Zuhal İndirim

Distribütörlerle ilgili memnuniyetle veya memnuniyetle alakası yok tabi bu düşüncemin. Ha olursa da, bu konuda bir faaliyeti olur elbet ama söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Thomannda bile bazı ürünler burdakinden ucuzsa bazı ürünler de daha pahalıdır, ya da aynıdır.
 
Temsilcilik açması için önemli pazar olman lazım.... mesela bizde akıllı telefon pazarı oldukça büyük ve telefon yenileme hızı yüksek o yüzden Apple olsun, Samsung olsun burada resmi olarak ofis açıyorlar (ve vergi ödüyorlar). Herhangi bir müzik aleti için Türkiye bırak öncelikli pazar olmayı, dikkate değer bir pazar bile değil. Neden açsınlar ki, yap sevkiyatını distribütöre olsun bitsin. Elbette işin hakkını verecek distribütör olması lazım o ayrı mevzu.
 
Temsilcilik açması için önemli pazar olman lazım.... mesela bizde akıllı telefon pazarı oldukça büyük ve telefon yenileme hızı yüksek o yüzden Apple olsun, Samsung olsun burada resmi olarak ofis açıyorlar (ve vergi ödüyorlar). Herhangi bir müzik aleti için Türkiye bırak öncelikli pazar olmayı, dikkate değer bir pazar bile değil. Neden açsınlar ki, yap sevkiyatını distribütöre olsun bitsin. Elbette işin hakkını verecek distribütör olması lazım o ayrı mevzu.


hmm. O zaman Rockçı ve müzik aleti çalma isteğine ve yeteneğine bir nesiiilll geliştirmek gerek ülkemize 🤘🤘🤘🤘
 
Sektör çalışanı varsa doğrusunu yazsın ama ben çok büyük ihtimalle bu firmaların cirosunun "rockçı" camiadan değil, çocuğuna akustik gitar, keman, org, piyano vs alan kesimden geldiğine inanırım.
 
Sektör çalışanı varsa doğrusunu yazsın ama ben çok büyük ihtimalle bu firmaların cirosunun "rockçı" camiadan değil, çocuğuna akustik gitar, keman, org, piyano vs alan kesimden geldiğine inanırım.
Org hocam, 70lerden sonra org her düğün salonunun vazgeçilmezi oldu ve bi çok profesyonel org 10 - 15 bin tlden başlıyor. Bi de öğrenci gitarları tabi. Unkapanı'nda sadece öğrenci gitarı satarak yıllardır piyasada kalan onlarca dükkan var. Büyük mağazalar için konuşamam ama küçük dükkanların asıl geliri bu ikili. Son zamanlarda dijital piyano da bu ikiliyle yarışmaya başladı.
 
Pandemi yüzünden son zamanlarda home studio ekipmanı satışlarının patladığını düşünüyorum, geçen ay sıfır ses kartı bulamamıştım yeni yeni giriyor stoklara. Eskiden bir arkadaşın ses kartı olurdu 10 kişi işini hallederdi onunla :)
 
