MeleklerŞehri - City of Angels

  • Konuyu açan Konuyu açan mbk
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Aşk için nelerden vazgeçerdiniz? Aşk için nelerden geçerdiniz? Her izleyişimde içimi burkan, aşk için acaba ben nelerden vazgeçebilirim diye kendime tekrar tekrar sormama neden olan tek kelime ile benim için muhteşem bir film...

Dramatik filmlerde mutlu sonları hiç bir zaman sevmedim ben, bu yanıylada beni şüphesiz çok etkiledi. Repliklerde yetersiz kalınan yerler var ama ingilizcem iyi olmadığı için çeviridendir diyerek içimi rahatlatmaktayım 🙂

Film hakkında kısa bilgi;

Gösterim Tarihi 4 Eylül 1998
Yönetmen Brad Silberling
Senaryo Dana Stevens , Wim Wenders
Görüntü Yönetmeni John Seale
Müzik Gabriel Yared
Yapım 1998, ABD , 114 dk.
Oyuncular Meg Ryan (Dr Rice), Nicolas Cage (Melek Seth), Dennis Franz, Andre Braugher (Cassiel), Colm Feore (Jordan)...

city_of_angels04.jpg

city_of_angels02.jpg
 
Senaryosu çok içten ve özgün aslında; ne yaşadığını bilmeyen meleğin anlatmaya tarif etmeye çalışması,her sabah müzik duyarak mutlu olmaları, kütüphanede kitap okuyanları dinlemeleri yerinde ayrıntılardı.

Ama filmin tekrar çekim olduğunuda belirteyim.Asıl senaryo hatırladığım kadarıyla 70lere(80lerde olabilir) kadar dayanıyor.O filmden de tek hatırladığım "Berlin".
 
valla gençliğimin filmi... nicolas gace i severim biraz eski kafalıyım sanırım... benim de tekrar tekrar izlediğim nadir filmlerdenn... sonu kötü bitiyo ve bu çok güzelll..bu filmi izlerken aklıma hep forest camp gelir, ya bu filmlerdeki gibi aşık olan erkekler yok ama gerçek dünyada ...
 
ya valla bi felsefeci bi sosoyolog biz bi başlarsak tartışmaya bitmezz...ayrıca içgüdüsel lafına çok güldümm..hayvanmıyızz yahuu =))))
 
Evet başlığa yazık, bu arada anarchist_hippy bir noktada haklı...

Cidden bulamıyorsunuz, ben melek seth karakterinden daha sevgi doluyum ama deşifre eden olmadı daha 🙂
 
Himmel über Berlin diğer adıyla wings of desire filminden esinlenerek yapılmış sanırım çünkü bence baya benziyorlar.Tabiki city of angels wings of desire'ın yanında baya kalitesiz ve baştan savma duruyor ama genede izlemiştim beğenerek özellikle soundtrackleri 7 sene öncesine göre çocukluk zevklerim için çok uygundu alanis morisette uninvited film bitiminde sonuna kadar beklemştim.Keza sarah mclachan dı sanırım angel gene çok iyiydi.Ama genel olarak film hakkında fazla iyimser konuşamıyacağım orta karar la vasat arasında dolaşan benim gibi her halttan etkilenen (En azından bu zaafımın farkındayım) insanlardan para koparmaya yönelik bir yapım.
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Bu filmin her karesini beğeniyorum.Romantik olduğumuzdan mıdır nedir 🙂 Senaryosu çok iyiydi.Birde yukarılarda bir arkadaş yazmış yeniden çekim diye.Esinlenme diyelim.Wim Wenders yönetimindeki 1987 tarihli "Berlin" filminden esinlenilmiş.Aslında Wim Wenders demişken onun "Sırlar Oteli" filminide tavsiye ederim Romantik arkadaşlara... 😉 Aslında tür gerilim olarak geçiyor ama siz kanmayın 😉
 
Melekklerin, tahmini olarak, çok hoş anlatıldığı bir film bence. Hissizliğin nasıl bir duygu olabileceğini düşündürdü bana uzun süre.

"Bir melek, statüsünden bir insan için vazgeçebiliyorsa; bir insan başka bir insan için neler yapamaz?" diye düşünmemek elde değil. Keşke biz insanlar da birbirimize bu kadar değer verebilsek!

