Kadın Filozofların Az Olması

Arkadaşlar lisedeki felsefe kitapları da dahil pek çok kaynaklarda kadın filozoflara değinilmemesinin ve genelde kadın filozofların sayıca erkek filozoflardan az olmasının sebebi sizce ne olabilir..?
 
erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. kadınların fikirlerine değer verilmemesi sadece bizim yaşadığımız topraklara özgü bir durum değil. dünyanın her yerinde kadınlar ikinci sınıf olarak görülüyorlar. hem günümüzde hem tarihin tüm bölümlerinde. nedeni de basit erkeğin fiziksel özelliklerle dayandığı gücünün kadın üstündeki iktidarı. yoksa cinsiyetle ilgili genler dışında ne farkımız var birbirimizden..
 
ha bir de frenkistan'dan varoluşçu feminizmin kraliçesi 'simon debevour' vardır...kendisi güzel insan,mümtaz kişilik 'jan pol' abimizle de yarenlik etmiştir...
 
bence kadınları erkeklerin baskısı ikinci plana atsaydı kadınlar bugünkü konumlarına gelemezlerdi... yani o baskı hala devam ederdi... ama şimdi baktığımızda görüyoruz ki kadınlar düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar
 
bu soruyla ilgili yanıtları okuduğumda farkettim ki bayağı düşünüp taşınmışsınız kadın filozof azlığını ben de düşünüyorum bazen ama hevesimi kıran bir durum var ki ilk kadın filozoflardan size göre olmaya istekli bir bayanın halk ortasında işkenceyle ve derisi soyularak öldürülmesi daha sonrası için pek de iyi bir örnek olmasa gerek.bir de dini baskılar var tabi ortaçağda ve islam anlayışında.ben hocalarımın yalancısıyım ama pandorayı mitten silmek ister gibisiniz.belki de siz haklısınız beyinler farklı çalışıyor ne de olsa ben de kara veremedim ama fitne fesat dedikodu sözlerini sevmedim...
 
Başlıktaki sorunun cevabı bence kadınların cinsel obje olarak görülüp kapatılması ve yaratıcı yönlerinin yüzyıllar boyunca bastırılmasıdır.

Kadınların erkekler tarafından sürekli bastırılmasının nedenleri sorulduğunda,kadının ve erkeğin cinsel gelişim süreçlerinde yaşadıkları çelişkileri söylemek yanlış olmaz.

Bu durumun psikanalitik çözümünü yapmak mümkündür.

Kız çocuğunun ödipal süreçte yüzleşmek ve başa çıkmak zorunda kaldığı zorluklar ve bu çerçevede oluşan korkular nelerdir? Bu süreçte kız çocuğununda oluşan iki temel korku söz konusudur. Birincisi kız çocuğunun babayı erotik nesne olarak seçmesi ve bu çerçevede anneyle oluşan rekabet dolayısıyla annenin sevgisinin kaybetme korkusu. Kız çocuğu için,en temel sevgi kaynağı ve bakım sağlayan “öteki”yle/anneyle rekabete girmenin ne kadar kaygı yaratıcı bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Kız çocuğu özdeşim nesnesi anneyle rekabete girerken, tamamen muhtaç olduğu annenin sevgisini ve bakımını kaybetme riskini de yaşamaktadır (bu olgu kadınların diğer kadınlarla açık bir biçimde rekabete girme korkularının temelini de açıklar. Anneyle özdeşim dolayımıyla şekillenen ilişkisel benlik açıktan açığa rekabet yerine, üstü örtük bir rekabet biçimini şekillendirir.)

Babayı erotik nesne olarak seçme süreci başka bir korkuyu da beraberinde getirmektedir: baba tarafından zedelenme korkusu. Küçük kız çocuğu, baba ve kendisi arasındaki cinsel organ farkı dolayısıyla cinsel organlarının zarar görmesinden korkar. Kadınların tecavüz ile ilgili korkuların temelini ödipal süreçte kız çocuğu ve baba arasındaki bu “eşitsizliğe” bağlayabiliriz.

Oysa, erkek çocuğunun gelişimsel süreci, kız çocuğuna oranla son derece zorludur. Erkek çocuğunda, cinsiyet kimliğinin oluşumu iki aşamalı bir süreci içerir: anneden ve "içsel" olan kadınlıktan ayrışma/kopuş, ilk özdeşim figürü anneyi "olumsuzlama" ve babayla özdeşleşme. Kız çocuğunun devamlılık üzerine kurulu sürecine oranla, erkek çocuğu kopuş ve olumsuzlamayla başlayan ve yeni bir özdeşim süreciyle sonlanan ikili bir süreç yaşamak zorundadır. Bu sürecin zorluğunu anlamak için -sanırım- sadece çevremize bakmamız yeterlidir. Erkeklerde evrensel olarak gözlemlediğimiz dişiliğe/kadınlığa regrese olma/gerileme korkusu, dişil olanın aşağılanması/dışlanması, erkeklerin içsel dişil yanlarına karşı duydukları korku, kadınlar tarafından yutulma ve anneye gerileme korkularının kökenleri, bu gelişimsel sürecin zorluklarında yatar. Aslında bu zorlu gelişimsel süreç bütün misojin erkek kültürünün ve şişkin machismo kültürünün temellerini de açıklayacak güçtedir.
 
