Kudret Kurtcebe

Soru 1:
Tüketim toplumu ve popülizme karşı tavır oılarak müziğe arar vermekle, bizlerii karşıt duruş ve özgün akustik gitar tekniklerinden neden mahrum bırakmştır ki?
Soru 2:
Müziğe ara vermeyi neden sonlandırmıştır? Popülizm ve tüketim toplumu hedeleri son mu bulmuştur?
 
Ben olaylarin gelisimini nispeten bilen biri olarak, nacizane bir cevap vermek istiyorum. K.K. (simdi ne diyim bilemedim :) ) zaman icerisinde evrimlesen sartlar neticesinde ya da kendi kafasina gore iste neyse tam aciklamasi bilmiyorum, kendini bisiklete verdi, su an bisikletcilik konusunda ciddi basarilari olan, hatta belki cogu insanin da zaten muzisyen degil bisikletci olarak bildigi biri… Onun disinda karakter olarak neredeyse kapali ekonomi denecek seviyede kanaatkar yasayan, cidden orjinal bir karaktere sahiptir ki belki bu forumdan da sahsen taniyanlari cikacaktir. Neyse efendim velhasil kelam, birakmasi ve akabinde takilmasi bu yondedir, neden geldi diye sormadim kendime ama bi dusunecegim, aklima bir teori gelirse paylasirim, su an ilk aklima gelen parcalarini dinleyiciye ulastirmak istemis olmasi, neticede underground birsey, hatta bilmem albumu dinleyebildiniz mi ama zaten oyle genele hitap eder bir tarafi pek yok… Ya da bambaska birseyler de olabilir tabii, bilemem :)

ps: Guzel sorularmis ;)
ps2 : Tam bir birakma soz konusu degil arada ufaktan tingirdatmalar mevcut, hatta gecen sene sanirim kadikoy oza cafe (ismi yanlis olabilir, bahariye kilisenin oradaki ufak caz kafe) adli mekanda, trompet, bas, perkusyon yada hemen hemen oyle bir ekiple takildigina sahit olmuslugum olmustur...
 
Vaaay anam vay. Nuri Kurtçebe'nin kardeşiymiş. Nuri kurtçebe Galip Tekin'den sonra en sevdiğim Türk çizgi roman çizeridir. Ne deli hikayeleri ne müthiş bir kalemi vardı yahu. Cuma günü alınan ve Pazartesi gününe kadar basım yerinin adresine kadar tüm yazıları okunan o efsane dergideki hikayelerini okuyarak büyüdük resmen. Nuri kurtçebe'ye sonsuz saygılar buradan.
Kudret Kurtçebe'yi ise şu başlık sayesinde dinilyorum, sever gibiyim. Müzikle ilgii bir yorum yapmak istemiyorum ama içinde "tüketim toplumu ve popülizm" kelimeleri geçen bir paragrafı artık hiç bir yerde okumak istemiyıorum ben ya. Hele ki bu bir lansman yazısı ise hepten yazık oluyor daha dinlemeden müziğe. Yapmayın etmeyin biraz daha samimi biraz daha yaratıcı olun.
 
(y)

RTUK Klise denetim birimi kursun! ;)

Hazir lafi gecmisken sorayim, Nuri Kurtcebe su an nerede ne yapmaktadir bilen var mi?

Bir de yine lafi gecmisken, Galip Tekin hikayelerinden bir dizi denemesi olmustur, Haluk Bilginerli Hayko Cepkinli falan, Acayip Hikayeler adinda, sanirim toplam 2 bolum surdu… Izlenilesidir…

EDIT : 11 Bolummus, cehalet iste...
 
Son düzenleme:
(y)

RTUK Klise denetim birimi kursun! ;)

Hazir lafi gecmisken sorayim, Nuri Kurtcebe su an nerede ne yapmaktadir bilen var mi?

Bir de yine lafi gecmisken, Galip Tekin hikayelerinden bir dizi denemesi olmustur, Haluk Bilginerli Hayko Cepkinli falan, Acayip Hikayeler adinda, sanirim toplam 2 bolum surdu… Izlenilesidir…

EDIT : 11 Bolummus, cehalet iste...
Diziyi bilmiyorum ama çoook daha eskilerden, İstanbul Kanatlarımın Altında filminin konusu sanırım Galip Tekin'in bir hikayesinden alınmaydı. En azından filmde kullanılan kanatların çizimini Galip Tekin'in yaptığını biliyorum.
O bölümü çok güzel bir hikayeyle çizmişti Galip Tekin. Altıoklar, Tekin'in Kemancı'nın alt katındaki stüdyosuna gelir ve projesini anlatır. Galip Tekin kanatları çizmeye başlar. Derken Kendisi çizdiği sayfaya girer ve o kanatları takar, yükselir, zamanda geriye doğru gitmeye başlar. 1960 küsur senesinin Konya'sına konar ve kendi babasının intiharına engel olur... Böyle bir hikayeydi.
Bunlarla yetişip nasıl metalci olmayalım ?
Nuri Kurtçebe hakkında bilgim yok ne yazık ki. En son Cumhuriyet'te çiziyordu.
 
