"In my restless dreams,
I see that town:
Silent Hill..."
Inanilmaz detaylarla donatilmis bir sehirde (sokak isimlerinin bile oyunla baglantisi var...) geçen, inanilmaz atmosferiyle (Içinde hiç bir yaratigin olmadigi, hiç bir yaratigin çikmiyacagini bildiginiz bir koridorda bile insani sonua kadar geren), Akira Yamoka'nin oyunla muhtesem uyumlu müzikleriyle, sen ben bizden biri diyebilicegimiz dogal karakterleriyle (O Heather yok mu... Yanan iki maddeyi karistirip elini yaktiginda ciglik atmamasi için agzini kapatmasi ve küçük bir kiz gibi köseye sinmesi. O an yanimda olasa sarilirdim :roll: ), bunu yapan psikopat olmali dedirticek canavar ve özellikle mekan tasarimlariyla (3.oyunda cidden zihnin en karanlik yönlerini zorliyicak derecede tasarimlar vardi. Yaratiklar çok iyi degildi evet ama o mekanlar... Bir deha ürünü) senaryonun islenisiyle kült denebilicek tek öte güzel bir oyun serisi. Bu seriyle ilgili ne desem azdir.
Ilk oyunu oynayamadim. Ama hakkinda herseyi her detayi, birden fazla walkthrough'yu ve oyunla ilgili gizli sakli herseyi okudum.
Ikinci oyunu iki defa bitirdim (Ki ikinci bitirisim gizli olan rebirth ending'ti), gizli olan dog ending'in videosunu buldum bir yerden (Ne yazik ki hiçbir Ufo ending'i bitiremedim). Maria'nin çekiciligiyle büyülendim, Suicide Ending'te Mary'nin gerçek mektubunu okuyunca agliyicak kadar oldum (En sonundaki James, you made me happy demesi yok mu. Muhtesem bir seslendirme, denizin altindan kamera çekimiyle. Izleyenler varsa demek istedigimi anlarlar.)... James'in gerçegi ögrendigi sahneyi kim unutabilirki. Koltuga yigilmasi, kameranin yavas yavas etrafinda dönmesi ve çalan Room 312 (Böyle bir sahne filmlerde zor bulunur.). Sonra odaya giren Laura'nin bagirmalari ve James'in tepkisi. Tek kelimeyle bu oyun yasiyor dedirtiyor insana. Ya da Angela'nin son alevli merdivenlerde yukari sonsuzluga çikarken, James'in alevlere kast edip "Burasi çok sicak" demesinden sonra "Onlari görüyor musun? Benim için her zaman böyle görünüyordu" demesi (Ki Angela'nin hikayesini bilenler ne demek istedigimi anliyicaktir). Eddie'nin paranoyasi ve bunun James'in karakteriyle olan ilgisi (Eddie'nin ölmesi James'in bir katil oldugunu çok daha güzel vurguluyor). Ve tabi ki "James Honey" demesiyle Maria... Bir de piramit kafa var ki. Bir yaratik bir oyuna bu kadar mi derinlik katar (aslinda her yaratik James'in bilincalti tarafaindan olusturuldugu için hepsinin bir anlami var). Simdi oyunla ilgili aklima gelen bazi ufak detaylar...
- Oyunun basinda Angelay'i gördügümüz mezarlikta, mezar taslarindan birine James S yaziyor gerisi silinmis (Yüksek çözünürlükte belli oluyor.
- Oyunun basindaki tuvalette duvardaki bir posterde Heaven's Night barinin bir ilani var altinda bir sarkici resmi var ve Maria'yla tipatip ayni (Maria'nin son derece seksi giyinmesi ve Heaven's Night'in anahtarina sahip olmasini bu mu açikliyor?). Sanirim james oyunun basinda bu ilani görüyor ve bilincaltina bu yerlesiyor (Yaratiklari James'in bilincaltinin yarattigini söylemistim). Böyle olunca da Silent Hill Maria'i Hevan's Night'taki sarkiciyi örnek alarak yaratiyor (Ki Maria'nin senaryosunda da bazi seyler açiklaniyor).
- Oyunu ikinci oynayisinizda açilmayan çogu kapi aciliyor (3. 4.'de daha fazla açiliyordur). Bunlardan birinde eski enginizasyon mahkemesindeki piramit kafalarin resmi var.
- Piramit kafanin neyi temsil ettigini çou kisi anlamistir sanirim 😉
- Oyunun sonlarina dogru (Laura'yla Mary'nin ona verdigi mektup hakkinda konustuktan sonra) inventory'nizi kontrol edin, Mary'nin size verdigi mektubun orda olmadigini görüceksiniz. Ki Laura'nin anlattigina göre nun dogum günü 10 gün önceymis (Ya da on hafta mi.). Mary'de Laura'ya verdigi mektupta Laura'nin dogumgününü kutladigina göre Mary aslinda 3 yil önce ölmemis oluyor. Belki 3 gün önce öldü ama James'in bilinçalti yine Silent Hill'in karanlik güçleri yardimiyla bu olayi çok daha geriye atti.
- Laura küçük masum bir çocuk oldugu için bilinçalti tertemiz o yüzden hiçbir yaratik görmüyor, onun için hiç bir yaratik yok.
Simdilik aklima gelen ayrintilar bunlar daha aklima geldikçe yazarim...