sevdiğim filozoflardan biri olan immanuel kant kadınlarla dostuk kurmaktan hoşlansa da kadınların saf aklın eleştrisini anladıklarını söylemelerini istemiyormuş.. ayrıca sokrates öncesi dönem filozoflarından demokritos :
'kadınlar çok konuşmamalı zira bu pek hoş olmaz'
'kadın kötülük tasarlamaya erkekten daha düşkündür'
'kadının hükmü altına girmek bir erkek için en büyük yüz karasıdır' demiş zamanında..
filozoflar elinin hamuruyla işime karışma tarzı bir yaklaşım sergiledikleri gayet açık.böyle bir durumda tarih sahnesinde kadın filozofların olmaması normal galiba...
 
zencefilin örnekleri isabetli olmuş. tarih boyunca erkekler kadını küçük görmüşler. hatta dinlerle de bunu pekiştirmişler demek yanlış olmaz. ve maalesef hala bu devam etmekte, hatta bu başlıkta bile devam ediyorlar..
 
revolte demiş ki:
kadınların hayatın her alanında ezilmesi, düşüncelerine değer verilmemesi olmasın?

kesinlikle katılıyorum. aynı zamanda bilim tarihi içinde de çok fazla kadın bilim insanı görülememesinin sebebi de budur. kadınların, ataerkit toplumlar tarafından baskılanması, ezilmesi.

ama değişiyor şimdi herşey. kadınlar ekonomik özgürlüklerini kazanmaya başladıkça erkeklerin durumu daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. ilk olarak kadınların evrimi kadınlardan ileri; sinir sistemleri daha gelişmiş durumda. yani erkeklerden daha sağlam bir altyapıya sahipler. özgür kaldıklarında çok başarılı işler çıkarabilirler, çıkarıyorlar da.
 
Filozoflar düşünmeye vakti olan insanlardır, öyle ki yaşam kavgası çekmemiş ve yapacak birşeyleri kalmadgı için kendilerini sürekli düşünceye vermiş insanlardır. Kadın, doğası geregi sürekli mücadele veren taraf olmuştur bundan dolayı yaşamsal boşlukları sınırlıdır.
 
Evet bu bir gerçektir.Erkek egemenliği olan bir dünyada ya$ıyoruz.Binlerce yıldır böyle ve bundan sonra da kolay kolay deği$eceğini sanmam..

E artık bir yerde kabullenmek lazım...
 
ben derimki spinozanın dediği gibi farkındalık...yani arkadaşların kastetmiş olabilceği şey belki de budur...ama tabi bana kalırsa hiçkimse özgür değil..kuşlar kadar özgürsüzüz biz...yaşama durumu sözkonusu olduğundan ötürü yaşamaya çalışıyoruz...uçar türler arasında uçmayan kuş özgürdür belki..o bile nekadar özgür olabilirki..kendimizi kandırmayalım..illaki özgürlük varsa yolu muhakkak özgürsüzlükten geçer..21.yy olmuş olmamış m.ö önce olmuş olmamış..bi tanrının varlığı sözkonusu olduktan sonra(benim kanımca bi tanrı herdaim varolagelmiştir)özgürsüzlük yakamıza yapışacaktır..kadın erkek kedi köpek it mit hepsi herbiri aynı,farkına varabilse zihninde kurabilceği özgürlük alemini iş belki birazcık değişiklik gösterebilir..eh tabi kedi medi dedim de..hmm biz insanoğlu düşünebilendik ne hikmetse..buna da pek inanasım gelmiyor ama neyse..ben derimki son söz olarak kuşlar kadar özgürüm özgür olcem bilmem ne bilmem ne..yok böyle birşey..kuşlar özgür felan değil..hem özgür olsalardı kadarı olmazdı..sevgideki saygıdaki gibidir kadar..işin aslı kadar madar yoktur..hepsi bu..kuş kadar özgür kalmayın...sevgiler..
 
heavy_woman demiş ki:
ben derimki spinozanın dediği gibi farkındalık...yani arkadaşların kastetmiş olabilceği şey belki de budur...ama tabi bana kalırsa hiçkimse özgür değil..kuşlar kadar özgürsüzüz biz...yaşama durumu sözkonusu olduğundan ötürü yaşamaya çalışıyoruz...uçar türler arasında uçmayan kuş özgürdür belki..o bile nekadar özgür olabilirki..kendimizi kandırmayalım..illaki özgürlük varsa yolu muhakkak özgürsüzlükten geçer..21.yy olmuş olmamış m.ö önce olmuş olmamış..bi tanrının varlığı sözkonusu olduktan sonra(benim kanımca bi tanrı herdaim varolagelmiştir)özgürsüzlük yakamıza yapışacaktır..kadın erkek kedi köpek it mit hepsi herbiri aynı,farkına varabilse zihninde kurabilceği özgürlük alemini iş belki birazcık değişiklik gösterebilir..eh tabi kedi medi dedim de..hmm biz insanoğlu düşünebilendik ne hikmetse..buna da pek inanasım gelmiyor ama neyse..ben derimki son söz olarak kuşlar kadar özgürüm özgür olcem bilmem ne bilmem ne..yok böyle birşey..kuşlar özgür felan değil..hem özgür olsalardı kadarı olmazdı..sevgideki saygıdaki gibidir kadar..işin aslı kadar madar yoktur..hepsi bu..kuş kadar özgür kalmayın...sevgiler..
Bişeyler yazmışsınız ama tek bir fikrinizi bile anlayamadım.Uyku sersemliğim mi üstümde yoksa herkes benimle hemfikir mi 🙂


üstteki msjlarınızıda okuyunca sorunun bende olmadığını anladım 😀
 

Geri
Üst