Evren sonlu mu,sonsuz mu?

Evrenin sonu neresidir?Evrende dünya gibi kabuklu atmosferli bir yapıda ise ondan ötesi nedir?Sonlu ise sonsuzluğu nerede kalır?Açık mıdır,kapalı mıdır?Sürekli genişliyor olması sonsuzluğa mı işaret eder?İnsanlık şimdi bu soruların yanıtlarını arıyor.
Isaac Asimov soruyor:"Evrenin de sınırları vardır,peki bu sınırların ötesinde ne vardır?"Asimov,evrenin sürekli genişlemekte olduğunu ve insanlığın yıldızlararası evrene 21. yüzyılda varabileceğini söylüyor ama bu sınırın 10 milyar ışık yılı uzaklıkta olduğunu da ekliyor.Astorfizikçilere göre her madde parçacığı çevresinde bir gravitasyon(çekim) alanı,bir nükleer alanı,zayıf nükleer alanı yaratır.Evreni in de her noktasından gravitasyon ve elektromanyetik dalgalar geçmektedir.Bundan başka madde olmayan maddecikler de vardır.Nötrinolar gibi.Evren boş değil,doludur.Evren genişlese bile sınırdan öte ne varsa bu kez o yapıyla kaynaşacaktır."Bu şey" ne ise Evren onunla iç içe geçecektir.Evrenin sınırını ve ötesini bilme olanağımız bu nedenle yoktur.
Evrenin yapısı hakkında uzlaşamayan fizikçiler 1980 li yıllarda "Süper Zar" kuramını ortaya attılar.Süper zar kuramı evreni bir helezon-hortum biçiminde tasarlamakta ve 11 boyutta yorumlamaktadır.Yaşanan evren 3 uzay,1 zaman ,toplam 4 boyutta sayılmakta iken elektromanyetik vb. boyutlarla boyutlar 11 e çıkarılmış,tıpkı atom çekirdeğindeki kuvvetler gibi Evrenin de birçok çekim gücüne sahip olduğu kabul edilmiştir.Eric Bergshoeff,Ergin Sezgin,Itzak Bars,Paul Jownsend,Paul Dirac vb. birçok fizikçinin son zamanlarda üstünde durdukları bu kuram,Evrenin sınırlarında bir zar farzetmekle de ilgi çekici bulunmuştur. Zar varsayımı sonsuzluk ve sürekli genişleme kuramlarını sınırlandırmış olmaktadır.Burada zarın ötesini düşünmek ve çözememek gibi bir çıkmazla karşılaşılır.
Astrofizikçiler Evren in onda dokuzluk bir kesiminin gözlem alanımızn dışında kaldığını söylerler.Bu onda dokuzluk kesimde de kimbilir ne kara delikler,ne akcüceler yer almaktadır.
Eğer 13,7 milyar yıl önce Büyük Patlamayla oluştuysa,bu patlamanın radyoaktif ışınım dalgaları bize bugün ulaşıyorsa bu başlangıcın belli,yani sonsuz değil,zaman ve mekan bakımından sonlu olduğunu gösterir.Ama patlamanın öncesini düşünmek insanı yine sonsuzluğa gömer.Prof Demirsoy,Einstein in evrenin sonlu olduğuna inandığını ve dinsel kaygılarla bunu açıklamadığını ve evreni sonsuz diye tanımladığını aktarır."Evren patlarcasına genişliyordu ve buna bağlı olarak madde oranı gittikçe azalıyordu,yani yoğunluğu düşüyordu.Bu genişleme sonsuz olmadığı gibi bir başlangıç vardı" Evrenin sonlu olduğu fikrini Hubble da destekler.
Evrenin hangi boyutlarda olduğunu ve sonlu mu sonsuz mu olduğunu belirlemek için bilim adamları bazı ölçüler kullanırlar.Paralaks ve parsek,evrendeki varlıkların Dünya ya göre konumlarını,yerlerini ve uzaklıklarını ölçmede kullanılan uzay ölçü birimleridir.
Paralaks,farklı bir açıdan baktığınızda varlığın konumunu gözünüzde 1 derece farkettiren uzaklıktır.Parsek ise yaklaşık 3 ışık yılı tutarında bir uzay uzaklık birimidir.
Dünya,güneş çevresindeki dönüşünde altı ay arayla iki karşıt noktadan geçer ki bunların açı farkları 20 paralaks veya dünya yörüngesinin yarıçapı 10 paralaks kabul edilir.Bu,dünya ile güneş arası uzaklık demektir ve diğer adı astronomi birimidir.Işık yılı ise ışığın 10 üzeri 18 cm lik yolu aldığı zaman birimidir.Saniyede 300 000 km hızla gittiğine göre,bir yılda 10 üzeri 18 cm yani 10 trilyon km yol almış olur.Böylece bir parsek yaklaşık 3 ışık yılı(30.857 milyar km) kadar kabul edilir.
Böylece zaman ve uzaklık birimleri birbirlerine dönüştürülmüş,30 857 milyar kilometre 1 parsek diye adlandırılıp yıldız ve galaksi uzaklıkları bununla ölçülmüş,bu da 3 ışık yılına denk sayılmıştır.1990 Nisanında uzaya fırlatılan Hubble teleskopu ile bu uzaklıklar ve dolayısıyla evrenin yaşı ölçülmeye çalışılmıştır.Kimi astrofizikçi bunu 10-20 milyar yıl diye tahmin etmiş,galaksilerin merkezden uzaklaşma hızları mega-parsek olarak verilmiştir.10-20 milyar yıllık bu yaş tahmini çeşitli yayınlarda seslendirilmiştir.
Astrofizikçiler ışık dalga boylarını ise Angström ile ölçerler.
1 A' = 1/10 000 000 mm dir. 100-4000 A' arası dalga boylarındaki ışıklar UV(Ultraviyole),4000-7000 A' arası dalgaboylarındaki ışıklar EM (Elektromanyetik),7000 A' dan sonrakiler ise IR( Infraruj-kırmızı ötesi) ışınlar olarak bilinir.Adını İsveçli bilim adamı Anders Jones Angström den alan bu birim güneş tayfının 1860 larda ölçülmesi sonucu belirlenmiştir.
Evrenin çapı 35 milyar ışık yılı,çevresi ise 210 milyar ışık yılı dolayında tahmin edilmiştir.Einstein e ait olan bu tahmin,bir noktadan çıkan ışının 210 milyar yıl sonra yine aynı noktaya döneceği biçiminde de ifade edilebilir.Şurası bir gerçektir ki,hiçbir ışık ışını doğrusal yol katetmez.Evrendeki maddelerin kendilerine göre bir yoğunlukları vardır ve ışık bu yoğunluk içinde kıvrılır,sapar,eğrisel bir yol izler.Hubble,evrenin yoğunluğunun 10 üzeri eksi 29*1 gram olarak verir.Evrenin çeşitli varlıklarının görüntüleri,gravitasyon gücü,elektromanyetik gibi güçler nedeniyle olduklarından başka bir biçimde ve yerde görünerek insanların duyu organlarına göre farklı konumlarda algılanırlar.
