4 Yılda Gitar Fiyatındaki Değişim.

arkadaşlar karşılıksız para basılıyor, hem enflasyon hem dolar artıyor. Paranin alım gücü düşüyor haliyle. Bu konuyla alakalı binlerce makale, tez vs gibi bilimsel çalışmalar yapılıyor yapilmistir ama benim tek önerim elindeki ekipmana sahip çıksın herkes ve ekipman alım satım dan daha çok şu aletten biraz olsun güzel ses çıkarmaya çalışsın. Ozaman asıl amaca ulaşmış olacağız.
Benim bildiğim turkiyede emisyon şuan yasak.
 
Yanlış anlaşılmak istemem ancak ülkede yasak olduğu halde neler yapılıyor neler :)
Hayır yani şöyle bir durum var. Emisyon bilindiği üzere enflasyon ve paranın degersizlesmi yani kur fiyatlarında ki artışı beraberinde getirir. Geçen ay olması lazım maliye bakanı veya merkez bankası amacımızı döviz olarak belirleyeceğiz demişti sanırım. Zaten dolar 3.5 ta sabit kaldı. Demek ki de öyle yaptılar. Emisyonun amacı devlet borçlarını kapatmaya yönelik genelde. E devlette borçtan ziyade enflasyon ve dövizle uğraşıyor. Katar ile o kadar anlaşmalar boşuna yapılmıyor. Yani bana hukumetin emisyona gitmesinde mantıklı bi sebep söyler misiniz? Görünürde de işin iç yüzeyinde de mantığıma yatmıyor yani.
 
Ekonomiyi takip ediyor musunuz(konuyu açan arkadaşa bu kısım)?Ekonomimiz dışa bağımlı olduğundan, üretim yapıp dışarıya mal satmadığımızdan kaynaklı olarak fiyatlar çok normal, gezi eylemlerinde dolar 3-5 kuruş(küçümsemek amacıyla demedim, şu anki kurla karşılaştırırsak) arttı diye konuşan arkadaşlarımız son 2-3 sene için gıkını çıkartamadılar. artış %100 den fazla gerçekleşti, Türk Lirası çöpe dönüştürüldü maalesef. Fotoğraf makinesi ve ekipmanı almak için 2014 te kenara altın yapıp para koymuştum, gecikmeli olarak gittiğim askerlik dönüşünde istediğim marka makineden 2,5 adet alabilirken dönüşte 1 taneyi zor alabilir duruma geçtim, kazan içerisinde su soğukken konulan kurbağalar gibi olduğumuzdan artışlara gıkımızı bile çıkartamadık, şu anda bir kriz zaten söz konusu ama sayın politikacılar ekonomimizin büyüdüğünü iddia ediyor, aksi gibi işletme açtım söylentilerden önce ve asrın salaklığını yaptım kendi adıma, şu anda maliyetleri de düşünürsek ev sahibi ve devlet benden daha fazla kazanıyor.Üstüne üstlük yaptığım işi kayıt dışı sürdürenler olduğuna da düşünürsek vay halimize :D 2. ele yönelin arkadaşlar, sıfır olan her şey her zaman daha iyidir diye bir şey yok, kullandığınız ekipmanda kırık çıkık olmasın gerisi zaten önemli değil, boyaya ve süs aldanmayın, ayrıca insan bıkar yahu, araştırma yapılsa forumda benzer başlığın zilyon kere açıldığını görürsünüz.
 
Ekonomiyi takip ediyor musunuz(konuyu açan arkadaşa bu kısım)?Ekonomimiz dışa bağımlı olduğundan, üretim yapıp dışarıya mal satmadığımızdan kaynaklı olarak fiyatlar çok normal, gezi eylemlerinde dolar 3-5 kuruş(küçümsemek amacıyla demedim, şu anki kurla karşılaştırırsak) arttı diye konuşan arkadaşlarımız son 2-3 sene için gıkını çıkartamadılar. artış %100 den fazla gerçekleşti, Türk Lirası çöpe dönüştürüldü maalesef. Fotoğraf makinesi ve ekipmanı almak için 2014 te kenara altın yapıp para koymuştum, gecikmeli olarak gittiğim askerlik dönüşünde istediğim marka makineden 2,5 adet alabilirken dönüşte 1 taneyi zor alabilir duruma geçtim, kazan içerisinde su soğukken konulan kurbağalar gibi olduğumuzdan artışlara gıkımızı bile çıkartamadık, şu anda bir kriz zaten söz konusu ama sayın politikacılar ekonomimizin büyüdüğünü iddia ediyor, aksi gibi işletme açtım söylentilerden önce ve asrın salaklığını yaptım kendi adıma, şu anda maliyetleri de düşünürsek ev sahibi ve devlet benden daha fazla kazanıyor.Üstüne üstlük yaptığım işi kayıt dışı sürdürenler olduğuna da düşünürsek vay halimize :D 2. ele yönelin arkadaşlar, sıfır olan her şey her zaman daha iyidir diye bir şey yok, kullandığınız ekipmanda kırık çıkık olmasın gerisi zaten önemli değil, boyaya ve süs aldanmayın, ayrıca insan bıkar yahu, araştırma yapılsa forumda benzer başlığın zilyon kere açıldığını görürsünüz.
Hükümet yanlısı sanacak herkes ama objektif bakmayı bilmek genelde dediklerim. Ekonomik büyüme ve döviz sorunu birbirinden farklı şeyler. Hatta türk lirasının değersiz olması ekonomik büyümeyi destekler. ABD doların yükselmesinden bu yüzden tedirgindi. Eğer yanlış hatırlamıyorsam OECD ekonomik büyümeyi 3.5a yükseltti. Ekonomik büyümeye baktığımızda tabi ki cin kadar olmasa da bizde gayet güzel ilerliyoruz. Yerli paranın degersizlesmesi yabancı yatırımları teşvik eder. Geçenlerde türk borsası rekor kırdı. Ben iktisatçı değilim ama işin ekonomik tarafında isler kötü değil.
Kurun yükselmesi, feto erdoğan ilişkilerinin bozulmasından dolayı feto ülkede ki dövizini yurtdışına çekti ve o günden beri (2014) yüzümüz hiç gülmedi. 2015 basından beri Katar bu konuda yardımcı olmaya çalışıyor ama yetmiyor tabi ki.
Yani burada mızmızlanmak saçma bence. Kimse bir icraat yapmıyor. Yerli seri üretim gitarımız olmadığı sürece her zaman bu sorunu yaşayacağız.
Düzenleme: Faiz yükselterek kur düşürebilir ki bencede öyle olmalı şuan. Ama hükümet düşürmemekte ısrarcı hatırlarsanız ki. Yatırımların onu kesilir çünkü onlarda bunu istemiyor. Konu amacından sapmasın iyi forumlar.
 
