Önce ismiyle dikkat çeken gruplardan biri sanırım Zardanadam.. Benim için öyleydi en azından.. Çok eğleniyor gözüküyorlar müzik yaparken.. Dinleyicileri de eğlendirmeyi başarıyorlar.. Demo CD'lerini edinin mutlaka.. Zardanadam kavramını yaptıkları müzikle doldurma çabalarına yardımcı olun.. Zardanadam ilerde sizin için de birşey ifade eder umarım.. Grubu daha yakından tanımak için röportajı okuyun..
Emel: Biraz Zardanadam'dan bahseder misiniz?
Zardanadam: Erbatur Çavuşoğlu (vokal), Utku Doğruak (ritim gitar-geri vokal) ve Tolga Kaya (solo gitar-geri vokal) üçlüsü 2000 yılında bir rock grubu kurma kararı aldı. Bir sene içinde Tünel’deki stüdyolarda çalışmaya başladık. O dönemde, diğer enstrümanlarda farklı arkadaşlar bize eşlik ediyordu; ama tam bir grup formatı yakalayamamıştık. Beşiktaş’ta küçük bir yer tutup, yalıtım işlemlerini tamamladıktan sonra çalışmalarımıza kendi stüdyomuzda başladık. Amacımız sadece kendimize ait olan parçaları düzenlemek ve şarkılarımıza yenilerini ekleyerek dinleyiciye ulaşmaktı. Ekim 2001’de Cem Polat (davul), Paşa Altın ve Serkan Aktaş’ın (bas gitarlar) katılımıyla Zardanadam’ın bugünkü kadrosu oluştu. Zardanadam’ın gerçek kuruluş tarihinin Ekim 2001 olduğu söylenebilir. 2002 Mart’ında Deneyevi Stüdyosu’nda dokuz şarkılık bir demoyu tamamladık. En fazla iki şarki kaydedebileceğimizi düşündüğümüz stüdyodan, Demirhan Baylan’ın da motivasyonuyla bir gün içinde dokuz şarkı kaydetmiş olarak çıktık. Daha sonra, uzun tartışmalar sonunda grubumuza Zardanadam ismini koymayı başardık. Mayıs ayı içinde Mimar Sinan ve Boğaziçi Üniversitesi şenliklerinde sahne aldık. Dinleyicilerden oldukça olumlu tepkiler aldık. Bu arada cd çoğaltım ve ücretsiz dağıtım çalışmalarımıza da hız verdik. Şu an için 24 parçamızın düzenlemelerini tamamlamış durumdayız. Eylül ve Ekim ayları içinde piyasaya çıkacak olan üç ayrı compilation albümde birer parça ile yer alacağız. 2003 yılı başında ikinci demomuzun kayıt işlemlerini tamamlamış olmayı ümit ediyoruz.
Emel: Grubun kadrosunda iki bascı gözüküyor. Bu kayıtlarda ki bir durumdan dolayımı oluştu, yoksa grubun iki bas gitaristi mi var? Ve konserlerde çift basla mi sahne alıyorsunuz?
Zardanadam: Grubun iki bas gitaristi var ve konserlere iki bascıyla çıkıyoruz. Konserlerden önce Paşa ve Serkan çalacağımız şarkıları aralarında paylaşıyorlar. Aslında ikisi de bütün parçaların bas partisyonlarına hakimler ve müziğin oluşum esnasında aktif olarak katkıda bulunuyorlar. Ayrıca bütün çalışmalara, çalsalar da çalmasalar da katılıyorlar. Aslında mesele gayet basit, biz bir bascı arıyorduk iki tane bulduk. Derin bir dostluk var aramızda. Aralarında en ufak bir çekişme de yok doğal olarak. Neden bir tanesinden vazgeçmek zorunda olalım ki? Amaç birlikte güzel bir müzik ortaya çıkarmak değil mi?
Emel: Birbirinizi nasıl buldunuz?
Zardanadam: Bu oldukça uzun bir hikaye. Ama kısa bir cevap vermeye çalışalım. Tolga ve Erbatur yedi yaşından beri arkadaşlar. Aynı mahallede top koşturup, kafa yararak büyümüşler. Orta okul ve liseyi de aynı okulda okumuşlar. Hatta ilk grupları olan Tezekli Serzeniş’i orta okulda kurmuşlar ve üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gelmeden önce bir çok konserde birlikte çalmışlar. Bu arada, o zamanlar Erbatur ritm gitar ve vokallerde, Tolga ise davuldaymış. Utku’yla Tolga ise bundan beş yıl önce, üniversiteyi bitirip işe girdiklerinde tanışmışlar. Yani Utku ile Tolga iş arkadaşı. Bu arada Utku da Pis Yedili grubunun kurucularından. Paşa’yla Erbatur neredeyse ortaokuldan beri yakın arkadaşlar. Cem ve Serkan ise grubun kuruluşuyla yaklaşık aynı tarihlerde tanıştığımız arkadaşlar.
Emel: Pis 7'li grubu devam ediyor mu?
Zardanadam: Pis yedili grubu devam etmiyor.
Emel: İsminiz çok ilgimi çekti. Tuhaf bir havası var, kelimeleri ayırınca “zardan adam” ama ben ısrarla hep “kardan adam”dan esinlendiğinizi düşünüyordum; ta ki sitenizi ziyaret edene kadar. Zardan oluşturulmuş adam resmini görünce yanıldığımı anladım. Zardanadam ismi nerden esti?
