Türkiye Neden Müziği Yanlış Tanımlıyor

Merhaba arkadaşlar. Bu aslında uzun süredir kafamı kurcalayan sorulardan biri. Bir genelleme yaptım elbette fakat zaten sizler kimleri hedef aldığımı anlayacaksınızdır.

Genel olarak Türkiye'de müziğe baktığımız zaman aslında zaten vokalist olarak görülüyor. Yani oturun sabahlara kadar sololar atın. Kimsenin umurunda olmayacaktır. Bunu yaşadığım itici bir durumla örneklendirmek istiyorum:
Arkadaşlarım nedensizce gitar çaldığıma inanmazlardı. Bir gün bir fırsat oldu ve birkaç gam üzerinden basit hoş bir solo çaldım. Verilen tepkiler:
-bu neydi?
-söz nerede?
-biz de çalabildiğini sandık.
-iki gün çalışsam aynısını yaparım.
-BAĞLAMA DAHA ZOR?!

Tekrar belirtmek isterim konuyu açma amacım kesinlikle bir saldırı, aşağılama vb. değil. Belki de sadece ben kıt insanlar tanımışımdır.

Ben mesela Zeki Müren gibi usta sanatçıları da dinlerim, Guns n' Roses da dinlerim. Ama nedense bir kafa yapısı var ve bu kafadaki insanlar "müzik dediğin pop, arabesk olur"-"sözsüz müzik mi olur?" düşüncesindeler.

Peki neden böyle bir noktadayız? Kimseye tabiki kalkıp "Metallica dinlemezsen kültürsüzsün!" gibi yanlış yakıştırmalarda bulunmak haddime/haddimize değil. Ama neden müziği sadece söz olarak görüyoruz veya kendi dinlediğimiz dışındaki bütün müzikleri kötü olarak görüyoruz?

Düşüncelerinizi almak istediğim konu budur arkadaşlar. :)
 
boynun-neden-egri00553.jpg
 
Bağlama çalan birinin eline versinler bakalım, overdrive-gain efekti köklenmiş, delaylı filan ne yapıyor izleyip görelim. Bağlama farklı bir kafa gitar farklı.. Kolay zor konusuna girmek saçma, doğru ikisi de telli çalgı, tıpkı elma ile armut'un ikisinin de meyve olması ama bambaşka şeyler olması gibi.. biri elma biri armut yani..

Elektro gitar çalmaya çalıştığımdan demiyorum zaten çalabildiğimi de hiçbir zaman öne sürmedim, o kadar ince teller ve o kadar ince teller arasında mm kadar fark varken; alternatif picking, harmonic picking ,sweep picking vs iyi kötü yapabilmek üstüne overdrive açık iken bunları yapabilmek yıllar isteyen ustalık istiyor. Sağ elinin bir çok kısmı ile bir taraftan alt, bir taraftan üst telleri susturarak bir taraftan da pena tuttuğun parmaklarla tekniği yapabilmek çok ince motor fonksiyon ve beceri ister.

Bağlamada zaten akustik bir alet olduğu için bu kontrol basamaklarının hiçbirini yapmak zorunda kalmıyor. Manyetk olmadığı için istenmeyen tüyleri pardon sesleri engellemek de gerekmiyor. Onun da kendine göre başka başka teknikleri var eyvallah ama elektro gitar bu anlattığım sebeplerden ötürü yer yüzündeki en zor çalgılardan biri haline getiriyor. Temiz, hızlı-yavaş-tane tane, bendlerde detone olmadan, güzel çalabilmek büyük beceri ister bu yüzden. Bağlama zor diyen adama git bunları söyle, yok cahilse, nato ise, konuyla alakası yok boş boğazlık yapıyorsa, gidelim bir bağlamacıya eline elektrogitar verelim de, bir tane de rock/metal parça çalmasını isteyelim de. İlk başta, söz konusu olan rock/metal parçanın orjinalini dinletin sonra bağlamacı abiye elektrogitarı verip çaldırın (olacak iş değil ama hani bağlama daha zor ya(!) ) aradaki farkı anlamayan birisiyse zaten, bu arkadaşla konuşmayı kesin size katacağı ve paylaşacağı hiçbir şey olamaz.

Karı-kız ortamı için, arkadaşlara hava atmak içi rock blues metal her neyse filan çalınmaz. Ne 80'lerdeyiz ne de 80'lerin Amerika'sında yaşıyoruz. Adam gibi en bilinen rock-thrash metal grupların bile cover grupları orada burada zor sahne alıyor alsa da dinleyen 20-30 kişiyi geçmiyor. Müzikal limiti serdar, demet, mahsun ibo izzet alişan özcan olan tiplerle polimiğe girme Şahan bıkmış ki adam skecini bile yaptı. Berkut izlet onları, ona anlatsın.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #4
Bağlama çalan birinin eline versinler bakalım, overdrive-gain efekti köklenmiş, delaylı filan ne yapıyor izleyip görelim. Bağlama farklı bir kafa gitar farklı.. Kolay zor konusuna girmek saçma, doğru ikisi de telli çalgı, tıpkı elma ile armut'un ikisinin de meyve olması ama bambaşka şeyler olması gibi.. biri elma biri armut yani..

Elektro gitar çalmaya çalıştığımdan demiyorum zaten çalabildiğimi de hiçbir zaman öne sürmedim, o kadar ince teller ve o kadar ince teller arasında mm kadar fark varken; alternatif picking, harmonic picking ,sweep picking vs iyi kötü yapabilmek üstüne overdrive açık iken bunları yapabilmek yıllar isteyen ustalık istiyor. Sağ elinin bir çok kısmı ile bir taraftan alt, bir taraftan üst telleri susturarak bir taraftan da pena tuttuğun parmaklarla tekniği yapabilmek çok ince motor fonksiyon ve beceri ister.

Bağlamada zaten akustik bir alet olduğu için bu kontrol basamaklarının hiçbirini yapmak zorunda kalmıyor. Manyetk olmadığı için istenmeyen tüyleri pardon sesleri engellemek de gerekmiyor. Onun da kendine göre başka başka teknikleri var eyvallah ama elektro gitar bu anlattığım sebeplerden ötürü yer yüzündeki en zor çalgılardan biri haline getiriyor. Temiz, hızlı-yavaş-tane tane, bendlerde detone olmadan, güzel çalabilmek büyük beceri ister bu yüzden. Bağlama zor diyen adama git bunları söyle, yok cahilse, nato ise, konuyla alakası yok boş boğazlık yapıyorsa, gidelim bir bağlamacıya eline elektrogitar verelim de, bir tane de rock/metal parça çalmasını isteyelim de. İlk başta, söz konusu olan rock/metal parçanın orjinalini dinletin sonra bağlamacı abiye elektrogitarı verip çaldırın (olacak iş değil ama hani bağlama daha zor ya(!) ) aradaki farkı anlamayan birisiyse zaten, bu arkadaşla konuşmayı kesin size katacağı ve paylaşacağı hiçbir şey olamaz.

Karı-kız ortamı için, arkadaşlara hava atmak içi rock blues metal her neyse filan çalınmaz. Ne 80'lerdeyiz ne de 80'lerin Amerika'sında yaşıyoruz. Adam gibi en bilinen rock-thrash metal grupların bile cover grupları orada burada zor sahne alıyor alsa da dinleyen 20-30 kişiyi geçmiyor. Müzikal limiti serdar, demet, mahsun ibo izzet alişan özcan olan tiplerle polimiğe girme Şahan bıkmış ki adam skecini bile yaptı. Berkut izlet onları, ona anlatsın.
Azer bülbül ve iktidar fanatiği olmasından ötürü bu kadar uğraşmam o insana bir şeyler kanıtlamaya. Fakat biraz karmaşık örneklediniz gibi geldi. Aslında ne bağlamayı üstün tutabiliriz ne gitarı ne de bir başka enstrümanı. Çünkü çalan kişinin yeteneğiyle de doğrudan alakalı. Fakat şu konuda da çok haklısınız tabii: elektro gitardaki teknikler kendine has ve zordur.
 
Aynı kişinin çalması süretiyle, kesinlikle elektro gitarın belirttiğim sebeplerden ötürü daha zor olduğu düşünüyorum. Yani, bir insan sıfırdan hem bağlama hem elektro gitara çalışmaya başlasa, yeteneği de her iki alet için ortalama düzeyde olsa atıyorum, elektro gitar için 15 yılını vermesi gerekiyorsa, bağlama için bu süre 15 yıl dan daha az olacaktır. Tabi ki elektro gitarda ne çaldığın da önemli. Guthrie Govan, Shawn Lee, Marty Friedman, Jake E. Lee parçalarını çalmak var bir de duman solosu çalmak var. Aynı şey bağlama için de geçerli.
 
bass gitar için kendi yorumumu yaparsam keşfettiğim en doğru tanım sınava girecek bir öğrenci olarak beni baya etkiledi. bass gitar soru bankasının cevap anahtarıdır. bazıları sadece verilen bir şık olabilir. tek harften oluşan şey yanlış bile çıkabilir bazen de soruyu çoğu özel ders hocasından daha iyi anlatır. lezbiyenliğin bile moda haline dönüştüğünü gördüğüm güzide! ülkemde insanların yaptığı yorumlara itibar etmiyorum. yaptığım işleri sosyal medyada paylaşmıyorum. sahnede kendimi iyi ve etkili şekilde ifade ettiğim için kimse de laf etmeye ağzını açamıyor zaten.
 
Zevk renk. Müziğin doğru veya yanlış tanımı olamaz. Müzik kişisel bir şey bence. Senin enstrüman seviyor olman, bir başkasının vokal odaklı müzik zevkinden daha iyi bir şey değil. Senin demek istediklerini çok iyi anladım merak etme. Bizde çok denk geldik, zor şarkılar çalıp kimsenin takmadığı zamanlarda iki akor basan yakışıklı tiplerin el üzerinde tutulduğuna. Ama o insanlar onu seviyor. Sırf sen sevmiyorsun diye müziği yanlış tanımlamak değil o. Kişisel tercihler sadece.

Edit: zor enstrümanda sizin çalışma oranınıza göre değişir. en zor bu şu demek için bir çok şeyi denemiş olmak gerek.
 
Iyi elektro gitar calan biri baglamaya gecerken hic zorlanmaz. Sapi cok daha kucuk oldugu ve topu topu uc tele vurdugunuz icin cok daha kolay gelecektir. Bir gunde 3-5 parca cikarabilir. Tabi biraz teknigini ogrenmesi lazim ufak farkliliklar illaki var
 
Merhaba arkadaşlar. Bu aslında uzun süredir kafamı kurcalayan sorulardan biri. Bir genelleme yaptım elbette fakat zaten sizler kimleri hedef aldığımı anlayacaksınızdır.

Genel olarak Türkiye'de müziğe baktığımız zaman aslında zaten vokalist olarak görülüyor. Yani oturun sabahlara kadar sololar atın. Kimsenin umurunda olmayacaktır. Bunu yaşadığım itici bir durumla örneklendirmek istiyorum:
Arkadaşlarım nedensizce gitar çaldığıma inanmazlardı. Bir gün bir fırsat oldu ve birkaç gam üzerinden basit hoş bir solo çaldım. Verilen tepkiler:
-bu neydi?
-söz nerede?
-biz de çalabildiğini sandık.
-iki gün çalışsam aynısını yaparım.
-BAĞLAMA DAHA ZOR?!

Tekrar belirtmek isterim konuyu açma amacım kesinlikle bir saldırı, aşağılama vb. değil. Belki de sadece ben kıt insanlar tanımışımdır.

Ben mesela Zeki Müren gibi usta sanatçıları da dinlerim, Guns n' Roses da dinlerim. Ama nedense bir kafa yapısı var ve bu kafadaki insanlar "müzik dediğin pop, arabesk olur"-"sözsüz müzik mi olur?" düşüncesindeler.

Peki neden böyle bir noktadayız? Kimseye tabiki kalkıp "Metallica dinlemezsen kültürsüzsün!" gibi yanlış yakıştırmalarda bulunmak haddime/haddimize değil. Ama neden müziği sadece söz olarak görüyoruz veya kendi dinlediğimiz dışındaki bütün müzikleri kötü olarak görüyoruz?

