Alt grubuyla konuştuk.. Müzik ortamından, parçalarını yaratma sürecinden, kendi hayatlarından.. Sitedelerinde günlüklerine yer veriyorlar, oradan bir alıntı: ''Elinde 3 hatta 4 grupluk bilet olduğu halde sadece birini görmek isteyen, diğerlerini merak etmeyen kafa yapısına anlam veremedim ve bunu “heralde Ankara’da hiç tanınmadığımızdandır “
ya da “heralde ders saatleriyle çakıştığı içindir” sebepleriyle açıklamaya çalıştım kendime... '' (Orkun) Bir şans verin onlara! Röportajı okuyarak belki..
Şu andaki müzik ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ORKUN: Organizasyonların ve yapılan kayıtların sayısı hergeçen gün artıyor, forumlarda müzik konuşuluyor, internet sayesinde herkes istediği gruplara ulaşıyor, en önemlisi grupların sayısı artıyor. Yani olumlu bir görüntü var gibi gözükse de bence ama şu anki müzik ortamı bir kaç kişinin söz sahibi olduğu ve yönlendirdiği eski kafalı dar bir piyasadan ibaret, hep bahsedilen türk rock müziğine destekten eser yok. Birilerinin eşi dostu diye desteklenen kişiler olmamasını istiyorum. İşini iyi yapanı desteklemekten utanmayalım.
Türkiye'de tuttuğunuz, ileride büyük başarılar elde edeceğini düşündüğünüz gruplar var mı?
BATU: Duman’ın ilerleyişi iyi şu anda. Ama bence ilk albümlerindeki doğallık devam etseydi şu an bulundukları konumdan çok daha iyi bir yerde olacakları kesindi. İsim vermek istemiyorum ama Türkiye’de birçok grup aynen bu şekilde ilerliyor. İlk albümde çıkan doğallık yerini ticarete bırakıyor.
ORKUN: Climb bence büyük işler yapabilir ileride.
Amatör grupları nasıl buluyorsunuz?
BATU: Amatörlük ve profesyonellik arasındaki fark kolay anlaşılabilecek birşey değil. Yani bunun oluşumu için bazı faktörler var. Amatör olarak
nitelendirilen bir grup, bu faktörler sayesinde bir anda profesyonel olarak da adlandırılabilir. O yüzden şu anda kimin hakkında konuşucağımı da
bilemiyorum.
ORKUN: Amatör gruplar hakkında pek birşey söyleme hakkım var mı diye düşünüyorum, çünkü hala o kadar profesyonel değiliz. Yine de sadece
dinleyici gözüyle şöyle demek isterim, çoğu grubun müziği, yabancı şarkıların sözlerinin ürkçeleştirilmiş hali gibi geliyor yani bir özgünlük yakalayamama durumu var, özgünlük yakalamak derken, müziğe saz ve keman eklemekten bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın. Ruh katmaktan, benzersiz olmaktan bahsediyorum, tabi bunu yapabilmek hiç de kolay değil. Bence Türkiye’de en iyi örnekler: Duman ve Mor ve Ötesi.
Popüler olma konusundaki düşünceleriniz neler?
ORKUN: Daha ulaşmamız gereken çok insan var, onlara ulaşmak, daha fazla tanınmak istiyoruz tabi, ama ne zaman sokaktaki 5 yaşındaki çocuk alt‘ı
bilir, o zaman bir problem var demektir. Aşırı popülarite istemiyoruz, sadece bu müzik, gereken insanlara ulaşsın yeter. Zaten Alt’ı herkesin
dinlemesi Alt’ın ve yapılan müziğin doğasına aykırı olur. Ayrıca popülaritenin amatör ruhu yoketmesi korkusu da taşıyoruz...
Parçaların oluşum sürecini anlatır mısın?
Demo şarkılarını yaptığımız dönemde, genelde söz ve akorları evde hazırlamış olarak geliyordum stüdyoya. Genelde pek birşey değişmiyordu, üstüne Okan, Batu ve Sertan kendi fikirlerini ekliyordu. Artık daha çok bütün müziği stüdyoda yaratmaya çalışıyoruz, daha çok doğaçlama yapıyoruz. Beğendiğimiz fikirleri kaybetmemek için kayıt yapıyoruz. Eğer havayı yakalarsak bu fikirler ileride şarkılara dönüşüyor.
