Animasyon Filmler

bugüne kadar pek sıcak bakmadığım bu dal anlamadığım bir şekilde beni içine almaya başladı.en son izlediğim metropolis adlı japon animasyonu gerçektende muhteşemdi.zaten yapımı 5 yılda tamamlanmış.bunun en büyük nedeni ayrıntılara çok fazla önem verilmesi.ayrıca fransız yapımı beleville randevu muhteşem bir animasyon.ruhların kaçışı,prenses mononoke de miyazakinin başyapıt denebilecek özellikteki muhteşem animasyonlar.tabii kayıp balık nemo,buz devri gibi animasyonlar pek çekici gelmiyor ama belki onları da izlerim.aaaaa sherek te iyidir yaaa...
 
Dediklerinin çogu animeler.Animasyon bilgisayar desetekli.Animeler ise tamamen elle yapilan asil sabir gerektiren isler.Japonlar piyasayi ellerinde bulunduruyolar zaten ama yaptiklari is hakaten cok kaliteli.
Bellevilde radevuyu nerde buldun bu arada bende onu ariyodum festivale geldi biliyorum sadece.vcd si falan var m1?
 
hmm evet animeler gerçekten emek işi insan hayalgücünün emekle sanatsal birleşimi bir vampire hunter d bir berserk bir noir izlenmesi gereken yapımlar kesinlikle bilgisayarlara yapılanlara gelince açıkçası aynı tadı vermiyorlar.En son da howl's moving castle adli animeyi izledim kesinlikle çok iyi .
 
Evet saldırayım.

Ghost in the Shell, Masamune Shirow'un manga'sından esinlenerek yapılmış bir filmdir. Ve zaten cyberpunk klasikleri arasında sayılır, sayılmalıdır. Ömr-ü hayatımda onca film gördüm, favorilerim diyebileceğim üç dört filmin en başında yer alır bu şaheser. Ben bunu, Slovakya'da iken, bir gece, arkadaşın tekinden ödünç aldığım bir CD'de buldum ve izledim. O gün bu gündür, bir cyborg'un insan olma çabasını ve insan olmanın ne anlama geldiğini anlatan bu filmi unutamadım. Ezberledim, milyon kez izledim, her seferinde tekrar tekrar, apayrı zevkler aldım. Bilhassa, Masamune'nin yansıttığı şey; Motoko ve Batou arasındaki lafı edilmeyen, konuşulmayan, ortaya dökülmeyen sevgi bağı beni çok etkilemiştir. 2501 desem yeter herhalde.

Motoko: Bir insanı bir insan yapan ne kadar çok şey varsa, bir bireyi oldukları şey yapan da o kadar çok şey vardır. Kendini diğerlerinden ayırman için bir yüz. Farkında bile olmadığın bir ses. Uyandığında gördüğün el. Bütün bunlar, biraraya gelir, ve "ben" dediğim benliğe hayat verir. Sürekli olarak "ben"i belirli sınırlar içinde onaylar.

Ghost in the Shell : Innocence da, esas Ghost in the Shell manga'sının devamı olan "Man Machine Interface" den esinlenmiş diye duyduğum bir devam filmidir. Daha çok Batou üzerine kuruludur, ama esas Ghost in the Shell'in ortaya çıkarttığı üst seviye animasyon geleneğini bozmamıştır. Maalesef diyaloglar biraz fazla alıntı cennetine dönüşmüş (Konfüçyus'dan Max Weber'de dek neler neler var...) ve sorgulama diyaloglarını sayıca abartmışlar hafiften, ama yine de, muhteşem bir eser. Üstelik ilk filmdeki kuklaların yerini, bebeklerin (doll) alması, ilginç bir yenilik. Ama ufacık bir eksiği vardı; o da ilk filmi izlemiş olmak neredeyse zorunluluk gibi. Çünkü, ikincisi ilkinde söylenen bazı şeylerin üzerine konulmuş. Ama bazı şeyler ise hiç değişmemiş... :!:

Kim (Batou'ya): Konfüçyus demiş ki, "Hayat hakkında bir şey bilmez iken, ölüm hakkında ne bilebilirsin?"

Ufak bir not; Ghost in the Shell filmlerinde, belirli bir cinse mensup bir köpek görünür mutlaka. İlk filmde çöpçünün fotoğrafında, feribotun altından geçtiği köprüde görünen bu köpek, ikincide Batou'nun köpeğidir, ayrıca Ishikawa ve Batou arabadayken dikiz aynasında, Kim'in küresinde, Batou'nun aldığı köpek mamasında, bir mekanik oyuncakta görünür. Bunun sebebi, Masamune Shirow'un, köpeği ile oynadığı ya da koşturduğu zamanlar, insan olduğunu unutmak gibi ilginç bir deneyim ile iç içe yaşamasıdır.