Burada, sektörün bir çalışanı olarak sizlere bir cevap yazmak istedim. Hangi firmada çalıştığımı söylemeden her firmayı kapsayacak şekilde, bilmediğiniz noktaları açıklamak istedim. Arkadaşlar, tabi ki yurtdışından ürün getirmek sizin için mantıklı geliyor olabilir. Bu satın aldığınız firmalar sadece internete ürün bilgisini koyup, mağazaya ürünü açmadan, sana sadece en ucuz fiyatı vererek ürünü satmaya çalışır. Sen ürünü aldığında kargo parası veya ilave hizmetler için ekstra ödeme yapmayı da kabullenirsin. Ama bu gitarı, bu amfiyi nerede deniyorsun? Nerede soundunu duyuyorsun? Bu kadar pahalı ürünlerin, yüzlerce ürünün, yüzlerce metrekarede herkesi memnun edecek şekilde sergilenmesinin maliyetini düşünebiliyor musunuz? Sırf şunu söyleyeyim, bir gitar deneme bölümünde 1 haftada kaç defa kablo bozulup, yeni kablo açıldığını tahmin edebiliyor musunuz ? Bu işler düşündüğünüz kadar kolay değil malesef. Yani sana internet üzerinden o gitarı, pedalı, ses kartını satan firma, senin onu deneyebilmen için kablo açmak, telini değiştirmek, hergün tozlarını almak gibi bir derdi yok. Bunların hepsi bir işletme maliyeti, mağazada gitarı tozlu görünce, tolu diye şikayet ediyorsun. Ama kargon toz-toprak içinde gelince, hiç bu durumu görmeden açıyorsun, üzerinde ne ayar var ne akort var, oh be ürünüm elime geldi diyorsun. Ayrıca, bir bireyin Avrupa veya dünyanın herhangi bir yerinden internet üzerinden alım yaptığında ödediği vergi oranları ile, bir işletmenin bir ürünü ithal etmeye kalktığında ödediği vergi çeşitleri ve vergi oranları farklıdır. Yani sizin Thomann üzerinden bir ürün aldığınızı düşünelim, siz sadece KDV oranı ve yol parasını ödersiniz. Bir işletme olarak X firması aynı Thomann üzerinden ürün aldığında, KDV'si, nakliye ücreti, Damga Vergisi, ürünün muhteviyatına göre TSE kontrolü masrafları, veya mobilya gümrüğü masrafları, tüm bu işlemlerde gümrük içerisinde bekletilen ardiye masrafları, gümrükçünün aldığı para gibi bir sürü vergi ve ödemeler yapmaktadır. (Devletin sonradan koyduğu %15 EK VERGİYİ DAHA SÖYLEMEDİM. Bunu şahıs alımlarında ödenmiyor.) Ayrıca sizin getirttiğiniz kargo bedelleri değişmezken, bugünlerde uluslar arası konteyner fiyatlarının ne kadar artış gösterdiğine bir bakın isterseniz. Yüzde kaç artış olmuş. Ben size şöyle söyleyeyim, Çin'den 20 metkeküp konteyner fiyatı geçen Haziran aylarında 1200 USD civarında iken şu anda 9000 USD civarındadır. Tüm bunların haricinde, bildiğim kadarıyla tüm firmalar altyapı sistemlerinde mecburen fiyatlarını dolar,euro veya sterlin, japon yeni gibi döviz üzerinden tutmaktadır. Sistemleri günlük girilen kurlar ile otomatik olarak çevrilir. Burada şunu belitmek isterim ki, siz bir herhangi bir ürünün fabrikadan çıkış fiyatını 10 usd gibi düşünün. Fakat bu 10 usd, HER YIL AYNI KALMIYOR. Hemen hemen sektördeki tüm firmalar fiyat ayarlamaları yapıyor. Hemen hemen %5 ila %7 civarında zamlar geliyor. Böyle bir oranda zamlanan bir ürün, geliş masrafları ve üzerine bu vergileri yediğinde sizlere malesef ki katlanarak gelir. Sadece %5 vea %7 olarak yansıyamıyor. Ortalama en aşağı %15 civarında ürünün fiyatını dğiştirir ve bu durumda firma zammı yapmak zorunda kalır. Aksi taktirde sattığı ürünü, tekrardan satın alarak yerine koyamaz. Bu da ticari açıdan kabul edilemez birşey olur ve ticari devamlılığı sağlayamazsınız. Ayrıca gördüğüm kadarıyla firmaların distribütörü olduğu markalarda yurtdışından Türkiye'ye satışı engellediği konusunda konuşulmuş. Bu çok doğal bir durumdur ve uluslararası ticari anlaşmalar bunu içerir. Şöyle söyleyeyim size, X firma gidipte Thomann'a sen benim ülkeme şu ürünleri satma demez ve bunu Thomann'a Türkiye'ye satamazsın diyen zaten satın almak istediğiniz Marka'dır. O da Türkiye'de iş yaptığı ve anlaşması bulunan firmayı korumak içindir. Şöyle düşünün, siz Almanya'ya gidip, bir BMW satıcına gidip Türk adresi üzerine alım yapabiliyor musunuz ? Size söyleyecekleri şey, "Lütfen Türkiye distribütörümüz ile iletişime geçmeniz gerekir" olur. Ayrıca şöyle bir durum var, herkes yurtdışında ürünün ucuz olmasını söylüyor ama, yurtdışında garanti konusunu hiç söylemiyor. Yurt dışında garanti koşulları sadece üreticinin verdiği garantiler kapsamındadır. O da, birçok üretici fabrika çıkış tarihinden itibaren 6 ay vermektedir. Eğer daha fazla garanti veren yer varsa, firma bunu kendinden veriyordur. Ama bizim ülkemizde 2 yıl boyunca fabrikasyon hatalara karşı garanti zorunludur. Kısacası, distribütör ürün fabrikadan çıktıktan 6 sonrasında, garanti ile ilgili durumlar olduğunda kendi cebinden karşılamaktadır. Yani X marka pedal aldım, bu bozuldu diye geldiğinizde eğer 6 ay geçtiyse ve gerçekten fabrikasyon bir hata varsa, o satın aldığınız X marka benim garanti sürecim bitti der ve bu pozisyonda distribütörü yalnız bırakır. Daha anlatılacak çok konu olur, ama bunları bilmediğinizi gördüğüm için hangi firma olursa olsun, bunlara göre değerlendirme yapmanızı tavsiye ederim.
 
