Ebru Sanatı

kitirde buluşan muhteşem renklerin hiç bir şekilde birbirine bulaşmaması hep ilgimi çeken yanı olmuştur bu sanatın.
yapılırken büyük zevk duyuluyor olsa dahi yine de kağıda çizmeyi tercih ediyorum:D
 
Evet evde kendiniz yapabilirsin baya önce sormuşsunuz ama anca gördüm yazdığınızı dediğim gibi hazır kitreler satılıyor kutularda genelde üzerlerinde de ne kadar konulucağı ölçek olarak belirtiliyor suya koyup bekletin 2 saat yeterli bir süre ve sonra istediğin renkte boyanızı içine koyun boyalarda kırtasiyelerde bulunur zaten boyaların kapağıdna damlalık vardır dolayısıyla ölçüyü kaçırmazsınız aman kabarcıkların çıkmasına izin vermeyin sonra şekillendirin uzun bir çubukla yapabilirsin ya da bir strafor a tek tek kürdan geçirip tarak biçimi elde edebilirsin onunla da şekillendirebilirsiniz sonra bir tarafını kaldıramanız için katladığınız A4 kağıdını(başka bir boyutta olabilir kabınıza göre) kitreye yerleştiriniz eğer kağıt suyun üzerinde kalmaz çökerse kitre tutmamış ya da kötü bir maldır demektir. Su yüzeyinde kalan kağıdınızı katladığınız kısmından çekerek kabın kenarlarına sürterek çıkartın sakın direk alıp kaldırmayın boyalar akar. Kurudukdan sonra eseriniz ortaya çıkar ama şunu söylemeliyimki ne yaparsanız yapın güzel birşey çıkar ortaya özellikle çocuklara yaptırılmasını tavsiye ederim insanın kendini sanatçı gibi hissetmesini sağlıyor denemenizi tavsiye ederim ;)
 
Ebru sanatına yeni başlayan birisinin kitreyi kendisi hazırlaması ve tutturması biraz zor ama yinede yapılabilinir. Ben pratik bir denemek istiyorum bana göre birşey mi değilmi derseniz hazırlarını tavsiye ederim kaliteli alırlarsa gayet iyi tutuyor kitre ve çok pahalı birşeyde değil.
 
limonata demiş ki:
Ebru sanatına yeni başlayan birisinin kitreyi kendisi hazırlaması ve tutturması biraz zor ama yinede yapılabilinir. Ben pratik bir denemek istiyorum bana göre birşey mi değilmi derseniz hazırlarını tavsiye ederim kaliteli alırlarsa gayet iyi tutuyor kitre ve çok pahalı birşeyde değil.

eh pekala bakalım tavsiye olsun ;)
o değilde bu eziyetli bir sanat başta kolaylığa kaçan bir insanin ilerlemesini beklemek biraz absürt olur bence.
 
Büyük bir sabır ve zahmet ile vücuda getirilen, kim tarafından, nasıl ve ne amaçla geliştirildiği tam olarak bilinmeyen ebru, Türklerde kağıdın süsleme sanatlarında kullanılmasıyla büyük aşama kaydetmiştir. Çeşitli bitkiler, çiçekler ve varaklar kullanılarak çeşitli kağıt üretimi yapılmış, paralelinde ebru sanatı da geliştirilmiştir.

Ebru tarih boyunca kelime anlamı olarak çeşitli biçimlerde ifade edilmiştir Bulut gibi, mermer damarları gibi renkli, dalgalı ve hareli şekillerle kağıtlara yapılan süsleme sanatı şeklinde tanımlanan ebrunun bazı kaynaklarda yüz suyu anlamına gelen "ab-ı ru" sözcüğünden geldiği söylenmektedir. Ebruda su üzerine bırakılan boya damlaları, düştükten sonra yayılırlar ve çeşitli şekiller oluştururlar. Sonuç olarak insan elinin de müdahalesi ile inanılmaz görüntüler çıkar ortaya…

Yaygın bir söylenişe göre de ebru kağıdı, buluta benzeyen renk kümleri meydana getirdiğinden Farsça'da "bulut gibi, bulutumsu" manasına gelen "ebr" kökünden türetilen "ebri" kelimesi ile anılmış, daha sonra söyleniş açısından "ebru" daha uygun bulunduğundan, bu sanat ebruculuk olarak adlandırılmıştır. Ebruda yaygın olarak kullanılan renklere bakıldığında, güneşli veya yağmurlu, açık veya kapalı bir gökyüzünü seyrediyormuş izlenimine kapılmak bundandır.

