Sizin gitar eğitim serüveniniz nasıldı

Merhabalar sevgili abilerim , kardeşlerim sizin elektro gitarı öğrenme serüveniniz, kaynaklarınız nasıldı bu süreçte nelere dikkat ederek ilerlediniz?
 
Ben kendi adıma yanlış yaptığım kısımları yazayım belki ders alıp yapmayan olur. Öncelikle ilk gitarımı alalı 20 yıl oldu. Bu süreçte doğru düzgün ne metot takip ettim ne eğitim aldım. İnternetten basit akorlar öğrenip basit şarkılar çalmayla başladım. Yanlış teknikler geliştirdim düzeltmesi çok uzun zaman aldı. Sistemli bir şekilde teknik, teori, şarkı çalışma, analiz, kulak çalışıp gelişmek yerine saçma sapan şeylerle uğraştım. Gitar çalmadan ekipman peşine düştüm. Doğru düzgün ilerlemeyip, iki riff, ucundan solo, azıcık hızlı bir lick çalıp kendimi bir şey yapıyorum sandım. Bugün müziği de pek çok kişi gibi dile benzetirsek dil bilmeden kendi kendime boş boş konuşup durmuşum. işin garip tarafı da anlaşılmayan şeylerin güzel gelmesi durumu mudur bilmiyorum ama o an farkına varmadım muhtemelen.

Şimdiki bakış açımla yeniden başladığım zamana dönmüş olsam, sürdürülebilir olması için ulaşabileceğim hedefler koyup, teori, teknik, şarkı çalışmak analiz etmek gibi bölümleri planlı bir şekilde götürmeye çalışırdım diye düşünüyorum. Günümüzde her ne kadar internette bolca seçenek olsa bile, en azından temeli düzgün oluşturana kadar ders alırdım. Ortak zevklerim olan zaten hayat akışında kısıtlı imkan olan müzisyen arkadaşlarımı daha fazla tutmaya çalışırdım. Müziği tutku derecesinde seven, yıllardır uzun zaman ayırmış biriyim. Yine de ucundan da olsa bulaştığım için kendimi şanslı hissediyorum ama bence daha da iyisini yapabilirdim belki diye düşünüyorum.
 
Metallica özentiliğiyle gitara başlamış ergen ordusundan bir üyesiydim. Sene 2000, o zamanlar Serter Bağcan'ın LayLayLom mağazaları vardı. "Gitar alana 5 ders bedava" kampanyasına katıldık. Ders veren abi, tipik bir "sahil gitaristi yetiştirme hocası" idi. Ondan 4-5 adet akor ve temel şeyleri aldıktan sonra, tab bulma, mümkünse orjinal tab bulma macerası başladı. Bi yandan da vcd formatına çevrilmiş VHS gitar dersleri izlendi. Sonra 2003 gibi, müthiş özenle yazılmış powertab'ları internet kafede diskete koyup eve getirip çalışma başladı. 2006-2007 gibi powertab kapanınca mecburen guitarpro ile devam ettim.
 
Gitar çalmadan ekipman peşine düştüm.

Çok doğru bir tespit. Nasıl vücut geliştirmenin %60'ı beslenme ise bu işin de %90'ı tuşe. Ben de zamanında diyordum ki abi gitarim dandik daha iyisi olsa daha güzel çalarım. Bu işler zaman kaybı. Çok fazla ekipman peşinde koşmadan, şarkı peşinde solo peşinde koşmadan, her gün bilinçli şekilde pratik yapılmalı.

Gitar çalabilmenin "bence" iki ana kuralı var. 1- Finger independence. 2- Metronom ile çalışmak. Bu ikisi oturursa zamanla çalmak istenen her şarkı çalınır.
 
Metallica özentiliğiyle gitara başlamış ergen ordusundan bir üyesiydim. Sene 2000, o zamanlar Serter Bağcan'ın LayLayLom mağazaları vardı. "Gitar alana 5 ders bedava" kampanyasına katıldık. Ders veren abi, tipik bir "sahil gitaristi yetiştirme hocası" idi. Ondan 4-5 adet akor ve temel şeyleri aldıktan sonra, tab bulma, mümkünse orjinal tab bulma macerası başladı. Bi yandan da vcd formatına çevrilmiş VHS gitar dersleri izlendi. Sonra 2003 gibi, müthiş özenle yazılmış powertab'ları internet kafede diskete koyup eve getirip çalışma başladı. 2006-2007 gibi powertab kapanınca mecburen guitarpro ile devam ettim.

Tam olarak aynı seneye denk gelir mi bilemiyorum ama 2000-2001 dönemi olması gerek LayLayLom'dan bir adet Jackson alıp bahsi geçen kursa birkaç sefer katılmıştım. Hatta bir keresinde kurs veren arkadaşa bak hocam şöyle de melodiler üretiyorum falan gibi göstermiştim, bir an nostalji oldu ama muhtemelen kısa süre devam eden bu kurs olayını (zaten mağazaları falan da kapattılar) bilen birini görünce yazmak istedim.