Zardanadam: Zardanadam ismine ulaşıncaya kadar 293 grup ismi önerisi reddedildi. Oy çoklugu yerine oybirliği yöntemiyle hareket eden bir grup olduğumuz için bu tip meseleler hakkında kararlar almamız çok vakit alabiliyor. Uzun süre isimsiz dolaştığımız için başangıçta ismimize ısınmamız biraz vakit aldı. Ama şimdi ismimizi çok seviyoruz. Bir çok kişiye farklı şeyler ifade edebiliyor. İnsanlara tavla zarını, kumar ruhunu, incelik, kırılganlık ve şeffaflığı, kardan adamı, bekaret zarını, hatta süper güçlere sahip bir çizgi roman karakterini bile çağrıştırabiliyor. Aslında kısa ve net bir cevap vermek gerekirse, Zardanadam size ne ifade ediyorsa o anlama geliyor.
Emel: Bir kaç tanesini söyler misiniz 293 grup isminin?
Zardanadam: Bordür ve Tretuar, Görkemli Kaybedenler, Kırık, Zavazingo, Cücebattal, Dübürellanın Ütü Kabusu, Şu Adamlar, Hiç, SosisArtis vb...
Liste çok uzun, isteyenlere gönderebiliriz.
Emel: Kelime oyunları yapan geyik bir grup diye düşünmüştüm sizi önce.. Şarkıların sözlerini duyana kadar tabi.. 🙂 Görkemli Kaybedenler de uygun olurdu sanırım.. Şarkı sözleriyle ilintili.. Kontrol kulesindeki yazıda 'Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanından etkilense de, oradaki nihilist tavırdan uzak duruyor, kaybetmenin keyfini çıkarıyor' yorumu yapılmış. Başka yazarlar var mı etkilendiğiniz?
Zardanadam: Görkemli Kaybedenler, Leonard Cohen’in bir kitabının adıydı aslında. Ama görkem falan biraz iddialı geldi, bir de anlatmak istediğimizi çok doğrudan anlatmayı sevmiyoruz, müziğimizi emek vererek dinleyenler kuruyor zaten gereken ilişkileri... Kontrol Kulesindeki Deniz Durukan’ın değerlendirmesi de son derece yerinde. İlginç olan Erbatur Oğuz Atay’ı çok sevmesine rağmen ağabeyinin ricası üzerine tutunamayanları (hala) okumamış olması; ama zaten tutunamamak, kaybetmek, yaşamın kıyında dolaşmak vb. ifadeler birçok altkültürün sık kullandığı metaforlar...
Etkilendiğimiz yazarlar konusu biraz karışık. Zaten 6 kişilik bir grupta topyekün cevaplar vermek kolay değil. Bizler iyi arkadaşlarız ama zevklerimiz farklı. Aramızda yazarlar da var, kitaptan olabildiğince uzak durmak isteyenler de... Örneğin Tolga’nın bir romanının basılması gündemde, yayın kurulunun kararını bekliyoruz. İlla yazar ismi derseniz, aramızda Yusuf Atılgan, Gündüz Vassaf, Latife Tekin, Yaşar Kemal, Oğuz Atay, Orhan Pamuk, Charles Bukowski, Turgenyev, Dostoyevski, Baudrillard, Foucault, Nietsche, Albert Camus vb. sevenler var; bu liste de uzar gider...
Emel: Tamamböceği’ni ne zaman hazırladınız? Eğer yakın bir tarihte ise Küçük İskender’in Insectisid adlı son kitabının bir etkisi var mı?
Zardanadam : Tamamböceği yeni şarkılarımızdan biri. Yapılış tarihi Kasım 2001. Ancak, Küçük İskender’in Insectisid adlı kitabını okumadığımız için ondan etkilendiğimizi söyleyemiyoruz. Ancak, bir insanın okuduğu bir kitaptan esinlenerek şarki yapmasına tabii ki karşı değiliz. Yaratıcı bir ruhun başka bir yaratıcı ruhu tetiklemesi güzel bir şey. Kaan Azov’un bizi dinledikten sonra yaptığı logo da böyle bir şeydi.
Emel: Sitedeki zardan oluşan adam kimin tasarımı?
Zardanadam: İnternet sitemizde gördüğünüz logoya gelince, o Zardanadam illüstrasyonunu Mimar Sinan konserinde bizi izleyen ve bizden çok etkilendiğini söyleyen bir dinleyicimiz (Kaan Azov) gönderdi. Hayatında ilk defa bizi izleyen bir insanın ismimiz ve müziğimizden esinlenerek, tamamen kendi hayal gücüyle böyle bir seyi yaratmasından daha gurur verici çok fazla sey olmayabilir. Özellikle bizim gibi yeni bir grup için. Hiç tereddüt etmeden, kendisinden izin isteyerek bu illüstrasyonu sitemize koyduk. Yine de tekrarlamak da yarar var: Zardanadam size ne ifade ediyorsa o anlama geliyor. Bu kavramin içini yaptığımız müzikle doldurmaya çalışacağız.
Emel: Peki sizin için ne ifade ediyor Zardanadam?
Zardanadam: Evet, Zardanadam bütün diğer kavramlar gibi size ne ifade ediyorsa o anlama geliyor. Zardanadam, bize, tabii ki bizi ifade ediyor. Yani, sesini duyurmak için elinden geleni yapan, samimi olmaya çalışan, birbirine derin bir dostlukla bağlı insanlardan kurulu ve geleceğe umutla bakmaya çalışan bir rock grubunu ifade ediyor. Umariz, bir gün gelir, Zardanadam kelimesi, onbinlerce kişinin önünde şarkılarını gökyüzüne söyleyen, geriye onlarca albüm bırakmış, bir çok insan için bir çok değerli şarkılar yazmış, unutulmaz bir rock grubunu ifade eder.
Emel: Umarım.. 🙂 Peki daha yakın bir zaman için ne gibi hedefleriniz var? Albüm felan?