Burada, sektörün bir çalışanı olarak sizlere bir cevap yazmak istedim. Hangi firmada çalıştığımı söylemeden her firmayı kapsayacak şekilde, bilmediğiniz noktaları açıklamak istedim. Arkadaşlar, tabi ki yurtdışından ürün getirmek sizin için mantıklı geliyor olabilir. Bu satın aldığınız firmalar sadece internete ürün bilgisini koyup, mağazaya ürünü açmadan, sana sadece en ucuz fiyatı vererek ürünü satmaya çalışır. Sen ürünü aldığında kargo parası veya ilave hizmetler için ekstra ödeme yapmayı da kabullenirsin. Ama bu gitarı, bu amfiyi nerede deniyorsun? Nerede soundunu duyuyorsun? Bu kadar pahalı ürünlerin, yüzlerce ürünün, yüzlerce metrekarede herkesi memnun edecek şekilde sergilenmesinin maliyetini düşünebiliyor musunuz? Sırf şunu söyleyeyim, bir gitar deneme bölümünde 1 haftada kaç defa kablo bozulup, yeni kablo açıldığını tahmin edebiliyor musunuz ? Bu işler düşündüğünüz kadar kolay değil malesef. Yani sana internet üzerinden o gitarı, pedalı, ses kartını satan firma, senin onu deneyebilmen için kablo açmak, telini değiştirmek, hergün tozlarını almak gibi bir derdi yok. Bunların hepsi bir işletme maliyeti, mağazada gitarı tozlu görünce, tolu diye şikayet ediyorsun. Ama kargon toz-toprak içinde gelince, hiç bu durumu görmeden açıyorsun, üzerinde ne ayar var ne akort var, oh be ürünüm elime geldi diyorsun. Ayrıca, bir bireyin Avrupa veya dünyanın herhangi bir yerinden internet üzerinden alım yaptığında ödediği vergi oranları ile, bir işletmenin bir ürünü ithal etmeye kalktığında ödediği vergi çeşitleri ve vergi oranları farklıdır. Yani sizin Thomann üzerinden bir ürün aldığınızı düşünelim, siz sadece KDV oranı ve yol parasını ödersiniz. Bir işletme olarak X firması aynı Thomann üzerinden ürün aldığında, KDV'si, nakliye ücreti, Damga Vergisi, ürünün muhteviyatına göre TSE kontrolü masrafları, veya mobilya gümrüğü masrafları, tüm bu işlemlerde gümrük içerisinde bekletilen ardiye masrafları, gümrükçünün aldığı para gibi bir sürü vergi ve ödemeler yapmaktadır. (Devletin sonradan koyduğu %15 EK VERGİYİ DAHA SÖYLEMEDİM. Bunu şahıs alımlarında ödenmiyor.) Ayrıca sizin getirttiğiniz kargo bedelleri değişmezken, bugünlerde uluslar arası konteyner fiyatlarının ne kadar artış gösterdiğine bir bakın isterseniz. Yüzde kaç artış olmuş. Ben size şöyle söyleyeyim, Çin'den 20 metkeküp konteyner fiyatı geçen Haziran aylarında 1200 USD civarında iken şu anda 9000 USD civarındadır. Tüm bunların haricinde, bildiğim kadarıyla tüm firmalar altyapı sistemlerinde mecburen fiyatlarını dolar,euro veya sterlin, japon