(NOT:Konu Focus dergisi Mart 2005 sayfa 49-... dan alıntıdır)
Binlerce yıllık rüya gerçek olmak üzere. İnsan beynini okumak , olaylara vereceği tepkileri önceden bilmek artık mümkün...Asıl tehlikeli soru da burada ortaya çıkıyor: 'İnsanlğı artık ne gibi tehlikeler bekliyor?
TOP SECRET
BEYNİNİZ OKUNUYOR MU?
Birileri, gerçekten beynimizi okuma gücüne sahip mi? Konu İstihbarat örgütlerinin ilgi duyduğu 'beyin okuma ve yönlendirme' olunca,bu soruyu bu karanlık dünyanın geçmişini bilen 'işin uzmanlarına' yönelttik...
Fiyatı 8 milyon dolar. Sadece 'devletten devlete' satılabiliyor... Bu sistemi üreten ve satıcı durumunda bulunan ülkelerin sayısı sadece ''dört''! Öyle her 8 milyon doları olana da satılmıyor! Müşteri olabilmek için bile yığınla ölçütün tutturulması gerekiyor. ''Dost ve Müttefik'' olmak, satılan bir ürünü üçüncü bir ülkenin kullanımına sunmamak gibi bazı koşulları yerine getirmek gibi...
Bu pazarlık çok uzakta bir yerde değil ''Komşu ülke''de yapılıyor! Pazarlığın konusu olan sistem, muhtemelen büyük bir kentin dışına yada askeri bir üsse kurulacak ''dört odalı ev''in bedeli...
Ancak, bu evi bu kadar özel kılan ne? İçinde kurulu olan ve dünyadaki istihbarat örgütlerinin varoluş nedenini ortadan kaldıracak kadar güçlü bir silah! Bir beyin okuma yönlendirme sistemi.
Bu sisteme sahip ülke, yakaladığı casusları düşman askerlerini konuşturmak için artık fazla uğraşmak zorunda kalmayacak. Ne kaba dayak ne de en vahşi işkence ile yapılamayanı bu sistem gerçekleştirebilcek. Bu dört odalı eve alınanların başlarına bağlanan kaskın içindeki yüzlerce sensörden gelen verileri inceleyen sistem, kişinin tüm düşüncelerini okumak üzere kurulu.
Kişinin olayı hatırlaması bile önemli değil. Unutulan olayları gömüldüğü derinliklerden çıkartmak, 8 milyon dolarlık bu sistem için sadece bir ''zaman meselesi''...
''Beynin parmak izleri''
Bu tüyler ürpertici bilgiler, kısa bir süre öncesine kadar birçok kişi için inandırıcılıktan uzak kötü bir seneryoydu sadece...Oysaki bu sstem tümüyle gerçek ve artık ''devletler arası piyasaya düşecek kadar yaygınlaşmış durumda! Bazı istihbarat birimleri için bu sistemi Türkiyeye getiren özel bir şirket sahibinin anlattıkları, bugün sadece birkaç devletin elinde olan ''BEYİN OKUMA SİSTEMİ''nin ayrıntılarını focus dergisi olarak size aktarabilmemizi sağladı...
Söz konusu sistemin uygulama alanları yukarıda anlattıklarımız dan çok daha geniş. Sistem, beyin dalgalarınızdan birer ''parmak izi '' çıkartıp olaylar karşısında verdiği tepkileri anlamlı verilere dönüştürmeye dayanıyor. Araştırmamız için focusa gönderilen uzun sunum dosyasında, bu sistemin hangi vakalarda kullanılabileceğine dair sıralananlar , neyle karşı karşıya olduğumuzun ipuçlarını veriyor;
''Kontr-terörizm , sanayi casusluğu ,hırsızlık, politik skandallar,örgüt sırları,askeri istihbarat,şirket güvenliği, tecavüz suçları...''
Bu sistem nasıl çalışıyor?Bize verilen sunum dosyasındaki sınırlı bilgilere dayanarak sistemi bir fotoğraf makinasına benzetebiliriz. Durmadan beyin dalgalarımızı kareleyen bir fotğraf makinesine. Sistemin en önemli parçası,
''Konuşturulmak istenen''kişinin başına geçirilen ve kabaca bir boneye benzeyen başlık.Bu marifetli başlık, içindeki yüzlerce sensör ile beyin dalgalarının fotğraflarını çekip, elde ettiği bulguları anlamdırılmamış veri paketleri halinde ,''nörokognitif beyin simülatörüne aktarıyor.
Bu arada küçük bir parantez açmamız gerekiyor. Her insanın parmak izi nasıl bir başkasından farklıysa, beyin dalgalarımızda bizeözel ve ''taklit edilemez'' nitelikler taşıyor. O nedenle her beyinin bir parmak izi var. Zaten beyin simülatörü de burada devreye giriyor...
(Arkadaşlar yazı daha bitmedi devam edecektir bulabilirseniz muhakkak okuyun focus dergisini,bilim teknik,national geographic,GEO bu dergiler gerçektende güzel şeyler anlatıyor... Örneğin 2000 yılının bilim ve teknik dergisi elime geçti yinede bana ''vay be'' dedirtebildi...)