Şahsen ben de bir iktisatçı değillim. Fakat ekonomiyi çok sıkı takip eden ve bu konuda araştırma yapan bir insanım. Gerçi ülkenin durumunu analiz etmek için ekonomist olmaya gerek yok. Size özet geçeyim ülkenin durumunu. Evet benim gibi 90-97 nesli doların 1.2 olduğu zamanları hatırlar. her neyse özlemle anıyorum o günleri. Hikaye modunda anlatmak istiyorum. Buyrun efem;

Bir zamanlar Türkiye... Dövizin çok ucuz olduğu, bilim ve sanatın altın çağlarını yaşadığı o yıllar..yani 2000 başları. Özel hastaneler yaygın. Halkın gelir düzeyi orta kesimi hemen hemen hiç devlet hastanesini tercih etmiyor. muayene ücreti 10 milyon. Tabi o zamanlar parada 6 sıfır vardı. Çocukken inanılmaz sık hastalanan bir insandım. Fakat hiç sıra için hastanelerde süründüğümü hatırlamıyorum.(hatıralarım 4 yaşında başlıyor.) Zengin sayılabilecek orta üst gelirli bir aile ve eli çok sıkı bir babaya sahip olan birey olarak hem zenginliği, hem fakirliği de gördüm. Simitin, ekmeğin 25 kuruş olduğu zamanlar... Bayramlarda topladığım parayla lunaparklarda eğlendiğim, düşünüp de anneme hediye alabildiğim zamanlar. 1 tl ile ile kantine gidip bir simit bir ayran alabildiğim yıllar. Sonra yavaş yavaş her şey değişmeye başladı. Babam her zaman para kazanmakta artık zorlanıyorum derdi. Fakat bu sefer gerçekti. Dolar 1.5 oldu. Sonra 2, sonra 2.5 sonra 3 ve şimdi de 3.5. Dolar 3.50'e düştü diye seviniyoruz. Yazık bu halimize. Dolar hiçbir zaman düşmedi ki :D . Çok değil bundan 2 sene önce hayalim vardı. Schecter blackjack çok şık duruyordu. 1900 tl idi. Bu sene gerekli parayı yeni toplamıştım derken bir baktım o gitar 3500 tl olmuş.

Ben şöyle söyleyim kardeşim. Harbiden ekonomiden hiç anlamıyorsun. Bize giren sadece dolar değil. Vergiler de giriyor. Ülke şuan üretim anlamnda inanılmaz kötü bir durumda. Bu yüzden eldeki kaynakları kullanıyorlar. Faiz arttırımını sayın başımızdaki dinimize aykırı diye yapmıyor. Ülkeye döviz girişi yok. Bu yüzden döviz git gide artıyor. Bir ülkenin parasının değeri yatırımcı çekmez. Arabistan'ın para birimi ne? An itibari ile riyal=0.26 usd. Ben bir Amerika vatandaşı olsam Arabistan'a yatırım yapar mıyım sence? Bir ülkenin refah düzeyi, yaşam kalitesi ve alım gücü yatırımcı çeker. Bizim gibi vatandaşlarına hangi vergiyi sokabilirim diye düşünen hiçbir ülke gelişemez.

Geçen ithal arabalara toki vergisi geldi. Bana biri bunun izahını söylesin. Ulan yerli araba var mı ki ithal araba diye bir kavram çıksın. Tüm özel kurumlar devlet hazinesine geçirildi. Sizin için , sizin paralarınızla yapılan yol için sizden vergi alındı. Bu mu ekonominin gelişmişliği. Bizim iktidar efendi ne yaptı biliyor musunuz. İMF'ye borçları sıfırladı dedi. Bu resmi görünen bir borç. Fakat an itibari ile
t1(4).jpg


Git gide artmış değil mi? Bundan yıllar önce hepiniz kandırılıyorsunuz demiştim. Alay konusu olmuştum. '' he mk bi sen zekisin herkes aptal '' demişlerdi. Şimdi ise mutlulukla anıyorum o sözü. Harbiden aptallarmış çünkü :D .

