Müzik ile ilgili geçmişim sanırım lise hazırlık dönemime denk geliyor. Rahmetli müzik hocamızın beni koroya ve bando takımına dahil etmesi ve koroda şarkıları nota üzerinden söyletmesi ve beni cesaretlendirici sözleri 14-15 yaşlarımda müzik kapısını bana açmış oldu. Ardından yine o yıllarda, o zamanlar TRT korosunda görev yapan bir akrabamız ile bir bayram ziyaretinde karşılaştığımızda bana " Parmakların çok uzun. Neden gitar çalmıyor musun?" demesi ve bizimkilere gitar aldırma sürecim var. Babamla Unkapanına gidip bir limon kasa klasik gitar satın almıştık. Hiç unutamam. Eve geldim hiç bir şey çalamıyorum tabiki. 1-2 hafta sonra babam metod kitabı almış, getirdi eve. Yine anlamadığım bir sürü terim vs şeyler. Meğersem kulağımı hep tersten tuttuğum hareketlermiş.
Daha sonra üniversite hayatım ve akustik gitar maceralarım. Yine 2 akor bilmeden geçen birkaç ay. İzmirde Kızlarağası Handa akorlu şarkılar diye bir kitap görüyorum. Tüm klasik Türkçe pop şarkıların akorlu ve akorlarının gitar üzerinde yerlerinin gösterildiği şekilleri içeren bir kitap. Yurttaki tüm kızları kendine hasta eden o natink els medırs metalikacısını madara etmeliydim artık. O kitapla başlıyor akorlu muhabbetler, internetten şarkının akorlarını indirip çalmalar, bir nevi akdeniz akşamları ateşi etrafında içilen biralar, şaraplar...
Bitmiyor tabiki. Bir elektro gitar hevesi başlıyor. Üniversite hazırlık süreci bitince. Cort X5 alıyorum. Uzay grisi bir gövde. He birde Zoom 3030 prosesörüm var. İlk grubum o zaman oluyor. Atilla abinin stüdyosuna gidiyorum İzmirde hayatımda ilk defa. İlk şarkım Johny B Good, ikincisi Hey Joe. Zaten bir blues merakı en başından beri var. 3 ay kursa gidiyorum İzmirde. Kursun sonlarına doğru hoca Dream Theater'dan bi tab koyuyor önüme. 6-7 sayfa toplamda. İlk 2 sayfayı çalıyorum. Sen bundan sonra önüne koysak çalarsın diyor. Bırakıyorum ben de kursu. Hayatımda gitar ile ilgili aldığım eğitim süresi bu 3 ay oluyor.
Cort X5'i satıyorum. Hatta Türkrock üzerinden. Sanırım forum o zamanlar mavi. Sanki öyle hatırlıyorum. Zoom 3030'u da satıyorum. Aynı şekilde adını, nickini hatırlamadığım bir üyeye buradan. Sonra Fender Stratocaster almam lazım diyorum. Dinlediğim tüm bluescular, hayran olduğum grupardaki elemanlar bu gitarı çalıyor. Çok estetik geliyor ayrıca. Arkadaşım mp3lerin pick yaptığı dönemde beni Yavuz Çetin diye bir adamla tanıştırmış. Al bunu dinle kesin seversin demiş. Sevmek ne kelime tapmışım sanki. Bazen o olmuşum dinlerken. Sonraki gruplarımda ondan en az bir şarkı çalmışım her provada, orada burada. Bir köle, bir herşey biter çalınmış yine biralı, şaraplı akşamlarda.
Tesadüflere inanmam pek. Benim için herşey bir neden sonuç ilişkisi içinde var olur. O' nun ölüm yıl döneminde Boğaziçinin Ortaköy ayağından mp3 çalarımda Yaşamak İstemem dinleyerek karşıya Nafi abiye geçtim. Hala neredeyse 10 yıldır sahibi olduğum yeşil bir strocasteri alabilmek için. Fiyatı şimdiki SX, Squier arası bir fiyat. Öğrenci kredilerimle biriktirmişim tüm parasını sanırım 6-7 ay boyunca. Duruyor hala bende o gitar. Bir kere satılığa koydum. Bu maneviyattan dolayı geri çektim. Çok süper bir gitar mı? Tonu Amerikanları tokatlar mı? Hayır. Ama işte sanki bir parçam oldu benim.