Ben pek bir faydasını göremedim ama yine de güzel bir aktiviteydi.

---

Konuya daha genel cevap vermem gerekirse benim serüven tesadüfen bir klasik gitarı elime almamla başladı. Tanıdık bir abimiz vardı, o da bir miktar çalıyordu ama gamları falan bilmiyormuş. Ben temel akorları falan bir şevkle öğrenip sonraki aşamaya geçeceğiz diye heyecan yaparken benim bildiğim bu kadar dedi, o an yaşadığım hayal kırıklığını hala hissederim.

Bunlar 2000'den önceydi. O dönem nette özellikle Türkçe kaynaklar arasında gam bilgileri falan yoktu. Ben de kendi kendime pattern'ler yaratıp bunları internete yüklüyordum. Serüven böyle kör topal başladı ama özellikle çalım teknikleri konusunda hep mevzuya hakim insanlardan öğrenememiş olmanın eksikliğini yaşadım.

Tavsiye kısmını da ekleyeyim: Çalım teknikleri için mümkün mertebe bilen birinden ders almak en kolay çözüm, onun haricindeki tüm gidişata beklentilerinize göre yön verebilirsiniz. Yani çalmaktan muradınız nedir, ne yapmayı amaçlıyorsunuz, o şekil devam edin derim.
 
Ne güzel bir başlık, ne güzel bir giriş.. Teşekkürler..
Tam 32 yıl oldu. Önce bir hocadan, gitarı öğrendim. Çalmayı değil, gitarı. Anlamaya başlayınca (ki inanın zaman aldı), çalma serüveni başladı. Önce klasik, hop akustik gitar.. Ee " ama ben rock çalacaktım" derken hoop elektro gitar.

Önce dinleyerek taklit etmeler, sonra VHS videolardan eğitim, klip ne bulursam taklit etmeler... Sonra fotokopi tab'lar... Silik çıkan tabları kalemle tekrar yazmalar (Çok özlediğim, rezillik günlerim). Bu kısım muhtemelen benim jenerasyonum için kaçınılmaz bir yoldu.

Sonra bir dönem oldu. Tekdüze gitti herşey. Plato evresi. Aynı şeyleri çalmalar, aynı legatolar, aynı armoniler... Dönüp dönüp aynı kalıplar. Ne yapsam olmuyor. Anladım ki bazı şekiller yerleşmiş kafama. Resmen yuva yapmış. O şekiller içinde çalıp duruyorum. Çalabileceğim notalar ve kesinlikle çalmamam gereken notalar arasında, müzikal bir hapis hayatı. "Bakmadan mı çalsam?" dedim önce. Yok. Baķmayınca da olmuyor. Şekiller hep kafada. Yanlış nota korkusu. Çıkamıyorum.
Ve ne yaptım? Başa döndüm. Gitarı anlamaya çalıştığım zamana. Yanlış nota yoktu. Bozuk ses yoktu. Eşikten, köprüye doğru dizilen dizilen notalar. Tele aktarılan farklı kuvvet ve basışlar ve hatta teli bırakmayışlar ve devamlılık (Bence, tuşe tabiri bunu tam açıklamıyor gibi). Tel titrer, ulaştığı frekansa göre ses verir, ağaç bu frekansla rezonansa girer, sese katılır...

O dakikada, o basmaya çekindiğim notalar, o kırık bozuk seslerle barışmaya başladım. Kurtarıcım oldular sonra. Ki bu, zaten kendisi de başlı başına bir kalıp olan tampere sisteminin içindeki çırpınışlardı sadece. Sonra baktım ki, kulağımda bu ülkede büyümüş olmaktan gelen kırık notalar da var. Ee gitar perdeli, onu n'apcaz?
Derken baktım ki, tam ses yarım ses çıkmak için kullandığım bend tekniğiyle, bu arızalı (!) notaları alabiliyorum (bir de bend yaparken ağzımı yüzümü acı çekiyor gibi sekilden şekile sokmam da gerekmiyor). Ee peki bunlar, tremolo bar'la olur mu? Baktım öýle de oluyo. Hoşgeldin gitar. Döndük başa.

Kapılar açıldı bir kere. "Peki hangi tarz çalarken kullanıcam bu notaları?" diye bir soru çıktı içimden. Zor susturdum. Hâlâ kafada kalıplar var, tarzlar var. Tarz ne abi ya? Gitarını çal işte. 10 yıldır gıkım çıkmıyor neyse ki. (Kamu spotu: "Selamlar, Dominik Gombiştayn RG-12 gitarım var. Metal çalabilir miyim?"
"Çalarsın güzel kardeşim")

Şimdi ne yapıyorum? Sabahtan akşama işte çalışıp, akşam eve gelmeler, yemek, hanımla sohbet muhabbet. Sonra, yarım saat bile olsa odaya çekiliyorum, çalmak için. (Haftasonları 2 saat çalmama bile bişey demiyor iki gözümün çiçeği).
Looper pedalıma birşeyler kaydediyorum. Üstüne başlıyorum çalmaya. Fusion, rock, arabesk, blues, swing, hard-rock.. Ne gelirse. Ve tam gelişine... Kolay mı, artık 1000 tane nota çıkıyor aletten..

