Konser Tecrübesi Olan Arkadaşlar

Sizlere bir sorum olacak. Genel olarak sorunun iki farklı ayağı var diyebiliriz.

Tam olarak nasıl performans gösterme şansı buluyor bu gruplar? Yani benim bir grubum var diyelim, albüm çıkarttık ve turne tadında 15-20 konser vermek istiyorum. Bu bana bağlı bir şey mi? Nasıl oluyor tam olarak? Mekan mı kiralanıyor? Kiralanan mekanda bilet paraları mekan sahibi ile bölüşülüyor mu? Yani bu iş nasıl oluyor tam olarak. Fazla olmasa da bizim ülkemizde de rock-metal organizasyonları oluyor, oralarda çalabilmek için davet yeterli mi yoksa para mı ödüyor gruplar?

Sorunun ikinci ayağı yurt dışı. Bu daha zor gibi. Bir grup nasıl yurt dışına açılır? Yani yabancı ülkeden bir mekanın o grubu davet etme ihtimali ne ki? Hadi oldu diyelim, yol parası, o ekipmanları taşımak derken tek konser bile bir kaç bin tl ye mal olmuyor mu bu gruba? Popüler grupların gençliklerini araştırdım fazla yabancıya kaçmayalım diye. Bir kaç istatistik vereyim.

Metallica mesela. Grup 82 senesinde başlamış konserlerine kemik kadrosuyla. İlk iki sene kendi ülkesinde konserler vermiş ve sadece iki sene aradan sonra 84 senesinde tam 11 ülkede konser vermişler(Danimarka, isveç, İsviçre, fransa, italya, Belçika, Finlandiya,İngiltere,hollanda, almanya ve amerika).

Megadeth'e bakalım. Kuruldukları seneden itibaren Amerika harici kanada gibi yerlerde konser vermişler.

Rammstein 94 senesinde konserlerine başlamış ve 95den itibaren çek cumhuriyeti, polonya, İsveç gibi yerlerde konserler vermişler.

Ac-Dc, kuruluyor ve ilk iki sene kendi ülkesinde konserler verdikten sonra 3. sene tam 10 konser veriyorlar.

Tamam şarkılar efsane, canavar gibi performanslar var. Ama yeni kurulmuş bir grup nasıl bu kadar çok konser veriyor? Nasıl 1-2 sene içinde farklı kıtalara gidip farklı ülkelerde konserler veriyor?
 
Amatör gruplar tamamen işleri kendi hallediyor. Mekanla konuşuluyor ya hiç para almıyor grup yada gelen kitlenin getirisine göre bir bütçe belirleniyor. Yani kapıya çalmak dediğimiz olay. Profesyonel yada yarı profesyonelseniz işin içine menajer katılıyor organizasyonu ayarlıyor ve para konusu önem kazanmaya başlıyor. Burda yaptığınız tarz ve kitleniz devreye giriyor. Rock ve metal gibi tarzlar ülkemizde eksi puandır. Öncelikli olan şey marka değeriniz malesef. Sebebi dinleyici kitlesi ülkemizde bir hayli kalitesiz.
Bunları atlattınız diyelim eğer yurtdışında bir bağlantınız varsa ve tarzınız avrupada kabul edilebilirse kapılar açılıyor. Fakat bu durumda da türk olmak eksi puan. Ayrıca işi buralarda götürmek çok zor (hele şimdi yani internet devrinde ) çünkü parasal bir kaygınız olmamalı ve tüm gücünüz müziğiniz üzerine olmalı.

Diğer soruna gelirsek verdiğin örnekler hep yurtdışından. Burayla kıyaslayamayız. Bizim ülkemizde müzik yapmak lükstür. Dinlemek de öyle. Avrupa ve amerika da ise bir gelenektir. Herkes az çok bir şey çalar ve bir tarzın tutkunudur. Dolayısıyla talep vardır dolayısıyla bu işin ticari bir garantisi vardır. Bu sebeble oralarda yurtdışına çıkmak turne vermek olağandır.
Elbette işin reklam boyutu çok önemli ama yine bu durumda da türkiye'de doğmak eksi puandır. Bir türk grubun yurtdışına bir kenara ankara'da izmir'de bir konser vermesi bile meseledir.
 
