Nazım Hikmet

Nazım hikmet çok büyük bir şairdir ve sadece şiirleriyle büyüktür nazım hikmet türkiyenin nazım hikmetiidir ve hiç bir siyasi ve fikri grub onu kendi tarafındanmış gibi göstermemelidir nazım hikmeti necip fazılla karşılaştırmak ömer seyfettinle aziz nesini karşılaştırmak gibi bişi ikiside büyük şairlerdir sadece görüşleri farklıdır ve hangisin daha güzel şiir yazdına içinizden kimsenin karar verebilecek düzeyde olduğuna inanmıyorum.... nazım hikmete niye sahip çıkmadık diyorsun sen sürgünde ölen padişah taraftarı ne kadar çok yazar şair var biliyormusun cumhuriyetin kuruluşundan sonra....
Ozamanki koşullarda öle gerekmiş öle olmuş şimdiki koşullarda düşünmeyin herşeyi..
 
Necip Fazıl'ın gerici düşüncesi olması, onun estetik bir damarı olmadığını göstermez. Lakin bazılarımız gene saçmalamış. Nazım Hikmet, Türkiye'ye değil tüm dünyaya mal olmuş bir şairdir. İnsanlığın şairidir. Kendini de böyle nitelemiştir.
Heme şovenleşmeyelim her fırsatta.
 
Eroika demiş ki:
Necip Fazıl'ın gerici düşüncesi olması, onun estetik bir damarı olmadığını göstermez. Lakin bazılarımız gene saçmalamış. Nazım Hikmet, Türkiye'ye değil tüm dünyaya mal olmuş bir şairdir. İnsanlığın şairidir. Kendini de böyle nitelemiştir.
Heme şovenleşmeyelim her fırsatta.
çok haklısın,nazım hikmet konusundaki düşüncelerinde,zamanında bu büyük şaire sahip çıkmamış olan türkiye aslında guru duymalı böyle bir şaire sahip olduğu için ve utanmalı onu memleket hasretien mahkum öldürdüğü için...her neyse onu kimseyle karşılaştırmamalı bence...
 
ben türkiyey mal olmuş demedim türkiyenin dedim victor hugo nasıl fransanın sa nazım hikmette türkiyenin sanatçısı ve bütün sanatsal etkinlikler dünya ya mal olur benim dediklerimle ne alaka senin sölediklerin ben tekrar sölemek istediğim emile zola realisttir victor huga romantiktir ya da aziz nesin bildiğiniz gibi bir yazar ömer seyfettin görüşleri belli görüşlerinin ne olduğu onların sanatsal açıdan ne kadar büyük olduğu göstermez nazım hikmetle necip fazılı şiir anlamında karşılaştıracak düzeyde değil forumdaki hiç kimse ben bunu sölemek istedim.
 
Nazım Hikmet tüm dünya ya mal olmuştur ki o zamanın düşünürleri ve ileri gelen insanları da (sadece Türk olanlar değil) Nazım ın ne kadar hareika bir nsan olduğunu belirtmişlerdir..ayrıca Nazımın konuştuğu dil evrensel bir dildir..sadece Türkiye için değil bir sürü konuda şiir vardır..insanlığı anlataan duygulara inen şiirler..
 
karısının nazım hikmete,nazım hikmet hapisteyken yazmış olduğu bir mektup:
ben senden önce ölmek isterim.gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun.Ben zannetmiyorum bunu.İyisi mi beni yaktırırsın odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.kavanoz camdan olsun ki içinde beni görebilesin.fedakarlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için.ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin.sonra sende ölünce kavonozuma gelirsin ve orda beraber yaşarız.külümün içinde külün.ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi oradan atana kadar...
ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.toprağa beraber dalacağız.ve birgün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak.biri sen biri de ben...
ben daha ölmeyi düşünmüyorum.ben daha çocuk doğuracağım.hayat taşıyor içimden.kaynıyor kanım.yaşayacağım ama çok,pek çok ama seninle beraber.ama ölümde korkutmuyor beni.yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde.hapisten çıkma ihtimalin var mı bu günlerde?içimden birşey belki diyor...
 
morvesiyah demiş ki:
karısının nazım hikmete,nazım hikmet hapisteyken yazmış olduğu bir mektup:
ben senden önce ölmek isterim.gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun.Ben zannetmiyorum bunu.İyisi mi beni yaktırırsın odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.kavanoz camdan olsun ki içinde beni görebilesin.fedakarlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için.ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin.sonra sende ölünce kavonozuma gelirsin ve orda beraber yaşarız.külümün içinde külün.ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi oradan atana kadar...
ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek.toprağa beraber dalacağız.ve birgün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak.biri sen biri de ben...
ben daha ölmeyi düşünmüyorum.ben daha çocuk doğuracağım.hayat taşıyor içimden.kaynıyor kanım.yaşayacağım ama çok,pek çok ama seninle beraber.ama ölümde korkutmuyor beni.yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde.hapisten çıkma ihtimalin var mı bu günlerde?içimden birşey belki diyor...
Piraye Nazım Hikmet' in yazdığı bu mektup, Nazım Hikmet'in "Yatar Bursa Kalesinde" adlı kitabında şiir olarak yer alıyor...
 
Şiirleri tüm dünyada milyonlarca insan tarafından okunmuş Pablo Neruda'ya şöyle sormuşlar:
-Önde gelen şairlere yer vereceğiniz bir antoloji oluştursanız Nazım Hikmet de yer alır mıydı?
Cevabı şu olmuş;
-Tek bir şairden oluşan bir antoloji hazırlasaydım,bu şair Nazım Hikmet olurdu!
Düşünün,bunu söyleyen Neruda gibi büyük bir şair ve düşünce adamı.Bunun üzerine Türkiye'ye mi dünyaya mı mal oldu tartışmanın pek anlamı kalmıyor.Türk devletinin ders kitaplarında Nazım Hikmet'e yer yokmuş,bu umrumda bile değil.Nazım Hikmet o kitaplara sığmaz zaten!
 
Bedri Rahmi yazmıştı sanıyorum Nazım için:
Sana kökü dışarıda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun mundar ilikleri dilleri çürüsün
Sen Kızılırmak'casına bizimsin
En büyük demircisi dilimizin
Canımız ciğerimizsin
 
KARIMA MEKTUP

Bir tanem!
Son mektubunda:
"Başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.

"Seni asarlarsa
seni kaybedersem;"
diyorsun;
"yaşayamam!"

Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.

Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.

Fakat
emin ol ki sevgili;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar Nâzım'a

Ben,
alaca karanlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...

Karım benim!
İyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.

Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı,

Ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.
 
"sarilip yatmak mumkun degil bende senden kalan hayale.
halbuki sen orda, sehrimde gercekten varsin etinle kemiginle
ve balindan mahrum edildigim kirmizi agzin, kocaman gozlerin gercekten var
ve asi bir su gibi teslim olusun ve beyazligin ki dokunamiyorum bile"

Bir de Nazım Hikmet Rubaileri vardır.Böylesine büyük bir şair dünya üzerine asırda bir iner..
 
Vasiyet

Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...

Barviha Sanatoryumu - 27.04.1953

Nazım Hikmet RAN

anadoluya koydurmadılar ama biz seni kalbimize koyduk, gömmedik, orada bir yerlerde hala yüreğimize fısıldıyorsun,duyabiliyorum, bir gün işte o gün gelecek sonra yeniden içimzden çıkacak milyonlarca Nazım Hikmet, yaşayıp gideceğiz bu meçhul sonsuzlukta. :!:
 
istediğiniz eleştiriyi yapın umurumda bile değil, her şiirini okuduğumda gözümden bir damla daha düşüyor. Böyle bir ustayı bulmuşunuz komünisttir diye beğenmiyosunuz , evet ben de komünist'im, yeter artık bırakın ustamızı, keşke siz de onun bu ülkeyi sevdiği kadar sevseydiniz bu ülkeyi. Babanızdan kalma at gözlükleriyle bakıyorsunuz dünyaya, önce şu gözlükleri çıkarıp biraz araştırın tarihi, sonra bi de zahmet olmazsa bir şiirini okuyun ama doğru dürüsüt ama anlayarak , tabi o zeka varsa. Türkiye'yi geçtim, dünyanın en büyük ustalarından birine selam duruyorum burada, korkma ustam bırakmayacağız seni o topraklarda yapayanlız, içimizdesin sen bizim.

Bungula yazmış:

"Yaşarsın, karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki, sevgili,
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazım’a!"
anlayana tabi ustamızın bu şiirleri.

gelmeyecek bu dünya'ya bir daha senin gibi aşığı, senin gibi mavi gözlü, ve senin gibi ama "senin gibi" vatanını seven.
 
Nisa demiş ki:
SENİ DÜŞÜNMEK

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.



ne kadar güzel söylemiş nazım :( bu şiir neler de hatırlatıyordur umarım içinizden birilerine...

bu şiiri okumuştum ortaokula giderken bi arkadaşım sayesinde resmen vurulmuştum o anda.. sonra bunu beğenince arkadaşım nazım hikmetin bi kitabını getirmişti. ondan sonra tanıdım nazımı ve şiirleri..
bu şiirdir benim şiire vurulmama sebep...
 
memleket edebiyatı içinde yer alan şair ülkenin geleceğinin marksizmde olduğunu savunmuş ve tiyatro oyunları şiirleriyle harikalar yaratmıştır kimse değerini bilmez tabii biz nilay dorsaların semra hanımların nesliyiz
 
KIZÇOCUÐU


Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

NAZIM HİKMET
 
Geri
Üst