Çok uzattım farkındayım, özete geleyim. Hocalar, dersler, metotlar elbette ki önemli. Ama bunlar, seni sadece biryerden bir başka yere bırakıp, sonra da gider (yeni birilerini, aynı yerden alıp aynı yere bırakmak için. Tur otobüsü gibi bişey). Oysa bu bir yol. Bir yerden başka bir yere gitmektense, yolun kendisidir güzel olan. Ki o da sanırım gitarı anlamaya çalışmak. O da sende bitiyor...

Bu toprakların en kıymetlilerinden Erkan Oğur, Bir Ömürlüķ Misafir albümünün içinde, kendi müzisyenliği ile ilgili olarak "Gitar müziğini anlayabilmekteyim" der sadece. O kadar sade ve o kadar derin. Bize de nasip olur umarım birgün..
Sağlıcakla kalın 👋
 
Bende şuan
yousician uygulaması seviye 8deyim.
Guitar aerobics o günkü etüt
365 rhytm o günkü etüt
İgor paspalj intermediate alternate picking
Biraz caged sisteminde pentatonic çalışıyorum.
1 yıllık serüvende hatalarımı günü bölmemeyi görüyorum. Ya sadece yousician kullanıyordum yada sadece bir konuda egzersiz yapıp günde 1 saatte bırakıyordum. Şimdi çalışma süremi arttırıp her konuda kendimi geliştirmeye verdim. Gençken hobiler edinmediğimiz o zaman yapmamız gereken işlere 32 yaşında başlarsak böyle olur. 🙂 iş hayatı ev hayatı hanım çocuk derken zor olsada beyni birşeylere yormak gerek. Gitarı ve öğrenmeyi kendime bir kaçış noktası olarak koydum.
 
14 yıl kadar önce Selim Işık'ın YouTube'daki ilk derslerini izleyerek öğrenmiştim. Bugünkü kadar geniş içerikli başka platform ya da kanal sanırım yoktu o zamanlar. Ders alma imkanım olmadı, bu şekilde kendim ilerlettim. Ancak bugün tavsiye isteyen herkese önce bir parça olsun yüz yüze ders almasını öneriyorum. Çünkü kendi kendine öğrenirken insan yaptığı hatanın çok farkına varamıyor. Sonra düzeltmesi de bir o kadar zor oluyor.
 
14 yıl kadar önce Selim Işık'ın YouTube'daki ilk derslerini izleyerek öğrenmiştim. Bugünkü kadar geniş içerikli başka platform ya da kanal sanırım yoktu o zamanlar. Ders alma imkanım olmadı, bu şekilde kendim ilerlettim. Ancak bugün tavsiye isteyen herkese önce bir parça olsun yüz yüze ders almasını öneriyorum. Çünkü kendi kendine öğrenirken insan yaptığı hatanın çok farkına varamıyor. Sonra düzeltmesi de bir o kadar zor oluyor.
Kesinlikle katılıyorum 2 yıl önce gitara başladım kendim öğrenirim dedim ama beceremedim daha sonra izlenim olsun diye bir ders aldım ve çok işime yaradı o dersten sonra ders almadım ve sadece çalım tekniğimi en az 5 defa değiştirmişimdir.
 
Son düzenleme:
Metotların pratikte hiçbir anlamı yok benim için. O yüzden başladığımda da kendime hoca olarak halihazırda dinlediğim gitaristleri seçmiştim. Slash, Gary Moore, Hendrix, Gilmour, Blackmore, Clapton, Wylde, Satriani gibi gibi. Çok da iyi öğretici oldular benim için.
Daha sonra farklı öğretmenlere yönlendirdiler Gilbert, Vai, Malmsteen, Bettencourt, Van Halen, Dimebag, Jason Becker, Marty Friedman, Lukather, Reb Beach gibi gibi.
Sonra onlar da yeni öğretmenler önerdi Petrucci, Govan, Holdsworth, DiMeola, Robert Fripp, Steve Howe gibi gibi. Öğrenimim hala devam etmekte.
Tüm bunlardan sonra henüz yeni eğitim metotlarına başladım... Pratikte etkisi olan metotlar pek yok. Ne yapacağından çok nasıl yapacağını göstermekle meşguller. Ne yapacağını bilmeyen birisi için nasıl yapacağını öğrenmenin pek de bi esprisi yok.
 

Geri
Üst