Murat Akça

Her türlü eleştiriye ve öneriye açığım. "Öyle yapma böyle yap" olur, "sen bu işleri bırak" olur, hepsi gol.

Biraz da Crossfire kıvamı işler yap be hocam!
Bu tarz gitar odaklı işlerde davul konusu biraz gözardı ediliyor, özneye gitar yerleştiriliyor gibi geliyor karşıma çıkan çoğu işte. Ama aslında insanı moda sokan bileşen davul. Bildiğim kadarıyla kayıtlarda farklı tellerde, akortlarda gitarlarla iş yapmaktasın hocam. Teaserda duyduğun kadarıyla da ilk 3 şarkının 3ünde de farklı akortlarda üst tellerden djentleniyor sanki. Devamında da benzer durum yaşanıyordur. Bu nedenle mixte herşeyin daha yerli yerine oturması için farklı akortlarda ve karakterlerde gitarlara farklı notalarda kik ve trampet sampleları tercih etmek hem soundu daha yukarı taşır hem de her şarkıyı daha kendi şahsına münahsır bir hale getirebilir bence.
 
Biraz da Crossfire kıvamı işler yap be hocam!
Bu tarz gitar odaklı işlerde davul konusu biraz gözardı ediliyor, özneye gitar yerleştiriliyor gibi geliyor karşıma çıkan çoğu işte. Ama aslında insanı moda sokan bileşen davul. Bildiğim kadarıyla kayıtlarda farklı tellerde, akortlarda gitarlarla iş yapmaktasın hocam. Teaserda duyduğun kadarıyla da ilk 3 şarkının 3ünde de farklı akortlarda üst tellerden djentleniyor sanki. Devamında da benzer durum yaşanıyordur. Bu nedenle mixte herşeyin daha yerli yerine oturması için farklı akortlarda ve karakterlerde gitarlara farklı notalarda kik ve trampet sampleları tercih etmek hem soundu daha yukarı taşır hem de her şarkıyı daha kendi şahsına münahsır bir hale getirebilir bence.

Doğru yakalamışsın Tolga, değişik akortlarda yazılmış bazı parçaları özellikle arka arkaya sıraladım. 15 parçada toplamda 6 farklı akort kullandım. Davul tonlama konusunda da düşüncelerine katılıyorum; uyumluluk için kimi parçalarda snare ve kick presetleri değişecek. Teaser’da duyulan davullar ise benim kayıtların bütününde kullandığım ssd4‘den geliyor. Muhtemelen albüm bütünüyle mixlendiğinde gitarlarda olduğu kadar davullarda ve bas partisyonlarında da duyum hissedilir biçimde parçadan parçaya değişecektir.

Hayat akışı, iş güç derken kademeli olarak 3 yılda ancak bitebildi bu 15 parça. Yazım sürecinde her ne kadar büyük keyif aldıysam da tek başına olma hali bir noktada kaçınılmaz bir şekilde boğucu bir maceraya dönüştü. Bir daha böyle bir işe kalkışır mıyım bilemiyorum açıkçası. Özetle; grup mentalitesine sahip bir topluluk olarak üretme keyfini bir kere tadınca insan başka türlüsünden doğru dürüst aynı zevki alamıyor. Kahrolsun bazı imkansızlıklar diyeyim.

Crossfire bildiğim kadarıyla aggression treaty kadrosunu yeniden toplamıştı, ben de neler yapacaklarını grubu yıllarca severek dinlemiş biri olarak merak ediyorum. Grubun parçası olup birlikte vakit geçirdiğimiz kadarı ise güzel bir anı olarak kalacak bende.
 
Son düzenleme:
Doğru yakalamışsın Tolga, değişik akortlarda yazılmış bazı parçaları özellikle arka arkaya sıraladım. 15 parçada toplamda 6 farklı akort kullandım. Davul tonlama konusunda da düşüncelerine katılıyorum; uyumluluk için kimi parçalarda snare ve kick presetleri değişecek. Teaser’da duyulan davullar ise benim kayıtların bütününde kullandığım ssd4‘den geliyor. Muhtemelen albüm bütünüyle mixlendiğinde gitarlarda olduğu kadar davullarda ve bas partisyonlarında da duyum hissedilir biçimde parçadan parçaya değişecektir.