Düşüncelerinizi almak istediğim konu budur arkadaşlar. :)

Çok yanlış çıkarımlar yapmışsınız.
Öncelikle, bu arkadaşlar ile uzun vadede arkadaşlığınızı gözden geçirmenizi öneririm. Gitar konusunda ciddi iseniz, size bir faydası olmaz bu insanların.
Eğer bu insanlar kendine güvenen, kendi ile barışık ve size değer veren insanlar olsa şöyle şeyler söylerlerdi:
  • Çalmak zor mu ?
  • Ne kadardır çalıyorsun ?
  • Ben de çalabilir miyim sence ?
  • O şeyi nasıl yaptın ?
  • O tekniğin adı ne ?
  • vb....
Söz konusu kişilerin kompleksli tavırları ile bütün ülkeyi anlayamazsınız. Bu büyük hata olur.
Dünyanın her yerinde tüketim amaçlı yapılan işler basit ve ucuzdur. Kulağı bunlara alışmış insanlar her yerde var.
Ayrıca, "ergen olmak" diye nitelediğimiz bir durum da var. Bu durum takvim yaşı ile ilgili de değil her zaman, yaşı büyümüş ama kendisi olgunlaşmamış insanlara böyle diyoruz:)
Türkiye açısından en büyük teknik sorun bence tek sesli müzik. Çok sesli müzik kültürümüz zayıf, o yüzden sadece sözleri dinlemeye çok alışkınız. Söz ve vokal olmayınca müziği yadırgıyoruz, çünkü enstrüman dinlemeyi bilmiyoruz.
Ben rock müzik dinlemeye başladığımda en büyük kazancımın bu olduğu fark etmiştim, çünkü birden dinlediğim her tür müzikteki enstrümanlara daha bir kulak kabartır olmuştum.
Dinlediğimiz dışındaki bütün müzikleri kötü görmek de, toplumsal hayattaki "tek sesli" olma alışkanlığımız. Sadece müzikte değil, genel olarak farklı olana tahammülümüz yok, toplumsal alanda da tekseslilik istiyoruz çünkü...
 
Sene 1971 veya 1972. Aşkale/Erzurum'daki lise yıllarım ve gitar çaldığım dönemler. Bir hafta sonu gitarıma tel almak için Erzurum'a gitmiştim. Müzik mağazasına girdiğimde ; bir kenarda o zaman 30'lu yaşlarında olan bir abi bağlama çalıyordu. Ben adamın bağlama çalışını görünce şok olmuştum. Gitar mı çalıyor , bağlama mı çalıyor belli değil idi. Adam da müthiş bir teknik vardı. Satıcıya ; "Bu abi kim ?" dediğimde , " Kendisi TRT Erzurum Radyosu'nda bağlama sanatçısıdır." cevabını almıştım. ( O zamanlar daha TV yoktu. TRT sadece Ankara'da deneme yayınları yapardı)

Ben bu abiyi hiç bir zaman unutmadım. Bugün yaşım 60 oldu. Hala onun gibi üst düzey tekniğe sahip bir bağlama sanatçısına rastlamadım dersem yeridir. Belki de vardır. Bilmiyorum...

Diğer bir örnek : Erkan Çanakcı...Kendisi ile bir müzik forumunda tanıştım. Sonradan dost da olduk. İTÜ TM Devlet Konservatuvarı'nda okumuş , çok yetenekli ve azimli genç bir kardeşim. Geçimini sağladığı esas iş öğretmenlik. Ancak aynı zamanda çok iyi bir bağlama sanatçısı. Şelpe tekniğinden yola çıkarak , " tel ayırma tekniği" denilen bir çalım tekniğini Türkiye'de geliştiren kişi.

Aşağıda verdiğim videoda Erkan Çanakcı'nın üstün çalım tekniğini izlemek mümkün. Gerçi muhtemelen cep telefonu ile çekilmiş kötü bir video ama sizlere bir fikir verebilir sanırım.


Bu astığım videoda da ; Erkan Çanakçı , "Al Fadimem" adlı türküyü kendi geliştirdiği " tel ayırma tekniği" ile çalıyor ve söylüyor.


