Can Yücel

Bu isimle bir dönem baya bir haşır neşir olmuştum... bazı şiirleri beni çok etkiler... sizin düşüncelerinizi almak isterim ve en beğendiğiniz bir şiiri varsa....

Papirüs şuan ne durumdasın çok merak ediyorum 🙁

----------------------------------------------------------------------------
Biri Olmalı

Yalnızlığa dayanırım da,
birbaşınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka.

Bir dost göz arayışıyla.
Saat tıkırtısıyla...

Korkmam, geçinip gideriz biz mutluluğuyla,
Ama;

'Günün aydın,akşamın iyi olsun'diyen
biri olmalı
bir telefon sesi çalmalı arasıra da olsa
kulağımda.

Yoksa,
Zor degil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp,

bir başına yudumlamak doyasıya,
Ama:
'Çaya kaç şeker alırsın?'
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

Can YÜCEL
 
Çok fazla şiirine nail olmamakla beraber kalemine hakim bi yazar olduğu için ve bir çok insanda uyandırdığı KALİTE imajından dolayı bende sağlam bir yer edinmiştir......Daha çok köşe yazıları ilgimi çekiyor..Gündemi iyi yakalıyor ve lafını esirgemek nedir bilmiyor.mutluluğu cam faunuslara benzetmesi de hoştu bu arada..Seviyorum ,sayıyorum..
 
mesS hangi can yücel den bahsediyorsun... benim bildiğim tek bir Can Yücel var ve yattığı yer cennet olsun... Köşe yazıları diyince... :roll: 8O
 
Yattığı yer pek cennet olmaz zira cennete tanrıya pek inanmayan bir adamdı tanıdığım kadarıyla, cennet varsa bile orayı tercih edeceğini pek düşünmüyorum, eğer tercih şansı varsa gittiği (ve hepimizin er geç gideceği) o yerde.

Dayımın ahbabıydı, Kuzguncuk'ta dayımın antikacı dükkanı Eski Püskü'de bol bol kafa çekerlerdi beraber.

Bir de te '93 yılında onunla aynı TV programına çıkmışlığım vardı, o zamanlar HBB diye bir kanal vardı, Has Bilgi Birikimi demekti galiba ama sunucularının beni kıl eden Heyç Bi Bi diye okuyuşları vardı ki her duyduğumda midemi kaldırırdı, özentiliğin bu kadarı olur, neyse davet edilince gittik o zaman. Çekim öncesi ve süresince ben hariç herkesin aklında "acaba yine küfürlü konuşacak mı?" diye bir endişe vardı, sunucu kızcağız resmen dua ediyordu "Tanrım ne olur küfür etmeden şu programı bitirelim" diye... ve Can Yücel de o gün iyi gününde gibi görünüyordu, gayet seviyeli, küfürlü sözlerden uzak bir şekilde sohbeti tamamladık. Kızcağız ağzı kulaklarında "Can Bey çok teşekkür ederiz bize katıldığınız için, programı bir şiirinizle kapatabilir miyiz?" dedi. Can Yücel de "hay hay" deyip cebinden bir kâğıt çıkardı ve başladı ana avrat saydırmaya...

Programın o kısmını kesip kesmediklerini bilmiyorum, işin açıkçası hiç izleme fırsatı olmadı 😀

Öyle bir anı işte. Toprağı bol olsun diyelim. Devrini kapadı gitti o da.

cyucel.jpg
 
kendimi bildim bileli sevmediğim duygu asena can yücel için "kartpostal şairi" gibilerinden dangalakça bir laf etmişti.. can yücel'in cevabı asenaya yetti.. artmıştır bile..
"-kart sensin..... postalda sana girsin..."
 
Ebeme



Yağmuru dipnotlarıyla dolaşıyorum

Kapalı bir şemsiye elimde tükenmez kalem

Gez göz yağmur teknede çamur

Kapkara bir bulut volta atıyorsun

Açsın için halkın güler yüzü

Açmıyor kahvede fabrikada tarlada

Çok dolaşıyorum çok

Yağmur diniyor yine dolaşıyorum

Bitürlü açmayan bir ebemkuşağı

Ebeme kızıyorum o zaman

Sırılsıklam



Sevgili Benayevsen sanırım bahsettiğim Can Yücel bu şiiri yazan adam..Köşe yazılarını burada ismini vermek istemediğim bir çok yerde bulabilirsin..Bir ara msg olararak atabilirim eğer istersen..Eğer derin bir şekilde incelersen gündemi nasıl 'iyi' yakaladığını ve lafını nasıl esirgemediğini görebilirsin..
 
"Nev'i şahsına münhasır" tanımlamasına en çok uyan adamlardandı Can Yücel. Argo da, küfür de yakışırdı ağzına. Bir keresinde sunucunun, "Hangi takımı tutuyorsunuz?" sorusuna "Takım tutmam ben, kendi takımımı tutuyorum sadece" şeklinde bir cevap vermişti.

Shakespeare'in ünlü "to be or not to be"sini de "Bir ihtimal daha var; o da ölmek mi dersin" olarak çevirdiğini hatırlıyorum bir de... Duygu Asena'nın Nazım Hikmet'e kartpostal şairi demesi; Can Yücel'in de o meşhur cevabı vermesi rivayetiyse her iki taraf tarafından yalanlanmasına rağmen o cevap Can Yücel'e çok yakıştırıldığından efsane olarak kaldı.

Şimdi her neredeyse, ağzını doldura doldura söyleniyor ve şarap yapmanın yollarını arıyordur herhalde..
 
Bir de "Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim"i severim ben. Başkası okudu mu tadı olmuyor ama.. İlle de onun ağzını doldura doldura o davudi sesiyle okuması olacak. 🙂

Hayatta ben en çok babamı sevdim
Kara çalılar gibi yerden bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-

Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici -hep, hepp acele işi!-
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.

Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
Kırkı geçerse ateş, çağ'rırlar İstanbul'a,
Bi helalleşmek ister elbet, diğ'mi oğluyla!

Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin,
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
 
Küfür bir ağza en çok bu kadar yakışır diyorum

Can baba, bir takım hayranları ve arkadaşlarıyla bir yerlerde içer, sohbet eder. aynı grup, sabahın 5i 6 sı gibi pek de kimsenin bulunmadığı kıbrıs şehitleri caddesinde yürürken, can baba birden durur ve yere yatar. yanındakiler de aynı şeyi yaparlar. Can baba, gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakmaktadır. hayranlardan birisi dayanamayıp sorar:
- Can baba, ne görüyorsun, bize de söyle...
Can yücel, gözlerini gökyüzünden gözlerini ayırmadan, ondan ulvi ya da şairane bir cevap bekleyen vatandaşa cevap verir:
- çok sarhoşum, .mına koyim...
(ekşi Sözlükten araklamadır)

yerin seni çektigi kadar agirsin
kanatlarin çirpindigi kadar hafif..

kalbinin attigi kadar canlisin
gözlerinin uzagi gördügü kadar genç...

sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü..

ne renk olursa olsun kasin gözün
karsindakinin gördügüdür rengin..

yasadiklarini kar sayma:
yasadigin kadar yakinsin sonuna; ne kadar yasarsan yasa,
sevdigin kadardir ömrün..

gülebildigin kadar mutlusun
üzülme bil ki agladigin kadar güleceksin

sakin bitti sanma her seyi,
sevdigin kadar sevileceksin.

günesin dogusundadir doganin sana verdigi deger
ve karsindakine deger verdigin kadar insansin

bir gün yalan söyleyeceksen eger
birak karsindaki sana güvendigi kadar inansin.

ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin

unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin
günesin seni isittigi kadar sicak.

kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin
ve güçlü hissettigin kadar güçlü.

kendini güzel hissettigin kadar güzelsin..
iste budur hayat!

bunu hatirladigin kadar yasarsin
bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar üsürsün
ve karsindakini unuttugun kadar çabuk unutulursun

çiçek sulandigi kadar güzeldir
kuslar ötebildigi kadar sevimli

bebek agladigi kadar bebektir
ve herseyi ögrendigin kadar bilirsin bunu da ögren,

sevdigin
kadar
sevilirsin...

can yücel
 
'' başka türlü bir şey benim istediğim,
ne ağaca benzer,ne buluta benzer;
burası gibi değil gideceğim memleket,
denizi ayrı deniz,havası ayrı hava;
nerde gördüklerim,nerde o beklediğim kız!
rengi başka, tadı başka.''

gittiği yerde umduğunu bulmuştur herhal...
bir dönem insanı,yazdıklarına saygı duyduğum bir kaç ihtiyardan...
Can baba'ya
 
Can yücelin şu şiirini asla unutmuyorum:
Diana Diana
Çarlinin bastonuna dayana tırmana
bi yattan bi yatağa
bi yataktan bir yata
yata yata
halin mi kaldı yosma
halka filan yardıma?
paparazziler papara yiye dursun
sen bre mahzun ve
düdüklü tencere
Diana Diana
sanada mukaddes kaynananada...(ben böyle hatırlıyorum yanlış yerler olabilir ama amca süpermiş ya🙂
 
Şiir okumayı sevmeyen bana şiiri sevdiren adam diyebilirim bir lafı vardı "ben şiiri dizmem düzerim " diye şiirlerindeki anlatımını çok seviyorum güzel şiirlerini yazmakla bitmez birkoç lafı benim hayatımda baya birşey değiştir di iyiki varmış !
 
Can BABA...
İşte onun için bir filozof yakıştırması hiç yanlış olmayacak sanırım...
bu kadar ciddi bir umursamazlık ve onun şiirdeki tadına kapılmamak mümkün değil.

Denize atınca Marx' Engels'i onlardan geçti balıklara da diyalektik materyalizm illeti...
ne mucize ne ağ ne tırata
yutmuyorlar artık!diye diretti...

bir de ben aşkı en çok Can Yücel'den okumayı severim...
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi...
 

Benzer Konular

L
Yanıt
0
Gösterim
1K
lacrimosa
L

Geri
Üst