukarıda demetler halinde tel imali vs. şıklar halinde yazılan konuya tel kalınlığı üzerinden de yaklaşılacak olursa;
Sinyal frekansları (bas, mid, tiz) arasındaki fark, bunların yayılmalarındaki rahatlık/zorluk farkları ve elektrik sinyalinin mümkün olan en kısa yolu izlemesi karakteri üreticiler tarafından kablo tasarımlarında faydalanılmakta olan başkaca hususlardır, şöyle ki; Sayılan bu özellikler nedeni ile bazı kabloların tasarımları, ortada tek kalın bir tel ve etrafındaki daha ince tellerden meydana gelen (bunlar sarmal da olabilir, tek bir telden de meydana gelebilir) bir demet halinde yapılmakta olup, böylelikle bas sesler ile mid ve tiz sesler ayrılmaya çalışılmaktadır. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir zira üreticiler farklı sarmal demet biçimlerini denemekte ve üretmektedirler.

Bu noktada, söz konusu her bir ayrı demetin etrafının izole edici bir gömlekle kaplanmakta olduğu elbette ki unutulmamalıdır. Aksi halde demetler doğrudan birbirlerine değecek ve yine en temel tek bir sarmal telden oluşan taşıyıcı hatta karşımıza çıkan “eddy current” sorunu karşımıza (farklı frekanslara dair sinyallerin tel bir hat üzerinden giderek birbirlerinin yoluna sıçramaları/karışmaları şeklinde yukarıda adından bahsedilmeden açıklanan husus) çıkacaktır.

(Not: Bazı forum üyelerimiz buraya kadar “eddy current” teriminden neden bahsedilmediğini sorgulayabilirler. Bu terimi bilmeyen forum üyelerimiz de olabilir diye düşünerek işbu notu yazdığım noktaya kadar kullanmadım.)

Farklı tel tasarımları arasında son zamanda en çok dikkatimi çeken ise, tellerin aralıklı ve yan yana gruplar halinde yerleştirilerek küçük bir grup oluşturulması ve sonrasında bu grupların birbiri etrafına sarmal halinde sarılması şeklindeki tasarımdır. Bunu yaptığını gördüğüm tek firma ise bu yöntemin patentine sahip olan Wire World firması.

İzolasyon materyalleri anlamında bakıldığında ise, genelde kauçuk kullanılmakla beraber yine daha farklı patenti alınmış olup belli bir firma tarafından kullanılan veya genel kullanımdaki materyallerden yapılma (örneğin bakır örme izolasyon gömleği yerine aynı ögenin gümüşten imal edilmiş olanı) izolasyon materyalleri mevcuttur.

Jak/Konektör konusu da yine ayrıntılı bir konu olup kısaca bahsetmek gerekirse;

Farklı iç tasarımları olan konektörler mevcut olmakla beraber, imalatlarında kullanılan materyaller nikel, pirinç, bakır, altın ve gümüş olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu materyallerden nikel, pirinç ve bakır ana gövde malzemesi olarak karşımıza çıkmakta iken yumuşak ve bükülmeye görece daha yatkın olmaları sebebi ile altın ve gümüş birer kaplama malzemesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tüm bunlardan sonra, farklı kablo ve jak modelleri arasındaki, ihtiva ettikleri ögeler bağlamında, farklara bakıldığında, birçok farklı üreticinin birçok farklı modelinin bulunduğunu görmekteyiz. Şahsen bu durumun, kullanılabilecek materyallerin çeşitliliği olduğu kadar biraz da üreticilerin markaları bünyesinde bulundurdukları ürün yelpazesini geniş tutarak markalarını daha zengin göstermeye çabalarından ileri geldiği düşüncesindeyim. Bu düşüncem aynı üreticinin aynı ürününe dair farklı modelleri arasında hiçbir fark yoktur anlamında değildir. Bizler yani son kullanıcı açısından ne kadar bir fark yarattığı/yaratacağı önemli bir sorudur düşüncesindeyim.

