Bugünü anlayabilmek için biraz tarih bilmek gerekli.Japon gitar üretiminin tarihinin ne kadar eskiye gittiğini bilmiyorum ama gerçek anlamda başlangıç tarihi olarak yetmişli yılların başı alınıyor.Yetmişli yıllar özellikle rock müziğin geliştiği yıllar.Bu dönemde Japonlarda rock müziğe kaşı bir ilgi başlıyor.Bu ilgi onları gitar üretmeye kadar sevk ediyor.Japonlar tarihlerinde her daim yaptıkları gibi bu işe de kopyacılıkla giriyorlar.(İkinci dünya savaşı öncesinde günümüzün Çin'i sayılabilecek pozisyonda hatta bu nedenle Hitler müttefik seçiyor.)Televizyonlarda gördükleri rock yıldızlarının gitarlarını birebir kopyalıyorlar. Haliyle bu dönem ki gitar strat benzeri ve hani yetmişlerin fender olmayan diğer gitarları vardır ya mosrite filan.
Yetmişli yılların ortasına doğru gitar üretim altyapıları artıyor.Bu dönemde isminin hatırlamadığım bir marka Jimmy Page'den etkilenip ilk Les Paul'ü kopyalıyor.Dünyanın pek çok yerinde sıkıntı olmuyor ama tabiri caizse ucuz Japon gitarları piyasayı karınca gibi sarıyor.Amerika'da bu durum dikkat çekmeye başlıyor.O dönemin kullanıcıları o gitarları dengesiz buluyorlar.Gerçekten elinizde ki ucuz gitar dandik çıkabilirdi.Belli bir standart yoktu ama bu gitarların çoğu fiyat/performans oranı yüksek gitarlar oluyor.Öyle ki bazı kopyalar Amerikan orijinalleri ile aynı performansı sergilerken bazı gitarlar daha üst performans bile sergiliyor.Seksenli yıllara doğru neredeyse standardizasyon sorununu ortadan kaldırıyorlar.Büyük firmalar kendi pazarlarını daraltığı ve neredeyse dün çıkardıkları modelin ertesi sabah kopyalanıp üzerine Tokai , Fernandes ,Greco vs yazıldığını görünce patent ihlalinden dolayı dava açıyorlar.Bu dönem Lawsuit era olarak bilinir.Sonrasında Japonlar sağını solunu (özellikle headstock) oynayıp patent modelinin dışına çıkıyorlar.
Takvimler seksenli yılları gösterirken artık superstratlar moda oluyor.Fender de o dönem gerçekten kötü bir dönemden geçiyor ve geride kalıyor.Gibson Les Paul ise bazı kullanıcılar tarafından dönemin hızlı gitar çalma manyaklığı (ya da heavy metal) için uygun bulunmadığından geri plana düşüyor.O döneme kadar yenilikçi bir marka olan Kramer tartışmasız dönemin en iyi ve en pahalı gitarı oluyor.Henüz pek de kopyalarının çıkmadığı bir dönemde devrimsel bir karar alıyor.Bugün bile hala kendi bindiği dalı kesmek veya kendi topuğuna sıkmak şeklinde eleştirilir.Ucuz gitar piyasasının hakimi olabilmek adına Japonlar ile anlaşma yapıyor ve uygun fiyatlı Japon üretim Kramerler piyasaya giriyor.Bundan sonra büyük firmaların adı altında pek çok model gitarın Japon üretimi yapılıyor.(Japon Fenderler , Japon squier ,Charvell .....)Kramer de zamanın ticari şartlarına dayanamıyor küçülmek zorunda kalıyor.Kramerin fasoncusu bugün hepimizin bildiği ESP öyle oluyor ki 85-86 gibi artık bütün parçalar ESP'den yani Japonya'dan geliyor ve ABD'de monte edilmeye başlanıyor.Kramer 88 sonunda Gibson'a satılana kadar olan üretimlere ESP Kramer deniyor.Öyle ki bazı Kramer stagemasterlerla o dönemde ilk defa kendi ismiyle üretim yapan ESP horizon modelleri neredeyse tıpkısının benzeri oluyor.Elde kalan gövdeler ESP oluyor.Bu dönem (seksenlerin sonları) tabi yeni bir fasoncumuz daha var:Kore.Japonya artık level atlıyor.
Japonlar bazı imtiyazlar alıyor o dönemler ortak çalıştıkları firmalardan mesela Fender Japonya üretimi (Fujigen çıkışlı sanırım) gitarlar ,İbanez'in Japon piyasasına ürettiği modeller vs.Bu modelleri istedikleri gibi Japon iç piyasasında satıyorlar.Seksenlerin sonu ve doksanların başında ESP'nin yükselmesi sonucu Gibson ve ESP davalık oluyorlar.James Hetfield'a üretilen explorerdan dolayı.Bu modeller sonrasında sadece iç piyasaya verilmeye başlanıyor.
Her faydalı modelin ve patentin belirli bir süresi vardır.Stratocaster için bu süre çok önce doldu.Les Paul için yakın zamanda doldu.Kaldı ki iki binlerin başında Gibson , PRS ile de davalıktı Single cut modellerinden dolayı.Mahkeme iki gitarın aynı gitar olmadığına hükmetti.Kimse PRS için kopyacı demez ama.
Superstratlara laf yok ama superlespaullere var.
Kimileri modern les paul diyor.Zevk meselesi maun superstrat varsa kızılağaç les paulde yapılabilir.Bugün floyrose h-s-s dizilimli les paullerde var.
Neticede rock müzik popüler kültürün bir öğesi.Özellikle seksenlerde gitar gitaristin yegane aksesuarı olduğu için tamamen modaya dönüşüyor.Kıyafete göre gitar rengi seçmeler bir dönem cırtlak kırmızıların moda olması bir dönem güneş yanığı sunburstlar böyle gidiyor.Tabiri caizse modası eskimeyen bir kaç model var ve herkesin bu modelde gitara sahip olmak istemesini anlayışla karşılamak lazım.
Kaldı ki Jackson'da öyle Atlantis kıtasını keşfetmiş bir gitar değil ama bizim ülkemizde tabudur.Özellikle doksanlarda.Benim liseye başladığım 99'da dahi Japon Jacksonlara ayrı bir gözle bakılıyordu.Aslında az olanın değerli olması bu durum.Bunla alakalı bir yazı yazmak gerek.
Herkes ticari bir iş yapıyor.Gitarların sadece renklerini ve az biraz şekillerini değiştirerek üretim yapıyor pek çoğu.Biri bana son dönemde üretilmiş başka hiç bir İbanez'e ve gitara benzemeyen bir model göstersin.Başarılı olmuş bir iş varsa herkes onun peşinden gider bu kadar basit.