Bugün ne denli genişlemiş olursa olsun evrene bir son belirleyenler de vardır.Kimi bilgilere göre "Evrenin genişliği 30 milyar ışık yılıdır."ondokuz sıfırlı 28 383 yazılırsa bu kadar km uzunlukta bir evrenimiz olduğu övgüyle söylenebilir.
Diğer bir kaynakta evrenin büyüklüğü her biri 100 milyar yıldızdan oluşan 100 milyar galaksi diye verilir.Bu,10 üzeri 21 yıldız demektir.
Görelilik kuramı,en kısa anlatımıyla fizik yasalarının,varlıkların birbirlerine göre değişen durumlarına bağlı olarak değiştiklerini savunmaktadır.Varsayalım ki,Dünya diğer gök varlıklarından ışık almakta ve onları gözlemlemektedir.Onların uzaklıkları ve ışıkları,evrende bulundukları yere göre değişmektedi
Dünya döndüğü gibi güneşte ,jüpiter de,satürn de hep hareket halindedir.Bu devinim onların uzayda aldıkları yerin koordinatlarının sürekli değişmesi sonucunu doğurur.
Bilim adamları 20.yüzyılın başlarında göksel varlıkların sürekli devinim halinde olduklarını,üztelik bunların dünyamızdan sürekli uzaklaştıklarını buldular.Uzaklaşan yıldızların kırmızı ışık,yakınlaşanların mavi ışık vermelerinden anlaşıldı ki,uzaklaşanlar,yani kırmızı ışık verenler çoğunluktaydı.Kuramın öncüleri Planck,Hubble ve Einstein,evrenin sürekli genişlemekte olduğunun farkına 1920 lerden sonra vardılar.Einstein bile 1915 te evrenin statik olduğu varsayımıyla "Evrensel sabit" ten söz ediyordu.Rus fizikçi ve matematikçisi Aleksander Friedman,evrenin genişlemekte olduğunu 1922 de buldu,onu Hubble ve diğerleri izledi.
Bu aşamada konunun uzmanları çoğu kez Amerika dan ve Rusya dan çıkmıştır.Batı Avrupalı bilim adamlarıda zamanla Amerika ya geçerek emperyalizmin devleşmesine katkıda bulundular.Özellikle nükleer ve füzyon hakkındaki bilgiler,kimya ve fizik bilgilerinin gelişmesi,zenginleşmiş sömürücü batının eline emperyalist yeni güçler geçmesine yaradı.Einstein gibi pek çok bilim adamı bu tür yüksek bilgilerin emperyalist amaçlarla kullanılamayacağı yolunda yürüyüş yapıp bildiri imzalamak zorunda kaldı.
Hesaplara göre uzak galaksiler saniyede 70 bin km hızla güneş sisteminden yani gökadamızdan uzaklaşmaktadır.Bu baş döndürücü hız evrenin ne büyük ve atılım bir güçle genişlemekte olduğunu gösterir.
Andromeda bulutsusu saniyede 300 km hızla güneşe doğru yaklaşmakta ama güneş de kendi gökadamız içinde aynı hızla hareket etmektedir.Vesta Slipher e göre yerel grup içinde harekette olan gökadalarının çoğu saniyede 1800 km hızla bizden uzaklaşmaktadır.
1929 da Mount Wilson Gözlemevi nde çalışan Edwin Hubble,gökadaların uzaklaşma hızlarının onların uzaklıklarıyla doğru orantılı olduğunu buldu.Gökadalarının tayf çizgileri bu durumda kırmızıya kaydığından buna Kırmızıya Kayma Yasası veya Hubble Yasası dendi.Buna göre gökada kümesindeki galaksilerin %60 nın saniyede 180 000 km hızla Samanyolundan uzaklaştıları saptanmıştı.Evrenin sürekli genişlemekte olduğu hakkındaki bilgiler böylece varsayım olmaktan çıkmış 20. yüzyılın ilk yarısında kesinlik kazanmış oluyordu.
Daha sonraki yıllarda Big Bang kuramı üzerinde çalışan G.Gamov,bu kez Christian Doppler in bulgularıyla desteklenip haklılığını pekiştirmiş oldu.Doppler Etkisi diye bilinen bu kurama göre yıldızların ve galaksilerin hareket ve hızları ışık tayflarıyla ölçülebilir.Uzaklaşanlar kızıl renk,yaklaşanlar mavi renk tayf oluştururlar.Ses ve ışık tayfları uzaklaşıp yakınlaşma konusunda zamanlamayı da belirlemektedirler.
Astrofizikçiler kızılötesi ve morötesi ışık tayflarındaki kaymalardan Big Bang in zamanı ve biçimi hakkında hükümler çıkarırlar.
Evrenin oluşumunu belirleyen Big Bang,yani Büyük Patlama olayı evrendeki birikimin parçalanması sonucu,bu bütünden çıkan parçaların günümüze değin süren bir süreç içinde dağılarak çevreye açıldıkları,yani evrenin sürekli olarak genişlediği kuramına dayanmaktadır.Evrenin sürekli genişlediği düşüncesi,Einstein,Hubble,Abbe,Lemaitre,Gamov,Dicke,Asimov gibi,20. yüzyılın en büyük fizik bilimcilerince kabul edilmiş ve kanıtlanmıştır.Bu bilgilere göre galaksiler sürekli olarak genişlemekte ve dışa doğru yol almakta,galaksimizden uzaklaşmaktadırlar.Evrenin genişlemesinin bir gün durup büzülmeye başlayacağı veya nereye kadar genişleyeceği bilinmiyor.
Prof Kansu,1946 da kaleme aldığı,İnsanlığın Kaynakları ve İlk Medeniyetler adlı kitabında evrenin nasıl genişlediğini anlatmak için şu tanımı yapmış:" Kainatın etrafını görmeye kalkmak bizden daha hızlı giden bir trene yetişmek için arkasından koşmaya benzer" Evren hem genişlemekte hemde bazı göksel varlıklar bizim evrenimizden hızla uzaklaşmaktadır.Dünya gibi uzayda hep aynı yöne gidemez ve Einstein e göre yine döner kendi üstüne gelir.Yani dönencel bir devinim içindedir.