D.N: Hayatımın repliği: "En sevdiğin şey neydi?" diye sorarlarsa, seni söyleyeceğim.

Saygılar...
 
Şimdiye kadar yapılmış en romantik film bence. Replikler, oyunculuk, çekim kısacası sanatsal değerlendirmeye alırsak şimdiye kadar daha iyisi yapılmamıştır diyebilirim.

Bu filmin benim için değeri ölçülemez. Öyle unutulmaz bir anda, öyle vazgeçemeyeceğim bir kişiyle izledim ki bu filmi; resmen içime işledi her karesi...

İnsan aşkı uğruna nelerden vazgeçer? Bu filmdeki gibi aşık olacak erkek yok mu dünyada? Güzel sorular ikiside...

"Gah eserim yeller gibi, Gah tozarım yollar gibi, Gah akarım seller gibi, Gel gör beni aşk neyledi" demiş Yunus Emre. Aşk uğruna ölümü dahi göze alabilecek kadar insanın kanını delice akıtan bir his... Yaşanması tesadüflere bağlı bence.

Sevgili fleez bu filmdeki gibi aşık olacak, seni sevebilecek erkek var dünyada. Emin ol!! Aramaya devam et ve sabret.. Bir gün bulacaksın...

Hayatımın repliği : "Eğer sorarlarsa en sevdiğin şey neydi? diye; onlara SENİ söyleyeceğim!" 😉
 
Merhaba
Gerçekten insanın içine işleyen bir film. Hiçbirşeyin tesadüf olmadığı bir yaşamda yaşanması tesadüfleremi bağlı acaba ?
 
Abartı bir film bence.Bu film beni hiç sarmadı.Hatta birz da sıkıcı buldum.Ama en az bir kere izlemenizi tavsiye ederim.Ben bu filmi en fazla bi kere daha izlerim daha sonra izlemem
 
1 hafta önce mbk`ye söylemistim bir seyler yazmak istiyorum ama filmi sevenler kizar diye ama yaz dedi ve dogru, maksat filmleri tartismak...

Ilk basta oyuncular ile baslarsak eger, Nicholas yine hafiften böyle cok masum bir bakisi ile ve cok fazla bir sey yapmadan duruyor kamera önunde genellikle ve repliklerini okuyor. Meg Ryan ise tamamiyle uymamis role. Guzel kadin. hos kadin ama bir doktor rolu tamamiyle ters gelmis ona. Bu rolu hic beceremedigi gibi bana göre hafifte filmin drama temposunu dusurmus.

Bu tur romantizm iceren agir dramalarin buyuk bir cogunlugu husranla biter ve burda da ayni sey oluyor. Zaten direk adamin binadan atlayip meleklikten insan olmaya gececegi an, ölcegini anladim ikisinden birinin.

Bir de bir sey sormak isterim. Ben izleyeli baya oldu ama Dennis Franz`in karakteri yuksekten atlayinca tum meleklik özelliklerini kaybettigini söyledi ama sonra Nicholas`i hala duyabiliyordu. Yani tum özellikler gidiyor da duyma özelligi mi kaliyor? O da hafiften sacma geldi ilk basta ama sonra insanlara kendisini göstermeye falan baslayinca kendisini gösterebildigini ve duyurabildigini anladim. Dennis Franz zaten ilk basta "burdasin ve beni almak icin bekliyosun biliyorum ama ölmeyecegim" diyor. Ha bir de söyle bir sey var ki bu zamana kadar o zaman neden hic kimseye kendisini göstermemis veya hic bir melegin varligindan kimsenin haberi yok böyle sabah saat 5`de sahilde gunesin dogusunu izleyen. Zaten gunesin dogusunu izlemelerinin ne önemi vardi onu anlamadim. Hafiften yönetmen biraz sahilde melekleri gunesin dogusunda göstermenin guzel bir göruntu yaratacagini dusunmesinden koymus ve hos da olmus göruntu...

Bir aksam oturup sevgilinle detaylara fazla dikkat etmeden izlersen eger hos bir film ama öyle mukemmel ötesi gibi gelmiyor bana....
 
Abartıldığı kadar değil bence, bir nefeste çok daha iyileri sayılabilir. Zaten Nicholas Cage'in en başta fazlasıyla abartılan bir oyuncu olduğunu düşünüyorum.
 

Geri
Üst