yeni gibi döviz üzerinden tutmaktadır. Sistemleri günlük girilen kurlar ile otomatik olarak çevrilir. Burada şunu belitmek isterim ki, siz bir herhangi bir ürünün fabrikadan çıkış fiyatını 10 usd gibi düşünün. Fakat bu 10 usd, HER YIL AYNI KALMIYOR. Hemen hemen sektördeki tüm firmalar fiyat ayarlamaları yapıyor. Hemen hemen %5 ila %7 civarında zamlar geliyor. Böyle bir oranda zamlanan bir ürün, geliş masrafları ve üzerine bu vergileri yediğinde sizlere malesef ki katlanarak gelir. Sadece %5 vea %7 olarak yansıyamıyor. Ortalama en aşağı %15 civarında ürünün fiyatını dğiştirir ve bu durumda firma zammı yapmak zorunda kalır. Aksi taktirde sattığı ürünü, tekrardan satın alarak yerine koyamaz. Bu da ticari açıdan kabul edilemez birşey olur ve ticari devamlılığı sağlayamazsınız. Ayrıca gördüğüm kadarıyla firmaların distribütörü olduğu markalarda yurtdışından Türkiye'ye satışı engellediği konusunda konuşulmuş. Bu çok doğal bir durumdur ve uluslararası ticari anlaşmalar bunu içerir. Şöyle söyleyeyim size, X firma gidipte Thomann'a sen benim ülkeme şu ürünleri satma demez ve bunu Thomann'a Türkiye'ye satamazsın diyen zaten satın almak istediğiniz Marka'dır. O da Türkiye'de iş yaptığı ve anlaşması bulunan firmayı korumak içindir. Şöyle düşünün, siz Almanya'ya gidip, bir BMW satıcına gidip Türk adresi üzerine alım yapabiliyor musunuz ? Size söyleyecekleri şey, "Lütfen Türkiye distribütörümüz ile iletişime geçmeniz gerekir" olur. Ayrıca şöyle bir durum var, herkes yurtdışında ürünün ucuz olmasını söylüyor ama, yurtdışında garanti konusunu hiç söylemiyor. Yurt dışında garanti koşulları sadece üreticinin verdiği garantiler kapsamındadır. O da, birçok üretici fabrika çıkış tarihinden itibaren 6 ay vermektedir. Eğer daha fazla garanti veren yer varsa, firma bunu kendinden veriyordur. Ama bizim ülkemizde 2 yıl boyunca fabrikasyon hatalara karşı garanti zorunludur. Kısacası, distribütör ürün fabrikadan çıktıktan 6 sonrasında, garanti ile ilgili durumlar olduğunda kendi cebinden karşılamaktadır. Yani X marka pedal aldım, bu bozuldu diye geldiğinizde eğer 6 ay geçtiyse ve gerçekten fabrikasyon bir hata varsa, o satın aldığınız X marka benim garanti sürecim bitti der ve bu pozisyonda distribütörü yalnız bırakır. Daha anlatılacak çok konu olur, ama bunları bilmediğinizi gördüğüm için hangi firma olursa olsun, bunlara göre değerlendirme yapmanızı tavsiye ederim.
Öncelikle yazınızı okurken yoruldum. Paragraflara bölerek biraz daha okunaklı yazsaydınız daha çok kişi sıkılmadan sonuna gelip sesinizi duyabilirdi.