Not : Ülkenin durumu daha da acı. Şuan Arabistan yatırımlarını muhtemelen geri çekecek. Bizim neyimize Katar'a asker göndermek. Daha şehitlerimizin yası bitmeden....


Ufaklık not: Bu forumun amacı insanları bilgilendirmek. Forum amacından çıkmıyor. Müzik aletleriyle ve alım gücüyle ilgili bir bilgilendirmeydi bu. Harbiden hükümeti savunmuşsun. Keşke doğru önermelerle savunsaydın.
 
Bundan 10 yıl önce asgari ücretle çalışıyor, kenara para atıyor ve ikinci el güzel bir japon gitar alabiliyordum.
Şu an asgari ücretten yüksek gelirim var ama kenara para koyup ekipman alamıyorum. Kenara para koyamıyorum ki. Hayattaki önceliklerim falan da öyle bir değişmedi yani. Hatta sigarayı bıraktım alkolü azalttım, oradan bariz bir avantajım olması lazımdı ya.

al kardeş istikrar...
 
Doğru mu bilmiyorum ama şöyle bir bilgi gördüm twitter'da muhalif kanallarda;

Bazı ülkelerdeki makam aracı sayısı:

Fransa: 8.000
Almanya: 9.000
Japonya: 10.000
Türkiye: 125.000

Türkiye'nin parası nereye gitti anlaşılıyor. Tabi belki doğru değildir bilemem teyit etmesi zor bir bilgi fakat sizler de gördünüz belediye başkanı Passat beğenmeyip Mercedes istemişti. "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" bizim küçükken kızdığımız bir şakaydı, ciddiye almaya korkardı insanlar kızdığımız için.
 
