The Descent / Cehenneme Bir Adım

ingiliz yönetmen neil marshall'ın yazıp yönettiği 2005 yapımı, ülkemizde de gösterime girmiş, çok kaliteli bir korku filmi...

filmin konusu:

Altı kız arkadaş mağara inişi yapacakları korkusuz bir tatil için bir araya gelmişlerdir. Beklenmedik bir kayanın düşüşü girdikleri mağarada çıkış yollarını kapatır. Labirenti andıran tünellerde çıkış yolunu ararlarken, kendilerini bir anda karanlıkta yaşamaya adapte olmuş aç ve saldırgan yaratıkların avı olarak bulurlar.

Diğerleri hayatta kalmak için savaşırken, Sarah (Macdonald), yakın zamanda ailesinin ölümü ile girdiği yalnızlık sendromundan henüz kurtulamamıştır. Arkadaşlar arasındaki eski sırlar ortaya döküldükçe, birbirlerine sırtlarını dönmeye başlarlar. İhanete uğramış ve çaresiz bir durumdayken Sarah, hayatta kalmak için tek yapmaları gerekenin en az yaratıklar kadar vahşi olmak olduğunu anlar.

http://www.intersinema.com/cehenneme-bir-adim-filmi/

filmin basit öyküsü bu ama film gerçekten basit ve klişe korku filmi kalıplarını yıkacak kadar orjinal bi kurguya oturtulmuş, sonuna kadar izleyiciyi diri tutuyor, sıkmıyor, bi yerde izleyicinin mantığını zorlayan bi finale sahip ayrıca, sonuç olarak insanoğlunun köşeye sıkıştığında, zihninin derinliklerinden neler çıkarabileceğini gözler önüne seren çok özgün bi korku filmi, hele ki korku türü manyağıysanız hiç düşünmeyin bile izlemek için...

bu arada yönetmenin bu sene gösterime girecek yeni filmi Doomsday'in de çekimleri devam etmektedir ve heyecanla beklenmektedir

ingiltere'de yılın korku filmi seçilen the descent'in afişi

Bence aksiyon ve korkudan çok, bilim kurgu yönüne ağırlık verilseymiş çok güzel bişey çıkabilirmiş. Ne bilim, artık öcülerden böcülerden korkacak zamanda değiliz, John Carpenter o konuda zaten zirveye ulaştı zamanında, uzatmanın bi alemi yok.

ben bu filmi birden fazla defa izledim ve film her izlediğinde biraz daha oturan bi yapıya sahip, filmin bi güzelliği de filmi izlettiim kişilerin hiç birinin tahminlerinin doğru çıkmaması, çok klişe yok bence filmde, bir de final çok önemli bence, burada ---------SPOİLER-------- ibaresini koymayı uygun görüyorum, olayların nasıl gelişip o hale geldiği bence muallak ve izleyenin yorumuna kalmış, benim en çok hoşuma giden yorumlama: aslında baş karakter Sara cinnet geçirdi ve tüm arkadaşlarını kendi elleriyle katletti, bunun gibi bi kaç yorum daha var, bunlar için ekşi sözlüğe göz atabilirsiniz, ama tabii ki izleyenler...

Şahsen ömrümde iki tane buna benzer filmde bu kadar sıkıldım, birisi The Cave, ikincisi bu. The Cave klişe ötesi ilerleyişi ile baymıştı.

The Descent ise, olay değil durum filmi olmasıyla, mağralardan çıkamayan bir grup hatunu işlemesi ile, ''YÜZYILIN KORKU FİLMİ'' olup da ne beni gerebilen ne korkutabilen tek bir sahne içermek yerine tipik numara olan aniden sesin yükselmesi gibi ucuz numaralara başvurup anlık tırstırabilen, genelini uyuyarak izlediğim bir filmdir. Şahsen tavsiye etmiyorum kimseye.



--------SPOILER--------------------------------------------------------------------

Juno'nun Sara'nın kocası ile bir ilişkisi olduğunun açıklanmasını sürpriz gibi yapmaları ise ayrıca sinirimi bozdu, çünkü daha giriş sahnesinden açık net belli olan bir şeyin nesi sürpriz olabilir ki?

beni en çok etkileyen sara'nın içinde bulunduğu ortamın da etkisiyle yaşadığı evrim, ve asıl sürpriz zaten bambaşka, finali düşününce belki hatırlarsın...

İngilizler amerikalılardan daha iyi gerilim konusunda. Benim fikrim tabi bu.