Yeni Bir Sol Kroşe: RED Dergisi

  • Konuyu açan Konuyu açan Bahtiyar_
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

B

Bahtiyar_

Biz bu çarkı Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça REDDEDİYORUZ! Ve, 'KIZIL' rengi seviyoruz .
tanitimredgq8.jpg


RED: Siyasi Çerçeve

Bu ülkenin bugününde yaşayan ve sokaktaki insanla aynı dili konuşan sol, yeniden sokağa çıkıyor! Sol, kendine uygun görülen apolitik locaları ve devrimcilikten vazgeçmesi kaydıyla kabul edildiği “gerçekçi” siyaset zeminlerini reddediyor. Düzen içi çelişmeler temelinde taraf olma dayatmasını, “ehven-i şer”i, “yaramaz çocuk”luğu, “sevimli afacan”lığı kabul etmiyor. Devrimciler, devrimci olmayanla “ortak bir payda”da bir araya gelmiyor. RED, devrimci değer ve anlayışları en başa yazıyor.

1. RED kaderini emekçilerle birlikte çizmiştir: Patronlara karşı işçiler her zaman haklıdır! RED gerçek emekçilerin, yaşamaları için alın terinden başka hiçbir olanağa sahip olmayanların yanındadır. Emekçilerin birliğinin yarattığı güç ve olanakları kendi çıkarları için istismar etmekten çekinmeyen ve her kritik süreçte sınıf düşmanlarına hizmet eden sendikal bürokrasiye/aristokrasiye karşı mücadelenin, patronlara karşı mücadeleden ayrılamayacağını bilir.

2. RED, her türlü ezilen kesimin güçlüler/ezenler karşısında savunusunu üstlenecektir.

3. Bugünün dünyasında ve bugünün Ortadoğu’sunda kararlı anti-emperyalizm, devrimciliğin zorunlu şartıdır. ABD’nin Ortadoğu’yu insanlarıyla birlikte parça parça etmeye çalıştığı ve bu saldırıya “BOP” (Büyük Ortadoğu Projesi) adı vererek işbirlikçilerine taşeronluk dağıttığı koşullarda, durumun “sakin” bir değerlendirmesi yapılamaz. ABD ile bölgedeki işbirlikçi odaklar arasında günaşırı değişen dengelerden, ilerici bir sonuç çıkarılamaz. Emperyalizme karşı mücadele, devrimciliğin ilk ve zorunlu şartıdır. RED Irak’ın şehirlerini emperyalizmin devriyeleri için cehenneme çevirenlerin, Filistin’deki çocuk generallerin yanındadır. Emperyalizmden barış ve demokrasi bekleyenlere karşı, ölerek özgürlük isteyenlerin yanındadır.

4. RED “Demokratik Avrupa”yı, “Emeğin Avrupası”nı reddeder. Çünkü RED 1848’lerin, 1871’lerin devrimci Avrupa’sını, Alman Nazizmine kıtanın dağlarını dar eden partizanların Avrupa’sını savunur. AB’den özgürlük dilenmez, Avrupa emekçilerinin AB karşıtı ayaklanmalarının yanında yer alır. Savunulacak tek Avrupa Birliği’nin emekçilerin kuracağı Avrupa Birliği olduğunu, emperyalist paktlardan halklara hiçbir hayır gelmeyeceğini bütün gücüyle haykırır.

5. RED Avrasya’da ya da dünyanın başka yerinde ABD merkezli emperyalist iktidarın kendi burjuvazisi lehine esnetilmesini hedefleyen kapitalist kampların herhangi birisine “devrimci merkez” etiketi asılmasına karşı çıkar. Sosyalizmden devraldığı mekanizmaları ilkel kapitalist birikim için seferber ederek elde ettiği güçle, diğer ülkelerin emekçilerini tehdit eden ya da iki kutbundan birini oluşturduğu eski dünya statükosuna özlem duyarak fırsat kollayan ikincil kapitalist merkezlerden medet ummaktansa bu iktidarları da devirecek devrimci kitle hareketlerine yaslanmayı esas alır.

