Kimdir?
Asıl adı "Neftali Ricardo Reyes Basoalto" olan Pablo Neruda, 12 Temmuz 1904’te Parral’da doğdu; 23 Eylül 1973’te Şili’nin Santiago şehrinde öldü. 20. yüzyıl şiirinin en önemli isimleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda diplomat olan Neruda, 1953'te Lenin Barış ödülü'nü, 1971'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Avrupa kültürü ile yağmalanan kendi uygarlığı arasında yaşadığı kimlik bunalımının, arayaşının üzerinde doğmuştur yeni Latin Amerika edebiyatı. Pablo Neruda da hiç kuşkusuz bu edebiyatın, çağdaş Latin Amerika edebiyatının en önemli isimlerinden biridir.
1904 yılında başlayan ve 1973 yılında faşist Pinochet darbesinden sonra “öldüğü” açıklanan Pablo Neruda, arkasında edebi dehasıyla olduğu kadar, siyasi duruşuyla da önemli bir miras bıraktı. Bu miras onun adını “Latin Amerika’nın en büyük ozanı kimdir?” sorusunun yanıtı olarak yazdırdı.
Mücadele dolu yaşam
Pablo Neruda’nın yaşamöyküsü, şiir ödülleri kazandığı okul yıllarından sürgün yıllarına, Avrupa’da ve bazı Latin Amerika ülkelerinde diplomatlıktan faşizme karşı savaşan İspanya için yardım grupları kurmaya, Komünist Parti senatörlüğünden Allende’ye bıraktığı Cumhurbaşkanı adaylığına çok zengin bir öyküdür. Şili’deki siyasi dalgalanmalara paralel olarak, bir dönem devlet görevi alırken; bir başka dönem yıllarını sürgünde geçirir Neruda.
Nobel Edebiyat Ödülü’nü de, Stalin Ödülü’ne de alacak kadar herkesin “zorunlu takdiri”ni kazanmış, düşmanlarının bile “iyi bir ozan” demek zorunda kaldığı bir şair, bir siyasetçidir. Bu hareketli ve mücadele dolu yaşamı, Pinochet’nin faşist darbesinin hemen ardından “öldüğü” yönündeki resmi açıklama ile son bulur. İşte bu hayatın, Latin Amerika’nın ve İspanyolca’nın şiiridir onun yazdığı...
Siyasi şiirin ustası
İspanyolca’nın en büyük şairlerinden biridir Neruda. Özellikle İspanyolca konuşan ülkelerde kısa zamanda üne kavuşur. İspanya İç Savaşı’ndan sonra giderek siyasallaşan şiirlerini, Cemal Süreya şöyle anlatır: “Bugüne dek yazılmış siyasal şiirin en yüce örneğidir ‘Evrensel Şarkı’. Mayakovski de, Eluard da, Aragon da, Nâzım Hikmet de çok güzel siyasal şiirler yazdılar. Ama bütün öğeleri sürekli olarak kullanarak, siyasal şiirin bir çeşit sistematiğini ilk kez Neruda kurdu. Bir insanın değil, bir ülkenin değil, koskoca bir kıtanın öfkesi, umudu, dayatması var Evrensel Şarkı’da. Bu niteliğiyle şairler içinde haklı olarak en büyük etkinliği de o sağladı. Ve adını çağımız şairlerinin en büyüklerinin arasına yazdırdı”.
Eşyanın kötü tadı
Pablo Neruda’nın kendisi ise şiirini “eşyanın kötü tadını taşıyan” bir şiir olarak niteler: “Tere batmış, dumana gömülmüş, zambak ve sidik kokan, ticaretin ezmeye çalıştığı, yasaların içinde, yasaların ötesinde bir şiir; utanç verici davranışlarımız gibi.., siyasal bağlanmalar, kafa tutmalar, kuşkular gibi, sözlerimiz gibi, hayvanlar gibi, (...), saf olmayan bir şiir; sonunda güvencinin pençesinde perçinlenen kusursuz bir şiir...”
Cemal Süreya, Pablo Neruda’nın şiir anlayışını aktaran bu sözlerini açıklarken şöyle diyor: “Yaşanan hayatı görmek istiyor şiirde. Bununla yetinmiyor. Yaşanacak hayatın güçlü izlerini de taşısın istiyor şiiri. Ek bir dünya yaratmak değil, onun şiirden beklediği, dünyamızı büyütmek istiyor.”