Çeşitli ülkeler ebruya kendi dillerinde, kendi bakış açılarına göre isimler vermişlerdir. Kağıt üzerindeki şekiller mermer damarlarına benzediğinden ve kağıda mermer görünümü verdiğinden Fransızlar ebruya papier marbre, İngilizler de marbled paper demişlerdir. Araplar ebru yerine, damarlı kağıt anlamına gelen varakü'l-mücezza sözcüğünü kullanmışlardır. Almanlar ise bu sanatı "Türkishch Papier" yani Türk kağıdı adıyla tanımışlardır. Bugün bile pek çok ülkede ebru Türk kağıdı olarak bilinmekte ve kullanılmaktadır.

Japonya'da tarihsel süreçte ebru tekniğine benzer bir teknik kullanılmıştır. Sumi ressamları, tuval üzerinde kullandıkları fırçaları temizlerken, suyun üzerinde biriken boyaları başka kağıda aktarmışlar ve "Suminagashi" adı verilen boyama tekniğini bulmuşlardır. Bilinen en eski suminagashi örneği 1112 yılına ait olan "Sanjuroku-nin Shu" adlı belgede göze çarpmaktadır. Metot olarak ebruya çok benzeyen bu sanat günümüzde hala yaşatılmaktadır. Ebru, Suminagashi gibi basit formlardan Hindistan, İran ve Türkler üzerinden günümüze kadar çeşitli değişimler geçirerek gelişmiştir. Desenler, içeriği ve manası olan soyut yapıtlar haline gelmiştir.

Ne şekilde isimlendirilirse isimlendirilsin ebru da diğer sanat dallarında olduğu gibi ortak paydasında doğayı yani her sanat gibi tüm güzellikleri içinde barındıran, gizemli bir iç yolculuğudur.

SUYA YAZILAN YAZININ EŞSİZ GÜZELLİÐİ

Tarih boyunca hattatlar, nakkaşlar, müzehhipler, ressamlar, mimarlar ve daha pek çok sanatkar, var olan güzellikleri gözler önüne serme çabası ile sanat alemlerinde birer ışık olma görevi üstlenmiş ve geleceği aydınlatan birer nefer olmuşlardır. Bütün Osmanlı sanatlarında olduğu gibi ebru da zorlu, emek isteyen, geri dönüşü ve tekrarı olmayan, çok değişkenli usta-çırak usulü ile öğrenilen bir sanattır. Ebrular yani kağıdın üzerinde beliren renkli hareler, bazen yapım tekniğiyle bazen desenin yarattığı çağrışımlarla, bezen de deseni yaratan sanatçının adıyla anılırlar.

Ebru sanatı icra eden nice ebruzen de, hayal dünyalarında gizli olan şekilleri suya yansıtma, bununla da yetinmeyip bu imgeleri maddi dünyada kalıcı hale getirmek için doğanın kalbinde gizli malzemelerle, yaşam kaynağı suyun üzerinde birbirine hiç karışmadan yüzen renkler harmonisi oluşturma görevini üstlenmişlerdir sanki…

Bir diğer anlamda eşsizliği dokunuşlarda gizli olan ve her defasında yeni yeni ifadeler kazanan bir kağıt boyama sanatıdır; ebru… Başka bir ifadeyle de, suyun üzerine resim çizme sanatı denilebilir…

Geleneksel Türk El Sanatları içerisinde özel bir yere sahip olan ebru, Türk kültüründeki süsleme anlayışının, güzellik, estetik ve zerafetinin bir simgesidir. Ebru, tekne içinde oluşturulan o uçsuz bucaksız dünyanın, sonsuz renk kombinasyonları ile kağıda aktarılarak ölümsüzleştiği bir abide gibidir…

Ebrunun felsefesi itibariyle de farklı dünyalara kapı aralamaktadır. Ebruda bulut gibi şeffaf bir güzellik saklıdır. Bir şafak ya da grup vakti, kırmızı, sarı, lacivert ve mavinin muhteşem uyumundan bir ebrunun şekillendiği görülür. Yine bazı gecelerde gökyüzünün geniş bir ebru teknesi olduğu ve usta bir fırçanın lacivert, mavi ve ışıklı beyazın tüm ayrıntılarıyla şekillendirdiği bir sanat zahir olur. İşte sanatkarların da yaptığı, bu semavi güzellikleri yeryüzüne aksettirmek ve kağıt üzerinde ebedileştirmektir. Bu anlayış içerisinde ebru teknesi genişler, genişler… Ebrucunun benlikten uzaklaşan gönlü gibi genişler… Ve gittikçe bir kainata benzer…

Ve sözün özü, kainatı yüreğinde taşıyan eşsiz bir el sanatıdır ebru…

KULLANILAN MALZEMELER

Ebruda kullanılan malzemelerin hepsinin tabiattan olduğu görülmektedir. Bu kadar doğal ortaya çıkan bir sanatın malzemesinin saf olması bu anlamda çok olağandır. Ebrunun en önemli özelliği bir sonraki denemede asla öncekinin aynısının yapılamamasıdır. Ebru yapımında kullanılan başlıca malzemeler, boya , su, kitre, sığır ödü, kağıt, tekne, fırça, biz ve taraklardır.

Boya: Eskiden beri ebruculukta toprak boya denilen boyar maddeler kullanılırdı. Toz halindeki bu boyalar madenidir ve doğal maden oksitlerinden çıkarılır. Türkiye bu tür boyalar açısından çok zengin bir ülkedir. Artıca başka ülkelerden de boyalar gelir. Mesela mavi renk için Pakistan’ın Lahor kendinden lahor çividi kullanılır. Boyalar “desteseng” adı verlen ezici araç ile ezildikten sonra su ile çamur haline getirilir. Daha sonra içine öd ilave edilir. Ara renkler oluşturmak için ise uygun renkler belirli oranlarda karıştırılır.

Su: Ebrunun ilk dönemlerinde yağmur suyu kullanılırdı. Ancak günümüzde yağmur suları aist barındırdığından damıtılmış içme suyu kullanılmaktadır.

Kitre: Ebru suyuna yapışkan bir koyuluk vermek için kullanılan bitkisel bir zamktır. Anadolu, İran ve Türkistan dağlarında yetişen geven(astralagus) türü dikenli bitkinin gövdesinden elde edilir. Bitkilerin çevresi temizlenir. Geniş çukurlar açılır ve bitkiler saplarından temizlenerek öz suyunun akması sağlanır. Bitkiler kesilmeden gövdesinden veya dalları arasından sızan ve havayla temas ederek katılaşan bitki özsuları da toplanır. Piyasada genellikle aktarlarda bulunabilen kitrenin plaka halinde beyaz ve topraksız olanları tercih edilir. Tarihsel süreçte kitre yerine ayva çekirdeği, deniz kadayıfı, keten tohumu ve salep de kullanılmıştır.

Sığır ödü: Kitreli suyun yüzeyindeki boyaların çökmeden yayılmasını ve birbirine karışmasını önleyen safra asitleri ihtiva eden, hayvansı bir maddedir. Aynı rengin ve farklı büyüklükteki desenlerin değişik tonlarını ortaya çıkarır. Aynı zamanda boyanın kağıtta sabitleşmesin sağlar. Öd suyunun bozulmasına engel olmak için önceden kaynatılır ve bu şekilde saklanır. Eskiden öd yerine tütün yaprağını ve sığırın öd kesesindeki taşların kaynatılarak bunun suyunun da kullanıldığı olmuştur. Ayrıca bazı ebrucular, kumlu ebru yapımında kalkan balığının ödünü tercih etmişlerdir.

Kağıt: Bu sanat, bir tür kağıt boyama sanatı olduğndan kullanılacak kağıtlar da özel olarak seçilir. Emici özelliği fazla ve mat renkli olanları tercih edilir. Genellikle 60-80 gr. ağırlığında, birinci hamur kağıtlar ya da ikinci, üçüncü hamur kağıtlar özellikle eskiyi yaşatmak isteyen kişilerce aranır.

Tekne: Ebru yapımında tekne adı verilen kaplar kullanılır. Bunlar çinko, tahta, alüminyum veya galvanizden yapılır. 4-6 cm. derinlikte ve genel olarak 35x50 cm. boyutunda tekneler tercih edilir. Eğer tahta tekne kullanılacaksa ziftle sızdırmaz hale getirilmesi gerekir. Ayrıca suda ıslanan kağıt genişleyeceğinden teknenin kullanılan kağıttan büyük olması gerekir.

