donNie darko

Rainbow paralel evren teorisi de çok iyiydi :)
Delibassci dini öğeleri normal filmde bulamazsın, ek sahnelerde var çünkü (fazlasıyla), ama yönetmen de söylüyor bunlar filmin gizemini hemen açığa çıkardığı için çıkartmak istemiş.
 
Biraz Kelebek Etkisi tadı aldım sanki.
"Change one thing change everything" :)

İyi bir filmdi bir de gündüz izleyince daha bir yoğunlaşabiliyorsun iyi oluyor. Ayrıca Richard Kelly'nin ilk filmi(miş)
 
futurist demiş ki:
Biraz Kelebek Etkisi tadı aldım sanki.
"Change one thing change everything" :)

İyi bir filmdi bir de gündüz izleyince daha bir yoğunlaşabiliyorsun iyi oluyor. Ayrıca Richard Kelly'nin ilk filmi(miş)

abi kelebek etkisi donnie darko'dan sonraydı ya. kelebek etkisinde mi biraz donnie darko vardı ? ne demek istediğini anlayamadım...
 
yok doğru da ben önce Kelebek Etkisi'ni izlediğim için öyle yazdım :) Donnie Darko filmini daha geçen hafta bulup izleyebildim de o bakımdan. :)
Senin yazdığın doğru yani Kelebek Etkisi Donnie Darko'dan etkilenmiş
 
en iyisi benim su filmi yeniden iyice inceliyerek izlemem bende sonunda hersey ortaya cikcak diye pek tinlamadim ama öyle olmadi simdi iyice incelicem...
 
Degas'nın bir sözü;
" Sanatın anlatılmaya ihtiyacı yoktur,sanat kendisini anlatır"
Bir filmi ortalama zekada bir izleyici izlediğinde bir şey anlayamıyorsa o film boktandır,çünkü yönetmen izleyiciye derdini anlatamıyor demektir.Hiç özenmeyin Donnie Darko,Lost Highway gibi filmleri çekmek hiç de zor değil.Siz de yönetmen olsanız bunları çekersiniz,bir sürü abuk sabuk olayı arka arkaya koy izleyici de bunların anlamı ne diye anlamaya çalışsın dursun.Oysa ortada anlam falan yok.Sadece saçmalık var.Dadaist şairler sözlükten uyduruk kelimeleri seçip arka arkaya koyarak şiir yazarlardı.Bu filmler de bu mantıkla çekiliyor.
 
Sana katılmıyorum. Ama Degas'a katılıyorum. Sanat anlatılmaz, anlaşılır. Sanat sanat için yapılır. Yönetmen bence bu fimde çoğu şeyi seyirciye bırakmış ki fikirler türüyor. İnsanlar kendi anladıklarını yazıyorlar bu foruma. Diğerlari belki göremediklerini bu sayede bir daha seyrettiklerinde bunlara dikkat edip birşeyler alıyorlar filmden.
Bu tip filmi çekmek bence yartıcılık ister. Yani zordur. Yani herkez yapamaz. Yani beyin lazım ki sıradışı bir beyin....

Sıradan bir beyin anlamsız görüntüleri arka arkaya koyup film diye ortaya çıkarmaz. Degas'ın sözünü bir daha söyle ve bu sefer anlamaya çalış. ;)
 
Basçı, bu sözde tamamen benim yukarıda söylediklerimin anlatılmak istediğine eminim.Sen sözü çarpıtmışsın.Bazen küçük bir kelime değişikliği bütün fikri değiştirir.
Sen demişsin ki "sanat anlaşılır"
Degas demiş ki "sanat kendisini anlatır"
Bu iki ifade benzer gibi görünse de aslında birbirine tamamen zıttır.Sanat anlaşılır dediğinde buradan çıkan anlam bir tabloya bakan iki kişinin tamamen farklı iki anlam çıkarabileceği ve bunun doğal olduğu.Sanat kendisini anlatır dediğindeyse o eserin kesin bir anlamı vardır ve sanatçı bunu açıkça ortaya koymuştur.
Resim sanatı zaten senin gibi düşünenler yüzünden bugünkü içler acısı haline geldi.Degas modern resime geçişin öncüsü olarak görülse de savunduğu anlayış aslında hiç de bugünün abuk resim anlayışı değildir.Tabii ki bu tartışma resime özgü değil,bütün sanat dalları için önemli.Senin mantığın kabul edilirse sinema da birgün kimsenin bir şey anlamadığı,şımarık zenginlere özgü bir sanat haline gelir.(böyle bir şey olursa onlar da bir şey anlamaz sadece şekil yapmak isterler)
 
Arkadaşlar filmi az önce izledim. Burda başlığı olduğunu biliyordum kendi yorumumu yazmak istedim.
Öncelikle filmi çok beğendiğim söylenemez. Sanki biraz " hadi kimsenin anlamayacağı sıradışı bir fim çekelim" edasıyla oluşmuş gibi geldi. Bu kadar çok sorunun askıda kalması sanat için doğru deildir aslında. Yönetmen bazı soru işaretleri bırakabilir ama çözümde aynen filmde gizlidir. Zaten yazım sanatında çözümü filmde gizli olmayan eserler pek başarılı sayılmaz ki bu apayrı bir tartışma. Şimdi filme gelelim.

Benim anladığım filmde din herkesin düşündüğünden çok daha ön planda. Geçen bir diyalogta filmin kaderci anlayış üstüne kurulduğu ortaya çıkıyor(bkz donnie fen hocasıyla konuşurken). Filmin en başında uykusundan kalkarak ölmesi gerektiği halde bundan kaçıyor. Bundan sonra olan olaylar onu üzüyor. Kız arkadaşının ölmesi falan. Filmin sonunda oluşan delikten zamanda kiçik bir yolculuk yapılıyor. Hocanın ne dediğini hatırlayın. Herhangi bir metal obje. Bu metal obje filmin başındaki uçak moturu. Bence donnie gelecekte olacakları bildiği için yataktan kalkmıyor ve motorun üstüne düşmesi ilerde olcak şeyleri engelliyor ve bence filme göre dünyanın sonu donnie için gelmiş oluyor. Ben böyle düşünüdm. Ama oldukça farklı görünmesine rağmen kaderci anlayış inancının ve bu inancın yani katı dinciliğin hakim olduğu Amerikanın (filmde bayrakta seyircinin gözüne sokuluyor) bu kadar seyirciye empoze edilmesi hoşuma gitmedi
 
sali gunu bneim okulda film dersim basladi iste filmler nasil yapiliyo falan ögreniyoruz ilk gun herkes favori filmlerini söyledi sonra ordan biri benim favori filmim Donnie Darko dedi ögretmende anlatmaya basladi iste adam bi canli yayinda Donnie Darko nun yönetmeniyle olan repörtaji izlemis adam demiski "ben sadece bi film yaptim bi iki sahne kestim insanlar kendisi senaryoyu derinlestirdi benim sadece göstermek istedigim eger cocuk kazayi atlatsaydi neler yapabilcegiydi 28 gun icinde ve bi iki zaman makinasi olayi kattim senaryoya tam deisik ve anlasilmasi zor oldu yorumu seyircilere biraktim yani kesin bi aciklama yok "demis bu benim ögretmenin söylemesi...
 
film sonudan donnienin ölmesinden sonra çalan
gary jules - mad world parçası ile beni daha bi etkileyen film yaa o ne parça öyle aliiicam yaaa resmen yuhh
ne zman dinlesem film sahnesi aklıam gelio ermiş bu parça

the dreams in which im dying are the best i ever had

budur...
 
futurist demiş ki:
Biraz Kelebek Etkisi tadı aldım sanki.
"Change one thing change everything" :)

İyi bir filmdi bir de gündüz izleyince daha bir yoğunlaşabiliyorsun iyi oluyor. Ayrıca Richard Kelly'nin ilk filmi(miş)
Kesinlikle katılıyorum sana.Ben Kelebek Etkisi'ni daha sonra izledim ve direk aklıma Donnie Darko geldi.Mekanlar,kurgu filan benziyo birbirine.Olsun ya ikiside çok sıkı film bence...
 
rainbow demiş ki:
Bence zamanda yolculuk yapan Donnie değil, solucan deliğine düşen uçak motoru.

bravo...tam üstüne basmışsın olayın...

Websitesi'ndeki kitabın orjinalini de gözönüne alıcak olursak filmi açıklayabiliriz...Nereden geldiği belli olmayan uçak motoru (artifact) düştüğünde zaman çizgisinde bir kırılma meydana geliyor ve dünya alternatif gerçekliğe geçiyor...bu paralel evrenin ömrü 28 gün ile sınırlı. Seçilmiş olan'ın (Donnie Darko - Kahraman olmadığımı nereden biliyorsun?)yapması gereken artifact'ı bu 28 gün içinde insanüstü güçleriyle zamanda geriye göndermek, böylece zamanın kırılmasını engellemek (bunu kağıdın üzerindeki birbirlerinden uzak iki noktayı, kağıdı katlayarak üstüste getirmek şeklinde düşünebiliriz). Filmin bilimkurgu misyonu burada sonlanıyor... Aslında film Donnie'nin spiritüel yolculuğunu - Kadere ve dolayısı ile Tanrı'ya inanmaya başlamasını - anlatıyor desek çok da yanlış olmaz...
Birçok kere geçen "Bu rastlantı olamaz" sözünün Donnie'nin inancının pekiştiğinin bir göstergesi olarak alabiliriz. Okulda kimya labaratuarında hocasıyla zaman yolculuğu hakkında konuşmasında bir sözü dikkatimi çekmişti..."Tanrının kanalında yolculuk etmek" gibi bir şey söylüyordu..Film boyunca Donnie'nin yaptıkları bu mantıkla izlenildiği zaman herşey yerli yerine oturuyor...Donnie'nin istekleri, Tanrının istekleriyle birleştiği zaman (Donnie sebepsiz yere yaptığı şeylerin aslında onu biryerlere götürdüğünü - bir planın parçası olduğunu - farkettiği zaman) Tanrıya, dolayısı ile kendisinin seçilmiş olduğuna inanıyor ve uçak motorunu zamanda geriye yolluyor...Aslında film için gerekli olan bütün ipuçları hocasıyla konuşması ve psikiyatristiyle olan sahnelerde veriliyor...
Burasını nasıl anlatabileceğimi pek bilmiyorum..bir deniyim...Donnie'nin piskiyatristiyle de hipnoz altındayken konuştuğu gibi, sex ile ilgili bir saplantısı var...Frank'in de (bu arada Frank olayını da yeri gelmişken söyliyim, paralel evrendeyken ölen kişiler seçilmiş olan'a yardımcı olmakla görevlendiriliyorlar...Dolayısıyla Frank'in aslında Tanrı'nın sözcüsü olduğunu kabul edebiliriz) Neyse Frank'in de Donnie'ye yapmasını söylediği şeylerin hepsi bir şekilde Donnie'nin sex yapması sonucuna varıyor...Şöyle ki,
İlk olarak Donnie, okulun su vanasını kırıyor...Okul tatil oluyor, Donnie'nin de kıza söylediği gibi Gretcen'la bu vesileyle tanışıyor...Daha sonra okulda beden öğretmenine küfrediyor, bu sebeple after school activities'e katılması yasaklanıyor...Bunun sonucunda kardeşinin dans gösterisine de gitmesi yasaklandığı için, o gece Jim Cunningham'ın evini yakabiliyor. Bunun sonucunda da beden öğretmeni Jim'in savunmasını üzerine alıp şehir dışına çıkamıyor ve onun yerine Donnie'nin annesi şehir dışına gidiyor, Donnie evde parti verebiliyor ve odasına kız atıyor :)
Bütün bunları bilinçli olarak yapmaması, bu davranışların sonuçlarını hesaplayamaz olması, "bu bir tesadüf olamaz" diye düşünmesine yolaçıyor.
Neyse, tabii ki film bunlarla sınırlı değil, iç içe geçmiş daha bir sürü sub-plot'lar çıkartılabilir (istersek bütün filmi bir rüya olarak bile algılayabiliriz), ama filmi son seyretmem üzerinden geçen zaman ve benim hafızamın pek de iyi olmayışı bunlara girmemi engelliyor...

Çok uzun oldu, çok geç oldu, okuduysanız sağolun :)
 
Travolta demiş ki:
Bu arada Frank olayını da yeri gelmişken söyliyim, paralel evrendeyken ölen kişiler seçilmiş olan'a yardımcı olmakla görevlendiriliyorlar...Dolayısıyla Frank'in aslında Tanrı'nın sözcüsü olduğunu kabul edebiliriz
Bunu nereden biliyorsun, yani ölü insanların paralel evrende yardımcı olmakla görevli olduğunu? Filmde hiçbiryerde yok, web sitesinde de, DVD'de yok.
Bu arada yorumun çok güzeldi benim için tüm film açıklanmış oldu. Bunların hepsini kendi mi yaptın yoksa her hangi bir makaleden falan mı esinlenme var?
 
Donnie Darko'nun websitesinde, ikinci level'da Roberta Sparrow'un kitabında yazıyor. The Manipulated Dead olarak geçiyor...Alıntı:
"If a person dies within the Tangent Dimension, they are able to contact the living receiver through the fourth dimensional construct"

Bütün açıklamaları kendi başıma bulmadım tabii ki :) Bikaç forum gezdim, açıklamalara baktım, ama şu hocasıyla yaptığı konuşma son seyredişimde dikkatimi çekti ve bir anda ampuller yandı :)
 
izmirde donnie darko'yu izleyemeyenler için küçük bir duyuru;izmir sanat'ın kasım ayı toplu gösterimlerinin* arasında bu film de var; gün ve saatleri:
07 kasım pazar 16:45 seansı
12 kasım cuma 19:00 seansı
13 kasım cumartesi 21:15 seansı
14 kasım pazar 16:45 seansı
15 kasım pazartesi 14:30 seansı
16 kasım salı 19:00 seansı
18 kasım perşembe 16:45 seansı
19 kasım cuma 12:00 seansı
20 kasım cumartesi 21:15 seansı
21 kasım pazar 16:45 seansı

*gösterimler ücretlidir :)
 
Echo and the Bunnymen-The Killing Moon

tears for fears-mad world

gary jules -mad world (akustik yorum)

duran duran -notorious

tears of fears - head over heels

joy division -love will tear us apar

-----

film müzikleri harika,yukarıda yazdıklarım en sevdiklerim.
senaryo konusunda yonetmeni cok ta takdir etmedim açıkçası,anlamak için ekstra efor sarfettirmeyi gerektiren filmleri severim;ama bu filmde eksik olan birseyler var,bazi ipuclarini yonetmen filmin websitesinde acikliyor,bu ne simdi? İnsanlarin bir film hakkında yorumlari basmakalip olursa bu pek iyi birsey olmaz bence,mirror'un soylediginin aksine;ama insanlarin yorumlari birebir olmasa da ana hatlar dahilinde uyumlu olmalidir iyi bir eser icin.Bence yetenekli bir yonetmen ama henuz verimli donemine ulasmis degil.
 
Geri
Üst