Line6 POD X3 serileri

Kendi karakterini yakalıyamamış daha ilerlemesi gereken bir gitarist için amfi biraz sınırlayıcı bence daha tam çalma karakteri oturmamış ama ilerlemiş gitaristlerin önünü ve ton yelpazasini açacak şeyler daha faydalı olur gibime geliyor. Kendi tonunu karakteristiğini oturtuğu zaman amfi kullanmak zaten şart.
 
başlangıç için bence de processor lazım.. gitaristin ne istediğini bulmasına çok yardımcı oluyor... Zira processor tadımlık lokum gibidir herşeyden azar azar var ama sadece denemek için.. :D
 
Bence başta processor kullanımı iyi birşey değil (bende processor kullanmıştım ama 10 tane pedal alacak, lambalı bir anfi alacak param olmamasındadı). Gitaristin karakterini yansıtan en önemli yan unsurlardan birisi tuşe vede tuşeniz processorlerde simule edilir, o da processorun kalitesine bağlı. Mesela David Gilmour çaldıkları hemen hemen herkesin çalabileceği düzeyde ama farkı tuşesinde, tabi birde tonu var :)
Yada John Scofield'in o kirli tuşeleri, adam tek nota çalsa bu john scofield dersiniz ... bunu da en iyi veren tabiiki lambalı anfiler. Ama dediğiniz gibi hangi anfi olayı ortaya çıkıyor bu seferde ... onun için malesef türkiyede gidip hepsini deneyeyim istediğimi alayım olmuyor tabi birde maddi sorunlar var ... ama bence sırf bu yüzden en kötü tüplü anfi bile karakterinizi yaratmanızda processorlerden çok daha iyidir vede bu nasıl başlarsa genelde öyle gidiyor...
 
mersinden_ersin demiş ki:
hocam sistem şölye pod xt de, muhtemelen benzer bişey kullanırlar bunda da

alette a b c d bank up bank down ton seçmene yarıyor.

bankler 13A gibi adlandırılıyor. bank up a bastığında 14A down a bastığında 12 A ya geçiyor(tam emin değilim bu hususta) a b c d den birine bastığında 13B 13C gibi 13 numaranın farklı harfine geçiyor(bir numarada 4 farklı ton var, 13A 13B 13C 13D gibi)

ayrıca üstteki comp stomp mod delay den de aynı ton içinde efekt ekleyip çıkartma olanağına sahipsin(misal 13A nın mod unda chorus var, sen ayarlıyorsun onu, o tona geçince açık olup olmayacağını da belirliyorsun, 12 a dan 13 a ya geçince 13 a nın standart haline gelmiş oluyorsun, 13a da mod a basınca chorus u açıp kapayabiliyorsun)

tap tempo da tuner ve ya delay ritmini ayarlamaya yaramakta...

Bakın küçük bir hikaye anlatayım şu olayın aslında ne kadar inanılmaz birşey olduğuna işaret eden:

Pull me under parçasını bilmeyeniniz yoktur sanıyorum. 3 adet tona ihtiyacımız var: clean, ritm, lead ve soloda waha basıyoruz switchle açılıyor. Şimdi benim yaşadığım şeye geliyoruz: temiz tonum 8. presette ve parçaya bunla başlıyorum, ritm kısmında drivea, 9a geçiyorum, sonrasında aradaki geçişte 10a yani reverblü, daha az gainli ve delayli lead tonuna geçiyorum üç vuruşta yirmi dört notayı pek de harika basamayıp sonrasında hemen 9a dönüyorum. Parça ilerliyor, bu bir kez daha tekrar ediliyor sonrasında klavye solosunda yeniden 8e ve ondan sonra soloya girerken aslında 10daki tonun aynısı olan 7deki tona geçiyorum; çünkü iki kere basmaya benim vaktim olmuyor, bilmiyorum çat çat diye geçebilen olur mu ki zaten waha da ihtiyacım var bi de o ara ilk bendle birlikte expreşın pedala hükmetmek falan..(ki bu pedal da bank up down tuşları da minnacık ve dipdibe) Herneyse solodan çıkıp ritme geçerken de yine iki kere basamıyorum onun için 9daki tonun aynısı bir de 6.presette kayıtlı.. Sonra parça bitiyor, harap ve bitap bir halde bırakıyorum gitarı, oh lan diyorum.. :p

ve yalnızca 40presetim var anasını satıyım 40tan sonrasına kaydetmiyor alet. Bilmiyorum bozuk mu ama arkadaşta da vardı onunki de öyleydi.