6. RED’in pusulası, dünya çapındaki emekçilerin ortak devrimci mücadelesi ile belirlenen enternasyonalizmdir. Tek tek ülkelerdeki devrimci mücadelenin enternasyonalist perspektif olmaksızın başarıya ulaşmasının olanaksızlığının farkındadır. Ulusal bencilliğin devrimden önce de sonra da devrimciler için en büyük tehlikelerden birisi olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarmaz.

7. RED tüm milliyetçiliklerden ve dinsel gericilikten berrak bir biçimde ayrışmadan bu bölgede devrimci kalmanın olanaksız olduğunu savunur. Emperyalizmin siyaseti ulusal ve dinsel boğazlaşmaları kışkırtarak bölgede bir dehşet dengesi yaratmaksa, RED de milliyetleri ve mezhepleri birbirine düşürmeye çalışan emperyalizme karşı, halkların anti-emperyalist kardeşlik cephesi bayrağını yükseltecektir. Halkların kardeşliğini ve ortak çıkarlarını gözetmeyen hiçbir siyasi hat ve siyasi eylem anti-emperyalist değildir. Tersinden de ifade edebiliriz. Anti-emperyalist olmadan halkların kardeşliğini istemek olanaksızdır. Buradan hareketle, RED, Kürt halkının var olma hakkını reddeden ve emperyalizmin rızasını alarak alışılmış imha ve inkar politikasına girişmeye çabalayan Türk milliyetçiliğini de, Kürt halkının ezilmişliğini onları emperyalizmin piyonu haline getirmek için kullanan ve emperyalizme direnen Irak Halkına karşı silahlı hareketlere yönelen Kürt milliyetçiliğini de devrimci mücadelenin hedefi haline getirir. Aynı şekilde, RED Kıbrıs’ta emperyalist Britanya üslerine karşı çıkmadan, Birleşmiş Milletler eliyle uygulanacak bir sözde “çözüm”ü kabullenmeyi reddeder.

8. RED, bölgede emperyalizmin “BOP”una karşı, emek temeli üzerinde yükselen “KOP”u (Kızıl Ortadoğu Projesi) inşa etmek gerektiğini savunur. Bu, öncelikle emperyalizmin ve patronların dayattığı bütün paradigmanın reddedilmesini, hatta yerle bir edilmesini gerektirir. RED, bu çabanın küçük ama önemli bir adımıdır. RED, sokağın diliyle konuşan, günlük yaşamdan yola çıkarak siyasi gerçekleri teşhir eden, emekçilerin, kenar mahalle gençlerinin, yoksul öğrencilerin, ellerinde gururla taşıyacakları, liberal gevezelerin suratına tokat gibi çarpacakları bir gazete olacaktır. RED, patronların ve emperyalist ağalarının talan düzenine karşı, isyanın sesi olacaktır…

Şevkatle tavsiye edip ,eleştirilerinizi bekliyorum...
 
Dördüncü sayısından itibaren takip etmeye başladığım, beşinci sayısıyla beraber sıkı okuyucusu olduğum ve herkeslere de tavsiye ettiğim bir dergi oldu Red.

Frp, bilgisayar, internet gibi sanal dünya hakkında değil; gerçek dünya hakkında, hatta gerçek Türkiye hakkında son zamanlarda çıkan en kaliteli ve en çarpıcı dergi olduğunu düşünüyorum. Gecekondu kültürü bir yanda, sanatçılar ve bilinçli kitlenin aydınlığı diğer yanda.
Sokaktaki insanlardan burjuva insanı ve sanayicilere, politikacılardan sanatçılara, dünyanın dört bir yanındaki siyasi oluşum ve gelişimlerden şehir tanıtımları ve günlük sorunlara kadar geniş bir çerçeveden bakılıyor.
Kullanılan dil ve üslup gayet düzgün ve hoş. Yazılardan belirtilen sorunlara çözüm sunulması da olumlu bir yan. Ayrıca yazarlar, bugün birçok gazete ve dergide gördüğümüzün aksine okuyucularından ayırmıyorlar kendilerini. Zaten bu konseptte bir dergide elitizm, ayrım gibi bir şeyden söz etmek de mümkün değil.