Yani son söz olarak işin özü şu : Öyle bağlama deyip geçmemek lazım....:)
 
Sene 1971 veya 1972. Aşkale/Erzurum'daki lise yıllarım ve gitar çaldığım dönemler. Bir hafta sonu gitarıma tel almak için Erzurum'a gitmiştim. Müzik mağazasına girdiğimde ; bir kenarda o zaman 30'lu yaşlarında olan bir abi bağlama çalıyordu. Ben adamın bağlama çalışını görünce şok olmuştum. Gitar mı çalıyor , bağlama mı çalıyor belli değil idi. Adam da müthiş bir teknik vardı. Satıcıya ; "Bu abi kim ?" dediğimde , " Kendisi TRT Erzurum Radyosu'nda bağlama sanatçısıdır." cevabını almıştım. ( O zamanlar daha TV yoktu. TRT sadece Ankara'da deneme yayınları yapardı)

Ben bu abiyi hiç bir zaman unutmadım. Bugün yaşım 60 oldu. Hala onun gibi üst düzey tekniğe sahip bir bağlama sanatçısına rastlamadım dersem yeridir. Belki de vardır. Bilmiyorum...

Diğer bir örnek : Erkan Çanakcı...Kendisi ile bir müzik forumunda tanıştım. Sonradan dost da olduk. İTÜ TM Devlet Konservatuvarı'nda okumuş , çok yetenekli ve azimli genç bir kardeşim. Geçimini sağladığı esas iş öğretmenlik. Ancak aynı zamanda çok iyi bir bağlama sanatçısı. Şelpe tekniğinden yola çıkarak , " tel ayırma tekniği" denilen bir çalım tekniğini Türkiye'de geliştiren kişi.

Aşağıda linkini verdiğim videoda Erkan Çanakcı'nın üstün çalım tekniğini izlemek mümkün. Gerçi muhtemelen cep telefonu ile çekilmiş kötü bir video ama sizlere bir fikir verebilir sanırım.


Bu astığım videoda da ; Erkan Çanakçı , "Al Fadimem" adlı türküyü kendi geliştirdiği " tel ayırma tekniği" ile çalıyor ve söylüyor.


Yani son söz olarak işin özü şu : Öyle bağlama deyip geçmemek lazım....:)



Aslında bağlama deyip geçmedim. Önceki cümlelerimde de belirttiğim gibi bir enstrumanı diğerinden üstün tutmak yanlış olabilir. Sizin verdiğiniz örneklerdeki ve benim sarfettiğim cümlelerdeki yoldan şunu yeniden söyleyebiliriz: "kişinin yeteneğine ve beceresine bağlı". Yani çok alakasız bir misal olarak biri çıkıp "gitar çalan kontrbass çalamaz" der ama bir insan çıkıp ikisini de çok hızlı şekilde öğrenip sanatı konuşturabilir. Burada benim ünlem ile belirtmemin sebebi "ne alaka ulan?" idi aslında. Yanlış yorumlayanlar olmuş ama belirttiğim gibi belki de ben kıt insanlarla karşılaşmışımdır hep. Ama sadece sözlü müziği müzik olarak gören bir kişi bence "adeyyo" dinlemeye devam edebilir :)
 
Konuyu açan arkadaşa tamamen katılıyorum.Benimde canımı sıkıyor bu durum.2 akor bilen gitar virtüözü olurken o sweepler pick harmonicler falan...Yani diyecek pek bir şey yok sanırım.Belkide Rock ve metal müziğin genel olarak kaliteli olmasının sebebide budur.(Genel olarak dedim yanlış anlaşılmasın.Emek olan her şarkıya müziğe saygım sonsuz.Örneğin Neşet Ertaş gibi)Bu arada enstrüman olarak asla bağlamayı küçümsemem.Çevremde çok iyi çalanlar var buna rağmen o dediğiniz tipler bu güzel çalan insanlarada aynı şeyi söylüyorlar.Birazda bizim kıt beyinli bazı ergen arkadaşlardan kaynaklandığını düşünüyorum bu durumun.Çekememezlik,kıskançlık,cahillik,saygısızlık ne derseniz artık.Bu tipler işte Aleyna Tilki veya diğer popçu bozuntuları gibi tipleride bunlar yüceltir sanki bana sanat yapıyor Gerçi popçu demişim çok özür dilerim.Pop denince bile bir Micheal Jakson var yani ortada:)
Bide şu hep dıp tıs dıp tıs mix yapıyorlar ya her şarkıya hiç değişmez.Üzerinede aşklı meşkli sözler.Tamamdır işte.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst