Kalp sadece bir pompa mı?

Tıpta klasik görüşlerin değişmesi oldukça zordur. Yeni bir bilginin, sabık olanın yerine geçmesi için, uzun ve meşakkatli bir yolu katetmesi gerekir.

Yeni gözlemler ve araştırmalar literatürde birikirken, klasik kitaplardaki kalıplaşmış bilgiler tıp öğrencilerine öğretilmeye devam edilir.

Sonunda iki görüş, "review"lerde, seminerlerde, kongrelerde... tokuşturulur ve bu çatışma "text book"lara yansımaya başlar.

"Yeni bilgi" rüşdünü ispat edip, kesin bir zafer elde etmiş olsa bile, klasik görüşün genellikle yaşayacağı daha uzun yılları vardır...

***

Kalbin sadece kan pompalayıcı bir organ olduğu, klasik bir görüştür. Ancak literatürde, bunun böyle olmadığına işaret eden makalelerin sayısı giderek artmaktadır.

"Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors" yani "Kalp nakli alıcılarında, onların vericilerinin kişiliklerine paralel değişiklikler" başlıklı bir makalede, birbirinden ilginç vakalar ele alınmıştır (1). Örneğin, 18 yaşında otomobil kazasında ölen bir vericinin kalbini naklettikleri alıcının, vericiye ait şarkının sözlerini mırıldanabilmesi... 34 yaşında ateşli silahla yüzünden vurulan bir polisin kalbinin nakledildiği kişinin, rüyalarında ışık parlamaları görmesi gibi...

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün!

Ancak nasıl olur da kalp, merkezi sinir sistemine atfedilen bu türlü özellikleri gösterebilir?

Bu soruya ilişkin son yıllarda yayımlanan çalışmalarda özellikle "gap junction"lara dikkat çekilmektedir.

351px-Gap_cell_junction.svg.png


Bilindiği gibi gap junction'lar (diğer adıyla neksus) merkezlerinde yaklaşık 1.5 nm (milimetrenin milyonda 1.5'i) çapında geçitler bulunan polipeptidlerin oluşturduğu hücrelerarası kanallarla karakterizedir ve bu kanallar vasıtasıyla iki hücre "bilgi" alışverişinde bulunabilir.

Literatüre giren yeni bir makalede (2) "Like the nervous system, the heart is a network of cardiac cells electrically coupled by gap junctions. The heart too has memory, termed cardiac memory" yani "Sinir sistemine benzer şekilde, kalp gap junctionlarla elektriksel olarak bütünleşmiş kardiyak hücrelerin bir ağıdır. Kalp de "kardiyak hafıza" denen bir hafızaya sahiptir." denmektedir. Bu çalışmada, gap junctionların voltaja duyarlı özellikleri ile kardiyak hafıza arasındaki muhtemel ilişki incelenmiştir.



Kaynaklar:
(1) Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors. Pearsall P, Schwartz GE, Russek LG. Integr Med.
2000 Mar 21;2(2):65-72. Özet: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10882878
(2) Interpreting voltage-sensitivity of gap junctions as a mechanism of cardiac memory. Krishnan J, Sachdeva G, Chakravarthy VS, Radhakrishnan S.Math Biosci. 2008 Apr;212(2):132-48. Epub 2007 Aug 1.
Özet: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18316101
 
fth demiş ki:
Tıpta klasik görüşlerin değişmesi oldukça zordur. Yeni bir bilginin, sabık olanın yerine geçmesi için, uzun ve meşakkatli bir yolu katetmesi gerekir.

Yeni gözlemler ve araştırmalar literatürde birikirken, klasik kitaplardaki kalıplaşmış bilgiler tıp öğrencilerine öğretilmeye devam edilir.

Sonunda iki görüş, "review"lerde, seminerlerde, kongrelerde... tokuşturulur ve bu çatışma "text book"lara yansımaya başlar.

"Yeni bilgi" rüşdünü ispat edip, kesin bir zafer elde etmiş olsa bile, klasik görüşün genellikle yaşayacağı daha uzun yılları vardır...

***

Kalbin sadece kan pompalayıcı bir organ olduğu, klasik bir görüştür. Ancak literatürde, bunun böyle olmadığına işaret eden makalelerin sayısı giderek artmaktadır.

"Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors" yani "Kalp nakli alıcılarında, onların vericilerinin kişiliklerine paralel değişiklikler" başlıklı bir makalede, birbirinden ilginç vakalar ele alınmıştır (1). Örneğin, 18 yaşında otomobil kazasında ölen bir vericinin kalbini naklettikleri alıcının, vericiye ait şarkının sözlerini mırıldanabilmesi... 34 yaşında ateşli silahla yüzünden vurulan bir polisin kalbinin nakledildiği kişinin, rüyalarında ışık parlamaları görmesi gibi...

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün!

Ancak nasıl olur da kalp, merkezi sinir sistemine atfedilen bu türlü özellikleri gösterebilir?

Bu soruya ilişkin son yıllarda yayımlanan çalışmalarda özellikle "gap junction"lara dikkat çekilmektedir.

351px-Gap_cell_junction.svg.png


Bilindiği gibi gap junction'lar (diğer adıyla neksus) merkezlerinde yaklaşık 1.5 nm (milimetrenin milyonda 1.5'i) çapında geçitler bulunan polipeptidlerin oluşturduğu hücrelerarası kanallarla karakterizedir ve bu kanallar vasıtasıyla iki hücre "bilgi" alışverişinde bulunabilir.

Literatüre giren yeni bir makalede (2) "Like the nervous system, the heart is a network of cardiac cells electrically coupled by gap junctions. The heart too has memory, termed cardiac memory" yani "Sinir sistemine benzer şekilde, kalp gap junctionlarla elektriksel olarak bütünleşmiş kardiyak hücrelerin bir ağıdır. Kalp de "kardiyak hafıza" denen bir hafızaya sahiptir." denmektedir. Bu çalışmada, gap junctionların voltaja duyarlı özellikleri ile kardiyak hafıza arasındaki muhtemel ilişki incelenmiştir.



Kaynaklar:
(1) Changes in heart transplant recipients that parallel the personalities of their donors. Pearsall P, Schwartz GE, Russek LG. Integr Med.
2000 Mar 21;2(2):65-72. Özet: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10882878
(2) Interpreting voltage-sensitivity of gap junctions as a mechanism of cardiac memory. Krishnan J, Sachdeva G, Chakravarthy VS, Radhakrishnan S.Math Biosci. 2008 Apr;212(2):132-48. Epub 2007 Aug 1.
Özet: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18316101


İlginç bir iddia fth..

Konuyla ilgili bir makale var mı ?

Türkçe makale verirsen sevinirim

Teşekkürler
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #4
Değerli cesareborgia kardeşim,

Yazımda kaynak olarak verdiğim her iki makale de PubMed'de indekslenen ciddi bilimsel makalelerdir. Önemli yerlerinin Türkçe çevirisini yukarıda verdim.

Türkçe dergilerde konuyla alakalı bir makale bulamadım.
 
Kalp yalnızca bir pompa değildir. Ama acımasız, duygusuz insanlar için "kalbi sadece kan pompalamaya yarıyor" görüşünü kullanabiliriz...
Yoksa kesinlikle kalbimiz sadece bir organ değildir. Ama tıp öyle görür çoğunlukla. Psikolojide ise durum farklıdır mesela... Çünkü insanı etkileyen şey, yaşadıklarındaki biriken çeşitli duygulardır ve bu duygular kalbi vurabilir. Aslında kalbin iki temel görevi vardır bana göre; kan pompalamak ve duyguları biriktirmek veya duygularla hareket etmek...

:) :)
 
Anlamıyorum kalbin yalnızca pompa olması onu neden eksik/vasıfsız bir organ yapsın?

İnsanoğlu edebi anlamda kalbe ''duygularımızın dışavurumu olan organ'' atfında bulunduysa tıbbi olarak da öyle olmak zorunda mı?

Sevgili fth sanırım bir tıp öğrencisi, o nedenle bu romantik düşüncelerine saygı duymakla birlikte bu görüşünü dayandırdığı iki kaynak ve klasik tıp / yeni tıp çatışması hakkında birkaç kelam etmek gerek.

Herşeyden önce tıbbın doğru olarak kabul ettiği bir bilgi yeni bulgularla çürütüldüğünde ''klasik'' denen görüş niçin kabul etmemekte ısrar etsin ki? O kadar bilim adamı gerçeği kabul edemeyecek kadar bağnaz mı? Ha eğer yeni bilgide bir sorun varsa (subjektif çıkarımlar, varsayımlar, deneylerle kanıtlamama gibi), o zaman bu ''yeni görüşü'' iddia eden kişiler iddia ettikleriyle kalırlar, bu görüşlerini destekleyen makalelerini de yayınlayacak dergiyi de kolayca bulurlar.

Şu önemli ki birkaç araştırmacı biraraya gelip bir makale yayınladıklarında o bilgi doğrudur demek değildir. Çünkü o derginin editörleri adamlara gidip araştırmalarını teftiş etmezler, o bulguları bir de kendileri araştırmazlar. Makalenin sorumluluğu tümüyle araştırmacıya aittir. Bu nedenle bir araştırma sonucunun doğru kabul edilmesi için birçok merkez tarafından tekrarlanması ve çok merkezli çalışmalar yapılması gerekir. Kolay değil, çünkü siz milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir değişiklik getiriyorsunuz.

Örneğin 80'lerin sonunda mide ülserine Helycobacter pylori bakterisinin neden olduğu saptandığında kaç doktor buna itiraz etti ve bildiğini okumaya devam etti? Hiç.

Bunca laf kalabalığını şu nedenle yaptım: fth nickli arkadaşımızın birinci referans olarak gösterdiği makale Integrative Medicine (Türkçesiyle Tamamlayıcı Tıp) dergisinde yayınlanmış ve bu dergi alternatif tıp, uzakdoğu tedavileri, şamanik tedavi, bitkisel tedaviler gibi alanlarda makaleler yayınlayan ve uluslararası literatürde kısaca saygınlık olarak nitelendirebileceğimiz impact factorü (Türkçesiyle etki faktörü) bile olmayan bir dergi. Makalenin içeriğinde ise sadece 10 kalp nakli olmuş hasta var ve sonuçlar hastaların kendilerinin ve yakınlarının anlattığı şeylere dayandırılmış. Üstelik o araştırmayı yazan Hawaii Üniversitesi Hemşirelik okulunda görevli araştırmacının az sayıdaki çalışmalarından bir diğeri de ''Contextual cardiology: what modern medicine can learn from ancient Hawaiian wisdom.'' Sanırım anladınız ne demek istediğimi.

İkinci referanstaki Hindistan menşeili makale zaten arkadaşın anladığı anlamda Kalp hafızasından bahsetmiyor. Tümüyle elektrofizyolojik hafızadan bahsediyor.

Ayrıca sevgili fth'nin ''örnekleri çoğaltmak mümkün'' demesine rağmen ben Pubmed ve Medline'da kalbin beyin hafızası anlamında hafıza ya da duygulanımla ilişkili görevlerinin de olduğunu belirten bir makale bulamadım. Bu örneklerin ö.m ile gönderilmesi kabulumdür. Bu arada pubmedde yayınlanan her makalenin doğru olamayacağını tekrar belirtmeliyim.

Gerçeklik kimilerine sıkıcı gelebilir. Mistisizm, romantizm, teizim şüphesiz her zaman insanlık varoldukça onunla birlikte olacaktır, ancek iş bunları bilimsel düzeyde ele almaya ve olayı klasik tıp / yeni tıp çatışmasına dönüştürmeye geldiğinde ortada somut kanıtlar gerekir. Malesef vasat bir dergide yayınlanan bir iki makale tüm bilim dünyasını sarsmaya yetmiyor.
 
justaperfectday; güzel yazmış.

Kalp nakli geçiren insanlar büyük bir ameliyat geçirdiklerin farkında ve bu kadar büyük bir ameliyat ve başka birinin kalbinin size takılması insan psikolojisinde değişikliklere neden olabilir. Bu değişiklikler de birçok anormal duruma yol açabilir.

Hastaların söylediklerini kaynak göstererek "ciddi bilimsel makale"ler yayınlanabiliyorsa psikiyatrların yazacağı ciddi bilimsel makaleleri okumanızı tavsiye ederim. Orda dünyada aslında ne kadar çok Hitler, Madonna, Bush ve tanrılar olduğunu göreceksiniz.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
justaperfectday kardeşim,

Burada verdiğim ilk makaledeki hastaların anlattığı olayları tek tek okumanı tavsiye ederim. Bu konuda başka örnekler de var. Mesela "Kalp Değişimi" (çev. Nilgün Erzik) kitabında, Claire Sylvia adlı bir hastanın kalp nakli sonrası yaşadığı değişim süreci anlatılır.

Bir derginin pubmed'de indekslenmesi, onun önemli bir dergi olduğunu gösterir. Her dergi pubmed'de indekslenmez.

Verdiğim ikinci makale konusunda ise haklısın. Aslında bu yazıyı birkaç başka forumda daha yazmıştım. Sonra yaptığım hatayı fark ettim, ama bu yazıyı değiştiremedim, değiştirebildiklerimi değiştirdim (moderatör olduğum forumda).
 
Geri
Üst