Çok bilinir bir grup olabilirseniz davet alırsınız. Değilseniz, mekanlarla bilet satışı üzerinden anlaşma yaparsınız.. Sizi takip eden bir kitle yoksa batarsınız doğal olarak. Bu iş ticaret ve mekan sahipleri bildiğin anadolu esnafı, hiçbiri sanat elçisi değil güzel çalıyorsun diye sahne vermezler, ceplerine ne giriyor ? istersen sahnede fülütle bak postacı geliyor çal.
Organizasyon yapan ölü seviciler var bir de, isimlerini vermeyeyim buna bile değmezler. Mekanlarda sizin için sahne ayarlarlar, Bu tür; gitarla resim çektirene bile mesaj atar, sahneye çıkarır. Davet ettiğiniz arkadaşlarınız üstünden Kapıdan-biradan gelen cikkoyu cebe indirirler, siz hava alırsınız, Mideniz o sülükleri beslemeyi kaldırıyorsa tecrübe oldu dersiniz.

Sizin amacınız bilinir olmak olmalı,

-Güzel ve grubu ileri taşıyacak ilgi çekebilecek bir demo kaydedin,
- Üni festivalleri tanınır olmak için çok iyi bir yoldur, Demonuzu rock klüplerine gönderin,

( tüyo ) Grup üyelerinizi Üniversite okuyan ve çevresi geniş elemanlardan seçin :)
 
Son düzenleme:
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #4
Mesajlarınız için teşekkür ederim ; @Single_FACTOR @rosto

Gerçekten durumlar çok zor ve umut kırıcı. Peki hiç olmayacak bir iş mi? Gerçekten kaliteli müzik olursa işin içinde, iyi kötü ülke içinde bir kitle yaşanmışsa Avrupa da konser vermek çok mu zor? Yani kapı çalma dediğiniz olay Avrupa da belirlenen insanlara yapılamaz mı?

Ülke içine gelecek olursak, maalesef yine haklısınız ki bu ülkede kendi gruplarına bile değer vermiyor dinleyiciler.
 
Sana şöyle birşey diyeyim. Sabah akşam teori çalışıp gece de enstrumanına çalışıp uyumasan, virtüozlerin virtüozü hocaların hocası da olsan bu dediklerini yapman ünlü ve tanınır bir grubunun olması ve yurtdışına gitme şansın benden sana %10. Welcome to Turkey!
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #6
Zaten yurt dışından birileri çağırsa bile yine grubun elinde parasal bir güç olması lazım. Uçak biletleri falan çok feci.
 
Belirli bir esigin uzerinde muzik yapabilme yetenegi olan her grubun ulkede muzik yapabilme sansi vardir. Nedir bu esik? Sahnede caldigin muzigi hatasiza yakin calabilme esigidir. Bu kadar kolay mi? Degil. Gerisi tamamen pazarlamayla alakali desem pek yanlis konusmus olmam. Muzisyenin en buyuk hatasi muzik icin yasiyorum mottosudur. Muzigi ogrenmek icin herseyi yapar -ki yapmalidir- fakat isin is boyutuna gelince cok bilgisizdir ve pasiftir genelde. Bu yuzden de hele ki biraz da iyi muzik yapiyorsa yolunmaya hazir tavuk gozuyle bakilir genelde. Sonrasinda da bu ulke muzikten anlamiyor serzenisiyle sosyal medyada dert yanar. Eger sahne muzigi ile ugrasacaksaniz bulundugunuz ortamin -sehir, dinleyici beklentileri, mekan beklentileri- dinamiklerini dikkatli takip etmeniz ve buna gore strateji gelistirmeniz gerekir. Sirnakta heavy metal calmanin ya da Californiada Ankarali namik calmanin bir anlami yoktur. Daha genis bir alanda -ulke capi gibi- muzik icra etmek istiyorsaniz, insanlarin muzik zevklerinin bulustugu ortak paydayi hedeflemeniz gerekir. Yok efendim o muzik degildir, benim sevdigim tarz muziktir sadece diyorsaniz, evde oturup interneti hedeflemek daha mantiklidir.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
Belirli bir esigin uzerinde muzik yapabilme yetenegi olan her grubun ulkede muzik yapabilme sansi vardir. Nedir bu esik? Sahnede caldigin muzigi hatasiza yakin calabilme esigidir. Bu kadar kolay mi? Degil. Gerisi tamamen pazarlamayla alakali desem pek yanlis konusmus olmam. Muzisyenin en buyuk hatasi muzik icin yasiyorum mottosudur. Muzigi ogrenmek icin herseyi yapar -ki yapmalidir- fakat isin is boyutuna gelince cok bilgisizdir ve pasiftir genelde. Bu yuzden de hele ki biraz da iyi muzik yapiyorsa yolunmaya hazir tavuk gozuyle bakilir genelde. Sonrasinda da bu ulke muzikten anlamiyor serzenisiyle sosyal medyada dert yanar. Eger sahne muzigi ile ugrasacaksaniz bulundugunuz ortamin -sehir, dinleyici beklentileri, mekan beklentileri- dinamiklerini dikkatli takip etmeniz ve buna gore strateji gelistirmeniz gerekir. Sirnakta heavy metal calmanin ya da Californiada Ankarali namik calmanin bir anlami yoktur. Daha genis bir alanda -ulke capi gibi- muzik icra etmek istiyorsaniz, insanlarin muzik zevklerinin bulustugu ortak paydayi hedeflemeniz gerekir. Yok efendim o muzik degildir, benim sevdigim tarz muziktir sadece diyorsaniz, evde oturup interneti hedeflemek daha mantiklidir.
Hocam para için değil de sevdiğimiz müziği yapmak istiyoruz diyelim. Sizin de dediğiniz gibi cidden kaliteli şarkılar olsa ve hakkını vererek üst düzey performans sergilense, Avrupa da konserler vermek ne derece kolaylaşır?
 
