Stalingrad

Ne "Er Ryan" ne de "Kapımdaki Düşman" seyrettiğim en iyi savaş filmi.Anti-militarist filmlerin tepe noktası.

Yönetmen: Joseph Vilsmaier
Oyuncular: Dominique Horwitz, Thomas Kretschmann, Jochen Nickel, Sebastian Rudolph
Yapım yılı : 1992

Film, 2. Dünya Savaşı’ nun en kanlı ve önemli savaşlarından biri olan Stalingrad savaşını, bir grup Alman askerinin gözünden ele alıyor. Yönetmen Joseph Vilsmaier, savaş sahnelerini seyircinin hayal gücüne fazla bir şey bırakmadan, savaşın dehşetini gerçekçi bir şekilde, insanların o savaşta neler yaşadıklarını tam olarak hissettirerek yansıtıyor.

Hans Witzland (Thomas Kretschmann) liderliğindeki Alman bölüğü, İtalya cephesinden Stalingrad’ daki Alman birliklerini desteklemek üzere Rusya cephesine gönderilir. Film, Witzland ve ekibindeki diğer temel karakterler Manfred (Jochen Nickel), Ge Ge (Sebastian Rudolf) ve Fritz (Dominique Horwitz) üzerinde yoğunlaşıyor. Stalingrad’ a vardıklarında, Witzland yanlızca Ruslara karşı değil, aynı zamanda Alman Ordusu’ nun kendi askerlerine olan acımasız tutumuna karşı da savaştıklarının bilincine varır. Bir binayı elde edebilmek uğruna çarpışmaya sürülen 400 kişiden 62 kişi hayatta kalabilmektedir. Filmde firar, dost ateşine kurban gitme, suçluluk, korkaklık, cesaret ve korku gibi unsurlar büyük bir başarıyla verilmekte ve savaşın fiziksel tarafı yanısıra ruhsal tarafı da işlenmektedir.

Savaş sahneleri de mükemmel olmasına karşın, filmin öne çıkan sahneleri daha çok çarpışma bölümleri arasındaki sakin sahneler. Buralarda, bir askerin gerçek ruh halini tam olarak verebilmede filmin pek te tanınmamış olan oyuncularının ne denli başarılı oldukları görülebiliyor. Zaten filmin tamamında kötü bir oyunculuğa rastlamak mümkün değil.

Mutlaka seyredin,mutlaka...
 
Filmi izlemedim ama bir kitabını okumuştum. Söz konusu kitabın ismi SS generaliydi ve 2.dünya savaşında Alman ordusunda yer alan ve 6.ordudan hayatta kalmayı başarabilmiş birkaç askerden biri olan Danimarka asıllı Sven Hassel'ın cephedeki anılarından oluşan seriye aitti. Kitapta Stalingrad'ta kışın ortasında Rus saflarının gerisinde dağılmış şekilde başıboş kalan bir gurup Alman askerinin bir SS generalinin öncülüğünde Alman saflarına dönüşleri anlatılıyordu. Tabi bu arada Stalingrad'ta gerçekten yaşanmış olaylar birinci ağızdan aktarılıyordu. Bir ihtimal bu kitaptan senaryolaştırılmış olabilir. Gerçi filmin kahramanlarının isimleri tanıdık gelmiyor. Bunun yanında filmi çevrildi mi bilmiyorum ama aynı yazarın Lanetliler Taburu isimli kitabı da alanındaki en iyi yapıtlardan biridir. Bugüne dek ağırlıkla müttefiklerin gözünden baktığımız savaşı bir de Almanların bakış açısından görmek gerek diye düşünüyorum. Sanırım filmde de bu amaçlanmış. Bu nedenle filmi izlemekte ve bahsi geçen kitapları okumakta fayda var. Bakalım denk gelirsem izleyeceğim.
 
bu film izlemek istedigim ama bi turlu bulamadigim filmler arasinda ya cok guzel oldugunu söyluyolar Er Ryan ve Kapimdaki Dusman i örnek vermissin abi bence berbatti o filmler ben gerci savas filmlerini sevmem hikaye paso birbirini ölduren adam olayi ama insallah bu guzeldir cok merak ediyorum...
 
kapıdaki düşman filmini seyrettim fakat er raynı kurtarmak daha gerçekçi, konu itibariyle kapıdaki düşman daha iyi ama er raynı kurtarmaktaki o giriş sahnesi kadar etkilendiğim bir sahne olmadı. Bilmem farkettinizmi ama kapıdaki düşman filmindeki rus sniper alman sniperın oğlunu vuruyor bu yüzden adam ta almanyadan rusyaya geliyor filmi seyreden çoğu kişi kaçırmış bu ayrıntıyı...
 
Bence Kapıdaki Düşman da Er Ryan'ı kurtarmak da muhteşem filmlerdi.İlkinde savaşın Avrupa filmlerinde pek yapılmayan biçimde Rusların gözünden anlatılması ve ikincisinde de gerçekçilik hoşuma gitmişti.İkisinde de savaş estetize edilmiyordu.Bu başlığı okuduktan sonra Stalingrad'ı izlemek de farz oldu.Hem 2.Dünya savaşını anltacak,hem anti-militarist olacak,izlememek olur mu?İnşallah bulabiliriz.
 
kapıdaki düşmanın tamamını izlemedim ama yorumlara göre iyi diyorlar bazı yorumlaarda da sovyeleri kötülemek için yapılmış diyorlar.bilemem ama amerikan yapımı bir çok film yanlıdır örnek er ryan abd bir erin hayatı için herşeyi yapan iyilik meleği rolünde ama savaşa kasten sovyetler almanlara yenilsin diye geç giriyor.yenecekleri anlaşılınca tüm savaşta 30 milyon insan ölmüşken sovyetlerde 20 milyon ölüyor.
sonrada savaş bitince (japonlar teslim olduktan sonra !)atomu patlatıp on binleri katlediyorlar.neden?savaş sonrası paylaşımda rakiplere gözdağı için.
bu savaşın adı yanlış zaten 2.emperyalist paylaşım savaşı.
stalingratı izlemedim ama olayı farklı yerlerde okudum.sovyet halkının ölerek düşmanı durdurduğu bir savaş.sokak savaşı daha ne diyeyim sovyet halkı Stalin komutasında topyekün direndi ve dünyayı faşizmden böyle kurtardı.tüm seçkin bolşevik kadrolar savaşta ön saflarda öldü.Stalinin oğlunu da esir almış alamanlar ama o oğlunun hayatına karşılık ülkeyi satmadı ve bu şantajı boşa çıkardı.
zaten savaş sonrası sovyetlerdeki bürokratik rejimin sebebi seçkin bolşeviklerin büyük kısmının ön saftaki 20 milyon kişi arasında olmasıydı.geriye bürokrat asalaklar kaldı.ve sovyetler çürümeye başladı.
 
Kapıdaki Düşman Amerikan deil İngiliz yapımı ayrıca Sovyetleri kötülemiyor aksine övdüğü bile söylenebilir.Sovyetlerdeki çürümenin nedenlerinden biri de üst düzey bolşeviklerin ölmesi ve geriye Stalin yalakalarının kalması doğru ama bu insanların çoğu zaten savaştan önce Stalin tarafından muhalefet ettikleri için öldürülmüştü.
Yanılmıyorsam Kapıdaki Düşman'da da böyle bir sahne vardı,savaşa yollayacak doğru düzgün kumandan yollanamıyor,Stalin de sinirleniyor,birisi de yapacak bir şey yok diyor hepsini siz öldürttünüz.
 
1000mirror beni 1 konuda yanlış anlamış ben kapıdaki düşmanı izlemedim dedim ve yorum yapmadım yani yanlı demedim ama abd filmleri yanlıdır genelde dedim ingiliz veya amerikalı fek farketmez savaşa bile birlikte giriyorlar.2 emperyalist paylaşım savaşı sonrası stalin abd de ve heryerde halkların babası olarak tanınıyordu .sonra ne oldu abd mc carthy döneminde sovyet avına çıkınca stalin kötü kişi oldu öcü oldu.stalin muhalifleri öldürdü yok diktatördü vs.vs.tüm bunlar cia patentli anlatımlardır.peki gerçek nedir.gerçeğe neresinden bakarsan orasını görürsün.devrim sonrası iktidar kavgası olduğu doğrudur.bu elbette dönemin emperyalist devletlerinin de dikkatini çekmiştir.kirov ki polis şefi ve stalinin en yakın dostu idi suikaste kurban gidiyor.katiller tüm suçlarını itiraf ediyorlar ve suikasti üst düzey bürokratların emriyle yaptıklarını kabul ediyorlar.troçki bile işin içinde .bir yandan emperyalist saldırılar bir yandan fabrikalarda ki hain sabotajlar,bir yandan suikastler .ne yapacaktı stalin yoldaş işçi sınıfının ilk devletini bile bile düşman saldırılarından korumayacakmıydı.dünyayı faşizmden kurtaran sanayide sovyetleri ilk sıralara getiren 1928 -32 arasında 20000 okul inşa edip okuma oranını 540lardan 100lere çıkaran stalin hakkında biraz insaflı olmak lazım.elbette her insan gibi hataları olmuştur ama o hataları yapmaması için insan üstü bir varlık olmalıydı ki insani hataları da vardır.
mesela bir gün troçki lenine stalini kötülüyor konu stalinin çok içki içmesi.stalin odaya giriyor konuşulanları duyuyor ve masaya yumruğu vurup kimse bir gürcünün içkisine karışamaz diyor.
stalin biraz acımasızdı evet iç savaş yıllarında düşman 4 yandan yeni devleti yıkmak isterken Troçki kızılorduda eski rus subaylarını kullanmak istiyor ve genç komünistlere görev vermiyor çünkü mesleki tecrübe önemli diyor.stalin ise tam tersi tecrübenin deneyerek kazanılacağını söylüyor.bir cephede durum kötü olunca lenin stalini her zamaki gibi işleri düzeltsin diye oraya gönderiyor.stalin bakıyorki troçkinin çarlık subayları cıvıtmış.hemen birkaçını görevden alıp bazısını kurşuna diziyor ve lenine mektup yazıyor.troçkinin tecrübeli subaylarının yerine genç komsomolları yerleştirince işler düzeldi diyor.
stalin iyi de espri yapıyor yine iç savaş yıllarında heryere koşturup bir yandanda troçkinin artıklarını süpürmekten yorulunca leninin gönderdiği yere gitmek istemiyor ve ona şu mektubu yazıyor:"neden her işe koşturan hasta stalin arkadaşı düşündün de sağlıklı olan troçki arkadaşı bu işe düşünmedin" :D
 
Das boot filmini izlememişsiniz belli ki.
Das boot filminin yanına yaklaşamaz o film.
Asıl sizin yanıt yazdığınız kişiler bu başlığıın yanına yaklaşamaz🤣🤣🤣
Başlığı açan en son 2006'da foruma girmiş. Foruma 2003 yılında üye olmuş. Sahi, siz o sırada dünyada mıydınız ?
Başlığa en son yanıt 2010'da yazılmış.
Eski başlıkları okuyup tetiklenerek reaktif yanıtlar yazmayın lütfen. Hiç bir amaca hizmet etmiyor ve forumda öncelikli olarak yanıt bekleyen başka başlıkların önüne geçiyor. İlla bir şey yazacaksanız, karşı tarafa ağzının payını vermek için değil de, yapıcı olmak için bir şeyler yazın bari. O onun yanına yaklaşamaz, o bunu döver, benim sevdiğim gitarist seninkini döver vs....
 
Bu tarz ww2 filmlerini seven varsa film tadında bir dizi var: band of brothers. 1 sezounluk 12 bölüm efsanevi bir yapıt. IMDB'de 1.liğe çıktığını görmüştüm. Hikaye güzel ama savaş sahnelerin vuruculuğu, gerçekçiliği ve özellikle de bazı oyuncuların performansları efsane. Oradan çıkan bir abimiz var ki sonradan neredeyse tüm dizilerini izlemeye başladım bu adamın. Oynamamış da resmen o devirde yaşamış gibi hissettirdi.
 
Geri
Üst