"yeni başlayan" soru ve talepleri neden tepki görüyor

Abiler z kuşağı hazır tüketime alışkın. Oturup bir şeyler araştıracak hali yok. Adamların ne yiyeceğine, içeceğine, neyi seveceğine, hangi takımı tutacağına, nasıl giyineceğine, hangi partiyi destekleyip sosyal olaylarda ne tavırlar takınacağına kadar hep bir yerde influencerlar karar verdiği için otomatik olarak henüz yeni girdikleri bir alanda bak kardeşim bunun tek doğrusu yok dediğiniz anda dumura uğruyorlar.
Üslup olayına hiç girmiyorum. Millet en ufak sorunda birbirinin ailesine küfrediyor. Eh çocuk mahallede büyümemiş. Sosyal zekası oyun oynayarak gelişmemiş. Mahalle diyorum çünkü mahallede her türden insan vardır. Sosyoekonomik olarak, yaşantı olarak farklı insanlar oturur oyun oynamayı, anlaşmayı öğrenirler. Bunlar ailelerinin belirlediği düşünceleri empoze eden okullarda kendi sosyoekonomik düzeyine yakın insanlarla bir yere kapatılan insanlar. Ha bir de klavye karşısına geçince küfür de hakaret de saygısızlık da normal. Çünkü kanlı canlı insanlarla iletişim yok. Usül Erkan bilmezler. Sabır göstermezler. İsterler ki birisi şunu yap dediğinde iyi yaparak ödüllerindirilsinler. Tıpkı doğduklarından beri olduğu gibi.
 
Abiler z kuşağı hazır tüketime alışkın. Oturup bir şeyler araştıracak hali yok. Adamların ne yiyeceğine, içeceğine, neyi seveceğine, hangi takımı tutacağına, nasıl giyineceğine, hangi partiyi destekleyip sosyal olaylarda ne tavırlar takınacağına kadar hep bir yerde influencerlar karar verdiği için otomatik olarak henüz yeni girdikleri bir alanda bak kardeşim bunun tek doğrusu yok dediğiniz anda dumura uğruyorlar.
Üslup olayına hiç girmiyorum. Millet en ufak sorunda birbirinin ailesine küfrediyor. Eh çocuk mahallede büyümemiş. Sosyal zekası oyun oynayarak gelişmemiş. Mahalle diyorum çünkü mahallede her türden insan vardır. Sosyoekonomik olarak, yaşantı olarak farklı insanlar oturur oyun oynamayı, anlaşmayı öğrenirler. Bunlar ailelerinin belirlediği düşünceleri empoze eden okullarda kendi sosyoekonomik düzeyine yakın insanlarla bir yere kapatılan insanlar. Ha bir de klavye karşısına geçince küfür de hakaret de saygısızlık da normal. Çünkü kanlı canlı insanlarla iletişim yok. Usül Erkan bilmezler. Sabır göstermezler. İsterler ki birisi şunu yap dediğinde iyi yaparak ödüllerindirilsinler. Tıpkı doğduklarından beri olduğu gibi.
Herhâlde internetin sunduğu iletişim olanağı sebebiyle, üzerine enikonu bir araştırma olmadan, kişisel çevreden örnekler üzerinden yapılan tümevarımlarla Z kuşağı kadar eleştirilip yaftalanan, neredeyse nesneleştirilen bir kuşak olmamıştır. Yani Z kuşağı şöyle, Z kuşağı böyle diye tespitler yaparak; bunun yaşayan, değişen, çeşitlilik gösteren bir olgu olduğunu yok sayarak yaşamak pek çok insana epey konforlu geliyor.
Sosyal medya ve ekranlarla kuşatılmış bir hayatta pedagojik doğru-yanlışların ne olduğu hâlâ belli değilken yetiştirilmiş bir grup insandan söz ediyoruz. İlk gençliklerini-gençliklerini ekonomik, sosyolojik, demografik bir b*k çukuruna keyifli bir çürüme yolculuğu eşliğinde yaşamış/yaşayan; geçmiş jenerasyonlardan gördükleri tarifsiz hoşgörü ve anlayışla sevgi ve özveri dolmuş ne idüğü belirsiz bir kalabalık. Kayıp kuşak, mazlum kuşak edebiyatı yapmak niyetinde değilim. Forum kültürüne aşina olmayan, Z kuşağı da olmayan herhangi biri gelip hödükçe bir başlık açıp eskiler için yine asap bozucu olabilir. Siz zaten buna, "olamaz", dememişsiniz, farkındayım. Fakat her konforsuz etkileşimde nesil muhabbeti açmayı, hatta spesifik olarak Z kuşağı eleştirmeyi, genellemeler yapmayı kendimce doğru bulmuyorum. En basit hâliyle bunu ifade etmek istiyorum.

Hızlı tüketimin, algoritmaların, bir şeyi öğrenme yollarındaki radikal değişimlerin bilincinde olan, buna göre yaşayan onlarca Z kuşağı arkadaşım var. Fakat bundan genel bir kanaat çıkartmak yine yanlış olacaktır. Sadece dijital medyayı sarmış bu olumsuz intibanın jenerasyonlar arası uçurumu büyütmekten, kutuplaşma yaratmaktan başka bir işe yaramadığı fikrindeyim.
 
Z kötüdür diye genelleme yapmıyoruz... en azından ben yapmıyorum.. elbette sokaklarda bağıran kürtajcı dede diye adlandırılan saçma sapan yalaka profili troll ile aynı yaş hatta daha büyük doktor, profesör, hukukçu insanlar da var... onları da boomer diye genellemediğimiz gibi
 
Herhâlde internetin sunduğu iletişim olanağı sebebiyle, üzerine enikonu bir araştırma olmadan, kişisel çevreden örnekler üzerinden yapılan tümevarımlarla Z kuşağı kadar eleştirilip yaftalanan, neredeyse nesneleştirilen bir kuşak olmamıştır. Yani Z kuşağı şöyle, Z kuşağı böyle diye tespitler yaparak; bunun yaşayan, değişen, çeşitlilik gösteren bir olgu olduğunu yok sayarak yaşamak pek çok insana epey konforlu geliyor.
Sosyal medya ve ekranlarla kuşatılmış bir hayatta pedagojik doğru-yanlışların ne olduğu hâlâ belli değilken yetiştirilmiş bir grup insandan söz ediyoruz. İlk gençliklerini-gençliklerini ekonomik, sosyolojik, demografik bir b*k çukuruna keyifli bir çürüme yolculuğu eşliğinde yaşamış/yaşayan; geçmiş jenerasyonlardan gördükleri tarifsiz hoşgörü ve anlayışla sevgi ve özveri dolmuş ne idüğü belirsiz bir kalabalık. Kayıp kuşak, mazlum kuşak edebiyatı yapmak niyetinde değilim. Forum kültürüne aşina olmayan, Z kuşağı da olmayan herhangi biri gelip hödükçe bir başlık açıp eskiler için yine asap bozucu olabilir. Siz zaten buna, "olamaz", dememişsiniz, farkındayım. Fakat her konforsuz etkileşimde nesil muhabbeti açmayı, hatta spesifik olarak Z kuşağı eleştirmeyi, genellemeler yapmayı kendimce doğru bulmuyorum. En basit hâliyle bunu ifade etmek istiyorum.