saygılar.
 
Bu konuda kesin yargıya varırken hayır sonsuz olamaz tezini ortaya atmanın bazı sakıncaları ve mantık hataları vardır.

1. Öncelikle Genişletilmiş yeni hubble kuramı ve uzak süpernovaların bize getirdiği yeni verilere bakarsak en iyi ihtimal ile big bang in şu anda halen vuku bulmaya devam ettiğini, yani bir patlamanın içinde şu an bulunduğumuzdan bahsedebiliriz. Olmuş bitmiş yani yavaşlayan ivme ile bir genleşme olmayıp, tersine hızlanan ivme ile giderek daha da büyük hızla genleşmekte olan bir evren sözkonusu olduğundan bir sınır çizmemiz bu durumda mümkün olamamaktadır. Bilinen gözleyebildiğimiz evreni referans alarak sınır kabul etsek bile bunun genleşmesi ve dolayısıyla yayılım sahası yine sınırsıza doğru bir ivme göstermektedir. Kaldı ki Einstein ın evrensel sabiti dışında sınanmış tüm kapalı evren modelleri tam ters sonuca ulaşmış, evrenin tekdüze bir genleşip büzülme veya dış sınıra sahip olamayacağı anlaşılmıştır. Einstein ın sabiti ise Einstein ın kendisinin de en büyük hatam dediği ve sonradan içinden çıkamadığını kabul ettiği bir sorunsaldır. Çünkü zaten ortada genel referans alacak bir nokta yoktur. Sürekli ispatlanan ve bugüne dek hiç bir aksi kanıtı bulunamayanÖzel görelilik, Genel göreliliği dışlamakta ve onun geçerliliğini daraltmaktadır.

2. Bunun dışında bilimsel gerçekliğin göreliliği sorunu vardır. (Buna görelilik teorisi de dahildir) Evrene sınır çizmek bu açıdan da pek bir anlam ifade etmemektedir. Kaldı ki sınırlı bir alanda bile derine inildikçe sınırtsız enerjilere ve boyutlara ulaşılan günümüz matematiği bu bakışın da gereksizliğini ortaya koymuş gibidir. Örneğinn dünyamız sınırlı bir alanı kaplamasına rağmen yer şekillerinin çizgisel ve tam ölçümü giderek daha küçük ölçeklerde büzülen girinti çıkıntılarından dolayı "sonsuz" rakamını vermektedir. Eğer evreni de bu ölçüde düşünürsek boyutunun dünyaya kıyasla büyüklüğü göz önüne alındığında ve çok daha fazla değişkeni de içinde barındırdığını düşünürsek bu sınırlılığı keşfetmek olanaksız olacaktır. Çünkü sürekli büyüme ve genişleme dışında, değişim de süreklidir ve asla geçilen bir noktaya tekrar ulaşılması tüm evren küresel olsa bile pratikte mümkün olmayacaktır.

3. Bu noktada "sonsuzluk" sorunu çizgisel ve tek boyutlu matematiksel düşüncenin bir sorunu olmaktadır zaten. Yani kaos ilkelerine göre sınırlı alanda sınırsızlıktan yani sonsuzluktan bahsedilebildiğine göre, çok az bir bilgiye sahip olabildiğimiz evrene; bu ilkeleri de bize dayatan onun işleyiş ilkeleri olduğuna göre sonlu demek anlamsız ve akıldışı bir tutum olacaktır.

starship
 
Ortaokuldayken Türkçe öğretmenimiz derste başarılı olan öğrencilere veya sevdiği kişilere kendi yazdığı şiir kitabından hediye ederdi.
Bu kitapta HİÇ adlı bir şiir vardı. Konuyla alakalı olduğu için şiiri paylaşmak istiyorum.

Derler ki bu alemin başı da hiç, sonu da hiç
İki hiç arasında varlık olur mu ki hiç?

Yaşıyorsa kulakları çınlasın öğretmenimin ama ben böyle düşünmüyorum. Sonsuzluğa inanıyorum yani...
 
Kuranı Kerimde evrenin genişlemekte olduğu insanlığa apaçık bir şekilde bildirilmiştir. [Şimdi yine bazı arkadaşlar benim burada din propogandası yaptığımı söyleyecek. Herşey bu kadar basit olamaz arkadaşlar. Kimse zaten zorla bir dine mensup olamaz. Buna zaten İslam karşıdır. Dinde zorlama yoktur denilmiştir... Hep beraber (inanan inanmayan herkes) gerçekleri göz ardı etmeyelim demek istiyorum sadece...]
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
İyi güzelde bir- kereye- mahsus
herşeye dinin karıştırılması da pek güzel olmuyor bence.
Neden hep Kur an da bir mucize aramak yada göstermek gibi uğraş içerisindesiniz pek anlamıyorum.İnanan yada inanmak isteyen kişi için doğanın işleyişi ve içinde barındırdığı yasalar mucize zaten.İnanmak istemeyen kişiye ise zorla herşeyin mucize olduğunu söylemek, onu inanacaksa bile inanmamaya götürüyor.

Bu nedenle bu topikte inançlardan bahsedilmezse daha iyi olacağını düşünüyorum.Olaya sadece evren hakkında bilimsel düşünceler ve yorumlar açısından bakılmasını öneriyorum.

saygılar
 
Din; çalışmayı, ilimi, bilimi bırakmayın diyorsa, burada benim ya da başka bir arkadaşın aşırıya gitmemek kaydıyla dini örnekler vermesinde ben de kendi adıma bir sakınca göremiyorum..

Kur'an'dan örnek verme uğraşısı değildir bu sayın kullanıcı. Sanırım ben anlatamıyorum... İnanmak isteyen kişiler -ki bu kişilerin çoğu bilimle uğraştığı halde hatta doğayı çok iyi bildikleri ve gördükleri halde- ne yazık ki bazı şeyleri İNATLA göremiyorlar. Gözleri var ama üçüncü gözleri mühürlenmiş gibi.. (Bunlar belki de üniversite felan da okuyorlardır, kim bilir!...)

Onlar inatla bazı şeyleri anlamamak, idrak etmemek için ısrar ediyorlarsa ben de birşeyleri -dini de olsa- izin verin de yazayım burada. (Aşırıya gittiğimi de düşünmüyorum. Gereken yerde gerekeni yazmaya çalışıyorum.) Elinizi vicdanınıza koyun lütfen. Benim verdiğim örnekler onların inatla anlamama çabasından daha samimi değil mi?... Değil diyorsanız siz bilirsiniz diyorum naçizane...
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
Sevgili bir-kereye-mahsus

Din çalışmayı ilmi bırakmayın diyorsa o zaman sende ilim yapmak adına konu hakkında bilgi vermeye çalış.
Kuantum mekaniği,Genel görelilik,özel görelilik,kaos ve rastlantı yada en genel deyimle fizik yasalarının işleyişi ile ilgi bizimle bilgilerini paylaş.
Evrenin sonlu yada sonsuz olmasıyla ilgili ortaya atılan varsayımların veya teorilerin bilimsel bir değerlendirmesini yap.Bu konu hakkında okuduğun kitaplardan bizlere bilgiler aktar.
Yani o Kur an da var bu Kur an da yok demek biraz kolaya kaçmak değil mi?
Yada günümüz müslüman ülkelerinde bir tane bile ilim adamı zorla çıkarken, senin araştıran,düşünen ve ilimin içinde olduğunu diğerlerine gösteren tavrın ,insanları inandığın dine daha çok çekmez mi?Daha çok merak uyandırmazmısın?
Seni bilemem ama evrenin genişlediğinin Kur an da olduğunu söyleyen bir çok kişi ,evrenin nasıl genişlediğinden yada bu durumun fiziksel yorumunun ne olduğundan habersiz.
Birileri birşeyler bulsunda bende Kur an da bu varmı diye araştırayım işini yapan bir yığın insan var.Hiçbir şey düşünmeden ,sadece Kur an da ne yazıyorsa ona bağlı kalan ,bilimden ve düşünceden yoksun o kadar çok insan var ki, bu durumun gelişmişlik seviyemizin acıklı halinin en önemli açıklaması olduğunu söyleyebilirim.

Oysa peygamber " İlim Çin de de olsa alın" diyerek inanan kişileri Kur an dışında hedeflere de yöneltmiştir.

Bu nedenle senden beklediğimiz konunun bilimsel yanıyla ilgili bizlere vereceğin bilimsel bilgilerdir.Bu şekilde davranmakla, inanan bir kişi olarak bütün dünyanın ilgilendiği evren ve yasaları hakkında senin ne kadar dininin emirlerine uyduğunu,ilim yaptığını da görmüş oluruz.

saygılar.
 
Aslında genişlemesi demek zaten sonsuz oluşudur demek bir nevi, evrenin genişlemesi gibi ultra hızlı bir olaydan daha hızlı giden bir aracımız yok dolayısıyla hiç bir zaman evrenin sonuna ulaşamayız, ki ayrıca evrenin sonu olmadığı için bu oldukça büyük bir sorun teşkil eder...
 
evren o kadar büyük ki, bizim evrenin sınırlarına erişebilmemizin imkanı yok, bu yüzden sonsuz diyoruz; aslında genişleyen bir evren modelinin sonsuz olması biraz saçma olur...
hem bazı teorilere göre evren şimdi nefes alıyor yani genişliyor ama bu genişleme her gün hatta her saniye biraz daha yavaşlıyor ve sonunda bu genişleme durduğunda her şey sabitlenecek...daha sonra nefes verme işlemi başlayacak ve evren küçülecek herşey özüne dönecek bir cm.küpün milyonlarca ton çektiği hale dönecek...belki de bu evrenin kaçıncı yıkılıp yeniden kuruluşu kim bilir... :?
 
genişlemenin yavaşlaması gibi bir şey söz konusu olamaz. çünkü uzayda sürtünme yok ve bu yüzden yavaşlama olmasına neden olacak bir kuvvet yok.

hatta, cisimler birbirlerinden uzaklaştıkları için aralarındaki mesafe arttıkça cisimlere etki eden kütle çekim kuvveti de azalacağı için, evren hızlanarak genişlemektedir.

(stephen hawking'in teorileri henuz çok taze olduğu için o konulara bulaşmıyorum hiç.)
 
arkadaşlar lütfen burda tartışmayalım...benim dinim islam.sen ateist olabilrsin ya da hristiyan ya da başka bişey saygım vardır.ama lütfen birbirimizi kırmadan konuşalım..bence evrenin sonsuz denmesinin sebebi şu;
uzay boşluğunda belli bir bölgeden sonra basınç vs etkenlerden dolayı ileriye gidilemiyo.bu yüzden de sonsuz denilio diye düşünüyorum.bi sonu olsa bile o sona ulaşmayı bırakın yaklaşamıyoruz bile...teoridir bu sonsuz oluş.
 
cesareborgia demiş ki:
Din çalışmayı ilmi bırakmayın diyorsa o zaman sende ilim yapmak adına konu hakkında bilgi vermeye çalış.
Kuantum mekaniği,Genel görelilik,özel görelilik,kaos ve rastlantı yada en genel deyimle fizik yasalarının işleyişi ile ilgi bizimle bilgilerini paylaş.
Evrenin sonlu yada sonsuz olmasıyla ilgili ortaya atılan varsayımların veya teorilerin bilimsel bir değerlendirmesini yap.Bu konu hakkında okuduğun kitaplardan bizlere bilgiler aktar..

İyi bir üniversite okuduğunuz -yanılıyor da olabilirim ama öyle görünüyor yani sorduğunuz sorulara bakılırsa- belli oluyor. Sizin kadar kitap okumadığım belli olmuştur. Fakat bilimle ilgili okuduğum dergilerde evrenin genişlemekte olduğu yazıyor. ve değişik değişik evren şekilleri var. siz de beni bu konuda aydınlatın, yani evrenin şekli nasıldır, aç.ıkçası benim kafam karıştı ve ben filozof değilim, bilim adamı da değilim. çünkü çok ağır bir dille anlatılmış benim okuduğum o bilim yazıları...

cesareborgia demiş ki:
Yani o Kur an da var bu Kur an da yok demek biraz kolaya kaçmak değil mi?
Yada günümüz müslüman ülkelerinde bir tane bile ilim adamı zorla çıkarken, senin araştıran,düşünen ve ilimin içinde olduğunu diğerlerine gösteren tavrın ,insanları inandığın dine daha çok çekmez mi?Daha çok merak uyandırmazmısın?
Seni bilemem ama evrenin genişlediğinin Kur an da olduğunu söyleyen bir çok kişi ,evrenin nasıl genişlediğinden yada bu durumun fiziksel yorumunun ne olduğundan habersiz.
Birileri birşeyler bulsunda bende Kur an da bu varmı diye araştırayım işini yapan bir yığın insan var.Hiçbir şey düşünmeden ,sadece Kur an da ne yazıyorsa ona bağlı kalan ,bilimden ve düşünceden yoksun o kadar çok insan var ki, bu durumun gelişmişlik seviyemizin acıklı halinin en önemli açıklaması olduğunu söyleyebilirim.

Oysa peygamber " İlim Çin de de olsa alın" diyerek inanan kişileri Kur an dışında hedeflere de yöneltmiştir.

Bu nedenle senden beklediğimiz konunun bilimsel yanıyla ilgili bizlere vereceğin bilimsel bilgilerdir.Bu şekilde davranmakla, inanan bir kişi olarak bütün dünyanın ilgilendiği evren ve yasaları hakkında senin ne kadar dininin emirlerine uyduğunu,ilim yaptığını da görmüş oluruz.

saygılar.

Peki bu başlıkta sadece bir avuç insanın yazmasına ne diyeceksin? Kolaya kaçabilirim, ama bilimle ilgili çok olmasa da bazı şeyleri öğrenmeye çalışıyorum.. Müslüman ülkelerden bilim adamı çıkmamasının sebebi ya Kuranı Kerimi anlayamamalarından -ki kim Kuranı tam olarak anlıyori o da tartışılır- veyahutta kendilerini dünya işlerinden çekmelerinden kaynaklanıyor (bu ikincisine karşıyım ben)... Evrenin genişlediği konusunda elbette sadece Kurana bağlı kalarak konuşmuyorum. Bununla ilgili araştırmalar yaptım az da olsa ve dergiler okudum. O sizin dediğiniz, ülkemizin vahim durumu, araştırmayan, cahil insanlaradır. Ben araştırıyorum, araştırmaya çalışıyorum.. İlim için kim çalışıyorsa, kim bilgiye ulaştıysa onun takipçisiyiz, ve onun arkasındayız. Bu söylediklerini Kuranı anlamamamaya çaba gösteren insanlar anlasaydı keşke. Ama sadece KEŞKE diyebiliyorum... Bir de ah vah etsem mi acaba?...

işte size aklımda kalmış bilimsel bir bilgi: "Evren büyük bir hızla genişlemekte olup gün gelince tekrar ters bir tepki göstererek büzülmeye başlayacaktır." Hz. Ali'nin özdeyişi vardır, bilirsiniz muhakkak.. "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" diye..

