İnceleme Jet City Jca50h Incelemesi

Pek detaylı olmasa da, daha önce yazdığım Soldano Decatone incelemesinin üzerine, Soldano ailesinin kuzeni diyebileceğimiz Jet City amfilerinden JCA serisinin kafa sürümü incelemesi ile karşınızdayım.


Jet City, Soldano markasının yaratıcısı Mike Soldano’nun Picovalve hariç tüm modellerinin tasarımına imzasını koyduğu bir marka. Amfilerin üretimleri Çin’de yapılmakta. Çin sözü sizleri korkutmasın. Amfinin kalitesi kesinlikle üçüncü beşinci sınıf değil. Aldığınız ton, hassasiyet gayet üst düzey. İçindeki parçalar, işçilik de sıradan, özensiz değil. Dayanıklılık konusu elbette zamanla ortaya çıkabilecek bir husus.


Amfinin yapısı gayet sade, anlaşılır ve modlanmaya da açık. İnternette bununla ilgili bolca tavsiyeler, şemalar bulabilirsiniz. Ben amfinin lambaları hariç stok halinden bahsedeceğim. Tabii ki tecrübelerimin ve gözlemlerimin ev ortamında kısık ses, emektar Ibanez IS412 kabinim ve attenuator eşliğinde oluştuğunu her zamanki gibi peşinen belirteyim.


Bu incelemeye de, internet ortamında amfinin tonunu iyi yansıtan kayıtlar bulunduğu için, kısıtlı şartlarda yapılmış yetersiz sayılabilecek kayıtlardan koymamaya karar verdim. Bir ara ses kartı, mikrofon toparlayabilirsem incelemeye o zaman kayıt eklerim.


Bir süredir evde kullanabileceğim, gerekirse düşük seste güzel kayıtlar alabileceğim mümkün mertebe gain seviyesi yüksek bir amfi aramakta idim. Öncelikli hedefim aslında SRV’de deneyip çok beğendiğim ENGL Screamer. Lakin bu işlere 900 euro üstü bir para ayırmadan önce daha ekonomik bir geçiş dönemi yaşamak, daha önce kullandığım amfilere göre farklı yapıda olan high gain karakterli amfiler konusunda tecrübe kazanmak ve belli bir kaliteyi de yakalamak adına Jet City’nin en iyi çözüm olacağını düşündüm ki yanılmamışım.


Amfiler konusunda bazı ayrıntılara hâkim değilseniz, ilk çaldığınızda, özellikle kısık seste iyi bir gain seviyesi olmakla beraber son derece korkunç, zor dizginlenen tizleri ile internetteki çoğu demosu, videosu veya kayıtları ile alakası olmayan, son derece kalitesiz bir tonlara sahip bir amfi aldığınızı, kazıklandığınızı dahi düşünebilirsiniz. Bu da üstündeki stok lambalarla son derece doğru bir düşünce olur aslında. Özellikle arasanız, deşseniz bu amfi için özellikle de kısık seste kullanmak için bunlardan kalitesiz ve uyumsuz lambaları sanırım zor bulursunuz. Bu yüzden alır almaz hemen preamp lambalarına müdahale ettim. Decatone’dan elde ettiğim tecrübeye dayanarak, V1 JJ ECC83, V2 ECC803S, V3 TungSol 12AX7, V4 ECC83S, V5 ECC83 olarak değiştirince tondaki o vızıltı büyük oranda gitti. Sonradan V5’te ECC81 (12AT7) ve ECC82 (12AU7) ile de denedim. Sanırım Faz Bölücü katları için en iyi lambalar ECC82-12AU7’ler olsalar gerek. Ton sanki 12AX7’lere nispetle daha sıcak, daha dengeli, daha detaylı geliyor. V1’de TungSol en gainli ve parlak sonucu verirken tahmin edeceğiniz gibi JJ ECC803S, parlaklık açısından iyi, gain açısından TungSol ile JJ ECC83S arasında ama daha midli bir sonuç verdi. Bu noktada insan “Keşke biraz daha fiyat ekleyip daha kaliteli lambalar koysalar” diyor. Bu yüzden amfiyi alacaklar ilk değişikliği yapmak adına en azından ellerinde V1 için JJ ECC83 bulundursunlar.