Hızlı tüketimin, algoritmaların, bir şeyi öğrenme yollarındaki radikal değişimlerin bilincinde olan, buna göre yaşayan onlarca Z kuşağı arkadaşım var. Fakat bundan genel bir kanaat çıkartmak yine yanlış olacaktır. Sadece dijital medyayı sarmış bu olumsuz intibanın jenerasyonlar arası uçurumu büyütmekten, kutuplaşma yaratmaktan başka bir işe yaramadığı fikrindeyim.
Psikologlarla psikiyatristler arasındaki fark nedir biliyor musun? Psikiyatristler organik bir hastalığı tedavi ederler. İlaç bunun için verilir. Psikologlar ise insana bir bahane sunar. İşte sen başarısız ve zayıfsın demez de babanla sorunların buna yol açmış der.
Z kuşağı vasatlıklarını örtmek için yıllarca ülkeye b*k çukuru dedi. Yahu ülkenin üniversite sınavında Türkçe sorularının dörtte biri falan yapılıyor. Bunlar okuduğunu anlamıyor, bana Avrupa’da doğsam şöyle olurdum diyor. Oysa doksanlarda da bu ülke böyleydi, altmışlarda da. Açıp cumhuriyet tarihi belgeseli izlemeniz yeterli. O yıllardan bu yana bir sürü üretken insan da çıktı, Aydın da yetişti. Yani elmas olsan bile bu b*k çukurunda parlayabilirsin. Benim bahsettiğim ülke boktan bunlar tırt diye kötüleme değil. Bu nesil herhangi bir empatiden yoksun. Eskiler de yoksun ama bunlarınki daha başka. Nasıl söyleyeyim, 60 yaşın üstünde çoğunlukla bir boş bakış görürsün insanlarda. O nesil yeterince eğitilmemiş. Okula ulaşamamış. Sonra 30-60 arası daha oturaklı gelir sana. Çünkü az buçuk okul, sağlık hizmeti ve sağlıklı gıda bulmuşlar.
İşte aynı 60 yaş üstü boş bakış Z kuşağında da var. Bunun sebebi teknoloji mi mutsuzluk mu bilmiyorum. Ama boş bakıyorlar ve ne anlatsan anlamıyorlar.
 
Herhâlde internetin sunduğu iletişim olanağı sebebiyle, üzerine enikonu bir araştırma olmadan, kişisel çevreden örnekler üzerinden yapılan tümevarımlarla Z kuşağı kadar eleştirilip yaftalanan, neredeyse nesneleştirilen bir kuşak olmamıştır. Yani Z kuşağı şöyle, Z kuşağı böyle diye tespitler yaparak; bunun yaşayan, değişen, çeşitlilik gösteren bir olgu olduğunu yok sayarak yaşamak pek çok insana epey konforlu geliyor.
Sosyal medya ve ekranlarla kuşatılmış bir hayatta pedagojik doğru-yanlışların ne olduğu hâlâ belli değilken yetiştirilmiş bir grup insandan söz ediyoruz. İlk gençliklerini-gençliklerini ekonomik, sosyolojik, demografik bir b*k çukuruna keyifli bir çürüme yolculuğu eşliğinde yaşamış/yaşayan; geçmiş jenerasyonlardan gördükleri tarifsiz hoşgörü ve anlayışla sevgi ve özveri dolmuş ne idüğü belirsiz bir kalabalık. Kayıp kuşak, mazlum kuşak edebiyatı yapmak niyetinde değilim. Forum kültürüne aşina olmayan, Z kuşağı da olmayan herhangi biri gelip hödükçe bir başlık açıp eskiler için yine asap bozucu olabilir. Siz zaten buna, "olamaz", dememişsiniz, farkındayım. Fakat her konforsuz etkileşimde nesil muhabbeti açmayı, hatta spesifik olarak Z kuşağı eleştirmeyi, genellemeler yapmayı kendimce doğru bulmuyorum. En basit hâliyle bunu ifade etmek istiyorum.

