The Rules of Attraction (2002)

hayatımda izlediğim en güzel filmlerin arasında ünüversteli gençleri anlatıyo 2002 yapımı moviemax te izledim ilk kez çok hoş güzel bi film tek filmi seven insan benim başka tanımadım söliyeyi bu arada dudağını ısıran kızı destekliyoruz başka bi fiilmde turkey de deyil türkiye yazılı bi kıyafet gitymişti zaten ilk gördüğümde kızı sevdim güzel bir kız geleceği var
 
filmi sevdim bende; konu, partilerin isimleri, kurgu oyunları ama hepsinden ziyade şu koridorda ikiye bölünmüş, James Van Der Beek ile Shannyn Sossamon'un gelişleri ve karşılaştıkları anda ekranların birleşiğ tek ekrana dönüşü mükemmel bir sahnedir benim gönlümde, Victor'un hızlı avrupa macerası çok iyi kurgulanmıştır, ha birde intihar sahnesi var o da güzeldi. Kısaca konudan ziyade filmin kurgusu özellikle senaryo kurgusu çok hoşuma gitti, popüler kültüre acımasız bir darbe vururken bizim diyarların çok uzağına amerikan kültürüne vurduğu için darbeyi bazen beni ıskaladılar gibi hissettim, sonuçta güzel bir film izlenmeli...

Film hakkında;

Yapım Yılı: 2002
Yönetmen: Roger Avary
Senaryo: Bret Easton Ellis'in aynı adlı romanından Roger Avary tarafından uyarlanmıştır.

Oyuncular;
James Van Der Beek, Shannyn Sossamon, Kip Pardue, Jessica Biel, Ian Somerhalder, Clifton Collins Jr., Thomas Ian Nicholas, Kate Bosworth
 
Çok başarılı bir filmdi. İsmini hatırlamıyordum ama, burada görünce bir anda çağırışım yaptı.
Aslında filmin çekim teknikleri ve çoğu şeyi tarz olarak Requiem For A Dream'e benziyor (Oral seks sahnesi dahil). Yıllardır acaba aynı yönetmen mi diye düşündüm, değilmiş. Ama yönetmenimiz Pulp Fiction ve Silent Hill'de senaristlik yapmış ki buna da sevindim.
Çekimleri, işlenişi her şeyiyle hem çok keyifli, hemde çok farklı bir film.
Ayrıca evet koridordaki karşılaşma sahnesi kesinlikle izlenmeli diye düşünüyorum :)
 
Roth-Azad demiş ki:
Ayrıca evet koridordaki karşılaşma sahnesi kesinlikle izlenmeli diye düşünüyorum :)
ne güzel özetlemişsin yahu "koridordaki karşılaşma sahnesi" bende kastımda kastım sahneyi açıklayacağım diye :)
requiem for a dream benzerliği o dönemki çoğu filmde var zaten, o filmi özel kılanda bu yanı, konusu falan bir tarafa birçok film, klip, reklama çekim tekniği açısından referans olmuştur requiem for a dream, bu tam anlamıyla taklit değil yoksa günümüz filmlerinin hepsi senaryo işleyişi açısından yurttaş kane kamera hareketlerinde de potemkin zırhlısı'nı taklit ediyor olurdu, gerçi bazen gereksiz ve başarısız bir şekilde bazı sahnelerin taklitleriyle filmler yapıldıldığıda oldu(misal; mustafa altıoklar - o şimdi asker).
off topic: çekim-sahne filan deyince aklıma the contact(mesaj) filminden bir sahneyi geldi, kızın(jodie foster'ın küçüklüğü) babası yerde yatıyor kızda babasına ilaç almak için koşuyor merdiveni çıkıyor banyoya girip aynalı ilaç dolabını açıyor ve sanki biz sahneyi başından beri bu aynanın içinden izliyormuşuz gibi bir geçiş oluyor orada mükemmel bir görüntü yönetmenliği örneğidir bu sahnede, böyle işte, evet...
 
Geri
Üst