Hayat akışı, iş güç derken kademeli olarak 3 yılda ancak bitebildi bu 15 parça. Yazım sürecinde her ne kadar büyük keyif aldıysam da tek başına olma hali bir noktada kaçınılmaz bir şekilde boğucu bir maceraya dönüştü. Bir daha böyle bir işe kalkışır mıyım bilemiyorum açıkçası. Özetle; grup mentalitesine sahip bir topluluk olarak üretme keyfini bir kere tadınca insan başka türlüsünden doğru dürüst aynı zevki alamıyor. Kahrolsun bazı imkansızlıklar diyeyim.

Crossfire bildiğim kadarıyla aggression treaty kadrosunu yeniden toplamıştı, ben de neler yapacaklarını grubu yıllarca severek dinlemiş biri olarak merak ediyorum. Grubun parçası olup birlikte vakit geçirdiğimiz kadarı ise güzel bir anı olarak kalacak bende.
Öncelikle eline sağlık :) Tolga dan gaza geldim bende sorayım yeri gelmişken :) bu parçaların canlı çalınacağı sağlam bir ekip oluşturmayı düşünüyor musun? Bundan sonra da hep enstrumantal olarak devam mı? Bir ara mavi bir tele vardı o duruyor mu :) sevgiler :)
 
Öncelikle eline sağlık :) Tolga dan gaza geldim bende sorayım yeri gelmişken :) bu parçaların canlı çalınacağı sağlam bir ekip oluşturmayı düşünüyor musun? Bundan sonra da hep enstrumantal olarak devam mı? Bir ara mavi bir tele vardı o duruyor mu :) sevgiler :)
Abi, inan ekip toplama kısmı bende kanayan yarasıdır şu işin. İlk başladığımda çekirdek bir trio mantığıyla grupça yapayım istemiştim, meğer ne çok şey istemişim. Şimdilik mecbur tek tabanca devam fakat bir grup halinde bu parçaları canlı çalabilmeyi çok isterdim, hem daha organik bir şeye evrilirdi o zaman. Bir taraftan rhinogod ile devam, tabi covid sebebiyle aylardır ne toplanabiliyoruz ne de bir şey. Ancak arada estikçe birkaç riff atıyorum kenara grup için.

Haricinde başka yeni bir grup olur mu, aynı kafada devam eder miyim ben de araftayım bu ara. Gerçekten yorulmuşum, bunalmışım sanırım. Bir süredir ya hiçbir şey yazamıyorum ya da yazdıklarımı bir beğenemiyorum, bakalım nasıl çıkacağım bundan. Tele duruyor, çok keyifli alet namussuz. Elim az bollasa texas special set düşünüyorum, bir de pickguard sedef olsun istiyorum. Akabinde drop F'ya çekip... şaka şaka. Hiç tarzım olmayan acayip acayip tertemiz şeyler çıkıyor her elime aldığımda. Belki o materyali de toparlarım bir gün vakit ve enerji bulabilirsem. 🙂
 
Öeeğğ evet,

Albüm yalan, konsept hikaye. Parçaları aralıklı olarak tek tek yayınlayacağım. Zaten ben bile arka arkaya hiçbir şey dinleyemez olmuşum, komik geliyor artık. Bu bahaneyle bana da şarkıların videosu bilmem nesi derken iyiden eğlence çıkar.

İlk parçanın adı “Cowards Cornered”, şu da kapak şeysi olsun-mu bilemedim;

D0E24D5E-67B9-4BE5-BF31-12554984EC47.jpeg


hoççağalın.
 