İlk üç sayı cilt halinde 3,5 liraya satılıyormuş bayilerde ama sorduğum 1-2 bayide bulamadım. Biraz daha arayacağım, bulabilirim umarım.
 
RED Dergisi'nin ilk sayılarından sonra uzun bir süre sıkı takipçisi oldum ancak 1 Mayıs yazılarının ve değerlendirmelerinin olduğu haziran sayısından sonra dergi alenen gözümden düştü diyebilirim çünkü bu yazılar ancak ve ancak yalancılık ve iftira olarak adlandırılabilir. Hiç ama hiç yakıştıramadım.
 
'deerudolf' derginin uzun süre takipçisi oldum deyip sonra da yalancı, iftiracı diyorsun.Bu, dergiyi okuduğun sayılara haksızlık olmadı mı peki? Sanırım sitede çıkan Yurtsever Cephe-Taksim eleştirisine alındın. Sen o sırada orda mıydın? İkincisi 'Dağılanlardan mıydın?' Orada değilsen ya da 'dağılanlardan' değilsen alınmana gerek var mı?
Ve 'gelenek' bana lütfen 'sol liberal' nedir anlatır mısın? Yalnız bunu dergideki hangi yazılara dayanarak yaptığını söylersen memnun olurum.Öğrendiğimiz her kelimeyi kullanmak zorunda değiliz değil mi ama?
Siteyi merak eden arkadaşlar: www.reddiye.org
forum sitesi: www.redciyiz.biz
'lahanabebek' yılmak yok; aramaya devam.
'morgaine' forum kurallarını oku🙂
selamlar, sevgiler...
Ha, bu arada Red Eylül sayısı bayilerde: KRALINI TANIMIYORUZ!
 
Doğru diyorsun Nbahtiyar.. Bu son derece haksızca bir tutum ama bu haksızlığın sorumlusu ben değil, benim böyle düşünmemin sorumlusu dergi düşüncesidir. Yaptığım haksızlık, bir başka haksızlığın dolaylı sonucudur.
Açıklayayım...

Ne TKP'liyim ne de Yurtsever Cephe'li ama 1 Mayıs-Taksim mücadelesini yakınlarımla vermek istediğimden Ankara'dan kalkan otobüslerde TKP-Yurtsever Cephe grubunun içerisinde yerimi aldım. Beşitaş'ta, Dolmabahçe'de ve Taksim'de dağıtılan grupların içerisinde değildim çünkü sabahın erken saatlerinde DİSK, HÖC, Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri topluluklarının otobüsleriyle birlikte Kurtköy gişesinde kolluk kuvvetleri tarafından durdurulduk, hemen ardından da polisle ciddi bir arbede yaşadık. Aslında gün içerisinde İstanbul'da yaşanacakların habercisiydi bunlar ama haberlere pek konu olmamasının sebebi saatin 06.30-07.00 suları olmasıydı sanırım.

Belki şehir merkezine inemedik ve sadece İstanbul-Ankara yolunu trafiğe kapamakla direndik ama Dolmabahçe'de ve Beşiktaş'ta dağıtılanlar da bizimle aynı amaç uğruna orada bulunan kişilerdi.
Dağılanlar? Kısmen evet.. Kısmen diyorum çünkü her müdahalede kalabalığın yarısı göz altına alınıyordu. Bu grup, Dolmabahçe'deki polis müdahalesinden sonra dağıtıldı fakat hemen hemen yarım saat sonra Beşiktaş'ta tekrar toplandı. Grup; Beşiktaş'ta polis tarafındna tekrar müdahaleye maruz kaldı fakat tekrar toplandı ve en sonunda da azımsanamayacak sayıda insanla Taksim'e çıktı. Söz konusu grubun, gerek Dolmabahçe'de gerek Beşiktaş'ta çil yavrusu gibi dağılmadığı fotoğraflarla ve videolarla kanıtlıdır; Red'de yazıldığının aksine. Fotoğraf ve videoların ötesinde bahsettiğim olayları bizzat yaşamış arkadaşlarım da var. Bu da bana yeterli zaten...

