Sadece forumda karşıma çıkan dini reklamlar

Tüm kanunların kendi lehine var olduğu olduğunu düşünmek, hepsinin sadece kendine lütfedildiğini düşünmek... nasıl bir duygudur acaba? Biz asla öğrenemeyeceğiz sanırım. Neyse ki böyle bir beklentimiz de yok. Bilirsiniz, adalet terazisi dengede durmalı, ama durduğu da görülmemiştir, en adaletli görüleni bile yıkılmıştır. Zira günümüzde insanlar adaleti zorlama bir şekilde sağlamaya çalışıyor (sosyal medya vs) işe yarıyorsa ne ala. Neyse... o mesele uzar.

Bu yılın başında Norveçli grup Mayhem İstanbul’da konser vermişti. Birkaç kesit alıp paylaştım ‘in İstanbul’ diye. Yabancıların verdiği ilk tepki ‘is this legal in Turkey’ falan oldu. Ülkede nasıl bir resim çizildiyse bazı insanlar bizim deve üstünde cihat ettiğimizi falan sanıyor. Bu algıyı yaratanlar kimdir(!) acaba diye bir sormak lazım. Ya da sormamak lazım herhalde, malum sorgulayanların ve dile getirenlerin devrinde yaşamıyoruz. En azından coğrafyasında.

Bazıları o denli körelmiş ki, olmayan şeyleri var ederek, olmayan adaleti sağlamaya çalışıyor, üstelik sizin yarım gram kötü niyet göstermediğiniz bir durumda bile. Çünkü ‘kötü niyet’ anlayışı, bazılarının doğru olduğunu düşündüğü fikirleri ve savunduğu kişilere muhalif olanlar olarak değişmiş.
 
Tüm kanunların kendi lehine var olduğu olduğunu düşünmek, hepsinin sadece kendine lütfedildiğini düşünmek... nasıl bir duygudur acaba? Biz asla öğrenemeyeceğiz sanırım. Neyse ki böyle bir beklentimiz de yok. Bilirsiniz, adalet terazisi dengede durmalı, ama durduğu da görülmemiştir, en adaletli görüleni bile yıkılmıştır. Zira günümüzde insanlar adaleti zorlama bir şekilde sağlamaya çalışıyor (sosyal medya vs) işe yarıyorsa ne ala. Neyse... o mesele uzar.

Bu yılın başında Norveçli grup Mayhem İstanbul’da konser vermişti. Birkaç kesit alıp paylaştım ‘in İstanbul’ diye. Yabancıların verdiği ilk tepki ‘is this legal in Turkey’ falan oldu. Ülkede nasıl bir resim çizildiyse bazı insanlar bizim deve üstünde cihat ettiğimizi falan sanıyor. Bu algıyı yaratanlar kimdir(!) acaba diye bir sormak lazım. Ya da sormamak lazım herhalde, malum sorgulayanların ve dile getirenlerin devrinde yaşamıyoruz. En azından coğrafyasında.

Bazıları o denli körelmiş ki, olmayan şeyleri var ederek, olmayan adaleti sağlamaya çalışıyor, üstelik sizin yarım gram kötü niyet göstermediğiniz bir durumda bile. Çünkü ‘kötü niyet’ anlayışı, bazılarının doğru olduğunu düşündüğü fikirleri ve savunduğu kişilere muhalif olanlar olarak değişmiş.
Ne alakası var tüm kanunların bana lütfedilmesi ve lütfedilmemesinin, ben de tüm kanunların hayranı değilim, konumuz zaten o da değil hatta Amerikalılar hala bizi deveye biniyorda sanabilir o da başka bir mesele, konunun asıl meselesi şu ortada eğer kanuna aykırı bir paylaşım yapılır ise bunu ihbar edeceğimi söyledim ve bunun neticesinde muhtemelen ceza da alacak o paylaşımı yapanlar ancak bunu hazmedemeyip kendilerine cezayı verenlere bu yasaları yapanlara ses çıkaramadıkları için ben ve benim gibilerin şahsına saldırıyor bazıları, ha kanunları-hukuk sistemini tartışmak istiyorum diyorsanız özelden fikirlerinizi yazarsınız konuşuruz.
 
Türk toplumunun dokunulmazı? Hâlâ eski dönemlerde mi kaldınız? Biz laik bir ülke değil miyiz?
Maalesef siz eski donemde kalmissiniz, elbette, biz artik laik bir ulke degiliz... :(

Simdi


Eskiden


Simdi boyle bir reklam koysunlar bakalim TVe, abartmiyorum, linc ederler...Buna da, kulture, degerlere aykiri felan denir sonra...

Aci, ama gercek...

Sevgiler ve saygilar...
 
