Öncelikle, sizin bu olgun yanıtınız nedeniyle birileri çok üzülecek muhtemelen (forumda çatışmadan beslenen "kullanıcılar" var da...)
"Siz bence klasik gitar dersi veremezsiniz, ama popüler müzikler-pop gitar-akorlar vs şeklinde dersler pekala olabilir."
İfadem aynen bu.
Sağ elde klasik gitar tekniği de öğreten, ufak tefek (Greensleeves ile Romance spektrumunda) klasik parçaları da içeren dersler olabilir. Bu düzeydeki insanlara Asturias çalın, zaten bayılırlar. Mantıklısı da budur: Öğrencinize kapasitenizin en üst düzeyinde ders veremezsiniz. Yedekte bir miktar ekstranız mutlaka olmalı.
Ama klasik müzik yorumculuğu anlamında "klasik gitar", bambaşka bir şeydir. Tutuştan tuşeye, tavırdan-yorumdan repertuara uzanan bir deniz deryadır. Aynı sebepten dolayı klasik gitar hocalığı da öyledir. Bir kariyerdir yani.
Şimdi de konuyla doğrudan ilişkili kişisel deneyimimi anlatayım. Sizin de işinize yarayabilir)
Gitara başladığım 13-14 yaş ile 22-23 yaş civarına kadar klasik gitara bayağı meraklı idim. Asturias, Recuerdos..., Caprecho Arabe, Bach'ın 1. numaralı cello süiti, irili ufaklı başka bir sürü parça ezberledim ve çaldım. Bunlar hep hobi düzeyinde idi, çok az ders aldım. Arkadaşlara çok çaldım, pek havalı idim tabii o anlamda.
Bir taraftan elektro gitar-pena tekniği için de uğraşıyordum tabii, ama hep arada kalıyordum. Çünkü bir yandan İngilizce tıp fakültesi okumak gibi başka bir işe girişmiştim.
Liseden tanıdığım ve kendisi de gitar çalan bir arkadaşımın abisi (Haşim Polat) klasik gitar eğitimi alıyordu. Ben de 93-94 civarında ona gidip bir kez gitar çaldım.
Benim için bu bir dönüm noktası oldu. Çünkü bu işi kendine kariyer edinmiş birinin klasik gitardan çıkarttığı tonu duyunca "Vay be..." dedim. "Demek bu iş buradan başlıyor." Bende öyle bir ton yoktu çünkü. Haşim Abi bana bir kaç parça önerdi (Fernando Sor etütler filan...). Bazı eleştirilerde de bulundu, ama çok daha önemli genel bir mesaj çıkarmıştım kendi hesabıma: Benim çalmaya çalıştığım şeyler, hobi için klasik gitar çalanların değil, klasik gitar yorumcularının çaldığı şeylerdi. Üstelik ben bir taraftan başka bir sürü şey çalmaya da heves ediyordum. Dolayısıyla da beklentim gerçek dışıydı. Ya bu işe odaklanıp gerçek anlamda eğitim alacaktım ya da bu saçma beklentilerden vazgeçecektim.
O yıllardan sonra beklentilerimi düşürdüm, klasik gitarla ilişkimi değiştirdim, elektro gitara ve penaya odaklandım. Bugün de halen sağ el parmaklarımı kullanıyorum ve çok da işime yarıyor. Çok az klasik gitar çalıyorum, ama yaptığım tercihten son derece memnunum.
Haşim Abi daha sonra konservatuarda hoca oldu. Bakın, "hoca oldu" diyorum, ama bildiğim kadarıyla yorumcu olarak kariyer yapmayı düşünmedi. Bu da çok önemli.
Ve son olarak da Haşim abi kızını klasik gitar yorumcusu olarak yetiştirdi: Suyla Polat