Zardanadam: İlk Demomuzu mart 2002’de tamamladık, yani yeni bir grup sayılırız. Şu ana kadar yapımcılara falan gidip konuşmadık ama bazı şirketlerin eline geçmiş albüm yapmakla ilgili çeşitli teklifler ve gelişmeler oluyor. Zardanadam albüm yapmak üzere kurulmuş bir grup değil, albüm yapmak, meşhur olmak, para kazanmak çok umrumuzda değil. Kategorik olarak reddetmemekle birlikte albüm hemen atlayacağımız bir teklif değil. Zaten yeraltında olmak öyle güzel ki.
Haftada üç gün büyük keyifle çalıştığımız bir stüdyomuz var ve orada müzik yapmayı seviyoruz. Tabii, yaptığımız işi insanlarla paylaşmayı da seviyoruz. Bizim söyleyecek sözlerimiz var ve bunları konserler ve demolar aracılığıyla yapıyoruz. Örneğin, yaptığımız ilk demo çalışmasını 4-5 aylık bir sürede yaklaşık 2000 adet dağıttık, Rock müziğin çok dinlenilen bir müzik türü olmadığı ve albüm satışları düşünülünce bu rakam hiç fena değil.
Emel: Müzik nasıl girdi hayatınıza?
Zardanadam: Grup elemanlarının çoğu müzikle ilgili hayaller kurarak büyümüş insanlar. Şarkı yapanların hepsi daha orta okul yıllarında aşka, ayrılığa ve terk edilmeye dair basit şarkılar yazmaya başlamış. Yine de müziğin hayatımıza tam olarak nasıl girdiğini söylemek çok zor.
Emel: Parçalarınızda acayip bir heyecan var, sanki Zardanadam hedef noktasına ulaşmış; ama bunu paylaşarak o noktaya dinleyiciyi de çekmeye çalışıyor. Öyle mi acaba?
Zardanadam : Bu oldukça zor ve güzel bir soru. Sanıyoruz, bu soruyu gruptaki bütün şarkı yazarlarının her şarkı için ayrı, ayrı yanıtlaması gerekiyor. Böyle bir şeyi ise bir röportaj içinde yapmak oldukça zor. Ne var ki, genel bir yanıt vermek gerekirse şunları söyleyebiliriz: Şarkılarımızda yaşanmamış ya da hissedilmemis bir duyguya yer yok. En azından kendimize çalarken her şarkımızda bu samimi heyecanı hissediyoruz. Sizin de böyle bir şeyi hissetmis olmanız bizim için gurur verici.
Emel: Demo dağıtımları nasıl gidiyor? Nasıl karşılanıyor bedava Cd dağıtımı?
Zardanadam: Demo dağıtımımız hızla devam ediyor. Şu ana kadar İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Denizli, Manisa, Aydın, Trabzon ve Kayseri’ye binbeşyüzün üzerinde cdmizi ücretsiz olarak ulaştırdık. Aldığımız tepkiler çok güzel. Şu an ki amacımız Antalya, Adana, Eskişehir ve Samsun’a da ulaşmak. 6 ay içinde 3000 cdmizi dağıtmış olmak istiyoruz. Bunun içinde gönüllü arkadaşlara ihtiyaç duyuyoruz.
Zardanadam’in dinleyiciye ulaşmak için şu ana kadar yaptığı en önemli şey CD’lerini çoğaltıp dinleyicilerine ücretsiz olarak dağıtması. Bu bir çok kişiyi şaşırtıyor. CD’mizin dağıtımını yapan yerler de, en azından çoğaltım işinin maliyetini çıkaracak kadar bir satış fiyatını neden koymadığımızı merak ediyor. Biz en azından şimdilik CD’lerimizin bir meta olarak değerlendirilmesini istemiyoruz. Öte yandan mali açıdan belimizi bükse de bu yöntemin oldukça etkili bir tanıtım yolu olduğunu düşünüyoruz. CD’lerin çoğaltım, siyah-beyaz fotokopi olan kapak ve şarkı sözlerinin basım, katlama ve paketleme işlemleri oldukça emek yoğun bir süreç. Boş CD’ler artık oldukça ucuz. Bir de CD-yazıcımız var. Her şeyi kendimiz yaptığımız için bu işin altından oldukça düsük bir maliyetle kalkabiliyoruz. Masrafları da altıya böldüğümüzü unutmayalım. Amaç müzikten para kazanmak yerine mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşmak olunca yöntem gayet güzel işliyor.
Emel: Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Zardanadam: Müziğimiz üzerinde herhangi bir tanım üzerinde anlaşmış değiliz. Dinleyicilerimiz arasında da farklı yorumlar yapanlar var. Punk-rock diyenler, hard-rock diyenler var, alternative rock, çağdaş soft-rock, hatta feel-good rock diyenler var. Bunların içinde değişmeden kalan tek kavram “rock” kavramı. Şimdilik, müziğimiz hakkında net olarak söyleyebileceğimiz üç şey var: Rock müzik yaptığımız, kendi şarkılarımızı çaldığımız ve kendi dilimizde söz yazdığımız.
Emel: Neden covera hayır?
Zardanadam: Bu bir tavır meselesi. Gerçek bir rock grubunun sesini kendi şarkıları ile duyurması gerektiğine inanıyoruz. Bize göre enstrümanların harika kullanımından, meşhur olmuş grupların şarkılarını tekrar tekrar çalmaktan daha önemli şeyler var. Rock müziğin hakettiği yere geldiği bütün ülkelerde, rock grupları barlarda ve konserlerde ağırlıklı olarak kendi şarkılarını çalarlar. Ülkemizde ise bar sahipleri (hepsini kastetmiyoruz tabii ki) “kendi şarkılarımızı çalacağız”, diyen grupların yüzüne bile bakmaz. Böylece söyleyecek sözleri olan gruplara yaşama şansı kalmaz. Ayrıca covera da tam olarak karşı değiliz. Bir şarkının özüne bir şeyler katarak onu yeniden yorumlamak yaratıcı bir faaliyettir. Böyle bir şeye neden karşi olalım ki? Bizim karşı olduğumuz, repertuarı neredeyse tamamen cover şarkılardan oluşan, çaldıkları parçalara neredeyse hiç bir şey eklemeyen grupların her yeri kaplaması ve değişik seslerin duyulma şansının neredeyse hiç kalmaması.
Emel: Yapılan yorumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Zardanadam: Şu ana kadar hakkımızda oldukça olumlu yazılar yayınlandı. Dinleyicilerden gelen tepkiler de ümit verici. Demomuzun, insanların bir iki kere dinleyip bir kenara attığı bir çalışma olmadığını görmek bizi çok sevindiriyor. İlgimizi çeken bir başka şey de, farklı yazarların ve dinleyicilerin farklı parçalarımızı ön plana çıkan parçalar olarak değerlendirmesi. Demomuzdaki 6 parçadan üçü farklı compilation albümlerde yer alacak. Compilationlarin produktorleri birbirinden habersiz olarak farklı parçalarımızı istediler. Delikasap’ta, hakkımızda yayınlanan yazıda, ön plana çıkan parça olarak gösterilen ‘Herşey gibi’ adlı parçamız bu üç parçadan biri bile değildi. Geriye kalan iki parça da farklı kişiler tarafından en güzel parçamız olarak değerlendiriliyorlar. Bizim için sevindirici olan bir şey bu. Altı ay önce hangi şarkıları kaydedeceğimize karar vermeye çalışırken biz de aynı kararsızlığı yaşamıştık.
Emel: Siz en çok hangi parçanızı seviyorsunuz?
Zardanadam: Herkesin diğerlerine göre daha fazla sevdiği parça ve parçalar olabiliyor. Kafamızda yaptığımız sıralamalar da zaman içinde değişebiliyor. Bu yüzden, en azından şu an için, Zardanadam’ın çalmaktan en çok zevk aldığı parça şudur diye bir şey söyleyemiyoruz.
Emel: CD‘de zevkle dinlediğim bir parça da Ben Yokum Artık, bu parçanın sözel oluşumunu anlatır mısınız?
Zardanadam: Ben Yokum Artık grubun şu ana kadar üzerinde çalıştığı en eski şarkılardan biri. Utku bu şarkıyı 1993’te yapmış. Bu anlamda Utku’nun şarkının yapıldığı andaki ruh halini tam olarak hatırlaması o kadar da kolay değil. Yine de, şarkıya hakim olan herkes tarafından terk edilme ve her şeye rağmen ayakta kalabilme duygusu. Samimiyetsizliğe karşı bir isyan da söz konusu.
Emel: Demirhan Baylanla çalışmak nasıl?
Zardanadam: Gerçekten çok keyifli. Stüdyo ortamında bir grubu motive etmek için gereken ne varsa yapan biri Demirhan Baylan. Onunla karşılaşmamız büyük şans. Sağlam müzikal birikimine rağmen, müzisyenlerin fikirlerine oldukça saygılı bir ses mühendisi.
Emel: Ters düştüğünüz noktalar oluyor mu grup içi?
Zardanadam: Tabii ki oluyor. Özellikle şarkıların düzenlenmesi sürecinde bir hayli gürültü kopuyor. Oldukça demokratik bir grup olduğumuz için gürültümüz de bol oluyor.
Emel: Etkilendikleriniz-sizin dinledikleriniz..
Zardanadam: İlk aklımıza gelenler, Beatles, Simon & Garfunkel, Pink Floyd, Deep Purple, Queen, Rainbow, Police, Alan Parsons Project, AC/DC, Def Leppard, Bryan Adams, Ozzy Osbourne, Iron Maiden, Judas Priest, Motorhead, Metallica, Slayer, Nirvana, Pearl Jam, Green Day, Foo Fighters, Red Hot Chili Peppers, Blink 182 gibi gruplar. Uzar gider bu liste. Gruptaki elemanları farklı müzik türleri ve gruplarından hoşlanıyor. Doğal olarak, burada saydığımız isimler, üzerimizde etki bırakan ya da bir zamanlar zevkle dinlediğimiz grupların küçük bir bölümü.
Emel: Katılacağınız bir etkinlik var mı şu sıralar?
Zardanadam: Yaz dönemi biraz sakin geçti aslında, biz bu aradan faydalanıp ulaşamadığız illere demoları ulaştırmaya çalıştık. Bunun yanısıra Ekim ayında Radyo Boğaziçi’nin düzenleyeceği Battle of the Bands yarışmasına başvurduk, haber bekliyoruz. Yakında piyasaya çıkması düşünülen üç ayrı compilation albümde yer alıyoruz. Bir de en çok heyecanladığımız şey; kasım ayı gibi ikinci demo için stüdyo’ya girmeyi planlıyoruz.
Emel: Müzik yapmanın dışında Zardanadam neler yapmaktan hoşlanır?
Zardanadam: Grup elemanlarının her biri farklı hobilere sahip. Neredeyse hepimiz bira ve futbol fanatiği. Futbolun kitleleri uyutmanın belki de en güzel aracı olduğunu bilsek de bu sihirli oyunun büyüsüne kapılmış durumdayız. Öte yandan içimizde bilgisayar oyunu tutkunları, kısa öykü, şiir, hatta roman yazarları bile var. Ancak soru Zardanadam’a sorulduğuna göre bir arada yaptığımız şeylerden bahsetmek daha doğru olur. İtiraf etmek gerekirse, bir araya geldiğimizde tek yaptığımız şey biralarımızı yudumlayarak hayata ve müziğe dair gevezelik etmek.
Emel: Felsefeniz..
Zardanadam: Geliştirmiş olduğumuz ya da topluca savunduğumuz bir felsefe yok. Hayata bakış açılarımız arasında farklar var. Öte yandan Zardanadam’ın müzik yapmak için bir araraya gelmiş bir grup olduğunu da unutmamak lazım. Zardanadam’ın yazdığı şarkılar söylemek istediklerinin en özet hali.
Tarih: Tarih: 13.09.2002
Emel: Biraz Zardanadam'dan bahseder misiniz?
Zardanadam: Erbatur Çavuşoğlu (vokal), Utku Doğruak (ritim gitar-geri vokal) ve Tolga Kaya (solo gitar-geri vokal) üçlüsü 2000 yılında bir rock grubu kurma kararı aldı. Bir sene içinde Tünel’deki stüdyolarda çalışmaya başladık. O dönemde, diğer enstrümanlarda farklı arkadaşlar bize eşlik ediyordu; ama tam bir grup formatı yakalayamamıştık. Beşiktaş’ta küçük bir yer tutup, yalıtım işlemlerini tamamladıktan sonra çalışmalarımıza kendi stüdyomuzda başladık. Amacımız sadece kendimize ait olan parçaları düzenlemek ve şarkılarımıza yenilerini ekleyerek dinleyiciye ulaşmaktı. Ekim 2001’de Cem Polat (davul), Paşa Altın ve Serkan Aktaş’ın (bas gitarlar) katılımıyla Zardanadam’ın bugünkü kadrosu oluştu. Zardanadam’ın gerçek kuruluş tarihinin Ekim 2001 olduğu söylenebilir. 2002 Mart’ında Deneyevi Stüdyosu’nda dokuz şarkılık bir demoyu tamamladık. En fazla iki şarki kaydedebileceğimizi düşündüğümüz stüdyodan, Demirhan Baylan’ın da motivasyonuyla bir gün içinde dokuz şarkı kaydetmiş olarak çıktık. Daha sonra, uzun tartışmalar sonunda grubumuza Zardanadam ismini koymayı başardık. Mayıs ayı içinde Mimar Sinan ve Boğaziçi Üniversitesi şenliklerinde sahne aldık. Dinleyicilerden oldukça olumlu tepkiler aldık. Bu arada cd çoğaltım ve ücretsiz dağıtım çalışmalarımıza da hız verdik. Şu an için 24 parçamızın düzenlemelerini tamamlamış durumdayız. Eylül ve Ekim ayları içinde piyasaya çıkacak olan üç ayrı compilation albümde birer parça ile yer alacağız. 2003 yılı başında ikinci demomuzun kayıt işlemlerini tamamlamış olmayı ümit ediyoruz.
Emel: Grubun kadrosunda iki bascı gözüküyor. Bu kayıtlarda ki bir durumdan dolayımı oluştu, yoksa grubun iki bas gitaristi mi var? Ve konserlerde çift basla mi sahne alıyorsunuz?
Zardanadam: Grubun iki bas gitaristi var ve konserlere iki bascıyla çıkıyoruz. Konserlerden önce Paşa ve Serkan çalacağımız şarkıları aralarında paylaşıyorlar. Aslında ikisi de bütün parçaların bas partisyonlarına hakimler ve müziğin oluşum esnasında aktif olarak katkıda bulunuyorlar. Ayrıca bütün çalışmalara, çalsalar da çalmasalar da katılıyorlar. Aslında mesele gayet basit, biz bir bascı arıyorduk iki tane bulduk. Derin bir dostluk var aramızda. Aralarında en ufak bir çekişme de yok doğal olarak. Neden bir tanesinden vazgeçmek zorunda olalım ki? Amaç birlikte güzel bir müzik ortaya çıkarmak değil mi?
Emel: Birbirinizi nasıl buldunuz?
Zardanadam: Bu oldukça uzun bir hikaye. Ama kısa bir cevap vermeye çalışalım. Tolga ve Erbatur yedi yaşından beri arkadaşlar. Aynı mahallede top koşturup, kafa yararak büyümüşler. Orta okul ve liseyi de aynı okulda okumuşlar. Hatta ilk grupları olan Tezekli Serzeniş’i orta okulda kurmuşlar ve üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gelmeden önce bir çok konserde birlikte çalmışlar. Bu arada, o zamanlar Erbatur ritm gitar ve vokallerde, Tolga ise davuldaymış. Utku’yla Tolga ise bundan beş yıl önce, üniversiteyi bitirip işe girdiklerinde tanışmışlar. Yani Utku ile Tolga iş arkadaşı. Bu arada Utku da Pis Yedili grubunun kurucularından. Paşa’yla Erbatur neredeyse ortaokuldan beri yakın arkadaşlar. Cem ve Serkan ise grubun kuruluşuyla yaklaşık aynı tarihlerde tanıştığımız arkadaşlar.
Emel: Pis 7'li grubu devam ediyor mu?
Zardanadam: Pis yedili grubu devam etmiyor.
Emel: İsminiz çok ilgimi çekti. Tuhaf bir havası var, kelimeleri ayırınca “zardan adam” ama ben ısrarla hep “kardan adam”dan esinlendiğinizi düşünüyordum; ta ki sitenizi ziyaret edene kadar. Zardan oluşturulmuş adam resmini görünce yanıldığımı anladım. Zardanadam ismi nerden esti?
Zardanadam: Zardanadam ismine ulaşıncaya kadar 293 grup ismi önerisi reddedildi. Oy çoklugu yerine oybirliği yöntemiyle hareket eden bir grup olduğumuz için bu tip meseleler hakkında kararlar almamız çok vakit alabiliyor. Uzun süre isimsiz dolaştığımız için başangıçta ismimize ısınmamız biraz vakit aldı. Ama şimdi ismimizi çok seviyoruz. Bir çok kişiye farklı şeyler ifade edebiliyor. İnsanlara tavla zarını, kumar ruhunu, incelik, kırılganlık ve şeffaflığı, kardan adamı, bekaret zarını, hatta süper güçlere sahip bir çizgi roman karakterini bile çağrıştırabiliyor. Aslında kısa ve net bir cevap vermek gerekirse, Zardanadam size ne ifade ediyorsa o anlama geliyor.
Emel: Bir kaç tanesini söyler misiniz 293 grup isminin?
Zardanadam: Bordür ve Tretuar, Görkemli Kaybedenler, Kırık, Zavazingo, Cücebattal, Dübürellanın Ütü Kabusu, Şu Adamlar, Hiç, SosisArtis vb...
Liste çok uzun, isteyenlere gönderebiliriz.
Emel: Kelime oyunları yapan geyik bir grup diye düşünmüştüm sizi önce.. Şarkıların sözlerini duyana kadar tabi.. 🙂 Görkemli Kaybedenler de uygun olurdu sanırım.. Şarkı sözleriyle ilintili.. Kontrol kulesindeki yazıda 'Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanından etkilense de, oradaki nihilist tavırdan uzak duruyor, kaybetmenin keyfini çıkarıyor' yorumu yapılmış. Başka yazarlar var mı etkilendiğiniz?
Zardanadam: Görkemli Kaybedenler, Leonard Cohen’in bir kitabının adıydı aslında. Ama görkem falan biraz iddialı geldi, bir de anlatmak istediğimizi çok doğrudan anlatmayı sevmiyoruz, müziğimizi emek vererek dinleyenler kuruyor zaten gereken ilişkileri... Kontrol Kulesindeki Deniz Durukan’ın değerlendirmesi de son derece yerinde. İlginç olan Erbatur Oğuz Atay’ı çok sevmesine rağmen ağabeyinin ricası üzerine tutunamayanları (hala) okumamış olması; ama zaten tutunamamak, kaybetmek, yaşamın kıyında dolaşmak vb. ifadeler birçok altkültürün sık kullandığı metaforlar...
Etkilendiğimiz yazarlar konusu biraz karışık. Zaten 6 kişilik bir grupta topyekün cevaplar vermek kolay değil. Bizler iyi arkadaşlarız ama zevklerimiz farklı. Aramızda yazarlar da var, kitaptan olabildiğince uzak durmak isteyenler de... Örneğin Tolga’nın bir romanının basılması gündemde, yayın kurulunun kararını bekliyoruz. İlla yazar ismi derseniz, aramızda Yusuf Atılgan, Gündüz Vassaf, Latife Tekin, Yaşar Kemal, Oğuz Atay, Orhan Pamuk, Charles Bukowski, Turgenyev, Dostoyevski, Baudrillard, Foucault, Nietsche, Albert Camus vb. sevenler var; bu liste de uzar gider...
Emel: Tamamböceği’ni ne zaman hazırladınız? Eğer yakın bir tarihte ise Küçük İskender’in Insectisid adlı son kitabının bir etkisi var mı?
Zardanadam : Tamamböceği yeni şarkılarımızdan biri. Yapılış tarihi Kasım 2001. Ancak, Küçük İskender’in Insectisid adlı kitabını okumadığımız için ondan etkilendiğimizi söyleyemiyoruz. Ancak, bir insanın okuduğu bir kitaptan esinlenerek şarki yapmasına tabii ki karşı değiliz. Yaratıcı bir ruhun başka bir yaratıcı ruhu tetiklemesi güzel bir şey. Kaan Azov’un bizi dinledikten sonra yaptığı logo da böyle bir şeydi.
Emel: Sitedeki zardan oluşan adam kimin tasarımı?
Zardanadam: İnternet sitemizde gördüğünüz logoya gelince, o Zardanadam illüstrasyonunu Mimar Sinan konserinde bizi izleyen ve bizden çok etkilendiğini söyleyen bir dinleyicimiz (Kaan Azov) gönderdi. Hayatında ilk defa bizi izleyen bir insanın ismimiz ve müziğimizden esinlenerek, tamamen kendi hayal gücüyle böyle bir seyi yaratmasından daha gurur verici çok fazla sey olmayabilir. Özellikle bizim gibi yeni bir grup için. Hiç tereddüt etmeden, kendisinden izin isteyerek bu illüstrasyonu sitemize koyduk. Yine de tekrarlamak da yarar var: Zardanadam size ne ifade ediyorsa o anlama geliyor. Bu kavramin içini yaptığımız müzikle doldurmaya çalışacağız.
Emel: Peki sizin için ne ifade ediyor Zardanadam?
Zardanadam: Evet, Zardanadam bütün diğer kavramlar gibi size ne ifade ediyorsa o anlama geliyor. Zardanadam, bize, tabii ki bizi ifade ediyor. Yani, sesini duyurmak için elinden geleni yapan, samimi olmaya çalışan, birbirine derin bir dostlukla bağlı insanlardan kurulu ve geleceğe umutla bakmaya çalışan bir rock grubunu ifade ediyor. Umariz, bir gün gelir, Zardanadam kelimesi, onbinlerce kişinin önünde şarkılarını gökyüzüne söyleyen, geriye onlarca albüm bırakmış, bir çok insan için bir çok değerli şarkılar yazmış, unutulmaz bir rock grubunu ifade eder.
Emel: Umarım.. 🙂 Peki daha yakın bir zaman için ne gibi hedefleriniz var? Albüm felan?
Zardanadam: İlk Demomuzu mart 2002’de tamamladık, yani yeni bir grup sayılırız. Şu ana kadar yapımcılara falan gidip konuşmadık ama bazı şirketlerin eline geçmiş albüm yapmakla ilgili çeşitli teklifler ve gelişmeler oluyor. Zardanadam albüm yapmak üzere kurulmuş bir grup değil, albüm yapmak, meşhur olmak, para kazanmak çok umrumuzda değil. Kategorik olarak reddetmemekle birlikte albüm hemen atlayacağımız bir teklif değil. Zaten yeraltında olmak öyle güzel ki.