Bu bağlamda, markaların ürünleri kadar ihtiyaç duydukları materyalleri nereden temin ettiklerinin de önemli olduğunu, özellikle piyasada satılan görece pahalı ürünlerin esasen o değerde olmadıkları düşüncesindeyim. Buna ilişkin verebileceğim bir örnek ise şudur;

WBC isimli firma; (Amazon’da satış yapmaktadır)
Ürünlerinden birisi patch kablosudur. Patch kablosunun altı tanesini 30 dolara satmaktadır. Kablo bölümünde Mogami kablo kullanmaktadır, konektörlerde ise Eminence marka altın kaplamalı.
Mogaminin kendi tek patch kablosu ise bunlardan pahalı.

Hal böyle iken şahsi fikrim şu şekilde oluşuyor;

“En azından” OFC materyalden imal edilme, mümkünse tek bir sarmal taşıyıcı hattan oluşmayan, bunun aksine en azından merkezinde tek bir kalın tel ve etrafında yine tek tellerden oluşma birbirinden izole demetler ve bunların birbirine sarmalanması ile imal edilmiş halinde, bunların dışında kalkanlama için örgü biçimli bir gömleği ve en dışında düzgün kauçuk bir gömleği olan kablolar ile, “en azından” kalınca bir altın kaplaması olan düzgün konektörler/jaklardan ibaret enstrüman kablosu tercihim olmaktadır.

Bu yazdıklarım Lava, Monster, Mogami vb. high-end tabir edilebilecek kabloları almayınız, onlar kötüdür demek değildir. Ev ortamında kullanmak için aşırı pahalı ve çok gerekli olmadıklarını düşünüyorum. Kayıt için kullanmak içinse mümkün olan en iyi ekipman elbette kayıt için çok önemli.

Elbette ki konuya ilişkin son tercih her zaman tüketicinin kendisidir.

Ancak bana, high-end kablo alacağım ne alayım d,ye sorulacak olursa önerim Lava, Monster, Mogami vb. olmaz doğrudan Wire World enstrüman kablosu olur zira kendi evimde speaker kablosu olarak kullanıyorum. Temelde aynı işlevi yerine götürdüklerini düşünerek, ve bu markanın speaker ve enstrüman kablolarının yapıları, kullanılan malzemelerinin aynı oluşu hususları ile beraber değerlendirme yapacak olursam, Wire World’ün DNA Helix kablo tasarımı, kablolarında kullandığı Composilex 1, 2 ve 3 izolasyon materyali konektörlerinin kalitesi (OFC üzerine kalın bir gümüş kaplama ki iletkenliği kaplama ile artırmak için kaplamanın kendisinin kalın olması gerekiyor. Bu bakımdan altın kaplama esasen oksitlenmeyi engellemek için kullanılıyor, kimi üreticiler bakır veya pirinç üzerine önce gümüş sonra altın da kaplayabiliyor) kendi adıma beni high-end bir kabloda Wire World markasını tercih etmeme sebep oluyor.

Son olarak, lehim vs hususlara ilişkin olarak düşüncelerim; Mümkünse vidalı değil lehimli ürün kullanılması, lehimin kalitelisi isteniyorsa gümüş lehimi kullanılması yönünde.

Not: Değinmediğim bir başka husus “Directionality” diye tabir edilen bir husus ki, bu metalden tel yapımı esnasında telin çekildiği yönle telin sonunun geldiği yön arasında sinyal aktarımının, doğru yönde olursa daha verimli olduğu yönündeki bir görüş ki, bu konuda sağlam, veriye dayalı söyleyebileceğim tek şey, böyle bir durumun olduğu fakat çok çok az bir fark yarattığı şeklindedir. Kayıt için buna dikkat edilebilir, basitçe kablonun uçlarını takıp sesi deneyip, sonra çıkartıp tam tersini bağlayarak bu gerçekleştirilebilir. Eğer kulağınız algılarsa ki, high-end olmayan kablolarda çok algılanabileceğini sanmıyorum, hangi yönde ses daha iyi geliyorsa kulağa o şekilde kullanabilirsiniz.