Son düzenleme:
O dokunulmaz sandığınız konulara siz veya biz dokunmadığımız ve tam olarak idrak etmediğimiz (ben gerçi idrak edeli çok ama çok oldu da) için birileri dindar veya milliyetçi rolü yaparak ticaretini yapıyor bu ülke de, takiyyeciler hani.. Rüyada peygamber gösteren terlik, yanmayan kefen pazarlayanı bilmeyen var mı, geçenlerde büyük geri vites yaptı hani.. Adnan hoca kendini bu kadar ayağa düşürüp ifşa etmeseydi ölene kadar kedicikleriyle oynardı, adam yıllarca kendisini din hocası diye pazarladı.. Dini vakıflarda hocalık yapan livatacıları konuşmayalım mı? Bu şerefsiz adamlar çevrelerinde saygın adamlar bir de.. Ensar da değil sadece, Sinop'ta, Rize'de.. Bursa'da da şeyh ayağına karı koca abi yenge bütün aileyi elden geçirmiş birisi var.. Çok acıdır ki "Bir kereden bir şey olmaz" diyebilen Bakan'ımız var bizim.. Ayasofya açılışında güzel sallayan Diyanet işleri başkanının başkanı olduğu kurum hakkında dava var, 31 yıl önce camii yapılması için bağışlanan araziyi sattıklarına dair, hani "vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” demişti ya..

Kanunları da istediğin gibi yap, önemli olan kılıcın büyüklüğü veya keskinliği değil ki, kullananın kim olduğu.. Antalya Serik Belediyesinde rüşvet iddiasıyla, gerçi iddia değil, aynı partiden yeni belediye başkanının eski başkan hakkındaki açıklaması, hem de Bakanların bilgisi dahilinde bir skandal vardı bir kaç ay evvel.. Baksanıza bunca zamandır bir soruşturma açılmış mı, kadı (savcı) efendilerin hangisi meclis dahil her yerde konuşulan bu mevzuyu suç duyurusu kabul edip soruşturma açmış, kanunsa kanun..

Ayrıca kimse kimsenin fikrine saygı duymak zorunda değil, saçma bulduğun fikre neden saygı duyasın, ama insan olarak saçma bulduğun fikre veya fikir sahibine saygısızlık edemezsin... Senin kültürel birikimin seni bu bilgiye taşımış, karşındakinin farklı, karşındakine hakaret edeceğine becerebiliyorsan dayanaklarının kifayetsizliğini göstereceksin ya da hiç tartışmayacaksın..Ve herkes özgürce fikrini beyan edecek, eleştirilince ya mantıklı cevap vereceksin ya da karşındakine hakkını vereceksin de bu da bir terbiye.. Tabii burada mantıklı cevap dediğim de doğrulanmış bilgiyi kaynak gösteren manasında.. Zihin açıklığı zor mevzu, benim zihnim ne kadar açık ona da emin değilim.. Karşındakini sorgulamak kolay, kendine de bakacaksın tabi...

Neyse, elbette her konu konuşulacak ki bilgi yayılacak, bir ihtimal cahillik azalacak, herkes doğrusuna "kendi" aklıyla karar verecek.. Eldekilerle olmadığını göremeyen varsa eğitim şart.. Forum kuralları gereği din veya siyaset'in kenarından bu kadar.. Bir de girsem neler yazarım da seviyeyi tutturmak zor olur.. Bu kadarda kalsın..
 
Sevgili dostlar bir hukukçu olarak gönül rahatlığıyla diyorum ki 5 numaralı ileti de dahil hiç bir ileti hukuka aykırı değil.

Şikayet anayasal haktır. Her Türk vatandaşı bu hakkını kullanabilir. Fakat ceza gerektirir bi durum yok. Bu mesajlardan dolayı ceza verilecek ise vay halimize .

Cezalandırılmadan bahsetmişsiniz verilecek ceza elbette ki ancak TCK hükümleri uyarınca olacaktır. TCK da bu durum 216. Madde ile düzenlenmiştir.216. maddenin üçüncü fıkrasına göre, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli şartı ile altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

5 numaralı mesaj kamu düzenine karşı bir kasıt içermemekte ve kamu düzenini etkilememektedir. Kaldı ki aşağılayıcı da değildir. Hakaret suçuna dair içtihatları inceleyecek olursanız, bir çok ağır ifade hakaret değil nezaketsiz kaba kabul edilmiş suç kapsamı dışında tutulmuştur. 5 numaralı mesaj da yer alan "Allah'ın işine baksın" ifadesinde hakaret unsuru barındırmamakta , dine daveti kabaca reddetme kastı barındırmaktadır .

Bu arada bahsettiğimiz suç ilk olarak italyan ceza kanununda düzenlenmiştir. Yani tabirinizle ithal bir maddedir .
 