Hahaha ben mı ekonomiden anlamıyorum vergiden anlamıyorum. 4. Sınıf maliye öğrencisi oldum bırakında biraz anlayayim. Şimdi o çok güzel dediğin yılları sana kısaca anlatayım.
Öncelikle şöyle genel bir bilgi. Genellikle gelişmiş ülkelerin para politikası refah düzeyini yükseltmeyi hedefler. Lakin gelişmekte ülkeler de bunu kullanmak isteselerde bazı ekonomik koşullar el vermeyebilir. O yüzden amaç olarak enflasyon veya doları hedef alabilirler.
Gelelim turkiyeye. Çok ilgili olduğun ekonomiyi sana biraz anlatayım. Bu ülkeye amerika ambargo uyguladı. Büyük bi ekonomik kriz geçirdi ve felaket bir deprem yaşadı. Bunlara rağmen 2 senede bir değişen hükümet sayesinde mi dolar o kadar düşüktü?
Öncelikle bir çok zamanında (99 yılı olabilir öyle bir anımsamam var) turkiye de bir çok ülkenin yaptığı gibi bir dönem türk lirasını degersizlestirdi. Şuan bunu yapıyoruz demiyorum. Bunu neden yaptık. Ülkenin ihracatı bitik durumdaydı ve bir şekilde kendimize alıcı bulmamız pazarda isim yapmamız lazımdı. Genelde ülkeler bu şekilde yapabilir. Trump geldiğinde tüm dünya doların yükselmesinden endişeliydi ve en çok abdli şirketler korktu. Daha yüksek fiyat daha az talep demek.
Gelelim bizim ülkemizde dolar sistemine. Merkez bankasının bir kaç politikası vardır. Para politikasıyla ilgili kişiler bilir. Bir amaç, amaç doğrultusunda bir araç belirler. Bu amaç öncede dediğim refah olabilir ya da bizim 2002den önce uyguladığımız kur sistemi gibi olabilir. Kur sistemide kendi içinde dallara ayrılır ama en yaygın olanı ve bizim uyguladığımızda çapalı kur sistemiydi. Bu nasıl bir olay onu anlatayım hemen.
Isminden de anlaşıldığı üzere bir birim belirliyorsunuz. Mesela doları hep 1.20 tutacağım diyorsun. 1.20 ye çapa atiyorsun yani. Sonra bu uğurda canını bile feda ediyorsun. Artıları eksileri var. Meksika 2005 senesi olmasi lazim, tarihlerle aram hic iyi olmadi, bu sistem sayesinde enflasyonunu %150den %17lere kadar dusurmustur. Biz bunu uyguladığımız dönemde yani 2002 'den önce gecelik faizlerin %1500 gösterdiği günler oldu. Faizler de git gide yükselmeye başladı. Yükselen faizler o günün şartlarında çok fazla olumsuz etki yaratmamış olabilir aksine doların azalmasına sebep verir. Ama yatırımlar durur uzun vadede felaket yaratır.
Neyse öyle böyle derken malum 2001 bankalar krizi patlak verdi. Ülke iyi durumda değildi bi çok etken bir araya geldi bankalardan patlak verdik. Zaten 2002 krizini 2006 ya tam anlamıyla atlatamadık. Sonra benim en sevdiğim adam, bir maliyeci olarak gurur duyduğum iktisatçıların büyüyünce olmak istediği adam geldi ülkeye. Kemal derviş. Akpliler pek sevmez çünkü şuan chp de sanırım. Kemal Derviş tanımayanlar için, bir çok bölgede dünya bankası yardımcılığını yapmış kaliteli iktisatcilarimizdan birisidir.
Sevgili Kemal Derviş ben düzelticem ekonomiyi diyerekten o dönem bir çok yenilik yapmıştır. Bunların basında kur sistemini, çapalı kurdan bugün kullanmakta olduğumuz dalgalı sisteme getirmiştir. Dalgalı sistem tüm gelişmiş ülkelerin kullandığı kur sistemidir. Merkez bankası da bu doğrultuda çoğunlukla ana amacını doların düşmesine adamamıştır. Sonrasında dolarda ülkemizin standartlarında yükselmiştir.
Şimdi gelelim işin faiz kısmına. Faiz Para yani ülkenin ekonomisini belirlerken kullanılan EN ONEMLI unsurdur. Faiz yüksek ise piyasada ki para azalır. Düşük ise artar. Piyasada az para varsa dövizler düşük olur. Paranın değeri yükselir. Para cok ise paranın değeri azalar.
Gene faiz yüksek ise insanlar paralarını tahvil ile değerlendirir. Az ise yatırımlar artar. Valla ben demiyorum keynes diyor.
Ben hayatımda "Erdoğan haram diye faizi düşük istiyor" diye komik bir yorum okumadım. Ya bu insanlar boş insanlar mı? Erdoğanın hiç mi iktisatçı tanıdığı yok. Bu adam 15 yıldır hiç iktisat bilmeden ülkeyi nasıl batırmadı. ŞAKA MI?
AKP hükümeti son 10 yıldır ekonomik büyümeyi hedef haline getirmiş bir partidir. Bu doğrultuda sürekli faizleri düşük tutmaya çalışıp yatırımları yüksek tutmayı amaçlamıştır. Merkez bankasına sürekli faizi düşük tutmasını ikaz etmiştir. Yanlış bir tutum olmasına rağmen, yerli paranın değerini düşürmesine rağmen ana amacından sapmadan bunu yapmaya devam etmiştir. Sonuc olarak ekonomik büyüme anlamında en iyi ülkeler arasına girdi. Çünkü partinin hedefi bu. Ekonomik büyüme bizim için iyi mı? Hayır. Mesela Çin %10 civarlarında büyüyor. Çok fazla büyüyor ama hayat standartları berbat. Ama ekonomik büyüme uzun vadede yararlıdır.
Dış borçta bir tablo açıp dış borç bu bu demek hata olur. Ben 2017 orta vadeli mali plan hakkında uzunca bir makale yazmıştım. Oradan edindiğim bilgiler doğrultusunda, Turkiyenin dış borcu yüksek evet. Ama bu borç devletten kaynaklanan bir borclanma değil. Aksine kamu kesimi merkezi idare borçları oldukça azalmıştır. Bu borçlanma başta bankalar olmak üzere özel sektörden kaynaklanmaktadır. Malı saydamlık adı altında bümko bu verileri yayınlıyor. Oradan tekrar kontrol edilebilir. Ama konumuz bu değildi.
Ülkemizin güçlü yönleri ekonomik büyüme ve inşaat şirketleri. Yurtdışında gayet güçlü şirketlerimiz var. Ama işin ihracat kısmında zayıfız. Ithal yaşıyoruz en büyük sorun o sevgili ekonomiyi bilen. Ona kızabilirsin
 
Ufaklık falanda ilginçmiş yeni gördüm. Zaten 2011den beri yatırımları arabistandan ziyade katardan alıyoruz. Katarın da baya parası var. Ayrıca sızdırılan bilgiler falan var. Yapilan bir anlaşma var ortada. Buda işin siyaset kısmı eğer lazımsa onuda anlatayım.
 
Hahaha ben mı ekonomiden anlamıyorum vergiden anlamıyorum. 4. Sınıf maliye öğrencisi oldum bırakında biraz anlayayim. Şimdi o çok güzel dediğin yılları sana kısaca anlatayım.
Öncelikle şöyle genel bir bilgi. Genellikle gelişmiş ülkelerin para politikası refah düzeyini yükseltmeyi hedefler. Lakin gelişmekte ülkeler de bunu kullanmak isteselerde bazı ekonomik koşullar el vermeyebilir. O yüzden amaç olarak enflasyon veya doları hedef alabilirler.
Gelelim turkiyeye. Çok ilgili olduğun ekonomiyi sana biraz anlatayım. Bu ülkeye amerika ambargo uyguladı. Büyük bi ekonomik kriz geçirdi ve felaket bir deprem yaşadı. Bunlara rağmen 2 senede bir değişen hükümet sayesinde mi dolar o kadar düşüktü?
Öncelikle bir çok zamanında (99 yılı olabilir öyle bir anımsamam var) turkiye de bir çok ülkenin yaptığı gibi bir dönem türk lirasını degersizlestirdi. Şuan bunu yapıyoruz demiyorum. Bunu neden yaptık. Ülkenin ihracatı bitik durumdaydı ve bir şekilde kendimize alıcı bulmamız pazarda isim yapmamız lazımdı. Genelde ülkeler bu şekilde yapabilir. Trump geldiğinde tüm dünya doların yükselmesinden endişeliydi ve en çok abdli şirketler korktu. Daha yüksek fiyat daha az talep demek.
Gelelim bizim ülkemizde dolar sistemine. Merkez bankasının bir kaç politikası vardır. Para politikasıyla ilgili kişiler bilir. Bir amaç, amaç doğrultusunda bir araç belirler. Bu amaç öncede dediğim refah olabilir ya da bizim 2002den önce uyguladığımız kur sistemi gibi olabilir. Kur sistemide kendi içinde dallara ayrılır ama en yaygın olanı ve bizim uyguladığımızda çapalı kur sistemiydi. Bu nasıl bir olay onu anlatayım hemen.
Isminden de anlaşıldığı üzere bir birim belirliyorsunuz. Mesela doları hep 1.20 tutacağım diyorsun. 1.20 ye çapa atiyorsun yani. Sonra bu uğurda canını bile feda ediyorsun. Artıları eksileri var. Meksika 2005 senesi olmasi lazim, tarihlerle aram hic iyi olmadi, bu sistem sayesinde enflasyonunu %150den %17lere kadar dusurmustur. Biz bunu uyguladığımız dönemde yani 2002 'den önce gecelik faizlerin %1500 gösterdiği günler oldu. Faizler de git gide yükselmeye başladı. Yükselen faizler o günün şartlarında çok fazla olumsuz etki yaratmamış olabilir aksine doların azalmasına sebep verir. Ama yatırımlar durur uzun vadede felaket yaratır.
Neyse öyle böyle derken malum 2001 bankalar krizi patlak verdi. Ülke iyi durumda değildi bi çok etken bir araya geldi bankalardan patlak verdik. Zaten 2002 krizini 2006 ya tam anlamıyla atlatamadık. Sonra benim en sevdiğim adam, bir maliyeci olarak gurur duyduğum iktisatçıların büyüyünce olmak istediği adam geldi ülkeye. Kemal derviş. Akpliler pek sevmez çünkü şuan chp de sanırım. Kemal Derviş tanımayanlar için, bir çok bölgede dünya bankası yardımcılığını yapmış kaliteli iktisatcilarimizdan birisidir.
Sevgili Kemal Derviş ben düzelticem ekonomiyi diyerekten o dönem bir çok yenilik yapmıştır. Bunların basında kur sistemini, çapalı kurdan bugün kullanmakta olduğumuz dalgalı sisteme getirmiştir. Dalgalı sistem tüm gelişmiş ülkelerin kullandığı kur sistemidir. Merkez bankası da bu doğrultuda çoğunlukla ana amacını doların düşmesine adamamıştır. Sonrasında dolarda ülkemizin standartlarında yükselmiştir.
Şimdi gelelim işin faiz kısmına. Faiz Para yani ülkenin ekonomisini belirlerken kullanılan EN ONEMLI unsurdur. Faiz yüksek ise piyasada ki para azalır. Düşük ise artar. Piyasada az para varsa dövizler düşük olur. Paranın değeri yükselir. Para cok ise paranın değeri azalar.
Gene faiz yüksek ise insanlar paralarını tahvil ile değerlendirir. Az ise yatırımlar artar. Valla ben demiyorum keynes diyor.
Ben hayatımda "Erdoğan haram diye faizi düşük istiyor" diye komik bir yorum okumadım. Ya bu insanlar boş insanlar mı? Erdoğanın hiç mi iktisatçı tanıdığı yok. Bu adam 15 yıldır hiç iktisat bilmeden ülkeyi nasıl batırmadı. ŞAKA MI?
AKP hükümeti son 10 yıldır ekonomik büyümeyi hedef haline getirmiş bir partidir. Bu doğrultuda sürekli faizleri düşük tutmaya çalışıp yatırımları yüksek tutmayı amaçlamıştır. Merkez bankasına sürekli faizi düşük tutmasını ikaz etmiştir. Yanlış bir tutum olmasına rağmen, yerli paranın değerini düşürmesine rağmen ana amacından sapmadan bunu yapmaya devam etmiştir. Sonuc olarak ekonomik büyüme anlamında en iyi ülkeler arasına girdi. Çünkü partinin hedefi bu. Ekonomik büyüme bizim için iyi mı? Hayır. Mesela Çin %10 civarlarında büyüyor. Çok fazla büyüyor ama hayat standartları berbat. Ama ekonomik büyüme uzun vadede yararlıdır.
Dış borçta bir tablo açıp dış borç bu bu demek hata olur. Ben 2017 orta vadeli mali plan hakkında uzunca bir makale yazmıştım. Oradan edindiğim bilgiler doğrultusunda, Turkiyenin dış borcu yüksek evet. Ama bu borç devletten kaynaklanan bir borclanma değil. Aksine kamu kesimi merkezi idare borçları oldukça azalmıştır. Bu borçlanma başta bankalar olmak üzere özel sektörden kaynaklanmaktadır. Malı saydamlık adı altında bümko bu verileri yayınlıyor. Oradan tekrar kontrol edilebilir. Ama konumuz bu değildi.
Ülkemizin güçlü yönleri ekonomik büyüme ve inşaat şirketleri. Yurtdışında gayet güçlü şirketlerimiz var. Ama işin ihracat kısmında zayıfız. Ithal yaşıyoruz en büyük sorun o sevgili ekonomiyi bilen. Ona kızabilirsin

