Müzikten para kazanmak ve bilinirlik

Müzikten nasıl para kazanılır, herkes "Rock ve metal yapacaksan o iş yaş, çok iyi de olsan zor bilinirsin." falan diyorlar fakat yapan kişiler de yok değil. Onlar nasıl yapıyorlar? Ben nasıl yapabilirim?
Çok iyi çalmak yetmiyor deniyor, başka ne gerekir?
 
Bugün sadece para lazım maalesef. Para tüm dinamikleri kontrol ediyor artık. Prodüksiyon reklam vb.... ben şahsen kednime yapıyorum umudu kesmiş vaziyette. İleride bakar dinlerim çocuklarım vs. :)
 
Son düzenleme:
Müzikten nasıl para kazanılır, herkes "Rock ve metal yapacaksan o iş yaş, çok iyi de olsan zor bilinirsin." falan diyorlar fakat yapan kişiler de yok değil. Onlar nasıl yapıyorlar? Ben nasıl yapabilirim?
Çok iyi çalmak yetmiyor deniyor, başka ne gerekir?
Müzikten para kazanılır. Ama sadece istediğiniz şeyi çalarak para kazanmak istiyorsanız, ya o müzik türü çok popüler olmalı, ya da siz o müziğin popüler olduğu bir yerde yaşamalısınız. Rock-metal için Türkiye ideal bir yer değil.
Ayrıca, çoğu insan para kazanmak ile zengin ve ünlü olmayı birbirine karıştırıyor:) Müzikten para kazananlar emek veren müzisyenlerdir. Bir sürü insana çalarlar, kayıtlara çalarlar, ders verirler, bazıları üniversite ve benzeri yerlerde maaşlı olarak hocalık bile yapar. Ayrıca, pek çok rock-metal müzisyeni bugün kayıt-prodüksiyon işleri ve stüdyo işleterek de para kazanır. Bu şekilde genellikle ünlü veya zengin olmazsınız, ama hayatınızı kazanabilirsiniz. Ama eğer gerekli becerilere sahipseniz. Ayrıca, pandemi gibi dönemlerde de işleriniz sıkıntıya girer. Çünkü devamlı bir iş akışına ihtiyacınız var.
Ünlü ve zengin olma işi çok farklı; orada şans da dahil bir sürü etken var. Uluslararası çapta rock-metal müzisyeni olmak amacınız varsa Türkiye'de kariyer planlamak doğru olmaz bence.
Çok iyi çalmak yerine, birden fazla beceriye sahip olmayı hedefleyin derim. Mutlaka şarkı söylemeyi düşünün mesela. Şarkı söyleyebilen orta karar bir gitarist, virtüöz gibi çalan ama geri vokal bile yapamayan bir gitaristten çok daha avantajlıdır. Ayrıca, mutlaka kayıt-prodüksiyon işlerine de kafa yorun.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #6
İşte bunlar da şöyle bir grup diye paylaşmıyorlar zaten. Hepsi sosyal mühendislik adı altında oluyor.
Nasıl oluyor hocam açar mısınız biraz?
Müzikten para kazanılır. Ama sadece istediğiniz şeyi çalarak para kazanmak istiyorsanız, ya o müzik türü çok popüler olmalı, ya da siz o müziğin popüler olduğu bir yerde yaşamalısınız. Rock-metal için Türkiye ideal bir yer değil.
Ayrıca, çoğu insan para kazanmak ile zengin ve ünlü olmayı birbirine karıştırıyor:) Müzikten para kazananlar emek veren müzisyenlerdir. Bir sürü insana çalarlar, kayıtlara çalarlar, ders verirler, bazıları üniversite ve benzeri yerlerde maaşlı olarak hocalık bile yapar. Ayrıca, pek çok rock-metal müzisyeni bugün kayıt-prodüksiyon işleri ve stüdyo işleterek de para kazanır. Bu şekilde genellikle ünlü veya zengin olmazsınız, ama hayatınızı kazanabilirsiniz. Ama eğer gerekli becerilere sahipseniz. Ayrıca, pandemi gibi dönemlerde de işleriniz sıkıntıya girer. Çünkü devamlı bir iş akışına ihtiyacınız var.
Ünlü ve zengin olma işi çok farklı; orada şans da dahil bir sürü etken var. Uluslararası çapta rock-metal müzisyeni olmak amacınız varsa Türkiye'de kariyer planlamak doğru olmaz bence.
Çok iyi çalmak yerine, birden fazla beceriye sahip olmayı hedefleyin derim. Mutlaka şarkı söylemeyi düşünün mesela. Şarkı söyleyebilen orta karar bir gitarist, virtüöz gibi çalan ama geri vokal bile yapamayan bir gitaristten çok daha avantajlıdır. Ayrıca, mutlaka kayıt-prodüksiyon işlerine de kafa yorun.
Yabancı dil öğrenip yurtdışına gitme düşüncem var bu sebepten dolayı hocam, sırf o yüzden yabancı dil öğreniyorum :D
Çok ünlü ve aşırı zengin (Metallica vb.) olmak gibi bir düşüncem yok fakat bir şarkıyı kanalımda paylaştığımda 1-10K izlensin de istemem, kim ister :)