O dokunulmaz sandığınız konulara siz veya biz dokunmadığımız ve tam olarak idrak etmediğimiz (ben gerçi idrak edeli çok ama çok oldu da) için birileri dindar veya milliyetçi rolü yaparak ticaretini yapıyor bu ülke de, takiyyeciler hani.. Rüyada peygamber gösteren terlik, yanmayan kefen pazarlayanı bilmeyen var mı, geçenlerde büyük geri vites yaptı hani.. Adnan hoca kendini bu kadar ayağa düşürüp ifşa etmeseydi ölene kadar kedicikleriyle oynardı, adam yıllarca kendisini din hocası diye pazarladı.. Dini vakıflarda hocalık yapan livatacıları konuşmayalım mı? Bu şerefsiz adamlar çevrelerinde saygın adamlar bir de.. Ensar da değil sadece, Sinop'ta, Rize'de.. Bursa'da da şeyh ayağına karı koca abi yenge bütün aileyi elden geçirmiş birisi var.. Çok acıdır ki "Bir kereden bir şey olmaz" diyebilen Bakan'ımız var bizim.. Ayasofya açılışında güzel sallayan Diyanet işleri başkanının başkanı olduğu kurum hakkında dava var, 31 yıl önce camii yapılması için bağışlanan araziyi sattıklarına dair, hani "vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” demişti ya..

Kanunları da istediğin gibi yap, önemli olan kılıcın büyüklüğü veya keskinliği değil ki, kullananın kim olduğu.. Antalya Serik Belediyesinde rüşvet iddiasıyla, gerçi iddia değil, aynı partiden yeni belediye başkanının eski başkan hakkındaki açıklaması, hem de Bakanların bilgisi dahilinde bir skandal vardı bir kaç ay evvel.. Baksanıza bunca zamandır bir soruşturma açılmış mı, kadı (savcı) efendilerin hangisi meclis dahil her yerde konuşulan bu mevzuyu suç duyurusu kabul edip soruşturma açmış, kanunsa kanun..

Ayrıca kimse kimsenin fikrine saygı duymak zorunda değil, saçma bulduğun fikre neden saygı duyasın, ama insan olarak saçma bulduğun fikre veya fikir sahibine saygısızlık edemezsin... Senin kültürel birikimin seni bu bilgiye taşımış, karşındakinin farklı, karşındakine hakaret edeceğine becerebiliyorsan dayanaklarının kifayetsizliğini göstereceksin ya da hiç tartışmayacaksın..Ve herkes özgürce fikrini beyan edecek, eleştirilince ya mantıklı cevap vereceksin ya da karşındakine hakkını vereceksin de bu da bir terbiye.. Tabii burada mantıklı cevap dediğim de doğrulanmış bilgiyi kaynak gösteren manasında.. Zihin açıklığı zor mevzu, benim zihnim ne kadar açık ona da emin değilim.. Karşındakini sorgulamak kolay, kendine de bakacaksın tabi...

Neyse, elbette her konu konuşulacak ki bilgi yayılacak, bir ihtimal cahillik azalacak, herkes doğrusuna "kendi" aklıyla karar verecek.. Eldekilerle olmadığını göremeyen varsa eğitim şart.. Forum kuralları gereği din veya siyaset'in kenarından bu kadar.. Bir de girsem neler yazarım da seviyeyi tutturmak zor olur.. Bu kadarda kalsın..

Cok guzel yazmissin da , sorun haten bu kafadaki insanlarin hicbirinin 1 paragraftan uzun yaziyi okumayisi degil mi ?
 
5 numaralı ileti pek tutmuş ve anlaşılmamış gibi görünüyor. Reklamda kelimesi kelimesine yazıyor ki; " Allan sizi asla Sorununuz ile yüz üstü bırakmayacak." İsteyen her kimse 5 numarayı kendi hayatta kalma ajandasına göre yorumlayabilir. Buna söyleyecek bir sözüm yok. Ama Mitos ve Logos aşımının öyle kolay olmadığını da belirteyim. Uyuklayanın sineğe vurduğu gibi vuruyorsunuz bana, geriye kalan hayatınızı uyuyarak geçirmek için.( Platon, Apologia)
 
