İstanbul Bu sitede vokal/frontman olarak grup bulmak hep bu kadar zor muydu?

KingRocker demiş ki:

Sizi gözlediğim kadarı ile tüm ilanlara dönüş yapıyorsunuz.Bence hoşlandığınız sevdiğiniz bir tarz var ise bir vizyon sahibi iseniz bunları belirtip, ses örneklerinizi(youtube,instagram vs)buraya ekleyip bir ilan oluşturunuz.
Bende yıllardır nostaljik müzikler ile ilgili müzisyenler aramaktayım.Yeni sabun köpüğü müzikler hoşuma gitmiyor.Yani illa bir grubum olsun diye dahil olursam 2 gün sonra ben sıkılıp çıkacağım herkese yazık-ayıp olacak 🙂
Başarılar.

Hepsini görmek için tıklayın...

Falacali demiş ki:

Soru basit aziz dostlar, başlıkta ne okuduysanız o. Cevapları bekliyor, esenlikler diliyorum.

Hepsini görmek için tıklayın...

aeldtrich demiş ki:

25 senedir bu işin içinde olan biri olarak söylüyorum, KingRocker arkadaşımızın verdiği tavsiye çok yerinde ki gitarist olsun vokal olsun tanıdığım çoğu insan yıllarca böyle ilanlar vermiş ve başarılı olmuştur. Teknolojinin bu kadar yaygın olduğu günümüzde bile ortada kayıt yoksa o iş yaştır. Biz zamanında zarfın içine demo kaset koyup etrafa gönderiyorduk. Bundan çekinmenize gerek yok.

Diğer ilanlarda da yazdıklarınıza baktım, sadece vokal olduğunuzu söylüyor, tür-tarz vs bilgiler belirtmiyorsunuz (sadece görebildiğim bir ilana verdiğiniz yanıtta Cem Karaca'dan parçalar söylediğinizi belirtmişsiniz). Ortada olan tek bilgi sizin vokal olduğunuz. Serdar Ortaç tarzı mı söylüyorsunuz yoksa Sammy Haggar mı? Sizi grubuna dahil etmek isteyecek kişi önce ses renginizi ve vokal tarzınızı bilmek isteyecektir ve bu telefonda konuşmayla anlaşılmaz. İngiltere'den bir prodüktör telefonda 3-4 khz frekansları arasına sıkışmış konuşma sesinizi ya da şarkı mırıldanmanızı duyup sizinle sözleşme yapmaz. Ortada (tercihen profesyonel bir şekilde kaydedilmiş) bir kayıt olması sizin bu işi ne kadar sahiplendiğinizi de gösterir ve iki tarafın da işini kolaylaştırır. Yoksa banyoda kendi kendine şarkı söyleyen ve 5 oktav ses genişliğinde bir vokal olduğunu iddia eden herhangi birinden farkınız kalmaz.

Anlıyorum yaşınız genç, belki hızlıca bir oluşuma dahil olup önünüze bakmak istiyorsunuz ama yürümeyi bilmeden koşmaya çalışmamak lazım. Daha önce bir gruba dahil olup kayıt yapmamışsanız da ev ortamında bu işi güzelce ve dünya standartlarında yapabileceğinizi bilmeniz lazım. Kayıt teknolojilerine bütçeniz yetmiyorsa da bunun ucuz yollarını araştırıp özellikle kayıt konusunda kendinizi geliştirdikten sonra ilanlarınıza ekleyeceğiniz demo kayıtlarınızla daha çok insanı etkiler, dönüş oranını arttırırsınız. Bir gruba dahil olmayıp kendiniz çalıp söylemeyi de seçebilirsiniz.

Daha önce de forumdan tanıştığımız benim gibi çoğu kişi internet daha yokken, stüdyo panolarına, defterlerinin arka sayfalarından yırtıkları kağıt parçalarına dertlerini yazıp asarak eleman aradığından lütfen bu verdiğimiz tavsiyeleri bir düşünün.