Haftada üç gün büyük keyifle çalıştığımız bir stüdyomuz var ve orada müzik yapmayı seviyoruz. Tabii, yaptığımız işi insanlarla paylaşmayı da seviyoruz. Bizim söyleyecek sözlerimiz var ve bunları konserler ve demolar aracılığıyla yapıyoruz. Örneğin, yaptığımız ilk demo çalışmasını 4-5 aylık bir sürede yaklaşık 2000 adet dağıttık, Rock müziğin çok dinlenilen bir müzik türü olmadığı ve albüm satışları düşünülünce bu rakam hiç fena değil.
Emel: Müzik nasıl girdi hayatınıza?
Zardanadam: Grup elemanlarının çoğu müzikle ilgili hayaller kurarak büyümüş insanlar. Şarkı yapanların hepsi daha orta okul yıllarında aşka, ayrılığa ve terk edilmeye dair basit şarkılar yazmaya başlamış. Yine de müziğin hayatımıza tam olarak nasıl girdiğini söylemek çok zor.
Emel: Parçalarınızda acayip bir heyecan var, sanki Zardanadam hedef noktasına ulaşmış; ama bunu paylaşarak o noktaya dinleyiciyi de çekmeye çalışıyor. Öyle mi acaba?
Zardanadam : Bu oldukça zor ve güzel bir soru. Sanıyoruz, bu soruyu gruptaki bütün şarkı yazarlarının her şarkı için ayrı, ayrı yanıtlaması gerekiyor. Böyle bir şeyi ise bir röportaj içinde yapmak oldukça zor. Ne var ki, genel bir yanıt vermek gerekirse şunları söyleyebiliriz: Şarkılarımızda yaşanmamış ya da hissedilmemis bir duyguya yer yok. En azından kendimize çalarken her şarkımızda bu samimi heyecanı hissediyoruz. Sizin de böyle bir şeyi hissetmis olmanız bizim için gurur verici.
Emel: Demo dağıtımları nasıl gidiyor? Nasıl karşılanıyor bedava Cd dağıtımı?
Zardanadam: Demo dağıtımımız hızla devam ediyor. Şu ana kadar İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Denizli, Manisa, Aydın, Trabzon ve Kayseri’ye binbeşyüzün üzerinde cdmizi ücretsiz olarak ulaştırdık. Aldığımız tepkiler çok güzel. Şu an ki amacımız Antalya, Adana, Eskişehir ve Samsun’a da ulaşmak. 6 ay içinde 3000 cdmizi dağıtmış olmak istiyoruz. Bunun içinde gönüllü arkadaşlara ihtiyaç duyuyoruz.
Zardanadam’in dinleyiciye ulaşmak için şu ana kadar yaptığı en önemli şey CD’lerini çoğaltıp dinleyicilerine ücretsiz olarak dağıtması. Bu bir çok kişiyi şaşırtıyor. CD’mizin dağıtımını yapan yerler de, en azından çoğaltım işinin maliyetini çıkaracak kadar bir satış fiyatını neden koymadığımızı merak ediyor. Biz en azından şimdilik CD’lerimizin bir meta olarak değerlendirilmesini istemiyoruz. Öte yandan mali açıdan belimizi bükse de bu yöntemin oldukça etkili bir tanıtım yolu olduğunu düşünüyoruz. CD’lerin çoğaltım, siyah-beyaz fotokopi olan kapak ve şarkı sözlerinin basım, katlama ve paketleme işlemleri oldukça emek yoğun bir süreç. Boş CD’ler artık oldukça ucuz. Bir de CD-yazıcımız var. Her şeyi kendimiz yaptığımız için bu işin altından oldukça düsük bir maliyetle kalkabiliyoruz. Masrafları da altıya böldüğümüzü unutmayalım. Amaç müzikten para kazanmak yerine mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşmak olunca yöntem gayet güzel işliyor.
Emel: Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Zardanadam: Müziğimiz üzerinde herhangi bir tanım üzerinde anlaşmış değiliz. Dinleyicilerimiz arasında da farklı yorumlar yapanlar var. Punk-rock diyenler, hard-rock diyenler var, alternative rock, çağdaş soft-rock, hatta feel-good rock diyenler var. Bunların içinde değişmeden kalan tek kavram “rock” kavramı. Şimdilik, müziğimiz hakkında net olarak söyleyebileceğimiz üç şey var: Rock müzik yaptığımız, kendi şarkılarımızı çaldığımız ve kendi dilimizde söz yazdığımız.
Emel: Neden covera hayır?
Zardanadam: Bu bir tavır meselesi. Gerçek bir rock grubunun sesini kendi şarkıları ile duyurması gerektiğine inanıyoruz. Bize göre enstrümanların harika kullanımından, meşhur olmuş grupların şarkılarını tekrar tekrar çalmaktan daha önemli şeyler var. Rock müziğin hakettiği yere geldiği bütün ülkelerde, rock grupları barlarda ve konserlerde ağırlıklı olarak kendi şarkılarını çalarlar. Ülkemizde ise bar sahipleri (hepsini kastetmiyoruz tabii ki) “kendi şarkılarımızı çalacağız”, diyen grupların yüzüne bile bakmaz. Böylece söyleyecek sözleri olan gruplara yaşama şansı kalmaz. Ayrıca covera da tam olarak karşı değiliz. Bir şarkının özüne bir şeyler katarak onu yeniden yorumlamak yaratıcı bir faaliyettir. Böyle bir şeye neden karşi olalım ki? Bizim karşı olduğumuz, repertuarı neredeyse tamamen cover şarkılardan oluşan, çaldıkları parçalara neredeyse hiç bir şey eklemeyen grupların her yeri kaplaması ve değişik seslerin duyulma şansının neredeyse hiç kalmaması.
Emel: Yapılan yorumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Zardanadam: Şu ana kadar hakkımızda oldukça olumlu yazılar yayınlandı. Dinleyicilerden gelen tepkiler de ümit verici. Demomuzun, insanların bir iki kere dinleyip bir kenara attığı bir çalışma olmadığını görmek bizi çok sevindiriyor. İlgimizi çeken bir başka şey de, farklı yazarların ve dinleyicilerin farklı parçalarımızı ön plana çıkan parçalar olarak değerlendirmesi. Demomuzdaki 6 parçadan üçü farklı compilation albümlerde yer alacak. Compilationlarin produktorleri birbirinden habersiz olarak farklı parçalarımızı istediler. Delikasap’ta, hakkımızda yayınlanan yazıda, ön plana çıkan parça olarak gösterilen ‘Herşey gibi’ adlı parçamız bu üç parçadan biri bile değildi. Geriye kalan iki parça da farklı kişiler tarafından en güzel parçamız olarak değerlendiriliyorlar. Bizim için sevindirici olan bir şey bu. Altı ay önce hangi şarkıları kaydedeceğimize karar vermeye çalışırken biz de aynı kararsızlığı yaşamıştık.
Emel: Siz en çok hangi parçanızı seviyorsunuz?
Zardanadam: Herkesin diğerlerine göre daha fazla sevdiği parça ve parçalar olabiliyor. Kafamızda yaptığımız sıralamalar da zaman içinde değişebiliyor. Bu yüzden, en azından şu an için, Zardanadam’ın çalmaktan en çok zevk aldığı parça şudur diye bir şey söyleyemiyoruz.
Emel: CD‘de zevkle dinlediğim bir parça da Ben Yokum Artık, bu parçanın sözel oluşumunu anlatır mısınız?
Zardanadam: Ben Yokum Artık grubun şu ana kadar üzerinde çalıştığı en eski şarkılardan biri. Utku bu şarkıyı 1993’te yapmış. Bu anlamda Utku’nun şarkının yapıldığı andaki ruh halini tam olarak hatırlaması o kadar da kolay değil. Yine de, şarkıya hakim olan herkes tarafından terk edilme ve her şeye rağmen ayakta kalabilme duygusu. Samimiyetsizliğe karşı bir isyan da söz konusu.
Emel: Demirhan Baylanla çalışmak nasıl?
Zardanadam: Gerçekten çok keyifli. Stüdyo ortamında bir grubu motive etmek için gereken ne varsa yapan biri Demirhan Baylan. Onunla karşılaşmamız büyük şans. Sağlam müzikal birikimine rağmen, müzisyenlerin fikirlerine oldukça saygılı bir ses mühendisi.
Emel: Ters düştüğünüz noktalar oluyor mu grup içi?
Zardanadam: Tabii ki oluyor. Özellikle şarkıların düzenlenmesi sürecinde bir hayli gürültü kopuyor. Oldukça demokratik bir grup olduğumuz için gürültümüz de bol oluyor.
Emel: Etkilendikleriniz-sizin dinledikleriniz..
Zardanadam: İlk aklımıza gelenler, Beatles, Simon & Garfunkel, Pink Floyd, Deep Purple, Queen, Rainbow, Police, Alan Parsons Project, AC/DC, Def Leppard, Bryan Adams, Ozzy Osbourne, Iron Maiden, Judas Priest, Motorhead, Metallica, Slayer, Nirvana, Pearl Jam, Green Day, Foo Fighters, Red Hot Chili Peppers, Blink 182 gibi gruplar. Uzar gider bu liste. Gruptaki elemanları farklı müzik türleri ve gruplarından hoşlanıyor. Doğal olarak, burada saydığımız isimler, üzerimizde etki bırakan ya da bir zamanlar zevkle dinlediğimiz grupların küçük bir bölümü.
Emel: Katılacağınız bir etkinlik var mı şu sıralar?
Zardanadam: Yaz dönemi biraz sakin geçti aslında, biz bu aradan faydalanıp ulaşamadığız illere demoları ulaştırmaya çalıştık. Bunun yanısıra Ekim ayında Radyo Boğaziçi’nin düzenleyeceği Battle of the Bands yarışmasına başvurduk, haber bekliyoruz. Yakında piyasaya çıkması düşünülen üç ayrı compilation albümde yer alıyoruz. Bir de en çok heyecanladığımız şey; kasım ayı gibi ikinci demo için stüdyo’ya girmeyi planlıyoruz.
Emel: Müzik yapmanın dışında Zardanadam neler yapmaktan hoşlanır?
Zardanadam: Grup elemanlarının her biri farklı hobilere sahip. Neredeyse hepimiz bira ve futbol fanatiği. Futbolun kitleleri uyutmanın belki de en güzel aracı olduğunu bilsek de bu sihirli oyunun büyüsüne kapılmış durumdayız. Öte yandan içimizde bilgisayar oyunu tutkunları, kısa öykü, şiir, hatta roman yazarları bile var. Ancak soru Zardanadam’a sorulduğuna göre bir arada yaptığımız şeylerden bahsetmek daha doğru olur. İtiraf etmek gerekirse, bir araya geldiğimizde tek yaptığımız şey biralarımızı yudumlayarak hayata ve müziğe dair gevezelik etmek.
Emel: Felsefeniz..
Zardanadam: Geliştirmiş olduğumuz ya da topluca savunduğumuz bir felsefe yok. Hayata bakış açılarımız arasında farklar var. Öte yandan Zardanadam’ın müzik yapmak için bir araraya gelmiş bir grup olduğunu da unutmamak lazım. Zardanadam’ın yazdığı şarkılar söylemek istediklerinin en özet hali.
Tarih: Tarih: 13.09.2002