Koku: Bir Katilin Hikayesi

Patrick Süskind'in ünlü romanından sinemaya uyarlanan, 2006 yapımı bir film.Başrollerde Ben Whishaw,Dustin Hoffman,Alan Rickman gibi isimler bulunmakta.Bence kitabı çok daha güzel tıpkı çoğu sinemaya uyarlanan filmler gibi ama gene de izlenilebilir bir film.
 
Keşke Kurt yaşasa ve bunu görseydi.İnanılaz sevinirdi,ya da filmini yaptılar diye yönetmene küfür ederdi."Hayatımı değiştiren kitap" demiştir Patrick Süskind'ın bu baş yapıtı için Kurt Cobain.Okuduğum en iyi kitaplardan birisi,En çok filminin yapılmasını istediğim 2 kitaptan biriydi.Ne zamandır bekliyorum fakat henüz izleyemedim.Bir çok kitabın sinema uyarlaması berbat oluyor,umarım buda diğerleri gibi olmaz
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
benim kitabı okurken çok midem bulanmıştı ama gerçek anlamda..zaten kokuya dayanamayan birisiyimdir.beni çok rahatsız etti.filmde böyle bişeyi pek hissetmedim, kitabın tasvirleri anlatımından olsa gerek...:roll:
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
Sadece bazı detaylara daha fazla yer vermeliydiler diye düşünüyorum örneğin mağaradaki yaşamı bu kadar kısa sürmemeliydi.Orası için hissettikleri anlatılmalıydı vs..Neyse sürükleyici gene de..
 
Açılın şimdi, hop, hişşt; birader, bi dükkana bakın be.. Söylemek istediğim çok şey var ama bir araya getiremiyorum; ondandır bu hezeyan..

Nedir yahu bu? Kritiklere bakıyorum, hımm fena şeyler yazılmamış, eh kitabını da okumuşum ve konu fantastikliği çok sevmememe rağmen bir seyahatte merak ettirmişti kendini; ama gel gör ki bu filmde kitabın işlenmesinin ya da doğaçlama bir yorum katılmasının eksikliğinin yanı sıra, bir de "Film nasıl dinginleştirilir ve seyirci puflatılır?" dersi verilmiş itinayla..

Bana böyle geldi en kaba tabiri ile. Yani o sonda kokunun insanlara yayılıp mest edişi, sonra esasoğlanımızın aklına gelen şeyleri o anda yaşadıkları ile özdeşleştirip duygulanması ve iki tutam göz yaşı dökmesi; ulan bu iki şey yarım saatte olur mu? Sen böyle yaparsan, ben de puflarım arkadaş diyorum..

Ya aslında çok daha güzel işlenebilirmiş bu konu ama bence yönetmenin çıkmaza soktuğu bir film olmuş. Dustin Hoffman'ın oynadığını unutmuşum, görünce sevinmiştim epey. Kokuyu saklayabilmek adına denek olarak kullandığı şeylerin ilginçliği, öldürülen kızların Vatikan'a kadar yankı bulan hadiseler, her yandan "işlenebilirlik" kokuyor film adı gibi, sadece biri onu tutup çekmeli.

Ha olumlu yanı hiç mi yok? Var, cesur bir olumluluk var. Herkesin seviştiği o sahne gerçekten cesur ve başarılı bir çekim. Papaz bile yoldan çıktı, ne diyeyim daha.. :LOL:

Kızıl saçlı güzellerin güzeli kızımızın hatırına bile olmaz diyorum, ı-ıh. Filmin sonuna ulaşmak adeta Avrasya Maratonu'nu bitirmek gibi bir şey, ben öyle hissettim filmden çıkıp ıssız Antalya sokaklarında eve doğru yollandığımda.
 
Filmi seyrettiğimde romanın o olağanüstü anlatımına en yakın derecede çekmeye çalıştığı hissine kapıldım Tom Tkywer'in. Sanırım bunun cabası neticesinde bazı sahneler uzunca tutulmuş ve romandaki bazı sahnelerin olağanlığıyla betimlenmeye çalışılışı filmde bolca hafif meşrep sahneler görmemize sebep olmuş.

Jean Baptista Grenouille rollunu canlandıran Ben Whishaw gayet başarılı bir performans sergilemiş, özellikle pandomimvari haraketlerde tiyatral alandaki başarısını ve yetisini gözler önüne sürerken ikilemler ve içinde yaşadığı çatışmaları oynadığı karakterin mimikleriyle bütünleştirebilmiş.