Fırça: Gül ağacının dallarından fırçanın sapı; at kuyruğu kıllarından da fırçalar yapılır. Gül ağacının tercih edilmesinin nedeni küflenmemesi, boyalr serpilirken parmağa vurulan darbelerle esnememesi ve parmağı acıtmamasıdır. Yaşlı atın kuyruğu daha kalın telli olduğu için daha çok tercih edilir. Kalın telli kıllardan yapılan fırçalar ise daha uzun ömürlü olmaktadır. Sap uzunluğu için ölçü; 20-25 cm., kıl uzunluğu için ise 2-2,5 cm. olarak belirlenmiştir.

Bizler ve Taraklar: Boyalara şekil vererek desenler oluşturmak için çeşitli kalınlıklarda çubuklar kullanılır, bunlar “biz” diye adlandırılır. Ayrıca yine desen oluşturmak için bir tahta üzerine belirli aralıklarla sıralanmış metal tellerden oluşan taraklar vardır.

YAPILIŞI

Ebru için gerekli olan malzemeler boya, kitreli su, sığır ödü, kağıt, tekne, fırça, biz ve taraklardır. Ebru yapımının zor olan kısmı bu malzemelerden kitreli su ve boyanın hazırlanması kısmıdır.

Geven denilen otun gövdesinden elde edilen ve beyaz renkli bir tür zamk olan, baharatçı veya aktarlarda satılan kitre belli oranda, suyla bir kabın içinde karıştırılır. Oluşturulan bu karışım arada yoğrularak ve karıştırılarak 12 saat kadar bekletilir. Kitre bu süre sonunda suda erir ve karışım boza kıvamından biraz daha seyrek bir hal alır. Hazırlanan sıvı ince bir tülbent ile süzülerek temizlenir. Kitreli su son haliyle tekneye yavaşça ve köpürtmeden boşaltılır.

Ebru teknesi genellikle dikdörtgen biçiminde yayvan bir teknedir, alüminyum bir baklava tepsisine benzer.

Katı halde bulunan toprak ebru boyalarının kullanılabilir hale gelmesi için önce iyice ezilmesi ve mümkün olduğunca toz haline getirilmesi gerekir. Bu işlem mermer üzerinde “desteseng” adı verilen bir taş yardımıyla ezilerek yapılır.

İyice ezilen ve su ile macun kıvamına getirilen boyanın içine öd katılır, katılan ödün miktarının doğru ayarlanabilmesi için, kitreli su üzerinde denemeler yapılır. Boya fırça ile kitreli suya serpilir. Boya, içindeki öd miktarına bağlı olarak dağılır, su üzerindeki boya açılımlarına bakarak istenilen kıvam sağlanır. Hazırlanan boyalar ayrı ayrı kaplarda saklanır.

Boyalarda ana renkler şunlardır; mavi ( Lahor çividi ), sarı ( arsenik sülfür içeren toprak), kırmızı ( demir oksit içeren toprak ), siyah ( siyah oksit-is ) ve beyaz ( üstübeç ).

Ara renkler elde etmek için ise, bu renkler belli oranlarda karıştırılır. Yeşil rengi elde etmek için sarı ve mavinin, mor rengi elde etmek için mavi ve kırmızının belli oranlarda karıştırılması gibi. Rengi açmak, ebruda soluk desenler oluşturmak içinse boyaya su katılır.

Bu malzemeler hazırlandıktan sonra tekne içindeki kitreli su üzerine at kuyruğu kılından ve gül dalından yapılmış fırça yardımı ile boya serpilir. Serpilen boya su içinde yayılır. Su üzerinde oluşan ebru desenleri kitreli suyun yoğunluğu ve özgül ağırlığına, boyaların içindeki öd miktarına, ortamın sıcaklığı ve nemine bağlı olarak değişiklik gösterir.

Boya su üzerinde fırçayla serpildikten sonra yayılmaya başlar. Yayılan boyanın üzerine daha koyu renkli boyalar bizin ucuyla damlatılır. Oluşturulan noktalara bizle lale, gül veya gelincik gibi şekiller verilebilir. Veya tarakla tarama ebru desenleri oluşturur.


Desenler oluşturulduktan sonra ebrulanacak kağıt yavaş ve dikkatli bir şekilde teknedeki kitreli su üzerine kaydırmadan yatırılır. Su ile kağıt arasında hava kabarcıkları oluşmaması için kağıdın üzeri elle sıvazlanır. Eğer kağıt ile kitreli su arasında hava kabarcığı kalırsa bu kısım boya almaz ve desenin bu bölgesi boş kalabilir.