Hocam para için değil de sevdiğimiz müziği yapmak istiyoruz diyelim. Sizin de dediğiniz gibi cidden kaliteli şarkılar olsa ve hakkını vererek üst düzey performans sergilense, Avrupa da konserler vermek ne derece kolaylaşır?
Son terör olaylarıyla avrupanın türkiyeye bakışı çok kötü. Eskiden de çok süper olduğu söylenemezdi, adamlar bizi deveye biniyor zannediyor. Avrupaya açılmak için youtube'u ve sosyal medya kanallarını aktif kullanan iyi bir grup olması işleri tam tersine de çevirebilir. Arz talep meselesi sonuçta.
Yukarıda yazılanların hemen hepsini bizzat yaşadım, ne kadar iyi çalarsan çal, mekan ticari bir işletme, babasının hayrına yapmadığı için o işi cebine para girecek gruba sahne aldırır. Türkiyede de ben şu grubu dinleyeceğim diye spesifik mekana giden insan %10 en iyi ihtimal %20'dir.
Çevremde albüm yapan arkadaşlarım var, albüme ayrılan bütçe, hele hele sponsor yoksa çok yüksek meblağlar. Albümü 20bin liraya kaydedebilirsiniz (türkiyede kayıt işleri yurtdışıyla karşılaştırıldığında çok cüzi rakamlara hallediliyor). Ama klip çekelim dediğinde piyasada tanınan birisi olsun (pazarlama kolaylaşsın, network artsın diye) dediğinizde klibe 20bin lira daha isteyebiliyorlar. Kral Tv de görüp " Ben şarkı bestelesem bundan iyi olur" mottosuyla yola çıkarsanız hepten bittiniz. Rakamları tam bilmemekle birlikte 15-20 bin de reklam için bayılıyorsunuz. 2. klip de olsun şuralarda yayınlansın derseniz 100bin'i görebilirsiniz(iskender paydaş şu şarkıda klavye çalsın ama 60bininizi daha alır teklifini de duydum), abartım yok.
Olay tam olarak tarlada üretilen domatesin tarladan çıkış fiyatının 50kuruş olması, bizim pazardan 3-4 liraya almamız. Aracısı çok, aracıya uğramadan açılmak mümkün değil.
 
Şimdi bir hesap yaptım kafama göre. Litvanyadan bir mekan sahibi bile anlaştınız şu tarihde 2 saatliğine sizi çıkartacak sahneye. Para hesabı yapıyorum. Neden Litvanya, geçen günlerde kız arkadaşım gitti bilet fiyatını biliyorum o yüzden. Gidiş 400 lira. 4 Kişilik grup + ekipmanı götürmen hemen hemen 2000 lira. Gidiş geliş 4000 lira. Ülkede tek konser vermen 4000 lira yani.
 