Vaaay anam vay. Nuri Kurtçebe'nin kardeşiymiş. Nuri kurtçebe Galip Tekin'den sonra en sevdiğim Türk çizgi roman çizeridir. Ne deli hikayeleri ne müthiş bir kalemi vardı yahu. Cuma günü alınan ve Pazartesi gününe kadar basım yerinin adresine kadar tüm yazıları okunan o efsane dergideki hikayelerini okuyarak büyüdük resmen. Nuri kurtçebe'ye sonsuz saygılar buradan.
Kudret Kurtçebe'yi ise şu başlık sayesinde dinilyorum, sever gibiyim. Müzikle ilgii bir yorum yapmak istemiyorum ama içinde "tüketim toplumu ve popülizm" kelimeleri geçen bir paragrafı artık hiç bir yerde okumak istemiyıorum ben ya. Hele ki bu bir lansman yazısı ise hepten yazık oluyor daha dinlemeden müziğe. Yapmayın etmeyin biraz daha samimi biraz daha yaratıcı olun.

Türkiye'de ne yazık ki rock müziğin önemli pek çok bileşeni (ör: iyi icra-enstrüman hakimiyeti, tutucu toplum normlarına meydan okuyan bireysel ruh vs...) hayata geçirilemedi, onun yerine bu iş "sol" kitleye oynayan bir popülizm üzerinden şekillendi. O yüzden bizden Deep Purple, Led Zeppelin, Rainbow ruhunda gruplar yerine başka şeyler çıktı (ne olduğunu söylemeyeceğim, kavga çıkmasın...) Bu topraklarda rock hiç bir zaman bireyci olmadığından, bireyci olmak ayıplandığından, bireysel gelişim tü-kaka olduğundan, biz başka işlerle yetindik. Woodstock ruhundan çıka çıka bu çıktı buralarda... Kahrolsun emperyalizm filan... İşin kötüsü, nakarat filan da olmuyor o söz öbeğinden yani, denedim ben biraz, ı-ıh...

İşin komği, daha sonra da "özgün müzik" furyası üzerinden yine aynı kitleye oynadı bazı müzisyenler. Ne ironiktir ki, herhalde müziğin "tüketicisi" olarak bu kitle hedef alındı. Yine...
Böyle olunca da biz sadece "sözleri" ön planda olan ve politik içeriğin esas, müziğin ise eşantiyon niyetine olduğu bir garip müzikler yığını ile uğraştık durduk. Virtüöz vokalist, davulcu, gitarist, basçı yoktur bizde, ama ŞARKICI vardır. Pek güzel söz yazar bunlar. Şarkı söyleyemez gerçi, ama olsun.
Teoman ile işler bir anlamda değişti galiba (nefret ederim, ayrı mesele...). Şarkı söyleyememe hali devam ediyor yine ve sözler yine ön planda (şarkıcılık değil...). Fakat içerik artık toplumsal değil kişisel...
Üç taneden biri tutmuş, o da bir şey... Yoksa "üçün biri" mi demek lazım ? :) Bilemedim...
 
Son düzenleme:
... bizden Deep Purple, Led Zeppelin, Rainbow ruhunda gruplar yerine başka şeyler çıktı ...

Hardal, Bad Luck, Kargo ... daha da sayılır.

Keşke ülkemizde gerçek ekonomik güç mesajında bahsettiğin "sol" kitlede, ki ben de içlerindeyim, olsaydı. O zaman durum çok farklı olurdu. Sonuçta müzikten para kazanarak geçirilecek bir hayattan bahsediyoruz, o kadar kolay değil. Üstelik içeriği ne olursa olsun rock ister istemez protesto içerir; protestoya tahammülü var mı sizce bugünkü (derken 30 - 40 yıl) yönetici elitin (sadece Türkiye'de değil)? Emperyalizm karşısında düşünen, isyan eden adam istemez, koyun ister ... Yahudilerin "goyim" dedikleri yani.

İşin bir de öbür tarafı var ... bahsettiğin grupları seçip işin tepesine koyan gerçekten dinleyici kitlesi mi acaba? Medya gruplarının CEO'ları, prodüktörler, vs vs. Ertegün/Mardin ikilisini iyi inceleyin bakın nereye dayanacak kökleri.

Mesela Zappa niye albümlerini kendisi yapmak zorunda kalmıştır? No commercial potential ... FZ

Bugün müzik piyasasında kim varsa oraya birileri tarafından getirilmiştir. Getirilemeyenler Kudret gibi dizginlenemeyenlerdir, o yüzden de "nerde bu adam abi" şeklinde arar dururuz kendilerini.

It all makes perfect sense, expressed in dollars and cents ... RW

Cem.
 
Selamlar,
İlk 100+ Km bisilet turumu sayesinde tamamlamıştım.
Kendisiyle bisiklet ve yol maceraları yaşarken öğrenmiştim müzik kariyerini ve şok olmuştum.
Aklın bir insan üzerindeki gücüne tanıklık edebileceğiniz nadir insanlardan.
Selam olsun
 
Geri
Üst