rp80 ! kralını tanımaz, süründürür :p
 
gylena demiş ki:
mersinden_ersin demiş ki:
hocam sistem şölye pod xt de, muhtemelen benzer bişey kullanırlar bunda da

alette a b c d bank up bank down ton seçmene yarıyor.

bankler 13A gibi adlandırılıyor. bank up a bastığında 14A down a bastığında 12 A ya geçiyor(tam emin değilim bu hususta) a b c d den birine bastığında 13B 13C gibi 13 numaranın farklı harfine geçiyor(bir numarada 4 farklı ton var, 13A 13B 13C 13D gibi)

ayrıca üstteki comp stomp mod delay den de aynı ton içinde efekt ekleyip çıkartma olanağına sahipsin(misal 13A nın mod unda chorus var, sen ayarlıyorsun onu, o tona geçince açık olup olmayacağını da belirliyorsun, 12 a dan 13 a ya geçince 13 a nın standart haline gelmiş oluyorsun, 13a da mod a basınca chorus u açıp kapayabiliyorsun)

tap tempo da tuner ve ya delay ritmini ayarlamaya yaramakta...

Bakın küçük bir hikaye anlatayım şu olayın aslında ne kadar inanılmaz birşey olduğuna işaret eden:

Pull me under parçasını bilmeyeniniz yoktur sanıyorum. 3 adet tona ihtiyacımız var: clean, ritm, lead ve soloda waha basıyoruz switchle açılıyor. Şimdi benim yaşadığım şeye geliyoruz: temiz tonum 8. presette ve parçaya bunla başlıyorum, ritm kısmında drivea, 9a geçiyorum, sonrasında aradaki geçişte 10a yani reverblü, daha az gainli ve delayli lead tonuna geçiyorum üç vuruşta yirmi dört notayı pek de harika basamayıp sonrasında hemen 9a dönüyorum. Parça ilerliyor, bu bir kez daha tekrar ediliyor sonrasında klavye solosunda yeniden 8e ve ondan sonra soloya girerken aslında 10daki tonun aynısı olan 7deki tona geçiyorum; çünkü iki kere basmaya benim vaktim olmuyor, bilmiyorum çat çat diye geçebilen olur mu ki zaten waha da ihtiyacım var bi de o ara ilk bendle birlikte expreşın pedala hükmetmek falan..(ki bu pedal da bank up down tuşları da minnacık ve dipdibe) Herneyse solodan çıkıp ritme geçerken de yine iki kere basamıyorum onun için 9daki tonun aynısı bir de 6.presette kayıtlı.. Sonra parça bitiyor, harap ve bitap bir halde bırakıyorum gitarı, oh lan diyorum.. :p

ve yalnızca 40presetim var anasını satıyım 40tan sonrasına kaydetmiyor alet. Bilmiyorum bozuk mu ama arkadaşta da vardı onunki de öyleydi.

rp80 ! kralını tanımaz, süründürür :p


Güzel hikaye patron :)

Bu arada sağol ersin ;)
 
Alet elime ulaştı. 1-2 günlük izlenimlerimi size anlatayım fikir verir belki.

Öncelikle POX x3 Live'ın kutusunu çok güzel yapmışlar (XT serisi kullanmadım bilmiyorum paketini). İçinde doğal olarak kılavuz kitabı mevcut. Adaptör, ana ünite, usb kablosu ve garanti kağıtları vs falan gayet güzel paketlenmiş ve estetik olmuş.

Kutu güzel tamam da içindeki alet nasıl acaba dedim ve başladım incelemeye. Alet kesinlike dıştan bakınca " BENİ AL!" diye bağırıyor Smile Estetik açıdan ( ki zevk meselesidir) benim çok hoşuma gitti. Kutudan pedalı çıkardığım an öncelikle aletin plastik kasa olduğunu farkettim. Metal sanıyordum ancak tamamen plastik kutulu bir cihaz. Üst kısmındaki plastik yüzey çok ama çok hassas. Parmağınızı değdirseniz bile çiziliyor. O yüzden dikkatli kullanmak gerek. Xt live'da da vardı sanırım, üzerinde 2 adet tutamak ( Belediye otobüslerinde böyle yazıyor) var. Taşımayı kolaylaştırıyor. Ekranı güzel diyebilirim. Gerçi ayakta sahnede çalarken o küçücük yazıları görmek nerdeyse imkansız. Ama en azından komple efect chain i görebiliyorsunuz. Alt tarafında bir adet alyan anahtarı var hem de kallavi bir anahtar. Ne için kullanılıyor bilemiyorum. Control pedal çok rahat ve çok şık. Ayrıca control pedal switch de (wah volume pedalı switchi ) tam kıvamda olmuş. Üstüne abanmanızı gerektirecek kadar sert ya da her dokunduğunuzda değişecek kadar yumuşak değil. Üzerindeki LEDler gayet göz alıcı. Potansların altındaki yazılar (treble, bass, mid, verb vs.) gayet güzel görünüyor. Ayrıca bu potanslar gri metal renkte ve epey büyük.

Giriş çıkışlarını biliyorsunuzdur ama biraz bahsedeyim. Guitar Input, L/R line out, XLR direct (direk değil direkt Smile ) out, SPDIF out, FX send/return, Variax input, Mike input, midi i/o, USB ve Pedal 2 (ne olduğunu tam bilmiyorum).

Sound mevzuuna geçelim.

Şimdi bu alet ne kadar gitar için gibi görünse de aslında başka meziyetleri de mevcut. İçinde 78 adet amp simulation, 24 adet cabin simulation, 98 adet stombox modellerinin (çeşitli drive ve fx pedalları) yanı sıra, 28 adet bass amp simulation, 22 adet bass cabin simulation ve 6 adet vocal preampı bulunmakta. Yani kısacası küçük bir stüdyo gibi.

Malum gitarcıyız, güzel sound arıyoruz, bu yüzden buraya kadar herşey yalan Smile takıp gitarı aleti dinlemedikten sonra uzay teknolojisi ile yapılsa kaç yazar.

Clean gitar soundu ile başlayalım. Bir çok klasik amplinin modellemesi var. Ancak tabi ki doğal gerçek ampli sounduna göre biraz cansızlar. Gerçi nerdeyse bütün prosesörlerde olduğu gibi clean gitar tonları kulağa hoş geliyor. Bazı simulasyonlarda "tube" tadı az da olsa geliyor. Ayrıca kabin simulasyonları ve mikrofonlama şekilleri tonları gerçekten çok değiştiriyor.
Kısaca özetleyim bir prosesörden alabileceğiniz en güzel clean tonları alabilirsiniz.

Distortion soundunu sona bırakıyorum Smile

Pod'un FX leri için hep konuşulur, Boss gt8 in FX leri çok daha başarılı, daha çok seçenek ve daha yüksek kaliteli efektler var, Boss GT8 fx için POD amp sim için alınır diye. Bu konuda yorum yapabilecek kadar boss kullanmadım. Ancak şunu söyleyebilirim ki X3 live da FX ler gerçekten güzel. Compressor katı ve diğer compressor stomboxları başarılı. Delay efeklerinin seçenekleri ve çeşitleri çok geniş. Reverb için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Özellikle Dual tonlarda (aşağıda açıklayacağım) delay ve reverb ayarlarını ince ince ayarlarsanız çok başarılı bir ton elde edebilirsiniz. Fakat pod firmasının kendi ürettiği fx stompbox modellemeleri yeteri kadar güzel değil. Chorus için de pek başarılı olduğunu söyleyemem. Chorus için bin bir çeşit seçenek koymuşlar ama inanın aralarındaki fark çok çok az. Sadece stereo chorus ve panlı olan efektler harince chorusların nerdeyse tamamı karakter olarak birbirine çok yakın. O yüzden bence biraz abartılmış chorus katı. 5-6 tane olacağına 1-2 tane kafi olabilirmiş. Synth fx lerine şöyle bir göz gezdirdim ancak her zamanki gibi aletin satışında promosyon amaçlı (81757251 efekt, 1261725 amp sim gibi) kullanılmak üzere saçma sapan bir sürü synth bu alette de mevcut. Sahnede ve ya kayıtta kullanılacağını pek sanmıyorum (çok saykodelik işler yapanların hoşuna gidebilir belki)

Distortion tonlarına gelinceeeeee...

En çok merak edilen şey budur heralde. Dediğim gibi genelde çoğu processorde clean tonlar bir şekilde efekt ile güzelleştirilebilir. Belki de ağırlıklı olarak clean ton kullanan bir gitaristin processorlere pek yönelmeyeceğini, daha karakteristik tonlar için analog pedallar kullanacağını varsayarsak bu aletin kitlesinin daha çok amp sim isteyen enstrumanistler olması muhtemel.

Daha önce de herkesten duyduğum ama pek deneyim etmediğim o POD un karakteristik fizz sesi bu alette de bariz şekilde kulak tırmalıyor. Özellikle gain yüksek olan british ve ya trendplate modellemelerinde amplinin drive'ına yüklenince gerçekten başa bela bir dijital ses oluşuyor. Stüdyomda monitörlerimden dinlediğim kadarıyla ayarladığım tonlarda çok uğraşmama rağmen o dijital uğultuyu yok edemedim. Amp sim drive'ını kısarak üzerine bir boost pedalı koyunca (screamer ve tube distortion gibi)
biraz azalsa da asla yok olmuyor. Aletin en büyük dezavantajı bu. Ancak bunun yanı sıra modellemeler bu fizz haricinde gerçekten çok başarılı. Clean tonlarda olmayan sıcaklığı, distortion tonlarında yakalamak mümkün oluyor. Seçtiğiniz amp için ayrıca amplinin kendi bass tiz treble ve gain ayarlarını yapabiliyorsunuz. Üzerine stompbox koyup ardından da EQ katını kullanarak istediğiniz türe göre bir ton üretebilirsiniz. Aslında şöyle sıralarsak Amp sim EQ, Stomp EQ, Chain EQ ve son olarak genel EQ olmak üzere 4 ayrı seviyede geniş seçenekli bir tonlama yapabiliyorsunuz. Ve bu özelliği yukarda dediğim gibi 78 amp ve bir sürü stombox için yapabildiğinizi düşünürseniz, gerçekten sayısız alternatif ses üretebilirsiniz.
Her amp sim için ayrı bir cabin sim seçerek bu yelpazeyi genişletebildiğiniz gibi, mikrofon çeşitlerini değiştirerek de soundunuzu geliştirmek mümkün oluyor. Ayrıca mikrofon seçenekleri arasında Room Reverb için ayar olması da ayrı bir tat veriyor. Yanlış görmediysem on axis off axis 2 dinamik mikrofon ve de 2 çeşit condenser mikrofon seçeneği var. Ömrünüz geçer bu alette ton üretmek için Smile

Çok sert (ölümcül eheh) tonlar için gayet bol seçenek var. Metal müzikle uğraşanlar epey bir alternatif bulabilir amp simler arasında. Tonlar gerçekten çok güçlü geliyor. Ve tuhaftır hafiften bir tube sıcaklığı da var bu alette. Alt frekanslar gayet güçlü, üst frekanslar da gayet cırtlak. Gerçek amp drive'ında bir dolgunluk (bir çok prosesörde chorus ile yaratılmaya çalışılır) bulunur ya onu işte güzel yansıtıyor. Metalhead leri sevindirecek bir alet yani Smile

Overdrive lar ise aletin en tatlı tonları. Hafif gainler vererek yaratacağınız tonlar bir de tube distortion stompbox modelleri ile süslenince çok sıcak tonlar üretebiliyorsunuz. Bir ara kaptırdım si akortlu gitarla jimi hendrix çalmaya başladım (o derece yani Smile ). Anlatacak çok bir şey yok OD soundu için. Çok başarılı!

En büyük hayal kırıklığını wah efektinde yaşadım. 5-6 çeşit wah simulasyonu var ancak bana hepsi aynı gibi geldi. Ayrıca hiç bir ince ayarlaması olmaması da wah ı çok seçeneksiz bırakıyor. Alt frekansları üst frekansları ayrı ayrı ayarlayamıyorsunuz. Sadece wah katından birini seçip pedalla kullanıyorsunuz ki dediğim gibi bütün wah pedalları nerdeyse aynı tınlıyor.

Gelelim Dual ton olayına...
Sanırım bu özellik GT8'de de var. Özellikle monitoring yaparken sanki iki ayrı gitar çalınıyormuş izlenimi veriyor gerçekten. Tek bir switche basarak aktif edebiliyorsunuz ya da kapatabiliyorsunuz. Bir ayar ekranından 2 ayrı tonun panlamasını ve ses yüksekliğini ayarlayabiliyorsunuz. Birbirinden tamamen farklı iki adet ayrı efect chain kurabiliyorsunuz. Örneğin ;
bir kanalda trendplate amp, trendplate 4X12 cab, tube distortion,Comp, EQ, delay.. diğer kanala solo head amp, 96 british 4X12 celestion, chorus reverb koyarak bunları istediğiniz gibi sağa sola yatırıp muhteşem tonlar üretilebiliyor. Tamamen birbirinden farklı iki patchi aynı anda çalmak gibi bir özellik. Gitar çalarken ya da kayıt yaparken avantaj sağlayabiliyor. 2 şer defa ayrı ayrı çalarak 4 defada yapacağınız kaydı, sadece 2 kere çalarak yapabiliyorsunuz. En güzel özelliklerinden biri de bu işte.

Detaylar devam edecek ileriki bir zamanda. Malum aleti alalı daha çok kısa zaman oldu. İyice kurcaladıktan sonra detayların detaylarını yazacağım. Şimdilik buraya kadar okumadıysanız şurayı okuyunuz Smile

ARTILARI

* Her tarza uygun yüzlerce hatta binlerce farklı ton üretebilme
* Kaliteli bir çok FX modellemesi
* Dijtal kayıt imkanı
* Dual tone özelliği
* USB bağlantısı sayesinde 24 bit kayıt yapabilme özelliği
* Yakında çıkacak olan softare sayesinde bilgisayarda ton üretme, internetten patch arşivi yükleyebilme
* Mikrofon preamplisi sayesinde vokal kaydı ve ya akustik enstruman kaydı yapabilme. (+48 V yok)
* Bas gitar için ampli seçenekleri
Ve daha bir çoğu (devamı gelecek incelemelerin zamanla)

EKSİLERİ

* Fizzzzz gürültüsü
* Plastik kasa ve narin üst yüzey
* Firmware güncellemesi ile düzeltilecek birçok kusurun bulunması (patch değiştirme süresi vs gibi) Yani aleti alınca iş bitmiyor. Sürekli yeni çıkan update i bilgisayar aracılığıyla pedalınıza uygulamanız gerekiyor.
* Switchler
* Wah efekti

Bir processorden beklenebilecek herşeyi karşılayabilecek bir alet. Alıp gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Ancak unutmamak lazım ki hiç birşey bir lambalı amp yerini tutamıyor. Bu tarz aletlerin, amplilere göre bir çok ekstra özelliklere (geniş ton yelpazelerine, taşınabilirliğine, kayıt ve sahne için pratikliğine vb.) rağmen beklentileri çok yüksek tutmak bence hata. Modelleme teknolojisinin hiç bir zaman gerçeğini yakalayabileceğini düşünmüyorum. Bütün bu kriterleri göz önünde bulundurursak POD x3 10 üzerinden 9 u aldı benden. Evinde çalan, albüm kaydeden, bar konser sahne işleri yapan herkesin işini görebilecek bir alet olduğunu rahat rahat söyleyebilirim. Denemek görmek isteyen olursa çekinmeden mesaj atabilir. Yakın zaman içinde ses örnekleri de eklemeyi planlıyorum.

Şimdilik bu kadar. Biraz daha zaman geçirdikten sonra daha da detaylı görüşlerimi burdan aktaracağım.

Saygı & sevgi
 
1) Fxler clean tonlarda muhteşem. Gainli tonlarda da gayet güzel tınlıyor. Ama zaten FXleri çok ön planda tutmak da iyi sonuç vermez diye düşünüyorum. Gainleri bastıracak kadar çok fx yükleyince gain karakteri bozulabilir biraz. Van halen "Ain't talking' 'bout" parçasının girişindeki kadar fx kullandığın zaman çok tatlı sonuçlar çıkıyor. Yani tatmin edici gelecektir muhakkak. Flanger zaten digitallik kokan bir efekt.

2) Switchler bana pek sağlammış gibi gelmedi. Çok küçükler, 45 numara ayağı olan biri kolay kolay basamaz. İki katlı sıra halindeki switchlere o kadar büyük ayakla basmak epey zor olsa gerek. Bir de hafiften bir dandikliği var switchlerin. Anca alırsan anlarsın. Sanırım değişmesi o kadar da zor olan şeyler değiller. Standart switchlere çok benziyor.

3) Gitarlara ayar yapmaktan stüdyoya gidemedim. Evde şu an 4 tane gitar var. Teker teker sap ayarı entonasyon vs onları hallediyorum. Bugün gidemedim o yüzden mekana.

İşte wah frekansı ayarı sadece pedalla yapılıyor. Başka hiç bir özelliği kontrol edilemiyor wahın. Ancak dual amp kullandığın zaman farklı wah lar kullanınca güzel tonlar çıkıyor.

4) Dual ton olayı mono jackla da olur ancak özelliği gider. Yani iki ayrı ton üretip bunları belirleyeceğin ayarla sağa sola panlı kullanman için üretilmiş bir sistem bu dual ton. Ama sen ikisini de sadece sol ya da sadece sağ kanala yüklersen ikisi beraber gelir yine. Tek sorun o dual ton derinliği kaybolur. Bu dual ton hadisesinin en güzel yanı ayarladığınız hi gain bir tonun üzerine daha crunchy bir ton koyarak (az gainli ve tellerin teker teker sesini alabileceğiniz bir ton mesela) muhteşem sonuçlar elde ediyorsunuz. Lambalı amp soundu için en ideal olan şekil bu olsa gerek.
Hi gain %70 sol %30 sağ, Crunch %30 sol %70 sağ şeklinde yaptım bir iki ton. Çok güzel oldu.

Treadplate gerçekten çok güzel bir amp sim. Dual recto imiş galiba. Kabin ve mikrofon seçeneklerini ayarlayınca çok güzel tonlar geliyor.

İstediğini sorabilirsiniz her zaman.
 
vay be hocam... baya bi döktürmüşsün.. ellerine sağlık gerçekten güzel bilgiler...

tekrar manyaklık yapıp 3465476425. kez gireceğim öss den sonra ben de x3 almayı düşünüyorum... gerçekten her yönüyle benim ihtiyaçlarımı karşılıyabilecek bir alet...
 
Gylena bank tuşlarından birine basarsan ton değişmez.

Şöyle anlatayım. 13 A da bir ton kullanıyorsun. Daha sonra 12 B ye geçmen gerekiyor. 13 A daki ton ile çalarken bank down switcine basarsın. Ekranda 12 yanıp sönmeye başlar. 12 B ye geçeceğin zaman sadece B tuşuna basarsın ve tek hareketle ton değiştirirsin. Gerçi bence bir parçada 5 ayrı ton kullanmak çok da gerekli değil ama madem ihtiyacın var böyle yapılabilir işte.

1 clean 1 dist 1 de solo tonu zaten idare etmesi lazım. Diğer değişiklikleri control pedala atayıp öyle kullanabilirsin. Mesela Wah vs gibi efektleri
 
Özel ilgi için teşekkürler. Ben tamamen başka birşeyden bahsediyordum aslında: bu a,b,c olayı yoksa işte üç tonu beş presete almak zorunda kalıyorsun. Neyse dağıtmayayım ben konuyu o an öyle geyik bir paylaşım oldu =) Teşekkürler tekrar.
 
SiLeNoZ demiş ki:
Gylena bank tuşlarından birine basarsan ton değişmez.

Şöyle anlatayım. 13 A da bir ton kullanıyorsun. Daha sonra 12 B ye geçmen gerekiyor. 13 A daki ton ile çalarken bank down switcine basarsın. Ekranda 12 yanıp sönmeye başlar. 12 B ye geçeceğin zaman sadece B tuşuna basarsın ve tek hareketle ton değiştirirsin. Gerçi bence bir parçada 5 ayrı ton kullanmak çok da gerekli değil ama madem ihtiyacın var böyle yapılabilir işte.

1 clean 1 dist 1 de solo tonu zaten idare etmesi lazım. Diğer değişiklikleri control pedala atayıp öyle kullanabilirsin. Mesela Wah vs gibi efektleri


Hmm evet böylesi daha kullanışlı :)
Hiç prosesör kullanmadığım için bilmiyorum bu konuları.
İyi oldu öğrendiğim :)
 
Silenoz dehşet bir yorum yazmış üzerine söylenecek az şey var ama bir iki kelime de ben edeyim naçizane. Bu arada Londra'daydım X3 (fasülye) aldım ben de ondan bahsedeceğim.

Alet temelde X3 live ile aynı özellikler olarak. Kasa zaten malumunuz XT gibi. Line 6 sitesinde users manual var download edip içinde ne amfi ne pedal vs var bakabilirsiniz hem de resimleriyle koymuşlar. Ben almadan oradan incelemiştim. Silenoz’un dediği gibi 85546879512 tane özellik olması bir anlam ifade etmiyor, koyduğu 78 amfi nelermiş diye baktım …. valla iyiymiş, XT model pack’lerde ne varsa koymuşlar direkt, Bogner’ler, Diezel’ler, JCM’ler akla ne gelirse.

Analog pedallar > X3 > MG30dfx şeklinde bağlıyım şu anda ve “fizz” tabir edilen sesi açıkçası hiç almıyorum. Belki monitör veya kabine bağlasam farklı olur mu bilmiyorum ama şu ana kadar bir rahatsızlık duymadım. Gerçi toplam 15 dakika oynayabildim aletle o da gece ve sesi çok açamadım.

X3 tek başına yeterli bir alet, analogla iyi olmuyor. Yani içindeki pedal sim’leri yerine ben direkt pedalboard’dan girdim X3’teki amfilere hatta amfisiz de denedim pedalın sesini öldürüyor. Sanki X3 tek başına kullanmak için ideal. Varsa bir ayarı bilmiyorum ama sanki o an sadece pedal lazımsa X3 by-pass edilemiyor gibi geldi. Hatta bütün ayarları “off” yapıp öyle denedim ama pedal tonunu öldürdü. Gerçi öte yandan çok da gerek yok, ben line selector yok diye hepsini zincirleme dizdim yoksa ayırıver pedalları olsun bitsin.

Presetler gruplanmış. Mesela lo-gain, high-gain, clean gibi folder seçtikten sonra kendi içinde preset’ler arasında dolaşabiliyorsunuz. Bir de songs folder’ı var orada da birçok klasikleşmiş şarkını birebir tonları var, mesela Highway to hell, Bohemian rhapsody, Ogre battle, Flight of Icarus, Metropolis vs vs

Silenoz’un dediği gibi clean çalacaksan tak gitarı amfine belki bir comp, phaser ya da auto-wah filan pedal koy çal, bu kadar teknoloji clean için fazla ama drive’lar hakikaten başarılı. Süper amfiler parmağınızın altında. Tabi ki biraz kulağı olan biri gözü kapalı bile olsa bu amfi değil prosesör sesi diye farkı anlar ama yine de olabilecek en iyi simülasyon belki de.

Oynadıkça yazarım yine.
 
Geri
Üst