Memoirs of a Geisha (Bir Geyşanın Anıları) 10 Şubat itibariyle Türkiye'de gösterime girdi. Ben de dün akşam izledim. Yönetmen Rob Marshall. 2005 ABD yapımı. Adından da anlaşılacağı gibi bir geyşanın hayatı anlatılıyor. Filmi sevdim mi sevemedim. Filmin tüm atmosferi tabiki Uzakdoğu havasında geçiyor. Renkler, genel sukünet ve bütün Uzakdoğu filmlerinde olan büyülü zarafet bu filmde de mevcuttu. Sahneler yine alıp eve konası duvara asılası tablolar gibiydi. O gizemli insanların asil duruşları, mekanların büyülü atmosferi, insanı dinlendiren görüntüler es geçilemez özellikleri filmin. Tüm bunları birleştirince elbette sevdiklerim arasına aldım ancak bunlar filmi kurtarmaya yetmiyor benim açımdan. Bir kere senaryosu daha etkileyici olsaydı sanırım yılın filmi olmaya adaydı.
Filmde Geyşa yani esas kadın, Kaplan ve Ejderha, Hero, House of Flying Daggers gibi filmlerden tanıdığımız kalplerimizde yer edinmiş "bir daha bir daha" diye bağırtan Zhang Ziyi 😉 Ancak filmi ve Zhang Ziyi'yi izlerken geyşalığın ne olduğu konusunda biraz daha belirgin semboller görmek istiyoruz. Tamam geyşalığın fahişelik olmadığını net olarak anladık. Ancak filmde geyşa kültürünün anlatılması konusunun eksik kaldığını düşünüyorum. Bunun sebebinin de böyle bir filmin ABD yapımı olmasına bağlıyorum. Uzakdoğu yapımı olsaydı sanırım hikaye hem daha acıklı hem de içinde biraz daha duygulara çekiçle vuran mevzular barındırırdı 😉 Mesela Yimou Zhang çekmiş olsaydı sanırım zevkten dört köşe olurduk ancak şöyle bir ayrıntı varki; Tarihler boyu geyşa kültürünün hanımefendilik tanımı Japonlara has bir anlayışmış. Çinlilere göre ise geyşa denilen kadınlar fahişeden farksızmış. Dolayısıyla Japon bir yönetmenin elinden çıksaydı çok daha etkileyici bir film olacaktı. (bence)
Zhang Ziyi yine çok güzeldi yine çok zarifti ancak mavi lensler çok fazla sırıtıyordu gözlerinde. Daha orjinal görünebilir hale sokulsa iyi olurdu. Film oldukça uzun olduğundan bir süre sonra bir geyşayı değil de bir kadının bir adama olan aşkını tutkusunu izledik sanki. Bu da az önce bahsettiğim filmin genel temasının geyşa kültürü olmasının eksikliğiydi sanırım. İzlemeye başlamadan önce bu filmi izleyenin "geyşa olası gelir" diye tahmin ediyordum yanıldım.
İzledim ve "geyşa olasım gelmedi" ama yine de izlenmesi gereken bir film mi evet öyle 😉 Hikayeyi Akiva Goldsman, Arthur Golden’in Memoirs of a Geisha adlı romanından uyarlamış ve film 6 dalda Oscar adayı.
Filmde Geyşa yani esas kadın, Kaplan ve Ejderha, Hero, House of Flying Daggers gibi filmlerden tanıdığımız kalplerimizde yer edinmiş "bir daha bir daha" diye bağırtan Zhang Ziyi 😉 Ancak filmi ve Zhang Ziyi'yi izlerken geyşalığın ne olduğu konusunda biraz daha belirgin semboller görmek istiyoruz. Tamam geyşalığın fahişelik olmadığını net olarak anladık. Ancak filmde geyşa kültürünün anlatılması konusunun eksik kaldığını düşünüyorum. Bunun sebebinin de böyle bir filmin ABD yapımı olmasına bağlıyorum. Uzakdoğu yapımı olsaydı sanırım hikaye hem daha acıklı hem de içinde biraz daha duygulara çekiçle vuran mevzular barındırırdı 😉 Mesela Yimou Zhang çekmiş olsaydı sanırım zevkten dört köşe olurduk ancak şöyle bir ayrıntı varki; Tarihler boyu geyşa kültürünün hanımefendilik tanımı Japonlara has bir anlayışmış. Çinlilere göre ise geyşa denilen kadınlar fahişeden farksızmış. Dolayısıyla Japon bir yönetmenin elinden çıksaydı çok daha etkileyici bir film olacaktı. (bence)
Zhang Ziyi yine çok güzeldi yine çok zarifti ancak mavi lensler çok fazla sırıtıyordu gözlerinde. Daha orjinal görünebilir hale sokulsa iyi olurdu. Film oldukça uzun olduğundan bir süre sonra bir geyşayı değil de bir kadının bir adama olan aşkını tutkusunu izledik sanki. Bu da az önce bahsettiğim filmin genel temasının geyşa kültürü olmasının eksikliğiydi sanırım. İzlemeye başlamadan önce bu filmi izleyenin "geyşa olası gelir" diye tahmin ediyordum yanıldım.
İzledim ve "geyşa olasım gelmedi" ama yine de izlenmesi gereken bir film mi evet öyle 😉 Hikayeyi Akiva Goldsman, Arthur Golden’in Memoirs of a Geisha adlı romanından uyarlamış ve film 6 dalda Oscar adayı.