Hızlı tüketimin, algoritmaların, bir şeyi öğrenme yollarındaki radikal değişimlerin bilincinde olan, buna göre yaşayan onlarca Z kuşağı arkadaşım var. Fakat bundan genel bir kanaat çıkartmak yine yanlış olacaktır. Sadece dijital medyayı sarmış bu olumsuz intibanın jenerasyonlar arası uçurumu büyütmekten, kutuplaşma yaratmaktan başka bir işe yaramadığı fikrindeyim.
Psikologlarla psikiyatristler arasındaki fark nedir biliyor musun? Psikiyatristler organik bir hastalığı tedavi ederler. İlaç bunun için verilir. Psikologlar ise insana bir bahane sunar. İşte sen başarısız ve zayıfsın demez de babanla sorunların buna yol açmış der.
Z kuşağı vasatlıklarını örtmek için yıllarca ülkeye b*k çukuru dedi. Yahu ülkenin üniversite sınavında Türkçe sorularının dörtte biri falan yapılıyor. Bunlar okuduğunu anlamıyor, bana Avrupa’da doğsam şöyle olurdum diyor. Oysa doksanlarda da bu ülke böyleydi, altmışlarda da. Açıp cumhuriyet tarihi belgeseli izlemeniz yeterli. O yıllardan bu yana bir sürü üretken insan da çıktı, Aydın da yetişti. Yani elmas olsan bile bu b*k çukurunda parlayabilirsin. Benim bahsettiğim ülke boktan bunlar tırt diye kötüleme değil. Bu nesil herhangi bir empatiden yoksun. Eskiler de yoksun ama bunlarınki daha başka. Nasıl söyleyeyim, 60 yaşın üstünde çoğunlukla bir boş bakış görürsün insanlarda. O nesil yeterince eğitilmemiş. Okula ulaşamamış. Sonra 30-60 arası daha oturaklı gelir sana. Çünkü az buçuk okul, sağlık hizmeti ve sağlıklı gıda bulmuşlar.
İşte aynı 60 yaş üstü boş bakış Z kuşağında da var. Bunun sebebi teknoloji mi mutsuzluk mu bilmiyorum. Ama boş bakıyorlar ve ne anlatsan anlamıyorlar.
Görünürde birbiri ile çatışan bu iki yanıttan iki şey "cımbızlayacağım" müsaadenizle. Çünkü ilginç bir şey var dikkatimi çeken ve muhtemelen bu sizlerin dikkatini çekmedi.
".....geçmiş jenerasyonlardan gördükleri tarifsiz hoşgörü ve anlayışla sevgi ve özveri dolmuş ne idüğü belirsiz bir kalabalık."
"Bu nesil herhangi bir empatiden yoksun"

Bu iki tespit, birbirini doğruluyor aslında. Neden mi böyle düşündüm?
Jordan Peterson, narsist kuşağın ortaya çıkışını bu sonsuz hoşgörüye bağlıyor. Çocuğun her sıkıntısında empati yapan sersem bir ebeveyn kuşağı (!), "ay çocuğum travmatize olmasın" diye diye (oysa travmasız insan olmaz, karakter böyle oluşur....) çocuğun bir dediğini iki etmeyip sınır koyamadı, hiç bir sıkıntı yaşamayan çocuklar empati geliştirecek ortamı bulamadı (çünkü kendisi sıkıntı nedir bilmiyor...) .
Hoş geldin empati yoksunu narsist insancıklar.

Bu durumda şu soru daha mı önemli acaba:
Kim bu sonsuz hoşgörü sahibi sersem ebeveynler?
 
Görünürde birbiri ile çatışan bu iki yanıttan iki şey "cımbızlayacağım" müsaadenizle. Çünkü ilginç bir şey var dikkatimi çeken ve muhtemelen bu sizlerin dikkatini çekmedi.
".....geçmiş jenerasyonlardan gördükleri tarifsiz hoşgörü ve anlayışla sevgi ve özveri dolmuş ne idüğü belirsiz bir kalabalık."
"Bu nesil herhangi bir empatiden yoksun"

Bu iki tespit, birbirini doğruluyor aslında. Neden mi böyle düşündüm?
Jordan Peterson, narsist kuşağın ortaya çıkışını bu sonsuz hoşgörüye bağlıyor. Çocuğun her sıkıntısında empati yapan sersem bir ebeveyn kuşağı (!), "ay çocuğum travmatize olmasın" diye diye (oysa travmasız insan olmaz, karakter böyle oluşur....) çocuğun bir dediğini iki etmeyip sınır koyamadı, hiç bir sıkıntı yaşamayan çocuklar empati geliştirecek ortamı bulamadı (çünkü kendisi sıkıntı nedir bilmiyor...) .
Hoş geldin empati yoksunu narsist insancıklar.

Bu durumda şu soru daha mı önemli acaba:
Kim bu sonsuz hoşgörü sahibi sersem ebeveynler?
Merhaba, tespitiniz hoş olmakla birlikte alıntıladığınız kısmı ironik olarak yazmıştım. Yazının tonundan anlaşılacağını düşündüğümden "(!)" koymak istememiştim malumu ayrıca ilan etmemek adına.
 