Metropolis zaten efsanedir. Söylecek laf bulamıyorum resmen. Tima'nın Metropolis'te yolunu bulmaya çalışıp, bulduğu zaman ise kendisini kaybetmesi... ağlatır beni resmen.

Tima: Kimim ben?

Prenses Mononoke, ilk defa mutlu sonu benden esirgedi diyemem, ama, doğanın insana karşı olan isyanını muhteşem bir şekilde yanıstıyor. Gerçekten de, Kurtların prensesi, insan da olsa, esas olması gerekenin içinde yaşamakta.

Prenses Mononoke (Ashitaka'ya): Ben insan değilim!

Cowboy Bebop aslında benim animesinin methini çok duyduğum ama bir türlü animésini izleyemediğim bir şeydi. VCD şeklinde aldım daha sonra da DVD'sini izledim. Bir aksiyon filminden beklenebilecek her şey ve çok daha fazlası vardır bunda. Japon kültür adamı olan baba figürü Jet, minimum kıyafetin ve tecavüzcülerin üzerinden eksik olmadığı anlaşılan Faye, çılgın Ed, köpek Ein ve umursamaz Spike... Öte yandan psikopat Vincent, görev kadını Elektra... Film bir aksiyon filminden bekleneni ve çok daha fazlasını sunuyor. Ortaya dökülen virüs ve virüsün kaynağı... kelebekler.

Spike(Vincent'a):Kendine özgü birisin, değil mi?
 
ucar demiş ki:
bugüne kadar pek sıcak bakmadığım bu dal anlamadığım bir şekilde beni içine almaya başladı.en son izlediğim metropolis adlı japon animasyonu gerçektende muhteşemdi.zaten yapımı 5 yılda tamamlanmış.bunun en büyük nedeni ayrıntılara çok fazla önem verilmesi.ayrıca fransız yapımı beleville randevu muhteşem bir animasyon.ruhların kaçışı,prenses mononoke de miyazakinin başyapıt denebilecek özellikteki muhteşem animasyonlar.tabii kayıp balık nemo,buz devri gibi animasyonlar pek çekici gelmiyor ama belki onları da izlerim.aaaaa sherek te iyidir yaaa...
Senin izlediklerini de ben izleyemedim ama bulamıyorum da ben tüm animasyonları seviyorum. İnanılmaz bir emek ya. Bu arada en çok Monsters ı sevmiştim, İnanılmaz aile de çok güzeldi. Kutup ekspresini aldım daha izleyemedim ama izleyenler çok başarılı bulmuşlar. Ben izlemeni tavsiye ederim eğer animasyon seviyorsan bunları da seversin bence ama tabii zevkler her zaman değişkendir kişilere göre. Ehh dediğim tek animasyon köpekbalığı hikayesiydi o da diğerlerine göre daha az güzeldi bence. Animasyonların en güzel yanı bence çizimlerindeki yaratıcılık.
 
AKIRA

AKIRA kesinlikle muhteşem bir animasyon filmdir. Daha da ötesi, 18 yaşından küçükler için değildir. Toplumsal çöküş çağında, insanların hırslarının, çevrilen entrikaların, kaosun, insanın iradesine yenilmesi sonucunda neler olabileceğinin, gücün ne kadar iki yüzlü bir uyuşturucu olduğunun, aşkın ve hırsın, yaratılışın hikayesidir AKIRA. Bir cyberpunk efsanesidir. Evrensel karakterleri (sizin benim gibi insan sonuçta da onlar, duyguları, düşünceleri, hayatta kendilerine has yöntemleri var.), karanlık atmosferi, kaosun yansımaları ve en nihayetinde de, gücün korkunç tarafının sembolü olan AKIRA'nın ta kendisi...
 
japon animasyonlarını pek sevemiyorum anime leri ama o popüler animasyon filmleri çok seviyorum son zamanlarda komikde olmaya başladı mesela musa mısır prensi çok iyiydi en son robotlar çıktı
 
warcraftın ara vidyoları tadında bir animasyon yapsınlar sonra onu salsınlar sinemaya patlama olur bence .


For the horde....
 
Gutemensch demiş ki:
Bellevilde radevuyu nerde buldun bu arada bende onu ariyodum festivale geldi biliyorum sadece.vcd si falan var m1?

Accık daha bekleyin bende iniyo %95te kaldım gerçi bi haftadır ama :LOL:

The Triplets of Belleville filmin adı.. Çok güzel ya.. Bizim hocalar saolsunlar, manyak filmler izletiyolar(dı).. bi de üstüne quiz :LOL:

Edit: Belleville'de Randevu filmini indirmeyi başardım.. Hayırlı ve de uğurlu olsundur..
 
Geri
Üst