Yaşam ve Parçaları

yaşamı,alabildiğine karmaşık,parçalanmış,çok kocamanbir makine olarak düşünün...parçaları yetilerimizi,içgüdülerimizi,tutkularımızı,gereksinmelerimizi canlandırır...makineyi en ii biçimde çalıştırmamız için,onu en ii şekilde kurmak gerekir;bu iş de,daha ustası doğmadığından yapılamaz;makine,bütün bilgilerimizi saptırı...bilgi derken,onu toplumsal destekler ve hatta bazen topluma kulak asmadan sürdürülecek kişisel yaşam çerçevesine yerleştirip işletmei anlatmak istiyorum...
Bu makinenin parçaları,insanı şaşırtacak kadar kolayca birbirine uyar...onları ne şekilde birleştirirseniz birleştirin,hemen uum sağlarlar,tamamı çalışır,başını alır gider verilenle a da kendisine bırakılanla yetinir;insan gibi kolunu bacağını keser,gözünü çıkarır,kulağını koparırsınız;burnunu çıkarır,üzünü dağıtırsınız,kör,sağır,topal burakırsınız,o yine yaşamak ister çünkü:
UFACIK BİR ŞEYLE YETİNEN BU SONSUZLUKTA KÜÇÜK BİR DAMLADIR O....
 
evet hem de mükemmel parçalarız...ama çoğu insan kendine gözlerini yummuş...kendindeki güzelliklerin farkına varamıyor...sonra da HERKESLEŞMEK başlıyor...insanlar birbirlerine benzemek için didinip duruyorlar...
 
ama bence birbirine benzemek son derece yanlıs bir hareket. dunya farklılıklar farklı renkelr oldukça guzeldir. ayrı farklı dusunceler ortaya çıkmassa nasıl ilerleme olacak bu dunyada. birbiriyle farklı ama uyumlu bireyler lazım bu dunyaya
 
TEAR_OF_SOUL demiş ki:
Ben bi parça olduğumu düşünmüyorum.Ben hayatın ta kendisiyim.[/quot

evet hepimiz başka hayatların kendisiyiz...hepimiz ayrı bi dünyayız ama yaşadığımız dünya/evren/sonsuz boşluk bir ve biz de onun birer parçasıyız...tıpkı okyanusun damlalardan oluşması gibi...damla tek başına düşünüldüğünde küçk gelebilir ama okyanusu oluşturan bir parçadır ve aslında büyük bişeydir...damla tek başına varolabilir kendi kçük bi dünyası vardır ama bir damla olmazsa o okyanusta o eksiktir...parçalar olmazsa bütün olmaz...
 
TEAR_OF_SOUL demiş ki:
Ben bi parça olduğumu düşünmüyorum.Ben hayatın ta kendisiyim.[/quot

evet hepimiz başka hayatların kendisiyiz...hepimiz ayrı bi dünyayız ama yaşadığımız dünya/evren/sonsuz boşluk bir ve biz de onun birer parçasıyız...tıpkı okyanusun damlalardan oluşması gibi...damla tek başına düşünüldüğünde küçk gelebilir ama okyanusu oluşturan bir parçadır ve aslında büyük bişeydir...damla tek başına varolabilir kendi kçük bi dünyası vardır ama bir damla olmazsa o okyanusta o eksiktir...parçalar olmazsa bütün olmaz...
 
thermopylai demiş ki:
evet hepimiz başka hayatların kendisiyiz...hepimiz ayrı bi dünyayız ama yaşadığımız dünya/evren/sonsuz boşluk bir ve biz de onun birer parçasıyız...tıpkı okyanusun damlalardan oluşması gibi...damla tek başına düşünüldüğünde küçk gelebilir ama okyanusu oluşturan bir parçadır ve aslında büyük bişeydir...damla tek başına varolabilir kendi kçük bi dünyası vardır ama bir damla olmazsa o okyanusta o eksiktir...parçalar olmazsa bütün olmaz...

İşte şimdi oldu 😀
 
En çokda ait olamadığımız zaman parça oluyoruz.Kimseye dahil olamayınca depreşiyor bütüne olan ilgimiz.Ne kadar çok çaresiz o kadar çok parça,ne kadar çok parça o kadar çok "aidiyet".
 
TEAR_OF_SOUL demiş ki:
Ben bi parça olduğumu düşünmüyorum.Ben hayatın ta kendisiyim.