Başka kitaplarla hapsedilmek için yazmıyorum
ya da zambağın somutlaşmış çırakları için değil
gelip geçecekler için, gereksindikleri
ay, su, düzenin değişmez temelleri
ekmek, şarap, ve okullar, gitarlar ve el aletleri için.
evrensel.net
siir.gen.tr
Asıl adı "Neftali Ricardo Reyes Basoalto" olan Pablo Neruda, 12 Temmuz 1904’te Parral’da doğdu; 23 Eylül 1973’te Şili’nin Santiago şehrinde öldü. 20. yüzyıl şiirinin en önemli isimleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda diplomat olan Neruda, 1953'te Lenin Barış ödülü'nü, 1971'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Avrupa kültürü ile yağmalanan kendi uygarlığı arasında yaşadığı kimlik bunalımının, arayaşının üzerinde doğmuştur yeni Latin Amerika edebiyatı. Pablo Neruda da hiç kuşkusuz bu edebiyatın, çağdaş Latin Amerika edebiyatının en önemli isimlerinden biridir.
1904 yılında başlayan ve 1973 yılında faşist Pinochet darbesinden sonra “öldüğü” açıklanan Pablo Neruda, arkasında edebi dehasıyla olduğu kadar, siyasi duruşuyla da önemli bir miras bıraktı. Bu miras onun adını “Latin Amerika’nın en büyük ozanı kimdir?” sorusunun yanıtı olarak yazdırdı.
Mücadele dolu yaşam
Pablo Neruda’nın yaşamöyküsü, şiir ödülleri kazandığı okul yıllarından sürgün yıllarına, Avrupa’da ve bazı Latin Amerika ülkelerinde diplomatlıktan faşizme karşı savaşan İspanya için yardım grupları kurmaya, Komünist Parti senatörlüğünden Allende’ye bıraktığı Cumhurbaşkanı adaylığına çok zengin bir öyküdür. Şili’deki siyasi dalgalanmalara paralel olarak, bir dönem devlet görevi alırken; bir başka dönem yıllarını sürgünde geçirir Neruda.
Nobel Edebiyat Ödülü’nü de, Stalin Ödülü’ne de alacak kadar herkesin “zorunlu takdiri”ni kazanmış, düşmanlarının bile “iyi bir ozan” demek zorunda kaldığı bir şair, bir siyasetçidir. Bu hareketli ve mücadele dolu yaşamı, Pinochet’nin faşist darbesinin hemen ardından “öldüğü” yönündeki resmi açıklama ile son bulur. İşte bu hayatın, Latin Amerika’nın ve İspanyolca’nın şiiridir onun yazdığı...
Siyasi şiirin ustası
İspanyolca’nın en büyük şairlerinden biridir Neruda. Özellikle İspanyolca konuşan ülkelerde kısa zamanda üne kavuşur. İspanya İç Savaşı’ndan sonra giderek siyasallaşan şiirlerini, Cemal Süreya şöyle anlatır: “Bugüne dek yazılmış siyasal şiirin en yüce örneğidir ‘Evrensel Şarkı’. Mayakovski de, Eluard da, Aragon da, Nâzım Hikmet de çok güzel siyasal şiirler yazdılar. Ama bütün öğeleri sürekli olarak kullanarak, siyasal şiirin bir çeşit sistematiğini ilk kez Neruda kurdu. Bir insanın değil, bir ülkenin değil, koskoca bir kıtanın öfkesi, umudu, dayatması var Evrensel Şarkı’da. Bu niteliğiyle şairler içinde haklı olarak en büyük etkinliği de o sağladı. Ve adını çağımız şairlerinin en büyüklerinin arasına yazdırdı”.
Eşyanın kötü tadı
Pablo Neruda’nın kendisi ise şiirini “eşyanın kötü tadını taşıyan” bir şiir olarak niteler: “Tere batmış, dumana gömülmüş, zambak ve sidik kokan, ticaretin ezmeye çalıştığı, yasaların içinde, yasaların ötesinde bir şiir; utanç verici davranışlarımız gibi.., siyasal bağlanmalar, kafa tutmalar, kuşkular gibi, sözlerimiz gibi, hayvanlar gibi, (...), saf olmayan bir şiir; sonunda güvencinin pençesinde perçinlenen kusursuz bir şiir...”
Cemal Süreya, Pablo Neruda’nın şiir anlayışını aktaran bu sözlerini açıklarken şöyle diyor: “Yaşanan hayatı görmek istiyor şiirde. Bununla yetinmiyor. Yaşanacak hayatın güçlü izlerini de taşısın istiyor şiiri. Ek bir dünya yaratmak değil, onun şiirden beklediği, dünyamızı büyütmek istiyor.”

Başka kitaplarla hapsedilmek için yazmıyorum
ya da zambağın somutlaşmış çırakları için değil
gelip geçecekler için, gereksindikleri
ay, su, düzenin değişmez temelleri
ekmek, şarap, ve okullar, gitarlar ve el aletleri için.

evrensel.net
siir.gen.tr