Pandini'yi canlandıran daha doğrusu cidden canlandırmış olan Dustin Hoffman'un oyunculuğuna diyebileceğim hiç birşey yok tek şey hariçinde "mükemmel" sanki pandini karakteri var orada evet orada duruyor onu görüntü kalitesi yüksek bir gizli kamera seyrediyor hissine kapıldım, Dustin Hoffman'ın sahnelerinde.

Film'de herşey iyi güzelde neden "İngilizce" çekilmiş bu film öykü "Fransa" da geçiyor roman'ın aslıda "Fransızca" neden bu film ingilizce o zaman onu anlayamadım. İllaki global bir dilde çekecez diyerek mahvetmişler bence bir nebze daha o filmi.

Neyse güzel bir filmdi herşeye rağmen gidilesi ve seyredilesi herkes için özellikle kitabı okuyanlar için bir nebzede kitabı hayal dünyamızda çanlandırdığımıza yakın tutulmuş film. Bunun yanında Ben Whishaw ve Dustin Hoffman'ın oyunculuklarıda gayet iyi, herşeye rağmen seyredilesi bir film yahu kitabı okuyanlar için özellikle işte daha iyi bir film çıkabileceği kesin birşey ama çıkmayadabilir. Kitap o kadar zor bir anlatıma sahip ki bunu beyaz perdeye aktarmak gayet zor bir iş en azından hafifinden bunu başarmışlar gibi hissediyorum. GİDİN GÖRÜN BE KARDEŞİM FİLMİ!!!

Neyse Müziklerinede değinelim birazcık Berlin Filarmoni Orkestrası yapmış bu filmin müzikcağızlarını gayette başarılı olmuş hatta büyülü filmin en güzel yanlarından birisiydi belkide en güzeli müzikleriydi tabi benim kannımca öyle.

Ha bu arada aklıma geldi

Purgatory demiş ki:
Ha olumlu yanı hiç mi yok? Var, cesur bir olumluluk var. Herkesin seviştiği o sahne gerçekten cesur ve başarılı bir çekim. Papaz bile yoldan çıktı, ne diyeyim daha..

bu hususda benim aklıma takılan birşey vardır ki o da Spencer Tunick'e mi özenmişler o sahneyi çekerken yahut Spence Tunick Patrick Suskind'in bu eserindeki sahneyi kafasında kurgulaması neticesindemi o meydanları dolduran çıplak çalışmalarını yapmış ahanda bunu merak edıyorum çık işin içinden çıkabilirsen. Bir bilen bir fikri olan varsa yardım etsin bana çok sevinirim.

Hadin Kalın Sağlıcakla şimdilik....
 
Bazı eksiklerine rağmen,farklı ve iyi bir filmdi.Özellikle;açılış sahnesi,belkide sinema tarihinin en rahatsız edici ve miğdelerin zor kaldıracağı sahnelerdendi.
 
tamam eksikleri olduğuna katılıyorum ama tom tykwer elinden geleni yapmış bence çünkü kitaptan filme uyarlamak çok zordur üstüne üstük böyle bir kitabı uyarlamak daha bi zordur yani... o açıdan düşünürsek kötü denmesi bence acımasızca bi eleştiri... alan rickman herzamanki gibi ilginç bi rolde çıktı karşımıza ve yine hakkını verdi tabi ki de... dustin hoffman a zaten diyebilecek bişi bulamıyorum... ben en çok genç oyuncuların gerçekten çok iyi olduklarını düşünüyorum ben whishaw ve rachel hurt-wood beklediğimden daha iyilerdi hele de böyle bi filmde oynadıklarını düşününce şimdiden bi saygı unsuru oldu benim için...
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Film, Patrick Süskind'ın Koku adlı kitabının vasat bir uyarlamasıymış... Kitabını okuyan bazı kişiler böyle diyor. Ancak benim gibi kitabından bihaber, sadece filmi izlediyseniz olumsuz şeyler düşüneceğinizi zannetmiyorum.

Güzeldi, etkileyiciydi, sonu biraz absürd de olsa, tavsiye edilesi bir filmdi. İlginçtirki, daha önceki yıllarda bir kaç baba yönetmen (Martin Scorsese, Milos Forman gibi) bu kitabı beyazperdeye uyarlamak istemiş olsalarda da filmi çekilemez kanısına varılıp hep vazgeçilmiş. En sonunda Tom Tykwer, siz yapmazsanız ben yaparım diyerek filmi çekiyor, fena da yapmıyor aslında.

