Babel / Babil

53394_aa.jpg




Gösterime Giriş Tarihi:10 Kasım 2006
Yönetmen: Alejandro González Iñárritu
Oyuncular: Brad Pitt (Richard), Cate Blanchett (Susan ), Gael García Bernal (Santiago), Koji Yakusho (Yasujiro), Michael Pena (John), Mohamed Akhzam (Anwar), Adriana Barraza (Amelia)
Tür: Dram-Macera
Tür: 142 dak.


Fas'in uçsuz bucaksız çöllerinde patlayan tek el silah sesi, üç kıtadaki dört farklı ailenin yaşamını derinden etkileyecek olaylar zincirinin fitilini ateşler. Bu olaydan etkilenenler arasında Fas'ta turistik gezi yaparken ölüm kalım mücadelesi yaşamak zorunda kalan Amerikalı karı-koca, kazayla işledikleri suç yüzünden başı derde giren iki Faslı çocuk, Amerikalı iki küçük çocukla Meksika sınırını yasadışı yollardan aşan Meksikalı çocuk bakıcısı ve Tokyo'da babası polis tarafından aranan asi ruhlu sağır Japon genç kız vardır. Birbiriyle çatışma halindeki kültürlerin ve uçsuz bucaksız mesafelerin ayırdığı dört farklı insan grubu, izolasyon, keder ve üzüntü duygularının eşlik ettiği paylaşılmış kadere doğru hızla yol almaya başlayacaklardır.
Bu olayı izleyen birkaç günlük süre içerisinde korku ve karmaşanın en uç noktalarında gezinirken kaybolma duygusunun çölde kaybolma, dünyada kaybolma, kendi benliğinde kaybolmanın başdöndürücü etkisiyle yüzleşirken aynı zamanda da bağlılık ve sevgi gibi duyguların derinlikleriyle tanışırlar.

2006 Cannes Film Festivali'nde "en iyi yönetmen" ödülü de dahil olmak üzere üç ayrı dalda ödül kazanan "Babil", ülkemizde ve dünyada büyük beğeni toplayan "Paramparça Aşklar ve Köpekler" ile "21 Gram"ın yönetmeni Alejandro González Iñárritu'nun yeni filmi. Senaryosunu Guillermo Arriaga'nın kaleme aldığı filmin başrollerini Brad Pitt, Cate Blanchett, Gael Garcia Bernal, Koji Yakusho, Adriana Barraza, Elle Fanning ve Rinko Kikuchi paylaşıyor...






Alıntıdır
 
Hep Bilâl diyesim geliyor bu filme.. Aslında konu ilgi çekici; ama filmin uzunluğu ve ikinci yarısının inanılmaz dingin oluşu birbirine eklenince göz kapaklarını ağırlaştırıyor.. Hayatımda gördüğüm en "şirin" suratlı Japon'lar bu filmde.. Ensest olayı ayrı bir boyut zaten.. Allahtan salı günü gitmedim filme, salı günleri ara vermeksizin oynuyor genelde filmler, mahvolurdum vallahi..
 
Şu aralar en çok gitmek istediğim film, yarın bir sorun çıkmazsa gideceğim...
Ayrıca Brad Pitt'in oyunculuğu gayet beğenilmiş bu filmde, Oscar adaylığı bekleniyor.
Göreceğiz yarın
 
Eğer Brad Pitt'e geçmişteki mükemmel oyunculuklarına (Dayak Kulübü:)D) ve Seven başta olmak üzere) verilmeyen Oscar, bu film ile verilirse; şundan hiç şüphem kalmayacak ki Oscar oylamaları da NBA All-Star smaç yarışmalarındakinden farksızdır.. Yani berbattır, yanlıştır, olmazdır..

A River Runs Through It filmindeki toy Pitt'in performansı bile bundan daha iyiydi bence.. Yani buradaki oyunculuğunu kötülemek adına yazmıyorum bunu; şahsen Oscar'lık olmadığını düşündüğümü anlatmaya çalışıyorum..
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
brad pitt'i bilmem ama filmin bayağı bir heykelcik toplama şansı var denmekte...
ama tabii akademinin ne yapacağı belli olmuyor pek.
 
bende pek merak ediyorum bu filmi..hatta bir ara bu film yüzünden bradin el kaide tarafından tehdit edildiğini duymuştum aslı astarı varmıdır bilmiyorum bilen varsa beni aydınlatsın( çok sevinirim)
 
pitt'in oyunculuğu ortalamaydı. daha iyi işleri oldu tabii. :) ama bu filmin yönetmeni inarritu ilk filminden bu yana aynı kurguyu kullanıyor. biraz tekrar gibi geldi ama sanırım üçlemeden dolayı...
eğer bu filminden sonra da aynı kurguyla karşımıza gelirse zor izleriz vallahi. :)
 
Harika...tek kelimeyle muhteşem!!!!!
Son derece özgün, çarpıcı...
Kurgu, senaryo ve özellikle bağlantılar çok iyiydi, öyle farklı bir filmdi ki, statik, klişe ve herkesin aynı yorumlayıp aynı mesajı aldığı sahnelerden çok; ruh dünyanıza, duygusal durumunuza ve birikiminize göre farklılaşan anlar vardı sanki...
Alejandro Gonzalez Inarritu, harika bir iş çıkarmış.
Ayrıca Susan Jones rolündeki Oscarlı oyuncu Cate Blanchett'in tadından yenmiyordu, bunu da belirteyim.
Brad Pitt'e gelince, açıkçası "oscarlık" bir oyun göremedim (benim için oscarlık bir Brad Pitt 12 Monkeys'dekidir) fakat filmin buğusundan mıdır bilinmez, oyununu da fena bulmadım.
Film hakkında son bir önerim:
izlenmeli, izlettirilmeli
 
Alejandro Gonzalez'i takip edenler bilir ameros perros çizgisinde bir filmdi kurgu açısından;farklı hayatların ortak bir noktada buluşması,bi şekilde birbirinden çok farklı yaşamları kesiştirip,sonlu başlı olayları karmaşık bir şekilde ifade edip sorgulattıran, sonunda da kaçınılmaz bir şekilde noktaları birleştirmenizi sağlayan bir filmdi.filmde herhangi bir mesaj kaygısıda yoktu özellikle vurgulanmak istenen, insanın bakış açısına göre değişiyo,örneğin filmden çıktığımızda arkadaşlarla kritiğini yaparken bi çok farklı görüş ortaya koyuldu;kimisi dedi amerikan'ın her yönüyle dünyada en imtiyazlı ülke olduğu vurgulanmış,kimisi dedi silahlanmaya hayır mesajı taşıyan film,kimisi de farklı gelişmişlik düzeyinde ve kültürlerde olan farklı ülkelerin insanların güvenliğiyle sorumlu teşkilatların görevlerini icra etme tarzları,insanlara karşı tutumları karşılaştırılmış...vs..vs...bunların hepsini içeriyo aslında filmde havada kalan noktalarda var japonyayla olayların bağlantısı daha güzel işlenebilirdi...bu arada meksika kültüründeki düğün törenlerinin bizimkilerden pek farkı da yok, damata para takma falan...ve özellikle oyuncuların makyajını çok beğendim,mesela brad pitt'i profesyonelce yaşlandırmışlar.filmi beğendim...
 
film gerçekten güzel, yalnız benim takip edebildiğim kadarıyla 'paramparça aşklar ve köpekler' den itibaren bu tür filmler çok rağbet görüyor. çok bilinen bir tarzda kurgulanmış olsa da yine çok başarılı bir film. ilk defa Brad Pitt yakışıklı göründü gözüme, keza oyunculuğu da çok başarılıydı. en hoş sahnelerden biri, Pitt e yardım eden faslının verilen parayı almaması idi. çok şey var aslında söylenebilecek, herkesin alt mesajlar bulabileceği güzel bir film.
 
amerikalı çocukları korumak için elinden geleni yapan meksikalı bir kadın, tüm bu uğraşları gözardı edilerek sınırdışı edildi. amerika, vurulma olayında işin aslını öğrenmeye gerek duymadan fas'ı suçladı.
benim filmden çıkardığım mesaj şuydu: amerika kötüdür.
 
Alejandro González Iñárritu yine farklı üç yaşamı ayrı ayrı vermiş seyircilere 21 Gram ve Amores Perros'taki gibi, ama kesinlikle o iki filmdeki yaşadığım seyir zevkini yaşamadım Babel'de.
 
Asortiq_mnyq demiş ki:
Alejandro González Iñárritu yine farklı üç yaşamı ayrı ayrı vermiş seyircilere 21 Gram ve Amores Perros'taki gibi, ama kesinlikle o iki filmdeki yaşadığım seyir zevkini yaşamadım Babel'de.

ilk film bir klasik zaten. bu film onun yanına bile yaklaşamaz ki zaten bu filmde yönetmen kendini tekrar etmiştir. senaryo'da da bazı zaafları yok değil.
 
Düşünce olarak güzel bir film. Fakat olayların birbirleriyle bağlantısı biraz zorlama olmuş gibi geldi bana.. Özellikle de Japonya kısmı.. Filmde ele alınan karakterlerin hayatlarında hep dram var. Her bir konudan yeni bir film çıkarılabilir. Dört film birden izlemiş gibi oldum. Fakat yine de 2 saat içinde 4 farklı kültürün yaşam biçimlerini kıyısından köşesinden de olsa görmek ve 4 farklı dil duymak için bile filme gidilmeli. Filmde Amerika'nın diğer milletlere bakış açısını da tekrar görmüş olduk.. *Bir Amerika vatandaşının başına gelen kötü bir olay -özellikle başka bir ülkedeyse- araştırılıp sorgulanmadan terörist saldırı olarak nitelendirilir.
 
innerrutu için kesinlikle gideceğim film - önceki filmlerinin hastasıydım umarım bu filmde o tatda bırakır beni...
 
Geri
Üst