Esenlikler dilerim.
Sanırım son yıllar içerisinde forumda yazılmış en bilgilendirici yazı
 
Merhaba,
Estafurullah, sizlerin teveccühü. Yararlı oldu ise ne mutlu.
Enstrüman kablosu olarak hazırda stoklanmış halde bulamazsınız ancak wire world’ün kablolarını mavi hi-fi firması getiriyor. Yanılmıyorsam halen de distribütörü onlar.
Yalnız önden bilgi vereyim, wire world markasının kabloları cidden pahalıdır.
Şöyle ki, parallellik kurulabilmeniz açısından, ben dört sene evvel babama hediye aldığım jadis ı-50 ampliyi heco kabinlere bi-wiring bağlanması için 1,5 metrelik orta seviyedeki (yani ofc, composilex 2 izolasyon ve dna helix) bir çift kablo ve başlangıç seviyesi power (amplinin güç kablosu) kablosuna 2500 tl vermiştim. Şu an fiyatları nedir gerçekten bilmiyorum.
Esenlikler dilerim.
 
Elimde metrelerce uzunluğunda (50 metre vardır) klotz microfon kablosu var. Bunları pedal veya gitar kablosu yapsam randıman alırmıyım acaba.
 
Merhaba,
Açıkçası mikrofon kablonuz ne tür bir kablodur bilmiyorum. İşinize yarayacak bir cevap/yol gösterme olarak şöyle bir araştırma yapmanızı önereyim;
Enstrüman kablosu olarak size lazım olan şey coaxial kablo. Mikrofon kablosu coaxial değildir.
Bahsettiğim fark şurada; mikrofon kabloları “balanced out” iken enstruman kabloları (coaxial) “unbalanced out” şeklindedir benim bildiğim kadarı ile.
Mikrofon kablosunu (balanced) enstruman kablosuna (unbalanced) dönüştürebilirsiniz. İnternette nasıl yapılacağına dair bolca bilgi var.
Yapacağınız değişiklik kablo ana iletkenlerini jaka bağlama konusunda bildiğim kadarı ile.
Randıman alma konusu ise tamamen kablonun imalat kalitesi ve kullanacağınız toplam kablo uzunluğu ile ilgili.
Esenlikler dilerim.
 
Setupla amfi arasında ne çok ucuz ne de fazla bir kablo koyacaksın. Gitarla setup arasına ise en iyisi kablosuz sistem. Boss'un cihazları da pahalı ama vasat bir şey araştırıyorum aklıma geldikçe
 
Bu başlığı 5 sene önce okuyup elimdeki kıt parayla alabileceğim en iyi ibanez marka kabloyu almıştım. O kadar ciddi fark gördüm ki, manyetik potans, kapasitör değişikliklerini bıraktım sadece jack değiştirdim bunca süre o kadar kablo eskittim ki, o kadar kabloda tecrübe yaşadım ki her ne kadar teknik bilgim olmasa da kulakla deneme yanılma yaptım sürekli. Parmaklarım çok güçlü olmasa da tappingler de bile amfiye yansıttığı hissiyat çok başka. Artık kablomu buldum, Fishman Asterope kullanıyorum. biraz pahalıdır ama çok kaliteli ve mükemmel bir kablodur tavsiye ederim
 
Bu başlığı 5 sene önce okuyup elimdeki kıt parayla alabileceğim en iyi ibanez marka kabloyu almıştım. O kadar ciddi fark gördüm ki, manyetik potans, kapasitör değişikliklerini bıraktım sadece jack değiştirdim bunca süre o kadar kablo eskittim ki, o kadar kabloda tecrübe yaşadım ki her ne kadar teknik bilgim olmasa da kulakla deneme yanılma yaptım sürekli. Parmaklarım çok güçlü olmasa da tappingler de bile amfiye yansıttığı hissiyat çok başka. Artık kablomu buldum, Fishman Asterope kullanıyorum. biraz pahalıdır ama çok kaliteli ve mükemmel bir kablodur tavsiye ederim
Hocam biraz pahalı değil de baya pahalı bence 😅 600-700 lira falan
 
Geri
Üst