2002'nin en iyi albümü ne sizce?
BATU: Açıkçası çıkan albümleri çok fazla takip edemiyoruz. Kulağımıza ulaşan grupları dinliyoruz daha çok. Eğer o sıra bize hoş gelmişse dinlemeye ve desteğe devam ediyoruz. Yani zorlama bir cevap vermemek lazım bu esnada. Aklıma gelen şu an Vega’nın albümü sadece.
Sitenizdeki günlük kimin fikri?
BATU: Günlük fikri bana ait. Amaç bizi dinleyen, destekleyen insanlara müziğimizin yanında başka şeylerde sunabilmekti. Bir anlamda samimiyeti
arttırmaktı. İleride bu düşüncenin yanına “forum” fikrini de ekleyeceğiz. Böylece karşılıklı düşünceler paylaşılabilecek.
Müzik ne çağrıştırıyor size?
ORKUN: Kelimeler ve anlamları üstünde çok konuşulur, sanat yönünden de incelenir ama en iyisi hiç konuşmamak. Bütün anlamı kayboluyor. Sadece kendimi rahatlatma amaçlı yaptığım birşey... Terapi gibi… Kafanı kurcalayanları kusmak ve rahatlamak için kullanılan yollardan biri o yüzden çıkan müziğin türü de bu. Amacıyla ilgili yani. Resim de yapıyor olabilirdim. Önemli olan ortaya ürün çıkarmaktı. Bu koşullarda belki de
biraz bilinçsizce ve eğlence amaçlı olarak bu aracı seçmişim kendime. Yeni yeni farkına varıyorum ne yaptığımın. Giderek silaha dönüşüyor müzik, onunla güçlü hissediyorum kendimi.
Müzik dışında nelerle uğrasıyorsunuz?
BATU: Hepimiz hala öğrenciyiz. Bu oldukça zorluyor bizi. Yani öyle inanılmaz dereceler yapan öğrenciler değiliz. Diğerleri gibi herbirimizin kendi arkadaş grupları var. Zamanı geçirebilmek için gündelik yaşamlarımızı yaşıyoruz. Çoğu zaman evlerimizde takılıyoruz. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar genellikle Güzelyalı’daki evimizde geçiyor. Çalışmadığımız zamanlar küçük salonumuzda oturuyoruz. Konuşuyoruz, gülüyoruz genelde. İçtiğimiz zamanlardaysa değişiyor konuşmalar, herkesin yaptığı muhabbetler dönüyor aramızda. Sinemaya ilgimiz çok. Battaniyelere sarılıp film seyrettiğimiz zamanlar çok fazla.
Felsefeniz ?
ORKUN: Buna felsefe denilebilir mi bilmiyorum ama herzaman doğal olmaya çalışıyoruz. Müziğin kendiliğinden doğmasına çalışıyoruz, zorlamıyoruz,
böylece zorlanmıyoruz, sıkılmadan yapiyoruz bu işi. İçimizde barındırmadığımız birşeyi müzikte de barındırmamaya çalışıyoruz. Hep çalışıyoruz diyorum çünkü her zaman başaramazsın bunu...Bu yüzden müzikle uğraşmak kendini tanımak için iyi bir yol. Eğer doğal olduğuna ve kendiliğinden ortaya çıktığına inanıyorsan onu inceleyerek kendini daha iyi gözlemleyebilirsin. Kendini tanımak için bir “araç”(tool). Tool grubunun ismi de buradan geliyor mesela.
Diğerlerinden farkınız..
OKAN:ODTÜde konserine geldiğimizde pasajda sabah 9'da kahvaltı ederken Orkun şöyle dedi: Hiç de buraya konser vermeye gelmiş gibi bir havamız yok... Sanırım bir çok farkımız vardır diğer gruplardan ama bir farkımız da bu, bir şekilde kafamızda hala sürekli biz ne yapıyoruz, neden burdayız gibi sorular olması. Bir çok grup ve müzisyen yollarını çizmiş yada çizilmiş bir
doğrultuda giderken, bizim geleceğimiz ile ilgili kafamız hala çok karışık. Aklıma gelen diğer önemli bir şey ise bireysel anlamda ortaya çıkan şeylerin önemli olduğunu düşünmemiz, bir grup olsak da bir yandan da her birimiz kendi yolumuzu çizmeye çalışıyoruz yaptığımız işlerde..
Tarih: 08.04.2003
ya da “heralde ders saatleriyle çakıştığı içindir” sebepleriyle açıklamaya çalıştım kendime... '' (Orkun) Bir şans verin onlara! Röportajı okuyarak belki..
Şu andaki müzik ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ORKUN: Organizasyonların ve yapılan kayıtların sayısı hergeçen gün artıyor, forumlarda müzik konuşuluyor, internet sayesinde herkes istediği gruplara ulaşıyor, en önemlisi grupların sayısı artıyor. Yani olumlu bir görüntü var gibi gözükse de bence ama şu anki müzik ortamı bir kaç kişinin söz sahibi olduğu ve yönlendirdiği eski kafalı dar bir piyasadan ibaret, hep bahsedilen türk rock müziğine destekten eser yok. Birilerinin eşi dostu diye desteklenen kişiler olmamasını istiyorum. İşini iyi yapanı desteklemekten utanmayalım.
Türkiye'de tuttuğunuz, ileride büyük başarılar elde edeceğini düşündüğünüz gruplar var mı?
BATU: Duman’ın ilerleyişi iyi şu anda. Ama bence ilk albümlerindeki doğallık devam etseydi şu an bulundukları konumdan çok daha iyi bir yerde olacakları kesindi. İsim vermek istemiyorum ama Türkiye’de birçok grup aynen bu şekilde ilerliyor. İlk albümde çıkan doğallık yerini ticarete bırakıyor.
ORKUN: Climb bence büyük işler yapabilir ileride.
Amatör grupları nasıl buluyorsunuz?
BATU: Amatörlük ve profesyonellik arasındaki fark kolay anlaşılabilecek birşey değil. Yani bunun oluşumu için bazı faktörler var. Amatör olarak
nitelendirilen bir grup, bu faktörler sayesinde bir anda profesyonel olarak da adlandırılabilir. O yüzden şu anda kimin hakkında konuşucağımı da
bilemiyorum.
ORKUN: Amatör gruplar hakkında pek birşey söyleme hakkım var mı diye düşünüyorum, çünkü hala o kadar profesyonel değiliz. Yine de sadece
dinleyici gözüyle şöyle demek isterim, çoğu grubun müziği, yabancı şarkıların sözlerinin ürkçeleştirilmiş hali gibi geliyor yani bir özgünlük yakalayamama durumu var, özgünlük yakalamak derken, müziğe saz ve keman eklemekten bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın. Ruh katmaktan, benzersiz olmaktan bahsediyorum, tabi bunu yapabilmek hiç de kolay değil. Bence Türkiye’de en iyi örnekler: Duman ve Mor ve Ötesi.
Popüler olma konusundaki düşünceleriniz neler?
ORKUN: Daha ulaşmamız gereken çok insan var, onlara ulaşmak, daha fazla tanınmak istiyoruz tabi, ama ne zaman sokaktaki 5 yaşındaki çocuk alt‘ı
bilir, o zaman bir problem var demektir. Aşırı popülarite istemiyoruz, sadece bu müzik, gereken insanlara ulaşsın yeter. Zaten Alt’ı herkesin
dinlemesi Alt’ın ve yapılan müziğin doğasına aykırı olur. Ayrıca popülaritenin amatör ruhu yoketmesi korkusu da taşıyoruz...
Parçaların oluşum sürecini anlatır mısın?
Demo şarkılarını yaptığımız dönemde, genelde söz ve akorları evde hazırlamış olarak geliyordum stüdyoya. Genelde pek birşey değişmiyordu, üstüne Okan, Batu ve Sertan kendi fikirlerini ekliyordu. Artık daha çok bütün müziği stüdyoda yaratmaya çalışıyoruz, daha çok doğaçlama yapıyoruz. Beğendiğimiz fikirleri kaybetmemek için kayıt yapıyoruz. Eğer havayı yakalarsak bu fikirler ileride şarkılara dönüşüyor.
2002'nin en iyi albümü ne sizce?
BATU: Açıkçası çıkan albümleri çok fazla takip edemiyoruz. Kulağımıza ulaşan grupları dinliyoruz daha çok. Eğer o sıra bize hoş gelmişse dinlemeye ve desteğe devam ediyoruz. Yani zorlama bir cevap vermemek lazım bu esnada. Aklıma gelen şu an Vega’nın albümü sadece.
Sitenizdeki günlük kimin fikri?
BATU: Günlük fikri bana ait. Amaç bizi dinleyen, destekleyen insanlara müziğimizin yanında başka şeylerde sunabilmekti. Bir anlamda samimiyeti
arttırmaktı. İleride bu düşüncenin yanına “forum” fikrini de ekleyeceğiz. Böylece karşılıklı düşünceler paylaşılabilecek.
Müzik ne çağrıştırıyor size?
ORKUN: Kelimeler ve anlamları üstünde çok konuşulur, sanat yönünden de incelenir ama en iyisi hiç konuşmamak. Bütün anlamı kayboluyor. Sadece kendimi rahatlatma amaçlı yaptığım birşey... Terapi gibi… Kafanı kurcalayanları kusmak ve rahatlamak için kullanılan yollardan biri o yüzden çıkan müziğin türü de bu. Amacıyla ilgili yani. Resim de yapıyor olabilirdim. Önemli olan ortaya ürün çıkarmaktı. Bu koşullarda belki de
biraz bilinçsizce ve eğlence amaçlı olarak bu aracı seçmişim kendime. Yeni yeni farkına varıyorum ne yaptığımın. Giderek silaha dönüşüyor müzik, onunla güçlü hissediyorum kendimi.
Müzik dışında nelerle uğrasıyorsunuz?
BATU: Hepimiz hala öğrenciyiz. Bu oldukça zorluyor bizi. Yani öyle inanılmaz dereceler yapan öğrenciler değiliz. Diğerleri gibi herbirimizin kendi arkadaş grupları var. Zamanı geçirebilmek için gündelik yaşamlarımızı yaşıyoruz. Çoğu zaman evlerimizde takılıyoruz. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar genellikle Güzelyalı’daki evimizde geçiyor. Çalışmadığımız zamanlar küçük salonumuzda oturuyoruz. Konuşuyoruz, gülüyoruz genelde. İçtiğimiz zamanlardaysa değişiyor konuşmalar, herkesin yaptığı muhabbetler dönüyor aramızda. Sinemaya ilgimiz çok. Battaniyelere sarılıp film seyrettiğimiz zamanlar çok fazla.
Felsefeniz ?
ORKUN: Buna felsefe denilebilir mi bilmiyorum ama herzaman doğal olmaya çalışıyoruz. Müziğin kendiliğinden doğmasına çalışıyoruz, zorlamıyoruz,
böylece zorlanmıyoruz, sıkılmadan yapiyoruz bu işi. İçimizde barındırmadığımız birşeyi müzikte de barındırmamaya çalışıyoruz. Hep çalışıyoruz diyorum çünkü her zaman başaramazsın bunu...Bu yüzden müzikle uğraşmak kendini tanımak için iyi bir yol. Eğer doğal olduğuna ve kendiliğinden ortaya çıktığına inanıyorsan onu inceleyerek kendini daha iyi gözlemleyebilirsin. Kendini tanımak için bir “araç”(tool). Tool grubunun ismi de buradan geliyor mesela.
Diğerlerinden farkınız..
OKAN:ODTÜde konserine geldiğimizde pasajda sabah 9'da kahvaltı ederken Orkun şöyle dedi: Hiç de buraya konser vermeye gelmiş gibi bir havamız yok... Sanırım bir çok farkımız vardır diğer gruplardan ama bir farkımız da bu, bir şekilde kafamızda hala sürekli biz ne yapıyoruz, neden burdayız gibi sorular olması. Bir çok grup ve müzisyen yollarını çizmiş yada çizilmiş bir
doğrultuda giderken, bizim geleceğimiz ile ilgili kafamız hala çok karışık. Aklıma gelen diğer önemli bir şey ise bireysel anlamda ortaya çıkan şeylerin önemli olduğunu düşünmemiz, bir grup olsak da bir yandan da her birimiz kendi yolumuzu çizmeye çalışıyoruz yaptığımız işlerde..
Tarih: 08.04.2003