Amfi ortak ekolayzer ve presence katları olan iki kanala sahip. Birisi amfiyi ilk açtığınızda karşınıza çıkan Crunch kanalı. Diğeri ise footswitch aracılığı ile geçiş yapabildiğiniz Overdrive kanalı. Benim beğenilerime göre ise, ilk kanal overdrive, ikincisi high gain olmalı. Zira overdrive tarafı bana daha çok distortion seviyesinde gelmekte. Footswitch olmadan kanallar arası geçiş yapamıyorsunuz. Ama istenirse küçük bir modlama ile çözülebilir. Neyse ki switch amfi ile beraber verilmekte. Üzerinde herhangi bir efekt yok. Arka kısımda “Tube buffered FX Loop” barındırmakta. Bunda Dry-Wet gibi bir ayar yok. Fakat Decatone’daki gibi her pedalı da beğenmiyor. Sebep olarak, çeşitli forumlarda, Soldanolar’ın çoğunda olduğu gibi bunda da loopun pedaldan çok rack üniteler için yapıldığı, nedense de sadece TC Electronics veya Digitech’in Hardware serisi pedalları ile iyi geçindiği gibi bilgiler yazılmakta. Merak edenler için loop hadisesi ile ilgili açıklamalar, pedallar için geniş bir liste hatta modlamalar ile ilgili bilgiler:

Why does the effects loop suck on the Jet City/Soldano line?


| Harmony Central



Guitar Amp Board - View topic - JCA OWNERS!!! (RE)JOIN THE JET CITY LOUNGE!!!


Jca50H / 100h/ 22h mod thread and owners club


| Harmony Central



Pedallarınızı seviyorsanız eğer, fx loop da müdahale istemekte kısacası. Gelelim amfinin nasıl bir şey olduğuna. Belki çok doğru bir hareket değil, ama bu yazıda amfiyi yer yer Decatone ile kıyaslayarak gideceğim. Fakat sizler bu modelin aslında Soldano Hot Rod 50 muadili olarak geçtiğini, lakin hiç Soldano Hot Rod çalmadığım için kıyaslamayı böyle yaptığımı bilin.


İlk göze çarpan fark, ön panellerdeki potların numaraları. Ön panele bakıldığında, Decatone’da potların ayarları 0-11 arasında iken bunda 0-9 arasında nedense.



Asıl fark ise kanallarında. Decatone ile karşılaştırdığımızda, bu amfi onun ekonomiği veya hafiften ambargo yemişi gibi kalmakta. Ama Soldano Hot Rod modellerinde kanal adlandırmaları ve işlevleri aynı.


Jet City’nin Crunch tarafı Decatone’un clean tarafından fazla, crunch tarafından az gain aralığına sahip. Preamp sesini çok kısık tutup masteri açarsanız clean ton geliyor. Lakin preamp potansı üç dedi mi -hatta biraz güçlü bir humbucker ile ikiyi az bir geçince- kırılmaya başlıyor. Ama gitarın ses potansını kısıp güzel bir clean ton elde edebiliyorsunuz. Decatone’un crunch tarafından az gaine sahip olsa da, iyi bir strat ile eski Deep Purple, PAF tarzı bir humbucker ile AC/DC, ritimleri çok yüksek gain içermeyen Cinderella tarzı hard rock seviyelerine dek gezinebiliyorsunuz. Decatone’un crunch tarafında ise bundan fazla gain var. En azından XYZ, Poison, hafif Satrianimsi seviyelere gidebiliyorsunuz. Jet City’de de bir TS tabanlı pedal, bir de gitarın ses potu ile bu kanalı istediğiniz gibi 70’ler ve kısmen 80’ler hard rock tarzında manipüle edebilirsiniz.


Vintage tarzları kaldırır mı, derseniz, bu kanalı bence idare eder. Bu işler açısından iddialı olmasa da, net ve canlı bir kanal. Başınız sıkıştığında -tuşeniz de yerinde ise- sizi yarı yolda bırakmaz, en azından gününüzü kurtarır. Clean ton için preampı 1-2, masteri yüksek seviyelerde tutsanız da veya preampı ortalara veya altıya dek açıp, clean ton için gitarın potansını kıssanız da clean booster bazında overdrive pedalları ile gayet güzel geçinmekte. İsterseniz overdrive ya da distortion pedalların gain kısmını kullanacak şekilde de çalım tarzı geliştirmeniz de mümkün. Elimdeki gitarlarla aldığım sonuçlara gelirsek, SX ile bu kanalda 70’ler Deep Purple, Pink Floyd vb. strat isteyen bilumum rock ve blues işlerini kendimce hallediyorum. Nighthawk ile de bluesdan AC/DC hatta seksenler orta gainli hard rocka kadar olan işleri görmekteyim. Yazının sonunda bu ayrıntıya yine değineceğim.


Gelelim overdrive kanalına. Yani bence high gain olan kanala. Elinizdeki gitara göre bir thrash seviyesine kadar boostlamadan rahat rahat yolu var bence. Heavy metal, cayır cayır çalarsınız. Kişisel beğenilerime göre yapısı gereği en etkin olacağı veya yaklaşabileceği tarzlara üç aşağı beş yukarı örnek olarak Dio Holy Diver, Dream Evil, Black Sabbath Eternal Idol, Headless Cross, Cross Purposes, Ozzy Osbourne Ultimate Sin, Bark At The Moon, Crimson Glory Transcendence, birazcık Dream Theather’ın ilk iki albümü, XYZ Hungry hatta Annihilator Alice In Hell ve Never Neverland gibi albümleri sayabilirim. Tabii bu tonları lambalarını değiştirince elde edebileceğinizi de unutmayın.


Preamp gaini bayağı yüksek, hani stok lambalarla biraz tizli ve hacimsiz kaçsa da master volumü kısıp düşük seste kullanmak gerçekten mümkün. Ama bu kanalın başka bir yüzü de var. Preamp aşağı yukarı 2-4 arasında iken daha yumuşak tarzlar da çalmak mümkün ki itiraf ediyorum, bu tür denemeler de yaptım. O kadar tatlı ve esnek bir karakteri var aslında bu kanalın. İlk kez karşımda bir amfinin high gain kanalı dururken, kendimi bir anda elimde modlanmış SX stratım ile preamptan gaini kısarak, yıllanmış alışkanlıklarıma ihanet edip, daha yumuşak tarzlar çalarken buluverdim. Şayet seksenler tarzı Deep Purple, (özellikle Perfect Strangers, Slaves & Masters arası dönem) Rainbow tonlarını seviyorsanız elinizde iyi bir strat ile bu tarz müziklere de rahatça dalabilirsiniz. İlginç bir şekilde de, genelde temayüllere uyarak TS9DX ve çeşitli şekillerde modlanmış SD1, DS1 pedallarıyla solo tonumu boostlar ve manipüle ederken, Ceriatone’dan sonra ikinci kez beni bundan alıkoyan bir amfiye denk geldim. Solo çalarken pedal bağlamasam da oluyor aslında. Özgün, çıplak tonu o kadar hoşuma gitti. Hani bazılarımızın bir tarafını clean veya kirli, düşük drive karakterli ritim, diğer tarafını da solo kanalı olarak kullanabileceği bir amfi hayali vardır ya. Kanaatimce bu amfide bu hayali gerçekleştirilir.