Bizim bilime köle olmayarak ne kadar büyük bir cehalet içinde olduğumuzun kanıtı ortada işte!

Bana demişsiniz ya, "bize okuduğun kitaplarla ilgili bilgi ver de senin dinini ne kadar iyi bildiğini öğrenelim. " diye... Buna ne gerek var ki? Hem ben gereken herşeyi söyledim. Bu çelişkiler deryasında Herkes kendine baksın demekten başka ne diyebilirim ki artık! Bilenlerle bilmeyenleri bir tutan bir toplumdan ve kendimden ürküyorum... Tüylerimin diken diken olmaması hakkında da şöyle düşünüyorum nedense:

"Acaba kendimi ve insanlığımı mı kaybediyorum? Yoksa insanlar mahza inatlarına ve nefislerine yenilerek insanlıklarını kaybettikleri için mi ben böyleyim?..." Saygılarımla...
 
alpkaan demiş ki:
arkadaşlar lütfen burda tartışmayalım...benim dinim islam.sen ateist olabilrsin ya da hristiyan ya da başka bişey saygım vardır.ama lütfen birbirimizi kırmadan konuşalım..bence evrenin sonsuz denmesinin sebebi şu;
uzay boşluğunda belli bir bölgeden sonra basınç vs etkenlerden dolayı ileriye gidilemiyo.bu yüzden de sonsuz denilio diye düşünüyorum.bi sonu olsa bile o sona ulaşmayı bırakın yaklaşamıyoruz bile...teoridir bu sonsuz oluş.

bana mı yazdın bunu? kimle neyi tartışmışım bir de ateistlik müslümanlık karıştırmışsın. eğer bana yazdıysan pes diyorum sadece.
 
bir_kereye_mahsus demiş ki:
cesareborgia demiş ki:
Din çalışmayı ilmi bırakmayın diyorsa o zaman sende ilim yapmak adına konu hakkında bilgi vermeye çalış.
Kuantum mekaniği,Genel görelilik,özel görelilik,kaos ve rastlantı yada en genel deyimle fizik yasalarının işleyişi ile ilgi bizimle bilgilerini paylaş.
Evrenin sonlu yada sonsuz olmasıyla ilgili ortaya atılan varsayımların veya teorilerin bilimsel bir değerlendirmesini yap.Bu konu hakkında okuduğun kitaplardan bizlere bilgiler aktar..

İyi bir üniversite okuduğunuz -yanılıyor da olabilirim ama öyle görünüyor yani sorduğunuz sorulara bakılırsa- belli oluyor. Sizin kadar kitap okumadığım belli olmuştur. Fakat bilimle ilgili okuduğum dergilerde evrenin genişlemekte olduğu yazıyor. ve değişik değişik evren şekilleri var. siz de beni bu konuda aydınlatın, yani evrenin şekli nasıldır, aç.ıkçası benim kafam karıştı ve ben filozof değilim, bilim adamı da değilim. çünkü çok ağır bir dille anlatılmış benim okuduğum o bilim yazıları...

cesareborgia demiş ki:
Yani o Kur an da var bu Kur an da yok demek biraz kolaya kaçmak değil mi?
Yada günümüz müslüman ülkelerinde bir tane bile ilim adamı zorla çıkarken, senin araştıran,düşünen ve ilimin içinde olduğunu diğerlerine gösteren tavrın ,insanları inandığın dine daha çok çekmez mi?Daha çok merak uyandırmazmısın?
Seni bilemem ama evrenin genişlediğinin Kur an da olduğunu söyleyen bir çok kişi ,evrenin nasıl genişlediğinden yada bu durumun fiziksel yorumunun ne olduğundan habersiz.
Birileri birşeyler bulsunda bende Kur an da bu varmı diye araştırayım işini yapan bir yığın insan var.Hiçbir şey düşünmeden ,sadece Kur an da ne yazıyorsa ona bağlı kalan ,bilimden ve düşünceden yoksun o kadar çok insan var ki, bu durumun gelişmişlik seviyemizin acıklı halinin en önemli açıklaması olduğunu söyleyebilirim.

Oysa peygamber " İlim Çin de de olsa alın" diyerek inanan kişileri Kur an dışında hedeflere de yöneltmiştir.

Bu nedenle senden beklediğimiz konunun bilimsel yanıyla ilgili bizlere vereceğin bilimsel bilgilerdir.Bu şekilde davranmakla, inanan bir kişi olarak bütün dünyanın ilgilendiği evren ve yasaları hakkında senin ne kadar dininin emirlerine uyduğunu,ilim yaptığını da görmüş oluruz.

saygılar.