Boyaların kağıda geçmesi için bu şekilde 10 saniye kadar beklenir. Ebrulanan kağıt iki ucundan tutularak yine dikkatlice teknenin bir kenarından sıyrılarak çekilir ve kitreli suyu süzdürülür.Daha sonra kağıt kurumak üzere düz bir zemin üzerine konulur. İstenirse kuruyan ebrulu kağıt mührelenerek düzeltilip yüzeyi parlatılır.

KULLANILDIÐI ALANLAR

Ebru sanatı geçmişte müstakil bir sanat dalı olarak görülmediği için, kitap, levha, mahfaza gibi yazı yazılan malzemelerde yardımcı sanat olarak kullanılmıştır.

Geçmişte ebru sanatının kullanıldığı başlıca alanlar şunlardır:

1-Ciltlerde yan kâğıdı olarak
2-Ebrulu Şemse ciltlerde
3-Çarkûşe ciltlerde (Kitapların yıpranmaması için kapakların dört köşesine konulan kâğıt)
4-Kıt’a, levha ve murakka’ların iç ve dış pervazlarında
5-Yazı koltuklarında
6-Yazılarda fon olarak
7-Mahfazalarda
8-Ferman kabı (kubur: içine hat malzemesi veya ferman konulan silindir şeklindeki kutu) olarak…

Ebru sanatı, yaşanan hayatın içindeki her şey gibi değişim ve gelişime ayak uydurmuş, günlük yaşamın içerisinde kendine haklı bir yer edinmiştir. Ebru, günümüzde diğer sanatlardan ayrılmış, başlı başına bir sanat haline gelmiştir. Çağın sanat akımları içerisinde yeni bir boyut kazanan ebru, günümüzde kağıt dışındaki yüzeylere de uygulanabilmektedir.

Günümüzde ebru sanatının kullanıldığı başlıca alanlar şunlardır:

1-Kitap ve defter kapları olarak
2-Ahşap üzerinde
3-Çeşitli kumaşlar üzerinde
4-Cam üzerinde
5-Seramik ve çini üzerinde
6-Deri üzerinde
7-Duvar kâğıtlarında
8-Fular ve eşarplarda
9-Kravatlarda
10-Perdelerde
11-Keçe üzerinde

Hatta ebru, filmlerde farklı görüntüler elde etmek için fon olarak bile kullanılmıştır. Bunun en bilinen örneği, tüm dünyada beğeni ile izlenen, 2001 yapımı “Uzay Yolu” adlı filmdir.

Ebruyu tuval ve cam gibi yüzeylere uygulayan Ali Burhan Ersan, kumaşa, deriye çalışan ve büyük defilelere tasarımlar yapan Osman Şimşek, günümüzde değişik ebru uygulamaları yapan isimlerden sadece ikisi… Böyle modern çalışmalara imza atan sanatçılar, her kullanımın kendine has bir güzelliği olduğunu ifade etmektedirler.

Necmettin Okyay, Mustafa Düzgünman, Fuat Başer, Alparslan Babaoğlu ve Niyazi Sayın gibi ebru ustaları, ebru sanatının yaşatılarak bugünlere ulaşmasına vesile olmuşlardır. Ebru, ona gönül veren günümüz sanatçıları tarafından da farklı zeminlerde, farklı tekniklerde ancak özü korunarak yaşatılmaya devam edecektir…

k-192455-kkk.gif
alıntıdırwww.facesmile.org
 
gerçekten büyük bir sanat ancak ülkemizin öz değeri olmasına rağmen nedennnn ilgi görmiyor kardeşim. ankarada bu sanat icra ediliyorsa araştırıp gönlümü vereceğim
 
ankara'da ebru sanatı çok seviliyor hatta bunun için kurslar bile var. sadece kurs da değil. ebru evleri ve ebru sanatı ile ilgili sergiler açılıyor devamlı. bunların bazıları belediye kaynaklı olsa da özel açılan kurslar ve sergiler de var. mesela ben seneler önce sheraton oteli'nde gerçekleştirilen bir sergiye katılmıştım. bildiğim ankara'da bahtiyar ebru evi vardı ama sonra ne oldu bilmiyorum belki de kurslar devam ediyordur.
 
Geri
Üst