Şimdi bir hesap yaptım kafama göre. Litvanyadan bir mekan sahibi bile anlaştınız şu tarihde 2 saatliğine sizi çıkartacak sahneye. Para hesabı yapıyorum. Neden Litvanya, geçen günlerde kız arkadaşım gitti bilet fiyatını biliyorum o yüzden. Gidiş 400 lira. 4 Kişilik grup + ekipmanı götürmen hemen hemen 2000 lira. Gidiş geliş 4000 lira. Ülkede tek konser vermen 4000 lira yani.
Carsiya uymaz :)
 
Sizlere bir sorum olacak. Genel olarak sorunun iki farklı ayağı var diyebiliriz.

Tam olarak nasıl performans gösterme şansı buluyor bu gruplar? Yani benim bir grubum var diyelim, albüm çıkarttık ve turne tadında 15-20 konser vermek istiyorum. Bu bana bağlı bir şey mi? Nasıl oluyor tam olarak? Mekan mı kiralanıyor? Kiralanan mekanda bilet paraları mekan sahibi ile bölüşülüyor mu? Yani bu iş nasıl oluyor tam olarak. Fazla olmasa da bizim ülkemizde de rock-metal organizasyonları oluyor, oralarda çalabilmek için davet yeterli mi yoksa para mı ödüyor gruplar?

Sorunun ikinci ayağı yurt dışı. Bu daha zor gibi. Bir grup nasıl yurt dışına açılır? Yani yabancı ülkeden bir mekanın o grubu davet etme ihtimali ne ki? Hadi oldu diyelim, yol parası, o ekipmanları taşımak derken tek konser bile bir kaç bin tl ye mal olmuyor mu bu gruba? Popüler grupların gençliklerini araştırdım fazla yabancıya kaçmayalım diye. Bir kaç istatistik vereyim.

Metallica mesela. Grup 82 senesinde başlamış konserlerine kemik kadrosuyla. İlk iki sene kendi ülkesinde konserler vermiş ve sadece iki sene aradan sonra 84 senesinde tam 11 ülkede konser vermişler(Danimarka, isveç, İsviçre, fransa, italya, Belçika, Finlandiya,İngiltere,hollanda, almanya ve amerika).

Megadeth'e bakalım. Kuruldukları seneden itibaren Amerika harici kanada gibi yerlerde konser vermişler.

Rammstein 94 senesinde konserlerine başlamış ve 95den itibaren çek cumhuriyeti, polonya, İsveç gibi yerlerde konserler vermişler.

Ac-Dc, kuruluyor ve ilk iki sene kendi ülkesinde konserler verdikten sonra 3. sene tam 10 konser veriyorlar.

Tamam şarkılar efsane, canavar gibi performanslar var. Ama yeni kurulmuş bir grup nasıl bu kadar çok konser veriyor? Nasıl 1-2 sene içinde farklı kıtalara gidip farklı ülkelerde konserler veriyor?
Şu anda yeni çıkış yapacaklar için herşey oldukça zor...sadece Türkiye'de değil tüm dünyada böyle...yurt dışı festival, turne vb için birisine yazdığında alacağın cevap "pay to play" olacaktır en yakın Bulgaristan için bile...ülkemizin 30 yıllık en baba gruplarına bile teklifler bu şekilde...gel çal, satabiliyorsan merch sat diyorlar kısaca...

Para basan en baba festival Wacken'e bile bir sürü grup cebinden para vererek çıkıyor, şu anda çok sağlam grupların da zamanında yine Wacken'e para vererek çıktıkları biliniyor hatta Iron Maiden'ın bu ön gruptan para almayla ilgili bir röportajı vardı sektörün geldiği noktayı eleştiren...

Yabancı diliniz varsa yabancı facebook gruplarını takip ederseniz dünyadaki güncel durumu daha rahat kavrama şansınız olur, ben geçen yarı profesyonel turneye vb çıkan grupların nasıl çıktıkları, işlerini, ailelerini nasıl ayarladıkları, müziğe göre ücretsiz izin alınabilen ya da bu ihtiyaçlarına saygılı işler, patronlar buldukları ya da dikkat ettikleri vb gibi bir konuya denk geldim, aramızda 100 yıl var :) adamlarda iş imkanı o kadar geniş ki turne vb yapıcam ona göre iş bakayım diyebiliyorlar bizde 3 vesayitle gidilebilen iş bulursan şanslısın :) adamlar 15 günlük turda yanıma kaç tişört almalıyım ı falan konuşuyorlar çok acayip...