Yazdıklarınız üzerine bir takım sorular ortaya çıkıyor,

-Ülkemizde, Avrupa fiyatından satılabilen markalar nasıl istisna olabiliyor?
-Ülkemizde müzik marketler ürünlerini perakende fiyatından mı alıyor?
-Thomann vb. şirketlerin mağazalarının giderleri yok mu?
-Avrupa'da devletler müzik marketlerden vergi almıyor mu?
-3 Yıl garanti süresi veren Avrupa müzik marketleri nasıl daha ucuz satabiliyor?

Yanlış anlamayın ben fiyatlandırma konusunu eleştirmiyorum. İsterse %300 pahalı satar. Ama distribütörü korumak adına tüketiciye kısıtlama yapılıyorsa, distribütörün fiyatları da kontrol altında tutulmalı. Aksi halde bu yapılan Kartelleşme oluyor.

Ek olarak distribütörün elinde olmayan ürünü sorunca, getiremeyeceğini söylemesi fakat aynı ürünün dünyanın bir ucundan birkaç günde gelmesi ayrı bir konu.
 
Öncelikle yazınızı okurken yoruldum. Paragraflara bölerek biraz daha okunaklı yazsaydınız daha çok kişi sıkılmadan sonuna gelip sesinizi duyabilirdi.
Gözlerim zaten bozuk, 0.5 daha arttı numarası gerçekten...

Ayrıca sevgili @Amokachi:

- Mağazada eskiyen jack benim problemim değil, bunun rahatsızlığını da maliyetini de ben çekmek zorunda değilim. Üstelik o jack'lar deneme yaparken değil satış elemanları boş zamanlarda ve mağaza kapalıyken kendileri çalarken bozuluyor muhtemelen desem, nasıl kırışalım maliyeti?

- Söylediklerine çoğunlukla katılırım, burada olan şeyi azcık daha ucuz diye ithal etmem, buradan alırım ki sektör yaşasın ... amaaaaa... bana şunu açıkla lütfen: xxx marka gitar istiyorum diye defalarca çeşitli mağazalara başvurdum, aldığım cevap para peşin, 18 aya gelir ya da yok getirmiyoruz .... o zaman da kusura bakma, çatır çatır ithal ederim. Dalga mı geçiyorsunuz, kapınıza markasını yazdığınız, distribütör biziz dediğiniz markayı istiyorum aldığım cevaba bak; ara sokakta sahte şasi numarası ile kaçak spor araba galerisi kafası... parayı ver kafama eserse 1.5 sene sonra getiririm.
 
Öncelikle yazınızı okurken yoruldum. Paragraflara bölerek biraz daha okunaklı yazsaydınız daha çok kişi sıkılmadan sonuna gelip sesinizi duyabilirdi.

Yazdıklarınız üzerine bir takım sorular ortaya çıkıyor,

-Ülkemizde, Avrupa fiyatından satılabilen markalar nasıl istisna olabiliyor?
-Ülkemizde müzik marketler ürünlerini perakende fiyatından mı alıyor?
-Thomann vb. şirketlerin mağazalarının giderleri yok mu?
-Avrupa'da devletler müzik marketlerden vergi almıyor mu?
-3 Yıl garanti süresi veren Avrupa müzik marketleri nasıl daha ucuz satabiliyor?

Yanlış anlamayın ben fiyatlandırma konusunu eleştirmiyorum. İsterse %300 pahalı satar. Ama distribütörü korumak adına tüketiciye kısıtlama yapılıyorsa, distribütörün fiyatları da kontrol altında tutulmalı. Aksi halde bu yapılan Kartelleşme oluyor.