Hepsini görmek için tıklayın...

srv975 demiş ki:

Vokaller ikiye ayrılıyor benim açımdan.
Birincisi, ben herşeyi söylerim, beraber şarkı seçelim diyenler.
Bu tür vokaller genel olarak öz güveni oturmamış ve sesini tanımıyor. Hala çok yol alması gerekiyor. Genelde de birşey çıkmaz.
İkincisi, benim bir playlistim ve tarzım var, bunları çalacak arkadaşlar arıyorum diyenler.
Bu tarzı seviyorum. Çünkü ne çalacağınızı ve ne tarz olacağınızdan eminsiniz. Size şarkıların tonunu da verir.
Sahnesini kafasında canlandırmıştır. Sizi de o sahneye hazırlamak ister. Hızla da ilerlersiniz.
Burada ki vokallerin çoğu birinci grupta. Çoğunun bir instagram sayfasında şarkılar söylediği bir sosyal medyası bile yok.
O zaman neden vokallim diyorsunuz. Enstrüman çalanlarda vokalde bir ışık görmek istiyorlar. Grubu vokallin çekmesi gerekir.
Onun tarzı, stili, seçtiği şarkılar bir konseptin devamı olmalı. O tarzı tüm ekip desteklemeli. Şarkı seçiminde vokallin en parladığı şarkılar olmalı.
20 şarkı yaz desen çevap çıkmıyor. Vokalde grubun kendisini taşımasını, yükseltmesini, iyi şarkılar çalmasını istiyor.
Profesyonel yaşamda bu işler şu şekilde oluyor.
Bir sanatçının, bir şefi vardır. Şefi ile şarkıları seçer ve tonlar belirlenir.
Şef orkestrayı seçer. Perşembe günü provaya çağırır. Provada şarkıların girişte kim ne çalacak, solo kimde, partları konuşurlar.
Şarkılar tam bile çalınmaz. Gerek yok çünkü. 2 saatlik prova yeterli olur.
Cumartesi çıkar 20-30 şarkı ile sahne yaparlar.

Bunların bu kadar hızlı hazırlanmasında, yıllardır vokallin yaşamındaki tecrübesi, gözlemleri, kendisinin sahne de hangi şarkının seyircide ne tepki vereceğinin tecrübesi yatıyor. Çıkacakları mekana ve ortama göre bir playlist hemen hazırlar. Bu şekilde düşünen vokal oldumu tadından yenmez.
Herkes arkasında çalmak ister. Çünkü sahne de vokalde, grup da eğlenir ve seyircide katılır, seyircide eğlenir.

Gruplar ne çalalım, ne deniyelim, ne zaman buluşalımlar ile boğuşurken ne yazık ki dağılıyor.
Halbu ki playlist bu, benim çıkmak istediğim mekanlar şuraları, bu playlistti beğendiniz mi, deneyelim mi?
Yapamadığımız şarkı olabilir onlara alternatif şarkılar ekleriz şeklinde yaklaşılmalı.
Hedef net olmalı, çalışma programı ve ona uyum tam olmalı.
Örneğin her hafta iki şarkı yetiştireceğiz. Biz beş şarkı yetiştiririz. Buna uyulmalı. Uyulmuyorsa 3 hafta dağılınır 🙂

Grupta üç kişi çok önemli, vokal, tarzı stili belirler, genel karakter ondadır.
Davul, ritm, zaman onda. Ne kadar iyi davulcun varsa o kadar iyi grupsundur. Mümkünse her stil çalmalı.
Solo enstrüman, kulaktan çalmaya ne kadar yatkınsa o kadar iyi olur.
Diğer arkadaşlarda ritm kısmını canlı tutarlar.

Bilgiçlik taslamak, ukalalık etmek istemem, sadece burası ve buna benzer yerlerde kurulan gruplarda gördüğüm şeylerden, benim tecrübelerim kısa özeti.

Hepsini görmek için tıklayın...

Falacali demiş ki:

Güzel bir mesaj olmuş. Saygıdeğer sanatçımız Dikenlitel'in de belirtmiş olduğu üzere kendisiyle de yazdıklarınıza benzer, kayda değer bir çalışma kotarmıştık. Dediğim gibi, yakın zamanda içerikleri burada kapsamlı şekilde paylaşacağım ve o zaman her şey daha iyi bir zaviyede şekillenecek ve talep artacaktır.

Hepsini görmek için tıklayın...