Müzikten para kazanma işi kısaca çok sarpa sardı...wintersun'ın albüm geliriyle stüdyo açıcaz muhabbetini bilen belki vardır merak eden facebook sayfalarındaki yorumlara baksın...
Geçen yine brit rock gruplarındaki elemanların day job ları gibi bir makale vardı yabancı bir sitede...

Peki ne yapılabilir? İyi müzik yaptığınız kadar iyi sosyal medyacı olmanız şart. Şu anda çıkış yapacak gençlerin tek şansı sosyal medya özellikle de youtube. Youtube için kaliteli, zengin ya da bir şekilde ilgi çekecek içerik üretebiliyorsanız basamakları hızla tırmanırsınız aksi halde kaliteli demo yap, klip yap vb işi götürmeye yetmeyeceği görüşündeyim...youtube, facebook, twitter, instagram ı çok etkin ve verimli kullanacaksınız, ilgi çekecek o zaman herşey değişir...peki tüm bunlar bizim ülkemizde rock/metalle olur mu? Türüne de bağlı ama bence olmaz çünkü bu müziğin gerçek bir dinleyici kitlesi aslında yok sadece yaşatmaya çalışan belli bir kesim var onlar da şu sıralar paraları plaklara falan yatırıyorlar :)
 
Bizim ülkemizde müzik yapmak lükstür. Dinlemek de öyle. Avrupa ve amerika da ise bir gelenektir

Dünyanın hiç bir yerinde müzik lüks değildir. Müzik "dil"den de "yazı"dan da öncedir insanlık tarihinde ... yani müzik hiç bitmez.

Ha, dersen ki bizim memlekette insanlar müziğe yeteri kadar para ayıramıyor, orada haklı olursun. Adam evine ekmek götürme çabasında, gidip bi canlı performans izlesem demeyecek elbet. Sıkıntı dönüp dolaşıp artı değerin bölüşümüne geliyor; hem ülke içinde hem dünyada.

Her tür engel aşılır, yeter ki piyasayı/zamanın ruhunu doğru oku.

Bakın, yurt dışında onlarca konsere gittim ... o zamanlar konser ucuz CD pahalıydı, şimdi CD ucuz konser pahalı. Yani performans yönünde ciddi bir yönelim var. Neyse, bu işin bir yönü. Aslında anlatacağım başka bir şey: O gittiğim konserlerin yüzde doksanında mekan girişinde bir tezgah vardır, orada grubun CD'leri, t-shirtleri, posterleri, penaları satılır. Grup üyelerinin neredeyse tamamı tezgah başındadır, poster imzalar, fotoğraf çektirir ...

Sözün özü şu, öncelikle müzik grubu sadece icracılardan oluşmaz, arkada en az bir-iki tane mali durumu kollayacak eleman olmalı. T-shirt yapılacak, CD basılacak, poster hazırlanacak, mekanlarla anlaşılacak.

İkinci nokta şu: eskiden prodüktörler grup peşinde koşardı (Atlantik, CBS, Swan Song, vs) şimdi gruplar şirket peşinde koşuyor ... ancak arada bir fark var; şirketler para kazanmayı sizden iyi bilir, şirket sizi suya götürür, susuz getirir.

Yıllar önce grubumuzu devam ettirebilmek için çalışma stüdyosu kurduk, stüdyoda çalışmayan kalmadı (MFÖ, Ortaçgil, vs.) ... Yani bir yol bulunur. Şimdiki zamanlar olsa grup olarak yapacağımız şu olurdu: bir minibüs al, ekipmanı yükle, seni kabul edecek her mekanda çal. Para işi sonra gelir. Belki aynı mekana ikinci gidişinde kapıda karşılanırsın, belki mekan sahibi seni arar. Ama yukarıda yazmışlar, tabanca gibi çalıyor olman lazım, seyirciye "iyi vakit geçirtme"n lazım, belki "karabiberim" parçasının rock versiyonunu yapman lazım. Bir örnek, Madcap'in eklediği son iki videoya bak ... Highway To Hell (senfonik olan) her türlü parayı kapar, ama Give Me All Your Love (Whitesnake) son derece sönük ve amatörce, sanki birinin bişeysi ölmüş gibi, vokal kötü, gitar kötü ...