Peki bu başlıkta sadece bir avuç insanın yazmasına ne diyeceksin? Kolaya kaçabilirim, ama bilimle ilgili çok olmasa da bazı şeyleri öğrenmeye çalışıyorum.. Müslüman ülkelerden bilim adamı çıkmamasının sebebi ya Kuranı Kerimi anlayamamalarından -ki kim Kuranı tam olarak anlıyori o da tartışılır- veyahutta kendilerini dünya işlerinden çekmelerinden kaynaklanıyor (bu ikincisine karşıyım ben)... Evrenin genişlediği konusunda elbette sadece Kurana bağlı kalarak konuşmuyorum. Bununla ilgili araştırmalar yaptım az da olsa ve dergiler okudum. O sizin dediğiniz, ülkemizin vahim durumu, araştırmayan, cahil insanlaradır. Ben araştırıyorum, araştırmaya çalışıyorum.. İlim için kim çalışıyorsa, kim bilgiye ulaştıysa onun takipçisiyiz, ve onun arkasındayız. Bu söylediklerini Kuranı anlamamamaya çaba gösteren insanlar anlasaydı keşke. Ama sadece KEŞKE diyebiliyorum... Bir de ah vah etsem mi acaba?...

işte size aklımda kalmış bilimsel bir bilgi: "Evren büyük bir hızla genişlemekte olup gün gelince tekrar ters bir tepki göstererek büzülmeye başlayacaktır." Hz. Ali'nin özdeyişi vardır, bilirsiniz muhakkak.. "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" diye..

Bizim bilime köle olmayarak ne kadar büyük bir cehalet içinde olduğumuzun kanıtı ortada işte!

Bana demişsiniz ya, "bize okuduğun kitaplarla ilgili bilgi ver de senin dinini ne kadar iyi bildiğini öğrenelim. " diye... Buna ne gerek var ki? Hem ben gereken herşeyi söyledim. Bu çelişkiler deryasında Herkes kendine baksın demekten başka ne diyebilirim ki artık! Bilenlerle bilmeyenleri bir tutan bir toplumdan ve kendimden ürküyorum... Tüylerimin diken diken olmaması hakkında da şöyle düşünüyorum nedense:

"Acaba kendimi ve insanlığımı mı kaybediyorum? Yoksa insanlar mahza inatlarına ve nefislerine yenilerek insanlıklarını kaybettikleri için mi ben böyleyim?..." Saygılarımla...

sevgili bir kereye mahsus,

Muhtemelen yanlış anlamışsın.Anlatmak istediğim kısaca bu topikte evrenin sonsuzluğundan bahsedelim diyorum.Eğer "evren sonsuz o yüzden de dinler yanlıştır" diye bir fikir ortaya atılırsa o zaman elbette inanan insan olarak tepkini göstermelisin.Buna kimse birşey demiyor zaten.Benimde inançlarım var ve ben bu şekilde bir tepki aldığım zaman din hakkında konuşuyorum.
Eğer dinini anlatmak istiyorsan bununla ilgili topikler var.Ateizm ve İnançlar dı galiba tam hatırlamıyorum.Oraya mesaj atabilirsin.

İkinci konu "ben herşeyi biliyorum" demek istemedim yukarıdaki mesajımda.Bende burada bilgi paylaşıyorum.Senden de bilgi almak isterim ve bildiklerimi de aktarmak isterim.Olay sadece bu. ;)
 
Slaytanic demiş ki:
alpkaan demiş ki:
arkadaşlar lütfen burda tartışmayalım...benim dinim islam.sen ateist olabilrsin ya da hristiyan ya da başka bişey saygım vardır.ama lütfen birbirimizi kırmadan konuşalım..bence evrenin sonsuz denmesinin sebebi şu;
uzay boşluğunda belli bir bölgeden sonra basınç vs etkenlerden dolayı ileriye gidilemiyo.bu yüzden de sonsuz denilio diye düşünüyorum.bi sonu olsa bile o sona ulaşmayı bırakın yaklaşamıyoruz bile...teoridir bu sonsuz oluş.

bana mı yazdın bunu? kimle neyi tartışmışım bir de ateistlik müslümanlık karıştırmışsın. eğer bana yazdıysan pes diyorum sadece.
neden sana yazıim ki?senle alakası yok.ben özelde konuştuğum muhabbeti orda bırakırım...
 
Slaytanic demiş ki:
genişlemenin yavaşlaması gibi bir şey söz konusu olamaz. çünkü uzayda sürtünme yok ve bu yüzden yavaşlama olmasına neden olacak bir kuvvet yok.

hatta, cisimler birbirlerinden uzaklaştıkları için aralarındaki mesafe arttıkça cisimlere etki eden kütle çekim kuvveti de azalacağı için, evren hızlanarak genişlemektedir.

(stephen hawking'in teorileri henuz çok taze olduğu için o konulara bulaşmıyorum hiç.)
bilmiyorum fazla fiziği bir kitapta okumuştum...
 
Geri
Üst