Ek olarak distribütörün elinde olmayan ürünü sorunca, getiremeyeceğini söylemesi fakat aynı ürünün dünyanın bir ucundan birkaç günde gelmesi ayrı bir konu.
Öncelikle burada kitap yazmak amacında değildim. Bilgi her zaman yoran birşey arkadaşım. Hemen sorunlarını da cevaplamaya çalışayım.
- Ülkemizde Avrupa fiyatlarına satılan ürünler için şunu söyleyebilirim. Ürünün geldiği yer veya menşei önemlidir. Uzakdoğu menşei veya oradan gelen markalar dikkat ederseniz ya Avrupa ile aynı fiyatlarda, ya da onlardan da ucuz olabilmektedir. Ama ürün Avrupa yapımı veya Amerikan yapımı ise bu durum neredeyse imkansız olur. Şöyle bir örnek daha vereyim, X marka gitar markası Avrupa deposundan Thomann veya X firmaya kendi kamyonu ile haftalık ücretsiz bir nakliye yapıp, malını indiriyor. Ama buradaki dükkanın öyle bir şansı yok. Şunu düşünün Migros'un hiçbir masrafı olmadan her mal ayağına kadar gidiyor.
- Thomann vb. mağazaların tabi ki gideri var. Thomann'ın zaten bir mağazası var ve o da kendi köyünde. Mağazasına zaten çok giden yok ve bütün organizsyonu internet üzerinden satış üzerine. Bu sadece müzik aletleri piyasası için değil, her sektör için geçerli... Yani X marka herhangi bir teknoloji ürünü AliExpress, Sweetwater veya Amazon'da çok daha ucuz değil mi? Ama aynı markayı lokal satıcıya gittiğinizde biraz daha pahalıya buluyorsunuz. Bunu sadece bu sektör olarak değirlendirmeyin.
- Avrupa devletleri tabi ki vergi alıyor. Örneğin Almanya, sadece %19. Türkiye'de ki herhangi bir malı ticari olarak getirdiğinde ne vergiler alınıyor internetten kısaca bir bakmanı tavsiye ederim. Örneğin, en kısa bir örnek vereyim. Yurtdışından bir gitar askısı getirmenin ne kadar zor olduğunu biliyor musun?(Tekstil kotası yüzünden) Bunu da bir araştırmanı tavsiye ederim.
- Üretici firmaların çok azı bir üründen 1000 adet alan ile 100 adet alan arasında fiyat farkı yaratmadan çalışıyor. Şöyle örnekleyeyim. Örneğin V-kasa gitardan tüm dükkanları topla, senede en fazla 200 adet satıyordur. Bu Almanya'da şöyle şöyleyebilirim, heralde ortalama 2000 adet civarı falandır. Bırakın Almanya'yı, Avrupa'nın en düşük ekonomiye sahip ülkesi Yunanistan'ın bile kişi başı müzik enstrümanına düşen bütçesi bizimkinin 12 katı gibi... Birazda buradan bakmamız gerekiyor.
- Hiçbir ülkede satıcı fiyatlarına ne firmalar, neden yetkili satıcılar satış fiyatlarına müdahale edemezler. Bu serbest piyasa ekenomisine göre uluslar arası kanunlarda da suçtur. Bu türde yaptırımlar ile iş yapmaya çalışan firmaların aldığı cezaları araştırmanı tavsiye ederim. Anasayfa
- Son sorun için şunu söyleyebilirim. Her firmanın bir ürünü sipariş edebilmek için minimum sipariş adedi olarak adlandırabileceğimiz adetleri olur. Firmaların ana karton kutulaması veya distribütörlere satış stratejileri bu yolda yürütürler. Sorduğun ürün distribütörün anacak ve ancak senede belki de 1 defa satacağı bir ürünse, minimum adedi 24 olan veya 12 olan bu tarz bir ürünü alıp, stoğunda bekletmek istemez. Buda yine ticari olarak yapmak zorunda olduğunuz bir durumdur. Buna şöyle bir örnek de verebilirim, bazı ülkelerde olan ürünler sadece o ülkelere özel üretilmiş durumda olabilir. Bunun yanında, sizin istediğiniz model üretimden kalkmış fabrikadan tedarik edilemiyor olabilir ve siz birinin stoğunda bulunan bir ürünü buluyor olabilirsiniz.
- Diğer bir bilgi olarak Avrupa'daki veya amerikada'ki bazı internet siteleri, buradaki distribütörleri korumak amaçlı satışına izin verilmediği gibi, unutmayın ki Türkiye'den de oralara satış imkanı verilmiyor. Yani, buradaki X firma bir çılgınlık yapıp, ben zararda etsem internette Thomann'dan ucuza satıp Almanya'ya veya Belçika'ya ürün satıcam dese, bunu gerçekleştiremez. Bu türlü bir durumda distribütörlüğü elinden alınır.