Pedagojik, psikolojik, felsefik, vs falan bu konulara girmeye hiç gerek görmüyorum. Çünkü sorun bu değil. Sorun eğitim. İlk önce okuldaki eğitim yok edildi. Oy alabilmek için üniversite kontenjanları arttırıldı. Daha sonra normal liseler tamamen kendi kendine bırakıldı. Her yere içinde öğrenci olmayan liseler kuruldu. Anladınız hangisi olduğunu. İlkokullar, ortaokullar 40'ar 50'şer kişi oldu. Çocuklarını çok seven anne babalar okul basıp öğretmen tehdit etmeye başladı. Cimerler havada uçuştu. Daha sonra evde başlayan eğitim yok edildi. Nasıl edildi? Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı. Akşam eve gelen baba artık çocukları ile zaman geçiremez oldu. Kafa başka yerde. Daha çok mesaide. Daha çok kazanmaya çalışmada. Her gün tvlere agresif programlar yüklendi. İnsanlar birbirlerine sürekli atar gider yapmaya alıştı. Hep bir yarışma programları türedi. İnsanları birbirlerine düşürtüp izlenmeye çalıştılar. O ona bağırıyor bu bunun üzerine yürüyor. Küçük çocuklar bunları izliyor. Hop 10 dakka sonra aynı davranışı okulda orada burada sergiliyor. Toplumca köreltildik. Ayrıştırıldık. Bunlar bunların sonuçları. Benden 10 yaş küçük insana bile saygımdan siz derken. Benden 20 yaş küçük biri gelip dayı diyebiliyor.

Yani anlatmaya çalıştığım şu. Yeni nesil internet bağımlısı, hep kolaya alıştı sabır yok gibi söylemler kolay tahminler. Yeni nesil saygısız ve eğitimsiz. Sorun internet değil. Sorun interneti ve tv'yi nasıl yönettiğin. Sorun çocukları nasıl eğittiğin.
 
Caktirmadan @berkxdd 'nin profili dikizleyin.. cengaver bir yetenek, tipki digerleri gibi azimle konu aciyor, hirsindan cevaplari gozden kaciriyor ve tekrar soruyor uzerine "akustik cover akorlari" gibi spesifik isteklerde bulunacak kadar da curetkar...
 
Merhaba, tespitiniz hoş olmakla birlikte alıntıladığınız kısmı ironik olarak yazmıştım. Yazının tonundan anlaşılacağını düşündüğümden "(!)" koymak istememiştim malumu ayrıca ilan etmemek adına.
Doğrudur, ama dediğim gibi, aslında böyle bir kuşak olmalı. Hoşgörüyle olmasa bile saldım çayıra mevlam kayıra büyütülmüş, sorumluluk verilmemiş, "sen bu yontulmamis halinle güzelsin" denmiş olmalı bu arkadaşlara. Gökten zembille inmez böyle sorunlar.
 
Caktirmadan @berkxdd 'nin profili dikizleyin.. cengaver bir yetenek, tipki digerleri gibi azimle konu aciyor, hirsindan cevaplari gozden kaciriyor ve tekrar soruyor uzerine "akustik cover akorlari" gibi spesifik isteklerde bulunacak kadar da curetkar...
En son "tuşe ne demek" diye sormuş. Bunu müzikle hiç bir ilgisi olmayan bir sağlıkçıya filan sormasın da aman diyeyim 🤣
 