Öncelikle eline sağlık. Uzun uzun yazmışsın. Benim anlatmak istediğim; ülke büyüyor gibi görünüyor. Ama bu göstermelik uğurda giren bize giriyor. Uzun vadede yararı olacak diyorsun. Teorikde öyle. Fakat şimdiden işin sonu hiç iyi görünmüyor. Ithal yasamamıza neden olan ne? Onu sorgula. Ben miyim? Sen misin? Yoksa zeytinlikleri satan mı?
Cok affedersin g*t kadar Hollanda tarımda bizden fazla üretim yapıyor. Sorgulamak... her şeyin cevabı bu. Doğru soruları sordugun takdirde dogru yanıtları alırsın. At gözlüğü ile yaklaşmak istemiyorum. Lakin dısarda millet gerçekten aç. İstedigim gitarı alana kadar süründüm. Müzik yapacağım diye yapmadıgım şey kalmadı. Şahsen ülkeyi bu denli kötü hallerde görmek fazlasıyla koyuyor.
Bir ülkeyi gelişmiş yapan dikilen binalar , yapılan saraylar değil üretilen fikirlerdir.
 
Ufaklık falanda ilginçmiş yeni gördüm. Zaten 2011den beri yatırımları arabistandan ziyade katardan alıyoruz. Katarın da baya parası var. Ayrıca sızdırılan bilgiler falan var. Yapilan bir anlaşma var ortada. Buda işin siyaset kısmı eğer lazımsa onuda anlatayım.

Sana cok basit bir şey söyleyeceğim. Birgün zor duruma düsersek ne Katar ne Arabistan bizi kurtaracak. Arabistan Katar'a ne derse o. Şuraya yazıyorum. Katar çok ciddi bir degisikligin kıyısında. Sandıgının aksine ekonomi ve siyaset bilgim iyi. Senden ayrı olarak cografi, askeri, tarihi bilgileri de göz önünde bulunduruyorum. Söz meclisten dısarı arap hayranları şuan 360 derece döndü. Ingilizin desteğiyle osmanlı'yi satmadi mi araplar? Simdi Türkiye'yi satmaz mı sence? Devletler arası dostluk olmaz. Devletler arası çıkar olur. Taa yüzyıl önce benzer senaryolar yaşandı zaten.
Yapması biraz acı oluyor biliyorum (şahsen bazı konularda yanıldıgı kabul etmek zor oluyor)ama at gözlügü yerine biraz daha geniş perspektiften bak olaya.
 
Sana cok basit bir şey söyleyeceğim. Birgün zor duruma düsersek ne Katar ne Arabistan bizi kurtaracak. Arabistan Katar'a ne derse o. Şuraya yazıyorum. Katar çok ciddi bir degisikligin kıyısında. Sandıgının aksine ekonomi ve siyaset bilgim iyi. Senden ayrı olarak cografi, askeri, tarihi bilgileri de göz önünde bulunduruyorum. Söz meclisten dısarı arap hayranları şuan 360 derece döndü. Ingilizin desteğiyle osmanlı'yi satmadi mi araplar? Simdi Türkiye'yi satmaz mı sence? Devletler arası dostluk olmaz. Devletler arası çıkar olur. Taa yüzyıl önce benzer senaryolar yaşandı zaten.
Yapması biraz acı oluyor biliyorum (şahsen bazı konularda yanıldıgı kabul etmek zor oluyor)ama at gözlügü yerine biraz daha geniş perspektiften bak olaya.

Muhtemelen düsüncelerimi en iyi acıklayacak yazı bu.

Erdoğan neden faizler düşsün istiyor?

“Erdoğan’ın derdi seçimlerde AKP'nin yeterli sayıda milletvekili kazanması ve onunla da anayasa değişikliği yapıp başkanlık rejimine geçmek.

“Bunun için de oy oranının yükselmesi gerekiyor. Seçmen ekonominin büyümesi halinde iktidar partisine daha fazla oy verir. Büyüyen ekonomiyle seçime girmek iktidar partisi için avantajdır.

“Büyüyen ekonomi demek de faizlerin düşük olduğu ekonomidir. Kredi faizleri düşecek ki, tüketim, yatırımlar vs artacak.

Ama…
“Döviz kurunun yükselmesi, dolayısıyla ithalat faturamızın yükselmesi, girdi maliyetlerinin artması, enflasyon üzerinde olumsuz etki yapıyor. Siz enflasyonu kontrol altına almayı bırakırsanız ve sadece büyüme odaklı düşünüp faizleri düşürürseniz, bu Türkiye'nin dışarıdan fonlanmasını olumsuz etkiler.

“Türkiye'nin tasarruf açığı var ve bu açığı dış kaynakların buraya sıcak para getirmesi suretiyle kapatabiliyor. Dolayısıyla Türkiye'nin enflasyonun üzerinde bir getiri sağlaması lazım.

“Eğer faiz düşer enflasyon yükselirse kriz durumu ortaya çıkar.
 
Muhtemelen düsüncelerimi en iyi acıklayacak yazı bu.

Erdoğan neden faizler düşsün istiyor?

“Erdoğan’ın derdi seçimlerde AKP'nin yeterli sayıda milletvekili kazanması ve onunla da anayasa değişikliği yapıp başkanlık rejimine geçmek.