Kısaca şunu söyeleyeyim, burda hiçbir firma ismi vermeden sektörün hiç bilmediğiniz arka planını açıklamaya çalıştım. Amacım, Laf atışması yapmak değil. Ama bazı şeyleri bilmeden acımasızca eleştirmek, bilgisizce konuşmak biraz cahilce oluyor. Kısacası, ben sizin yaptığınız işler veya meslekleriniz hakkında hiçbir bilgi sahibi değilken, atıp tutsam ne düşünürsünüz? Biraz böyle düşünmek lazım... Eminim bu sorularınızı herhangi bir firmaya gidip, sorduğunuzda hepsi size aynı şekilde durumu açıklamaya çalışacaktır.
 
Gözlerim zaten bozuk, 0.5 daha arttı numarası gerçekten...

Ayrıca sevgili @Amokachi:

- Mağazada eskiyen jack benim problemim değil, bunun rahatsızlığını da maliyetini de ben çekmek zorunda değilim. Üstelik o jack'lar deneme yaparken değil satış elemanları boş zamanlarda ve mağaza kapalıyken kendileri çalarken bozuluyor muhtemelen desem, nasıl kırışalım maliyeti?

- Söylediklerine çoğunlukla katılırım, burada olan şeyi azcık daha ucuz diye ithal etmem, buradan alırım ki sektör yaşasın ... amaaaaa... bana şunu açıkla lütfen: xxx marka gitar istiyorum diye defalarca çeşitli mağazalara başvurdum, aldığım cevap para peşin, 18 aya gelir ya da yok getirmiyoruz .... o zaman da kusura bakma, çatır çatır ithal ederim. Dalga mı geçiyorsunuz, kapınıza markasını yazdığınız, distribütör biziz dediğiniz markayı istiyorum aldığım cevaba bak; ara sokakta sahte şasi numarası ile kaçak spor araba galerisi kafası... parayı ver kafama eserse 1.5 sene sonra getiririm.
- Son sorun için şunu söyleyebilirim. Her firmanın bir ürünü sipariş edebilmek için minimum sipariş adedi olarak adlandırabileceğimiz adetleri olur. Firmaların ana karton kutulaması veya distribütörlere satış stratejileri bu yolda yürütürler. Sorduğun ürün distribütörün anacak ve ancak senede belki de 1 defa satacağı bir ürünse, minimum adedi 24 olan veya 12 olan bu tarz bir ürünü alıp, stoğunda bekletmek istemez. Buda yine ticari olarak yapmak zorunda olduğunuz bir durumdur. Buna şöyle bir örnek de verebilirim, bazı ülkelerde olan ürünler sadece o ülkelere özel üretilmiş durumda olabilir. Bunun yanında, sizin istediğiniz model üretimden kalkmış fabrikadan tedarik edilemiyor olabilir ve siz birinin stoğunda bulunan bir ürünü buluyor olabilirsiniz.
 
Gözlerim zaten bozuk, 0.5 daha arttı numarası gerçekten...

Ayrıca sevgili @Amokachi:

- Mağazada eskiyen jack benim problemim değil, bunun rahatsızlığını da maliyetini de ben çekmek zorunda değilim. Üstelik o jack'lar deneme yaparken değil satış elemanları boş zamanlarda ve mağaza kapalıyken kendileri çalarken bozuluyor muhtemelen desem, nasıl kırışalım maliyeti?

- Söylediklerine çoğunlukla katılırım, burada olan şeyi azcık daha ucuz diye ithal etmem, buradan alırım ki sektör yaşasın ... amaaaaa... bana şunu açıkla lütfen: xxx marka gitar istiyorum diye defalarca çeşitli mağazalara başvurdum, aldığım cevap para peşin, 18 aya gelir ya da yok getirmiyoruz .... o zaman da kusura bakma, çatır çatır ithal ederim. Dalga mı geçiyorsunuz, kapınıza markasını yazdığınız, distribütör biziz dediğiniz markayı istiyorum aldığım cevaba bak; ara sokakta sahte şasi numarası ile kaçak spor araba galerisi kafası... parayı ver kafama eserse 1.5 sene sonra getiririm.
Kablo bozulmasını senin problemin olarak söylemedim zaten, burada bir durumu izah ediyorum. İnternetten aldığın yerin, sana enstrümanı deneteceği kablonun çalışıp-çalışmaması ve hatta enstrümanı denetme gibi bir durumu olmadığını izah ettim. Bu şekilde düşünürsen sevinirim.
 
- Son sorun için şunu söyleyebilirim. Her firmanın bir ürünü sipariş edebilmek için minimum sipariş adedi olarak adlandırabileceğimiz adetleri olur. Firmaların ana karton kutulaması veya distribütörlere satış stratejileri bu yolda yürütürler. Sorduğun ürün distribütörün anacak ve ancak senede belki de 1 defa satacağı bir ürünse, minimum adedi 24 olan veya 12 olan bu tarz bir ürünü alıp, stoğunda bekletmek istemez. Buda yine ticari olarak yapmak zorunda olduğunuz bir durumdur. Buna şöyle bir örnek de verebilirim, bazı ülkelerde olan ürünler sadece o ülkelere özel üretilmiş durumda olabilir. Bunun yanında, sizin istediğiniz model üretimden kalkmış fabrikadan tedarik edilemiyor olabilir ve siz birinin stoğunda bulunan bir ürünü buluyor olabilirsiniz.
Bunları ben de biliyorum. İstediğim şey çok bilinen ve çok satılan son derece yaygın bir modelin sadece farklı rengiydi. İsteğim de bir sonraki siparişe ekletin zaten her rengi getiriyorsunuz şeklindeydi ... aldığım cevap, sen peşin öde, belki gelir... ne zaman gelir, belli olmaz seneye kalabilir .... yav satmaya niyeti olan mağaza tamam abi ben sana thomann'dan alırım getiririm gerekirse der :) ... hatta onu da dedim, kota dışında veya ek bir nakliye söz konusu olursa ben öderim yeter ki gitarım gelsin dedim ..... yani talebim son derece basit, aldığım cevap son derece ciddiyetsiz onu demeye çalışıyorum.
 
Bunları ben de biliyorum. İstediğim şey çok bilinen ve çok satılan son derece yaygın bir modelin sadece farklı rengiydi. İsteğim de bir sonraki siparişe ekletin zaten her rengi getiriyorsunuz şeklindeydi ... aldığım cevap, sen peşin öde, belki gelir... ne zaman gelir, belli olmaz seneye kalabilir .... yav satmaya niyeti olan mağaza tamam abi ben sana thomann'dan alırım getiririm gerekirse der :) ... hatta onu da dedim, kota dışında veya ek bir nakliye söz konusu olursa ben öderim yeter ki gitarım gelsin dedim ..... yani talebim son derece basit, aldığım cevap son derece ciddiyetsiz onu demeye çalışıyorum.
Doğrudur, tabi burda mümkün olduğunca sektörün geneli için konuştum. Firma ismi özellikle vermiyorum. Ama köklü olan firmaların, çok böyle bir yaklaşım yapacağını pek sanmıyorum. Daha ufak yapıdaki firmalarda yaşamış olabilirsin. Herkes insan, herkesin hata yapmaya hakkı var. Nasıl müşteri her zaman haklıysa, unutmayın ki firmalarında, bildiği veya oturttuğu bir çalışma sistemi var. Bu sistem içerisinde çalışmak istemeleri gayet normal, onlar da bunu konuda haklılar. Ama şunu söylemek isterim ki, herkes tabi aynı değil ama; yani bir gitar - bir amfi alacak diye o firmayı satın almış havalarıyla iletişim kuran o kadar çok insan var ki. Birgün boyunca herhangi bir mağazada bir köşede oturup izleyin, ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. Bu da malesef ülkemizin gerçeği :)
 
Geri
Üst