Şarkı söylemek için eğitim almayı düşünüyorum çalarken söyleme düşüncem var çünkü, hayalim bu.
Grubu kurabilirsem kayıt ve prodüksiyon işlerini istemesem bile öğreneceğimi düşünüyorum.

Bir de stil ve imaj çok önemli midir? Giydiğin kıyafet vb. yani belirli bir tarzının olması?
 
Nasıl oluyor hocam açar mısınız biraz?

Yabancı dil öğrenip yurtdışına gitme düşüncem var bu sebepten dolayı hocam, sırf o yüzden yabancı dil öğreniyorum :D
Çok ünlü ve aşırı zengin (Metallica vb.) olmak gibi bir düşüncem yok fakat bir şarkıyı kanalımda paylaştığımda 1-10K izlensin de istemem, kim ister :)

Şarkı söylemek için eğitim almayı düşünüyorum çalarken söyleme düşüncem var çünkü, hayalim bu.
Grubu kurabilirsem kayıt ve prodüksiyon işlerini istemesem bile öğreneceğimi düşünüyorum.

Bir de stil ve imaj çok önemli midir? Giydiğin kıyafet vb. yani belirli bir tarzının olması?
Uzun vadede stil ve imaj hikaye oluyor bence; bunlara dayalı yaptığınız işler, birileri gelip sizden "daha havalı" bir imaj yaratana kadar sürer ancak. Tarzınızı müzisyenlik becerilerinize dayalı olarak şekillendirirseniz, böyle bir risk olmaz. Çalarken söylemek ve kendi müziğinizi yapmak gibi şeylere odaklanın derim, diğer detaylar ardından gelecektir. Ama müziği bir kenara koyup işin sadece "pazarlama" kısmına odaklanmayın bence. Bunlar tek başına anlamsız şeyler. İnsanları müziğinizle yakalayabilmek asıl amaç olmalı bence.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
Uzun vadede stil ve imaj hikaye oluyor bence; bunlara dayalı yaptığınız işler, birileri gelip sizden "daha havalı" bir imaj yaratana kadar sürer ancak. Tarzınızı müzisyenlik becerilerinize dayalı olarak şekillendirirseniz, böyle bir risk olmaz. Çalarken söylemek ve kendi müziğinizi yapmak gibi şeylere odaklanın derim, diğer detaylar ardından gelecektir. Ama müziği bir kenara koyup işin sadece "pazarlama" kısmına odaklanmayın bence. Bunlar tek başına anlamsız şeyler. İnsanları müziğinizle yakalayabilmek asıl amaç olmalı bence.
Sağ olun hocam cevabınız için

Bir de ben neredeyse hiçbir şarkıyı coverlamadım, sıkıntı oluşturur mu bu? Etütlere ve kendi müziğimi yapmaya vb. odaklanıyorum.
 