TKP ya da Yurtsever Cephe eleştirilemeyecek topluluklar değildir. Sol düşünceye sahip olduğu savını ortaya atan bir derginin "düzgünce" eleştirisini yapması zaten olması gereken bir tutumdur, gelişim bu sayede yaşanır. Ancak ortaya sunulan yazı aleni biçimde iftira/suçlama içeriyorsa bir okuyucu ve tüketici olarak "şehir merkezinde" dağıtılanlardan olmasam da (hatta orada olmayabilirdim de) alınmama son derece gerek var...
 
Şimdi 'orada değildim' diyorsun.Ben de İzmir'den yola çıkıp feribotta seyahat özgürlüğü polis tarafından gasp edilen grubun arasındaydım.Dolayısıyla benim de söz söylemeye hakkım yok.Ama yazıda bir 'dağılın anonsundan' söz ediliyor.Burada bir 'yamukluk' yok.Gayet 'düzgün' ifade edilmiş.Senin arkadaşlarının da o anonsu duymamış olma ihtimali var.Ya da anonsa bağlı kalmamak gibi bir durumları da olabilir.Ama böyle bir anonsun 'yamukluk' olacağı konusunda hemfikiriz sanıyorum.
Bunu tartışarak bir yere gelemeyiz."Ne kadar şey söylesek düne ait; yeni şeyler söylemek lazım." Biz o sorunu asıl muhattaplarına; anonsu edenlerle, duyanlara bırakalım.Bir de ne yapalım; bu 1 Mayıs'da iki gün evvelden 'Pamukkale'yle' gelelim.Varsın yolda türküler söyleyemeyelim; ya da slogan atamayalım.Acısını Taksim'de çıkarırız...Sen redciyiz.biz e bir uğra.Tartışacak çok daha mühim konular var...
 
Orada olmadığım için "dağılın" anonsu hakkında bir bilgim yok ancak söz konusu grup, polisin her müdahalesinden sonra tekrar tekrar toplanıp inatla Taksim'e çıkmanın mücadelesini verdi. Bu bilinen bir şey. Bir "dağılın" anonsunu ele alan yazı, diğer tüm inatçılığı ve mücadeleyi geri plana atmış, suçlamalarla dolu bir hale bürünmüş. Eğer "dağılın" anonsundan sonra o gruptan hiçkimseler ortada gözükmeseydi, işte o zaman yamukluk olurdu bence.

Dediğin gibi düne ait bir olayı böyle kurcalamanın faydası yok elbette ancak oldukça fazla kişiye ulaştığını umduğum Red Dergisi'nin takındığı tavırdan, bir okur olarak son derece rahatsız oldum ve tepki göstermek istedim.

Birçok alanda aynı amaç için omuz omuza girmesi gereken insanlar birbirinin kuyusunu kazdıkça ilerleme nasıl sağlanacak, yeni bir şeyler nasıl söylenecek...
 
Merhabalar,

Foruma ilk yorumum RED Dergisi'yle ilgili olacak. Artık hayırlı olsun 🙂

RED Dergisi'nin internet sitesini biraz inceledim. Bana yine toplumsallaşma iddiası olmayan, ancak bir gençlik hareketi boyutunda kalabilecek bir hareket gibi geldi. Umarım böyle olmaz...

Sevgiyle..
 
bizim evin köşesindeki bakkalda varmış...😀 hemen aldım...yazıların birçoğu çok güzel ama bazı yerlerde sapıtmışlar...ama genede güzel...
 
red dergisinin bir kaç sayısını okudum ve çok ciddiyetsiz buldum.birincisi solun ciddiyet gerektiren bir mücadeleyle bağdaştığını unutmamak lazım ki bu uğurdu dünya da hergün ölen insanlar var.Sol çocuk oyuncağı değildir ciddiyet ve fedakarlıklar gerektirir.bence dergiye devam etmeden önce bu bilince sahip olup olmadığınızı bi gözden geçirin
 

Geri
Üst