Bunun laiklik ile pek alakası yok. Türkiye gerçekten laiklik ile alakalı bir kavram bunalımında.
Bunu açıklayayım da yanlış anlama olmasın. Laiklik ve sekülerlik aşırı genelleme bir tabir ile aynı anlama geliyor, yani devlet işlerinin dinden ayrılması. Bir ara tartışması dönmüştü hatta. Türkiye'yi bu iki kavram dışında bir yere koyamazsınız çünkü aksi durumlar gerçekten Türkiye'den çok uzak.
Daha detaylı tanımlarsak basit bir ifadeyle sekülerlik, devletin dinlere eşit mesafede yaklaşması ve belli seviyede özgür bırakması; laiklik ise devletin dinleri yönetmesi. Yani aslında laikliğin işlevi gereği fiilen devlet yapısı dinden kopamaz çünkü dinleri yönetmek gibi bir misyonu var. Diyanetin varlığı zaten laiklik gereğidir, eğer Türkiye seküler bir ülke olsaydı diyanet olmazdı. Anlayacağınız üzere laiklik baskıcı, daha yönetici bir yaklaşımdır. Bu bence Türkiye şartlarında olmalı çünkü biraz elden bırakıldığında ne olabileceğini gördük. Fiilen cemaat okulları gibi bazı oluşumlar Türkiye'yi seküler bir konuma soksa da yasa olarak ve harici uygulamalarda Türkiye gerçekten laik bir ülke.
Gelişmiş ülkelere ve günümüz özgürlükçü yaklaşımlara göre seküler yaklaşımın daha modern olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. Fakat en nihayetinde, toplumun oy verirken ideolojisinin dışına çıkamaması, bir insanı alkol içiyor diye eleştiren bir toplumun var olması; Türkiye'yi laik olmaktan çıkarmayacağı gibi herhangi bir inanca mensup olmamak veya var olanı dillendirmemek ile dekolte giyinmekte bir ülkeyi laik yapmaz. Özgürlük anlamında laiklikten dem vurulması bence bu sebeplerden doğru değil.
 
Bunu açıklayayım da yanlış anlama olmasın. Laiklik ve sekülerlik aşırı genelleme bir tabir ile aynı anlama geliyor, yani devlet işlerinin dinden ayrılması. Bir ara tartışması dönmüştü hatta. Türkiye'yi bu iki kavram dışında bir yere koyamazsınız çünkü aksi durumlar gerçekten Türkiye'den çok uzak.
Daha detaylı tanımlarsak basit bir ifadeyle sekülerlik, devletin dinlere eşit mesafede yaklaşması ve belli seviyede özgür bırakması; laiklik ise devletin dinleri yönetmesi. Yani aslında laikliğin işlevi gereği fiilen devlet yapısı dinden kopamaz çünkü dinleri yönetmek gibi bir misyonu var. Diyanetin varlığı zaten laiklik gereğidir, eğer Türkiye seküler bir ülke olsaydı diyanet olmazdı. Anlayacağınız üzere laiklik baskıcı, daha yönetici bir yaklaşımdır. Bu bence Türkiye şartlarında olmalı çünkü biraz elden bırakıldığında ne olabileceğini gördük. Fiilen cemaat okulları gibi bazı oluşumlar Türkiye'yi seküler bir konuma soksa da yasa olarak ve harici uygulamalarda Türkiye gerçekten laik bir ülke.
Gelişmiş ülkelere ve günümüz özgürlükçü yaklaşımlara göre seküler yaklaşımın daha modern olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. Fakat en nihayetinde, toplumun oy verirken ideolojisinin dışına çıkamaması, bir insanı alkol içiyor diye eleştiren bir toplumun var olması; Türkiye'yi laik olmaktan çıkarmayacağı gibi herhangi bir inanca mensup olmamak veya var olanı dillendirmemek ile dekolte giyinmekte bir ülkeyi laik yapmaz. Özgürlük anlamında laiklikten dem vurulması bence bu sebeplerden doğru değil.
Laikliğin sekülerizmle farkını ve laikliğin devletin dinleri yönetmesi anlamına geldiğini ilk defa okuyorum. Bu tanımın yer aldığı bir kaynak belirtebilir misiniz? Ben şu ana kadar sizin yaptığınız tanıma hiç bir yerde rastlamadım açıkçası.
 
Bunun laiklik ile pek alakası yok. Türkiye gerçekten laiklik ile alakalı bir kavram bunalımında.

Laikliğin sekülerizmle farkını ve laikliğin devletin dinleri yönetmesi anlamına geldiğini ilk defa okuyorum. Bu tanımın yer aldığı bir kaynak belirtebilir misiniz? Ben şu ana kadar sizin yaptığınız tanıma hiç bir yerde rastlamadım açıkçası.
Sırf din değil, genel düşünce özgürlüğü aslında. Düşünce özgürlüğüne genelde dinsel kavramlar "istismar edilerek" pranga vurulduğu için; din ve devlet işlerinin ayrı tutulması gibi ilkokulda öğretilen tanımdan ibaret zannediliyor.
 
Son düzenleme:
Çalgıyı haram; heykeli put belleyen zihniyetler var aramızda. Sözüm forumdan dışarı. Laiklik, bu dünyayı yaşanabilir kılan insani değerlerin teminatıdır. Dinsel inançlara sövmenin güvencesi de zannedilemez.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst