Kabaca Kürdilihicazkar gamını anlatabilir misiniz?

Google ve Youtube'de araştırdım ancak istediğim gibi bir kaynak bulamadım.
Kürdilihicazkar gamını istediğim karar sesinden nasıl kurabilirim? Do Major gamı kurmak gibi bir formülü var mıdır?
Gamı oluşturduktan sonra akor dereceleri nelerdir? Bu gamla birlikte min7, maj9, M7 gibi akorları nasıl kullanabilirim?
Bunlara ek olarak değinmek istediğiniz noktalar veya tavsiyeleriniz varsa yazmaktan çekinmeyin.
 
kürdi makamı, do re mi fa sol la si bemol gamının sol e taşınmış hali, Kürdî makamının bir tam ses peste rast (sol) perdesine aktarılmış şeklidir.

ama üç notasında müneccep adı verilen komadan daha büyük-bemol- bulunur. si, mi, ve la

yanılmıyorsam sol, la bemol, si bemol, do, re, mi bemol, fa (fa diyez olan gamı arada tam ses olması için fa ya taşıdığımızda.)
bu gamın üzerine standart akor dizilimi kuruluması gerekir.

klasik müzikte 3 bemollü gama denk gelir.
yanlışım olabilir. daha iyi bilen biri var ise düzeltir.

linkte bu makama ait notalar var. çalarsanız daha rahat anlarsınız.

küçük müneccep nedir aşağıda bir video var.
 
Son düzenleme:
Armoni bilgim olmadığı için akor konusunda yardımcı olamayacağım. TSM usulüne göre makam bilgisinden bahsedeyim. Yukarıda arkadaşın yazmış olduğu bilgileri biraz daha genişleteyim.

Yukarıda arkadaşın yazmış olduğu gibi, kürdilihicazkar makamı, yerinden la karar kürdi perdesinin sol perdesine göçürtülmüş halidir. Ancak seyir anlamında kürdi makamından farkı vardır. Kürdi çıkıcı yada çıkıcı-inici seyreder. Kürdilihicazkar ise inici seyirlidir. Yani bir kürdilihicazkar seyri,taksimi yapacağın zaman bizim gerdaniye dediğimiz, batıya göre portrenin en üst boşluğunda kalan ince sol notasının (makamın tiz durağı) civarlarından başlanarak dolaşım yapılır ve gerekli durakları gösterilerek karar ses olan rast perdesine ( sol anahtarının sol notası) yönelinir ve rastta tam kalış yapılarak bitirilir. Yani dikten pese bir seyir vardır.

Bu makamın bemolleri 5 komalık bemoldür. Yani küçük mücenneb. Batı müziğinde bemoller tektir ve 4,5 komalıktır. Yani bu koma farkını batı enstrümanlarında nasıl dengeliyorlar onu bilmiyorum. Normalde biz küçük mücenneb bemolü çaldığımızda 5 birim daha kalınlaştırıyoruz. Ancak batı müzisyeni için 5 birim diye bir kavram olmadığı için o 4,5 birim pesleştiriyor. Yani aslında sesi daha dik kalıyor. Belki perdesiz bir gitarla bu iş çözülebilir.

Kürdi ve kürdili hicazkar makamının dizisinin aralıkları şu şekilde son olarak onu da yazayım.

TSM usulü: B-T-T-T-B-T-T
Batı usulü: Y-T-T-T-Y-T-T
 
Google ve Youtube'de araştırdım ancak istediğim gibi bir kaynak bulamadım.
Kürdilihicazkar gamını istediğim karar sesinden nasıl kurabilirim? Do Major gamı kurmak gibi bir formülü var mıdır?
Gamı oluşturduktan sonra akor dereceleri nelerdir? Bu gamla birlikte min7, maj9, M7 gibi akorları nasıl kullanabilirim?
Bunlara ek olarak değinmek istediğiniz noktalar veya tavsiyeleriniz varsa yazmaktan çekinmeyin.
Ben de biraz daha genel olarak yanıtlayayım. Biraz bu konulara meraklandım, araştırınca fazla karışık ve sınırlayıcı geldi. Aman TSM'ci arkadaşlar yanlış anlamasın, ben Jazz için de aynı hislere kapılıyorum, yani bir yerden sonra bana öyle geliyor olabilir.

Öncelikle makamlar gam değildir, o şekilde düşünürseniz baştan hata edersiniz. Makamlar biraz modlara benziyor ama daha sınırlayıcı şekilde diyebilirim, yani anladığım kadarıyla bu böyle. Yani zaten makam sesleri önce daha ufak dörtlü beşli seslerden oluşturulmuş sonra göçürülme (başka teknikler de vardı) kök notası değiştirince son halini almış, muhtemelen "Kürdilihicazkar" deyince de bu böyledir, özellikle bileşik olanlar daha da sınırlayıcı anlamına geliyor. Sesleri değiştirince başka makam'a geçiyorsunuz, o yüzden yüzlerce makam var, benim araştırmalarımda anladığım kadarıyla bu böyle, yanlış anlamışsam da şimdi burada konuyu bilenlerle düzeltmek çok iyi olacak çünkü bulduğum TSM forumuna da yazdım ama oradaki ısrarlı sorularım bir yerden sonra ters tepmeye başlayınca sustum :) En azından ben öyle hissettim.

Ve en önemlisi bunları gitarla çalabilir miyiz? Aslında hayır çünkü sesler karşılamıyor, temel seslerde kabul edilebilir derecede yakınlık olsa da mutlaka fark var, sadece bunları batı müziğindeki karşılık sesler olarak listeleyip öyle çalmak mümkün olabilir ama toplamda bu aslında yerel bir enstrümana göre farklı sesler anlamına gelecektir.

Ben bu konuda yaptığım ufak araştırmayı tabloya döküp genel sesleri ve değerleri görmek istedim, arada bunları mikrotonal ayarlarla klavyede çalabiliyorum, tabii ki makam teorisini anladığımı ya da uygulayabildiğimi söyleyemem, sadece ses aralıkları bağlamında görmek için işinize yarayabilir çünkü internette başka yerde böyle bir liste bulamadım, açıkçası frekanslardan da yüzde yüz emin değilim çünkü icracıya göre de değişen bir sistemden bahsediyoruz, bu da işleri iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor:


Listede maalesef Kürdilihicazkar yok ama genel mantığı anlamak için biraz inceleyebilirsiniz.
 
Ben de biraz daha genel olarak yanıtlayayım. Biraz bu konulara meraklandım, araştırınca fazla karışık ve sınırlayıcı geldi. Aman TSM'ci arkadaşlar yanlış anlamasın, ben Jazz için de aynı hislere kapılıyorum, yani bir yerden sonra bana öyle geliyor olabilir.

Öncelikle makamlar gam değildir, o şekilde düşünürseniz baştan hata edersiniz. Makamlar biraz modlara benziyor ama daha sınırlayıcı şekilde diyebilirim, yani anladığım kadarıyla bu böyle. Yani zaten makam sesleri önce daha ufak dörtlü beşli seslerden oluşturulmuş sonra göçürülme (başka teknikler de vardı) kök notası değiştirince son halini almış, muhtemelen "Kürdilihicazkar" deyince de bu böyledir, özellikle bileşik olanlar daha da sınırlayıcı anlamına geliyor. Sesleri değiştirince başka makam'a geçiyorsunuz, o yüzden yüzlerce makam var, benim araştırmalarımda anladığım kadarıyla bu böyle, yanlış anlamışsam da şimdi burada konuyu bilenlerle düzeltmek çok iyi olacak çünkü bulduğum TSM forumuna da yazdım ama oradaki ısrarlı sorularım bir yerden sonra ters tepmeye başlayınca sustum :) En azından ben öyle hissettim.

Ve en önemlisi bunları gitarla çalabilir miyiz? Aslında hayır çünkü sesler karşılamıyor, temel seslerde kabul edilebilir derecede yakınlık olsa da mutlaka fark var, sadece bunları batı müziğindeki karşılık sesler olarak listeleyip öyle çalmak mümkün olabilir ama toplamda bu aslında yerel bir enstrümana göre farklı sesler anlamına gelecektir.

Ben bu konuda yaptığım ufak araştırmayı tabloya döküp genel sesleri ve değerleri görmek istedim, arada bunları mikrotonal ayarlarla klavyede çalabiliyorum, tabii ki makam teorisini anladığımı ya da uygulayabildiğimi söyleyemem, sadece ses aralıkları bağlamında görmek için işinize yarayabilir çünkü internette başka yerde böyle bir liste bulamadım, açıkçası frekanslardan da yüzde yüz emin değilim çünkü icracıya göre de değişen bir sistemden bahsediyoruz, bu da işleri iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor:


Listede maalesef Kürdilihicazkar yok ama genel mantığı anlamak için biraz inceleyebilirsiniz.
Aslında TSM sınırlayıcı değil, tam tersine daha serbest bir müzik türü :) Örneğin bir batı orkestrası portrede ne görüyorsa onu çalmak zorunda. Ben burada süsleme yapayım, burada çarpma yapayım diyemez. Gördüğü nota neyse onu çalar. Kuralları keskindir. Çarpma yapılacaksa mutlaka portrede belirtilir. Vibrato yapılacaksa mutlaka belirtilir. Belirtilmiyorsa düz nota çalarsın.

TSM ise bu konuda serbesttir. Önündeki nota kağıdı sadece bir şablon görevi görür. Sen o ana şablonun dışına çıkmadan istediğin gibi süsleyebilir, ahenk katabilirsin. Notalar zaten makamın yerinden karar sesiyle verilir sana. La karar bir makamsa la karar nota konur. Ancak çalınan eserlerin %80 i 4 ses dediğimiz 2,5 ses daha pese göçürtülür. Yani nota kağıdında la gördüğün notayı mi olarak çalarsın. Do gördüğün notayı sol çalarsın gibi... Tabi bu göçürtme işi vokalin ses aralığına göre değişir.

Ayrıca tsm de trill, çarpma, vibrato gibi süslemelerde serbest olursun. Kendi duygularına göre ahenk katarsın. Kimi yakışacağını düşündüğün yerde grubetto dediğimiz 4 lük bir notayı kendine göre 4 tane 16 lık notaya çevirirsin. Portredeki nota 4 lük soldür. Ama sen onu la-sol-fa-sol olarak 16 lık süslemeyle çalarsın.

Bir de ses değiştirme olayına değinelim :) Evet makamlardaki seslerdeki oynamalar makamda değişikliğe sebep olur. Ancak bu müziğin içinde kural dışı bir durum değil aslında. Zaten genellikle birçok sözsüz saz eserinde makamdan makama geçki olur. İşi güzelleştiren noktalardan biri budur. Örneğin Kemani Sebuh'un kürdilihicazkar sirto eserini incelediğimizde ana tema kürdili hicazkardır. Ancak içerisinde birçok kez farklı makama geçki yapar. Sonunda tekrar rayına, yani kürdilihicazkara dönerek bitirir. Buradaki temel nokta eserin hangi makamsa dön dolaş tekrar rayına otur şeklinde aslında.

Tabi bu makam işini oturtmak gerçekten zor TSM'de. Hadi basit makamları herkes biliyor da şed makamlar, mürekkeb makamlar falan olunca dediğiniz gibi birçok makam meydana geliyor. Biraz dipsiz kuyu gibi aslında bu iş. Bu işin tamamını öğrenmek için ömür yetmez.

Ben mesela sadece basit makamlar dediğimiz 16 makamı biliyorum. :D Daha ilerisine geçemedim, bu kadarı yeterli dedim :D
 
Aslında TSM sınırlayıcı değil, tam tersine daha serbest bir müzik türü :) Örneğin bir batı orkestrası portrede ne görüyorsa onu çalmak zorunda. Ben burada süsleme yapayım, burada çarpma yapayım diyemez. Gördüğü nota neyse onu çalar. Kuralları keskindir. Çarpma yapılacaksa mutlaka portrede belirtilir. Vibrato yapılacaksa mutlaka belirtilir. Belirtilmiyorsa düz nota çalarsın.

TSM ise bu konuda serbesttir. Önündeki nota kağıdı sadece bir şablon görevi görür. Sen o ana şablonun dışına çıkmadan istediğin gibi süsleyebilir, ahenk katabilirsin. Notalar zaten makamın yerinden karar sesiyle verilir sana. La karar bir makamsa la karar nota konur. Ancak çalınan eserlerin %80 i 4 ses dediğimiz 2,5 ses daha pese göçürtülür. Yani nota kağıdında la gördüğün notayı mi olarak çalarsın. Do gördüğün notayı sol çalarsın gibi... Tabi bu göçürtme işi vokalin ses aralığına göre değişir.

Ayrıca tsm de trill, çarpma, vibrato gibi süslemelerde serbest olursun. Kendi duygularına göre ahenk katarsın. Kimi yakışacağını düşündüğün yerde grubetto dediğimiz 4 lük bir notayı kendine göre 4 tane 16 lık notaya çevirirsin. Portredeki nota 4 lük soldür. Ama sen onu la-sol-fa-sol olarak 16 lık süslemeyle çalarsın.

Bir de ses değiştirme olayına değinelim :) Evet makamlardaki seslerdeki oynamalar makamda değişikliğe sebep olur. Ancak bu müziğin içinde kural dışı bir durum değil aslında. Zaten genellikle birçok sözsüz saz eserinde makamdan makama geçki olur. İşi güzelleştiren noktalardan biri budur. Örneğin Kemani Sebuh'un kürdilihicazkar sirto eserini incelediğimizde ana tema kürdili hicazkardır. Ancak içerisinde birçok kez farklı makama geçki yapar. Sonunda tekrar rayına, yani kürdilihicazkara dönerek bitirir. Buradaki temel nokta eserin hangi makamsa dön dolaş tekrar rayına otur şeklinde aslında.

Tabi bu makam işini oturtmak gerçekten zor TSM'de. Hadi basit makamları herkes biliyor da şed makamlar, mürekkeb makamlar falan olunca dediğiniz gibi birçok makam meydana geliyor. Biraz dipsiz kuyu gibi aslında bu iş. Bu işin tamamını öğrenmek için ömür yetmez.

Ben mesela sadece basit makamlar dediğimiz 16 makamı biliyorum. :D Daha ilerisine geçemedim, bu kadarı yeterli dedim :D
Bahsettiğiniz açıdan tabii ki doğru. Ancak başka başlıkta TSM'nin kağıda tam dökülmemesinin sorunlara yol açtığını konuşmuştuk, bir metinden konu konuyu açmıştı (yani bir taraftan özgürlük diğer taraftan sorunlar gibi olabilir). İcracıya bastığı yer konusunda bile özgürlük tanıyan da diyebiliriz, yani bunları eleştirmek için söylemiyorum, notalar arasındaki ahenk olayında eşit bölünmüş seslerle tüm derdini anlatmaya çalışan müzik yanında çok büyük hazine olarak duyuluyor ama işte bir aması var, ortak bir nokta olmadan aktarımı çok zorlaşmış diye düşündüm.

Mesela ben durduk yere hiç ilgim yokken sadece merakla bu bilgilere ulaştım ama TSM forumuna yazdığımda uzaylı gibi hissettim. Halbuki ben de bu toprakların ürünüyüm yani :)

Bahsettiğim sınırlayıcılık konusuna biraz daha açıklık getirmek isterim ama lütfen yanlış anlaşılmasın çok fazla kişisel bir düşüncedir bu... Makam konusunda bir önceki yazıda da bahsettiğiniz şekilde izlenen seyirler var, makamların belirleyici noktasını bunlar oluşturuyor diye anladım, bu "seyir" konusu sanırım jazz'da da var ya da bir benzeri var, belli sesleri takip etmeniz gerekiyor ki o havayı yakalayabilesiniz, bunu bilen biri için belki sınırlayıcı gibi gelmiyordur ama ben dışardan bir kulak olarak belli kalıpları duyunca aynı duyguyu alıyorum, buna kulağı eğitip aradaki nüansları idrak etme konusu olarak da bakıyorlar, buna da çok saygı duyuyorum ama yine de bana bahsettiğim şekilde bu bir sınır gibi geliyor.

Mesela şöyle olabilse belki bunu böyle düşünmezdim, bir seyir takip edilirken tamamen o kalıpların dışına çıkılabilse (bu bazı jazz türlerinde oluyor aslında) o zaman vay diyorum, işte bu devrim niteliğinde :)

Bu uzmanlaşma konularında hep gözlemlediğim bir şey, uzmanlaşmak harika bir şey, her zaman için saygıyı hak ediyorlar ama bir noktadan sonra bildiklerimiz bizim için sıkıntı yaratmaya başlıyor gibi, yani insan yapısı böyle olabilir, biriktirdikçe bir noktadan sonra bu olumsuz bir şeye yol açıyor, nasıl doğru ifade edebilirim (yani yani yanlış bir şey söylemeden) şimdi bulamadım.

Diğer açıdan zenginlik bir yerden sonra çok sınırlı bir çevrede kalmış, bunun sebebi de benim tespit edebildiğim kadarıyla (ki dediğim gibi tamamen uzaylı olarak) bunlar. Ben yine de komalı sesleri (sanırım bu doğru tabir değilmiş) kullanan arkadaşlar arıyorum ve onlarla makamsal gibi olmasa da (aslında böyle diyince halk müziğini andırıyor, bir de o taraf var yani) bu sesleri kullanarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum, bu konuda hala uzaylı muamelesi görüyorum.

Mutlaka bahsettiğim şeyleri denemiş olanlar vardır ama ben henüz duymadım, belki birinin forumun bu başlığında ilgisini çekerse diye de bunları açıklamak istedim, umarım konuyu bozmamıştır. Zaten makamları merak eden biri rock forumunda biraz da bu bahsettiğim şekilde türler arası bir denemeyi de düşünebilir, benim naçizane vardığım sonuçlar şimdilik bu şekilde.
 
Bahsettiğiniz açıdan tabii ki doğru. Ancak başka başlıkta TSM'nin kağıda tam dökülmemesinin sorunlara yol açtığını konuşmuştuk, bir metinden konu konuyu açmıştı (yani bir taraftan özgürlük diğer taraftan sorunlar gibi olabilir). İcracıya bastığı yer konusunda bile özgürlük tanıyan da diyebiliriz, yani bunları eleştirmek için söylemiyorum, notalar arasındaki ahenk olayında eşit bölünmüş seslerle tüm derdini anlatmaya çalışan müzik yanında çok büyük hazine olarak duyuluyor ama işte bir aması var, ortak bir nokta olmadan aktarımı çok zorlaşmış diye düşündüm.

Mesela ben durduk yere hiç ilgim yokken sadece merakla bu bilgilere ulaştım ama TSM forumuna yazdığımda uzaylı gibi hissettim. Halbuki ben de bu toprakların ürünüyüm yani :)

Bahsettiğim sınırlayıcılık konusuna biraz daha açıklık getirmek isterim ama lütfen yanlış anlaşılmasın çok fazla kişisel bir düşüncedir bu... Makam konusunda bir önceki yazıda da bahsettiğiniz şekilde izlenen seyirler var, makamların belirleyici noktasını bunlar oluşturuyor diye anladım, bu "seyir" konusu sanırım jazz'da da var ya da bir benzeri var, belli sesleri takip etmeniz gerekiyor ki o havayı yakalayabilesiniz, bunu bilen biri için belki sınırlayıcı gibi gelmiyordur ama ben dışardan bir kulak olarak belli kalıpları duyunca aynı duyguyu alıyorum, buna kulağı eğitip aradaki nüansları idrak etme konusu olarak da bakıyorlar, buna da çok saygı duyuyorum ama yine de bana bahsettiğim şekilde bu bir sınır gibi geliyor.

Mesela şöyle olabilse belki bunu böyle düşünmezdim, bir seyir takip edilirken tamamen o kalıpların dışına çıkılabilse (bu bazı jazz türlerinde oluyor aslında) o zaman vay diyorum, işte bu devrim niteliğinde :)

Bu uzmanlaşma konularında hep gözlemlediğim bir şey, uzmanlaşmak harika bir şey, her zaman için saygıyı hak ediyorlar ama bir noktadan sonra bildiklerimiz bizim için sıkıntı yaratmaya başlıyor gibi, yani insan yapısı böyle olabilir, biriktirdikçe bir noktadan sonra bu olumsuz bir şeye yol açıyor, nasıl doğru ifade edebilirim (yani yani yanlış bir şey söylemeden) şimdi bulamadım.

Diğer açıdan zenginlik bir yerden sonra çok sınırlı bir çevrede kalmış, bunun sebebi de benim tespit edebildiğim kadarıyla (ki dediğim gibi tamamen uzaylı olarak) bunlar. Ben yine de komalı sesleri (sanırım bu doğru tabir değilmiş) kullanan arkadaşlar arıyorum ve onlarla makamsal gibi olmasa da (aslında böyle diyince halk müziğini andırıyor, bir de o taraf var yani) bu sesleri kullanarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum, bu konuda hala uzaylı muamelesi görüyorum.

Mutlaka bahsettiğim şeyleri denemiş olanlar vardır ama ben henüz duymadım, belki birinin forumun bu başlığında ilgisini çekerse diye de bunları açıklamak istedim, umarım konuyu bozmamıştır. Zaten makamları merak eden biri rock forumunda biraz da bu bahsettiğim şekilde türler arası bir denemeyi de düşünebilir, benim naçizane vardığım sonuçlar şimdilik bu şekilde.
Demek istediklerinizi çok iyi anladım. Seyir kısmı belli bir kalıpla seyretse de aslında farklılık gösterebiliyor. Yani taksim gibi saz eserlerinde genellikle o kalıba uyuluyor. Tabi bunun temel nedenlerinden biri insanların, orkestranın, taksimi yapan sazcının çaldığı makamı, karar sesini net bir şekilde duyup konuya dahil olmalarını sağlamaktır. Örneğin uşşak makamından karar sesi civarından seyre başlanır, ufak bir dolaşım yapılır ve karar sesinde bir süre beklenir. Bu ilk dolaşım yapılan uşşak makamının biraz kimliğini açıklama görevidir. Mesela karar sesi la ise sol'den başlar(solden başlamak şart değildir. Direk la dan da başlayabilir veya veya fa dan başlayıp yükseledebilir) yukarıya doğru çıkar si de tek komalık bemolü vurgulayıp, karar sesine dönüp kararı vurgulayarak bekler. Bu da hem makamı hem karar sesini açığa çıkarır. Böylece diğer sazlar da ona göre konuya dahil olur. Dem sesi la ya göre verilir. Diğer sazlar dahil olacaksa uşşağa göre arızaları planlarlar vs. Sonra dolaşa dolaşa güçlüye çıkılır. Bu da genelde o makamın bir dörtlüsü ve bir beşlisinin birleşim noktasındaki notadır. Güçlü vurgulanır. Bir süre durulur. Sonrada tiz durağa doğru çıkıp, en son işini bitirip karar sesine döner veya yedenli şekilde dönüp bitirirsin taksimi.

Ancak uşşak makamı çıkıcı olsa da kimi sözlü eserlerde de bu kalıba uyulmamış ve pesten değilde, güçlü bölümünden icraya başlanmış.

Hicaz makamını ele alırsak, bu makam da mesela çıkıcı-inici bir makamdır. Yani güçlü civarında başlarsın taksime. Buradan ister önce pese yani karar perdesine doğru inersin, sonra dike çıkar tekrardan dönüş yaparak kararda kalırsın. İster önce dike çıkarsın. Sonra karara doğru yönelirsin.

Aslında bu seyir işi biraz da o makamın kişisel özellikleri, kulağa hitap eden kısmı gibi oluyor. Yani hicaz makamında mesela direk diklerden başlayıp, gittikçe sakinleşmek kalınlaşmak, o makamın kimliğine biraz aykırı oluyor. Hicazda o duyguyu veren şey, ortalarda veya peslerde dolaşmaya başlayıp, kompozisyonun gelişme bölümünde can alıcı tizliğe çıkıp insanların yüreğine o duyguyu verip sakinleşerek tamamlamayı gerektiriyor. Farklı türlü yapınca hicaz olmuyor yani. Hani o duyguyu veremiyorsun.


Bilmiyorum yukarıda anlattıklarım yeterince anlaşılır oluyor mu? :D Açıkcası ben klarnetle tsm çalmayı usta çırak ilişkisi tarzında öğrendim hocamdan. İlk senelerimde hiç nota bile bilmiyordum. Sonradan sonraya nota işini devreye soktum. Bundan dolayı teori kısmında benim de eksiklerim var. İfade etmekte zorlandığım şeyler oluyor. Hani çalarken çalıyorsun ama bunu sözlü olarak ifade etmeye gelince yapamıyorsun bazı şeyleri :D

Türk müziği teorisi gerçekten zor bir teori. Bu işi hakkıyla öğrenmek gerçekten zor.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
Çok güzel yazılar yazılmış. Bilgiler için herkese teşekkürler.
Makam ile ilgili yazdıklarınızı okudum. Anlamadım. Bir daha okudum yine anlamadım :)
Zaman içinde bilgi toplaya toplaya anlarım umarım.

Bir karar sesi seçip Batı usulü: Y-T-T-T-Y-T-T uyguladığım zaman ve tizden pese doğru çalıp karar sesini duyurduğum zaman kürdilihicazkar çalmış mı olacağım?
 
türk musikisi makamları perdesiz yada komalı enstrümanlar kullandığı için klasik batı müziği enstrümanları ile çalmak biraz bilgi gerektiriyor.
benim size nacizane tavsiyem;
bildiğiniz beğendiğiniz bir kürdilihicazkar parçayı yukarıda verdiğim nota arşivinden bulup, çalıp dinlediğinize benzetmek sizi çözüme yaklaştırır.
notalarda yazanlarla, dinlediğiniz arasındaki farkları nasıl gidereceğinizi öğrenmiş olursunuz.
 
Çok güzel yazılar yazılmış. Bilgiler için herkese teşekkürler.
Makam ile ilgili yazdıklarınızı okudum. Anlamadım. Bir daha okudum yine anlamadım :)
Zaman içinde bilgi toplaya toplaya anlarım umarım.

Bir karar sesi seçip Batı usulü: Y-T-T-T-Y-T-T uyguladığım zaman ve tizden pese doğru çalıp karar sesini duyurduğum zaman kürdilihicazkar çalmış mı olacağım?
Bir karar sesi seçip o aralığı uyguladığında kürdilihicazkar makamına en azından benzetmiş olacaksın batı enstrümanında. En önemli karar sesleri sol,mi,re,la,si. Bu karar seslerine göre diziler oluşturabilirsin. Ancak seyir anlamında internetteki notalardan yardım almanda fayda var. Bu seyir işi öyle kolay oturacak bir hadise değil. Karar sesi var, güçlü sesi var, yarım kararlar var, asma kararlar var :D Bunları seyirde duyurman gerekiyor.

O yüzden kürdilihicazkar seyir notaları, kürdilihicazkar taksim notaları vs. yazıp googleda örnek notalar bulup o şekilde çala çala mantığını öğrenmelisin.
 
Demek istediklerinizi çok iyi anladım. Seyir kısmı belli bir kalıpla seyretse de aslında farklılık gösterebiliyor. Yani taksim gibi saz eserlerinde genellikle o kalıba uyuluyor. Tabi bunun temel nedenlerinden biri insanların, orkestranın, taksimi yapan sazcının çaldığı makamı, karar sesini net bir şekilde duyup konuya dahil olmalarını sağlamaktır. Örneğin uşşak makamından karar sesi civarından seyre başlanır, ufak bir dolaşım yapılır ve karar sesinde bir süre beklenir. Bu ilk dolaşım yapılan uşşak makamının biraz kimliğini açıklama görevidir. Mesela karar sesi la ise sol'den başlar(solden başlamak şart değildir. Direk la dan da başlayabilir veya veya fa dan başlayıp yükseledebilir) yukarıya doğru çıkar si de tek komalık bemolü vurgulayıp, karar sesine dönüp kararı vurgulayarak bekler. Bu da hem makamı hem karar sesini açığa çıkarır. Böylece diğer sazlar da ona göre konuya dahil olur. Dem sesi la ya göre verilir. Diğer sazlar dahil olacaksa uşşağa göre arızaları planlarlar vs. Sonra dolaşa dolaşa güçlüye çıkılır. Bu da genelde o makamın bir dörtlüsü ve bir beşlisinin birleşim noktasındaki notadır. Güçlü vurgulanır. Bir süre durulur. Sonrada tiz durağa doğru çıkıp, en son işini bitirip karar sesine döner veya yedenli şekilde dönüp bitirirsin taksimi.

Ancak uşşak makamı çıkıcı olsa da kimi sözlü eserlerde de bu kalıba uyulmamış ve pesten değilde, güçlü bölümünden icraya başlanmış.

Hicaz makamını ele alırsak, bu makam da mesela çıkıcı-inici bir makamdır. Yani güçlü civarında başlarsın taksime. Buradan ister önce pese yani karar perdesine doğru inersin, sonra dike çıkar tekrardan dönüş yaparak kararda kalırsın. İster önce dike çıkarsın. Sonra karara doğru yönelirsin.

Aslında bu seyir işi biraz da o makamın kişisel özellikleri, kulağa hitap eden kısmı gibi oluyor. Yani hicaz makamında mesela direk diklerden başlayıp, gittikçe sakinleşmek kalınlaşmak, o makamın kimliğine biraz aykırı oluyor. Hicazda o duyguyu veren şey, ortalarda veya peslerde dolaşmaya başlayıp, kompozisyonun gelişme bölümünde can alıcı tizliğe çıkıp insanların yüreğine o duyguyu verip sakinleşerek tamamlamayı gerektiriyor. Farklı türlü yapınca hicaz olmuyor yani. Hani o duyguyu veremiyorsun.


Bilmiyorum yukarıda anlattıklarım yeterince anlaşılır oluyor mu? :D Açıkcası ben klarnetle tsm çalmayı usta çırak ilişkisi tarzında öğrendim hocamdan. İlk senelerimde hiç nota bile bilmiyordum. Sonradan sonraya nota işini devreye soktum. Bundan dolayı teori kısmında benim de eksiklerim var. İfade etmekte zorlandığım şeyler oluyor. Hani çalarken çalıyorsun ama bunu sözlü olarak ifade etmeye gelince yapamıyorsun bazı şeyleri :D

Türk müziği teorisi gerçekten zor bir teori. Bu işi hakkıyla öğrenmek gerçekten zor.
Güzel yazmışsınız. Özellikle de işin pratiğinden gelmiş birisi olarak teoride yaşadığınız sıkıntı çok çarpıcı.
Benim bu konuda formal altyapım olmamakla birlikte, akademik yazı okuma-değerlendirme birikimime ve göz atmış olduğum bazı kaynaklara bakarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Teorinin zor gibi gözükmesinin nedeni, gerçekte teorinin OLMAMASI:)
Teori, sistemli bir yapıyı ifade eder. İstisnalarla dolu bir şey, teori ile kapsanamaz. Teori, niteliği gereği genelleyici-tek tipleştiricidir. Kurallar vardır; bunun da istisnaları vardır. Bu tip teorik çerçeveler, Batı medeniyetinin bilim anlayışının da baskın unsurudur. Bir noktada klasik müzik de bu tip teorik çerçevelerle kendini eğlence amaçlı olarak icra edilen müziklerden ayırmış, çok sesliliğin teorisi oluşturuldukça daha karmaşık nitelikte ve sadece dinlemek için yazılan eserler oluşturulmaya başlanmıştır.

Kulaktan ve pratik çalınarak öğrenilen müzikler ise, bu tip teorikleştirme çabalarına dirençlidir. İşte o yüzden de Türk müziği teorisyenlerinin işi son derece zor.
Hiç bu alanda birkimim olmadığı halde rahatlıkla çok bariz iki duruma işaret edebilirim mesela:
1) Tanınmış bir besteci olan Yalçın Tura, makamları tanımlamak için kullanılan meşhur Arel-Ezgi sistemine karşı çıkıyor.
2) Aşağıdaki kitabında Dr. Ozan Yarman, (akademisyenlerle dolu ünlü Yarman ailesinden...), bir başka akademisyen olan Nail Yavuzoğlu ile teori konusunda öyle bir kapışıyor ki, bazı laflar kavgada söylenmez !
Bence Türk müziği kulaktan ve çalarak, aynı Çingene cazı gibi öğrenilmeli. Teorik zorlamalar içini boşaltıyor.
Bu tip şeyler bugün blues ve bebop temelli klasik caz (temeli klasik müzik ve bluesdur) için de kısmen geçerlidir. Swing duygusu (vuruşun biraz gerisine vurarak çalma;
kağıt üzerinde ifade edilmesi mümnkün değildir) bunun tipik bir örneğidir.
Yine bugün Türk müziği ile cazı birleştiren müzisyenlerin de bu işin teorisine hiç girmediğini fark edersiniz. Çünkü teori sadece bir engel haline geliyor bu noktada.
 
Geri
Üst