Bu çok sıkı bir söz gerçekten. Kendimizi hayatın birer parçası gibi düşünmek, sadece bizi bir şeylere uymaya, takip etmeye itecektir. Ama hayatı kendimiz olarak görmek, onu yönlendirmemize ve istediğimiz parçaları çıkartıp, eklemey olanak sağlayacaktır.
 
Belki de benim yasadigim hayat, sevdiklerim, sevmediklerim, gordugum, tattigim hersey, siz, dunya, evren, sadece benim hayal urunumden ibaretsiniz ya da ben sizin haylinizde var olan biseyim sadece! Butun ne? parca ne? hayat ne? varolus ne? yokolus ne?
...
🙂
 
Her zamn ihtimaller mahvetmiyormu bizi zaten, ya böyle dğilse ,ya herşey gerçek değilse diye..bu doğru mu yanlış mı bilinmez ama felsefede bu bir metoddur şüphe metodudur, şüpheler insanı en sonunda kendinden şüphe edemeyeciği şeye götürür ki hakikat ordadır zaten...Yaşam bir hakikat mıdır orasını da bilemeyiz ama dilediğimiz nihai mutluluğu parçalarının uyumunda ararız hep..parçalar ne kadar uyumluysa okadar mutluyuzdur ne yazıkki
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Re: Yaşam ve Parçaları...

thermopylai demiş ki:
yaşamı,alabildiğine karmaşık,parçalanmış,çok kocamanbir makine olarak düşünün...parçaları yetilerimizi,içgüdülerimizi,tutkularımızı,gereksinmelerimizi canlandırır...makineyi en ii biçimde çalıştırmamız için,onu en ii şekilde kurmak gerekir;bu iş de,daha ustası doğmadığından yapılamaz;makine,bütün bilgilerimizi saptırı...bilgi derken,onu toplumsal destekler ve hatta bazen topluma kulak asmadan sürdürülecek kişisel yaşam çerçevesine yerleştirip işletmei anlatmak istiyorum...
Bu makinenin parçaları,insanı şaşırtacak kadar kolayca birbirine uyar...onları ne şekilde birleştirirseniz birleştirin,hemen uum sağlarlar,tamamı çalışır,başını alır gider verilenle a da kendisine bırakılanla yetinir;insan gibi kolunu bacağını keser,gözünü çıkarır,kulağını koparırsınız;burnunu çıkarır,üzünü dağıtırsınız,kör,sağır,topal burakırsınız,o yine yaşamak ister çünkü:
UFACIK BİR ŞEYLE YETİNEN BU SONSUZLUKTA KÜÇÜK BİR DAMLADIR O....

soyuttan somut olanı anlamazlar...parçaları bölerler ve dağıtırlar heryere...o parçaları aramakla geçer zaman...sonrasında bulunan parçalar yerine konur...duvarlar yıkılır,saklananın gizemi artık senin olur...o gizem sensindir...kendini bulursun ve o zaman kendini yaşadığına inanırsın...yarım kalan birşey yoktur...arda kalan da birşey yoktur...diğer damlaların farkında olmadan yapmaya çalıştıklarını farkına vararak yapmışsındır...boşluklar yoktur artık...farklı boyutlarda da eksik yoktur...parçalar artık vardırlar,yaşamın geri kalanı artık rahat geçecektir...yokoluşa engel olmak o zaman ferahlatır...

her ne yaparlarsa yapsınlar damla yaşamak ister tabi ki...ama kendine yaptıklarını düşünmez...labirentleri kendisi yaratır...düşüncesi kendisini boğar...okyanustaki damla griye döner...sonsuz artık ona acı verir...sonra da bu acıyla büyür ve sosuza karşı çıkar...okyanusun önemi yoktur o zaman.çünkü okyanustan daha yoğundur...en dibe düşmüştür...

farkına varınca herşey güzel oluyor değil mi thermopylai?farkına varabildiğin için uçabiliyorsun...rüzgarlara gerek kalmıyor farkına varınca...zaman da yok oluveriyor...işte o yüzden sen okyanustaki diğer damlalardan farklısın...iyi bak ona...diğer üç damlada kendini görebildiğin sürece dğer üç damla sana yi bakacaklardır...tutun o zaman,düşme...sen biliyorsun...
 

Geri
Üst