Pedal demişken, FX Loop kısmının pedal seçtiğinden bahsetmiştim. Ama buna mukabil, ille de pahalı pedalları loopa bağlamak zorunda değilsiniz. Ucuz, pahalı her türlü efekt pedalını input kısmından girmenizde de bir sakınca yok, bu açıdan bir nazlanma, pedal seçme falan söz konusu değil. Tonlar, efektler gayet de güzel gelmekte. En azından pahalı pedallar alıp looptan bağlayana veya loopa müdahale edene dek hayal kırıklığına uğramadan bu halde rahatça idare edebilirsiniz.


Bu high gain kanalı yine Decatone’da olduğu gibi benim zevkime göre V3’te TungSol’ü çok seviyor. Ama Depth seçeneğinin eksikliğinden midir bilmiyorum, Decatone’a oranla baslar biraz geride kalıyor. Decatone’da da tersi gibi –bence– özellikle de üçüncü kanalında bazen fazla öne çıktığı oluyordu. Gain seviyesi bana Decatone’un overdrive kanalına göre nispeten daha düşük gibi geldi. Bir ihtimal böyle düşünmemde Depth seçeneğinin yokluğu da rol oynuyor olabilir. Zira bazı forumlarda Depth –yani resonance- seçeneğinin high gain amfiler için tonu daha sıkılaştırmak adına aslında kesinlikle zorunlu olduğu yönünde görüş belirtilmekte ki Decatone’da bu seçeneğin varlığı, kullanması alışkanlık istese de bence tona hacim ve zenginlik katmakta. Bu Depth seçeneği nedense Hot Rodlar’ın şu andaki Plus versiyonlarında var ama eski 50 wattlarında yok. Bu eskilerinden birini Tone King karşılaştırma videosunda bunu görebilirsiniz:





Bu 50 wattları Plus yapan sadece depth kontrolü mü yoksa başka özellikler mi bilemiyorum, şimdilik buna girmemek de en iyisi sanırım.


TAM LAMBA DEĞİŞİMİ SONRASI:


Preamp lambalarının tona olumlu etkisini görmenin ardından, incelemeyi tamamlamak için güç katındaki lambaları da değiştirmeye karar verdim. Maalesef lambaların gelişindeki gecikme, bir de başıma sarılan ani taşınma davası yüzünden, inceleme de öngördüğümden beş altı hafta geç tamamlandı. Güç katına standartlarına güvendiğim bir marka olan JJ’in 6L6GC eşlenik lambalarını taktım.


Jet City servisinin ifadesine göre 6L6 sınıfı lambalar kullandıkça bias ayarını değiştirmeye gerek yok. Fakat KT ve EL34 sınıfı lambalar takılacaksa amfi yeniden biaslanmalı. Gerçi benim KT veya EL34 gibi bir maceraya girişme niyetim yok şimdilik. Trafoların bunu kaldırıp kaldıramayacağını bilmiyorum. Ya Jet City servisindeki mesajlara cevap veren adam gününde değilse? Birkaç yıl önceki bilgiler arasında, kesinlikle 6L6 lambalar ile kullanılması, trafolarının KT serisini kaldırmadığı yazılmış. Bir Jet City JCA50 kullanıcısı da, kısa bir süre önce 2013’te yüklediği bir video altı sohbetinde, değiştirdiği Mercury Magnet güç trafosunun KT, EL 34, 6550 gibi lambaları kullanma avantajı verdiğini yazmıştı. Videosu:




Videoyu hazırlayan kişinin açtığı başlık:


Guitar Amp Board - View topic - Mercury Magnetics PT install on a JCA50H


Ayrıca amfinin stok halinde KT66 kullanımı ve sakıncaları ilgili bir başlık:


Switching to KT66 in JCA50? Best tubes?


| Harmony Central



Bunu da bir not olarak düşmüş olalım.


Güç katına JJ 6L6 takmışken, tonun daha da koyulaşacağını beklemiştim. Tersine, vızıltılı tizler iyice elenmekle birlikte tona çok güzel bir parlaklık ve netlik geldi.