Psikologlarla psikiyatristler arasındaki fark nedir biliyor musun? Psikiyatristler organik bir hastalığı tedavi ederler. İlaç bunun için verilir. Psikologlar ise insana bir bahane sunar. İşte sen başarısız ve zayıfsın demez de babanla sorunların buna yol açmış der.
Z kuşağı vasatlıklarını örtmek için yıllarca ülkeye b*k çukuru dedi. Yahu ülkenin üniversite sınavında Türkçe sorularının dörtte biri falan yapılıyor. Bunlar okuduğunu anlamıyor, bana Avrupa’da doğsam şöyle olurdum diyor. Oysa doksanlarda da bu ülke böyleydi, altmışlarda da. Açıp cumhuriyet tarihi belgeseli izlemeniz yeterli. O yıllardan bu yana bir sürü üretken insan da çıktı, Aydın da yetişti. Yani elmas olsan bile bu b*k çukurunda parlayabilirsin. Benim bahsettiğim ülke boktan bunlar tırt diye kötüleme değil. Bu nesil herhangi bir empatiden yoksun. Eskiler de yoksun ama bunlarınki daha başka. Nasıl söyleyeyim, 60 yaşın üstünde çoğunlukla bir boş bakış görürsün insanlarda. O nesil yeterince eğitilmemiş. Okula ulaşamamış. Sonra 30-60 arası daha oturaklı gelir sana. Çünkü az buçuk okul, sağlık hizmeti ve sağlıklı gıda bulmuşlar.
İşte aynı 60 yaş üstü boş bakış Z kuşağında da var. Bunun sebebi teknoloji mi mutsuzluk mu bilmiyorum. Ama boş bakıyorlar ve ne anlatsan anlamıyorlar.
Ülkede 2000 öncesi üniversite sınavlarında kim ne kadar Türkçe çözebilmiş, çözememiş bu konuda detaylı bir bilgim yok. Kendini düzgün bir Türkçeyle ifade edememek ise maalesef bir nesli aşan bir problem.

Sözünü ettiğiniz geçmiş yılları bizzat yaşamamış olsam da okuldaki bölümüm gereği medya tarihiyle epey ilgilendim. Kendi adıma Cumhuriyet tarihine dair önemli bulduğum eserleri tüketmeye çalıştım. Fakat geride bıraktığımız çeyrek asır boyunca, gerek demokratik gerek ahlaki gerek eğitimsel gerek toplumsal güvenlik anlamında bu denli vahim bir noktaya, bu denli uzun bir zaman dilimi boyunca, gelindiğini düşünmüyorum. Kısacası söz konusu b*k çukurunun kendini diğerlerinden ayırt eden epey bir yanı olduğuna inanıyorum. "Avrupa'da doğsam ohooo..." diye başlayan cümlelerin de yine Z kuşağını aşan, herhangi bir neslin söyleyebileceği "what if" senaryoları olduğunu düşünüyorum. Coğrafyanın kader olduğunu biz yumurtlamadık.

Size akranlarıma dair dürüst düşüncemi söylemek istiyorum. Bana kalırsa çoğumuz sosyal medyanın nasıl sağlıklı bir şekilde kullanılacağından bihaberdik. Başka insanların yüzünden çok ekranlara bakarak büyüdük. Yalnız başına bu durum zaten korkunç bir algı ve düşünce farkına, dolayısıyla nesil ayrımına yol açıyor. Gerçek hayatta kim olduğumuzdan ziyade o ekranlarda nasıl göründüğümüze daha çok özendik.

Bazı ebeveynler çocuklarına bu yeni iletişim yöntemlerini tamamen yasaklarken, bir diğer kısmı sadece başı ağrımasın diye düşünerek "çocuğun eline tableti verdi." Birbirine tamamen ters görünen bu iki durum da bu çocukların ebeveynine karşı bile enikonu bir yakınlık, bağ kuramamasına yol açtı. (Çünkü bir durumda çocuk-ebeveyn ilişkisi güçsüzleşiyor; diğer durumda ebeveyn çocuğu akranlarından büyük oranda izole bir şekilde büyütüyor, çocuğun gözünde yasakla bağdaşıyor.)

Sizin empati yoksunluğu diye yakındığınız şey, bana ailesinden bile kopuk bir atmosferde büyüyen, doğru düzgün bir kimlik inşa edememiş, yetmiyormuş gibi içine doğdukları sosyal medyada her gün "Z kuşağı balonu da fena patladı" minvalinde görüşlere maruz kalan birinin tamamen doğal bir şekilde dışarıdan izole olmayı tercih etmesi gibi geliyor. Yani empatiden böyle coşkulu bir şekilde söz edeceksek eğer durumu her tarafıyla değerlendirmek gerek.

Her vakayı ayrıca değerlendirmeye kimsenin vakti-isteği olmadığından genelleme yapmanın konforlu olduğunun farkındayım. Bu yazdıklarımın da bu başlıkta bulunması, bulunmamasından iyi sanki.

Selamlar.
 
Ülkede 2000 öncesi üniversite sınavlarında kim ne kadar Türkçe çözebilmiş, çözememiş bu konuda detaylı bir bilgim yok. Kendini düzgün bir Türkçeyle ifade edememek ise maalesef bir nesli aşan bir problem.

Sözünü ettiğiniz geçmiş yılları bizzat yaşamamış olsam da okuldaki bölümüm gereği medya tarihiyle epey ilgilendim. Kendi adıma Cumhuriyet tarihine dair önemli bulduğum eserleri tüketmeye çalıştım. Fakat geride bıraktığımız çeyrek asır boyunca, gerek demokratik gerek ahlaki gerek eğitimsel gerek toplumsal güvenlik anlamında bu denli vahim bir noktaya, bu denli uzun bir zaman dilimi boyunca, gelindiğini düşünmüyorum. Kısacası söz konusu b*k çukurunun kendini diğerlerinden ayırt eden epey bir yanı olduğuna inanıyorum. "Avrupa'da doğsam ohooo..." diye başlayan cümlelerin de yine Z kuşağını aşan, herhangi bir neslin söyleyebileceği "what if" senaryoları olduğunu düşünüyorum. Coğrafyanın kader olduğunu biz yumurtlamadık.

Size akranlarıma dair dürüst düşüncemi söylemek istiyorum. Bana kalırsa çoğumuz sosyal medyanın nasıl sağlıklı bir şekilde kullanılacağından bihaberdik. Başka insanların yüzünden çok ekranlara bakarak büyüdük. Yalnız başına bu durum zaten korkunç bir algı ve düşünce farkına, dolayısıyla nesil ayrımına yol açıyor. Gerçek hayatta kim olduğumuzdan ziyade o ekranlarda nasıl göründüğümüze daha çok özendik.

Bazı ebeveynler çocuklarına bu yeni iletişim yöntemlerini tamamen yasaklarken, bir diğer kısmı sadece başı ağrımasın diye düşünerek "çocuğun eline tableti verdi." Birbirine tamamen ters görünen bu iki durum da bu çocukların ebeveynine karşı bile enikonu bir yakınlık, bağ kuramamasına yol açtı. (Çünkü bir durumda çocuk-ebeveyn ilişkisi güçsüzleşiyor; diğer durumda ebeveyn çocuğu akranlarından büyük oranda izole bir şekilde büyütüyor, çocuğun gözünde yasakla bağdaşıyor.)

Sizin empati yoksunluğu diye yakındığınız şey, bana ailesinden bile kopuk bir atmosferde büyüyen, doğru düzgün bir kimlik inşa edememiş, yetmiyormuş gibi içine doğdukları sosyal medyada her gün "Z kuşağı balonu da fena patladı" minvalinde görüşlere maruz kalan birinin tamamen doğal bir şekilde dışarıdan izole olmayı tercih etmesi gibi geliyor. Yani empatiden böyle coşkulu bir şekilde söz edeceksek eğer durumu her tarafıyla değerlendirmek gerek.

Her vakayı ayrıca değerlendirmeye kimsenin vakti-isteği olmadığından genelleme yapmanın konforlu olduğunun farkındayım. Bu yazdıklarımın da bu başlıkta bulunması, bulunmamasından iyi sanki.

Selamlar.
Bu son 25 yıl olayını da doğru bulmuyorum. Taksimde tankların göstericilerin üstünden geçtiği, üniversitelerde eğitim dahi görmenin riskli olduğu ki her an birisi vurabilir sizi, dönemler oldu. Bak bu da sosyal medya propagandası. Evet kötüydük ama hiç böyle olmadık algısı. Bu adamları gram sevmem ama 2004-2010 yılları arasında bir refah dönemi yaşandı ki bugün birçok konuda bunalmamızın sebebi bu suni refahtır. Yani doksanlı yıllarda bak bırak ekonomiyi, gitarı şunu bunu doğru düzgün su ve elektrik altyapısı sağlanamıyordu. Açıp bak iski skandallarına. Şimdi sen ben gibi adamlar elektriğim, suyum ve televizyonum olsun rahatım diye düşünmüyoruz. Gitar fiyatı ne oldu, yurt dışına çıkıp gezebilir miyiz falan diyoruz. Neden? Çünkü bir dönem tarlayı satıp pavyonda yiyen dayı misali bir şeyler satılarak suni bir refah oldu. Mesela bak zuhalin kaç şubesi vardı bu yıllardan önce şimdi kaç?
Eğer konu ahlaki ise Yeşilçam porno sektörü vardı bu ülkede. Köyden kente göç zamanları, gelmiş geçmiş en iğrenç kültür, lümpen kültürü ve arabesk. Düşün ki şarkı patlatan film çıkartıyor. Bu yıllarda Kubrick The Shining filmini çekiyordu kalite farkını sen hesapla. Bizde ise tecavüzcü Coşkun diye bir karakter var. Yani ahlak konusunda da eskiler çok da iyi değillerdi. O romantizm biraz da bizim eskiye yönelik özlemimiz. Başka bir şey değil.
Kuşakla ilgili eleştirim şudur benim. Ülkenin veya etraftaki insanların durumunu bahane ederek tembelliğe kaçmaları. Müzik üretimi, eğitim vs de buna dahil. Emek vere vere öğrene öğrene yapayım değil de kolay yolu bulayım derdinde. İzolasyon dediğin şeyin adı escapizm. Boş bakma sebebi ise bununla ilgili değil. Oryantasyon sıkıntısı var. Ne istediğini bilmiyor. Gidecek rotan yoksa kimse sana pusula vermez. Ne istiyorsun diyorum mesela gelecek için, işte şöyle böyle kem küm. Sonra ne yaptın diyorum diyor ki bu ülke bok gibi, burada bir şey mi yapılır. Ohooo. Bunu diyen adam Amerika’da doğsa MIT’ye girmeyecek. Muhtemelen gettoda doğsa ot çekecek, bağımlı olacak. Ha orta sınıfta doğsa zaten üniversite bile okuyamayacak. Çünkü burada kendi ana dilini anlayamıyor. Yani özetle bazen bizim yaşadığımız hayatın sorumlusu çevresel sebepler değildir. Öyle olsaydı Aziz Sancar Mardin’de koyun keçi otlatıyordu hala.
 
Son düzenleme:
''yeni başlayan'' Konu başlığı çok güzel olmuş. Baba bunlar her yerdeler! Sektör veya gezegen farketmiyor, biraz da bunun araştırmama değil de, ekonomik şartlar ve giderek artan üşengeçlik ile sorulan sorular olduğuna kanaat getirdim artık. Abi gitara başlayacağım bütçem şu kadar ama ben suhr çalmak istiyorum, Ben motor almak istiyorum, param scooter anca alır ama ben ducati panigale sürmek istiyorum. Abi 1000RR ile motora başlasam olur mu, 1000 lik çok yakıyormuş 600 lük iyi dediler, doğru mu. Neler neler... Gerçi hepsini geçtim bizim memlekette araştırmak da bi sonuç vermiyor. Sene 2009 falan, oturdum araştırdım **** Işık gitar dersi videolarına denk geldim, ilk video da artık gitar çalacaksınız müzik defteri alın dedi videoyu kapattım gittim müzik defteri aldım, öyle devam ettim. 3 sene boş tel alternate picking yaptım, ''-saat gibi olacaksınız tik tak tik tak''.... Allahtan Doksanlar Kemancı kadrosundan memleketin son mohikan abileri elimden tuttu da öyle öğrendim.
 
Caktirmadan @berkxdd 'nin profili dikizleyin.. cengaver bir yetenek, tipki digerleri gibi azimle konu aciyor, hirsindan cevaplari gozden kaciriyor ve tekrar soruyor uzerine "akustik cover akorlari" gibi spesifik isteklerde bulunacak kadar da curetkar...
Bu kadar rahatsız olup sagda solda boş boş konuşacaksan cevaplama kardeşim bu tarz şeylere yeni yeni giriyorum merak ettim sordum sorun ne?
 
Geri
Üst