Sadece rock gitaristi olarak para kazanmak artık imkansız. Opeth bile tişört satıyor düşünün. Rock ve metal adına doğru düzgün şarkı bile çok nadir çıkıyor son 10 yıldır. Yani ölü bir tarzdan para kazanmak çok zor. Türkiye'de rock metali geçtim müzikten para kazanmak çok çok çok çok zor :) Her şeyden biraz anlamak ve bir konuda uzman olmak şart artık. Aslında tarzdan ve nerde yaşadığınızdan bağımsız artık bu dediğim.

Yine de iyimser olursak benim deneyimlerime göre gerekenler: iyi çalmak, yabancı dil, kendinize has müzikal bir tarz ve sosyal medya için harcanabilecek para. Bundan sonrası biraz şans ve bağlantı işi.
 
Sağ olun hocam cevabınız için

Bir de ben neredeyse hiçbir şarkıyı coverlamadım, sıkıntı oluşturur mu bu? Etütlere ve kendi müziğimi yapmaya vb. odaklanıyorum.
Birşeyleri "coverlamak" aslında belli bir birikim ve beceri gerektirir. Başkalarının sololarını çalmayı filan cover zannetmeyin, o zaten başka bir şey. Barlardaki cover gruplarının yaptığı şey de aslında çoğu zaman cover filan değil. Cover, aslında müzisyenin bir başkasına ait bir şarkıyı kendi tarzında ve kendi imzasını atarak yorumlamasıdır. Bu da öye herkesin harcı değildir. Size tavsiyem, daha önce dinlemediyseniz Simon and Garfunkel'dan Hazy Shade of Winter isimli şarkıyı dinleyin. Arkasından aynı şarkının Bangles grubundan coverını dinleyin. Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Bu arada, kendi şarkılarınıza ağırlık vermeniz elbette güzel, ama kendiniz gerçekçi bir biçimde test edebilmeniz için elbette başkalarının parçalarından da bir şeyler öğrenmek gerekir. Herkesin müzikal gelişiminde başkalarını taklit ettiği ve etkilendiği dönemler vardır. Bunlar olmaksızın yapılan "özgün" şeyler ne yazık ki genellikle tutkulu ama amatörce şeylerdir:) O nedenle, başkalarının parçalarını da öğrenmeyi ihmal etmeyin.
 
Türkiye'de müzikten 3-5 kuruş kazanmak. İnternette paylaştığımız şeylerin 100k bandında izlenmesi.
Bir zamanlar aynı hayallerle sahiptim. Ta ki çinili han stüdyolarında piyasada iş yapan ve para kazanan müzisyenlerle tanışana kadar.
Bu isimler arasında çok ünlü isimlerde var. Sana özetle söyleyeyim Türkiye'de çok çok ünlü olmadan müzikten ekmek yenmiyor. Hele ki rock- metal ile hiç yenmez.
Can bonomo ile çok sık karşılaşıyordum bir aralar. Eurovisiondan hemen sonraydı. O dönemde Can'ı ülkede bilmeyen yoktu ve gençler arasında da kendisine karşı bir ilgi vardı. Cebine para koymaya o zaman başlamıştı. Düşün tüm Türkiye tanıdıktan sonra kazanabildi parayı.
Eğer senin jolly joker benzeri mekanları dolduracak kitlen yoksa paran yok demektir. Türkiye'de para canlı performans ile kazanılıyor.

Şimdi gelelim ikinci konuya bilinirlik mevzusu.18-19 yaşındayken hep üzülürdüm. Amerika'da olsak en azından küçük bir kitlemiz olurdu diye.
Bugün bakıyorum da Amerika'da işlerin nasıl işlediğini gördükten sonra bizim kitlemiz olmazmış. İyi müzisyen olup bar performansları yapıp oralardan keşfedilmek 80lerde kaldı artık. Şuan da her şey toplum mühendisliğiyle yapılıyor Amerika'da. Profesyonel firmalardan destek alıyorlar gençler neleri konuşuyor, neleri takip ediyor bunlara göre hareket ediyorlar.

Mesela son dönemde billie ellish'i düşün. Kız ilk çıkış yaptığında amerikada içine kapanık-loser tiplere hitap ediyordu. Çıplaklıktan, müzik sektöründeki gereksiz seksilikten rahatsız olduğunu söylüyordu ve kızın kitlesi bunu alkışlıyordu. Üzerinden 3-4 yıl geçti şimdi yayınladığı son teklisinde twerk yapıyor. Bunun nedeni kızın kitlesi 3-4 sene içinde büyüdü ve 15 yaşlarından 18 yaş aralığına geldi. Bu yaşlar amerikada tam partileme yaşlarıdır, doğal olarak billie ellish te twerk yapmaya başladı. Özgür kadın twitleri atmaya başladı. Çünkü gündemde kalması için kitlesini tatmin etmek zorunda.

Bu işler sadece iyi müzisyenlikle olmuyor. Soundcloud ta youtube neler görüyorum amerikadan yayınlanmış. Her tarzda çok çok iyi parçalar var. Hiç biri bilinir olmuyor. Çünkü mevzu sadece müzik değil.
 
Son düzenleme:
Türkiye'de müzikten 3-5 kuruş kazanmak. İnternette paylaştığımız şeylerin 100k bandında izlenmesi.
Bir zamanlar aynı hayallerle sahiptim. Ta ki çinili han stüdyolarında piyasada iş yapan ve para kazanan müzisyenlerle tanışana kadar.
Bu isimler arasında çok ünlü isimlerde var. Sana özetle söyleyeyim Türkiye'de çok çok ünlü olmadan müzikten ekmek yenmiyor. Hele ki rock- metal ile hiç yenmez.
Can bonomo ile çok sık karşılaşıyordum bir aralar. Eurovisiondan hemen sonraydı. O dönemde Can'ı ülkede bilmeyen yoktu ve gençler arasında da kendisine karşı bir ilgi vardı. Cebine para koymaya o zaman başlamıştı. Düşün tüm Türkiye tanıdıktan sonra kazanabildi parayı.
Eğer senin jolly joker benzeri mekanları dolduracak kitlen yoksa paran yok demektir. Türkiye'de para canlı performans ile kazanılıyor.

Şimdi gelelim ikinci konuya bilinirlik mevzusu.18-19 yaşındayken hep üzülürdüm. Amerika'da olsak en azından küçük bir kitlemiz olurdu diye.
Bugün bakıyorum da Amerika'da işlerin nasıl işlediğini gördükten sonra bizim kitlemiz olmazmış. İyi müzisyen olup bar performansları yapıp oralardan keşfedilmek 80lerde kaldı artık. Şuan da her şey toplum mühendisliğiyle yapılıyor Amerika'da. Profesyonel firmalardan destek alıyorlar gençler neleri konuşuyor, neleri takip ediyor bunlara göre hareket ediyorlar.

Mesela son dönemde billie ellish'i düşün. Kız ilk çıkış yaptığında amerikada içine kapanık-loser tiplere hitap ediyordu. Çıplaklıktan, müzik sektöründeki gereksiz seksilikten rahatsız olduğunu söylüyordu ve kızın kitlesi bunu alkışlıyordu. Üzerinden 3-4 yıl geçti şimdi yayınladığı son teklisinde twerk yapıyor. Bunun nedeni kızın kitlesi 3-4 sene içinde büyüdü ve 15 yaşlarından 18 yaş aralığına geldi. Bu yaşlar amerikada tam partileme yaşlarıdır, doğal olarak billie ellish te twerk yapmaya başladı. Özgür kadın twitleri atmaya başladı. Çünkü gündemde kalması için kitlesini tatmin etmek zorunda.

Bu işler sadece iyi müzisyenlikle olmuyor. Soundcloud ta youtube neler görüyorum amerikadan yayınlanmış. Her tarzda çok çok iyi parçalar var. Hiç biri bilinir olmuyor. Çünkü mevzu sadece müzik değil.
Söylediklerinize katılmakla birlikte, 80'lere vurgu yaptığınız için bir şeyi ekleme ihtiyacı hissettim.
Avrupa'daki Frontiers ve Nuclear Blast gibi firmalar sayesinde belli bir pazar payı var bu müziğin halen. Ancak bunun siyasi (AB=büyük pazar) ve toplumsal/kültürel (pazarlama, kapitalist kültür...) tarafları da var. Yani Avrupa aslında fena bir tercih olmayabilir. Hatta, Frontiers'ın yakın zamanda bünyesine kattığı işler basbayağı 80ler kokuyor. Elbette 80lerin rockstar günlerini ve görkemini beklemiyorum (istemem de zaten...). Ama işleyen bir pazar var. Bu da kültürel, çünkü o müziğin alt yapısındaki müzikal öğelerin o kültürde karşılığı var. Bizde YOK. Bu çok önemli bir unsur bence ve Türkiye'de rock-metal müzik yapan insanın en büyük zorluğu bu.
Çok basit bir örnek vereyim. Askerlikte acemiliğimi bütün sağlıkçılar gibi Samsun'da yaptım. Tamamı doktordu devrenin. Yüzlerce hekim, bir kısmı da uzman. Ama yaşadığım kültür şoku dehşetti. Bence işin en gerçekçi kısmı burası. İngilizce müzik dinlemek zaten başlı başına bir tuhaflık gibiydi. Rock-metale hiç girmeyelim.
Daha da önce de yazdım zaten, bu kültürel kodları çözen gruplar (Duman...) para kazanıyor.
 
Herhalde müziğe gönül veren bizim gibilerin en büyük isteği zevk aldığı müziği şcra ederek para kazanmaktı zamanında. Ama zaman geçtikçe bunun çoğumuz için hayal olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle ülkemizde çok kısıtlı bir kitleye hitap eden bir müzik zevkiniz varsa para kazanmak çok çok zor.Hatta son yıllarda bedava çalacağım ben desen de o kadar mekan yok. Ama hobi olarak müzikle ilgilenmek, amatör bir grupta beraber çalmak da müthiş eğlenceli. Para kazanacağın bir iş ve yanında müzik. Müzik öğretmeni olarak da okullarda veya diğer eğitim merkezlerinde ders vererek de para kazanılabilir.
 
Söylediklerinize katılmakla birlikte, 80'lere vurgu yaptığınız için bir şeyi ekleme ihtiyacı hissettim.
Avrupa'daki Frontiers ve Nuclear Blast gibi firmalar sayesinde belli bir pazar payı var bu müziğin halen. Ancak bunun siyasi (AB=büyük pazar) ve toplumsal/kültürel (pazarlama, kapitalist kültür...) tarafları da var. Yani Avrupa aslında fena bir tercih olmayabilir. Hatta, Frontiers'ın yakın zamanda bünyesine kattığı işler basbayağı 80ler kokuyor. Elbette 80lerin rockstar günlerini ve görkemini beklemiyorum (istemem de zaten...). Ama işleyen bir pazar var. Bu da kültürel, çünkü o müziğin alt yapısındaki müzikal öğelerin o kültürde karşılığı var. Bizde YOK. Bu çok önemli bir unsur bence ve Türkiye'de rock-metal müzik yapan insanın en büyük zorluğu bu.
Çok basit bir örnek vereyim. Askerlikte acemiliğimi bütün sağlıkçılar gibi Samsun'da yaptım. Tamamı doktordu devrenin. Yüzlerce hekim, bir kısmı da uzman. Ama yaşadığım kültür şoku dehşetti. Bence işin en gerçekçi kısmı burası. İngilizce müzik dinlemek zaten başlı başına bir tuhaflık gibiydi. Rock-metale hiç girmeyelim.
Daha da önce de yazdım zaten, bu kültürel kodları çözen gruplar (Duman...) para kazanıyor.
Tespitiniz çok doğru. Batıda tarz ne olursa olursun yapılan müziğin onların ruhuna dokunduğu bir nokta var. Çünkü tarz ne olursa olsun işin özünde batı müziğinin temeli olan major ve minor gamları kullanıyoruz. Onların majore minore verdiği tepkiyi biz Hicaza veriyoruz. Bu yüzden yerli gruplar pentatonic temelli müzik yapmak yerine Harmonik minor veya natural minor üzerine müzik yaptılar. Buda yapılan müziğin Türk müziğine yakın bir şey olmasını sağladı ancak kulağa rock müzik gibi gelmesini de engelledi. Bu konuda Yavuz Çetin'i diğerlerinden ayırmak gerek çünkü blues temelli rock müziği orijinalini bozmadan Türkçe sözlerle bize sundu ve sevildi.

Bahsettiğiniz firmalarla ilgili bir bilgim yok ancak söylediğiniz gibi AB vatandaşlarının imkanları bizden çok daha ilerde. Bir firma aynı konsepte sahip 9-10 grubu bir araya getirip, küçük sahnelerde sahneye çıkmak şartıyla avrupa turnesi düzenleyebilir. Ne vize, ne çalışma izni gerekmez. Çok ucuza aldıkları bir turne arabasıyla çok rahat tüm ab ülkerinde konser verip, hem firmaya , hem kendilerine gelir sağlayabilirler. Ayrıca sadece kendi ülkelerinde ki kitleye hitap etmek zorunda kalmazlar. Bu nedenle söyledikleriniz çok olası ve mantıklı.

Malesef burada başlığı açan arkadaşın hayallerini yıkıyoruz gibi oluyor ama gerçekler bu şekilde. Türkiye'de müzisyeni destekleyecek ne kültür nede sosyo-ekonomik durum var. Bu şartlarda müzisyenlik hayali biraz yıpratıcı olabilir.
 
Tespitiniz çok doğru. Batıda tarz ne olursa olursun yapılan müziğin onların ruhuna dokunduğu bir nokta var. Çünkü tarz ne olursa olsun işin özünde batı müziğinin temeli olan major ve minor gamları kullanıyoruz. Onların majore minore verdiği tepkiyi biz Hicaza veriyoruz. Bu yüzden yerli gruplar pentatonic temelli müzik yapmak yerine Harmonik minor veya natural minor üzerine müzik yaptılar. Buda yapılan müziğin Türk müziğine yakın bir şey olmasını sağladı ancak kulağa rock müzik gibi gelmesini de engelledi. Bu konuda Yavuz Çetin'i diğerlerinden ayırmak gerek çünkü blues temelli rock müziği orijinalini bozmadan Türkçe sözlerle bize sundu ve sevildi.

Bahsettiğiniz firmalarla ilgili bir bilgim yok ancak söylediğiniz gibi AB vatandaşlarının imkanları bizden çok daha ilerde. Bir firma aynı konsepte sahip 9-10 grubu bir araya getirip, küçük sahnelerde sahneye çıkmak şartıyla avrupa turnesi düzenleyebilir. Ne vize, ne çalışma izni gerekmez. Çok ucuza aldıkları bir turne arabasıyla çok rahat tüm ab ülkerinde konser verip, hem firmaya , hem kendilerine gelir sağlayabilirler. Ayrıca sadece kendi ülkelerinde ki kitleye hitap etmek zorunda kalmazlar. Bu nedenle söyledikleriniz çok olası ve mantıklı.

Malesef burada başlığı açan arkadaşın hayallerini yıkıyoruz gibi oluyor ama gerçekler bu şekilde. Türkiye'de müzisyeni destekleyecek ne kültür nede sosyo-ekonomik durum var. Bu şartlarda müzisyenlik hayali biraz yıpratıcı olabilir.
Evet; Türkiye'de rock müziğin teorik/müzikal içeriği bu anlamda bence de ders alınabilecek şeyler içeriyor. Rock müzik, bence iki temel damarı olan blues ve klasik müzik etkilenimi ile Türkiye'de ilgi gör(e)miyor. Ama diğer unsurlar başarılı kullanılırsa bir şeyler yapılabilir. Ör:
Haluk Levent (Anadolu rock)
Pentagram (Anadolu metal !)
Duman (Arabesk unsurları...)