Kokulara karşı aşırı duyarlı olan Jean- Baptiste Grenouille (Ben Whishaw) ilginç bir tutkuya sahiptir ve en güzel kokuyu bulmak akıl almaz şeyler yapar. Film Grenouille'nin bu konudaki sapkınlığını anlatıyor. Ama öylesine güzel öylesine masalsı anlatılmışki, en güzel kokuyu bulmak için kadınları öldüren yani katil olan bu çocuğa o gözle bakamıyorsunuz, kendi hayaline bir anlamda sizi de ortak ediyor. İzlerken gerçek anlamda burnunuzu ve koku alma duyunuzu yeniden keşfediyorsunuz sanki ;)

Tüm görüntüler, filmin renkleri, genel sakinliği ve insanı sıkmadan ama germeden izlettiren gidişat o kadar başarılıydıki, süresi 2 saatten fazla olan film bir çırpıda bitiyor gibi. Filmdeki ölüm sahneleri bile, filmin dinginliğine yakışır biçimde oldukça sessiz ve sadeydi. Ben Whisman, bütün diğer oyuncuları gölgede bırakacak şekilde muhteşem oynamış hatta Dustin Hoffman bile filmde belli belirsiz görünen oyunculardan biri olarak kalmış bana göre. Hatta filmin sadeliğinden oldukça etkilenen ben, Dustin Hoffman'ın oyunculuğunu da biraz yapmacık ve abartılı buldum.

Olumsuz olarak bahsedebileceğim tek yer sanırım filmin finaliydi. Kitabın sonuna sadık kalmak ve çok da apayrı bir son yaratmamak için böyle bir final gerekliydi belliki. Ancak kitabı okurken verilecek o duygu, filmin finalini benim için biraz ucuzlaştırdı. Kitabın seyri içinde çok güzel bir son kabul edilebilir bu fakat filmde biraz "sonu böyle, bunu yapmaya mecburuz" gibi olmuş.

Sonuç olarak; Run Lola Run, Heaven gibi filmlerinden bildiğim Tom Tykwer çok başarılı bir iş çıkarmış. Ayrıca şu da gözden kaçmıyorki, Almanya- Fransa yapımı bir film için hatrı sayılır para harcanmış filme. Düşük bütçeli bir Avrupa sineması izleyeceğinizi düşünürseniz yanılırsınız.
 
ya film gercekten cok guzel bence ! kitaba cok az baktim ama harbiden kitabi bilmeden filmi izleyen ve begenmeyen azdir 2 saat bi an bile ayiramadim ekranda gozumu ya
 
Uyarlama filmler açısından bakarsak,başarılı bir uyarlama olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak kitabın sonundaki masal havası olduğu gibi beyazperdeye aktarılınca kitabı okumadan filme gidenlere çok garip gelebilir zira film sonuna kadar normal olarak ilerlemekte fakat idam sahnesinde kalabalığın etkilenmesi ve son sahne film geneliyle arasında büyük bir kopukluk yaratmıs.

Ayrıca mağaradaki yaşamının çok kısa tutulması ve mağaradan sonra yaşadıklarının atlanarak direkt olarak Drout'ların sahnesine geçilmeside kopukluk nedenlerinden..(kafadan bir 60 sayfa atlanmış ki es geçilmemeliydi)

Keşke senaryo üzerinde biraz daha çalışılsaymış.Ama kendi açımdan değerlendirirsem Tom Tykwer'in ellerine sağlık demek istiyorum.Güzel bir iş çıkarmış..Bu arada Rachel-Hurd Wood iyi seçim olmuş...Gerçekten güzel bir hatun..
 
bu filmin gösterimini bir takım teknik arızalar nedeniyle kaçırmıştım ama ısrarla izlemek istiyorum. bir şekilde mutlaka izlicem. yorumları okuyunca daha bi merak ettim doğrusu...
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
En azından yaratıcı bir senaryo olmuş,diğer birçok film gibi ben bu filmi 50000 kere izlemiştim dedirtmiyor.Filmin sonunda papazı muhtelif pozisyonlarda görmek de oldukça eğlenceliydi :D
 
Geri
Üst