“Bunun için de oy oranının yükselmesi gerekiyor. Seçmen ekonominin büyümesi halinde iktidar partisine daha fazla oy verir. Büyüyen ekonomiyle seçime girmek iktidar partisi için avantajdır.

“Büyüyen ekonomi demek de faizlerin düşük olduğu ekonomidir. Kredi faizleri düşecek ki, tüketim, yatırımlar vs artacak.

Ama…
“Döviz kurunun yükselmesi, dolayısıyla ithalat faturamızın yükselmesi, girdi maliyetlerinin artması, enflasyon üzerinde olumsuz etki yapıyor. Siz enflasyonu kontrol altına almayı bırakırsanız ve sadece büyüme odaklı düşünüp faizleri düşürürseniz, bu Türkiye'nin dışarıdan fonlanmasını olumsuz etkiler.

“Türkiye'nin tasarruf açığı var ve bu açığı dış kaynakların buraya sıcak para getirmesi suretiyle kapatabiliyor. Dolayısıyla Türkiye'nin enflasyonun üzerinde bir getiri sağlaması lazım.

“Eğer faiz düşer enflasyon yükselirse kriz durumu ortaya çıkar.
Ben zaten yukarıda bunu anlattım. Ama akpnin amacı zaten bu. Yarim puanlık faiz şuan turkiyenin ihtiyacı olan şey.
Siyaset kısmından bakarsak 19 seçimleri yaklaşmasına rağmen başkanlık geçmesine rağmen erdoğan hala faizleri düşük tutmada merkez bankasını baskiliyor. Özel bankalara da taban sınıra çeksin diye baskı yapıyor. Enflasyon ve kurun halka yansıması akpnin oyunu düşürecek. Adam bunu bilmesine rağmen bu konuda ısrarcı. Sebebini bilmiyorum. Ben zaten yükselmesinden yanayım taa ilk mesajında dedim. Bende daha iyi gitar daha iyi amfi istiyorum. Bekleyip göreceğiz o kadarını.
 
Benim alanım siyasette değil ıktisatta. İşin vergi kısmı, borçlanma ve bütçeleme kısmı var. Bence hepsinin temelinde bugün refah seviyesinin düşük olmasının sebebi de vergileme yatıyor. Ama onu burda anlatmaya başlasam durduramam kendimi.

Gene herkes en iyisi isteme hakkına sahip. Devlet bizim için var.
 
[QUOTE="Bende daha iyi gitar daha iyi amfi istiyorum. Bekleyip göreceğiz o kadarını.[/QUOTE]
İstemek hepimizin hakkı tabii ki ama şunu anladım ki, bu işin sonu yok, hep daha iyisi var. Şahsımızca en iyi gitarı da alsak, amfiyi de alsak daha iyisi var yada çıkacak. Buradaki emektar gitaristlerin dediği gibi, asıl önemli olan elimizdeki mevcut ekipman ile en iyi tonu, çalımı, tekniği vb. için çabalamak. Belki de bunların çoğu bir pazarlama politikasıdır. Bakın Kirk, Dave, James, Bonamassa, Guthrie bunları kullanıyor, çok iyiler, siz de bunları alın, iyi olun mesajı olabilir.
Özetle; 2. el piyasası bu şartlarda "CAN"dır. Ekonomine göre, f/p alabileceğin en iyi gitar ve amfiyi al, ondan sonra gözünü onların hakkını vermeye ada. Yedin, yuttun mu, ondan sonra tekrar bakarsın 2. el piyasasına, takas vb. işini görürsün.
Ne demiş ünlü şair: TON PARMAKTA. ;)
 
Hahaha ben mı ekonomiden anlamıyorum vergiden anlamıyorum. 4. Sınıf maliye öğrencisi oldum bırakında biraz anlayayim. Şimdi o çok güzel dediğin yılları sana kısaca anlatayım.
Öncelikle şöyle genel bir bilgi. Genellikle gelişmiş ülkelerin para politikası refah düzeyini yükseltmeyi hedefler. Lakin gelişmekte ülkeler de bunu kullanmak isteselerde bazı ekonomik koşullar el vermeyebilir. O yüzden amaç olarak enflasyon veya doları hedef alabilirler.
Gelelim turkiyeye. Çok ilgili olduğun ekonomiyi sana biraz anlatayım. Bu ülkeye amerika ambargo uyguladı. Büyük bi ekonomik kriz geçirdi ve felaket bir deprem yaşadı. Bunlara rağmen 2 senede bir değişen hükümet sayesinde mi dolar o kadar düşüktü?
Öncelikle bir çok zamanında (99 yılı olabilir öyle bir anımsamam var) turkiye de bir çok ülkenin yaptığı gibi bir dönem türk lirasını degersizlestirdi. Şuan bunu yapıyoruz demiyorum. Bunu neden yaptık. Ülkenin ihracatı bitik durumdaydı ve bir şekilde kendimize alıcı bulmamız pazarda isim yapmamız lazımdı. Genelde ülkeler bu şekilde yapabilir. Trump geldiğinde tüm dünya doların yükselmesinden endişeliydi ve en çok abdli şirketler korktu. Daha yüksek fiyat daha az talep demek.
Gelelim bizim ülkemizde dolar sistemine. Merkez bankasının bir kaç politikası vardır. Para politikasıyla ilgili kişiler bilir. Bir amaç, amaç doğrultusunda bir araç belirler. Bu amaç öncede dediğim refah olabilir ya da bizim 2002den önce uyguladığımız kur sistemi gibi olabilir. Kur sistemide kendi içinde dallara ayrılır ama en yaygın olanı ve bizim uyguladığımızda çapalı kur sistemiydi. Bu nasıl bir olay onu anlatayım hemen.
Isminden de anlaşıldığı üzere bir birim belirliyorsunuz. Mesela doları hep 1.20 tutacağım diyorsun. 1.20 ye çapa atiyorsun yani. Sonra bu uğurda canını bile feda ediyorsun. Artıları eksileri var. Meksika 2005 senesi olmasi lazim, tarihlerle aram hic iyi olmadi, bu sistem sayesinde enflasyonunu %150den %17lere kadar dusurmustur. Biz bunu uyguladığımız dönemde yani 2002 'den önce gecelik faizlerin %1500 gösterdiği günler oldu. Faizler de git gide yükselmeye başladı. Yükselen faizler o günün şartlarında çok fazla olumsuz etki yaratmamış olabilir aksine doların azalmasına sebep verir. Ama yatırımlar durur uzun vadede felaket yaratır.
Neyse öyle böyle derken malum 2001 bankalar krizi patlak verdi. Ülke iyi durumda değildi bi çok etken bir araya geldi bankalardan patlak verdik. Zaten 2002 krizini 2006 ya tam anlamıyla atlatamadık. Sonra benim en sevdiğim adam, bir maliyeci olarak gurur duyduğum iktisatçıların büyüyünce olmak istediği adam geldi ülkeye. Kemal derviş. Akpliler pek sevmez çünkü şuan chp de sanırım. Kemal Derviş tanımayanlar için, bir çok bölgede dünya bankası yardımcılığını yapmış kaliteli iktisatcilarimizdan birisidir.
Sevgili Kemal Derviş ben düzelticem ekonomiyi diyerekten o dönem bir çok yenilik yapmıştır. Bunların basında kur sistemini, çapalı kurdan bugün kullanmakta olduğumuz dalgalı sisteme getirmiştir. Dalgalı sistem tüm gelişmiş ülkelerin kullandığı kur sistemidir. Merkez bankası da bu doğrultuda çoğunlukla ana amacını doların düşmesine adamamıştır. Sonrasında dolarda ülkemizin standartlarında yükselmiştir.
Şimdi gelelim işin faiz kısmına. Faiz Para yani ülkenin ekonomisini belirlerken kullanılan EN ONEMLI unsurdur. Faiz yüksek ise piyasada ki para azalır. Düşük ise artar. Piyasada az para varsa dövizler düşük olur. Paranın değeri yükselir. Para cok ise paranın değeri azalar.
Gene faiz yüksek ise insanlar paralarını tahvil ile değerlendirir. Az ise yatırımlar artar. Valla ben demiyorum keynes diyor.
Ben hayatımda "Erdoğan haram diye faizi düşük istiyor" diye komik bir yorum okumadım. Ya bu insanlar boş insanlar mı? Erdoğanın hiç mi iktisatçı tanıdığı yok. Bu adam 15 yıldır hiç iktisat bilmeden ülkeyi nasıl batırmadı. ŞAKA MI?
AKP hükümeti son 10 yıldır ekonomik büyümeyi hedef haline getirmiş bir partidir. Bu doğrultuda sürekli faizleri düşük tutmaya çalışıp yatırımları yüksek tutmayı amaçlamıştır. Merkez bankasına sürekli faizi düşük tutmasını ikaz etmiştir. Yanlış bir tutum olmasına rağmen, yerli paranın değerini düşürmesine rağmen ana amacından sapmadan bunu yapmaya devam etmiştir. Sonuc olarak ekonomik büyüme anlamında en iyi ülkeler arasına girdi. Çünkü partinin hedefi bu. Ekonomik büyüme bizim için iyi mı? Hayır. Mesela Çin %10 civarlarında büyüyor. Çok fazla büyüyor ama hayat standartları berbat. Ama ekonomik büyüme uzun vadede yararlıdır.
Dış borçta bir tablo açıp dış borç bu bu demek hata olur. Ben 2017 orta vadeli mali plan hakkında uzunca bir makale yazmıştım. Oradan edindiğim bilgiler doğrultusunda, Turkiyenin dış borcu yüksek evet. Ama bu borç devletten kaynaklanan bir borclanma değil. Aksine kamu kesimi merkezi idare borçları oldukça azalmıştır. Bu borçlanma başta bankalar olmak üzere özel sektörden kaynaklanmaktadır. Malı saydamlık adı altında bümko bu verileri yayınlıyor. Oradan tekrar kontrol edilebilir. Ama konumuz bu değildi.
Ülkemizin güçlü yönleri ekonomik büyüme ve inşaat şirketleri. Yurtdışında gayet güçlü şirketlerimiz var. Ama işin ihracat kısmında zayıfız. Ithal yaşıyoruz en büyük sorun o sevgili ekonomiyi bilen. Ona kızabilirsin
Merakımı maruz görün konu ile alakasız ama profil yaşınız doğru ise 20 yaşında nasıl son sınıf oldunuz :)
 
Geri
Üst