Son düzenleme:
Mike Portnoy'un bir sözü var: "Şarkıların miksleri asla bitmez, sadece terk edilirler" 🤣
"Songs are never finished mixing. They are simply abandoned."
Gayet makul; açtım baktım v11, v16 diye kaydedip bıraktıklarım varmış parçaların bazılarında. Oturup 16 kere uğraşmış adam, ben durup durup habire bir şeyler denemek istemişim. Son olarak belirlediklerimiz nihayetinde pes ettiklerimiz mi yoksa gerçekten beğendiklerimiz mi bilemedim ben de. Gerçekten kayıt almanın çok çok ötesinde bir meziyet sesi, duyumu işlemek. Bende zerresi yok, oradan biliyorum.😅
 
Gayet makul; açtım baktım v11, v16 diye kaydedip bıraktıklarım varmış parçaların bazılarında. Oturup 16 kere uğraşmış adam, ben durup durup habire bir şeyler denemek istemişim. Son olarak belirlediklerimiz nihayetinde pes ettiklerimiz mi yoksa gerçekten beğendiklerimiz mi bilemedim ben de. Gerçekten kayıt almanın çok çok ötesinde bir meziyet sesi, duyumu işlemek. Bende zerresi yok, oradan biliyorum.😅
Hayatımda belki de en çok moralimi bozmuş, yeteneksizliğimi en çok yüzüme vurmuş şey bu miks hadisesi. Vaktiyle gitarla, vokalle çok moralimin bozulmuşluğu vardır, ama sound işi çok başka gerçekten.
 
Aynen katılıyorum, acımız ortak bu konuda abi. Fakat işlerini sevdiğim birçok müzisyen de benzer şekilde mix/mastering için farklı bir kanaldan destek alıyor, hatta bazıları bunun doğrusu olduğunu savunuyor. Ben sadece beceriksizim diyorum.😃

Benim ayrıca muzdarip olduğum bir konu da parçalara atmosfer ve derinlik katacak unsurlar ekleyememe durumu. Oturup bir parça üzerine yoğunlaşmaya debelendiğimde çoğunlukla dönüp temel yapıya hapsoluyorum.

Psikolojik ve fizyolojik olarak iş yoğunluğu, gündelik hayat koşturmacası derken sıkılıp boğulmaya başlıyorum. Nadiren istediğime yakın bir iş çıkarabiliyorum. Kalan materyal de rafta öylece bekliyor haliyle. Yine de halen bir şekilde zevk alıyorum şu işlerden, onunla yetiniyorum.

Neyse, çok ağladım akşam akşam. (‘:
 
Aynen katılıyorum, acımız ortak bu konuda abi. Fakat işlerini sevdiğim birçok müzisyen de benzer şekilde mix/mastering için farklı bir kanaldan destek alıyor, hatta bazıları bunun doğrusu olduğunu savunuyor. Ben sadece beceriksizim diyorum.😃

Benim ayrıca muzdarip olduğum bir konu da parçalara atmosfer ve derinlik katacak unsurlar ekleyememe durumu. Oturup bir parça üzerine yoğunlaşmaya debelendiğimde çoğunlukla dönüp temel yapıya hapsoluyorum.

Psikolojik ve fizyolojik olarak iş yoğunluğu, gündelik hayat koşturmacası derken sıkılıp boğulmaya başlıyorum. Nadiren istediğime yakın bir iş çıkarabiliyorum. Kalan materyal de rafta öylece bekliyor haliyle. Yine de halen bir şekilde zevk alıyorum şu işlerden, onunla yetiniyorum.

Neyse, çok ağladım akşam akşam. (‘:
Sizinki gibi işlerde melodik minör ve benzeri (Napoliten minörü, Macar Minörü) gibi daha sıradışı diziler ve modları çok ciddi çeşitlilik katar. Tipik minör-Frigya tınılarından sıyrılmak, müziği çok daha "unpredictable" hale getirir.
Whole tone veya diminished gibi tümüyle simetrik olan ve hızla monoton hale gelebilen dizilerin aksine, melodik minör ve benzeri dizilerin kalbinde "yarı simetrik" diyebileceğimiz bir nitelik var; artık beşli (augmented) tınısının kararsız hali, nispeten daha melodik şeylerle birleşiyor. O yüzden Lydian b7 veya Lydian augmented gibi modlar ve diğerleri, sizin parçalardaki o "tekinsiz" hissiyata çok katkıda bulunabilir. Majör dizinin dayattığı çözülüşlere hapsolduğu zaman bu tür müzikler bir yerden sonra monotonlaşıyor illa ki.
 
Geri
Üst