Sonuç; iyi çal, millete iyi vakit geçirt, maliyeyi unutma.

İyi çalmaktan kastım Jimmy Page gibi çalmak değil, veya saniyede 500 nota çalmak değil; lezzetli, profesyonelce/doğru çalmak, insanları sıkmamak. Mark Knopfler'ın birkeç eğitim videosu var, orada söylediklerine dikkat. Çalacağın seyirciyi yabana atma, onlar müzisyen olmayabilir ama unutma herkesin bir kulağı var, yanlış notayı sen de anlarsın onlar da ...
 
Dünyanın hiç bir yerinde müzik lüks değildir. Müzik "dil"den de "yazı"dan da öncedir insanlık tarihinde ... yani müzik hiç bitmez.

Ha, dersen ki bizim memlekette insanlar müziğe yeteri kadar para ayıramıyor, orada haklı olursun. Adam evine ekmek götürme çabasında, gidip bi canlı performans izlesem demeyecek elbet. Sıkıntı dönüp dolaşıp artı değerin bölüşümüne geliyor; hem ülke içinde hem dünyada.

Her tür engel aşılır, yeter ki piyasayı/zamanın ruhunu doğru oku.

Bakın, yurt dışında onlarca konsere gittim ... o zamanlar konser ucuz CD pahalıydı, şimdi CD ucuz konser pahalı. Yani performans yönünde ciddi bir yönelim var. Neyse, bu işin bir yönü. Aslında anlatacağım başka bir şey: O gittiğim konserlerin yüzde doksanında mekan girişinde bir tezgah vardır, orada grubun CD'leri, t-shirtleri, posterleri, penaları satılır. Grup üyelerinin neredeyse tamamı tezgah başındadır, poster imzalar, fotoğraf çektirir ...

Sözün özü şu, öncelikle müzik grubu sadece icracılardan oluşmaz, arkada en az bir-iki tane mali durumu kollayacak eleman olmalı. T-shirt yapılacak, CD basılacak, poster hazırlanacak, mekanlarla anlaşılacak.

İkinci nokta şu: eskiden prodüktörler grup peşinde koşardı (Atlantik, CBS, Swan Song, vs) şimdi gruplar şirket peşinde koşuyor ... ancak arada bir fark var; şirketler para kazanmayı sizden iyi bilir, şirket sizi suya götürür, susuz getirir.

Yıllar önce grubumuzu devam ettirebilmek için çalışma stüdyosu kurduk, stüdyoda çalışmayan kalmadı (MFÖ, Ortaçgil, vs.) ... Yani bir yol bulunur. Şimdiki zamanlar olsa grup olarak yapacağımız şu olurdu: bir minibüs al, ekipmanı yükle, seni kabul edecek her mekanda çal. Para işi sonra gelir. Belki aynı mekana ikinci gidişinde kapıda karşılanırsın, belki mekan sahibi seni arar. Ama yukarıda yazmışlar, tabanca gibi çalıyor olman lazım, seyirciye "iyi vakit geçirtme"n lazım, belki "karabiberim" parçasının rock versiyonunu yapman lazım. Bir örnek, Madcap'in eklediği son iki videoya bak ... Highway To Hell (senfonik olan) her türlü parayı kapar, ama Give Me All Your Love (Whitesnake) son derece sönük ve amatörce, sanki birinin bişeysi ölmüş gibi, vokal kötü, gitar kötü ...

Sonuç; iyi çal, millete iyi vakit geçirt, maliyeyi unutma.

İyi çalmaktan kastım Jimmy Page gibi çalmak değil, veya saniyede 500 nota çalmak değil; lezzetli, profesyonelce/doğru çalmak, insanları sıkmamak. Mark Knopfler'ın birkeç eğitim videosu var, orada söylediklerine dikkat. Çalacağın seyirciyi yabana atma, onlar müzisyen olmayabilir ama unutma herkesin bir kulağı var, yanlış notayı sen de anlarsın onlar da ...
O benimde aklımda var aslında. Ufak bir minibüs satın alıp Türkiye'de ulaşabileceğim her şeye ulaşmak istiyorum. Ne kadar iyi çalarsan çal, pazarlaman da iyi olmalı dediğiniz gibi. Metallica mesela, muhteşem bir pazarlama ürünü, bir şirket adeta.
 