Binlerce yıllık rüya gerçek olmak üzere. İnsan beynini okumak , olaylara vereceği tepkileri önceden bilmek artık mümkün...Asıl tehlikeli soru da burada ortaya çıkıyor: 'İnsanlğı artık ne gibi tehlikeler bekliyor?
TOP SECRET
BEYNİNİZ OKUNUYOR MU?
Birileri, gerçekten beynimizi okuma gücüne sahip mi? Konu İstihbarat örgütlerinin ilgi duyduğu 'beyin okuma ve yönlendirme' olunca,bu soruyu bu karanlık dünyanın geçmişini bilen 'işin uzmanlarına' yönelttik...
Fiyatı 8 milyon dolar. Sadece 'devletten devlete' satılabiliyor... Bu sistemi üreten ve satıcı durumunda bulunan ülkelerin sayısı sadece ''dört''! Öyle her 8 milyon doları olana da satılmıyor! Müşteri olabilmek için bile yığınla ölçütün tutturulması gerekiyor. ''Dost ve Müttefik'' olmak, satılan bir ürünü üçüncü bir ülkenin kullanımına sunmamak gibi bazı koşulları yerine getirmek gibi...
Bu pazarlık çok uzakta bir yerde değil ''Komşu ülke''de yapılıyor! Pazarlığın konusu olan sistem, muhtemelen büyük bir kentin dışına yada askeri bir üsse kurulacak ''dört odalı ev''in bedeli...
Ancak, bu evi bu kadar özel kılan ne? İçinde kurulu olan ve dünyadaki istihbarat örgütlerinin varoluş nedenini ortadan kaldıracak kadar güçlü bir silah! Bir beyin okuma yönlendirme sistemi.
Bu sisteme sahip ülke, yakaladığı casusları düşman askerlerini konuşturmak için artık fazla uğraşmak zorunda kalmayacak. Ne kaba dayak ne de en vahşi işkence ile yapılamayanı bu sistem gerçekleştirebilcek. Bu dört odalı eve alınanların başlarına bağlanan kaskın içindeki yüzlerce sensörden gelen verileri inceleyen sistem, kişinin tüm düşüncelerini okumak üzere kurulu.
Kişinin olayı hatırlaması bile önemli değil. Unutulan olayları gömüldüğü derinliklerden çıkartmak, 8 milyon dolarlık bu sistem için sadece bir ''zaman meselesi''...
''Beynin parmak izleri''
Bu tüyler ürpertici bilgiler, kısa bir süre öncesine kadar birçok kişi için inandırıcılıktan uzak kötü bir seneryoydu sadece...Oysaki bu sstem tümüyle gerçek ve artık ''devletler arası piyasaya düşecek kadar yaygınlaşmış durumda! Bazı istihbarat birimleri için bu sistemi Türkiyeye getiren özel bir şirket sahibinin anlattıkları, bugün sadece birkaç devletin elinde olan ''BEYİN OKUMA SİSTEMİ''nin ayrıntılarını focus dergisi olarak size aktarabilmemizi sağladı...
Söz konusu sistemin uygulama alanları yukarıda anlattıklarımız dan çok daha geniş. Sistem, beyin dalgalarınızdan birer ''parmak izi '' çıkartıp olaylar karşısında verdiği tepkileri anlamlı verilere dönüştürmeye dayanıyor. Araştırmamız için focusa gönderilen uzun sunum dosyasında, bu sistemin hangi vakalarda kullanılabileceğine dair sıralananlar , neyle karşı karşıya olduğumuzun ipuçlarını veriyor;
''Kontr-terörizm , sanayi casusluğu ,hırsızlık, politik skandallar,örgüt sırları,askeri istihbarat,şirket güvenliği, tecavüz suçları...''
Bu sistem nasıl çalışıyor?Bize verilen sunum dosyasındaki sınırlı bilgilere dayanarak sistemi bir fotoğraf makinasına benzetebiliriz. Durmadan beyin dalgalarımızı kareleyen bir fotğraf makinesine. Sistemin en önemli parçası,
''Konuşturulmak istenen''kişinin başına geçirilen ve kabaca bir boneye benzeyen başlık.Bu marifetli başlık, içindeki yüzlerce sensör ile beyin dalgalarının fotğraflarını çekip, elde ettiği bulguları anlamdırılmamış veri paketleri halinde ,''nörokognitif beyin simülatörüne aktarıyor.
Bu arada küçük bir parantez açmamız gerekiyor. Her insanın parmak izi nasıl bir başkasından farklıysa, beyin dalgalarımızda bizeözel ve ''taklit edilemez'' nitelikler taşıyor. O nedenle her beyinin bir parmak izi var. Zaten beyin simülatörü de burada devreye giriyor...
(Arkadaşlar yazı daha bitmedi devam edecektir bulabilirseniz muhakkak okuyun focus dergisini,bilim teknik,national geographic,GEO bu dergiler gerçektende güzel şeyler anlatıyor... Örneğin 2000 yılının bilim ve teknik dergisi elime geçti yinede bana ''vay be'' dedirtebildi...)