6L6’ların gelişinden sonraki ilk denememde, Decatone’da yaptığım gibi preamp lambalarını ilk üç katta karışık düzende kullanmak yerine, V1 V2 V3’e TungSol, V4’e JJ 12AT7, V5’e ise JJ 12AU7 ile deneme kararı aldım. Sonuç, eskisinden daha ayarında ve olumlu manada parlak, daha net ve daha açık, ama kesinlikle vızıltısız bir ton oldu. Bu netlik artışından sebep olsa gerek, bana çok az gain de artmış gibi geldi. Değişim sonrası presence ayarının önemi biraz daha ön plana çıktı. Sonuna kadar açınca da, ton daha açık gelmeye başlıyor ama amfi eskisi gibi vızıldamıyor. Master Volumü açtıkça, sanki baslar daha artıp tizler eksiliyor ve ton daha kompres, daha sıkı hale geliyor. Bu yüzden amfinin Master Volume tarafını açtıkça, zevke renge göre ekolayzer değerleri ile oynamakta fayda olabilir. MV kısık iken preamptan aldığınız ton daha tizli ve parlak kalıyor. Umarım bir stüdyoda attenuatorsüz test etme imkânım da olur. Ama MV’e yüklenmeyi en çok da bu dizilim ile sevdim.


Hele önüne iyi bir kompresör pedalı da atınca aman aman! Düşük seste, attenuator ile kullanımda dahi o nasıl sıkı, hele Nighthawk ile o nasıl modern Sabbathvari bir ton! Bir de TS9DX ile sololarda iyice Iommi havası. Hani öyle modlu veya butik türevlerine falan hiç gerek yok. Crunch tarafında bol bol blues, progressive rock, hard rock tarzı solo ve ritimler. Overdrive tarafında da soft rock, hard rock, heavy metal, gerektiğinde shred havaları hatta preampa iyice yüklenince thrash çalmak pek güzel ve keyifli kaçmakta. İki kanalda da ekolayzer ile oynayınca kâh testere gibi, kâh pürüzsüz tonlar.


Gelelim işin güç lambalarının geç gelişi üstüne bir de taşınma olayı yüzünden sarkıp duran preampta JJ’ler ve karışık menü ile ilgili kısmına.


Önce ilk üç pozisyona, ilk göz ağrım ECC803s JJ’leri taktım. İlk karşılaştığım değişiklik, MV kısık ve presence ve treble sonda iken daha Marshallsı, diğer bir deyişle daha açık ve agresif tizler oldu. Sanırım SLO’nun da o saldırgan drive tonunu da en çok andıran versiyon bu olsa gerek. Tizler çok da agresif gelirse presence veya tizleri az kısın gitsin. Koyu tonlar sevmeme rağmen bu sound da nedense hoşuma gitti. Oysa daha çiğ ve itici bulmam gerekirdi. Sanırım yıllarca Marshall tonu duymak insanı bu yönden ehlileştiriyor. Lakin bundan birebir Marshall tonu elde edilir anlamı çıkmasın. Yolun sonunda 6L6’lar var zira. Bu denemede MV açtıkça ton yine kompres geliyor ama high midler sanki daha belirgin kalıyor. Eğer bu durum sorun teşkil ederse V3 ya da V1’e JJ ECC83S takmak, durumu düzeltiyor. Bu durumda biraz daha az kompresyonla birlikte, midleri ve ihtiyaca göre basları daha fazla açabilme imkânı doğmakta. Baslar daha pürüzsüz, daha bir çekiç gibi gelmekte. Gerçi bu durumda ton bence çok fazla karanlık bir hal alıyor.


Tabii ki bir diğer favori preamp dizilişimi denemeden yapamazdım. V1 JJ ECC83, V2 ECC803S, V3 TungSol 12AX7. Bunda da midler biraz geride kalmakta. Kötü değil ama bence MV kısıkken daha verimli sanki bu diziliş.


Ayrıca kısık seste tizlerin fazla gelme ihtimaline karşı, biri V1’de olması şartı ile iki adet JJ ECC83S kullanılmasını da önerebilirim.


Dönüp dolaşıp en sevdiğim diziliş yine de üç TungSol ile özellikle kısık seste karışık diziliş olmakta. Üçlü TungSol dizilimi ise hem kısık ses, hem de MV’e yüklendiğinizde iyi gidiyor. Gerçi biraz daha agresif tiz ve high mid tercih edecek olsam üçlü JJ ECC803S de bence güzel bir alternatif. Uzun lafın kestirmesi, amfi lamba değişimine çeşitli ve çok belirgin tepkiler vermekte.


Biraz da gitarlarla verdiği tepkilere değineyim. Crunch tarafı, benim ağır modlu SX ile ritimlerde V1’de özellikle TungSol 12AX ve JJ ECC803S ile preampın sesini köklediğinizde Blackmore seviyesinde kirli bir ritim drive tonu vermekte. Sololarda TS tarzı bir pedal ile clean boost modunda güzel drive tonları alabiliyorsunuz.


Tersi gibi Nighthawk ile ritimde gayet güzel hard rock tonları gelmekte. Booster ihtiyacı falan kendini hissettirmemekte. TS tarzı bir pedal ile de aynı seviyelerde rahatça gezinmek hatta biraz daha üstüne çıkmak da mümkün.


Overdrive tarafı ise şu ana dek aldığım amfilere göre kıyamet. SX ile heavy metal seviyelerine dek çıkabiliyorum. Daha yumuşak, daha hard rock tarzlar da preampı kısınca mümkün. Yukarıda değindiğim gibi, aslında sololarda booster kullanma ihtiyacı hissetmiyorum pek. Ama kullanmanın da zararı yok elbet. Bu arada, stratla kullanırken V1’de TungSol yerine JJ ECC803S kullanınca tizler stratta daha dengeli geliyor. Hoş, strat insanı olmamakla birlikte, ton potansını kullanma alışkanlığı edindiğim için ikide bir lamba değiştirmiyorum.


Nighthawk ile hard rocktan metale dek rahatça çalabiliyorum. Amfinin eq katı tarzı belirlemede gayet baskın. Amfi yüksek gainde midleri açıp Sabbath sularına gitmeye de, midleri kısıp thrash sularına gitmeye de, arada bir şeyler yapmaya da itiraz etmiyor. Yeter ki kurcalamayı sevin. Amfiyi Nighthawk ile kullanmayı daha fazla seviyorum nedense. SX’i bağladığımda ayarlarla biraz oynamam gerekiyor. İki gitara da verdiği tepkileri seviyorum aslında. Ama bana Nighthawk ile daha uyumlu geliyor. Gitara eşlik edecek, kafamda arayıp durduğum tonu yansıtabilecek doğru amfiyi bulmuş gibi hissediyorum. Hedefim ENGL Screamer desem de, paraya çok sıkışmadığım sürece sanırım günü gelse de satıp satmama konusunda kararsız kalacağım. Güç katına yüklendikçe ortaya çıkan o yoğun ton, attenuator kullanmama rağmen beni benden almakta. Ibanez haricinde farklı kabinlerle deneme isteği şeytan misali dürtüp duruyor.


Ayrı amfiler olmalarına rağmen Ceriatone ile karşılaştırmam icap ederse; Jet City daha koyu, gain seviyesi daha yüksek. Ceriatone ton olarak daha açık, gain seviyesi daha düşük olmasına rağmen neredeyse JC kadar gürültülü. Daha rock bir amfi olmasına rağmen, daha açık tınladığından mıdır bilmem, sanki o da gaini JC kadar açıldığında gayet saldırgan ve kendini duyuracak kadar tınlayan bir amfi.


Sonuç: Güzel ve gayet de esnek bir high gain amfi. Verdiğiniz paranın üstünde iş yapmakta. Sadece high gain değil, daha yumuşak tarzlara da gitmekte. Ekolayzer katı gayet etkili. İsterseniz testere, isterseniz pürüzsüz veya çekiç gibi baslı tonlar sunabilmekte ve gitar çalmanın keyfini sonuna dek yaşatmakta.


Gelelim beğenilmemesi ihtimal yönlerine. Ana dalınız, özellikle 80 öncesi vintage tarzlar ise, sıkı bir 60’lar ve 70’ler gitarcısı iseniz, bu amfi bir Fender, Dumble veya Plexi muadili değil. Yukarıda övmüş görünsem de gerçekçi olmak, tarafsız gözlem yapabilmek adına benim yaşlı Dinakord’u Vibro kanalı ile karşısına koyduğumda, ondan çıkan clean, hafif kırık ve overdrive boostu destekli tonlar bana çok daha vintage geldi. Buna dayanarak, “Vintage tarzlarda bayağı bir idare edebilir ama ayrıntılı bir sınamada zevke, renge hitap edememe ve vintage ya da kaliteli vintage reissue üretim amfilerin yerini tutamama ihtimali yüksek” demek kanımca yanlış olmaz. Son zamanlarda V1’e 12AT7 takarak, crunch kanalında vintage çizgiye daha yakın bir ton alınabildiğini, biraz daha clean ton aralığı elde edilebildiğini gözlemledim.


Ayrıca, esnekliğine rağmen, tizleri daha açık tınlayan Marshall high gain tonlarına alışık olanların da bir ihtimal hoşuna gitmeyebilir.


Bir ara yüksek seste denemek de kısmet olursa, başlığa bu açıdan da görüşlerimi ekleyeceğim. Büyük ihtimalle transformatörleri sıradan veya çok standart ürünler. Belki bir gün daha kaliteli transformatörler ile modlama ve tehlikeye atılmadan farklı yapıda güç lambaları ile deneme fırsatı da bulurum, kim bilir?

c3a44e73-e816-4e71-87ab-1cc0e5a13873_zpsda147b53.jpg


Fotoraf1271_zpsqyiygbum.jpg


Fotoraf1274_zpsvsdjttx9.jpg


Fotoraf1272_zps9az6pgbt.jpg


Fotoraf1275_zpsn2igumow.jpg


DSCF7911_zps161aa08f.jpg
 
Eline sağlık abi, amfilerin elektronik yapılarından çok anlayan biri olduğum söylenemez ama senin yazdıklarını okurken amfi hakkında bilgi almak yanında araştırarak öğrenmiş de oldum :)

Forumda inceleme yazan kişi sayısı çok az. Arada bir inceleme görmek okumak güzel oluyor gerçekten. Eline sağlık tekrardan
 
Hakikaten çok uğraşılmış bir yazı olmuş, elinize sağlık.
Ben bu kafayı bir stüdyoda çaldım bir süre, alder göveli ve maple tuşeli olduğu için haliyle parlak tınılıydı elimdeki gitar, fakat amfi inanılmayacak kadar tiz karakterli geldi bana. Ne yaptıysam adam edemedim tonu.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #6
Hakikaten çok uğraşılmış bir yazı olmuş, elinize sağlık.
Ben bu kafayı bir stüdyoda çaldım bir süre, alder göveli ve maple tuşeli olduğu için haliyle parlak tınılıydı elimdeki gitar, fakat amfi inanılmayacak kadar tiz karakterli geldi bana. Ne yaptıysam adam edemedim tonu.

Stok lambaları ile tam bir felaket! İlk aldığımda "60 70 euro fazla alsınlar ama düzgün lamba taksınlar" dedirtti bana.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
Geçenlerde benim SX ile bir gezinti yaptım OD kanalında. Bir süre attenuator ile çaldım, sonra 4.10 gibi de master volume kısıp, tiz ve presence ayarları ile oynayarak, amfinin ev şartlarında kısık seste gösterebileceği performansı ile devam ettim.

En kötü çalımlarımdan biri oldu yalnız, kulaklarınızı ona göre hazırlayın :D Ritimler amfiden, ama solo kısımlarda standarta uysun diye TS9dx var.

 
Son düzenleme:
Geri
Üst