Muzik piyasasi, ulkenin durumu falan derken enseyi karartmamak lazim. Olumsuz durumlara ragmen daha cok fedakarlik yaparak biseyler yapilabilir. Onemli olan calma duzeninizi biraz oturttuktan sonra insanlar ruhuna dokunacak besteler ya da coverlar yapabilmek derim.
 
Sahne demek, gösteri demek.
İnsanlar sizi neden seyretmek istesin, bunun cevabını bulmalısınız.
Eğer grup olarak bir hikayeniz olursa ve bunu merak eden insanlar coksa menajeriniz sizi her yerde sahne aldırabilir.
Eğer insanları merak ettiremiyorsanız, sizde özel birşeyler olduguna inanmazlarsa sıradan bir grup olursunuz
 
Sahne demek, gösteri demek.
İnsanlar sizi neden seyretmek istesin, bunun cevabını bulmalısınız.
Eğer grup olarak bir hikayeniz olursa ve bunu merak eden insanlar coksa menajeriniz sizi her yerde sahne aldırabilir.
Eğer insanları merak ettiremiyorsanız, sizde özel birşeyler olduguna inanmazlarsa sıradan bir grup olursunuz
Hocam her şeyde bence gösteri değil. İyi kötü 30-40 senedir rock-metal grupları var bu ülkede. Hepsi mi kötü? Arz talep onlara işlemiyor mu? Neden festivallerin aranan ismi olan Türk grup yok? Bunun cevabını bulmak gerek.
 
Hocam her şeyde bence gösteri değil. İyi kötü 30-40 senedir rock-metal grupları var bu ülkede. Hepsi mi kötü? Arz talep onlara işlemiyor mu? Neden festivallerin aranan ismi olan Türk grup yok? Bunun cevabını bulmak gerek.
Zaten yazdıklarımı düşünmediğiniz için cevabı bulamıyorsunuz.
Müzik kulağa hitap eder.
Festival göze....
Siz sadece müziğe odaklanırsanız ki eskiden öyleydi.
İnsanlar müzik videoları bile göremiyordu, kasetten dinliyordu ve müzisyenler hakkında hayaller kuruyordu.
Müzisyenler hakkında söylentiler dolaşıyordu.
Şuan Face, Twitter, İnstagramda müzisyenlerin her şeyleri hakkında bilgi sahibiyiz.
Youtube'da film gibi videolarını seyrediyoruz.
Ben bu müzisyen ile ilgili her şeye evimde, ofisimde zaten ulaşabiliyorum.
Bir festivale 100$, 200$ artık ne kadarsa para verip gideceksem, festival bana ne yaşatacak.
Amerika'da Futbol veya Basketbol maçında Metallica veya Jeniffer Lopet neden çağrılıyor ve ücret ödeniyor.
1970-1980'de müzikte bir ideoloji vardı ve insanlar o ideoloji için sanatçıların ayağına gidiyordu.
1990'dan sonra değişti. Müzisyenler eğlendiren kimseler oldu.
Kim daha çok heyecanlı bir konser (Büyük Show) yapıyorsa o kazanıyor.
Artık tepenizde renkli ışıklar, iki üç sefer sahnede patlama yaparak konser olmuyor.
Elektronik müzik festivali Tomorrowland gitmek isteniz 200€ fiyat başlıyor.
Demek ki bir şeyler yapıyorlar ki insanlar biletleri kapış kapış alıyor ve yer yok satıyorlar...
 
Dünya çapında meşhur bir müzisyen olmak, dünya çapında meşhur bir beyin cerrahı olmaktan daha zor. Benim müziği günlük işi olarak gören bütün arkadaşlarım (eğer tamamen başka kariyer planlarına yönelmedilerse) sahneye çıkıp calmaktansa, hazır calanlarin bir şekilde sırtından para kazanma yoluna gitti. (stüdyo açmak/işletmek, müzik mağazası açıp müzik aleti ve/veya cd satmak, produktorluk yapmak vb...)

Dolayısıyla meşhur olucam diye yola çıkmak çok ciddi bir karardır ve yalnızca bir hayatımız olduğu ve onu boşa harcamamamiz gerektiği için hayallerden arınıp mümkün olduğunca seküler bir yaklaşımla verilmesi gereken bir karardır.
 
Geri
Üst