Sorun şu ki, ben bu unsurları Rock müziğin içinde duymayı hiç sevmiyorum. Ama, bu gerçeği hiçe sayarsanız sonunuz ne olur ?
Bkz: Cem Köksal. Adamın çalışını hiç beğenmem, ama dünya standardında pazarlanabilecek işler yaptı. Müziği Rainbow-Malmsteen türevliydi ve Mats Leven, Joe Lynn Turner gibi efsane vokallerle bile çalıştı. Sonuç:
En son albüm 12 sene, en son konser 7 sene önce.... (Geri dönüyormuş müziğe yakında, kolaylıklar diliyorum kendisine....)
Sanırım geçimini zaten başka yerden sağlıyordu. Aksi takdirde aç kalırdı.

Uzun lafın kısası, büyük kitlelere hitap ve maddi başarı istiyorsanız, buranın gerçeklerine göre müziği "sulandırmak" gerekiyor. Ya da parayı başka yerden kazanacaksınız.
 
Türkiye'de müzikten 3-5 kuruş kazanmak. İnternette paylaştığımız şeylerin 100k bandında izlenmesi.
Bir zamanlar aynı hayallerle sahiptim. Ta ki çinili han stüdyolarında piyasada iş yapan ve para kazanan müzisyenlerle tanışana kadar.
Bu isimler arasında çok ünlü isimlerde var. Sana özetle söyleyeyim Türkiye'de çok çok ünlü olmadan müzikten ekmek yenmiyor. Hele ki rock- metal ile hiç yenmez.
Can bonomo ile çok sık karşılaşıyordum bir aralar. Eurovisiondan hemen sonraydı. O dönemde Can'ı ülkede bilmeyen yoktu ve gençler arasında da kendisine karşı bir ilgi vardı. Cebine para koymaya o zaman başlamıştı. Düşün tüm Türkiye tanıdıktan sonra kazanabildi parayı.
Eğer senin jolly joker benzeri mekanları dolduracak kitlen yoksa paran yok demektir. Türkiye'de para canlı performans ile kazanılıyor.

Şimdi gelelim ikinci konuya bilinirlik mevzusu.18-19 yaşındayken hep üzülürdüm. Amerika'da olsak en azından küçük bir kitlemiz olurdu diye.
Bugün bakıyorum da Amerika'da işlerin nasıl işlediğini gördükten sonra bizim kitlemiz olmazmış. İyi müzisyen olup bar performansları yapıp oralardan keşfedilmek 80lerde kaldı artık. Şuan da her şey toplum mühendisliğiyle yapılıyor Amerika'da. Profesyonel firmalardan destek alıyorlar gençler neleri konuşuyor, neleri takip ediyor bunlara göre hareket ediyorlar.

Mesela son dönemde billie ellish'i düşün. Kız ilk çıkış yaptığında amerikada içine kapanık-loser tiplere hitap ediyordu. Çıplaklıktan, müzik sektöründeki gereksiz seksilikten rahatsız olduğunu söylüyordu ve kızın kitlesi bunu alkışlıyordu. Üzerinden 3-4 yıl geçti şimdi yayınladığı son teklisinde twerk yapıyor. Bunun nedeni kızın kitlesi 3-4 sene içinde büyüdü ve 15 yaşlarından 18 yaş aralığına geldi. Bu yaşlar amerikada tam partileme yaşlarıdır, doğal olarak billie ellish te twerk yapmaya başladı. Özgür kadın twitleri atmaya başladı. Çünkü gündemde kalması için kitlesini tatmin etmek zorunda.

Bu işler sadece iyi müzisyenlikle olmuyor. Soundcloud ta youtube neler görüyorum amerikadan yayınlanmış. Her tarzda çok çok iyi parçalar var. Hiç biri bilinir olmuyor. Çünkü mevzu sadece müzik değil.
Kısacası olmaz, anladım hocam.
 
Geri
Üst