Klasik müzik isimlerinde neden ton yazar ?

Klasik müzik dinlemem fazla fakat gördüğüm çoğu parçanın isminde ve genelde sonunda "In E Minor" "In C Major" gibi tonlar yazıyor. Bunun özel bir sebebi var mı ?
 
Şarkı isimleri malum, o şarkıyı belirlemek için konuluyor. Klasik bestelerde genellikle 1. senfoni, 2. senfoni diye sıralama isimleri kullanılır. Benim buradan çıkardığım sonuç, besteciler eserlerine isim vermek için uğraşmak istemiyorlar. İsim vermek, acayip bir isimle diğer rakiplerin önüne geçmek gibi düşünceler artık modern dünyanın sorunlarından biri. Eskiden bu gibi pazarlama stratejileri gereksiz olduğundan, mesela Bach'ın birçok füg (Fugue) bestesi var. Bunları birbirinden ayırmak için de tonlarını belirtmek durumunda. Benzer şekilde Chopin. Prelude, yani giriş müziği olarak belirttiği besteler var ve her tondan bir tane var. Ama hepsi prelude. 1, 2, 3 şeklinde sıralı isimler vermek de mümkün ama onun yerine tonu bilmek daha belirleyici kabul ediliyor.

Ben de yazdığım bestelerde ilk olarak baskın tona göre isimlendirme yaparım. Sözler yazıldıktan sonra yayımlacak ismi ortaya çıkıyor.
 
Klasik müzik dinlemem fazla fakat gördüğüm çoğu parçanın isminde ve genelde sonunda "In E Minor" "In C Major" gibi tonlar yazıyor. Bunun özel bir sebebi var mı ?
"Özel bir sebep" ile kastınız nedir ? Parçanın tonunun yazılması neden sizi şaşırtıyor ? Sanırım popüler müzikte böyle bir şey görmediğinizden ?
Bunun ne anlama geldiğini mi sormak istediniz acaba ? Pek çok kişinin kafası bu nedenle karışıyor çünkü.
Tonal müziğin baskın olduğu dönemdeki klasik parçalarda ton sıklıkla belirtilir. Yanlış anlaşılmasın, bunun anlamı parçada sadece o tondaki seslerin kullanılması değildir:) Bu ifade, parçanın genel olarak tonal merkezini belirtir, ama parça kendi içinde pek çok sesi ve tonaliteyi kullanabilir.
Modern müzikte bu artık pek kullanılmıyor, çünkü besteciler sadece klasik armoni temelinde beste yapmıyor artık.
Popüler müzikte tonlar parçanın adı yerine yazılmaz, ama oradaki parçaların da hepsinin bir tonal merkezi vardır:) Çünkü çoğunun temeli yine klasik armonidir. Müzisyenler icra edeceği zaman parçanın tonu ilk olarak konuşulan şeydir:)
 
Dönemsel bir durum olduğunu düşünüyorum. Genellikle o dönemlerde eserin "başlığı"ndan ziyade, eserin türü ve içeriği önemli. Benzer bir durumu klasik edebiyatta da görebilirsiniz. Klasik Türk Edebiyatında şiirlerin ismi yoktur mesela, hepsi "gazel" dir. Tıpkı müzikal eserlerin tonuna göre adlandırılması gibi şiirler de redifleriyle adlandırılır. Türk Müziğine bakarsanız aynı şeyi pekala orada da görebilirsiniz :kürdili hicazkar longa vs. gibi.
 
Klasik muzik parcalarinin hicbiri album/radyo/tv icin yazilmadi.Cogunda lirik yok ve hepsine isim vermek zor olcagindan skala anahtar ile birbirinden ayirmislar.Bence baska bir sebep te cogu besteci o zamanlar muzigi kendileri icin yazdilar ve hepsine isim vermek cok anlamsiz olurdu.Bach'in bile hayattayken bilinen eserlerinden daha fazlasi olumunden sonra ortaya cikarildi.Binden fazla eserin hepsine isim vermesi neredeyse imkansiz.
 
"Özel bir sebep" ile kastınız nedir ? Parçanın tonunun yazılması neden sizi şaşırtıyor ? Sanırım popüler müzikte böyle bir şey görmediğinizden ?
Bunun ne anlama geldiğini mi sormak istediniz acaba ? Pek çok kişinin kafası bu nedenle karışıyor çünkü.
Tonal müziğin baskın olduğu dönemdeki klasik parçalarda ton sıklıkla belirtilir. Yanlış anlaşılmasın, bunun anlamı parçada sadece o tondaki seslerin kullanılması değildir:) Bu ifade, parçanın genel olarak tonal merkezini belirtir, ama parça kendi içinde pek çok sesi ve tonaliteyi kullanabilir.
Modern müzikte bu artık pek kullanılmıyor, çünkü besteciler sadece klasik armoni temelinde beste yapmıyor artık.
Popüler müzikte tonlar parçanın adı yerine yazılmaz, ama oradaki parçaların da hepsinin bir tonal merkezi vardır:) Çünkü çoğunun temeli yine klasik armonidir. Müzisyenler icra edeceği zaman parçanın tonu ilk olarak konuşulan şeydir:)
Hoşuma giden bir parçanın ismini aklımda tutmak çok zor oluyor bunun kolay bir yolu yok mu, kısa bir isim gibi mesela. Yoksa bahsedilen parçanın tam olarak anlaşılması için isminin tamamen söylenmesi mi gerekiyor?
 
Hoşuma giden bir parçanın ismini aklımda tutmak çok zor oluyor bunun kolay bir yolu yok mu, kısa bir isim gibi mesela. Yoksa bahsedilen parçanın tam olarak anlaşılması için isminin tamamen söylenmesi mi gerekiyor?
Kiminle konuştuğunuza bağlı:)
Kimi parçaların özel isimleri vardır ("Ayışığı Sonatı" gibi).
Diğerlerini ise genellikle eserin ne olduğu, diğerlerine göre kaçıncı olduğu, hangi eserin kaçıncı bölümü olduğu gibi şeylerle tanımlarsınız.
Mesela, 1 numaralı solo keman sonatının 4. bölümü gibi... Tonunu bilmeniz sadece müzisyenler ve üst düzey dinleyicilerde işe yarar, onun dışında pek bir anlamı yoktur:)
"Eser sayısı" (opus) da bir diğer yoldur.
Özel bazı besteciler için ise özel eser sayıları kullanılır. Bach için BWV, Mozart için ise Köchel sayısı (KV) kullanılır.
 
Ton yazma hususunun cok gerek donemsel gerek kurallar geregi gerek bestecilerin kisa surede cok fazla beste uretme cabasi olsun bir cok sebebi var.

Tampere sistem oncesi akord sistemi farkli oldugundan bir eser baska bir tona transpoze edilip calinamazdi cunku duyusu cok degisirdi. Bu o donem sebep mesela,
Mozart 35 senelik kisacik hayatina 600 dan fazla eser sigdirmis. Bu gun ben bunlara isim uydurmaya kalksam 3 senem gider.

Mesela muzigin matematiksel formulasyonu icerisinde duygudan uzak ama duyus acisindan mukemmele yakin eserler vermek amaci guduldugu bir donem var. Dogal olarak atiyorum diyor ki sol majorde menuet yazdim diyip geciyor.

Beethoven 14.piyano sonatini yaziyor ona da diyor ki do diyez minor-rebemolmajor. Ama Rellstab dururmu 3. Duble viskinin verdigi yetkiyle koyuyor adini, Moonlight Sonata... tabi Bethoovenin haberi var mi bilmem. Gerci son doneminde soyleselerde duymazdi.

Romantik donemde tabi sanayi almis yurumus ama ekonomi mort, insanlarin durum kotu, hastaliklar tavan, e tabi kilisenin etki de azalmis avrupa bambaska bir medeniyete gecisin acili surecinin son demlerini yasarken, manyagin biri tum bu sikintilarin uzerine kendi kendine dusunurken dertlenip agzindan su sihirli soruyu kaciriyor, "ne icin yasiyorum olm ben?"
Tabi bunu duyan felsefeciler dururmu, ardi ardina yapistiriyolar cevabi hava su toprak tahta. Derken resim, siir, roman babasinin hali hazirda parasini bohem yasam ugruna catir catir harcayan e kadar elit burjuva nadide sanatcisi varsa, kendi yarattiklari depresyon icerisinde paradoksa girip unlu "atom fizigi de profesorlukte yerin dibine batsin" diyerek duyusta kusursuzlugun yada muzikte matematigin degil, insanin benligi ve hissettikleri onemlidir diye klasik sanat toplum icinmidir yoksa sanat sanat icinmidir paradoksuna hic bir cozum sunmadan "zam degil yeniden degerleme" felsefesiyle yaklasinca dogal olarak bir cok esere "ben ic dunyami aha yaziyorum ama hissettiklerinden sen mesulsun" diyerek dinleyiciye muzikal bir dusunceyi empoze edebilecek ifadelerden uzak durmuslardir.

Keza chopin mesela c# minor gece muzigi yazmistir ama isimden de anlayacagimiz uzere " hani gunduz dinleme yeter gerisi sana kalmis, gunduz dinlersen karismam" diyerek butun sorumlulugu uzerinden atmistir.

Tabi sonra aman ali riza bey tadimiz kacmasin, diye diye her bıyıkliya oy veren halk 2. Dunya savasi vesilesiyle basini sokabilecek tek bir evin kalmadiginin farkina varinca, yine bu sanatcilar felsefeciler artik canli kalmayi basarabilen kim varsa toplasip olaya el ataraktan cikarlar meydanee hepsi birbirinden merdaaane. "ulan kuralli yaptik olmadi kurali yiktik olmadi, icimize donduk olmadi, disari koyduk almadi, dinleyici icin yaptik yine olmadi" diye kara kara dusunen bu sanatci kesim, "yazdigim eseri de, dinleyen seyirciyide, su veren itfaiyenin hortumunuda" diye sebepsiz bir tepki gosterince modern muzik donemi acilmis ve " ben notami yazaaar ortaya koyarim isteyen ustune alinir isteyen alinmaz ooooh" diyerek, aslinda yasamakta oldugumuz bu gunlerin temelini atmis, yer yer tepkiyle, yer yer sevgiyle karsilanmis ve bence etkileri daha uzun yillar surecek bir doneme imza atmislardir.

Hayir 1 i 2 si bu yersiz ofkeyi gosterip icini dokseler, rahatlayip oturacaklar ama iste insanoglu cabuk gaza geliyor.

Sozun ozu yukarida hikayelestirerek yazdigim muzik tarihi icerisinde gecen hic bir bilginin dogrulugunu (dogru olsa bile) garanti etmiyorum. Merak eden internetten arastirabilir ki zaten yukarida ki gibi basit degil konu.

Besteciler uretimlerinde yukarida da dedigim gibi cesitli sebeplerle sadece tonaliteyi yazip gectiler. Fakat gerek barok gerek daha eskisinde var olan kaynaklardan biliyoruz ki cani istedigi zaman eserine isim verdi istedigi zaman ton yazip gecti.

Kisaca gelenek gorenek iste diyere ozetleyeyim.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst